Futbol takımlarının sezon planlaması hep eylül, ekime göre yapılmaz. mayısa gelene kadar kadronun sizi taşıması gerekir. O yüzden geniş ve alternatifli kadrolar kurulur, sonra o oyuncu grubunun sağlıklı ve fit kalması için profesyoneller çalışır. Fenerbahçe’de tekil sakatlıklarla birlikte uyumlu tandemlerin aynı anda aksadığı blok çöküşler Trabzon maçından bu yana oyunu etkiliyor. Fenerbahçe, dinamizmiyle şiddetli ön alan baskısı yapan, kalesinden başlayan takımlara bire bir baskılarla kabus yaşatan bir takımken önce stoper tandemini, peşinden Fred’i kaybetti. Fenerbahçe’nin oyun zinciri geriden başlayarak bozulduğundan Dzeko’nun derine kadar gelip bağlantı yapması, Tadiç’in bağırmaları, Livakoviç’in sinirlenmesi bir işe yaramamaya başladı. Tüm bunların üzerine İsmail Kartal’ın İsmail Yüksek’i stopere çekmesi, hamle yapmaması, oyun okumasını sadece futbolcular üzerinden yapması ve plana dokunmaması Danimarka’da hezimeti getirdi.

‘6 gol yenmez’

Nordsjaelland karşısındaki hayal kırıklığının ana sorumlusu İsmail Kartal’dır. Elbetteki sakatlıklar can sıkıcı boyutta ama Fenerbahçe şartlar ne olursa olsun Nordsjaelland’tan 6 gol yiyecek bir takım değil. İsmail Kartal’ın böylesi hezimetlerin ardından liderlik yapıp en azından kendi camiasına bu durumu anlatabiliyor olması gerek. Soru almadan, üç cümlelik basın toplantıları çok kötü bir fotoğraf vermesine yol açıyor. Her şeye rağmen Fenerbahçe, Trnava’yı içeride yendiği anda Konferans Ligi’nde yoluna devam edecek. Ligde hâlâ lider ve fikstüre bakılırsa 20 Aralık’a kadar İstanbul’dan çıkmayacak.

Normal şartlarda blok kayıplar yaşayan her takımın başına gelecek bir duraklama dönemine giren Fenerbahçe’nin Nordsjaelland deplasmanında savunma kurgusu sezon başından bu yana en kötü kurguydu. Becao, Djiku yokken UEFA listesine giremeyen Samet’i de İstanbul’da bırakan İsmail Kartal için Ferdi’nin sakatlığı bozuk olan planı alt üst etti. Oosterwolde’yi sol beke sürüp genç Yusuf’u sol stoperde kullanan Kartal en büyük sürprizi İsmail Yüksek’i stopere çekerek yaptı. Bu gerçekten beklenenden daha kötü bir etki yarattı. Crespo’nun ön liberodaki çapa görevini düşük tempolarda yapmaya çalışması, sol içteki Tadiç ile sağ içteki Szymanski’nin oyun metrajlarını iyice artırdı. Ama Fenerbahçe’yi Danimarka’da asıl dağıtan rakibin topu Fenerbahçe’ye bırakmasına rağmen ısrarla ve büyük bir cesaretle kalesinden pasla çıkması buna mukabil Fenerbahçe’nin ön alan baskısını yapmaya çalışıp hiç yapamamasıydı.

Kötü oynarsın, yenilirsin ama…

Nordsjaelland, Kadıköy’de topa sahip olmuş ve bunun bedelini şiddetli bire bir baskılarda dağıldığı için 3 gol yiyerek ödemişti. Fenerbahçe dün gece topa sahip olarak adeta zehirlendi. Bu topa sahiplik yalancı bahar gibiydi. Normal şartlarda rakibin ensesinde şiddetli baskı yapma üzerine bir oyun ezberi bulunan Fenerbahçeli futbolcuların rakibe temastan kaçınmaları Danimarka temsilcisinin yürüyerek 80-90 metre boyunca topu taşımasına yardımcı oldu. Kötü oynarsın, yenilirsin ama Fenerbahçeli futbolcular dün oyun kimliklerinin çok dışında oynayıp hayal kırıklığı yarattılar.

Bazen bir oyuncu tüm planı değiştirir. Davinson Sanchez’in Alanya maçındaki sakatlığı Okan Buruk’u yeni bir arayışa sürükledi. Aslında zorunda olmadığı bir tercihti ve elinde geçen sezonun en iyi tandemine dönme seçeneği varken Kaan’ı stopere formsuz Ndombele’yi merkeze koyarak üzerinde defalarca pratik yapıp ustalaştığı yüksek tempolu ön alan baskısından feragat etti. Üstüne bir de Kerem yerine Mertens tercihi gelince Manchester United için beklentinin ötesinde iyi bir senaryo gerçekleşti. Galatasaray, Ndombele’den bire bir baskı desteği alamadığı gibi Mertens’in uzun metrajlı oyunda eforunun yetersiz kalması United’ın merkezde rahat oyun kurmasına zemin hazırladı. Sonrasında da hayli kolay 2 gol geldi.

Hayal kırıklığı!

Galatasaray bu sezon Şampiyonlar Ligi gruplarında oynadığı tüm maçlarda ilk golü yiyen taraf oldu. Bu sürpriz değildi ama United’tan bu kadar basit 2 gol yemesi Davinson’un yokluğu, Ndombele, Mertens hattının bu kadar erken çökmesi öyleydi. Okan Buruk’tan erken bir hamle beklerken ikinci yarıya aynı planla başlamak büyük bir hayal kırıklığıydı. Buruk, Mertens ve Ndombele’ye tahammül ettikçe United’ın cesareti yükseldi ve neticesinde yine yapılmayan baskıdan 3. gol geldi. Galatasaray için 55 ile 71 arası rüya gibi geçti. Çünkü Kerem ile Oliviera girdi, Ziyech acayip bir liderlik gösterisine soyundu, Kerem harika iş çıkardı ve 16 dakikada skor 3-3’e geldi.

İnanılmaz işler

Galatasaray büyük yıldızlara, güçlü oyun liderlerine sahip. Icardi’nin Zaha’nın suskun kaldığı bir gecede Ziyech’in iki duran top golünün üstüne bir de Kerem’e yaptığı asist inanılmazdı.

Galatasaray’ın Alanya karşısındaki onca kazanımına rağmen en büyük kaybı şüphesiz Davinson Sanchez. Sakatlığı geçmez ve United’a karşı oynayamazsa Galatasaray sezon başındaki düzenine döner. Herkes stoperde Kaan’ı bekliyor ama Okan Buruk Manchester deplasmanından bu yana tüm Şampiyonlar Ligi maçlarında Kaan Ayhan’ı orta sahada başlattı. Kaan’ın bir futbol pratiği oluşturduğu bölgeden koparılıp en kritik maçta Nelsson gibi bir alternatif varken stoperde oynatılması büyük sürpriz olur. Her ne kadar Nelsson oynamamaktan şikayetçi olsa da Şampiyonlar Ligi ve lig hedefi olan bir kadronun içinde ona sıra geleceğini biliyor olması en büyük motivasyon kaynağıdır. Okan Buruk’un Torreira’nın yanında yüzde 100’ündeki Kaan yerine yüzde 50’sinde olmayan Ndombele ile başlaması, Nelsson’un bile hiç beklemediği bir durum.

Forvetler uçuyor

Galatasaray’ın Milli ara dönüşü Alanyaspor’a karşı oynadığı futbola bakılırsa asil ya da yedek tüm futbolcuların iştahlı ve formda olduğunu görmek mümkün. Ayrıca Mertens’in 10 numarada yarattığı harikalar düşünüldüğünde Okan Buruk’un United’a karşı içeride Kerem Aktürkoğlu ile Belçikalı arasında kalacağı söylenebilir. Bunlar elbette bir hoca için tatlı telaşlar. Zaha’nın sol forvetteki formu, Icardi’nin santrfordaki liderliği United maçı öncesi Okan Buruk’un elini güçlendiren en önemli detaylar. Artık aralık ayına giriyoruz ve futbolcuların form durumlarının yüzde 90’ların üzerinde olması beklenir. Galatasaray’da beklenen formunun altında kalan Ndombele ve Angelino dışında oyuncu saymak zor. Manchester’a karşı Ali Sami Yen’de Zaha ile Icardi’nin alacağı roller belirleyici olacaktır. ‘Büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır’ klişesini bir kez daha izleme ihtimalimiz çok güçlü.

United’ın son şansı

Manchester United bu sezon Premier Lig’de oynadığı son 6 maçın 5’ini kazanarak toparlanma emareleri gösteriyor olsa da Şampiyonlar Ligi’nde devam edebilmek için çıkış yolu büyük oranda İstanbul’dan geçiyor. Şayet Galatasaray, United’ı yenerse puanını 7 yapıyor ve Manchester, Devler Ligi’nden eleniyor. United’ta Rasford kırmızı kart cezalısı, Mount, Casemiro, Erikssen sakat, Lisandro Martinez yok. O yüzden Galatasaray’ın bu fırsatı değerlendirmesi Erik Ten Hag ve futbolcularını Şampiyonlar Ligi’nden etmeye yetebilir. Galatasaray, United’a karşı Ali Sami Yen’de bir adım önde olan taraf. Okan hocadan Zaha’ya kadar herkes çok formda. Sanchez dışında eksik görünmüyorken, ön alandaki bire bir baskı oyununu 50 bin taraftarla 70 dakikanın üzerinde oynayabilmek maçın anahtarı olur.

Valencia’da sağ forvette harikalar yaratan Galatasaray’a geldiğinde fena sayılmayacak bir 10 numara performansı gösterip iki şampiyonlukta da rol alan Feghouli artık Karagümrük’ün derin oyun kurucu ön liberosu olarak kariyerine devam ediyor. Kadıköy’de de 4’lü savunmanın önünde oynayan Feghouli’ye Fenerbahçe Szymanski ve Dzeko ile baskıyı şiddetli olmasa da yapmayı başardı. Cezayirli yıldız için bu baskıdan çıkmak, takımının oyun kuruculuğunu yapmak kolay olmadı. Baskıdan kurtulmak için oyunun yönünü değiştirmek istediğinde ise bu kez Fenerbahçe’nin bire bir baskısının etkileri ortaya çıktı. Nitekim bu baskı Karagümrük’e sadece 2 rakip ceza sahasında topla buluşma şansı tanısa da Can Keleş’in golü devrenin tek isabetli şutu olarak kayıtlara geçti. Total olarak ilk yarı futbol kalitesi vasatın altındaydı. Bunda Fenerbahçe’nin baskı kurmasına rağmen Tadiç, Szymanski ve Dzeko’nun etkisiz performansının rolü vardı.

İnisiyatifi eline aldı

İlk yarı ne kadar Tadiç’in devresi değilse ikinci 45 dakika o kadar Sırp yıldızın performansına odaklıydı. Fenerbahçe, başlama düdüğüyle birlikte tempoyu çok yükseltti. Karagümrük’ün Arjantinli kalecisi Dituro, yüksek topta yaptığı zamanlama hatasıyla İrfan Can’ın yüzüne vurarak penaltıya sebep verince maçın senaryosu tamamen Tadic’e bakmaya başladı. Kariyeri boyunca güvenilir bir penaltıcı olan Sırp yıldız penaltıyı gole çevirdikten sonra inisiyatifi tamamen eline aldı. İrfan’ın orta sahada kazandığı topu bir geçiş hücumuna dönüştürmesi ve Szymanski’nin pasını bitirmesi Tadic’i maçın yıldızı yaptı.

Kerem Aktürkoğlu lig, Şampiyonlar Ligi ve Milli Takım takvimindeki hemen her maçta oynayıp sadece fiziksel değil mental açıdan da aşırı yıpranmışken Okan Buruk’un Mertens’i kullanması gecenin en doğru kararı oldu. Kerem bu sezon Zaha’nın katılımıyla 10 numaraya kaydığından beri oyun standardında dönem dönem sapmalar yaşıyor. Mertens ise ezelden beri safkan bir 10 numara ve dün Alanyaspor’a karşı forvet arkasının tarifi gibiydi. Önde hemen her hücum aksiyonu onun kramponlarından geçti. Icardi’ye yaptığı nefis asistin üstüne iki de gol ekleyince gecenin yıldızı oldu. Mertens’in yönettiği hücumlarda Zaha ile Icardi harika iş çıkardı. Icardi, geçen sezon inşa etmeye başladığı fenomenlik sarayının aynalarını dün gece iyice parlattı. Alanya’ya karşı ilk yarım saatte tüm hücum aksiyonlarının altına imzasını attı, tüm maç boyunca golü aradı, bir attı iki de attırdı.

Gerçek bir fenomen

Icardi saha dışında tarzıyla, saha içinde meziyetleriyle gerçek bir fenomen. Real Madrid söylentileri devre arasında ciddiye binerse yönetimin başı fena ağrır. Icardi’yi satmak beklenenden daha büyük yara açar. Görünen o ki, Galatasaray’da United maçı öncesi forvet hattında herkes formda. Kerem’in kulübede oturduğu bir gecede Mertens’le birlikte Zaha da büyük fark yarattı. Formda olduğunda topu içeri sürüp sağ ayağına düşürdüğünde yapabileceklerinin sınırı sadece hayal gücü.

Zajc-Crespo ile Fred-İsmail farkı beklenenden çok daha büyük bir sapma yarattı Kartal’ın ana oyun planında. Crespo, İsmail’den daha temposuz ve top kullanma becerisi zayıf; Zajc ile Fred’in ise dünyaları farklı. O yüzden İsmail Kartal için kâbus senaryolarından biri İsmail ile Fred’in aynı anda yokluğu. Ama İsmail hocanın şanssızlığı bununla sınırlı kalmadı. Aynı anda 3 ana stoperin birden sakatlanması, Fred yokken İsmail’in de kırmızı kart görmesi kadrosu ne kadar geniş olursa olsun Fenerbahçe’yi derinden etkileyen en önemli detay. Özetle Fenerbahçe’yi bu süreçte yıpratan tekil eksilmeler değil, blok halinde gidişler oldu. Fenerbahçe’nin Trabzon, Ludogorets ve Adana Demirspor karşısındaki puan kayıplarının okuması rahatlıkla bunun üzerinden yapılabilir.

Santrfor egosu farklıdır

Futbolda her pozisyon kendince kıymetlidir ama kaleci kazağıyla santrfor forması oyuncular için daha pahalıdır. Kolay sıra gelmez, geldiğinde de çok ekstrem performans talepleri beraberindedir. İsmail hocanın ana oyun planı Becao-Djiku’dan başlayıp, Fred ile gelişiyor, Dzeko ile finalize ediliyor. Şu anda Dzeko’nun gerisindeki ana hat denklemin dışına çıkmış durumda ve üstüne bir de Batshuayi oynadığında Fenerbahçe’nin oyunu tarif edilebilirlikten uzaklaşıyor, oyundaki sapmalar standartın üzerine çıkıyor. Bunu Batshuayi dışındaki herkes böyle okuyor. Batshuayi, Dzeko ile rekabet etmekten ziyade şartlar ne olursa olsun oynamak istiyor. O yüzden oyundan her çıkışında suratı düşüyor, tepkisi yüksek oluyor. Devre arasında takımdan ayrılmak istemesi sürpriz olmaz. Zaten maliyeti yüksek bir oyuncu ve Fenerbahçe, Batshuayi’nin kontratından çıkıp daha düşük kontratlı genç bir santrforla Dzeko’yu yedeklemek isteyebilir. Bu sayede ego savaşı da sınırlanmış olur. Batshuayi ayrılmak isterse bu iki taraf için de iyi olabilir.

King ve Cengiz dönebilirse

İsmail Kartal, Konferans Ligi’nde Tadic ve İrfan Can’ı dinlendirip King-Kent ile Batshuayi’nin bağlantı sorunlarını tolere edebiliyordu. Kent’ten beklenen verim alınamasa da anahtar oyuncu hep King oluyordu. King’in dönüşü İsmail Kartal için nefes açıcı bir rol oynar. Diğer yandan Cengiz Ünder’in sakatlıktan dönüşü, yönetimin de merakla beklediği bir gelişme. Zira Arda Güler’in 20 milyon Euro’luk Real Madrid transferinin ardından 15 milyon Euro bonservis ödenerek alınan Cengiz’den beklenti çok büyüktü. Fakat sakatlıktan dolayı taraftar bir türlü Cengiz’i ağız tadıyla izleme fırsatı bulamadı. Fenerbahçe tarihinin en pahalı transferlerinden biri olma yükünü Cengiz’in taşıyabiliyor olması sadece İsmail Kartal’ın oyuncu portföyünü genişletmez yönetime de rahat nefes aldırır.

Fikstür desteği

Fenerbahçe’yi Milli ara dönüşü iyi bir fikstür bekliyor. Aralık ayının 20’sine kadar sadece 1 kez İstanbul dışına çıkacak. Futbolcular için idmanlardan daha yıpratıcı olan seyahat etmek. Fenerbahçe; Fatih Karagümrük maçıyla başlayacak İstanbul serisinde üst üste iki lig maçını birden Kadıköy’de oynamanın avantajını kullanabilir. Kaldı ki, Ferdi, Samet ve İsmail Yüksek’in Milli Takım’dan yüksek bir moral-formla dönüyor oluşu da İsmail Kartal’ın elini kuvvetlendirecektir. Fred ile Djiku’yu tam sağlıklarına kavuşmadan oynatma riskini de bu sayede bir hafta daha ertelemek mümkün olabilir.

A Milli Futbol Takımımız, Kuntz ile tehlikeye attığı, ‘Gitmeyeni döverler turnuvası’nda Montella ile finallerin biletini lider olarak aldı. Lider olarak katılım hakkı tarihte ilk kez gerçekleşti ve bunu Hırvatistan’ın önünde gerçekleştirdik. Fakat bu, ‘Biz turnuvanın favorilerindeniz’ anlamına asla gelmez. Hatta bu zehirli düşünceden uzak durmakta fayda olduğunu EURO 2020’den fazlasıyla tecrübe etmiş olmamız gerekir. Montella çok iyi bir taktisyen olsa da hâlâ oyuna başlangıç planlarında bazı sorunlar var. Fakat sonrasında oyun okumaları ve müdahaleleri Montella’yı farklı kılıyor. A Milli Takımımız’daki oyuncu grubuna bakarsak finallerde gruptan çıkacak bir potansiyele sahip olduğu söylenebilir. Ne var ki, şu anda ciddi bir santrfor sorunsalıyla boğuşur vaziyetteyiz. Haziran’a kadar Enes Ünal, Cenk Tosun ve Bertuğ’un durumunu yakından takip etmek gerek.

Santrfor sorunu çözülmeli

Tamam santrforsuz şekilde gruptan çıkmış olabiliriz ama EURO 2024’te bize iyi santrfor performansları gerekecek. Finallere kadar santrfor meselesini çözersek Montella’nın taktisyenliğinden çok daha fazla yararlanabiliriz. Bunun için biraz da kura şansına ihtiyacımız olacak. 1. Torbadan kaçış yok, asıl sorun 3 ve 4’ten gelecek rakiplerde. 3’ten Hırvatistan, Hollanda’dan, 4’te ise İtalya ve Sırbistan’dan kaçtığımız sürece işimiz beklenenden kolay olabilir. Kura şansı bizi desteklerse sonrası bizim ne oynayacağımıza kalır. İstediğimiz de o zaten.