‘’Sandalye-çivi meselesi‘’
Haziran aylarında şayet büyük turnuva oynanmıyorsa bir çok futbolcunun metabolizması tatil moduna erken geçebiliyor. Letonya deplasmanında Kuntz’un tercih ettiği 11’e bakarsak herkes pozisyonunun en formda oyuncusu gibiydi. Milli Takımımız’ın orta sahası form, kalite ve yetenek olarak kâğıt üzerinde büyüleyici görünüyordu. Hakan 6 gün önce İstanbul’da City’nin karşı Şampiyonlar Ligi Finali oynadı, Orkun Hollanda Ligi Şampiyonu olduktan sonra Benfica’nın yolunu tuttu. Arda Güler ise gelecek 15 yılda dünyanın en iyilerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ne var ki, kâğıt üzerindeki bu büyüleyici üçlünün sahadaki performansı aynı etkiyi yaratmadı. İlk yarıda bölge geçişlerinde sorun yaşadık, önde Umut Nayir ile kaybedilen toplar orta sahamız şeffafmış gibi kalemize aktı. Nitekim ikinci yarının başında yediğimiz golün müsebbibi de kaybettiği topla Orkun Kökçü oldu. Sevindirici olan, hatasını affettiren asisti erken yaptı da Cengiz’in golüyle maçı kazandık.
Sevindirici olan kazanmak
Barış Alper Yılmaz oyuna girdikten sonra maçın momentumunu ele almayı başardık. Barış, güçlü fiziği ve Galatasaray’da alışık olduğu iç koridor driplingleriyle Milli Takımımız’ı hayatta tutan isimdi. 10 kişi kalmış rakipten beraberlik golünü yemişken Barış Alper’in nefis ortası ve İrfan Van’ın golü Kuntz’un sandalyesine bir çivi olarak çakıldı. Riga’da zemin kötüydü, Milli Takımımız’ın pas kalitesi sıfıra yakın seyretti. Futbol kalitesi vasatın altında olsa da öylesine basit savunma hataları oldu ki, tabelada yazan 5 gol gecenin bonusu oldu. Sevindirici olansa kazanan tarafta durmamızda.
‘’Sezon finali!‘’
Türkiye Kupası finalinde insanlar Arda Güler’i izlemekten gözlerini alamadı dersem abartmış olmam sanırım. Öylesine saf bir yetenek ki, uzunca bir süre daha böylesi bir futbol sanatçısının eserlerine şahit olma ihtimali bile heyecan verici. Maçın henüz ilk dakikası içinde ön alan baskısıyla Ahmed Touba’dan kazandığı topu Batshuayi’nin koşu yoluna o kadar yumuşak bıraktı ki, Belçikalı golcü için topu ağlara göndermek basit bir rutinden ibaretti. Ne var ki, Arda’nın parladığı ilk yarıda Batshuayi’nin ekstra performansı tüm sezonun acısını çıkartır nitelikteydi. Belçikalı forvet çok istekli olmasının meyvesini ikinci golü kucağında bularak topladı.
Arda Güler, Fenerbahçe ekosistemine dahil olduğundan bu yana Ferdi Kadıoğlu’nun sağ bek performansı başka bir boyuta taşındı. Sağ bekte fazladan bir oyun kurucusu var Fenerbahçe’nin. Ferdi ve Arda Başakşehir’e karşı sağ koridoru çok ağır domine ettiler. Emre Belözoğlu, henüz ilk yarım saat dolduğunda sol bekini ve Serdar Gürler’i değiştirmek zorunda kaldı.
Kestirmesi çok güç
Valencia da yüksek ihtimalle son maçını oynadı Fenerbahçe formasıyla. Oyundan çıktığı dakikaya kadar kendi vasatını bile yakalayamadı. İlk yarıda net pozisyon yaratacak pas opsiyonlarını kullanmaması şaşırtıcıydı.
Lig şampiyonluğunu kaçıran Jesus, Türkiye Kupası’nı kazanarak Fenerbahçe camiasına bir teselli verdi. Yeni sezon planlamasını kim yapacaksa sol bekin Luan Peres değil ofansif bir sol bek olması değişmez bir kural olmalı.
‘’Rodri'nin gecesi!‘’
Final stresi iki takımı da öylesine sarmış olmalı ki, ilk yarı boyunca kimse kendi standardına ulaşamadı. İlk 20dakika İnter’in sahanın her yerine yayılmış orta şiddetli baskısı City’nin oyun kurulumunda bocalamasına yol açtı. Uzun santrforu Dzeko ile yüksek toplara oynayan, Martinez-Barella-Hakan-Brozovic ile City kalecisi Ederson’a kadar baskıya giden İnter başarılı bir savunma stratejisi uyguladı. De Bruyne’nin erken sakatlanmasının da City oyununu negatif etkilediğini söylemek gerek. Zira Haaland koca ilk yarı boyunca toptan uzak kaldı, son dönemlerde başarıyla icra ettiği 'Bağlantı oyunculuğu'ndan koptu, yalnız başına bir 45dakika geçirdi. Guardiola, bu sezon orta sahada özel bir dokunuşla konumlandırdığı Stones’u, Rodri ile birlikte merkezde efektif kullanamasa da planından geri adım atmadı. İlkay da formsuzlar kervanına katılınca City, ön bölgeye organize top taşıyamadı. Haaland ile takım arasındaki mesafeler aşırı açıldı.
Stres yüzünden...
Ne var ki, City’nin oyuna isyan eden tek birisim vardı; Rodri. İspanyol orta saha, gösterişsiz ama verimli futboluyla dün gecenin de yıldızıydı. Attığı mükemmel golle finalin adamı olmayı başardı. İnter adına maçın kader anı 89’da Lukaku’nun bir metreden topu kaleci Ederson’un ayaklarına nişanladığı andı sanırım. Guardiola’nın oyuna müdahale etmekten kaçındığı son 10 dakikada, İnter baskıyı artırıp peş peşe pozisyonlar üretmesine rağmen topu birtürlü çizgiden geçiremedi. Bu sezonu her kulvarda domine eden Pep Guardiola ve futbolcuları aşırı strese teslim olmak üzereyken Rodri’nin golüyle İstanbul’daki finali kazanıp; Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmayı başardılar
‘’Fırsatı teptiler‘’
Beşiktaş, Konyaspor ile berabere kalarak sezonu Fenerbahçe’nin önünde ikinci bitirme şansını tepti. Konyaspor’u Dolmabahçe’de yüksek tempoda, aksiyonu bol bir senaryoyla oynanan maçta yenemeyen Beşiktaş, tüm sezon geriden takip ettiği Fenerbahçe’yi geçemedi. Aslında galip gelseler ekstra sıralama bonusundan kazanacakları para bir yana Şenol Güneş ve futbolcularının performanslarının taç giyme töreni gerçekleşmiş ve Atiba futbolu çok daha görkemli şekilde bitirebilecekti. Beşiktaş kazanamadı, Atiba da kariyerini, son maçında oyuna giremeden noktalamak zorunda kaldı.
Gedson Fernandes, Beşiktaş’ın bu sezon en büyük kazanımlarından biri oldu. Bir çok maçta olduğu gibi Konyaspor’a karşı da sahanın yıldızı olmayı başaran Portekizli orta saha Şenol Güneş ile oyununu çok geliştirenlerden doğrusu. Çok daha ofansif oynuyor, ikili mücadele kazanıyor, sahipsiz toplara hep o koşuyor ve daha da önemlisi tabelayı sık sık değiştiriyor.
Konyaspor’a attığı goldeki driplingi ve açısının darlığına rağmen ağları bulması görülmeye değerdi. Sanırım o da kariyerinde Şenol Güneş ile geçirdiği bu sezonu özel bir yere koyacaktır. Tıpkı Benfica’dan Tottenham’ın gittiği sezonda olduğu gibi yıl boyunca sahanın parlayan yıldızıydı.
Basit hatalar...
Beşiktaş Konyaspor’a karşı 2-0’ı erken bulmasına rağmen kalecisi Mert’in basit hatalarıyla tabelada rakibine yakalandı. Sadece Mert değil Wellinton da gecenin bol hata yapanlarından bir olunca Beşiktaş savunması üçüncü golü stoperinin basit bir top alamaması neticesinde yiyerek yakalanmakla kalmadı bir de geri düştü. Sonrasında karşılaşma 3-3 sona erdi.
‘’Partiye devam‘’
Galatasaray’ı bu sezon birçok rakibinden farklı kılan isteği ve temposuydu. Salı gecesi Ankara’da şampiyonluğu ilan ettikten sonra sabaha karşı Florya’ya döndüler, taraftarla sabahın ilk ışıklarına kadar kutlama yaptılar.Üstüne iki gün izin yaptılar, hemen her futbolcusu haklı olarak şampiyonluk partilerinde eğlendi. Cuma idmanda buluştular ve dün Fenerbahçe’ye karşı müthiş bir tempoyla kazanarak sezonun finalini yaptılar. Okan Buruk, Mertens, Rashica ve Oliviera’yı dinlendirip Zaniolo-Barış AlperBerkan ile başlamasına rağmen oyun standardını korudu. Barış Alper özellikle ilk yarıda Fenerbahçe savunmasının arkasına yıpratıcı koşular yaptı. Üstelik bu koşular bazen bir kaç metre geriden başlayıp açık farkla önde biten cinstendi. Fenerbahçe’nin savunma dengesini bozan Barış, bu sezon aldığı dakikalara oranla Galatasaray’a en çok katkıyı yapanlardan biri oldu.
Tel tel döküldü
Zaniolo, İstanbulspor maçındaki kırmızı karttan sonra ilk kez forma giymesine rağmen olağanüstü bir derbi çıkardı. İki nefis gol attı, Luan Peres’in kırmızısını hazırladı. İtalyan Milli Takımı’na çağrılması belli ki ekstra motivasyon kaynağı olmuş Zaniolo’ya. Sezonu bitirirken göz kamaştırdı. Jesus’a gelince... Portekizli hoca, bu sezon derbilerde tel tel döküldü. Galatasaray’dan iki maçta 6 gol yedi. Bir ay öncesine kadar tüm kritik maçlara üçlü savunmayla çıktı, hiçbirini kazanamadı, her maç iki santrforla oynamayı takıntı hale getirdi. Eğer Beşiktaş son maçta Konya’yı yenerse Jesus ligi 3. bitirecek ve yarattığı hayal kırıklığı derinleşecek.
‘’Arda tesellisi‘’
Arda Güler her maç ülke futbol kamuoyunu hayrete düşürecek yeni bir şeyler deniyor, başarıyor ve yetenekleriyle mest ediyor. Maçın henüz ilk dakikalarında kendi sahasında kazandığı topu önüne alışı, rakiplerini geçişi ve kendi sahasından sol ayağının dışıyla Valencia’ya yaptığı asist yine inanılmazdı.
Bundan sonra Arda’nın bir çocuk değil, olgun bir futbolcu olduğunu başta onunla çalışan ya da çalışacak teknik direktörler ve herkes kabul etmeli. O artık dünya yıldızı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Sanırım uzunca bir süre daha Arda’nın yeteneklerine şaşırmaya devam edeceğiz.
Futbolda zor olan bir çok şeyi o kadar kolay gösteriyor ki, standartlarının ne olduğunu kestirmek güç doğrusu. Enner Valencia’nın Aykut Kocaman’ın 29 gollük rekorunu egale etmesi şampiyonluk yarışının kaybedildiği bir gecede küçük bir teselli ikramiyesi gibiydi. Oysa Fenerbahçe için sezon 103 gollü 1988/89 gibi başlamıştı.
Eksikler tamamlanmalı
Kasım ayına kadar yüksek yoğunluklu bir maç takvimi ve tüm takvimi lehine kullanan Jesus vardı. Ne var ki Dünya Kupası dönüşü Trabzon ve Galatasaray derbilerindeki yenilgiler sonrası takımın balansı bozuldu. Bizim ligimizde derbi kazanmadan şampiyon olmanın zorluğunu bu sezon Jesus başta olmak üzere tüm teknik heyeti anlamıştır umarım.
Galatasaray Ankaragücü’nü deplasmanda yenince lig şampiyonluğunu kaybeden Fenerbahçe yeni sezon planlamasına yarından itibaren başlamalı. Öncelikle hoca konusu netleşmeli. Peşinden dominant bir santrfor önderliğinde kadrodaki eksiklikler tamamlanmalı.
‘’Batshuayi faktörü‘’
Jesus’un 4-1-3-2'sinde bir çok futbolcu konumlanma sorunu yaşıyor. Arda’nın sağda, İrfan Can’ın solda, Zajc’ın merkezde kaldığı ilk yarı topun hakimiyeti Fenerbahçe'de kalmış görünse de baskılı bir pozisyon oyunundan bahsetmek mümkün değildi. Arda gibi ileri futbol aklına sahip bir oyun kurucu, savunma çözücüyü sağda yakalayan her takım bu yeteneği çizgiye mahkum edecek savunma setlerini kolay oynuyor.
Küçük değişiklikler...
Jesus’un ne pahasına olursa olsun Arda’yı merkeze getirmesi, hücumun ‘altın bölgesi’ olan ceza yayına yaklaştırması, kaleyi karşısına almasını sağlaması kaçınılmaz. Jesus ikinci yarıya aynı şablonla başlamasına rağmen taktik planda bazı küçük değişiklikler yaptı. Portekizli hoca, Arda’yı olmasa da İrfan Can’ı merkeze geçirmeye karar verince Sivasspor’un savunma eşleşmeleri baş göstermeye başladı. Üstüne bir de Valencia’ya oyunu sola doğru genişletme görevi verince Jesus’un İrfan Can planı meyvelerini çabuk verdi. Ferdi’nin attığı estetik gol maçın çözülmesini sağladı. Batshuayi ikinci yarı kendini çok daha özgür hissetti, pozisyonlar üretti, maçın kopmasını sağlayanların başında geldi.
Çalımbay'ın planı tutmadı
Rıza Çalımbay ligde düşme ateşinin yakıcı alevlerini alttan alta hissediyorken kupaya özel hazırladığı planının ilk yarıda işe yaramadığını gördü. Gradel’i Ferdi Kadıoğlu’nun enerjisinden sakınmak için sağ kenara, Samu Saiz’ı da merkezden sola alarak maça başladı. Toparlaması da kolay olmadı. Gradel-Ahmed Musa değişimine rağmen geçişlerde büyük sorunlar yaşadılar. Kupadan elenen Rıza hocayı artık zorlu bir lig yarışı bekliyor.
‘’Bu üçlü çok güçlü‘’
Beşiktaş, Şubat ayının başında Sivasspor’a kaybettiği maçtan bu yana 13 maçtır yenilmiyor. Adana Demirspor deplasmanı, bu ligin derbilerle birlikte en zor deplasmanı şüphesiz. Fakat Şenol Güneş ve öğrencileri böylesine zorlu bir deplasmanı kolaya çevirmeyi başararak rakibinin yenilmezlik serisini de bitirmiş oldu. Beşiktaş zor maçları coşkuyla oynayıp dengesini neredeyse hiç kaybetmeden kazanıyor. Taçtan basit bir gol yemelerine rağmen yeniden ayağa kalkmak için ekstra bir çabaya ihtiyaç duymadılar, herkes ezberini oynamaya devam etti. Hatta Güneş oyundan o kadar memnundu ki, Galatasaray derbisinde olduğu gibi 85’e kadar oyuncu değişikliğine bile gitmedi. Güneş her şeyden önce planına güveniyor ve Mert Günok, Gedson, Aboubakar hattında neredeyse hiç sorun yaşamıyor. Bu üçlü hemen her maçın senaryosunda belirleyici rol oynuyorlar.
Görkemli bitiriş
Mert Günok sadece oyun kurulumundaki pas kalitesiyle değil hemen her maçta jeneriklik kurtarışlarından birini yaparak Beşiktaş’ın kalesini hakkıyla savunuyor. Beşiktaş’ın matematiksel olarak şampiyonluk şansı kalmasa da sezonun oldukça görkemli bitiriyor. Fenerbahçe ve Galatasaray derbilerini kazanmak, evinde hiç yenilmeyen Demirspor’u Adana’da yenmek büyük iş doğrusu. Şenol Güneş, bugünden gelecek sezonunun planını oynuyor gibi. Güçlü bir bitirişin ardından yönetim Güneş’in istediği sağ stoperi, 6 numarayı ve forveti alırsa yarışa en önlerden başlayabilir.