Arama

Popüler aramalar

‘’Ziyech seviye atlatır‘’

Hakim Ziyech, 1980 ya da 90’larda futbol oynuyor olsaydı döneminin süper starlarından biri olabilirdi. Yetenekli, teknik, fizik olarak yeterli ve her zaman fit bir hücum oyuncusu. Hollanda doğumlu ve alt yaş kategorilerin tüm aşamalarında Hollanda Milli Takımları’nın formalarını giymişken A Milli Takım tercihini Fas’tan yana kullanan Ziyech, kariyeri boyunca antrenörlerine ilham kaynağı olmuş ender oyunculardan.

Hakim Ziyech merkezde başlayan futbol yaşantısında hem 10 numarada hem de sağ forvette oynayabilen bir forvete dönüşmüş vaziyette. Ajax’ta Peter Bosz’la Avrupa Ligi finaline giderken 4-3-3’te merkezin sağ ve solunda oynatılan Ziyech ilerleyen sezonlarda futbolunu çok geliştirdi.

Sağ forvette kullanıldı

Ocak 2018’den itibaren Ajax’ta Eric Ten Hag ile çalışmaya başlayan Ziyech’in oyun portföyüne yeni eklemeler yapıldı. Tadiç’in arkasındaki 10 numara ve sağ forvet olarak ilerleyen parlak kariyeri 2020 yılında Chelsea’ye transferiyle taçlandı. Frank Lampard ile başlayan Premier Lig kariyeri Tuchel’in gelişiyle yeni bir boyut kazandı ve sezon sonunda City’yi yenerek Şampiyonlar Ligi’ni kazandılar. Ten Hag’ın eli değdikten sonra Ziyech’i çalıştığı tüm hocalar sağ forvet olarak kullandılar.

Rachid Ghezzal döndükten sonra...

Beşiktaş’ta Rachid Ghezzal’ın mart ayına kadar sürmesi beklenen sakatlığından dolayı devre arasında bu bölgeye bir takviye düşünülüyorsa Hakim Ziyech alınabilecek en üst seviye futbolculardan biri olur. Kabul etmek gerekir ki, Şenol Güneş yetenekli futbolcularla oynamayı iyi beceren ve onlara saha içinde özgürlük tanımayı seven bir teknik direktördür. Ziyech, şayet alınabilirse Beşiktaş’ın oyun standardını yükseltecek, hücum aksiyonlarına kalite katacak bir forvet. Ghezzal döndükten sonra Ziyech’in oyun portföyünün genişliği sayesinde çok rahatlıkla forvet arkası oynayacağı düşünüldüğünde Beşiktaş’ın kâğıt üzerinde etkileyici bir hücum hattı olacağı söylenebilir.

17 Kasım 2022, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Yağmur damlası taktiği!‘’

Giresunspor’un lige çıktığı günden bu yana 4 büyüklere karşı oynadığı deplasman maçlarındaki sabırlı planı Fenerbahçe’ye karşı da işe yaradı. Hakan Keleş’in yönettiği Giresunspor’un geçen yıl Beşiktaş ve Galatasaray’ı İstanbul’da yenmesi, Trabzonspor’a deplasmanda yenilmemesi, bu sezon bir kez daha Galatasaray’ı yenip dün gece de Fenerbahçe’yi mağlup etmesi dikkat çekici doğrusu. Giresunspor sabırla rakibine baskı yapıp hata kolluyor olmanın ekmeğini dün gece de fazlasıyla yedi. Elbette Serdar Aziz’in hediyesi işlerini kolaylaştırdı ama rakip stoperleri hataya zorlamak zaten Hakan Keleş planının en önemli parçası. O yüzden Galatasaray stoperi Abdülkerim’in yaptığı hatanın daha basitini Serdar Aziz yapabiliyor. Çünkü Giresun forvetleri ısrarla savunma duvarına küçük küçük darbeler vuruyor, hataya zorluyor. Tam bir yağmur damlası taktiği. Israrla, peş peşe aynı baskıyı yaparak duvarı zayıflatıyor, stoperlerin yapacağı tek hatayı kovalıyorlar.

Gözle görülür düşüş

Jorge Jesus, Crespo’yu kenarda tutup Zajc-Arao ile başlayınca orta sahada gözle görülür bir direnç düşüklüğü oluştu. Zajc topa yatkın ve daha ofansif bir oyuncu olduğundan kendisini hücum bir parçası olarak görüyor. Ne var ki, Zajc’ı bu kadar zayıf gösteren arkasında Arao ile oynamasıydı. Arao stoper önü değil arası bir futbolcu olduğundan Zajc ile mesafeleri devasa boyutlara çıktı ve Fenerbahçe merkezden gidemedi. Koca bir ilk yarıda Rossi ile Zajc’ın toptan uzak kalışları biraz da bu yüzdendi. Pedro’nun iki sarı karttan atılmasıyla yine 10 kişi kalan Fenerbahçe’ye, Jesus’un devrede yapması gereken hamlenin 62’de gelmesi Giresun’un direncini hayli yükseltti. Fenerbahçe’de yenilgiye rağmen Ferdi’nin performansı yine olağanüstüydü. Orta sahada aldığı topu driplingle rakip ceza sahasına kadar tertemiz getirmesi ve kazandırdığı penaltı bir yana, sağ bek başladığı maçı sol bekte bitirmesine rağmen temposundan gram kaybetmemesi dikkat çekiciydi.

13 Kasım 2022, Pazar 08:31
YAZININ DEVAMI

‘’Eksilirken çoğalmak‘’

Avrupa'da grubunu lider bitiren iki takımın mücadelesi beklenenin çok altında bir futbol kalitesine sahipti. Taraftarını yüksek oyun standartlarına alıştıran Fenerbahçe özellikle ilk yarıda vasatı aşamadı. Bunun gerekçesi Jesus’un ön alan diziliminde İrfan Can’ı sağ kenardan sol ayağına düşüreceği topları hesaplayarak Emre Mor’u solda kullanması olarak görülebilir. Emre’nin topu soldan dripling ile taşıyamamasının üzerine Batshuayi ile Valencia’nın top tutamaması eklenince önden geriye doğru oyunun boyu uzadı. Sivasspor'da Yatabare, Erdoğan ve Dia Saba’nın baskı kalitesi ve sonrasındaki kaleye gidiş hızları, Fenerbahçe’yi geri itti de denebilir. Hatta 20. dakikadan itibaren oyunun inisiyatifi Sivasspor’a geçti. Yatabare, Gradel ve Saba’nın içinde oldukları, kaleci Altay’ın kurtardığı pozisyonlar Çalımbay ve futbolcularını cesaretlendirdi.

Kaybetmeyi düşünmüyorlar

Jesus, ikinci yarı başında Emre Mor’u iyi olduğu sağa, İrfan Can’ı sola çekerek başlasa da Batshuayi’nin ikinci sarıdan atılmasıyla hem hakem Hüseyin Göçek’in hem de maçın dengesi değişti. Fenerbahçe 10 kişi kalmasına rağmen oyunu domine etmeyi başarırken, Jesus ilk değişimleri 63’te Zajc-Rossi’yi oyuna alarak yaptı.

Fenerbahçe, kendi standartlarının altında bir ilk yarı oynamasına rağmen 10 kişi oynadığı ikinci yarıyı domine etti. Jesus’un yarattığı en büyük farklardan biri de bu. Sahada mücadele eden her bir Fenerbahçeli futbolcu maçı kaybedeceğini bir an bile düşünmüyor, Jesus buna müsade etmiyor. Batshuayi’nin kırmızısına takılmıyor, hep hamlesini planlıyor. Bu sayede bir kişi fazla oynayan Sivasspor’u kalesine yaklaştırmadı, Rıza Çalımbay ve futbolcularına sadece 2 gol girişimi fırsatı verdiler.

08 Kasım 2022, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Farkı yaratan Icardi kalitesi‘’

Icardi, harika bir ceza sahası golcüsü olduğunu dün gece tekrar gösterdi. Barış Alper’in indirdiği topu öylesine düzgün bir vuruşla ağlara gönderdi ki orta yükseklikteki bir topa ancak bu kadar iyi vurulabilir dedirtti. Mertens'in liderliği de dikkat çekiciydi.

Bu sezon ligde izlediğimiz iki derbide de pas isabet oranlarının yüzde 75’i aşamamış olması düşündürücü. Dün gece Galatasaray yüzde 75’i geçemezken Beşiktaş yine yüzde 72’de kaldı. Futbol kalitesinin yine vasatı aşamadığı bir maç izlemiş olsak da Galatasaray’ın daha istekli olduğunu söylemek gerek. Okan Buruk, Kerem’i kenarda oturtup Barış Alper ile aldığı riskin henüz 18’de Icardi’ye gol hediye etmesiyle sanırım bu sezonun en derin nefeslerinden biri almıştır.

En büyük defosu savunma

Icardi, harika bir ceza sahası golcüsü olduğunu dün gece tekrar gösterdi. Barış Alper’in indirdiği topu öylesine düzgün bir vuruşla ağlara gönderdi ki orta yükseklikteki bir topa ancak bu kadar iyi vurulabilir dedirtti. Icardi, Tayyip Talha ile Saiss’in arasında yer değiştirdikçe Beşiktaş savunması eşleşme sorunu yaşadı. Nitekim Oliveira’nın ceza sahasına yaptığı ortaya Icardi o klas kafayı vurduğunda yakınında tek bir savunmacının olmayışı Beşiktaş’ın dün geceki en büyük defosuydu. Ne var ki, bu gol Galatasaray’ın büyük bir talihsizliğini yenmesi anlamına geliyordu. Evet dün gece yine duran top organizasyonundan gol atamadılar ama akan oyunda ilk kez bir ortayla gol ürettiler. Galatasaray’da Icardi gecenin yıldızı oldu elbette. Ama Mertens’in ikinci yarıdaki liderliği ile Boey’un Nkodou karşısındaki enerjisi dikkat çekiciydi.

Weghorst'un verimi sıfır

Şenol Güneş’in derbide Cenk’i sağda Nkoudou’yu solda kullanma tercihi başlangıçta Beşiktaş’ı hücumda diri tutmuş gibi görünse de Weghorst ile orta sahadan Souza ile Salih’in destekleri yetersiz kaldı. Derbi, Weghorst gibi verimli bir futbolcunun neredeyse sıfır çektiği bir maç olarak kayıtlara geçti. Beşiktaş tarafında Souza, Salih ve Nkoudou kötüydü, Beşiktaş savunması duruş hatalarıyla genel anlamda sorunun kaynağıydı. Beşiktaş bu sezonun en çok top kaybettiği maçlarından birini oynamış olabilir. Topu kontrol edemediler, rakip sahaya yerleşemediler. Maçın momentumu hep Galatasaray’ın elindeydi.

06 Kasım 2022, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Ragbi takımı gibi!‘’

Polonya’da az seyirci önünde başlayan maça oynamaktan ziyade, durdurmak için çıkan Lucescu ve takımı yine bir faul makinası gibiydi. İlk maçı tüm izleyenlerden farklı yorumlayan Lucescu bu rakamlara ne der bilmiyorum ama ilk 15 dakika dolduğunda Dinamo Kiev tam 7 faul yapmıştı bile. İlginçtir, Kiev bu sezon oynadığı resmi maçlarda en çok faulü Fenerbahçe’ye karşı yaptı. Temmuz ayındaki Şampiyonlar Ligi ön elemesindeki ilk maçta 26 faul yaparak rekor kıran Kiev rövanşı da 15 faulle bitirmişti. Avrupa Ligi’ndeki ilk grup maçında 16, dün gece de 20 faul yapan Lucescu ve öğrencileri bir futbol takımından ziyade ragbi takımı gibiydi. Fenerbahçe’nin sertliğe verdiği fiziksel reaksiyon, topa nitelikli sahipliği ve hücum aksiyonlarındaki etkinliği ragbi maçını kazanmasını sağladı. Kiev’in sert futboluna karşı Jesus’un Arao’yu merkeze alıp, Crespo-Lincoln-Arda ile kurguladığı 4-1-3-2’nin hem ofansif hem defansif tarafı yine tatmin ediciydi.

Arda'ya çok yakışıyor

İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe sadece tabelada 2-0 önde değildi, oyunu ve rakibini öylesine domine etti ki, Kiev’i neredeyse kalesine getirmedi. Arda’yı sadece Fenerbahçeliler değil, neredeyse ülkedeki tüm takımların taraftarları seviyor. Çok az futbolcuya nasip olan bir ayrıcalık bu. Arda, yetenekleri kadar saha içindeki masum yüz ifadesi ve sempatikliğiyle bunu yakalamış durumda. Arda Güler, dün gece attığı klas gol ve peşi sıra Arao’ya yaptığı asistle Avrupa Ligi’nde en erken yaşta bir maçta asist ve gol kaydeden futbolcu rekorunu eline geçirdi. Türkiye’nin sevgisini kazanmıştı şimdi Avrupa’nın sevgilisi olma yolunda ilerliyor. Yolu açık olsun, çok yakışıyor.

04 Kasım 2022, Cuma 07:15
YAZININ DEVAMI

‘’Güneş'le gelişim kaçınılmaz‘’

Şenol Güneş’in Beşiktaş’ın başına geçişiyle birlikte futbolcu bazında gelişimler olacaktır.Nitekim ilkÜmraniye maçındaCenk Tosun’un 11’e dönüşü ve formasyonun Ismael’in hayal bile edemeyeceği şekilde değişimi Güneş’in yarattığı önemli farklardan biriydi. Cenk Tosun ve Weghorst’u aynı anda sahaya sürüp arkalarına Dele Alli’yi konumlandırdığı bir 4-3-1-2 tercih eden Şenol Güneş, Beşiktaş taraftarına sahip oldukları lüksü hatırlattı.

İlk kontra golü...

Valerien Ismael döneminde Beşiktaş’ın en iyi yaptığı detaylardan biri ön alan baskısıydı.Ne var ki, bu baskı sonucu kazanılan toplar, Fenerbahçe’de olduğu gibi çabuk kontra setlerle desteklenmiyor ve golle sonuçlanan tek bir geçiş hücumu gerçekleşmemişti. Şenol Güneş’in ilk maçında Gedson Fernandes’in kazandığı topu Weghorst’a geçirmesi ve Hollandalı’nın o pası gol yapması bu sezon Beşiktaş için bir ilkti. Ismael döneminde Beşiktaş baskıda kazandığı topları hızlı kullanmak yerine beklerini hücuma katıp sete yerleşerek vakit kaybediyordu. Weghorst ve arkadaşları bu sezon ilk kontratak golünü Ümraniye karşısında attı. Sanırım Güneş’in ilk çözdüğü sorun bu oldu.

Dokunulmazlık zırhı!

Ismael’in antrenörlük kariyerindeki en önemli sorunu, ‘oyun yorumu’. Hocanın en büyük sorunu oyuna müdahaleleriydi. Güneş’in ilk 45 dakikadaki veri seti üzerinden ne kadar doğru bir analiz yaptığının somut örneğini izledik. Güneş, hem sağ bek hem sol bek hem Dele Alli’yi değiştirdi. Bu Ismael’in kolay kolay yapamayacağı türden bir hamleydi doğrusu. Güneş’in ilk maçtan verdiği, ‘Kimse dokunulmaz değildir’ mesajı kadro içindeki rekabet açısından önemli. Aslında hocanın ilk maçtaki mesajlarının sayısı hayli fazlaydı. Güneş, Gedson Fernandes enerjisi denen bir gerçeği kabul ederken Salih Uçan’a da ‘Gözün kulübede değil tabelada olsun’ diyebildi.

Tayyip Talha’nın yıldızı çok parlak

Beşiktaş’ın sağ stoperi Tayyip Talha Sanuç’un oyun planındaki rolü çok belirgin. Geriden oyun kurulumunda neredeyse ‘sıfır sorun’ ilerleyen Talha’nın akan oyun savunmasında hamle zamanlamalarını geliştirmesi gerekiyor. Stoperlerin pas ve oyun görüşü kalitesinin çok değerli olduğu bir futbol çağında savunmacılık göz ardı edilmemeli. Talha’nın hücum aksiyonlarındaki sezgilerini savunmasına eklediğinde yıldızının çok parlak olduğunu söylemek gerek.

Mert paslarını atabilir mi?

Ersin Destanoğlu, Şenol Güneş’in 4 yıllık ilk döneminde A Takım kadrosuna kadar çıksa da forma giyme şansı bulamamıştı. Ne var ki, Güneş’in futbol felsefesindeki kaleci modeli ayaklarını da iyi kullanmalı. O yüzden ilk maçında Ismael’in yüzüne bakmadığı Mert Günok’u tercih etti. Sergen Yalçın döneminde sakatlandıktan sonra tam 1 yıldır resmi maç oynamayan Mert’in yüksek isabetli paslarla oyun başlatabilmesi üzerindeki pasları silmesi adına kıymetliydi. Güneş, Karius hariç çalıştığı her takımda iyi ve formda kaleciler çıkardı. Mert’in dönüşü, Ersin’i de rekabette zorlayacak ve belki de Beşiktaş’ın iki çok formda ve iyi yerli kalecisi olacak. Tıpkı Trabzonspor dönemindeki Tolga Zengin ve Recep Kıvrak gibi.

01 Kasım 2022, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Parlatma servisi‘’

Jesus futbolcularına büyülü bir terapi yöntemiyle dokunuyormuş gibi her maç yeni bir ismin yıldızı parlıyor. Sezon başından bu yana maçların senaryoları genelde benzer ilerlese de aktörler sürekli değişiyor. Rennes karşısında Zajc’ın dönüşüne şaşırmaya bile vakit bulamadan dün gece İstanbulspor’a karşı Batshuayi’nin hat-trick’i göz kamaştırıcıydı. Jesus’un dokunduğu her futbolcunun yıldız ışığı yeniden parlıyor. Bu ilerlemeden nasibini alamayan bir kaç isim yok değil. Szalai’nin Karagümrük maçından bu yana süren düşüşü ve peşi sıra gelen hataları, Altay’ın çıkış sorunları ve yediği gollerin benzerliği gözden kaçmıyor elbette. Jesus, İstanbulspor karşısında Rennes maçının kahramanlarından Zajc’ı 11’de kullanarak adalet terazisinin şaşmadan çalıştığını gösterdi. Batshuayi-Pedro ikilisinin ön alan baskısını Emre Mor ve İrfan Can’ın dripling yetenekleriyle çabuk ataklara çevirme planı tuttu.

Kırılgan bir savunma

Sağ bekte başlayan Ferdi’nin kazandırdığı penaltının ardından İrfan Can’ın artık imzası haline gelen ceza sahası dışı golüyle Fenerbahçe’nin ilk yarıyı domine ettiğini, rakibini süpürdüğünü söylemek mümkün. Ne var ki, Fenerbahçe’nin bu sezon 2 ve üzeri gol yediği maçlarda aynı hatadan peş peşe yapması savunmasının ne kadar kırılgan olduğunun da bir göstergesi. Ümraniye 67/73, Karagümrük 16/24, Rennes 52/54, Rennes 5/16/30 ve İstanbulspor 48/67 dakikalarda birbirine benzer hatalarla yediği goller üzerine Jesus’un fazla mesai yapması gerekecek.

31 Ekim 2022, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Başakşehir'den ilk fire‘’

Başakşehir’in, Fiorentina deplasmanında maça Aleksic’in golüyle başlaması Emre Belözoğlu ve futbolcularına özgüven aşılayabilirdi. Ne var ki, Jovic’in 26’da gelen golü hem Fiorentina’nın maçtaki ilk golü, hem de Başakşehir’in bu sezon Konferans Ligi gruplarında yediği ilk goldü. Doğrusunu söylemek gerekirse Başakşehir, yediği gole rağmen Fiorentina deplasmanına çok uygun bir planla oynuyordu. 45. dakikada Mahmut Tekdemir’in sakatlanması, Emre Belözoğlu’nu mecburi bir değişikliğe yönlendirdi. bu değişimin ardından Başakşehir sahada ritmini biraz daha yitirdi. Üstüne bir de Biglia-Ömer Ali değişikliği gelince ipler tamamen Fiorentina’nın eline geçti denebilir. Sanırım Emre hoca Biglia’nın hafif sakatlığının da etkisiyle merkeze tempo katmak adına bekini merkez orta saha olarak kullanmayı seçti. Ama sonrasında işler tam olarak istediği gibi ilerlemedi.

Senaryoyu bozmadı

Sahada topun hızı beklenenden daha zayıf olmasına rağmen oldukça basit bir yan topta golü yemek Başakşehir’in savunma standartlarını yansıtmadı. 2-1 geri düştükten sonra topun hakimiyeti yine genel anlamda Başakşehir’de kalsa da tehlike ağırlıklı olarak Başakşehir sahasındaydı. Bu mağlubiyetin 2-1 olması Başakşehir’in grubu lider bitirme senaryosunu bozdu denemez. Nitekim şimdi iki takım da 10 puanda buluştu, ama Başakşehir ikili averaj üstünlüğünü elinde tuttuğu için son hafta Hearts’ı İstanbul’da yendiği takdirde Fiorentina’nın maç sonucunu beklemeden liderlik turu atabilir.

28 Ekim 2022, Cuma 06:58
YAZININ DEVAMI