Arama

Popüler aramalar

‘’Tudor, Tolga'ya mecbur‘’

Fenerbahçe’nin sahada en iyi işleyen bölgesi sağ kanadı. Isla-Dirar-Guiliano’ya karşı Tolga’nın varlığı savunmada önemli bir direnç noktası oluşturabilir. O yüzden Tudor, derbide Tolga’yı ister...

Kaleci Carrasso’yu saymazsak Galatasaray tarihinde ilk kez bir transfer döneminde 9/9 isabet sağladı. İlk 8 hafta sonundaki performanslara bakınca boşa atılmış tek kurşun yokmuş gibi görünüyor. İstatistikleri birbirine yakın olsa da oyun tarzları farklı iki takımın derbi performansı aradaki farkın suni mi gerçek mi olduğunu göstereceğe benziyor.

Skoru belirleyen etken olur

Tudor için topu rakip sahada tutma ve kaybettikten sonraki reaksiyon süresi önemli. O yüzden derbide Tolga Ciğerci’nin oynayıp oynamaması skoru belirleyen etkenlerin başında gelir. Karabük’e karşı solda Linnes-Rodrigues ikilisi, Torje’ye önlem almakta zorlandılar, Konya maçında ise Skubiç ile Fofana’ya karşı Latovlevici-Rodrigues performansı korkunçtu doğrusu.
O yüzden Tudor derbide Tolga’yı ister. Garanti oyuncu, artı ceza sahasında Gomis’in ardından ikinci direk koşularını kusursuz yapıyor, yaya çıkıp dönen topları tabelaya işliyor.

Güçlü organizasyon görmediler

Fenerbahçe’nin sahada en iyi işleyen bölgesi sağ kanadı. Galatasaray bugüne kadar hiç bu kadar güçlü kanat organizasyonuyla karşılaşmadı. Isla-Dirar-Giuliano’ya karşı Tolga’nın varlığı savunmada önemli bir direnç noktası oluşturabilir. Galatasaray, bu sayede savunma merkezini sola kaydırıp, ortadan ve sağdan rahat hücum edebilir.

Serdar garanti, Denayer riskli

Serdar Aziz geçen sezon Kadıköy’de bir penaltı yaptırıp maçın kötüsü olsa da bugün Maicon’un partneri olmaya en büyük aday. Sert tarzı, gözü karalığı penaltı ve kart için risk içerse de iç sahada oynanacak derbide Tudor’un Denayer’i değil Serdar’ı tercih etmesi gerekir. Fenerbahçe’nin santrforda Janssen’i kullanması kuvvetle muhtemel. Böylesi güçlü santrforlara karşı Denayer’in zaafları var. Belçikalı stoperin, EURO 2016 çeyrek finalinde Janssen’e benzeyen Galler’in santrforları Robson Kanu ve Vokes’a karşı yapamadığı savunma milli takım kariyerine ara vermesine sebep olmuştu. Serdar daha garanti bir tercih olur.

19 Ekim 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ustalık eseri‘’

Beşiktaş’a karşı 4-4-2 oynayan her takım orta sahayı kaybeder. Porto da Leipzig de aynı hataya düştü. Monaco, son Lyon maçında 4-2-3-1 denemesine rağmen Beşiktaş’a karşı yüksek oyun pratiğine güvendi. Ama o geçen sezon işe yarıyordu. Dünya üzerinde 4-4-2’yi en iyi oynayan takımlardan biriyken Bakoyoko, Mendy, Mbappe ve Silva’yı satınca ortada pratik kalmadı. Beşiktaş, Atiba-Tolgay ve Talisca’lı orta sahayla Monaco’ya da Porto ve Leipzig’e yaptığını yaptı.

Jardim’in fiyasko analizi

Quaresma’nın ortasında Cenk’in attığı kafa golü Jardim’e yazar. Hocanın Beşiktaş analizinin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesi. Benjamin Mendy, City’ye gittiği günden beri Monaco’nun en sorunlu bölgesi sol beki. Jardim, Lyon maçını Kongolo ile oynasa da Quaresma’nın karşısına sağ bek Sidibe’yi dikerek bir direnç oluşturmayı denedi. Ama Talisca’nın merkezden getirdiği toplara orta sahada bir eksik kaldıklarından çözüm bulamadılar ve Beşiktaş 3. pozisyonda golü attı. Hem de Porto ve Leipzig’e attığının kopyasını attı.

Güvenli oyun

Beşiktaş’ın bu sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki en büyük artısı büyük bir özgüvenle oynuyor ve bunu herkese hissettiriyor oluşu. Gol yese bile paniğe kapılmadan geri dönmenin yollarını arıyor. Bu büyük bir tecrübe gerektirir. Beşiktaş’ta bu var. Grubun en tecrübeli takımı olduğunu Monaco’da da gösterdi. Falcao’nun burunla attığı, orijinal Ronaldo golüne karşı reaksiyonu inanılmazdı. Şenol Güneş’in verdiği bu özgüven ve olgunluk bize tam bir ustalık eseri izletti. Maçın hakeminin maçta büyük bir hataya imza attığını söylemekte fayda var. 7. dakikada Babel’in buz gibi golü gitti. Pozisyon ofsayt değil, Cenk topa vurduğunda Babel topun gerisinde. Keşke Şampiyonlar Ligi’nde video hakem kullanılsaymış dedik doğrusu.

Sahanın ağır abileri

Quaresma şu noktaya gelmek için çok bedel ödedi ve ödetti. Bu olgunluğa 10 yıl önce ulaşsa bugün asistleri Messi’ye yapıyordu. Ama iyi ki ulaşmamış. Yoksa biz bu kaliteden mahrum kalacaktık. Monaco’ya karşı sahanın ağır abisiydi, tecrübeyle herkesi dövdü. Yaptığı asiste diyecek laf yok, eminim Jardim de diyemediği için analize rağmen önlem alamadı. Maçın diğer yıldızı Cenk Tosun kariyerini başka noktaya taşıyor. Aboubakar’ın 50 ettiği yerde Cenk artık 60’lık oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

18 Ekim 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sistem aynı oyun farklı‘’

Vardar Teknik Direktörü’nün Kadıköy’deki maçtan sonra Fenerbahçe analizi ilginçti; Rakip hep yan pas yapıyor, savunmamız zor olmadı. Sorun, bu analizi 7 hafta boyunca değiştirememekti. Fenerbahçe bu sezon ilk kez bu kadar istekli, öne doğru ve en azından ilk yarı sıra dışı bir oyun oynadı. Farkı yaratan 4 belirgin faktör vardı: Dirar’ın dönüşü, Ozan’ın gelişimi, Giuliano’nun isteği ve 3 kusursuz geçiş golü.

4-3-2-1’den taviz yok

Formasyonda değişim yoktu, Aykut hoca 4-3-2-1’den geri adım atmadı. Fakat farkı Ozan ve Dirar’ın iç orta saha performanslarıyla Giuliano’nun yine sağda oynayıp, geçişlerde 10 numara pratiğini hatırlaması yarattı. İlginçtir Fernandao ve Janssen oyuna girdiğinde bile Giuliano’nun kanadı değişse de formasyon yine aynı kaldı. Kocaman her şeyden ödün veririm ama 4-3-2-1’den asla diyor. Dirar-Ozan- Giuliano böyle oynadığı sürece sorun olmaz, ama sadece geçişler üzerinden plan başa dert açar, seti de becermek gerek.

Ozan’ın gelişimi

Ozan, Beşiktaş derbisinden bu yana başka boyutta oynuyor. Dirar sağ kulvardan driplinge başladığında Ozan’ın merkezden sola açılarak yaptığı arka direk koşusu attığı gol kadar güzeldi. Fit bir vücut zekayla harmanlanınca ortaya gerçek bir 8 numara performansı çıkıyormuş demek ki. OPTA verilerine göre Ozan ilk yarı 25/25 (yüzde 100) pas isabet oranıyla oynadı. Ama asıl farkı yaratan bu pasların 14’ünün öne doğru olması ve Ozan’ın bunu büyük bir iştahla yapıyor oluşuydu.

Di Maria değil Dirar

2013-14 sezonunda Real Madrid Şampiyonlar Ligi’ni kazanırken oyunu en farklılaştıran oyuncuların başında Di Maria geliyordu. Carlo Ancelotti’nin 4-3-3’ünde Di Maria’nın orta sahadaki sağ iç, Modriç’in sol iç performansları Bale-Benzema- Ronaldo’yu ayrı ayrı santrfor yapıyordu. Haftalar sonra dönen Dirar’ın dün gece Di Maria’ya dönüştüğünü söylersek abartmış olmayız sanırım. Sağ içte kusursuz oynadı, Giuliano’yu içeriye itti, sahanın dikine yarısını kontrol etti.

16 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eski halinden eser yok!‘’

Monaco rüya bir sezonun ardından şampiyon olduğunda beklenti başarının bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde devam etmesiydi. Olmadı çünkü Monaco kadrosundan Bernardo Silva, Bakoyoko, Mendy ve Mbappe gibi yıldızları kaybedince işler hem ligde hem Devler Ligi’nde tersine döndü. Monaco lige 4/4 yaparak havalı girse de Nice’ten 4 yediği günden beri toparlanabilmiş değil. Zira o hezimet Şampiyonlar Ligi’ndeki 3-0’lık Porto yenilgisini de çağırdı. Montpellier beraberliğinin ardından cuma gecesi Lyon deplasmanında Nebil Fekir’in son saniye golüyle ligde ağır bir darbe daha aldı. Yani anlayacağınız Ligue 1’de herkes PSG’nin liderliğine boyun eğmiş, Monaco, Lyon, Marsilya ikinci olabilmek için yarışıyorlar havası oluştu bile.

Sol bek ve kalesi sorunlu

Monaco geçen sezon en büyük farkı Benjamin Mendy’nin domine ettiği sol kanatta yaratıyordu. Jardim, bu sezon Jorge ve stoper orijinli Kongolo ile sol bekte aradığını bulamadı. Porto hezimetinde sağ bek Sidibe’yi sola koydu tutmadı, Montpellier maçında tekrar Jorge’ye döndü fakat o da işe yaramadı. Mendy’nin bindirmeleri ve orta kalitesini mumla arıyorlar. Quaresma’nın kalitesini rahatlıkla gösterebileceği bir ortam şimdiden hazırmış gibi görünüyor. Monaco Ligue 1’de zirveye oynasa da kalesinde tam 12 gol gördü. Bunda defans dengesizliğinin ve elbette kaleci Subasiç’in hatalarının payı büyük. Ligdeki 12 golün tamamını Subasiç yedi. Benaglio ise Jardim’in Şampiyonlar Ligi kalecisi. Beşiktaş’a karşı da Benaglio oynayacak.

Falcao’ya endeksliler

Monaco, kale, savunma ve orta sahada büyük sorunlar yaşasa da forveti hala çok etkileyici. Falcao, Lyon deplasmanında Beşiktaş maçı düşünülerek oynatılmasa da 12 golle krallıkta en önde yer alıyor. Monaco düzeninin en vazgeçilmez oyuncusu şüphesiz O. Jardim, Lyon’a 3-2 kaybettikleri maçta klasik 4-4-2’sinden 4-2-3-1’e döndü. Keita Balde’nin santrfor performansı önde top tutamadığı için orta saha ve forveti ekstra geri koşulara mecbur bıraktı, Falcao’yu mumla aradılar. Beşiktaş’ın Falcao savunması için Pepe’ye ihtiyacı var ama yanında Tosiç mi Mitroviç mi Medel mi oynayacak kısmı ondan daha önemli.

Orta sahaya dikkat

Monaco orta sahası Bakoyoko gittiğinden beri arızalarını tamir edemedi, Tielemans ise henüz bekleneni veremedi. Lyon maçında Fabinho cezalı olduğu için Meite-Moutinho ile oynadılar, önlerinde de Traore vardı. Fakat Beşiktaş’a karşı Fabinho oynuyor, Leonardo Jardim, Moutinho ve Tielemans arasında yapacağı tercihle aslında takımının kaderini belirleyecek. Lille maçını 4-0 kazanırken Moutinho harika oynadı, Porto maçına da onunla başladı ama sonuç hüsran oldu. Kafası en çok bu noktada karışık. Monaco topla oynamayı dert eden bir takım değil. Muhtemelen Beşiktaş’ın topla oynama yüzdesi daha fazla olacak ama Monaco, Oğuzhan ve Atiba’nın kaybedeceği toplara oynayacaktır. Falcao, Lopez (Ghezzal) ve Lemar’la defans arası koşular Jardim’in en öldürücü silahı.

15 Ekim 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yılın en kötüsü‘’

Beşiktaş’ın sorununu iki türlü tarif edebiliriz. Hem oyuncu bazlı bir problem hem saha içindeki yerleşimle ilgili bir kaos. Babel ve Quaresma bu takım için vazgeçilmez unsurlar. Olmadıkları ilk 45 dakika Beşiktaş’ın bu sezon en kötü oynadığı bölüm. Cenk sol kenarda servis oyuncusu olamadığı için hücum çıkışları Pepe’nin uzun paslarına yıkıldı. Beşiktaş’ın top kayıplarını sadece Pepe’nin uzun topları üzerinden okumak olmaz. Negredo ve Lens etkisizliğini de atlamamak gerek.

Lens bile olsan

Aslında Lens’in performansını çıplak gözle bile görmek mümkün. Ama OPTA verilerini işin içine katınca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Lens ilk yarı 9 isabetli 7 isabetsiz pas ile resmen oyuna giremedi. Şenol Güneş standartlarını yıkacak kadar kötü oynadı Lens ve Negredo. Normalde 60’ı görmeden tabela kaldırtmayan Güneş’in 46. dakikaya Babel ve Q7 ile başlaması gecenin kendi adına en doğru hareketiydi. Elbette Babel’in 48’de kırmızı göreceğini tahmin etmek güç. Fakat Hollandalı’nın Ahmet İlhan’a yaptığı hareket tartışmasız kırmızı kart.

Beşiktaş’ın stoperi olmak

Tosiç çok iyi niyetli, özverili ama Beşiktaş’ın stoperi kavramının içini dolduramıyor. Gençlerbirliği ligin kötü hücum eden takımlarından biri olmasına rağmen orta sahayı geçtiği her pozisyonda Beşiktaş kalesine rahat geldiyse bunda Tosiç’in rakibine uzak kalmasının rolü büyük. Aslında sezon başından beri Beşiktaş’ın savunma düzeni bu yüzden bir türlü oturmuyor. Gençlerbirliği ilk yarım saat dolduğunda 5/3 isabetli şuttan bir gol çıkarırken, Beşiktaş 1/0 şutla bu sezonun en kötü hücum performansına imza attı. Gençlerbirliği bu kadar kolay bir oyun beklemiyordu şüphesiz. Beşiktaş’a karşı topun karşısında o kadar iyi durdu ve hücum geçişlerinde o kadar başarılı oldu ki, galibiyeti kadar hak etti.

14 Ekim 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fikstür yetmez oyun da lazım‘’

Fenerbahçe ilk 7 haftalık dilimde zor maçların büyük bölümünü bitirdi. İki hafta sonra Galatasaray’a Seyrantepe’de kaybetmezse ligin rengini değiştirebilir. Lider Galatasaray önümüzdeki 5 haftada Fenerbahçe, Trabzon ve Başakşehir ile oynarken, Beşiktaş bir aylık dönemde tam 3 deplasmana gidecek, içerideki rakibi ise Başakşehir olacak. Geçen sezon Kadıköy’de tam 21 puan kaybeden Fenerbahçe’nin bu yıl Türkiye Ligi seyirci ortalamasında ilk üçte olduğu düşünülürse takımın ayağa kalkması için iş Aykut Kocaman’a kalıyor.

Giuliano ile işe başlamalı

Aykut Kocaman, kurmaya çalıştığı pas oyununda merkeze yeterince odaklanmamanın faturasını ödüyor. Topa bu kadar sahip olunan bir düzende Giuliano’nun saha içindeki rolü Fenerbahçe’yi ya vezir edecek ya da rezil. Bu Giuliano ile olduğu kadar Aykut Kocaman’ın tercihiyle doğrudan ilintili. İlk Avrupa deneyiminde Dnipro’da Juande Ramos’un üzerine plan yaptığı adamdı, fakat asıl patlamayı Lucescu’nun Zenit’inde 10 numara performansıyla gerçekleştirdi. 2012 Şubat’ında ara verdiği Brezilya Milli Takımı’na da tekrar çağrıldı. Fenerbahçe’de aldığı sağ kanat rolü onun verimini düşürüyor, bu çok net. Janssen’in arkasında oynamak onu da takımı da yukarı çekeceğe benziyor.

Janssen açık kapatıyor

Aslında Van Persie istese ve sağlıklı olsa üzerine ligde santrfor yok. Fakat durumu ortada. Janssen ise Aykut Kocaman’ın sevdiği tarzda bir forvet. Güçlü, sırtını dayayıp top istiyor, ekmeğini taştan çıkarıyor ve Fenerbahçe’nin rakip sahada kalma süresini artırıyor. Fakat son Akhisar maçında olduğu gibi Giuliano ve Valbuena ile sahadaki mesafesinin açılmaması şartıyla. Janssen’i oyunda etkin kılmanın yolu güçlü bir merkez oyunundan geçiyor. Giuliano ve Mehmet Ekici’nin aynı anda sahada olduğu maç sayısının artması en çok ona yarayacaktır.

Sorun savunmada

Fenerbahçe, Kjaer’le savunmadaki liderini kaybetti, buna şüphe yok. Neto ayakları temiz, pas çıkışlarını sorunsuza yakın yapabilen bir stoper. Skrtel ile Neto birlikte oynadıkça yedikleri gol sayısında gözle görülür bir azalma olur olmasına da kalede hala sabit bir ismin tahtaya yazılamıyor oluşu büyük handikap. Her maç kaleye gelen ilk topun gol olması kaleciye duyulan güveni azaltıyor. Kameni de Volkan da hala sezona başlayabilmiş değil.

11 Ekim 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ayakla değil yürekle‘’

İsminde takım olması yetmez, yüreğinle, azminle Türkiye’nin takımı olabilmek önemli. Forma için canını dişine taktığın zaman bu millet peşinden koşar, geçen ay 12 Dev Adam’ın, şimdi Ampute Milli Takımımız’ın peşinden koştuğu gibi.

Kimi doğuştan, kimi kazayla, bir çoğu bu ülke için vücudunun neredeyse yarısını kaybetse de ayağa kalkıp nasıl pes edilmeyeceğini göstermiş, koca yürekli adamlar. İngiltere’ye karşı ayaklarıyla değil yürekleriyle oynayan Ampute Milli Takımımız Avrupa şampiyonu olduğu an göz yaşı dökmeyen kalmamıştır sanırım. Teşekkürler koca yürekli adamlar.

Şimdi cömertlik zamanı

Lütfen bu aslan yüreklilere karşı herkes cömert olsun. Yaptıkları 12 Dev Adam’ın Dünya ikinciliğinden ya da A Milli Futbol Takımımız’ın Avrupa üçüncülüğünden daha az değerli değil. İngiltere karşısında harikalar yaratan Rahmi Özcan’ın iki yıl önce Ampute Futbol’un imkansızlığını anlatmak için sarfettiği, ‘Krampon üreticileri yanlış üretilen ayakkabıların tekini bize versinler’ cümlesi yüreklerimizi daha fazla parçalamasın. Buradan yetkililere seslenmek istiyorum, bu aslanlara en üst seviyeden verilsin primler, hiç bir kesinti yapılmasın üstüne konarak fazla fazla verilsin lütfen.

10 Ekim 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hazin son...‘’

Lucescu, ‘Kafamda İzlanda ile 10 maç oynadım’ demesin, dönüp yabancı sınırından bahsetmesin. Yabancı palavrası tutmadı, başka bahaneler olmasın lütfen. Şimdi sorumluları piste alma vakti!

Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır. İzlanda’nın oyun mottosu bunun üzerine kurulu işte. Zor olanı yapıp basit oynadılar ve 3 pasta kalemize gelip gol attılar. İzlanda kalecisinin yaptığı degaj çime indikten 4 saniye sonra kalemize gol oluyorsa, Lucescu ‘Kafamda İzlanda ile 10 maç oynadım’ demesin. İkinci gol tam stoper yetersizliği. Ligde tüm maçlara 11 başlamış Serdar Aziz ve pozisyonunun oyuncusu Ömer Toprak’ın yerine Mehmet Topal’ın stoper oynaması ne mantıkla ne de hakkaniyetle açıklanabilir. Bu tercihlerin sahibi yediğimiz 2 golün izahını nasıl yapacak merakla bekliyorum.

Fiyasko tercihler

Ligin en formda yerli stoperi Serdar Aziz ve son dönemin en parlak yüzü Cengiz Ünder kadro dışında kalıyorsa Lucescu dönüp yabancı sınırından bahsetmesin. Zira hiç inandırıcı durmuyor. Böyle direk oyuna karşı planımız olmamasına mı yanalım, set oyununu sadece bireysel yetenekle aşacağımızı düşünen Teknik Direktör ve takımımıza mı üzülelim, yoksa 80 milyonun suya düşen hayallerine mi bilemedim. Yabancı palavrası tutmadı, başka bahaneler bulma gayreti olmasın lütfen. Şimdi sorumluları piste alma vakti.

Adamlık nedir?

İzlanda orta sahaya krampon izi bırakmadan maçı bitirirken Lucescu’nun 2. yarıya Nuri-Ozan değişikliğiyle başlaması komedinin daniskası. İzlanda seni kendi sahasına buyur ediyor, sen Nuri’yi çıkarıp Ozan’ı alıyorsan oyun okuman da en az kadro seçimin kadar kötü demektir. Keşke en başta Arda, Lucescu’ya kar∫ı çıksaydı da formasını Cengiz’e verseydi. Bizde adamlık işte budur deseydik. Zaten mümkünse bundan sonra Enes, Yusuf, Abdülkadir, Cengiz gibi pırıl pırıl yüzlerle oynayalım. Belki yine gidemeyiz ama en azından imajımız düzelir.

07 Ekim 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI