‘’Icardi ve Atom Karınca‘’
Galatasaray, güçlü takım omurgasıyla şampiyonluk yarışında en önde koşuyor. Nelsson, Torreira, Icardi hattında sezon başından bu yana omurga gücünü zedeleyecek büyük hatalar görmeyen Galatasaray, itidalli oynayıp az pozisyon verdiği bir final maçını daha kazandı.
Sivasspor karşısında Torreira yine insan üstü bir mücadele ortaya koyarken, Icardi sahayı ve oyunu herkesten daha önce tarayarak maça damgasını vurdu. Galatasaray, topa sahip olduğu ama az pozisyon ürettiği maçta yakaladığı iki fırsatı Icardi marifetiyle gole çevirerek maçı kazandı. Icardi sezonun finaline gelirken vitesi öylesine doğru zamanda yükseltiyor ki, şampiyonluk yolunda en büyük payın sahibi olmaya çok yakın. Kerem Aktürkoğlu’nun müthiş pasını gol yapması artık Icardi’nin vasatı haline geldi. Fakat Boey’in ortasında mesafeli yüksek ortasını o kadar dar açıdan kafayla ağlara göndermesi çok sıra dışıydı.
Dev adım attı
Kerem demişken, Icardi’ye hazırladığı pozisyon Real Madridli Vinicius Jr’ın imza geçiş setlerine çok benziyordu. Kerem, topla ligin en hızlılarından biri olduğunu, takımının ilk golünü hazırlarken gösterdi. Önce Rashica’ya, geçmeyince de Icardi’ye uzattığı pas en az gol kadar görkemliydi. Torreira, gerçek bir ‘Atom karınca’ performansı gösteriyor. Sivasspor’a karşı da orta sahaya koyduğu enerji, kazandığı toplar, yerinde geri koşular Torreira’yı gecenin adamı yapmaya yetecek kadar iyiydi.
Galatasaray, taraftarının önünde belki silip süpürmedi ama temkinli ve doğru bir planla rakibine çok az pozisyon vererek kazandı, şampiyonluk yolunda dev bir adamı daha attı.
‘’Riski ucuza satın alırsa!‘’
Origi kariyeri boyunca yedekliği sindirmiş, hamle oyuncusu olarak dünyaya gönderildiğini düşünen bir santrfor. Lille’de başladığı futbol yaşantısı Liverpool’a taşınsa da Belçikalı santrfor hiç bir zaman üzerine plan yapılan bir oyun karakteri olmadı, olamadı. Yıllar süren Liverpool kariyerinde hamle oyunculuğuna o kadar alıştı ki, Belçika Milli Takımı’nda Lukaku ve Batshuayi’nin arkasında beklemek onu fazla etkilemedi. Nitekim bugün de Milan’ın yedek santrforu olarak Milano’da nefis bir yaşam! sürüyor. Beşiktaş, santrfor havuzunda Aboubakar, Cenk ve Muleka’ya sahip. Origi’yle doğru bir kontratta buluşacaklarsa pişmanlık yaşama riskini ucuza satın almış olurlar. Yoksa Dele Alli’deki hayal kırıklığının benzeri yaşanabilir.
Muleka, Redmond, Saiss…
Şenol Güneş’in yakaladığı futbol ivmesi göz kamaştırıcı doğrusu. Şenol hocanın kadrodan aldığı verim, büyüttüğü bireysel performanslar Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışında dezavantajlarına rağmen bir noktaya kadar tutmaya yetti. Sanırım Beşiktaş yönetimi de taraftarı da Güneş’in yaktığı futbol ateşinden fazlasıyla memnundur. Ben Güneş’in yeni sezonda çok daha iddialı bir kadro kuracağını, bugünkü oyun planını çok daha güçlü hale getireceğini düşünenlerdenim. O yüzden Beşiktaş’ın iyi bir sağ stoperle işe başlaması gerekecek. Wellinton artık Beşiktaş stoperi olmaktan çok uzak. Sol stoperde oynayabilecek Tayyip Talha, Omar Colley ve Saiss var. Üç stoper lüks görülebilir. Zaten Saiss gibi lider karakterler yedek beklemek için bir takımda kalmaz. Muhtemelen Saiss satılır, Colley 11 oyuncusu olarak kalır.
Redmond kalmalı
Redmond, Fenerbahçe derbisinden bu yana yükseliyor. Hücumda ufuk açıcı bir tarzı var. Önümüzdeki sezon Ghezzal’in sağlıklı dönmesi üzerine bir sağ kanat planı olacaktır, bu durumda Güneş bildiği bir sol kanat forveti olan Redmond’u tutmakta ısrarcı olmalı. Hatta üzerine bir kanat forveti daha almalı. Hocanın Nkodou’nun üzerinde konuşmak bile istememesi ise anlaşılır bir durum. Zira aldığı tüm şansları tepmiş bir futbolcudan bahsediyoruz. Muleka, genç ve gelecek vadeden bir forvet. Ne var ki, o da bu sezonun kaybedenlerinden biri. Güneş, kariyeri boyunca yeteneğini göstermek isteyen tüm futbolculara şans vermiş, hayata döndürmüş biri olarak Muleka’dan umutlu mu emin değilim. Muleka’nın kontratından çıkmayı deneyebilirler. Ama bu durumda santrfor havuzuna bir oyuncu daha almaları gerekir.
‘’Dörtlü konforuyla!‘’
Jesus ve Fenerbahçe adına birçok ilkin yaşandığı bir geceydi. Portekizli, ilk kez bir derbiye dörtlü savunmayla çıktı ve yine ilk kez bir derbiyi kazandı. Trabzonspor sağ üçlü savunmayı sadece 1 haftadır oynuyordu. Fenerbahçe derbisine de kazandığı formasyonu bozmadan çıktı Bjelica. Sezon boyunca kendisi tüm derbileri üçlü oynayan Jesus, rakibine karşı çok konforlu hücum setleri geliştirirken bunda Trabzonspor’un formasyonunun rolü ve elbette Arda Güler’in rolü büyüktü. Arda’nın klası artık ülke sınırlarını aşmış vaziyette. Topa dokunuşunda büyük bir sihir var. Batshuayi’ye yaptığı asist üst sınıf bir zeka ve becerinin ürünüydü.
Garanti şansı vermediler
Gecenin bir başka adından bahsedilmesi gereken futbolcusu; Luan Peres. 1.90’lık stoper, dün gece Jesus’un dörtlü savunmasının sol bekiydi. Sakatlıktan dönüşü tatmin ediciydi ama dün gece yıldızı o kadar parlaktı ki, maçı izleyen herkes o golü atmayı hak ettiğini düşünmüştür. Fenerbahçe, Trabzonspor’u yenerek bu sezon ilk kez bir derbiyi kazandı. Bu galibiyetle Galatasaray’a matematiksel garanti şansını vermemiş oldu.
‘’Icardi klası‘’
Galatasaray, İstanbulspor deplasmanında Eze’nin savunma arkası koşularına çözüm üretmeye çalışırken Oliviera’nın mesafeli şutlarıyla momentumu eline almayı başardı. Abdülkerim ile Kazımcan’ın üzerinden fizik gücüyle hücum eden Eze’nin gücüyle ayakta kalışı Galatasaray’ı dönem dönem geri itse de Mertens, Rashica ve Oliviera’nın buldukları tüm kanallardan şuta yönelmesi ilk yarıda şut istatistiğini patlatsa da isabetli şut kaleminin karşısında sadece 2 yazması tabelayı tuttu. Galatasaray bu sezon kalitesiyle birçok maçı kazanmayı başardı. Dün gece de İstanbulspor’a karşı tempoyu hep elinde tutan, istediğinde yükseltip, istemediğinde rölantiye alan taraftı. Okan Buruk bunu tercih etti çünkü riske girmek bu mevsimde balansı bozabiliyor. Icardi’nin penaltısıyla öne geçtikten sonra ikinci yarıya Midtsjö’yü oyuna sokup Oliviera’yı çıkaran Okan hoca, İstanbulspor’un ikinci bölge baskısını fazladan bir savunmacıyla kırmak istedi.
İstediği ortamı yarattı
Bu değişimle merkezde topa hakimiyeti kaybetti, beklediği etkiyi yaratmadı, yine ekstra geri koşular yapmak zorunda kaldı. İStanbulspor’un merkez baskısı beklendiği gibi yüksekti ve hücum çıkışlarında yük tamamen Torreira’nın sırtına yüklendi. Midtjsö’nün yetenek katsayısı ve Mertens’in fiziksel aşınmışlığı Galatasaray’ı biraz zorlasa da topu Icardi’ye kadar çok hızlı getirmeyi bir şekilde başardılar. Zaniolo oyuna girdikten 6 dakika sonra atılsa da rakip ceza sahasında Galatasaray’ın bu kadar çok ve rahat topla buluşması Icardi’nin tam istediği ortamı yarattı denebilir. Nitekim Icardi klası denen realite dün gece yine sahnedeydi.
‘’Fatura Jesus'a kesilir‘’
Fenerbahçe bu sezon şampiyonluğu kaçırırsa, - ki şu an artık tamamıyla ipler Galatasaray’ın elinde- bu iş büyük oranda teknik direktöre yazar. Birinin Jesus’a, Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Giresun deplasmanında değil derbilerde kaybettiğini anlatmasında fayda olabilir. Zira hoca hâlâ kulübün büyüklüğüyle ters orantılı açıklamalarına devam ediyor ve başarısızlıkta payına düşeni almaktan imtina ediyor. Fenerbahçe Yönetimi’nin yeni sezon planı içinde Jesus olacaksa kesinlikle Trabzon ve Galatasaray derbilerinin beklenmesi, buna rağmen hâlâ kontrat vereceklerse başarı kriterlerini sözleşmeye eklenmesi gerek.
Forma bir derbi kazanırdı
Chelsea, Graham Potter’ı gönderip yerine yeniden Lampard’ı getirdiğinde takımın performansında en ufak bir değişiklik olmadı. 4 Premier Lig, Real Madrid’le oynanan iki Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçının tamamını kaybettiler. İngiltere’de bile; Chelsea forması en azından bir maç kazanır yorumları yapılmaya başlanmıştı. Nitekim Chelsea forması, Bournemoth maçını bu hafta deplasmanda 3-1 kazanmayı başardı ve matematiksel olarak ligde kalma garantilendi. Fenerbahçe formasının da bu sezon en azından bir tane derbi kazanması ya da evindeki iki derbiyi kaybetmemesi gerekirdi.
Rakipleri coşturdu
Fakat Jesus’un derbilere özel 3’lü savunma planı rakipleri coştururken Fenerbahçe’yi Kadıköy’de sessizliğe gömdü. Sadece Galatasaray ve Beşiktaş maçlarını Kadıköy’de berabere bitirmek bile Fenerbahçe’yi şampiyonluk yarışında çok daha iddialı hale getirebilirdi. O yüzden bu sezon şampiyonluk kaçarsa, -ki yineliyorum; artık tek oyun kurucu Galatasaray- Jesus bu faturayı ödemek zorunda.
Kontrat sorunu
Jesus’un ligin ve Fenerbahçe’nin dinamiklerine adapte olmakta zorlandığı bu kadar aşikarken yönetimin Portekizli hoca ile uzun vadeli bir anlaşma yapmak istemesini taraftar kabul etmekte zorlanabilir. Elbette Jesus’a göre Türkiye Kupası’nda yarı finalde olmak ve bahar aylarında şampiyonluk yarışında kalmak bir başarı olarak görülebilir. Bunu basın toplantılarında dile getiriyor oluşu boşuna değil. Buna inanıyor. Ama birinin Jesus’a hatırlatması gerek; Fenerbahçe’nin forması her yıl ligde ve kupada şampiyonluğa oynar. Tıpkı Galatasaray ve Beşiktaş’ın olduğu gibi. O yüzden Jesus kendini başarılı görüyorsa fena halde yanılıyor. Yönetim, İsmail Kartal’ın harika sezon bitirişine rağmen Jesus’u getirdiğinde taraftarından kabul görmüştü. Taraftar Kartal’ın yerine Jesus’u getirmeyi bir vizyon göstergesi olarak algılamıştı. Ne var ki Jesus’la devam etmek artık taraftarı tatmin etmeyebilir.
‘’Buradan dönmesi zor‘’
Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin puan kaybettiği haftada Başakşehir’den aldığı 3 puan beklediğinden çok daha büyük bir etki yaratabilir. Ligin boyu bu kadar kısalmışken rakibinin inancını da kırmış olabilir. Normal şartlarda bile hayli avantajlı ilerleyen Galatasaray sadece puan farkı değil ikili averajda da Fenerbahçe’ye karşı 3-0’ın avantajına sahip olduğundan, bundan sonra mental üstünlüğü tamamen eline geçirmiş oldu.
Beşiktaş’ın bu yarış içinde maç fazlası sebebiyle en dezavantajlı takım olduğu söylenebilir. Zira kalan maçlara bakarak Galatasaray maksimum 88 puan alabilecek durumdayken, Fenerbahçe 83, Beşiktaş ise 80 puandan ileriye gidemiyor.
‘’Dev adım‘’
Başakşehir lige Avcı ile döndüğü ilk yıllar haricinde kendi kalesinde derin savunma yapma pratiğini fazlasıyla unuttu. O yüzden Galatasaray’a karşı Emre Belözoğlu’nun kalesine otobüs çekmeye çalıştığı başlangıç planı Okan Buruk’un oyun coşkusunu bir kaç vites yükseltmesine yardımcı oldu. Galatasaray son dönemlerin en tempolu oyun başlangıçlarından birine imza atarken, Torreira’nın merkezdeki enerjisi, Abdülkerim’in hava hakimiyeti, Icardi’nin tüm takımı öne çeken santrfor performansı dikkat çekiciydi.
Başakşehir’in ilk 30 dakikanın ardından pas örgüsüyle çıkmanın imkansız olduğunu anlaması, orta yayda konumlanan Galatasaray stoperlerini en çok tehdit eden pozisyonların hazırlayıcısı oldu denebilir. Serdar Gürler ve Deniz Türüç ile Galatasaray savunmasının arkasına topları taşıyan Emre Belözoğlu, Figueredo’yu denklemin içine çekmeyi bir türlü başaramadı. Elbette bunu engelleyen Torreira’nın bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile Boey’un geri koşulardaki temposuydu. Galatasaray bu sayede ilk yarıyı bariz şekilde domine etmekte zorlanmadı.
Rakibin inancını kırdı
Mertens artık Napoli günlerindeki enerjisinde görünmese de zinde olduğu ilk 30 dakikada hücumdaki yönlendirmeleri, ceza sahası civarındaki tehlike yaratan sezgileri Galatasaray’ı farklı kılıyor. Ne var ki, ikinci yarıda Berkay Özcan’ın girişiyle Başakşehir merkezine karşı oyundan erken kopunca Zaniolo’yı sahaya davet etti. Galatasaray, Başakşehir’i yenerek Fenerbahçe’nin puan kaybettiği haftada şampiyonluk yarışında dev bir adım attı. İpler zaten Galatasaray’ın elindeydi, bu galibiyet rakibinin inancını da kırmış olabilir.
‘’Fizik de bir yere kadar‘’
Fenerbahçe fizik olarak ligin en iyi takımlarının başında geliyor. Savunması bireysel hatalar yapmasına rağmen tüm takım ayakta kalabiliyor ve son bölümlerde tabelayı çevirmeyi başarıyorlardı. Giresun deplasmanında Batshuayi’nin penaltı golü vasat geçen ilk yarının tek olumlu tarafıydı. İlk yarıda Fenerbahçe neredeyse rakip ceza sahasına top taşıyamazken Jesus ikinci yarıda Mert Hakan ve İsmail’i çıkarıp Zajc-Crespo’ya dönerek oyunu merkezden başlayarak düzeltti. Senaryo Fenerbahçe’nin istediği yönde ilerlemeye başladığında ise savunmacıların bireysel hataları yine hortladı. Szalai’nin doğru indirmediği top bir Giresunspor pozisyonuna dönünce Bajiç atağı nefis bir golle tamamladı.
Pep Guardiola der ki, iyi taktik ve güçlü plan için iyi futbolcuya ihtiyacın var. Fenerbahçe son dönemde o kadar çok bireysel hataların kurbanı oldu ki, inanılır gibi değil. Fenerbahçe, şampiyonluk yarışında hayati puan kaybının ardından gözünü tamamen bu akşamki Galatasaray-Başakşehir maçına çevirdi. Zaten ipler Fenerbahçe’nin kendi elinde değildi, bu kaybedilen 2 puanla birlikte artık hiç değil.
Can suyu...
Giresun tarafından bakıldığında Fenerbahçe maçı onlar için bir hayatta kalma sınavı olarak görülüyordu. Nitekim geçen hafta İstanbulspor maçını kaybettiklerinde Hakan Keleş’le yolları ayırıp İrfan Buz’u getirerek takımdan bir reaksiyon almayı hedefliyorlardı. 1 puan Giresun için can suyu anlamına geliyor. Zira iki haftayı maç yapmadan hükmen galibiyetle geçecekler ve dün geceki 1 puanla birlikte hanelerine 7 puan yazacaklar. Bu da onları dönüşte 34 puandan yarışa yeniden başlatacak.