Türkiye Kupası’nın tüm turları tek maç üzerinden oynanırken sadece yarı finalinin çift maçlı eliminasyon sisteminden oynanması Sivasspor-Fenerbahçe müsabakasının temposunu belirleyen en önemli detaydı. İki takımın düşük ritimde, deyim yerindeyse rölantide çalışan bir otomobil motoru gibi hiç devirlenmeden oynamaları seyir zevkini düşürdü. 24 Mayıs’taki rövanşı düşünmenin etkisi yüksekti elbette. Zira Fenerbahçe için Kadıköy’de rövanşı düşünerek tempoyu yükseltmemesi anlaşılır bir durum. Jesus’un, Ferdi’yi sağ bek başlatıp, Samuel’i yedek bırakması, Arda’yı kulübeye çekip, Mert Hakan’ı 11’e koyması, Serdar Aziz ile Szalai’yi yer değiştirmesi, Valencia’nın yokluğunda Emre Mor’u Pedro ile forvet ikilisinde kullanması 4 gün önce oynanan lig maçından kupaya taşınan yeniliklerden bazılarıydı. Ne var ki Rıza Çalımbay’ın da kupa için hazırladığı planın oyunu hızlandırmayı sağladığını söylemek zordu. Jesus, devrede Emre Mor ile Samuel’i değiştirerek Ferdi’yi öne itmeyi tercih etti.

Temposuz...

Ama oyunun temposunda değişen bir şey yoktu. Pedro yine fazla etkisiz ve yalnızdı. Valencia sahada olmadığında Pedro’nun Rossi ya da Emre Mor’la oynadığı ikili yapının işe yaradığını söylemek zor zaten. Gerçi Batshuayi 61’de Arda ile birlikte oyuna girdikten sonra da Fenerbahçe’nin oyununda gözle görülür bir değişim olduğunu söylemek zor. Ta ki King-Rossi değişip, ön alan baskısını iyi yapan iki santrfor sahada buluşana kadar. Genel olarak temponun çok yükselmediği, iki tarafın da rövanşa oynadığı bir mücadele oldu.Umarım önümüzdeki sezondan itibaren tüm turlar gibi yarı finaller de tek maçlı eliminasyon sistemine dönülür.

Fener'in 2, Cim Bom’un tek hükmen maçı kaldı. Diyelim ki Fenerbahçe, Galatasaray derbisine kadar tüm maçlarını kazandı ve 79 puanla Ali Sami Yen’e geldi. Galatasaray’ın kaybetmediği bir denklemde 82-79 puanla derbiye çıkmak Fener’in tercih edeceği bir durum olmaz. Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için sadece kendisinin derbide Galatasaray’ı yenmesi yetmez, en az 4 farkla yenmesi gerekir. O yüzden ipler hâlâ Fenerbahçe’ye geçmiş değil.

Trabzon derbisi avantaj

Temposu, iştahı ve büyük takım genetiği düşünüldüğünde Fener’in Giresun’da kazanma ihtimali Sivas’ta kazanma ihtimalinden az değil. Bir sonraki hafta Trabzon derbisini Kadıköy’de oynayacak olmak büyük avantaja dönüşebilir. Hatay ile hükmen haftasında ise Galatasaray, Sivas ile İstanbul’da karşılaşacak. Peşinden de Antalya Kadıköy’e gelecek. Fenerbahçe’nin derbiye kadar puan kaybetme ihtimali az görünse de, rakibi puan kaybetmediği sürece Ali Sami Yen’de 4 farkla kazanma fikrine odaklanmaktan başka çaresi kalmaz.

Galatasaray, Dolmabahçe’deki derbinin ilk 20 dakikasını yüksek enerjiyle oynamanın meyvesini bir set hücumu esnasında buldu. Rashica’nın pası çok doğruydu ama Icardi’nin geçen hafta Karagümrüklü Borini’nin Nelsson’un etrafından dolaşarak attığı golün benzerini Colley’in yanından ağlara göndermesi çok klastı. Aboubakar ile Cenk oyuna bir türlü girememelerine rağmen Beşiktaş golü yedikten sonra orta sahada kurduğu bariz üstünlükle oyunun momentumunu eline aldı. Oliviera kendi ceza sahasına yakın yerlerde bol hata yaptı, top kaybetti, Beşiktaş ise Gedson ile kazandığı topları hızlıca hücuma dönüştürebildi. Galatasaray ilk yarıda feci bir duran top savunması yaptı. Torreira’yı 1.91’lik Colley’e, Oliviera’yı Saiss’e yapıştıran Okan Buruk savunmada kısa kalmayı faul kazanarak avantaja çevirmeyi hedefledi. Ne var ki, bu tercih ikinci duran top setinde Beşiktaş’ın hanesine gol olarak yazıldı. Oyunun hakimiyeti Beşiktaş’a geçti, nitekim Galatasaray Icardi’nin gol olan şutu dışında tek bir şut dahi deneyemeden ilk yarıyı bitirdi.

Aboubakar atana kadar...

Oliviera o kadar kötü bir maç oynuyordu ki, ikinci yarıya başlamasını sanırım kendi bile beklemiyordu. Okan Buruk ısrar edip Portekizliyi sahaya sürmesinin pişmanlığını Hadziahmetoviç’in Oliviera’dan kaptığı attığı golde yaşamış olsa gerek anında oyundan aldı. Zaniolo ve Midjtö girdikten sonra Galatasaray merkezi alsa da Icardi’yi ceza sahasında topla buluşturamadı. Ne var ki, yüklendikleri anlarda atak sürekliliğini sağlayıp Beşiktaş’ı büyük bir efora mecbur bıraktılar. Güneş 84’e kadar oyuncu değiştirmeyince Beşiktaşlılar o kadar yorulup oyundan düştüler ki topu görüp gitmek istemelerine rağmen ayakları onları götürmüyordu. Ta ki Aboubakar imza gollerinden birini atana kadar.

Dezavantajlı olsa da...

Beşiktaş, Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yendikten sonra Galatasaray’ı da Dolmabahçe’de devirdi. Şimdi şampiyonluk yarışında yeni bir denklemden bahsedilebilir. Beşiktaş puan ve fikstür olarak dezavantajlı olsa da ihtimallerin içine yeniden döndü. Fenerbahçe ise hükmen galibiyet haftaları hesaba katılırsa Galatasaray ile puanı eşitlemiş oldu.

Fenerbahçe, maçın başında Valencia’yı hastaneye, devrenin sonunda da İrfan Can’ı gelmemek üzere soyunma odasına gönderdiği Sivas deplasmanında, Ferdi’nin olağan üstü performansıyla kazanarak, bu akşam oynanacak derbiyi izlemek için koltuğuna kuruldu. İrfan Can Kahveci, merkezde Arao’nun yanına 8 numaraya konumlandığında Fenerbahçe, merkezini biraz da olsa güçlendirdi ve Sivasspor’un oradaki üstünlüğüne son verdi. Elbette bu tercih, sahada zincirleme bir olumlu etki yarattı. Samuel sağ beke, Luan Peres sol beke, Ferdi öne, Rossi sola, Arda ile Pedro ise forvete geçip sahada büyük bir dominasyonun fitilini ateşlediler. Ferdi, yine döktürdüğü bir ilk yarı oynadı. Arda Güler’e ayak uyduran bir forvet çıktığında, Fenerbahçe’nin hücumdaki akıcılığı seviye atlıyor doğrusu. Hele İrfan Can’ın merkezde kazanıp getirdiği toplar Pedro’nun formsuzluğuna rağmen Rossi ile Arda’nın oyun iştahını kabartmayı sağladı. Ne var ki, İrfan Can, Ferdi’ye attırdığı enfes golün kutlaması yapılırken Sami Saiz’e öyle anlamsız bir faul yaptı ki, işin gerçeği gördüğü kırmızıya kendi bile şaşırmadı.

Doğal sonuç

Jesus, İrfan Can Kahveci atılmışken ikinci yarı Arda’yı çıkarıp İsmail Yüksek ile oynamayı tercih edince ister istemez savunmasını çok daha derine gömülerek yapmak zorunda kaldı. Bunda şaşacak bir durum yok. Zaten doğal bir sonuçtu, zira önde top tutacak ne bir santraforu ne de yetenekli bir forveti vardı. Serdar Dursun girdikten sonra topu bir nebze önde tutabilen Fenerbahçe, bu kez savunma arkasında bıraktığı boşlukla yine yüzleşti. Luan Peres’in harika işler çıkardığı gece de maçın yıldızı Ferdi Kadıoğlu’ydu. Ferdi, kariyer sezonunu oynuyor. Jesus nereye koyarsa o bölgenin hakkını veriyor.

Galatasaray bu sezon oynadığı tüm İstanbul derbilerini kazandı. Üstelik Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yenerek ikili averajda dev bir adım attı. Fakat Konya yenilgisiyle Karagümrük beraberliği hesapları biraz karıştırdı. Galatasaray’ın fikstürde Fenerbahçe ile aynı sayıda maçı görünmesine rağmen, rakibinin iki hükmen galibiyet maçı olmasından dolayı bir fazla maça çıkacak. Beşiktaş ise bu üçlü arasında BAY haftası sona kaldığından dezavantajlı görünüyor. Ne var ki, Beşiktaş bu hafta sonu Galatasaray’ı Dolmabahçe’de yenerse masayı devirip kartların yeniden dağıtılabileceğini düşünüyor. Elbette bu iş o kadar değil ve elbette üçlü denklemlerde tek bir rakibiniz olmuyor.

Kerem belirleyici olur

Geçen sezon Galatasaray tarihinin en kötü sezon performansını gösterse de Kerem Aktürkoğlu Beşiktaş derbilerinde 2 gol 1 asistle oynamayı başarmıştı. Keza Fenerbahçe’ye geçen yıl 1, bu sezon da Kadıköy’de 1 gol attığı düşünüldüğünde Kerem’in derbilere etkisinden bahsedecek kadar veri seti oluştuğu söylenebilir. Kerem’in hızı, açık alanda stoperleri yakaladığında savunmayı delen koşuları ve elbette bitiriciliği Okan Buruk’un Beşiktaş’a karşı öncelikli planlarından biri olacak. Görünen o ki, Kerem de üzerine plan yapılmasından memnun ve baskı hissetmiyor, tam tersine bundan besleniyor. Şenol Güneş’in Kerem’in karşısında kimi kullanacağı maçın senaryosunu şimdiden belirleyecek gibi duruyor.

Gomis’i büyütmeden çözmeliydi

Teknik direktörlük koltuğu her futbolcuyu mutlu etme makamı değildir maalesef. Futbolcu arkadaşlar genelde antrenörlüğe geçtiklerinde bunu daha net anladıklarını ifade ederler. Üstelik Gomis bu noktaya en yakın olanlardan biri. Gomis, Alanya maçının ikinci yarısında savunması yaslanmış takıma karşı Icardi’nin yerine Barış Alper’in değil kendi tipinde bir santrforun girmesinin daha doğru olduğunu düşünüyor. Gomis’in sorunu o tartışmayı Alanya’da bitirmiyor oluşu. Okan Buruk’un hatası ise Karagümrük maçı öncesi ağrıları var dediği Gomis’i maçtan sonra ‘oynamak istemiyor’ diyerek kamuoyuna şikayet etmesi.

Özürler günü kurtarır

Ligin boyu bu kadar kısalmış ve Galatasaray’ı sert bir fikstür bekliyorken, Okan Buruk’un Beşiktaş derbisinden başlayarak Gomis’e ihtiyacı var. Buruk, bu konuyu kamuoyuyla paylaşmadan içeride çözebilmeliydi. Şimdi karşılıklı özürler, aflar günü kurtarır ama ilk kayıpta daha da büyütülerek Okan Buruk’un önüne konur.

İstanbulspor, Fatih Tekke geldikten sonra bir şeyi çok sık ve doğru yapıyor; ikinci yarıları domine ediyor. Konya deplasmanından başlayarak kazandığı, kaybettiği tüm maçların ikinci yarılarını harika hücum setleriyle renklendirdi. Tıpkı dün gece Kadıköy’de olduğu gibi. Arda Güler’in iki golüyle Kadıköy’de iki farklı geri düşmeyi dert etmeyen Tekke, Jetmir’i oyuna aldıktan sonra Eze ve Ethemi’yi daha geniş alanlarda kullanabildi. Jesus’un buna karşılık 75 dakika boyunca oyuna hiç müdahale etmemesi anlaşılır bir durum değildi. Oysa Eze gücüyle, hızıyla Fenerbahçe stoperlerini birbirine katarken Ethemi ve Jetmir açık alanda tutulamadılar.

Arda bir süperstar

Futbol bir pozisyon oyunu. Hafta arasında ‘taktik tahtasında Jesus’tan ders dinleyen Arda’ görüntüsü en büyük kazanım aslında, genç yetenek için. Arda’nın yeteneklerini takımıyla paylaşması, hücum setlerindeki oyun kurucu rolünü kuralına göre oynaması ve atakları doğru bitirmesi onun geliştiğinin en net göstergesi. Öyle ya artık skor da yapıyor, atakları doğru da bitiriyor, hücumda tam bir lider gibi oynuyor. Bir süperstarda olması beklenen her detaya fazlasıyla hakim. Bundan sonrası mı? Bolca pratik ve yeterli dakika.

Kritik maçtan çıkamadı

Fenerbahçe, bu sezon bir çok kritik maçtan çıkamadı. Hele Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada İstanbulspor’u Kadıköy’de yenememenin izahını yapmak Jesus için kolay olmayacak.

Nelsson ve Muslera’nın hatalarıyla tabela bir anda 1- 0’dan 1-2’ye dönerken Galatasaray saha motivasyonunu uzunca bir süre kaybetti. Nelsson Galatasaray’ın oyun başlangıçlarında bugüne kadar iyi işler çıkarmış bir stoperken dün akşam yaptığı savunma hataları şaşırtıcıydı. Keza Muslera’nın yanlış pasları ve alamadığı pozisyonlar Galatasaray’ı yakan detaylardı. Muslera’nın genel sezon performansı elbette tatmin edici, lakin şampiyonluk için kusursuz bir form gerekiyor. Uruguaylı kalecinin 450. maçında bu acemilikleri yapması takımını sandığından çok daha vahim bir kayba uğratmış olabilir.

Borini fark yarattı

Fabio Borini, ligimizin en iyi kanat forvetlerinin başında geliyor. Sıra dışı bir performansla geldiği Ali Sami Yen’de yine olağanüstü işlere imza atmayı başardı. Galatasaray’a karşı attığı 2 gol de akıl doluydu. İkinci goldeNelsson’un etrafından dolanıp önüne geçmesi ve yaptığı vuruş çok klastı doğrusu. Şimdiden 19 gol, 8 asistlik lig performansı göz kamaştırıcıyken, kazandırdığı puanlar çok gol yiyen Karagümrük için hayati önem taşıyor.

Fenerbahçe kazanırsa...

Okan Buruk iki santrforu birden sakat olduğundan Zaniolo’yla başladığı Karagümrük müsabakasında sırtı dönük top alacak Icardi’yi fazlasıyla aradı. Arjantinli forvet oyuna girdikten 7 dakika sonra kendini penaltı noktasında topun başında bulsa da tarihin en kötü panenka penaltılarından birine imza atarak kaleciye teslim etti. Galatasaray için bu puan kaybının telafisi hayli zor, can yakacak cinsten. Bugün Fenerbahçe’nin İstanbulspor’u yenmesi halinde önümüzdeki hafta Dolmabahçe’de oynanacak Beşiktaş derbisi, Galatasaray için bir anlamda sezonun kırılma maçı olabilir.

Jesus’un başlangıç tercihlerine bakarak formasyonda bir değişiklik bekleyenler hayal kırıklığına uğradı. Portekizli hoca Arda’yı sağ, İrfan Can Kahveci’yi solda kullandığı düzende Rossi ile Valencia’ya önde konumlandırdı. Son haftalarda pas hızı iyice düşmüş olan Başakşehir ön alan baskısı yemediği her dakika daha güvenle oyun kurdu, forvetleriyle rahat rahat stoperlerin zaaflarını yokladı. Nitekim golü de böylesine bir stoper baskı setinde buldular. Samet’i hatalı geri pasa zorlayıp öne geçtiler. Fenerbahçe bu golün ardından devre bitene kadar tabelayı değiştirecek reaksiyonu vermekten o kadar uzaktı ki, soyunma odasına giderken herhangi bir Fenerbahçeli futbolcunun tek isabetli şutu yoktu.

Arda süperstar adayı

Maçta ikinci yarı Emre Mor, Pedro, Alioski hamleleri Fenerbahçe’nin hızını çok yükseltmedi belki ama sahada daha ne yaptığını bilir hale getirdi. Osterwolde’nin ilk yarı performansını gördükten sonra sanırım kimse Alioski niye girdi diye sormuyordur. Keza Rossi de Valencia ile ön alanda oyundan çok kopuktu. Arda bir süperstar adayı, ne var ki onun da sakatlığı ikinci yarıya çıkmasını engellemese plan başka olabilirdi.

Bambaşka noktaya taşıdı

Başakşehir 10 kişi kaldıktan sonra İrfan Can Kahveci önderliğinde etkili bir baskı kuran Fenerbahçe iyice kapanan rakibine karşı sete yerleşerek hemen her yolu denedi. Yetmedi, Arao-SerdarDursun değişimiyle önde üç forvetle kaldığı andan itibaren ceza sahası içindeki topla buluşmalar tehlikeli pozisyonlara dönebildi. Pedro, can havliyle peş peşe attığı iki golle hikayeyi bambaşka bir noktaya taşıdı.