Arama

Popüler aramalar

‘’Klişenin dışında ve kaliteli‘’

Beşiktaş, top hakimiyetine dayalı pozisyon oyunu oynar klişesinin dışına çıkmasına rağmen Kasımpaşa’yı bu kadar farklı yeniyorsa bunu kalite ile açıklayabiliriz. Beşiktaş, ligin en yetenekli takımı. Her bölgede rakiplerinden çok farklılar. Savunmada yapacaklarını kestirmek mümkün olsa da hücumda yapacaklarının sınırını kendileri de bilmiyor. Quaresma’nın kafasında kalenin olmaması kendisi, takımı ve Şenol Güneş haricinde herkese ilginç geliyor. Böylesi estetik zihne ve beceriye sahip bir oyuncunun kendini çizgiye bağlayıp yapacağı ortaları süslemesi kendine yaptığı büyük haksızlık diye düşünülebilir. Sadece bize göre mükemmeli aramamasına takılıyorum. Yoksa o kendine göre mükemmeli bulmuş, ortamı yaparım keyfime bakarım diyor. Ligin en çok orta yapan oyuncusu o. Hep asiste oynuyor. Bu takım için büyük nimet. Şayet Beşiktaş’ın santrforu bu sezon da Gomez olsaydı muhtemelen Kasımpaşa maçında 15. kafa golüne imza atmıştı. Bu saatten sonra Q7’yi değiştirmek zor, yaptıklarından keyif almaya çalışan herkes karlı çıkacak gibi.

Babel çok faydalı

‘Babel faydası’ diye realite var. Hollandalı bunu bizzat kendi oyun karakteriyle oluşturdu. Babel Kasımpaşa’nın sağ beki Popov’a Türkiye kariyerinde kötü bir gece yaşatırken yine takımının en faydalılarından biriydi. Faydalıdan söz açılmışken Oğuzhan’ı es geçmek olmaz. Atiba yokken zorlanmadı, Tolgay ile uyumlu, takım organizasyonu için çok istekliydi. Aboubakar’a attırdığı gol genetiğine çok uygundu. Sanırım Aboubakar, dün geceden sonra Olympiakos’ta kırmızıda geçtiğine bin kat pişman olmuştur. Şayet Lyon serisini oynayabilseydi, Kasımpaşa maçına çıkana kadar Beşiktaş ile sözleşmeyi imzalamıştı.

21 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emre ve Avcı'nın eseri‘’

Öncelikle gerçek bir kupa maçı izledik. İki takım da genetiklerine uygun hareket etti. Başakşehir 90 dakikanın içinde maçı bir kaç kez kazanacak noktaya getirdi, Fenerbahçe’den daha iyi oynadı. Rüya sezonun böylesi bir finalle taçlanması önce Abdullah Avcı’nın sonra da Emre Belözoğlu’nun eseri. Sanırım dün geceden sonra Fenerbahçe yönetimi bir kez daha Emre’yi gönderdiğine pişman olmuştur.

Van Persie, Sow, Lens ve Alper’in koşu kaliteleri Avcı ve takımının ezberlenmiş hareketler bütününü bozan ilk unsurdu. Volkan Babacan’a dönen her top pas değil uzaklaştırma hanesine yazılınca Fenerbahçe öndeki baskıyı Adebayor’a götürerek ekstra top kazandı. İlk yarı bu yüzden Fenerbahçe’nin doğruları fazlaydı. Ama ikinci yarıda vasatı aşmadan 2 gol birden bulmaları küçük çaplı bir mucizeydi doğrusu.

Oyunun genelinde Başakşehir daha baskın oynadı buna şüphe yok.

MBFK, Ozan’ı da geliştirir mi?

Başakşehir oyucu gelişimi için en doğru kulüp derken sadece kendi futbolcularıyla sınırlı değil bu durum. Ozan Tufan’ın gelişimine de en çok destek veren takım oldular. Sezon genelinde
performansı çok tartışılan Ozan’a Başakşehir maçlarında bir haller oluyor. 2017 yılında Ozan 3 kez rakip olduğu Başakşehir’e karşı her maçta 1’er gol atmayı başardı. Ozan, dün gece attığı gol
için önce Visca’ya bir teşekkür borçlu. Visca, pozisyonda öyle bir daldı ki ofsaytı bozduğunun farkında bile değildi.

Cengiz’in scoutlarla imtihanı

Kupanın ilk ayağında Fenerbahçe’ye 11 dakikada 2 gol atmak, akabinde ligde aynısını Beşiktaş’a 17 dakikada yapmak büyük iş elbette. Ama iyi oyuncu olmakla büyük oyuncu olmak arasında kalın bir çizgi var işte. Cengiz Ünder’in çıkışı göz kamaştırıcı, ülke futbolu adına umut verici. Fakat Cengiz scoutların görüş açısında olduğunu farkettiğinden bu yana vasatına döndü.

Trabzon, Başakşehir’i destekleyecek!

Avrupa kupalarına katılım statüsü tüm Trabzonluları finalde Başakşehir taraftarı yapacak! Başakşehir, finalde Konyaspor’u yenerse lig 5.’si Avrupa’ya gidecek. Bu durumda Trabzonspor’un ligi
5.sırada tamamlaması gerekecek tabii ki. Başakşehir 120 dakika oynayıp yorulduğuna mı yansın, yoksa Trabzon’un 5.liği korumak için hafta sonu ligde kendilerine karşı ekstra motivasyonla
oynayacağına mı yansın!...

18 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Risk varsa kazanç var‘’

Beşiktaş açısından Fenerbahçe derbisi zannedilenden daha büyük hasara yol açtı. Talisca, Beşiktaş için kilit çözücü adam, bu çok net. Onsuz Bursa deplasmanında kazandılarsa öncelikle Bülent Yıldırım’ın Quaresma’yı atmamasına ardından da Cenk Tosun’a dua etsinler.

Q7 hiç büyümeyecek

Quaresma’nın 18’de Jorquera’nın sırtına attığı tekme kırmızı karta kadar gidecek bir pozisyon. Bilal’e göstererek basması, Şamil’e faulü sonrası sarı kartın ardından alkışlaması. Resmen Quaresma ‘beni at’ diye yalvardı Bülent Yıldırım’a. Hakem de ‘atmam’ diye direndi. Burada asıl düşündürücü olan 34 yaşında, 10 ay önce Avrupa şampiyonu olmuş bir oyuncunun böylesi kritik bir süreçte kendini attırmak için uğraşması. 7’sinde neyse 70’inde de aynı işte insanoğlu. Şayet bunları 20 yaşında öğrenebilseydi, bugün Barcelona’nın kaptanı olarak jübile hazırlıkları yapıyordu.

Cenk’le 4-4-2 maçı çözdü

Beşiktaş maçın her dakikasında Bursa’ya karşı çok dominant bir oyun oynadı. Fakat bunda belki de ilk kez Atiba’nın rolü azdı. Onu da anlamak gerek. Beşiktaş forması giydiğinden beri her maç pas rekoru kırmak zor zanaat. Bursa’da yorgunluğu yüzünden okundu. Pas hataları, top kayıpları Atiba standartlarını sarsacak kadar fazla olunca Beşiktaş’ın merkez hücumu vasatın altına indi. Son 5 haftanın tamamında oyundan alınması bir tesadüf değil, hem mental hem fiziksel bir zorunluluk. Atiba-Cenk değişikliğinin ardından 4-4-2’ye dönüş risk taşısa da Beşiktaş’ın maçı çözmesini sağladı.

İyi ki hamzaoğlu toplamış!

Bursaspor sadece kendi yarı sahasındaki oyunu planlamış. Öbür kaleye dair en küçük bir fikirleri dahi yok gibi oynadılar. Stancu-Emre değişikliği kağıt üzerinde ofansif bir hamleydi. Nitekim 2 pozisyona da girdiler. Kubilay’ın karşı karşıya kaldığı pozisyonda hareketsiz duran Fabri’ye topu nişanlaması oraları hiç planlamamanın eseri işte. Bursaspor’un bu halini görünce, iyi ki kendini Bursa camiasına hiç beğendiremeyen Hamza Hamzaoğlu kendini kovduracak 27 puanı toplamış diyor insan... Sezon boyunca minimum 4 kez Bursa’ya maça gidiyorum. Güvenlik görevlileri maçın yorumcusu olmama rağmen cebimdeki bozuk paralara kadar kapıda alıyorlar. Acaba güvenlik, biz gazetecilerin gözünü boyayıp ‘bakın işimizi yapıyoruz’ demek için mi var yoksa gerçekten maçın güvenli bir şekilde oynanmasını sağlamak için mi? İkinci seçenekse o halde maç boyunca her dakika patlayan şeyler stada nasıl girdi?

16 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Her maç derbi olsa‘’

Yıllar sonra Fenerbahçeliler bu sezonu hatırladıklarında Advocaat ile ilgili, ‘Hiç derbi kaybetmedi, 4 gol attı, 1 yedi ve 8 puan aldı’ diyecekler. O yüzden Advocaat’a kalsa her hafta derbi oynamak ister. Peki ya sezonun kalan bölümü. İşte orası büyük bir hayal kırıklığı. Fenerbahçe için iyi hücum edemeyen ama savunma standardını oturtmuş bir takım dedik sezonun genelinde. Antalyaspor’a karşı orta sahada Charles ve Sandro’ya öyle bir yenildiler ki son iki ayda vermedikleri kadar pozisyon verdiler. Volkan Demirel olmasa 3 farklı mağlubiyetten bahsediyor olabilirdik.

Lens de oynamayınca!...

Hücumu sorunlu Fenerbahçe, hele bir de Lens kötüyse hiç üretemiyor. Duran topları auta atmak, kalenin 10 metre üstüne şut çekmek. Çok sıra dışı görüntülerdi doğrusu, söz konusu Lens olunca insan şaşırıyor. Okulda çalışkan çocuğun 70 almasına duyulan şaşkınlık gibi. İlk yarıda yaptığı 9 ortada sadece 1 isabet kaydetmesi alışılagelmiş Lens performansının çok gerisindeydi. O oynamayınca skora ve oyuna isyan eden futbolcu bulamıyorsunuz Fenerbahçe’de. Yeni sezonda önce bunu çözmek şart.

Ozan ve Salih kaybediyor

Profesyonel sporda gelişimin katili beklentidir. Sanırım bu kuralın Fenerbahçe’deki en net yansıması Salih Uçan ve Ozan Tufan. Futbolcu oynadıkça gelişir. Salih ve Ozan oynadıkça geri gidiyorlar. Oynamasalar en azından gelecek vaat eden yetenekli futbolcu sınıfındaki yerlerini koruyacaklar. Ozan’ın sağ bek performansı faciaydı. Antalya’nın golünde topu getiren El Kabir’e temas bile etmemesi anlaşılır gibi değildi. Hele bir sonraki pozisyonda ters kanattan yapılan ortada resmen sahada El Kabir’i kaybetti. Mübalağa değil gerçekten kaybetti. Şayet Volkan olmasa Ozan’ın sebep olduğu ikinci gol olarak tabelaya yansıyacaktı.

Eto’o’nun anlattıkları

Antalyaspor Rıza Çalımbay’ın 2 puanda aldığı takım değil elbette. Çok özgüvenli bir takım olduklarını hücum setlerinden anlıyorsunuz. Deniz ve Eto’o iki hareketli forvet olarak Fenerbahçe stoperlerine hep zorluk çıkardılar. El Kabir’in geri koşuları yarıda kesmesi olmasa ilk yarıda pozisyon vermeden gol atabilirlerdi. Ne var ki, El Kabir ülkenin vasat futbol ikliminde şemsiyesiz gezenlerden. Hasan Ali ilk 20 dakikada sol kanadı otobana çevirdiyse bunda en az kendisi kadar El Kabir’in de payı var. Futbolcu saygıyı sadece oynayarak değil karakteriyle de kazanır. Samuel Eto’o, sahanın en yaşlısı olmasına rağmen en isteklisi ve en faydalısıydı. İşte bu yüzden Eto’o gittiği her statta alkışlanıyor.

14 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Derbi kafası!‘’

Fenerbahçe iyi oynar, kötü oynar, atar ya da atmaz hepsini oturup saatlerce rakamlarla tartışabiliriz ama bir gerçek var ki, büyük maçlarda ayakta kalmanın yolu derbi kafasına erişmekten geçer. İşte Fenerbahçe’nin sırrı bu. Advocaat’ın İsmail tercihiyle sol kanat felç olmuş, olsun. Roman dökülmüş, dökülsün. Souza ve Skrtel atılmış, atılsın. 94. dakikada ayakta mısın, mental olarak güçlü müsün, sonuna kadar istiyor musun? Mesele bu. Fenerbahçe istiyor, pes etmiyor ve derbileri de yitirmiyor. Advocaat kariyeri boyunca kazandığı derbiler sayesinde seviyesini korumuş bir teknik adamdı, Fenerbahçe’de belki uçmadı ama derbi de kaybetmedi. Alın size garip bir matematik, hadi sabahlara kadar tartışalım.

Q7, İsmail’i futbola küstürdü

Sahaya çıkan 22 futbolcu içinde derbiye en hazır olanı şeklen de ruhen de Quaresma’ydı. İlk dakikadan itibaren İsmail Köybaşı’nın içinden geçti, futbola küstürdü. Rakibin sol kanadını otobana çevirdi, zor çözülen Fenerbahçe savunmasında büyük bir gedik açtı. Eğer maç 20. dakikada kopmadıysa İsmail, Skrtel’in sol stoperden kademeye girmesine dua etsin. Tabii bir de Q7’nin derbi kafasına! Tabela 45’e kadar sabit kaldıysa bunda Q7’nin Volkan’a trivela ile gol atma fantezisi, rabona ile asist merakının payı büyük. Ama bardağın dolu tarafından bakılırsa Beşiktaş’ı önde tutan, Talisca’nın az top kaybetmesini sağlayan da Q7 idi. Öyle ki, Beşiktaş madeni solda bulunca Şenol Güneş Babel’i zorlamadı bile.

Kjaer ve Skrtel olmasa

Advocaat, Ozan’ı sağ bek başlatmaya cesaret edemediği için Hasan Ali’yi sağ, İsmail’i solda oynattı. Kestirmeden söyleyeyim bu sezon Fenerbahçe’yi bu kadar vasat gösteren Gökhan ve Caner’i gönderdikten sonra yerlerine iki gömlek aşağıda bek koymaları. Hücum edemeyen bir takıma dönüştülerse bunda beklerin rolü 10 numaradan fazladır. Şayet Kjaer ve Skrtel olmasaydı,
sezonu bambaşka bir yerde bitirebilir, dün gece derbide hezimete uğrayabilirlerdi.

Roman’ı çözemedim

Sow’u Beşiktaş’ı açık alanda yakalamak için Aatif’a tercih ediyorsan o topları atacak oyuncuyu da doğru seçmek gerek. Fenerbahçe için sorun burada başladı. Roman Neustadter Mehmet Topal’ın yerini dolduramadı. Zaten Roman’ı Schalke’den bu yana et mi balık mı çözemeyenlerdenim.

Beşiktaş belki ligi şampiyon tamamlar, belli olmaz. Ama net olan bir şey var ki; son 3 sezondur Beşiktaş’ın başına ne geliyorsa kalecilerinin hatalarından geliyor. Tolga yüzünden Brugge, sonra Sporting Lizbon elenişleri, Fabri’nin hatalarıyla Lyon’a kaybediş. Ve son olarak 9 kişi kalmış Fenerbahçe’ye golü attırmak. Beşiktaş’ın efsane bir kaleci olan hocası varken sürekli kaleden yana
kaybetmesi anlaşılır bir durum değil.

08 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sow çözer‘’

Dick Advocaat, Rize maçında 2 gol atarak özgüven patlaması yaşayan Sow’u sadece adalet duygusuyla oynatmıyor. Şayet öyle düşünseydi son 6 maçta 11 başlayan Aatif’ı tercih ederdi. Bence Advocaat’ın Vodafone Arena planı sadece yememek üzerine değil, aynı zamanda atmak üzerine... Aatif’ın, Sow’dan daha iyi savunma özelliklerine sahip olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Ama hoca, Sow ile Beşiktaş’ın sağ kanadını geri itmek istiyor. Bunda çok zorlanacağını düşünmüyorum çünkü Quaresma çizgide kaldığı için Gökhan Gönül daha çok savunmada kalıyor.

Eğer Atınç oynarsa...

Hollandalı teknik adam, Sow ile bu süreyi artırmanın derdinde. Moussa, fuleli ve hızlı bir kanat oyuncusu. Beşiktaş iç sahada fazlasıyla önde oynuyor ve stoperleri sıklıkla yayda yakalanabiliyor. Advocaat, Sow’un defans arkası koşuları üzerinden Beşiktaş’ı çözmeye çalışacak. Yani ilk plan Beşiktaş’ı açık alanda yakalamak. Bunun için Sow, Aatif’a oranla daha mantıklı bir tercih. Hele Güneş, Marcelo’nun yanında Atınç’ı kullanırsa kartlık fauller Fenerbahçe için bonus olur.

Ozan sağ bek oynar

Ozan, Bursaspor’da merkeze gelene kadar sağ açık, sağ bek ve stoperde oynamıştı. Hatta Fatih Terim milli takımda onu birçok kez sağ bek ve açıkta kullandı. Yani Advocaat, Şener’in yokluğunda Ozan’ı kullanarak risk almıyor. Eğer Wiel’i tercih etse daha büyük risk alacaktı. Babel’e karşı sol ayağının üzerinde sağlam durması gerekiyor. Savunma özellikleri yeterli bir oyuncu ama patlayıcı kuvvet koşuları onu ele verebilir. Bu yüzden Babel’i çizgiye sürmesi Ozan’ın öncelikli görevi olmalı.

Kritik oyuncu Alper

Mehmet Topal, Fenerbahçe için büyük eksik. Buna şüphe yok. Onun yokluğu kadrodan bir başkasıyla dolmaz çünkü öyle bir oyuncu yok. Bu açığı kapatmak, sadece taktiksel bir yazılımla mümkün olabilir. O yüzden merkezdeki kritik oyuncu Roman değil Alper olur. Beşiktaş, Atiba’ya olduğu kadar Oğuzhan ve Talisca’ya da bağımlı bir takım. Bu ikilinin saha içi iletişimini kesmek için Alper’in yüksek eforlara çıkması gerekecek. İlk saatin sonunda skor berabere geçilirse bu Alper’in işini çok iyi yaptığı anlamına gelir.

İmkansız görünen...

Fenerbahçe derbiyi kazanırsa ortaya bambaşka bir matematik çıkar. Kalan 4 hafta 12 puan demek ve bu, büyük takım dinamikleriyle birleştiğinde imkansız görünen hedefler ulaşılabilir seviyeye gelebilir.




06 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Abdullah Bey ne yapıyorsunuz?‘’

Visca, Mossoro, Cengiz... Başakşehir’in Epureanu ve Yalçın’ın yokluğunda stoper tandemi en zayıf karnıyken, top tehlike bölgesine hiç gelmiyorsa nedeni bu üç oyuncu. Avcı’nın üç atlısı öyle bir başladı ki maça, Başakşehir Beşiktaş’a iki yıldır kimsenin yapamadığını yaptı.

Rize’deki insanlık dışı kavga olayı Başakşehir’in imajından çok şey götürmüş olsa da futbolundan toz bile koparmamış, onu gördük Beşiktaş maçında. Epureanu ve Yalçın’ın cezalarıyla Beşiktaş gereğinden fazla özgüven yüklenmiş. Abdullah Avcı’nın Adebayor’dan başlattığı savunma stoperlerin kabusu olunca Beşiktaş’ın arıza lambası erken yandı.

Avcı’nın 3 atlısı

Visca, Mossoro, Cengiz...

Başakşehir’in Epureanu ve Yalçın’ın yokluğunda stoper tandemi en zayıf karnıyken, top tehlike bölgesine hiç gelmiyorsa nedeni bu üç oyuncu. Avcı’nın üç atlısı öyle bir başladı ki maça, Başakşehir Beşiktaş’a iki yıldır kimsenin yapamadığını yaptı ve henüz 17. dakikada 3 gol birden attı. Bunu son iki sezonda Benfica dışında başaran takım olmadı, o bile 31’de 3-0’ı yakalayabilmişti. (Kiev’de Beck çok erken kırmızıyla atıldı ve 32’de 3-0 olmuştu). Bu sezon Galatasaray’ı iki maçta da yenmek, kupada üç gün önce Fenerbahçe’ye 11 dakikada 2 gol, Beşiktaş’a 17 dakikada 3 gol atmak. İnsan ister istemez soruyor; Abdullah Bey ne yapıyorsunuz?

Bu çocuk aşmış

Mossoro ilk golde pozisyonu hazırlarken orta yapıp risk almaktansa garantiye gidip görerek Cengiz’e pas verdi. Sanırım Cengiz için attığı gol kadar önemli bir başka şey var, o da ‘garanti oyuncu’ sınıfına daha ilk yılında yükselmiş olması. Hele golden önce Marcelo’ya uzaktan attığı çalım tam bir yetenek gösterisi. Üzerine attığı ikinci gol ise başka bir seviyenin göstergesi.

Oğuzhan değil Talisca!

Oğuzhan genelde kaybedilen maçlardan sonra çokça eleştirilir. Çoğu da haklıdır. Zira son dönemlerde Oğuzhan’ı merkezde çaresiz bırakan Talisca’nın top kayıpları. O top tutamadığında Beşiktaş duvara karşı hücum ediyor. Sonra 90 dakika bir frikik atsın diye herkes bekliyor. Sosa ile Oğuzhan’ın uyumu çok iyiydi, çünkü Sosa blok arasına yaslanıp top istiyordu. Talisca hep ayağına bekleyip, şuta yöneliyor. Haliyle bunun bedeli de bu tip maçlarda ağır oluyor. Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışında zor bir fikstürü aşmak zorunda olduğunu hatırlatmakta fayda var. Şayet Beşiktaş, önümüzdeki hafta Fenerbahçe’ye kaybederse rüzgarın yönü değişebilir. Bu durumda ortaya yeni bir matematik çıkar ki, sadece kalbi sağlam olanlar Mayıs ayını huzurla tamamlar.

01 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Netice oyunu!‘’

Fenerbahçe’nin bu sezon oynamaya çalıştığı şeyin adı en basit tabirle ‘Bekliyorum seni’ oyunu. Orta sahada üç ön libero ile oynanan hangi maç Fenerbahçe için parlak
geçti hatırlayan varsa beri gelsin. Başakşehir kalecisi Faruk’un heyecandan dizleri titrerken Fenerbahçe’nin oyun merkezini her zamanki gibi orta yaydan öteye taşıyamaması artık alıştığımız bir durum. Ama Advocaat’ın bu yöntemi Fenerbahçe’yi hedefe götürüyor.

Kazandığı sürece haklı. Başakşehir’in güçlü oyununa karşı 2-0’dan dönmek kolay değil. Neticede Advocaat bu sezon hiç derbi kaybetmedi, hatta Galatasaray’ı iki kez yendi.
Başakşehir’e karşı 2-0’dan oyunu çevirdi. Advocaat’ın bu oyunu izleyene keyif vermiyor, zaten o da bunun aksini iddia etmiyor. Yani futbolu halk için oynatmıyor. O da sanat sanat içindir akımının temsilcisi.

Cengiz ile Salih’in farkı Fenerbahçe’nin 18 kişilik kadrosunda bulunan ve Alper’in yokluğunda kupa maçında bile kulübede oturan Salih ile onun yetiştiği topraklarda büyüyen Cengiz Ünder arasındaki gelişim farkını görünce kıyasa mecbur kalıyor insan.

Yetenekli genç sporcuların en büyük düşmanı beklentidir. Salih, beklentinin bitirdiği, Cengiz ise özgürlüğün geliştirdiği nefis birer örnek. Salih, Fenerbahçe’de Alex olsun diye
beklendi, Cengiz gözlerden uzak attığı imzanın ardından her geçen gün üzerine koydu. Salih oynadıkça güvenini kaybetti, Cengiz süre aldıkça açıldı. Salih baskıyla büküldü, Cengiz baskıyı yenmeyi öğrendi.

Salih; Aykut Kocaman ile tam ritmini buluyorken, Ersun Yanal, Garcia, Spaletti, Pereira ve Advocaat’ın kollarına savruldu, Cengiz; kendini Abdullah Avcı’nın güvenli kollarına
bıraktı. Özetle Cengiz oldu Salih olamadı. Başakşehir için tehlike çanları Rize maçından sonra yaşanan kavga hadisesi son derece vahşice görüntüler.

İzledikçe içim burkuluyor. PFDK’nın verdiği cezalardan bağımsız olarak söylüyorum, o olayın en büyük hasarı Başakşehir’in gönüllerdeki fotoğrafını buruşturmasıdır. Abdullah Avcı’nın yarattığı sempatik Başakşehir imajını yerle bir etmesi en az şampiyonluk kadar önemli olsa gerek.

Başakşehir, hafta sonu lider Beşiktaş ile oynayacak. Savunmadaki taşıyıcı kolon Epureanu cezalı, Yalçın PFDK’dan ve kulüpten cezalı, Mahmut’un dün RVP’nin darbesiyle
burnu kırıldı. Neresinden bakarsan bak Başakşehir için tehlike çanları çalmaya başladı.

27 Nisan 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI