‘’Oyunu tutamamak‘’
Trabzonspor, Beşiktaş Talisca'nın golü hariç oyunun hiç bir bölümünde oyun standartına yaklaştırmadı. Bunu Ersun Yanal tek başına yapmadı, tribündeki Şenol Güneş'in rolü çok daha fazlaydı. Bu sezon Cenk- Talisca ve Babel ile ön alan baskısını başka bir boyuta taşıyan Beşiktaş maça Negredo ile başlayınca senaryo tersinden işledi. Baskıda çabuk dağılan Trabzonspor defansı için bir nefes oldu bu tercih. Ama tüm maçı bu tercih üzerinden okumak haksızlık olur. Özet şu; Medel bir Atiba,Negredo da Cenk değil! Abdülkadir ne kadar heyecan vericiyse, Trabzon savunması o kadar kaygı verici. Ve elbette futbol fena halde hayata benzer; Lens karşı karşıya kaçırınca 3- 1'e gidecek maç dönüp 2-2`yegeldi
Atiba yoksunluğu
Quaresma, Oğuzhan ve Atiba’nın aynı anda olmaması Beşiktaş’ı sıradan bir takım haline getiriyor. Ve Trabzon maçından sonra şu cümleyi çok rahat kurabiliriz; Medel bir Atiba değil. Öyle bir kesit var ki 48 ile 55. dakika arasında. Resmen gözleri kanatır. İki takım da orta sahaları bırakıp uzun toplarla kaleye gitmeye çalışırken 3 pası üst üste yapamadılar. Total kaliteyi yerlere düşüren o 7 dakikalık bölümde sadece Beşiktaş’ın değil, Trabzonspor’un da bir Atiba’ya ihtiyaç duyduğunu anladık.
Çok güzel hareketler
Olcay’ın attığı golden sonra mahçup sevincine karşılık Beşiktaş taraftarının golü alkışlaması bir olgunluk göstergesi. Eleştirenler fazlaydı, hiçbirine katılmam. Futbolcunun görevi o golü atmak ama sevinip sevinmemek ona kalmış. Abdülkadir heyecan verici. Top ayağına geldiğinde her an olağanüstü işler yapacak hissi veriyor. Olcay’a yaptığı asist ise gecenin en güzel hareketlerinden biriydi. Tavsiyem Lucescu’nun Trabzon maçlarını daha dikkatli izlemesi. Çünkü izlemeyince Volkan Şen’i seçiyor. Sanırım sahanın en kötüsü Burak Yılmaz’dı. Sırtını dayayıp top almayı hala öğrenememiş olması bir trajedi. Fakat Burak dökülürken Ersun Yanal’ın sahanın en iyisi Abdülkadir’i çıkarması daha büyük trajediydi.
‘’Topal oyun!‘’
Fenerbahçe; Alanya deplasmanının tamamı ve Beşiktaş derbisinin ilk yarısında tatmin edici seviyelere çıkabilmişti. Akhisar’a karşı oyunun herhangi bir bölümünde Fenerbahçe’nin oyun inisiyatifini alabildiğini söylemek kolay değil. Peki neydi geçen hafta beyaz sayfa açan bu takımı standardının dışına çıkaran? Manisa 19 Mayıs Stadı açık ara Türkiye’nin en kötü zeminine sahip. Fakat Fenerbahçe’yi düzeninin dışına çıkaran zemin değil Souza’nın yokluğunda Mehmet Topal’ın ön libero performansına bağlı hücum yetmezliğiydi.
Tercihler faciaydı
İki takımın ilk yarı karnesi; 0 isabetli şut, 1 korner, 15 faul. Akhisar ceza sahasına sadece 2 kez giren Fenerbahçe, OPTA verilerine göre son bir yılda rakip ceza sahasında topla en az buluştuğu ilk yarıyı oynadı. Topal’ı devrede çıkarıp, Ozan’la merkezi tutmak mı bir riskti, yoksa Giuliano’yu sağa sıkıştırıp her şeyi Valbuena’ya endekslemek mi? Bence ikinci seçenek çok daha tehlikeli olanı. Fakat bu tehlikeden kurtulmanın rolü Valbuena’yı oyundan çıkarmak değil. Aykut hocanın oyuncu değişimlerinde giren isimler ne kadar doğruysa çıkanlar o kadar yanlıştı.
Hakem rol çaldı
Akhisar, Konyaspor’a kaybetmesine rağmen Okan Buruk skordan olmasa da oyundan memnun olduğunu aynı 11’le sahaya çıkarak gösterdi. 46. dakikaya Henrique-Onur değişimiyle başlayarak Fenerbahçe’yi daha geriye itmeyi başardı. O Onur, Topal’ın hatasında golünü de attı. Fenerbahçe kötü oynadığı, Aykut hocanın kötü yönettiği bir maçı kaybetti. Ama Bülent Yıldırım sahanın kötüsü olmak adına ondan rolü çalmak için son 10 dakikada çok uğraştı. Alper’in kırmızı kartı çok ağır karardı ama Fenerbahçe için hakem yüzünden kaybetti cümlesini kurmak daha ağır olur.
‘’Beyaz sayfa‘’
Derbilerde favoriyi belirleyen sadece istatistik değildir. Hele Kadıköy’de rakip Beşiktaş da olsa Galatasaray da olsa favori her zaman Fenerbahçe’dir kuralı bir kez daha işledi. Futbol olarak maçı ikiye ayırmak gerekir. İlk yarıda tempo, strateji, tansiyon, kartlar, ambiyans... Bir derbide olması gereken ne varsa vardı Kadıköy’de. Ama ikinci yarı için aynılarını söylemek imkânsız.
Ekici ve Isla etkisi
Isla-Mehmet-Giuliano kısa pas üçgenleriyle Beşiktaş’ın sol kenarında rahat hareket alanları oluşturdu. Sonrasında Babel-Caner’e hücumda sorun çıkarmak yetmedi, Beşiktaş topa yatkın bir takım neticede ve Fenerbahçe’yi geri koşulara zorladığında Aykut hocayı tercih yapmak zorunda bıraktı. Ekici ile Ozan’ın 4-3-3’te yer değiştirmesi Q7’yi riske ederek Babel’e önlem almaktı, tuttu. Bu tercih savunmada önemli bir sorunu çözdüğü gibi Ozan ile Ekici’yi ilk yarının yıldızı yaptı. Fenerbahçe çok iyi futbol oynayarak ilk yarım saati geçirdi. Pas başarı yüzdesi 90’larda seyrederken Beşiktaş’ı 80’lerde tutmak önemli bir stratejinin ürünü. Takımın iki haftada ne kadar geliştiğinin bir göstergesi. Fenerbahçe için bu galibiyet 3 puandan çok fazlası demek. Camia rahatladı, Aykut hoca ve takımının önünde bembeyaz bir sayfa açıldı.
Dünyaları kaybettiler
Quaresma futbol topuna aşık, hırslı fakat kontrolünü o kadar kolay kaybediyor ki! Pimi çekip Şenol Güneş’in kucağına bırakıveriyor. Valbuena’ya attığı ilk tekmede kırmızıyı görebilirdi. Fakat o 2 dakikada 2 sarı karttan atılmayı tercih etti. Peşinden Şenol Güneş atıldı, derken Atiba ve maç bitiminde Oğuzhan. Dinamo Kiev faciasının dumanı tazeyken Fenerbahçe derbisini böyle bitirmek ancak acemilikle açıklanabilir. Artık büyük maçları oynamayı öğrenmenin vakti geldi de geçiyor bile.
‘’Kilit adam Isla!‘’
Fenerbahçe bugüne kadar oynadığı resmi maçların tamamında topa daha çok sahip olan taraftı. İlk 5 haftada Trabzon ve Başakşehir gibi topa yatkın takımlar ile oynamasına rağmen Galatasaray (yüzde 60) ve Beşiktaş’ın (yüzde 57) önünde (yüzde 62 ile ligin en çok topa sahip ekibi Fenerbahçe. Fakat bunu bir baskı oyununa çeviremedikleri için ligin en çok şut atan 5 takımının arasına giremediler. Geçen sezondan çok farklı bir takım ve oyun yapısına sahipler. Topun karşısına geçtiklerinde bocalıyorlar. Beşiktaş’tan topu alarak işe başlamaları gerek.
Savunarak değil oynayarak
Beşiktaş enine de boyuna da iyi oynayan bir takım. Şayet Aykut hoca ikinci ön liberosunu da sahaya sürerse oyun pratiği tavan yapmış rakibine karşı geçişlerde bol top kayıplı bir derbi izletir. Edilgen kalmak Fenerbahçe adına büyük risk. Aykut Kocaman Beşiktaş’ı savunarak değil oynayarak yenebilir. Maç Kadıköy’de, Fenerbahçe’nin çıkışa ihtiyacı var ve bu takımın şampiyon olabilmesi için yarıştaki rakiplerini yenerek işe başlaması gerek.
Janssen’in rolü değişebilir
Janssen isim olarak Aykut hocanın hayalindeki santrfor olmasa da cisim olarak istediği tarzda bir forvet. Alanya’ya karşı gol atmasından daha kıymetli olan kendine pozisyon hazırlaması ve rakipten kaptığı topla penaltı kazandırmasıydı. Beşiktaş karşısında ilk 11’de Janssen başlar ama 60 sonrası için Soldado’lu yeni bir plan hayata geçebilir. Beşiktaş gibi stoper etkinliği yüksek bir rakibe karşı Soldado’nun arkasındaki yırtıcı Janssen rolü işe yarayabilir. Ve elbette Aykut Kocaman Valbuena’nın Beşiktaş pratiğinden maksimum faydalanmalı. Valbuena’nın geçen sezon Lyon formasıyla Beşiktaş’ı bitiren adam olması önemli bir detay. Orta sahada 3’lü durmalarına rağmen Ozan’ın sol iç oynadığını söylemek zor. Valbuena’yı korumak ve ona seçenek sunmak adına Ozan’ın sola gitmesi şart.
İş orta sahada çözülür
Orta sahada oyunun yönünü değiştirecek oyuncu eksikliğini fazlaca hissediyor Fenerbahçe. Beşiktaş (Oğuzhan, Atiba, Tolgay) Başakşehir (Emre), Galatasaray (Fernando), Trabzonspor (Sosa) bu konuda çok daha avantajlı durumda. Ozan’ın bu rolü şimdiye kadar alması gerekirdi ama güven tamirinden buna fırsat bulamadı. Beşiktaş’a karşı topu yavaş dolaştırmak işe yaramaz, rakibi şaşırtacak, terse 40 metrelik topları atacak oyuncuyu çıkarmaları şart. Josef ya da Ozan bu topları atamazsa Alanya maçında olduğu gibi herkes sağ öndeki Giuliano’yu arar. Bu da Giuliano’nun oyun metrajını uzatması anlamına gelir ki, 60. dakika sonrasını görmesini zorlaştırır.
Caner-Babel’e karşı Alper Potuk
Fenerbahçe ligin topa en çok sahip takımı olsa da pas bağlantılarında ve oyuncu uyumunda sorun yaşıyor. Mesela Babel ile Caner arasındaki pas bağlantısına sahip bir ikili yok Fenerbahçe’de. Ya da Fernando-Ndiaye uyumunda bir orta sahası. Fakat aşılmayacak bir sorun değil, yeni kurulan bir kadro olduklarından bolca pratiğe ve idmana ihtiyaçları var. Beşiktaş’ı durdurmak için öncelik topu onlardan almaktan ve sonrasında Caner ile Babel’in arasına bir oyuncuyu sokmaktan geçiyor. Orta üçlünün sağ içinde Dirar olsa belki Alper ile başka bir düzen mümkün olabilirdi ama Faslı oyuncunun sakatlığından dolayı plan değişecek. Dirar’ın rolüne Alper soyunursa dinamizmi, top kapma becerisi ve baskı isteğiyle Caner-Babel uyumunu bozabilir.
Sorun ters kanatta
Fenerbahçe’nin yeni düzeninde Isla’nın rolü çok önemli. Ligde 13 kilit pas atarak Caner ile birlikte bu alanda liderliği elinde bulunduran Isla, Babel ve Caner’e karşı savunmada geri koşuların adresi olabilir. Ama bence asıl farkı hücumda yaratma ihtimali yüksek. Alper ve Giuliano’nun boşalttığı koridoru kullanabilmesi maçın yönünü tayin eder. Elbette sorun ters kanatta bir İsla’nın olmamasında.
‘’Forvet konforu‘’
Janssen’in Alanya performansını görünce Fenerbahçe’nin yıllardır santrfor konforundan yoksun olduğunu bir kez daha anlamış olduk.Hollandalı, Fenerbahçe’nin yıllardır aradığı, özlediği forvet tipi. Attığı gol bir yana yırtıcılığını gösterip topu faulsüz kazanması, kendi penaltısını üretmesi gecenin en değerli hareketiydi. Yalnız merak ettiğim bir durum var. Sahada Valbuena, Giuliano ve Ekici varken ceza sahası üzerinde kazanılan frikiği Janssen’in kullanması kimin kararı. Alanya ligin en yumuşak takımı, savunma nedir bilmiyorlar, rakibi ısırmıyorlar. Ama onları bu oyuna sürükleyen biraz da Fenerbahçe’nin topa sahip olma iştahıydı. Valbuena’nın hakkını teslim etmek gerek, sahanın her yerinde vardı. Fenerbahçe Janssen ve Valbuena ile forvet konforuna kavuştu. Fakat haftaya rakip Beşiktaş ve bunun fazlasına ihtiyaçları var.
Giuliano’nun rolü
Mehmet Ekici, Dirar’ın yerine girdiğinde sağ içte orta sahayı daralttıkça Fenerbahçe’nin geçiş hızının yükselmesi beklendi. Ama Ekici’nin aylar süren sakatlığından sebep durum böyle olmadı. Alanya sol kanadı belki de ligin en yumuşak koridoru. Berkan ile Fernandes ikilisinin savunma zaafları Fenerbahçe’yi sağa yönlendirdikçe Giuliano kendini buldu. Brezilyalıyı iyi gösteren, takımın onu kazanılan her topta geçişi yönetmesi için aramasıydı. Aslında savunma çıkışlarında orta mesafedeki Josef ya da Ozan yerine Giuliano’yu aramak bir ihtiyacın göstergesi. Sağa da gitse, serbest de oynasa tüm takım topu işleyecek en doğru kararı verecek lider olarak görüyor Brezilyalıyı. Aykut hoca, Fenerbahçe’yi ideale yaklaştırmak istiyorsa orta saha üzerine çok mesai harcamalı, hem de çok.
Duruş bozukluğu
Maçtaki ilk 3 golün ortak özelliği yerleşik savunmaya karşı atılmaları. Fenerbahçe ısırmadığı zaman zaaflı bir takıma dönüşüyor. Golü attıktan sonra geri çekilmek, rakibi beklemek 90 dakika içerisinde en bocaladıkları dönemdi. Haftaya rakip Beşiktaş, o yüzden beraberlik golünü Aykut hocanın çok iyi analiz etmesi gerek. Emre Akbaba’dan yedikleri golden önce 1 dakikaya yakın süre kendi sahalarında oynanan topa müdahale edemediler, rakibi izlediler, 4 defans, 1 kaleci, 2 ön libero, 2 forvetle yerleşmelerine rağmen topu ağlardan çıkardılar. Bu gol Fenerbahçe ölçeğinde kabul edilemez. Unutmadan, Aykut hoca maç önünde duruş bozukluğuna vurgu yaptı ve başlama düdüğünün üzerinden 2 dakika geçmişken Fenerbahçe, ceza sahası yakınlarında tam 3 faul yaptı. Duruş sorunun varsa 2 dakika dolmadan 3 duran top şansı vermeyeceksin.
‘’Drogba etkisi‘’
Gomis, Drogba’dan bu yana Galatasaray’ın başına gelmiş en güzel şey. Oyun tarzları farklı olmasına rağmen Gomis, Drogba etkisi yaratmayı başardı. Yırtıcı, ikili mücadele seven, top kazanan ve nefis gol vuruşları olan bir santrfor. Attığı golde topu rakipten kazanıp Belhanda’ya asist pasını veren sonra içeri devrilip alan açan ve iki Kasımpaşalı’yı pazara gönderdikten sonra son vuruşu yapan o. Üst düzey bir santrforda olması gereken her şey Gomis’te var. Ve elbette 5 haftada 7 gol 2 asistlik olağanüstü istatistik.
Belhanda’yı itmek gerek!
Belhanda topun yörüngesinde oynayan bir 10 numara değil. Oyun metrajı Sneijder ile kıyaslandığında daha uzun, fizik kalitesi ve ikili mücadele becerisi daha yüksek bir oyuncu. Şimdilik skor yapmaması bir sorun teşkil etmiyor ama yapması için sadece Tudor’un taktiksel yazılımına bağlı kalmayıp oyuna kendi yorumunu katmalı. Galatasaray rekor sayıda orta yapıyorken dönen toptan gol çıkarmak gibi. Bunun için Ndiaye’nin Belhanda’yı 2. top için öne itmesi gerekiyor.
Sağdan sola geçince
Galatasaray Kasımpaşa’ya karşı topu sağdan getiriyorken Tolga’nın aldığı pozisyonlar doğru olsa da yetenekleri bitirmesini engelledi. Bu oyun bir müddet sonra tek taraflı ve önlemi kolay bir oyuna doğru evrildi. Latovlevici’nin 105 metrelik koridoru kullanamamasını da düşünürsek 25. dakika sonrası Tudor’un Rodrigues’i sola, Tolga’yı sağa alması Galatasaray’ı doğru oyuna yaklaştırdı. Bu değişim ile çift yönlü hücum etme planı en azından istatistik kağıdında işe yaradı. Ama tabelada da işe yaraması için Belhanda ve Ndiaye’nin dönen topları şutla tamamlaması ve elbette Feghouli kalitesi lazım.
Sessiz kahramanlar
Golleri Gomis atıyor olsa da yeni Galatasaray’da oyunun gizli kahramanları Mariano ve Fernando. İkisi de gösterişsiz oynuyorlar ama varlıkları büyük nimet. Galatasaray için ilk 1 saat sorun değil. Fakat sonrasında tempo düşmeye başlıyor. Geçen hafta Antalya’da puan kaybettiren buydu. Düşüş anında doğru hamle gelmeli Tudor’dan. Mesela Feghouli’yi erken almalıydı.
‘’Topu alan puanı da alır‘’
Beşiktaş’ın gerçek bir Şampiyonlar Ligi takımı olup olmadığını test etme vakti geldi. Porto, teknik direktörlüğe eski oyuncusu Sergio Conçeiçao’yu getirdikten sonra oyun tarzında küçük değişiklikler yaşıyor. Fakat Beşiktaş adına sevindirici olan gelişme Conçeiçao’nun hücum planlarını üzerine yaptığı Aboubakar’ın bugün cezası sebebiyle tribüne çıkacak olması. Aboubakar’ın koşu kalitesi üzerinden çözdükleri minimum 3 maç olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu durum Tosiç-Pepe ile oynama ihtimali yüksek Beşiktaş’ın defans arkası koşulara odaklanmasından ziyade cepheden savunma yapmasının önünü açacak.
Tosic değil Medel oynamalı
Rakip Porto iken Güneş’in Tosiç tercihini bir kez daha gözden geçirmesinde fayda var. Karabük maçında gördüğü iki kolay sarı kartla oyundan atılması, Şampiyonlar Ligi seviyesinde oyuncu olmadığının göstergesi. Pepe-Medel tercihi topa sahip olmak isteyen Beşiktaş’a daha konforlu oyun başlangıcı sağlayabilir. Beşiktaş topa göre pozisyon alabilen bir takım değil. Topsuz oyunu geçen sezon Aboubakar’ın koşu kalitesi sayesinde Napoli maçlarında becerebilmişlerdi ama şimdi santrfor tipleri çok farklı. Porto’ya karşı Güneş’in önceliği topu almak olmalı. Porto bu sezon ilk kez kendisi kadar topa yatkın ve yetenekli bir kadroyla karşılaşacak.
Quaresma bu maç için var
Karabük’teki Lens-Negredo tercihlerinin sebebi Quaresma ve Cenk’i Porto maçı için dinlendirmekti. Rakip Porto, Quaresma’nın ezbere bildiği bir atmosfer. Güneş’in bunu görmezden geleceğini düşünmüyorum. Artı, Quaresma’nın önde top tutma yeteneğine ve orta kalitesine ihtiyaç var. Eşleşme gününden bu yana Q7’nin bu maçı düşünerek uyuduğuna şüphe yok. Şampiyonlar Ligi söz konusu olunca Quaresma bir süper kahramana dönüşeceğini zannediyor. Santrforda ise Negredo değil çok daha formda ve baskı kalitesi yüksek Cenk Tosun doğru bir tercih olacaktır.
Danilo ile Torres’i ayırmalı
Porto kendi liginde 5. haftayı namağlup ve gol yemeden lider tamamladı. Yüzde 62’lere yaklaşan topa sahip olma oranları var ve maç başına 20 şut çektiler. Ama Braga dışında ilk 10’a bile giremeyecek rakiplerle oynadılar. Beşiktaş onlar için ilk gerçek test olacak. Porto’dan topu almak istiyorsanız Danilo’dan Oliver Torres’e pas geçişlerine engel olmanız şart. Talisca’nın ön liberoya o baskıyı yapması çok ekstra olur ama Cenk’ten o baskı gelmezse Porto’yu düzen dışına çıkarmak imkansız. Tip olarak benzemesi bir yana oyun tarzı da Arda Turan’ı andıran Oliver Torres’i, Simeone Atletico Madrid’te Arda’nın yerine monte etmek için çok çaba sarf etmişti. Fakat Porto’da en sevdiği bölgede yani merkezde oynuyor. Onun oyunu yönlendirmesine engel olmak için Danilo ile arasına mutlaka bir oyuncu sokmak gerekiyor.
Görev adamı Talisca
Kara Kartal’ın Brezilyalı yıldızı Anderson Talisca, bu akşam Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş’in en önemli kozlarından birisi olacak. 23 yaşındaki futbolcu, Cenk Tosun’la birlikte takımın hücum hattında gol kovalayacak. Başarılı futbolcu, frikiklerde de topun başına geçecek ilk isim olacak. Porto mücadelesi öncesinde yapılan takım çalışmalarında özel olarak duran top çalışan genç futbolcunun, başarılı görüntüsü sonrasında hocası Şenol Güneş’ten, özel görev aldığı bildirildi. Bu doğrultuda bu akşam Dragao Stadı’ndaki frikik pozisyonlarında topun başına gidecek isim Ricardo Quaresma değil, Anderson Talisca olacak.
‘’Radikal kararlar gerek‘’
Aykut Kocaman’dan beklenti büyük değişimi hayata geçirmesi. Bu değişim sadece oyuncu isimleriyle sınırlı kalmamalı. Artık sistemin de değişmesi gerekiyor. Geçen sezon topun karşısında pozisyon aldığı için Kadıköy’de tam 21 puan kaybeden zihniyeti değiştirmeli. Vitor Pereira bile 2015-16 sezonunda ilk 4 haftayı 10 puanla geçmesine rağmen Beşiktaş derbisini kaybettikten sonra Kadıköy’de oynanan Akhisar maçının 60. dakikasında Meireles’in yerine Josef’i alarak çift ön liberoya geçiş yapmış ve bir daha da geri adım atmamıştı. Tamam, çok tartışılan bir tercihti ve hâlâ Fenerbahçe çift ön libero virüsünü temizlemeye çalışıyor, kabul ama en azından radikal bir karar alabilmişti.
Artık hamle zamanı
Şimdi sıra Aykut Kocaman’da. Fenerbahçe evde 7 kaçtır kazanamıyor, 5’i Kadıköy’de olmak üzere 4 haftada 7 puan kaybetti ve yediği 8 golle Osmanlı ve Gençlerbirliği’nden sonra ligin en çok gol yiyeni. Aykut hocanın oyunu defansif olarak tanımlanamaz. Eğer öyle olsaydı bu takım 8 gol yemezdi. Sorun topun hızında. Fenerbahçe 3. bölgeye gelene kadar topun canı çıkıyor. Aykut hocanın tıpkı Pereira ya da Antonio Conte gibi radikal bir karar alması şart.
FM oynamıyoruz ama...
Neto hamle zamanlaması iyi, ayakları düzgün bir stoper. İsla, Şili Milli Takımı’ndan stoper pratiğine sahip. Neto-Skrtel-İsla ile 3’lü savunmaya dönüş Fenerbahçe için önemli bir çıkış kapısı olabilir. En azından geriden oyun kurulumunda daha az hata adına buna mecbur. Josef’in tek ön libero olduğu düzenin sol kenarında İsmail, sağında Dirar, merkezinde Valbuena ve Giuliano, santrforlar Soldado ve Janssen... Biliyorum, bu o kadar kolay bir değişim değil ve Football Manager (FM) oynamıyoruz. Fakat büyük devrimler büyük kararlarla gerçekleşir. Fenerbahçe’nin buna ihtiyacı var.