Arama

Popüler aramalar

‘’Valbuena'dan sonra...‘’

Aykut Kocaman’ın, ligin dibinde can çekişen, son bir haftada hem yönetimi hem hocası giden Karabük’e karşı bu kadar statik başlaması anlaşılır bir durum değil. ‘Kazanan takımı bozmak istemiyorum’ klişesiyle izah edilemeyecek kadar ciddi bu konu. İç sahada 33 bin taraftarın önünde elleri bağlı Karabük’e karşı Valbuena ve Isla gibi iki hücumcuyla başlamamak koca bir ilk yarıya mal oldu Fenerbahçe için.

Risk mi? Güldürmeyin

Risk nedir? Krizler içindeki Karabük’e Valbuena ve Isla ile başlamak mı? Risk kaybetme ihtimali barındırır ama Valbuena, Isla kazanma garantili bir tercih olurdu, oldu da. Valbuena’yı geride kalan 4 haftada hamle oyuncusu rolüne ikna etmek önemliydi, hakkı da fazlasıyla teslim edildi Kocaman’ın. Bursa maçının bittiği andan itibaren belliydi, Karabük, Valbuena’nın maçı olacaktı. Kadıköy’de büyük baskının beklendiği bir oyunda Valbuena’sız ilk yarıyı hiçbir Fenerbahçeli hatırlamak bile istemeyecektir eminim. Koca ilk yarı tek bir isabetli şut çekemeyen Fenerbahçe, Fransız yıldız oyuna girdikten sonra baskıyı artırdı, Karabük savunmasının göbeğine dinamit koydu. Bir asist ve peşinden attığı golden sonra Valbuena’nın ‘Ben buradayım’ sevinci oldukça manidardı.

Soldado ile santrforsuz oyun!

Fenerbahçe Kasımpaşa’ya karşı bu statta santrforsuz halde olağanüstü bir baskı oyunu oynamışken, Soldado ile santrforsuz kalınca total anlamda son 5 haftadaki en kötü ilk yarı performansını sergiledi. Soldado ile Janssen farklı tipte iki santrfor. Hollandalı sakat olduğu için Soldado oynadı, adına oynamak denirse. Koca ilk yarı boyunca bir tane olumlu iş yapmadı. Yalnız kaldı, top istemedi, istese de gelmezdi. 72’de Isla-Soldado değişimiyle santrforsuz düzene geçilince oyun farkı ortaya çıktı.

Topal hayata tutundu

Fenerbahçe’nin golünü Mehmet Topal’ın atması gecenin en ironik olayıydı. Tribünler yaptığı her pas hatasında ıslıklamaya başlamışken Topal’ın duran topta gidip golü yapması hem Mehmet’in hem Fenerbahçe’nin hayata dönmesini sağladı. Zaman geçirme ve taç atışını yerinden kullanma konusunda hakemlerin standartı çok farklı. Ibanez Karabük yedek kulübesi önünden çıkan tacı Fenerbahçe kulübesini geçtikten sonra kullanabiliyor, Karabük kalecisi Çağlar henüz maçın 11. dakikasında aut atışını kullanmak için 40 saniye çalabiliyor. Zaman çalma girişiminin dakikası olmaz. Neden sadece maçın sonlarında kart çıkar ki?

19 Aralık 2017, Salı 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Avcı'dan kaçış yok‘’

Antalyaspor’un başlangıç 11’ini görünce Abdullah Avcı elini ovuşturmaya başlamıştı. Leonardo gittikten sonra tamamen futbolcu takımına dönen Antalyaspor’da Eto’o sahadayken sorun yoktu ama erken sakatlanıp çıkınca işler sarpa sardı. İşte orada bir teknik direktöre ihtiyaç duydular. Eto’o çıktığında zaten sahada santrfor karakterli 3 oyuncu vardı ve üstüne bir de El Kabir girince iyice halı saha takımına döndüler. Zaten El Kabir de fazla kilolarıyla Başakşehir defansının arkasına varamadan ya yoruldu ya sıkıldı, Antalya topu önde tutamadı. Antalyaspor, ligin kadro mühendisliği en ilginç takımı. Ön tarafta yetenek yığılması yaşanırken, geri dörtlü ligin en vasatı.

Adebayor’u aradılar

Başakşehir çok erken geri düşmenin paniğini beklenenden fazla yaşadı. Bunda cezalı Adebayor’un yokluğunun payı büyüktü sanırım. Zira Togolu santrfor Başakşehir’in bu sezon en faydalı oyuncusuydu. Orta sahaya kadar çıkıp oyunun kurulumunda yer alan santrfor yerine bekleyen Mehmet Batdal’la oynamak işi tamamen Visca-Mossoro’nun bitiriciliğine yıktı. Bu da kaleci Ferhat’ı neredeyse yıldız yapıyordu. Duran toptan gelen Epureanu golü bile Antalya’nın direncini kırmaya yetmedi.

Avcı’nın hamleleri

Batdal yetersizliğine 73’e kadar dayanan Avcı’nın hamleleri maçın gidişatını değiştirdi. Mevlüt, İrfancan ve Napoleoni değişimleri Başakşehir’i delici setlere ulaştırdı. Başakşehir tecrübeli takım olmanın meyvelerini bu tür maçlarda yediği sürece yarışta kalır. Ama Avcı’nın bir daha Adebayorsuz kalmayı göze alacağını hiç sanmıyorum. Maçın yıldızlarından olan Epureanu’nun Kasımpaşa maçında cezalı duruma düşmesi uykusuz gecelerin habercisi.

18 Aralık 2017, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fark var!‘’

Medel, Lens, Negredo üstüne bir de Talisca. Leipzig deplasmanında tamamı 11’de oynadı, işi gördü, Kayseri’de döndüler kulübeye genişlik kattılar. Sadece şu 4 oyuncu bile bir takıma seviye atlatacak kalitede. Düşünün bu oyuncuların yedek kaldığı bir takım Beşiktaş. Ama... Aması bol... Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 3 deplasmanı da kazanan bir takımın ligde bu kadar tökezlemesi normal mi? Değil diyemem ama son 4 haftada 3 tane kopya performansı görünce artık anormal gelmiyor. Akhisar, Malatya ve dün gece Kayseri oyunu dar alana sıkıştırarak Beşiktaş’ı sıradanlaştırdı. Oysa Güneş’in takımı son iki yılda şartlar ne olursa olsun sıradanlaşmayan, sürprizi bol olduğu için şampiyonluğa ulaşmıştı.

Sumudica cesaretlendi

Ligin orta saha seçeneği en zengin takımı Beşiktaş olsa da Tolgay ile Atiba yapışık ikizler gibi üst üste oynadı. Böylelikle Kayserispor maç 11’e 11 sürerken ön alana yayılıp baskıya başladığı her pozisyonda Beşiktaş’ı uzun topa yönlendirdi. Aslında Sumudica’yı cesaretlendiren sahada Talisca’nın değil Oğuzhan’ın oluşuydu. Pepe’den çıkan uzun toplar Talisca yokken blok arasında eriyor. Sumudica, o yokken varmış gibi oynamak zorunda bıraktı Beşiktaş’ı. Kayseri eksildikten 10 dakika sonra Tolgay, Talisca değişimi ne kadar doğruysa, genişleyen oyunda Negredo’yu almak için 80’i beklemek o kadar yanlıştı.

Hakem koçu şart

Umut Bulut, topu uzaklaştıracakken Cenk ayağını soktu ve darbeyi aldı. Umut’un şanssızlığı ve biraz sakarlığı ama pozisyon oyun kuralları gereği penaltı. O pozisyona itirazdan 3 sarı kart çıktı, biri 49’da ikinciden kırmızıya döndü. Oyun kurallarını her sezon başı MHK eğitimcileri kulüplere gidip anlatıyorlar. Ama adrenalin bu tip itirazları beraberinde getiriyor. Sanırım kulüplerin hakem koçlarıyla sezon boyunca çalışmalarının vakti geldi. Bu arada penaltı tekrar edilmeliydi. Cenk atışı kullandığında Gökhan Gönül neredeyse Tosun ile aynı hizadaydı.

11 Aralık 2017, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük dönüşüm‘’

Fenerbahçe son 4 maçını üst üste kazanırken yepyeni bir oyun karakterine büründü. Eski ile yeni oyun arasındaki en temel farklardan biri öne geçtikten sonra geri yaslanma sorununu kökünden çözmek. Bunun için kulübenin gücüne ihtiyaç vardır. Giuliano’nun forvet arkasına geçmesi Fenerbahçe’nin oyunundaki önemli devrimlerden biriydi. Sanırım en az onun kadar kıymetli olanı Valbuena’nın hamle oyunculuğuna ikna edilmesi. 1-0’dan sonra Aatif-Valbuena değişimi Fenerbahçe’ye Bursa sahasında daha çok kalma fırsatı sağladı. Kasımpaşa maçındaki coşkuyu sürdüren adam, dün gece Bursa galibiyetini koruyan adama dönüştü. Lyon’da Depay geldikten sonraki rolü oynuyor artık Valbuena.

Giuliano varsa sorun yok

Giuliano bu takımın temel direği artık. Son 5 maçta 5 gol attı, 1 asist yaptı. Zenit’teki altın sezonunu şimdiden yakaladı, fazlasını yapabileceğini vaat ediyor. Giuliano varsa sorun yok düşüncesi Fenerbahçe’de uzun süre sonra söylenen bir cümleye dönüştü. Fenerbahçe’nin hala en zayıf halkası sol beki. Sağda Şener ritmini bulmuşken Isla’yı sol beke çekmek Fenerbahçe’yi hücumda genişletecek tek hamle. Fenerbahçe’nin gelişen oyununda sol kenarın geride kalması planları bozabilir.

Sonuç olarak Bursa’da kazanılan üç puandan çok daha fazlasıymış gibi görünüyor. Fenerbahçe belki de en az derbiler kadar zor bir deplasmanı kazandı ve zirvede herkes kadar şansı olduğunun altını çizdi.

İlk yarı Le Guen’in

Stoperlere sırtını dayayan Janssen’e uzun topla çıkabilmek planın önemli parçasıydı. Hollandalı santrfor sakatlanıp çıkana kadar yüksek top indirip Dirar ve Giuliano’yu Titi-Ekong-Ertuğrul’un arkasına koşturamadı. Fenerbahçe’yi ceza sahasının dışında tutan en önemli faktörlerin başında bu geliyordu. Ama daha önemlisi Paul Le Guen 3’lü savunmanın arkasında verimli alanlara inmek için yapılan hamleye hazırlıklıydı. Henüz ilk 45 dakikada Fenerbahçe’yi 4 kez ofsayta düşürerek oyun merkezini kalesinin uzağında tutabildi.

09 Aralık 2017, Cumartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Janssen yoksa plan değişir‘’

Ligimizde deplasmandan puan çıkarmak kolay değil. Kasımpaşa’ya karşı oynanan coşkulu futbol sonrası taraftarın Fenerbahçe’den beklentisi yükseldi. Bursa maçı ilk yarıyı zirvede bitirmek adına en kritik eşik. Fenerbahçe, Göztepe’den sonra en çok deplasman puanı toplayan takım.

Le Guen, 3-5-2’ye döndü ve 7 haftadır yenilmiyor. Aykut Kocaman’ın ilk planı 3’lü savunmanın arkasında verimli alanlar bulmak olacaktır. Janssen sakatlığı sebebiyle oynayamazsa planlar değişir. Zira Janssen gibi güçlü bir santrforun Bursa stoperlerine sırtını dayayıp oluşturacağı pas istasyonu Giuliano ve Dirar için önemli fırsatlar yaratabilir. Aksi halde Alper’in delici forvet koşularına bağımlı kalacaklar. Bursa gibi sert deplasmanda santrforsuz oyun kolay olmaz.

Stancu ve Kembo’ya atılacak defans arkası toplara ilk baskıyı yapmak şart. Topal-Souza ikilisinin merkez performansı ve Jorquera-Batalla’dan çıkacak toplar maçın kaderini belirler.

08 Aralık 2017, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Alkışlar Konyaspor'a‘’

Guimares’le deplasmanda berabere kalan Atiker Konyaspor, Avrupa Ligi’ne veda etti. Kazansa bile Marsilya, Salzburg’a kaybetmediği için yine turu geçemeyecekti ama en azından ülke puanına katkısı yükselecekti. Gruba Marsilya yenilgisiyle başladıktan sonra Guimares’le yeni bir sayfa açan Konyasporlu futbolcular, son Marsilya maçının 90. dakikasında yedikleri beraberlik golüne şimdi iki kat üzülüyorlardır. Tıpkı bizler gibi. İnsan hayıflanıyor ister istemez. Turu avucunun içinden kaçırmak bu olsa gerek. O maçı 3 puanla bitirse bugün 2. turdaki rakibini bekliyor olabilirlerdi.

Mehmet Özdilek ve öğrencileri Portekiz’de maça kararlı başladı. Bourabia’nın uzun mesafeden attığı harika golü 77. dakikaya kadar kalkan olarak kullandılar. Topu Guimares’e bırakıp savunmada kaldılar. Alı Turan kendi kalesine atana kadar kulaklar Marsilya’dan gelecek iyi haberdeydi.

Fena değildi

Konya dar bir kadro ile fena bir performans göstermedi, turun kıyısından döndü. Eğer bu platformda başarı isteniyorsa yeni kadroya derinlik vermekten başka çare yok. Avrupa Ligi’nin statüsü değiştirilsin, gelirler artırılsın ki kulüpler için cazibe merkezi haline gelsin. Herkes biliyor ki, Avrupa Ligi 2. Tur’daki eşleşmelerden itibaren izlenmeye ve haliyle ilgi çekmeye başlıyor.

08 Aralık 2017, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Dursun Özbek, Terim'den çekiniyor‘’

Dursun Özbek, Fatih Terim ile çalışmak istemediği için Tudor’a sarılıyor. Bunun iki sebebi var: İlki; Terim gelirse Florya’da Özbek ailesinin hükmü son bulacak, Cenk Ergün’ün durumu tartışmaya açılacak, taşlar yerinden oynayacak. İkincisi; Fatih Terim, 3 ay önce mekan basma hadisesi yüzünden Milli Takım’dan gönderildi ve şimdi tazminatı için TFF ile hukuki süreç yaşıyor. Özbek, TFF ile mahkemelik olan bir teknik adamla çalışıp risk almak istemiyor. Kısacası Dursun Özbek Fatih Terim ile çalışmaktan çekiniyor.

Terim olmasa Tudor giderdi

Şayet Terim boşta olmasa, Tudor’u gönderip Blanc veya bir başka yabancı hocayla anlaşılmıştı. Ama Terim varken ve Galatasaray taraftarının büyük çoğunluğu Terim’i istiyorken Dursun Özbek buna cesaret edemiyor, mecburen Tudor’a sarılıyor. Terim geleceğine Tudor kalsın istiyor. Temmuz ayından bu ya na çıkan iki krizde de görüldü ki; Fatih Terim, Dursun Özbek’in kırmızı çizgisi. Zira Özbek, Temmuz ayındaki Ostersund faciasından sonra bile Terim’le çalışmamak için Lucescu’nun ayağına gitmeyi göze almıştı.

Tudor’a bir beden büyük

Tudor’un büyük maç kazanamama olayı ciddi bir sorun. Tudor 8 büyük maç oynadı geldiği günden bu yana; 7 mağlubiyet, 1 beraberlik. Bu, okul çağındaki öğrencinin babasını kandırmak için beden eğitiminden 100 aldım demesine benziyor. Ana branş derslerinden, matematikten, fizikten, kimyadan sıfır almışsın, sınıfta kalmışsın, geleceğin tehlikede farkında değilsin. Galatasaray ilk yarıda kalan 3 maçını da kazanabilir, doğal. Üstelik 2. yarıda oynayacağı 4 büyük maçtan 3’ü kendi sahasında. Fakat ilk derbiyi Kadıköy’de Fenerbahçe’ye kaybederse yine her şey başa dönecek. Bu ciddi bir endişe kaynağı artık Galatasaray camiası için. Özbek, devam kararının vebalini göze almış olmalı, zira derbiler gösterdi ki Galatasaray Tudor’a bir beden büyük.

07 Aralık 2017, Perşembe 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Giuliano devrimi‘’

Santrforsuz oyun birçok teknik adam ya da takım için kabus olabilir. Fakat Fenerbahçe Giuliano’yla bunu Kasımpaşa karşısında bir şova dönüştürdü. Giuliano’nun bu sezon 10 numaraya geçişi bir devrimdi. Yetenekli, özel bir oyuncu, daha birçok özelliğini sıralayabiliriz ama çok daha kıymetli bir yönünü gösterdi dün gece; her görevin adamı. Giuliano’nun santrforsuz oyundaki rolü Fenerbahçe forvetlerini Kasımpaşa stoperlerinin yörüngesinden çıkardı. Alper’i dinamik oyuna yönlendirdi, takıma çok geniş bir pas yelpazesi sundu.

Şener müthiş oynadı

Topu rakip kaleye kadar getirmek hiç sorun olmadı. Yüzü kaleye dönük 11 adam, akıcı futbol oynadı, topu rakipten rekor sürede geri kazandı, oyunun her bölümüne hakimdi. Maçın genelinde sağ kanadı, tribün ağzıyla ‘otoban’ gibi kullandı Fenerbahçe. Şener oyunu inanılmaz genişletti, ortalama pozisyonuna baksanız neredeyse Dirar’ın önünde bitirdi maçı. Farkı yaratacak işte bu bek performansı, Fenerbahçe’nin her iç saha maçında görmesi gereken oyun tarzı. Önemli bir sorunu var Fenerbahçe’nin, hâlâ kolay gol yiyor. İlk 11 hafta gelen ilk toplar gol oluyordu, Kasımpaşa karşısında ikinci top gol oldu. Rakip atmıyor, Fenerbahçe gol yiyor desek, sırıtmaz.

Valbuena’nın rolü!

Tarihinin en kötü sezon başlangıcını yapan Fenerbahçe’nin en etkili oyuncusuyken son 3 maçını kazanan Fenerbahçe’nin yedeği oldu Valbuena. Böylesine bir baskı oyunu planlanırken bile Aatif’ı geçemiyorsa onun görev tanımı ve senaryodaki rolüyle ilgili ciddi bir gözden geçirme söz konusu sanki. Aykut Kocaman konuşmayı çok sevmez, hele yaptığı işle ya da takımıyla ilgili konularda ağzını bıçak açmaz. Ama şu Ozan meselesi izaha muhtaç hale geliyor sanki. Ozan düzelmiş ve her şey lehine gelişirken ne oldu da bir anda Ozan tribüne çıkıp, Topal oyuna girdi. İzah etmedikçe taraftar eline kalem alıp Topal’ın pas hatalarını sayacak, OPTA’cılık oynayacak.

04 Aralık 2017, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI