Arama

Popüler aramalar

‘’Devrim vaat etmeli‘’

Aykut Kocaman’ın ikna olup devam kararı, hoca tarafından bir güven tazeleme olarak görülebilir ama bu dönüşün imajını zedelediğini bilmesinde fayda var. Şu unutulmasın, Fenerbahçe futbol olarak piramidin üstünden altına inmiyor tam tersi üste çıkmaya çalışıyor.

Ersun Yanal’dan beri 4. sezon 4. farklı hoca. Futbol olarak hep geriye gidiş var. Kabul, Aykut Kocaman’ın eline Pereira kadrosu verilmedi. Zaten sorun hocanın 3. hafta çıkıp, “En iyi kadro bizde, şampiyon olacağız” demesiydi. Hoca gelirken kağıt üzerinde makyajlı bir kadro vardı.

Bunu herkes görürken Aykut hoca farketmemiş olamaz. Bir yanda Van Persie, öte yandan milli takımın sağ ve sol beki, ön libero ve 8 numarası. Ama hepsi dökülüyordu, bir düzelme de olmadı.

Fenerbahçe’nin futbolu Yeni Malatya maçının ilk yarısı dışında hep vasattı. Eğer Kocaman devam ediyorsa ara transfer dönemini beklemeden sol bekten başlayarak radikal hamleler yapmalı, oyunda bir devrim vaat etmeli. Yoksa bu dönüş taraftarın canını daha çok sıkar.

08 Kasım 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Öngörülemez!‘’

Beşiktaş’ın sezon başlangıcı sancılı olabilir. Ligde 4 maç üst üste kazanamamak benim diyen büyük takımı yarıştan koparacak güçlü bir deprem yaratabilirdi. Beşiktaş o süreci küçük sarsıntılarla geçiştirirken Porto, Leipzig ve Monaco’yu yendi. Bu o kadar kolay bir iş değil. Geçen sezon kendi liglerinde şampiyon olan Real Madrid, Juventus, Chelsea, Bayern hepsi benzer süreci yaşıyor. Beşiktaş’ın çok tecrübeli bir kadrosu ve sürekli yenilenen hocası var. Alanya’dan sonra Göztepe deplasmanını kazanarak sadece yarışın içinde kalmadılar, ciddi ciddi toparlandıklarını gösterdiler. Şayet Şenol Güneş, Negredo ve Lens’i de bu yarışta hazır tutabilirse yılbaşına kadar ligin rengi değişebilir.

Talisca bunu da yaptı!

Öngörülemezlik, sadece Talisca için değil Beşiktaş için en doğru tanım sanırım. Talisca olmadığında Beşiktaş daha iyi savunma yapabilir ama hücumda da o oranda statik kalır. Göztepe’nin hocası Beşiktaş’ı kendi takımından çok daha iyi tanıyorken önlemler işe yaramıyorsa bu, kadronun ne kadar öngörülemez yeteneklere sahip olduğunu gösterir. Beşiktaş Tolgay’ın servisleriyle oyuna iyi başladı ama Göztepe’yi sindiren Talisca’nın golüydü. Babel ortayı yaptığından ceza sahası çizgisinin dışından sıçrayan Talisca falsolu bir kafa şutuyla golü attı.

Sessiz geldi, ses getiriyor

Babel geçen sezon devre arasının en sessiz transferiydi. Şampiyonluktaki rolü göz kamaştırıcıydı, bu yıl da Beşiktaş’a katkısı büyük. Dengeli, driplingi var, sağına düşürdü mü ağları buluyor. Sanırım bu konuda ligin en iyisi. Bu sezon tüm gollerini deplasmanda atması oyun yapısının göstergesi. Beşiktaş dışarıda daha geniş alanda oynuyor, tamamlanamayan ataklar açısından riskli bir oyun denebilir ama Babel gibi bir oyuncun varsa bu avantaja dönüyor. Göztepe’ye karşı Tolgay’ın sağ ve sol çizgiye attığı uzun paslar rakibin dengesini bozdu. Zeminden midir bilinmez ama Babel top kontrollerini iyi yapabilse maçı daha ilk yarıda bitirebilirdi.

06 Kasım 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Faulbahçe!‘’

Fenerbahçe’nin oyun ışığı her geçen hafta biraz daha sönüyor. Osmanlı deplasmanına ön alan baskısı, Ozan asisti ve harika Giuliano golüyle başlamak önemli bir avantaj. Fakat Valbuena 9. dakikada sakatlanıp çıktıktan sonra tüm plan sıfırlanıyor. Fenerbahçe’nin derdi burada başlıyor işte. Sorun Valbuena değil, kulübe. Fenerbahçe, 1- 0’dan sonra ön alanda top tutamadığı için Osmanlı’nın garip! 4-6-0’ını pas açılarını kapatarak çözemedi de. Bunda pas hatalarının rolü yadsınamaz. Kimse Ozan’dan Tony Kross olmasını beklemiyor ama bu kadar pas hatası da normal değil. Normal olmayan bir başka şey ise Ozan ve arkadaşlarının rakibin hızını kesmek için sürekli faul yapmalarıydı. Sezon ortalaması 16,3 iken Osmanlı maçında Fenerbahçe’nin tam 21 faul yapması rakibin oyununa önlem alamamanın göstergesi.

Zenit’li Giuliano golü

Ozan’ın blok arasına attığı nefis pasla buluştuğunda Giuliano sahadaki en konforlu alanında ceza yayındaydı. Topu aldığında bir 10 numaranın yapması gerekeni yaptı, yüzünü döndü ve herkes sağa beklerken o sol direk dibine ustalıkla bıraktı. Tipik Giuliano golü, ama Zenit’li Giuliano’nun golü. Fenerbahçe’li Giuliano golü olması için forvet arkasında geçirdiği dakikaların artması şart.

Bir garip Osmanlı

1-0’dan sonra Fenerbahçe savunması hep önde yakalandı, inanılmaz açık verdi. Ama Osmanlıspor’un oyunu da hayli ilginçti. Aminu, Regattin ve Serdar ile topu açık alanda buluşturup, çoğalmayı denemeden bireysel çabalarla pozisyon aradılar, ilginçtir buldular da. Volkan, Aminu’nun karşı karşıya pozisyonunu çıkarmasa oyun krize girebilirdi. İstedikleri gibi kaleye geldiler hatta 21’de Giuliano duran topta tereddüt yaşayınca Lawal ve Serdar üzerinden 7 saniyede Fenerbahçe kalesine pozisyon ürettiler.

Bu takıma sol bek lazım!

Fenerbahçe sağ kanatta yakaladığı uyumu sol kenarda bulabilmiş değil. Çünkü takımda sadece bir tane Isla var. Hasan Ali de İsmail de bir türlü Fenerbahçe’yi baskı oyununda genişletemedikleri için hep bir ayak kısa kalıyor. Geçen hafta Kayseri maçının 95. dakikasında Deniz’e yaptığı gereksiz faulü bir kenara bırakarak söylüyorum, dün gece Vrsajeviç ve Regattin’den yediği basit çalımlar, anlamsız pas hataları ve isabetsiz ortalarıyla Hasan Ali’ye yarım sezon daha katlanamaz Fenerbahçe.

05 Kasım 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sorun kulübe, Valbuena değil‘’

Fenerbahçe ligdeki 20 golün 19’unu Valbuena sahadayken attı, o çıktığında sadece 1 kez topu ağlara gönderebildi. Sırf bu istatistik bile onun takım için önemini anlatmaya yeter. Ama Valbuena artık 33 yaşında ve 90 dakikaları çıkarmakta zorlanması gayet doğal. Zaten geçen yıl Lyon’da 30 maçın 15’inde ilk 11 başlayabilmişti. Ona rağmen Bruno Genesio’nun 4-2-3- 1’inde Fekir’den aldığı destekle kenar forveti olarak nefis bir sezon geçirdi. Fenerbahçe’nin sorunu Valbuena’nın çıkışları değil, 4-3-2-1’in ceza sahasında yarattığı zaaf ve yedek kulübesinin zayıflığı. Valbuena, Lyon’da da en çok oyundan çıkan isimdi ama arkasında Depay, Ghezzal, Cornet beklediği için her değişimde oyun standardı korunuyordu. Fenerbahçe’de Dirar, Valbuena, Giuliano, Ozan ve Isla’nın alternatifleri zayıf.

Kafayı takmış olamaz

Aykut Kocaman, Valbuena’ya kafayı takmış olamaz, mantıklı değil çünkü. Kafayı takmak nasıl olur biliyor musunuz? Spaletti’nin Totti’ye yaptığını yaparsa olur. Adam geldi, Sezar’dan bu yana Roma’nın yegane simgesini kadro dışı bıraktı. Taraftar yedirmedi, o da, “Siz misiniz yedirmeyen!” deyip 90 artılarda oyuna sokmaya başladı. Hele bırakmaya yakın, Roma, Juventus’a karşı 3- 1 öndeyken Spaletti 90. dakikada Salah’ın yerine Totti’yi oyuna aldığında tribünler utançtan ağladı. Rencide etti, ayıp etti ama yaptı. Kafayı takmak böyle olur. Kocaman Valbuena’yı kendi isteyip aldırdı, bir zihniyet transferi yaptı. Geçen sezon rakibe göre pozisyon alan Fenerbahçe’yi ligin topa en çok sahip olan takımına çevirdi.

Giuliano neden alındı?

Giuliano’nun rolü Fenerbahçe’nin temel sorunlarından biri. İyi oynar göründükleri Malatya maçında da
Giuliano sağda oynayıp, geçişlerde ekstra 10 numara pratiğiyle takımı öne taşımıştı. Giuliano’yu Fenerbahçe neden aldı? Eğer sağda böyle oynamaya devam edecekse Alper ya da Dirar’dan fazlasını vermesini kimse beklemesin. Hocanın belki de sahada bazı karakterlere yeni roller yazması gerekiyor. Kocaman, hep aynı senaryoyu yazıp farklı sonuç bekliyorsa büyük hata yapar. Belki de bakış açısını değiştirmesi gerekiyordur ve işe Giuliano ile başlamasında fayda olabilir. Valbuena’ya Fekir desteği sağlamak, santrforu beslemek için buna ihtiyaç var. Fenerbahçe 20 golün 10’unu asist üzerinden attı, ligde sadece Karabük (11/4) daha kötüsünü yaptı. Giuliano’yu asiste yöneltmenin yolu forvet arkasından geçiyor sanırım.

03 Kasım 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kez dikkat‘’

Monaco, son 15 günde göz görülür düzeyde eksiklerini düzeltti. Üretken bir orta sahaları olmadığı için topla oynamayı dert etmiyorlar. Geçen sezon uyguladıkları ‘zaaf oyununu’ Bakoyoko-Mbappe-Silva sonrası kusursuz olmasa da can yakacak kadar oynuyorlar.

Beşiktaş eğer Monaco’ya karşı orta sahada Oğuzhan-Atiba ile top kaybını minimize ederse Talisca’yı çok rahat ikinci santrfora çevirebilir, Monaco’nun en önemli silahı olan ‘zaaf oyununu’ da elinden almış olur.

Beşiktaş, Monaco’ya kıyasla çok daha tecrübeli ve topa yatkın bir takım. Temsilcimizin sahada da tribünde de büyük avantajları var. Ama Monaco son 15 günde göz görülür düzeyde eksiklerini düzeltti. Üretken bir orta sahaları olmadığı için topla oynamayı dert etmiyorlar. Ama geçen sezon uyguladıkları ‘zaaf oyununu’ Bakoyoko-Mbappe-Silva sonrası kusursuz olmasa da can yakacak kadar oynuyorlar. Stoperde Glik-Jemerson tandemi ilk kez Bordoeux maçında hatasız oynadı ve ikisi birden L’Equipe tarafından haftanın 11’ine seçildi. Jardim, Beşiktaş’a karşı büyük bir sürpriz hazırlığında. İlk maçta Şenol Güneş’e 4-4-2 ile kaybettikten sonra ligde iki maçtır 4-2-3-1’i deniyor.

Jardim’in kafası karışık

Jardim şampiyonlukla biten rüya sezonun ardından, baskıya dayalı 4-4-2’yi bir türlü istediği seviyeye çekemedi. Bunda oyuncu tipolojilerinin rolü büyük, zira Chelsea’ye giden Bakoyoko orta sahada derin bir çukur bıraktı. Tielemans o oyuncu değil, zaten Jardim de Belçikalıyı Beşiktaş maçında sağda, Lyon’un son 20 dakikasında 10 numarada, bu hafta sonu Bordoeux deplasmanında 8 numarada kullandı. Bu kafa karışıklığı Beşiktaş gibi tecrübeli ve oturmuş bir takım için büyük avantaja dönebilir. Nitekim ilk maçta döndü.

4-4-2 bize yarar

Jardim, 3 hafta önce Lyon deplasmanına Falcao’yu götürmeyerek 4-2-3-1 oynadı, kaybetti. Beşiktaş’a 4-4-2’yle mağlup oldu. Caen’e karşı Lemar’ı, Bordoeux deplasmanında da Moutinho’yu 10 numarada kullanarak Beşiktaş’ın provalarını yaptı. Umalım oynasın ama Jardim, Beşiktaş’a karşı 4-4-2 oynama hatasına düşmeyeceğinin sinyallerini verdi.

Falcao, Balde ile çok tehlikeli

Burada kilit oyuncu Fabinho-Balde ve Falcao. Fabinho’nun merkezde kazandığı topların Falcao ve Balde’ye geçiş hızı Beşiktaş’ın ilk maçta yaptığı gibi çözebileceği seviyede. Fakat Falcao ve Balde sahadayken hala çok tehlikeliler. Falcao kariyerin en iyi sezon başlangıçlarından biri yaptı. Kolombiyalı 3 maç kaçırmasına rağmen krallık yarışında Cavanni’nin 2 gol önünde lider. Küçük bir sakatlığı var ama İstanbul’da sahaya çıkmasına engel değil. Pepe şaşırtıcı bir şekilde ilk maçta Falcao’dan çok kolay çalımlar yemişti. Tosiç’in yardımına her zamankinden fazla ihtiyacı olacak.

Werner tarifesi işe yarar

Monaco şampiyon olmasına rağmen Ligue 1’in en düşük seyirci ortalamasına sahip. Malum dünya jet setinin futboldan çok daha renkli zevkleri var. Monaco son 2 ayda seyirci baskısı altında oynadığı maçlarda Leipzig’i deplasmanda yenemedi, Nice ve Lyon’a ligde yenildi. Beşiktaş grubun desibeli en yüksek ekibi ve Monaco’yu en çok bu zorlayacak. Monaco güçlü bir oyun oynamıyor, seyirci baskısında dağılma ihtimalleri yüksek. Önce toptan vazgeçeceklerdir. Beşiktaş eğer Monaco’ya karşı orta sahada Oğuzhan-Atiba ile top kaybını minimize ederse Talisca’yı çok rahat ikinci santrfora çevirebilir, Monaco’nun en önemli silahı, ‘zaaf oyununu’ da elinden alır.

31 Ekim 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’90+Başakşehir‘’

Okan Buruk, esinlendiği Abdullah Avcı’ya karşı son dakikaya kadar kendi stilinde direndi. Bu stil Avcı’nın 3 sezon önce Başakşehir’e oynattığı tek taraflı oyunun benzeri. Akhisar topun karşısında sorun yaşamıyor ama topa sahipken ne yapacağını bilmiyor. Zaten bu sezon Akhisar sadece 3 kez rakiplerinden daha fazla topla oynadı, 3’ünde de puan kaybetti. (Bursa: 0-3, Konya: 0-2, G.Birliği: 3-3) İlginçtir Fenerbahçe’yi Trabzon’u kendi tarzıyla yenen Akhisar ilk kez topu rakibe bıraktığı bir maçta yenildi. Avcı ilk 20 dakikasında Emre ile topu gezdirerek Akhisar’ın kilidini açmayı başardı. Üzerine gelmeyen rakibe karşı ‘geçiş’ kapısı kapanınca sette oyunu çözmenin yolu pas kalitesinden geçer. Emre’nin başlatıp istasyon olduğu 15 paslık nefis seride Caiçara’nın kötü şutunu tamamlayıp asiste çeviren yine Emre’ydi.

Mossoro engeli!

Akhisar’ın bu gole reaksiyonu, oyunu zaman zaman izlenir hale getirdi. Lopes ile Serginho performansı Akhisar’ı maça da ortak etti. Akhisar, topa sahip olmasa da rakip kaleye çok çabuk giderek Volkan Babacan’a 10/4 şuttan 1 gol çıkararak Başakşehir’in oyuna hükmetmesini engelledi. Fakat son 20 dakika Avcı aşina olduğu bu oyuna karşı tez üretme konusunda çok başarılıydı. Okan Buruk tempoyu düşürüp, süreyi bitirmeye çalışırken Avcı, Kerim ve Mevlüt’ü oyuna sürerek baskıyı iyice artırdı. Akhisar gibi alanı daralttıkça direnci artan takıma karşı bu hamleler karşılık buldu. Mossoro’nun 90 artıda kalabalık savunmanın arasında attığı gol boynuzun kulağı geçmesini engelledi.

29 Ekim 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İcat çıkaran değil istikrar arayan‘’

Derbilerin değişmeyen kuralı yine işledi, psikolojik üstünlük kimdeyse sonucu o belirledi. Fenerbahçe kaygıyı motivasyon kaynağı yapan bir takım. Aykut Kocaman ve öğrencileri için olası bir yenilgi sezonu kırma tehlikesi taşırken Seyrantepe’de bu kadar güçlü kalabilmek önemli iş gerçekten.

Derbide çok keyifli bir futbol yoktu ama tek taraflı işleyen bir plan vardı. Aykut Kocaman, Malatya maçının ilk 45 dakikasındaki oyuna sarılmışken Tudor’un 8 haftalık pratiği bir kalemde çöpe atması anlaşılır gibi değildi.

Diziliş değil işleyiş

Napoli’ye harika bir sezon başlangıcı yaptıran Sarri’nin futboldaki dizilişler üzerine ilginç bir tezi vardır; ‘Futbolda dizilişten rakamlardan bahsedenler futboldan anlamayanlardır’ der. Biraz iddialı ve abartılı bir cümle. Tudor da maç önü röportajında Sarri’nin ağzıyla konuştu. 3’lü savunma, hücum kaygısı daha fazla olan bir diziliş olsa da Tudor onu 3 stoperle oynayınca işleyişte sınıfta kaldı. Bunu sezon başından beri ortaya Fernando’yu çekerek defalarca denemiş ve başarılı olmuşken yeni bir maceraya atılmanın bedelini ödedi Hırvat hoca. Serdar’ın çıkışı sadece Galatasaray’a değil oyuna da nefes aldırdı. Arkada 3’lü oynayan ev sahibine karşı Giuliano ve Valbuena’yı santrforun arkasında gezdiren Kocaman, Fernando’yu Galatasaray’dan ayırarak merkezi kilitlemeyi başardı.

Baskıyı Neustadter kırdı!

İç saha coşkusuyla maça hızlı başlayan Galatasaray fırtınasını durdurmak için stoperlerin rolü önemliydi. Aykut hoca, Roman Neustadter ile risk almadı tam tersi kazanan 11’i bozmayarak garantiye gitti. Fenerbahçe pası kalecisinden alan stoperleriyle topa sahip olarak tempoyu düşürdü, ritmi istediği gibi ayarladı. Bir anlamda Kadıköy’deymiş gibi oynadı. Josef Fenerbahçe’ye geldiğinden beri en iyi dönemini yaşıyor. Orta sahada kusursuza yakın oynadı, Belhanda’yı kenara itti, Ndiaye’ye ‘bir dakika’ dedi. Fenerbahçe’nin direnç noktası oldu. Merkezde tek oynadığından beri her maç yükseliyor.

24 Ekim 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İcat çıkaran değil istikrar arayan‘’

Derbilerin değişmeyen kuralı yine işledi, psikolojik üstünlük kimdeyse sonucu o belirledi. Fenerbahçe kaygıyı motivasyon kaynağı yapan bir takım. Aykut Kocaman ve öğrencileri için olası bir yenilgi sezonu kırma tehlikesi taşırken Seyrantepe’de bu kadar güçlü kalabilmek önemli iş gerçekten.

Derbide çok keyifli bir futbol yoktu ama tek taraflı işleyen bir plan vardı. Aykut Kocaman, Malatya maçının ilk 45 dakikasındaki oyuna sarılmışken Tudor’un 8 haftalık pratiği bir kalemde çöpe atması anlaşılır gibi değildi.

Diziliş değil işleyiş

Napoli’ye harika bir sezon başlangıcı yaptıran Sarri’nin futboldaki dizilişler üzerine ilginç bir tezi vardır; ‘Futbolda dizilişten rakamlardan bahsedenler futboldan anlamayanlardır’ der. Biraz iddialı ve abartılı bir cümle. Tudor da maç önü röportajında Sarri’nin ağzıyla konuştu. 3’lü savunma, hücum kaygısı daha fazla olan bir diziliş olsa da Tudor onu 3 stoperle oynayınca işleyişte sınıfta kaldı. Bunu sezon başından beri ortaya Fernando’yu çekerek defalarca denemiş ve başarılı olmuşken yeni bir maceraya atılmanın bedelini ödedi Hırvat hoca. Serdar’ın çıkışı sadece Galatasaray’a değil oyuna da nefes aldırdı. Arkada 3’lü oynayan ev sahibine karşı Giuliano ve Valbuena’yı santrforun arkasında gezdiren Kocaman, Fernando’yu Galatasaray’dan ayırarak merkezi kilitlemeyi başardı.

Baskıyı Neustadter kırdı!

İç saha coşkusuyla maça hızlı başlayan Galatasaray fırtınasını durdurmak için stoperlerin rolü önemliydi. Aykut hoca, Roman Neustadter ile risk almadı tam tersi kazanan 11’i bozmayarak garantiye gitti. Fenerbahçe pası kalecisinden alan stoperleriyle topa sahip olarak tempoyu düşürdü, ritmi istediği gibi ayarladı. Bir anlamda Kadıköy’deymiş gibi oynadı. Josef Fenerbahçe’ye geldiğinden beri en iyi dönemini yaşıyor. Orta sahada kusursuza yakın oynadı, Belhanda’yı kenara itti, Ndiaye’ye ‘bir dakika’ dedi. Fenerbahçe’nin direnç noktası oldu. Merkezde tek oynadığından beri her maç yükseliyor.

23 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI