Arama

Popüler aramalar

‘’İyi ki bir Emenike değiller!‘’

Fenerbahçe ağır tempolu pas trafiğiyle rakip kaleye Ümraniye üzerinden gitmeye çalışırken, Bursaspor Josue’nin başlattığı konratakla 3. pasta rakip kaledeydi. Volkan Şen zorladı, Fernandao denedi, ama Bursalılar olmadı diye üzülmedi çünkü Alper’in çeldiği top ceza sahasının sağ önüne düştüğünde 3 Bursalı (Aziz, Belluschi, Emre) pozisyonun içindeyken Fenerbahçe’nin dönen topu almakla yükümlü sağ açığı kadrajda bile yoktu. 41. dakikadaki bu pozisyon maçın ve Emenike’nin formsuzluğunun özetiydi aslında.

Fenerbahçe pas ortalamasında ligin lideri, Bursa ise tempoda. Henüz 15. dakika dolduğunda Bursaspor’un Volkan Demirel’e gönderdiği şut sayısı 4’ü bulmuştu. Hatta Bursalı Emre’nin dönen şutunu Belluschi tamamladığında Caner ofsaytı bozuyordu. Hakem ofsayt dese de golü yedi Fenerbahçe.

Hasan Ali’yle takım değişti

Kuyt tribüne çıkınca yedek kulübesinde 1 kaleci, 4 defans, 1 defansif orta sahası kaldı İsmail Kartal’ın. Bursa gibi yüksek tempolu bir takıma karşı tek hamleye mecbur kalmak bile Diego’nun Kadıköy’e getirilmemesini tartışmaya açar.

Emenike’nin döküldüğü bir gecede Hasan Ali’yi sol beke alıp Caner’i sağ öne atmak bile Fenerbahçe’nin kimyasını değiştirdi. Emre ve arkadaşları 20-25 ve 45-60 arası iki kez bunaltıcı baskı kurdu. Ama gol bu baskılarla değil Bursa’nın çıkmaya başladığı son 10 dakika içinde Caner’in imzasını koyduğu bir ortayla geldi. Webo’nun bu golünü gördükten sonra sanırım herkes aynı şeyi düşündü: İyi ki bir Emenike değiller!

İçeri giren mi şampiyon yapan mı?

Aziz Yıldırım’ın Emenike’nin arkasında durma isteğini alkışlarken, savunma argümanını doğru bulmadım. Anladığımız kadarıyla Emenike, şike soruşturmasında 4 gün nezarethanede kaldığı için daha büyük bir krediye sahip olmalıymış. Acaba makbul olan içeri girmek midir, yoksa Fenerbahçe’yi sahada şampiyon yapmak mı?

Mesela Alex... O süreçte içeri alınmadı ama 8 yılda 2 kez gol kralı olarak 3 lig şampiyonluğuna büyük katkı sağlamasına rağmen gözünün yaşına bile bakılmadı.

Şayet taraftar da Fenerbahçe için yaptığı fedakarlıkları sıralarsa Emenike formayı çıkardığına bir kez daha pişman olur.

21 Nisan 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Angarya değil tedavi maçı‘’

Fenerbahçeli futbolcuların silahlı saldırının travmasını atlatması için taraftarına ihtiyacı var. Mersin İdman Yurdu ile oynanan ilk maçın 2-1 kazanılması mı Fenerbahçelileri rehavete itti yoksa Maccabi karşısında FB Ülker'i desteklemeyi mi tercih ettiler bilinmez ama ligden çekilme noktasına gelecek kadar hayati bir olaydan sonra şartlar ne olursa olsun tribünlerin dolması ve futbolcuları kucaklaması gerekirdi.

Fenerbahçe, Mersin ile oynadığı Ziraat Türkiye Kupası maçını bir angaryaya değil takım olarak kendi kendini tedavi edecek enstrümana çevirirken ana fikir futbolcuların iştahıydı. Fenerbahçe'nin yedekleri ile as oyuncuları arasındaki performans farkları genelde kupada hissedilen bir durumdu. Dün gece bundan bahsetmek Hasan Ali'nin Uygar'ın ve Kadlec'in gayretlerine haksızlık olur.

Mersin maçının kırılma anı Kuyt'ın maçın başında attığı gol değil, ilk yarım saat dolarken Sow'un rakibin stoperi Efe Halil'i attırmasıydı. Pozisyon ceza sahası dışında başlıyor, Sow içeriye taşımaya çalışıyor ama Halil'in ne kural dışı bir hareketi var ne de teması. İlker Coşkun'un penaltı ve kırmızı kart kararı sanırım moda tabirle tam bir skandal!

Ziraat Türkiye Kupası maçı üzerinden büyük fotoğrafa bakmak gerek. Saldırının dumanı tüterken Diego krizini de yönetmek zorunda kalan Fenerbahçe yönetimini çok zor bir süreç bekliyor. Ligin bitimine 8 hafta kaldı. Şayet Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi biletini alabilirse, haziran ayında kadroda büyük revizyona gitmek zorunda. Zira hali hazırda İsmail Kartal'ın ligde kullandığı 21 kişilik kadroda 13 futbolcu 1980-85 aralığında dünyaya gelmiş, 7 futbolcu ise 85-90 arası doğumlu. İlginçtir 90 ve üzeri doğumlu tek oyuncu Alper Potuk. Kadroyu Şampiyonlar Ligi'ne uygun hale getirmek için yaş ortalamasını 30'lardan 27'lere indirmek gerekecek. Tabii bunun için de iyi bir transfer bütçesine ihtiyaç olacak.

16 Nisan 2015, Perşembe 21:45
YAZININ DEVAMI

‘’Emenike'nin oynama ihtimalini seviyoruz!‘’

'Emenike hızlıdır, geniş alanda kopup gider Emenike güçlüdür, ceza sahasını karıştırır Fulelidir, defansın dengesini bozar Önde top tutar takımını rahatlatır'

İsmail Kartal, Emenike'nin tüm bunları yapabilme ihtimalini seviyordu. Kaçırdıkça, kötü oynadıkça, döküldükçe hep bu ihtimalleri aklına getirip huzur buluyordu! Sezon başından beri Emenike'ye babası olsa bu kadar katlanmazdı. Sonunda formayı üzerinden kendi çıkardı, Fenerbahçe yönetimi ve İsmail Kartal kulaklarını taraftara tıkayamadı da nihayet forma adaleti tecelli etti.

Sow-Webo-Topuz'lu forvet hattı insanlara çok büyük vaatlerde bulunmuyordu. Çünkü daha realist bir kadronun parçası oldular. Webo kadro içerisinde santrfor becerisi en yüksek iki oyuncudan biri. Sow'a öyle alanlar açtı ki, maçın erken kopuşunun müsebbibiydi. Henüz 8. dakikada 2 farka ulaşmak sanırım İsmail Kartal'ın rüyasından bile daha iyimser bir tabloydu. Zira Çaykur Rize, ligin ikinci yarısında oyununu gözle görülür bir şekilde iyileştirmiş ve son Erciyes galibiyetiyle lige sıkı sıkıya sarılmıştı. Fenerbahçe bir pas takımı, Rize ise pasa karşı iyi pozisyon alan bir direnç takımı. Özellikle Obraniak takıma katıldığından beri ön bölgede daha yüksek pas kalitesiyle bol şut atıyorlar. Son 6 maçtaki şut ortalamaları 17.

Emre'yi oynarken izlemek güzel

Fenerbahçe'nin başlangıç stratejisi erken baskı değildi. Emre'nin hazırladığı ilk pozisyon ölümcül bir stoper (Giray Kaçar) hatasıyla gol olduğunda kimse kendi standartlarında oynamıyordu. İkinci Fenerbahçe golünde de Emre'nin imzası var. Sahi Emre'yi oynarken izlemeyi çok özlemişiz. Sahaya konsantre olduğunda izlenilesi bir maestroya dönüşüyor. İnter'de attığı gollerden sonra Recoba'yla verdiği sevimli pozları getirdi insanın aklına. Keşke hep sahada kalsa, oynasa, kariyerinin son baharında kuru dallarını gözümüze sokmasa da sararan yapraklarına hazan şiirleri yazdırsa.

Sanırım Sow'un attığı 2. gol, bu sezonun jeneriğini oluşturacak gol demetinin en nadide parçası olur. Senegalli, Fenerbahçe yarı sahasında topu ayağına aldığında Webo sola doğru yaptığı koşuyla öyle bir alan açtı ki, herhalde İsmail Kartal'ın gözünde Fenerbahçe'nin Emenike ile kaybettiği zamanlar ve alanlar birer birer canlanmıştır. Bazen taraftara kulak vermek gerekir ve sonuçları da iyi olur. Yoksa Kartal, hem kendini hem Fenerbahçe'yi hem de Emenike'yi yakacaktı. Ha unutmadan söyleyeyim. Dün gece Rize, sezonun en kötü defans performansını sergiledi. Stoper Giray ilk golde Topuz'un asistini yaparken, Sow'un 70 metrelik driplingini güzelleştirip, 1996'da Ronaldo'nun Barcelona formasıyla attığı gole benzemesi için dokunmamayı tercih etti. Ya da aklına Alpay Özalan'ın Euro 96'da Vlaoviç'i düşürmediği pozisyon gelmiştir. Bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var ki, sadece ilk yarıda 8 top kaybı, '0' faul ve '0' hava topuyla oynayan bir stoper, tabeladaki 3 golün ikisinde pay sahibiyse maçı kulübede bitirir. Bitirdi de.

04 Nisan 2015, Cumartesi 21:35
YAZININ DEVAMI

‘’Taraftar görüyor iki hoca da görmüyor‘’

Emenike’yi 11’e alan İsmail Kartal değil, Brugge karşısında skandal bir performans gösteren Beşiktaş defansıydı aslında. Nijeryalı’nın sezon başından beri pek kimselere göstermediği ama var olduğunu hissettirdiği hızı ve gücü, Beşiktaş’ın ağır stoper tandemine karşı ekstra bir baskı unsuruydu. Necip, maçın 19. dakikasında Brugge maçında yaptığı hatanın kopyasını yaptığında Emenike topla çoktan Beşiktaş kalesine inmişti. Emenike, top, kale ve Tolga ile başbaşaydı. Ama o sezon boyunca yaptığını tekrarladı ve Tolga’ya karşı hızını kullanmak yerine topu auta attı. İşte bu pozisyon iki takımın arıza noktalarını özetlemek için yeterliydi. Fenerbahçe bu forvet formsuzluğu yüzünden yarışı hep geriden takip etti, Beşiktaş ise defansından çok çekti.

Neredeyse 25 dakika vardı

Brugge maçından sonra 11/4 değişikliğe giden Bilic’in Olcay’ı dışarıda bırakarak bir fazla orta saha karakterli kadro tercihi, Gökhan Gönül’ün son saniye sakatlığıyla daha da anlam kazanabilirdi. Oyunun senaryosu hep Bilic’in istediği gibi gitti aslında. Fenerbahçe 3 değişikliğini tamamladığında dakikalar 48’i gösteriyordu. Böylesine yaşlı bir takımın son 42 dakikayı değişiklik yapmadan tamamlayacak olması Beşiktaş gibi bir tempo takımına maçı getirirdi. Fenerbahçe taraftarı ‘Fener gol gol gol, şampiyonluk gidiyor’ tezahüratını yapmaya başladığında bitime neredeyse 25 dakika vardı ve bu takım üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Panikle yüklendikçe arkada açık verdiler.

Maçı Bilic verdi

Bilic’in yapacağı Sosa-Olcay, Tolgay-Oğuzhan değişikliği maçı bitirirdi. Ama yapmadı. İki antrenör için de kötü bir geceydi. Kartal tercihleriyle, Bilic yapamadıklarıyla sınıfta kaldı. Sanırım Bilic de, Emenike de, İsmail hoca da taraftarın haklılığını artık anlamışlardır.

23 Mart 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emenike sendromu‘’

Gençlerbirliği, Mesut Bakkal göreve geldikten sonra oyun genetiğini değiştirdi; dar alan takımına dönüştü. Kısa mesafede doğru pas oyunuyla alan bırakmıyorlar. Fenerbahçe’nin oyun karakteri de ağırlıklı olarak dar alan stratejilerine dayalı. Emenike açıkta oynadığında biraz oyuna hız katabiliyor. Nijeryalı dün maça sol açıkta başladı, Hakan Arslantaş’ın arkasına üç tane yalancı koşu yaptı. Ama sıfır pozisyon, sadece kuru gürültü. Adamın derdi büyük, sorun salt formsuzluk değil, bariz şekilde tükenmişlik sendromu.

Emre oynamazsa!

Gençlerbirliği’nin Doğa-Petroviç’li orta saha tandemine karşı Fenerbahçe orta üçlüsünün yumuşak kalması maçın anahtarıydı. Emre’nin ısırmayan oyunu Bakkal’ın öğrencilerini cesaretlendiren en önemli unsurdu. Yay civarına çok rahat geldiler hem de defalarca. Petroviç’in 37’deki müthiş şutuna şapka çıkartmakla birlikte, golün müsebbibinin helva kıvamındaki Fenerbahçe orta sahası olduğunu söylemek gerek.

Bu sezon Fenerbahçe’nin iki büyük sorunu var. 1- Forvet formsuzluğu, 2- Cephe savunması. Petroviç’in attığı mükemmel şut bu sezon Fenerbahçe ağlarına giden 6. ceza sahası dışı golü. Emre özellikle deplasmanlarda yanında Meireles varken daha az enerjiye ihtiyaç duyuyor, Diego ile oynadığında Topal’ın yanında sehven duvar oluyor. Hal böyleyken Fenerbahçe’nin orta saha tandemi takımın oyun tecrübesiyle çelişiyor.

Bu arada İsmail hoca, Egemen sakatken oynatacağım diye zorluyorsa Bekir’i kaybetmeyi göze almış demektir. Zira bu Bekir’e ‘Egemen’in ölüsü bile senden iyi’ demektir.

Mart ayı ustaların ayıdır. Şampiyonun rengi genelde bahara girerken belirginleşir. Martta Hamzaoğlu 5, Kartal 5, Biliç ise 2 puan yitirdi. Dünkü maç özelinde şunu söyleyebilirim: Fenerbahçe’nin düşük temposu Beşiktaş’ın iştahını kabartacak cinsten.

16 Mart 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Piyango‘’

Beşiktaş, şampiyonluk yarışında varlığını sürdürmesi adına belki de sezonun en kritik deplasmanını oynadı Sivas'ta. Son iki maçta kaybedilen 5 puanın stresi Beşiktaşlı oyuncuların üzerinde anormal bir baskıya sebep olmuş anlaşılan. Bazen bir maçı, ne istatistiklerle ne de futbolun gerçekleriyle izah edebilirsiniz. Bilic ve öğrencileri, bu sezon derbiler de dahil bu kadar izahı mümkün olmayan performans ortaya koymamışlardı. Malum Liverpool zaferinin ardından bu tip düşüş hakkını Balıkesir karşısında kullandığını tahmin edenleri de yanıltacak bir oyun vardı Sivas’ta.

Orta sahalar sıralamayı belirler

Futbolda orta sahalar sadece pas trafiğindeki varlıklarıyla değil tabelaya etkileriyle de bir takımın sıralamadaki yerini belirler. Fenerbahçe’de Emre ile Baroni tandemi, 10 gol barajını aşabildiği için geçen sezon şampiyonluğu erken koparmıştı,Galatasaray son 3 sezonun 2’sini Selçuk ve Melo’nun katkılarıyla kurtarmıştı. Şayet bu sezon Beşiktaş şampiyon olacaksa Atiba-Veli tandeminin mutlaka tabelaya yakın oynamaları gerekiyor. Necip’in devre biterken attığı 40 metrelik uzun topu kontrol etmeye çalışırken Atiba, golü yaptığında sanırım Bilic içinden ‘Galiba şeytanın bacağını kırdık’ demiştir. Çünkü böyle kötü oynadıkları bir günde ön liberon sezondaki ilk golünü atıyor ve kazanıyorsan bu başlı başına bir piyangodur. Şimdi iş bundan sonra kazandığın ikramiyeyi nasıl kullanacağınla ilgili. Kerim hamlesi geç yapıldı

Bilic rakip analizi konusundaligin iyi antrenörlerinden birisi buna kimsenin itirazı yok ama oyun okuma ve müdahale noktasında vasatın üstüne çıkamıyor. Batuhan-Utaka değişikliğinin ardından Sivas’ın kanat üzerinden gelişlerine karşı Kerim önlemini maçın son bölümüne bırakması Beşiktaş’ın yediği baskının önemli sebeplerinden biriydi.

09 Mart 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Özel adam!‘’

Trabzon açısından bu sezon birçok farklı hikayeyle anılacak, buna şüphe yok. Ama bu takımın en esaslı kahramanı tartışmasız Mehmet Ekici. Oyunu kurgulayan, topun ön bölgede kalmasını sağlayan, kilit açan ve tabii ki sezonun en güzel gollerini atan adam.

Karabük, Yılmaz Vural ile düşme hattından kurtulmak için can havliyle oynarken ilk yarı sonunda skoru 2-1’e getirmişti. Tabelayı lehine değiştirdikten sonra artık oyunun güzelliğinin çok önemi kalmıyor can derdindeki takımlar ve hocalar için. Yılmaz hocanın takımı ikinci yarıda ‘atan almaz yatan alır’a oynamaya başladığı anlarda çirkinleşen oyuna güneş gibi doğdu Mehmet Ekici. O’nun vuruş kalitesi sayesinde Ersun Yanal için yay civarı kazanılan frikikler birer can simidi. Bunu İsmail Kartal yapmadığı için üç haftada 7 puan kaybetti, Bilic yapmadığı için son iki haftada 5 puan yitirdi. Ersun hoca, sezon sonunda Ekici’nin büyük boy bir posterini evinin duvarına asıp, ona kurtardığı maçlar için şükranlarını sunarsa hiç şaşırmam.

Günümüz futbolunda orta sahaların, özellikle de ön liberoların performansı total takım kalitesini belirliyor fikrine hiç itirazım olmaz. Trabzonspor’un bu sezon yaşadığı saha içi sendromun yegane sebebi bu değil elbette lakin Karabük karşısında oyuna hükmedememesinin önemli gerekçelerinden biriydi. Aytaç neredeyse çıkışlarının tamamında Musa ya da Sow’a takılınca Trabzon gereksiz bir baskı yedi. Pozisyon bilgisi zayıf Fatih Atik sağ bek, Bosingwa sol stoperdeyken Aytaç’ın hücum bölgesine taşıyamadığı her top Ahmet İlhan ve Onur ile Hakan Arıkan’ın kalesinde tehlikeli birer pozisyona dönüştü.
Bu arada Vahid hoca Japonya’nın başına geçmiş. Sahi, hocayı Milan’lar PSG’ler SMS’le ‘gel gel’ diye taciz ediyordu değil mi?

03 Mart 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emenike'ye babası bu kadar katlanır mı?‘’

İsmail Kartal, hayatı boyunca en büyük imtihanı Emenike ile yaşıyor. Nijeryalı formsuz, mutsuz, huzursuz. Kendisi konuşuyor, kardeşi konuşuyor, menajeri konuşuyor. Oysa Kartal, ona babasının bile vermeyeceği şansı veriyor.

Emenike güçlü ve hızlı bir forvet. Kendine dar alanda bile alan açma meziyetine sahip. Konya karşısında maça yine santrforda başladı. Sanırım İsmail hocanın Emenike'den farklı bir beklentisi var. Konya gibi lig standartlarının üzerinde bir pas takımının Fenerbahçe'yi açık alanda yakalayabilmesi için iyi kanat oyununa ihtiyaç duyduğunun sinyallerini Djalma ve Torje tercihlerinden anlamak için futbol dehası olmaya gerek yok sanırım. Maça başlarken takım dizilişinin önemini dün bir kez daha tecrübe etti Kartal. Emenike Akhisar maçının 2. Yarısında sadece takımının değil sahanın en verimli oyuncusu olmayı başarmışken yine santrforda başlaması Konya'nın ilk golünü hazırladı. Ömer Ali ilk çıkışını yaptığında Sow herkes gibi gözleriyle takipçisiydi. O top geldi Kabze'nin futbol aklıyla birleşti ve Mahlangu'nun ribaund şutuyla gol oldu.

Bundan sonrası için beklentim Sow'un Emenike ile daha yakın oynaması. Çünkü mesafeleri çok açık bırakınca Emenike'nin açtığı alanları Sow değil rakip dolduruyor.

Caner'in eseri!

Konya'da bırakılan 2 puanda en büyük payın Caner'de olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu sezon 9 sarı kartın 5'ini itirazdan gören Caner, Akhisar karşısında gördüğü kartla cezalı duruma düşerek İsmail Kartal'ın takım aritmetiğini alt üst ettiğinin farkındamıydı acaba. Mecburen sol bekte Kadlec oynadı ve önden bir yabancı eksiltmek yerine Emre sakatlandığı için arkadan takımın savunma duvarı Alves'i dışarıda bırakmak zorunda kaldı Kartal.

Konya Aykut hoca döneminde 14 maçın 11'ini topa sahip olarak oynamış. Sadece fark yedikleri Galatasaray maçında, Trabzon deplasmanında ve içeride kazandıkları Eskişehir maçında topun karşısına geçmişlerdi. Fenerbahçe'yi sadece pas oyunuyla durdurmaları mümkün değildi. Ayken hoca da Djalma ve Torje ile takımını iyi bir kontratak takımına dönüştürmeyi başardı. Planı Ömer Ali'nin ikinci çıkışında tutunca topa hükmetmek yeribe bu kontraları kovalamayı tercih etti. Biraz fabrika ayarlarının dışına çıktı o yüzden de kazanamadı ama 1 puanla lige tutundu.

28 Şubat 2015, Cumartesi 20:35
YAZININ DEVAMI