‘’Quaresma'nın keyfine kalmış!‘’
Beşiktaş maça hızlı başladı, alışılagelmiş temposunun üzerinde bile diyebiliriz aslında. Golü bulana kadar topa da oyuna da sahipti. Oğuzhan ile Quaresma sayesinde topla kaliteli zaman geçirince Malatya’yı kalesine yasladı ve ceza sahası civarına yerleşerek oynadı. İlginçtir golü vasat bir korner organizasyonundan rakibin hatası sonucu buldular. Bunda Erol Bulut’un 0-0 stratejisinin rolü yadsınamaz. 1-0 sonrası Malatya’nın oyun merkezi öne kayınca Beşiktaş, Tosiç ve Vida ile uzun topa yöneldi ve maçın momentumunu yitirdi. Vida, et mi balık mı anlamadık hala. Rakibi karşılama mesafesi fazla açık, topa karşı pozisyon alma konusunda sorunlu olunca Beşiktaş’a golü yedirdi. Hırvat Milli Takımı’yla Rusya 2018’e gidecek bir stoper için bu saatten sonra kimse neden oynamıyor diye sormaz. Vida’nın Beşiktaş performansı büyük bir hayal kırıklığı. Ayrıca Boutaib atılan tüm uzun topları Vida’ya rağmen çok rahat indirdi ve Malatya’yı öne taşıdı. Babel sezonun en kötü futbolunu oynayınca Beşiktaş’ın hücum düzeni bozuldu, şut kalitesi sıfıra indi. Fakat Quaresma oyunda isyanı başlatan oyuncuydu. Sağ kanadı otobana çevirdi, ortalarıyla Malatya savunmasının dengesini bozdu. Ve elbette attığı harika frikik golüyle Talisca’nın pabucunu dama attı. Keyfi yerindeyse, kafası sahadaysa, hakeme ya da rakibe takılmazsa Beşiktaş için büyük şans.
Gecenin sorusu
Fabri’nin futbolculuk kalitesi kaleciliğinin ötesinde olduğu için Güneş’in vazgeçilmezi. Vida yenen golde hatalı ama Fabri’nin bu kadar rahat bir şutu çıkaramaması görmezden mi gelinecek?
Maçın starı
Quaresma frikikten attığı harika golün ötesinde maça karakter koyarak Beşiktaş’ı ayağa kaldıran isimdi.
Maçın olayı
Murat Yıldırım maçın ilk yarısında Quaresma’nın kaburgasına tekme attı. Pozisyonun kırmızı kart olması gerekirdi. Hakem sarıyla geçiştirdi.
Kısa mesaj
Beşiktaş, Galatasaray deplasmanına puan kaybetmeden gitmeyi başardı. Şayet derbiyi kazanabilirse ligin momentumunu eline geçirir.
‘’Tek yol kazanmak!‘’
Beşiktaş 2018 ’de 7 puan kaybetti, fakat yarış öyle bir seyirde ilerliyor ki bundan sonra yitireceği tek bir puan şampiyonluğa mal olabilir. Pepe kırmızı kart cezalısı olduğundan Yeni Malatya ’ya karşı oynamayacak ama savunmada bir krizden bahsetmek mümkün değil. Yarıştaki tüm rakiplerinden daha geniş bir kadroya sahip olmanın avantajını kullanıyor Beşiktaş. Malatya son dönemde deplasmanda iki büyük rakibe karşı oynadı ve kaybetti. Bunlardan ilki Trabzon’a karşı topu almaya çalıştıkları ve farklı yenildikleri maç. Diğeri Başakşehir’e karşı topu tamamen bırakıp yaslandıkları ve yine kaybettikleri farklı oyun. Beşiktaş ligin topla en fazla oynayan takımı. Dolayısıyla Malatya’yı, tıpkı Başakşehir’in yaptığı gibi ceza sahasına kadar itecek, oraya yerleşerek oynayacak. Bu da demek oluyor ki, kapalı bir savunmaya karşı Babel ve Talisca’nın iş bitiriciliği maçın sonucunu belirleyecek.
Oğuzhan daha mantıklı...
Fakat rakibin iyi bir kontratak oyunu olduğunu unuturlarsa cezayı yeme ihtimalleri yok değil. Hücumda en doğru seçeneği bulmak, dönen topları almak için Oğuzhan ve Medel’in sezgilerine, geri koşular için beklerin patlayıcı gücüne ihtiyaç duyacaklar. Bu maç Atiba-Medel’in aynı anda merkezde oynayacağı bir maç değil, tam tersi topla kaliteli zaman geçirebilmek için aşırı yeteneğe ihtiyaç duyacakları bir 90 dakika olacak.
‘’Artık yeter!‘’
Ülkece tek eğlence kaynağımız futbolken derbilerde yaşanan hadiseler inanılır gibi değil. Beşiktaş 30’da 10 kişi kalmış, bazı provokatörler Quaresma korner atmasın diye sahaya yabancı madde atarak oyunu soğutuyor. Bu nasıl bir mantık? Üzerinde Fenerbahçe forması olan birkaç futbol teröristi canlı yayında sahaya yabancı maddeleri yağdırırken deşifre oldular. Şimdi bu görüntülerden şahıslar tespit edilip 6222’den ağır ceza almalılar ki provokatör ile taraftarın ayırımı iyi yapılsın. Bu olayların Fenerbahçe’ye vereceği zararı hesaplamış olmalılar, başka türlü izahı yok sahaya o maddeleri göz göre göre atmalarının. Yıl olmuş 2018, bizim derbilerimiz hala yarıda kalabiliyor. Biz ne ara bu kadar ayrıştık, ne ara birbirimizden bu kadar nefret eder olduk diye sormanın bir faydası yok. Çünkü sportif anlamda bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. Artık yeter... 4 Nisan’da otobüsü kurşunlayanları bulamazsan, Topal’ın aracına silah atanları ortaya çıkaramazsan maalesef Kadıköy’ün göbeğinde böylesi provokatif olayları engelleyemezsin...
Gecenin sorusu
Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan her derbide mutlaka bir olay çıkmak zorunda mı?
Maçın starı
Böylesine olayların ardından bir yıldız değil suçlu aramak gerek. Provokatörlerin bu kaçıncı vukuatı. Kameralar var, kanun var ve oldukça sert. Sadece uygulayıcıların kararlılığı eksik.
Maçın olayı
Şenol Güneş’in kafasına dikiş atılmasına kadar giden hadiseler sadece bu gecenin değil son zamanların en kötü olayı.
Kısa mesaj
4 Nisan 2015’te Fenerbahçe otobüsünü kurşunlayanları ve Topal’ın aracına silah atanları bulup cezasını veremezsen provokasyonun önünü alamazsın...
‘’Topu değil oyunu almalı‘’
Aykut Kocaman’ın kariyerinde Türkiye Kupası’nın özel bir yeri vardır. Fenerbahçe’nin 30 yıllık kupa hasretine son veren isimdi, Konya’nın da tarihindeki ilk Türkiye Kupası sahibi o. Son 6 sezonda 3 kez bu kupayı kazandı, şimdi hem kendi hem de yönetim için en anlamlısını almak zorunda. Zorunda diyorum çünkü haziranda genel kurul yapacak Fenerbahçe için kupanın anlamı her zamankinden çok daha büyük. Fenerbahçe ligde Akhisar’a kaybettikten sonra oynadığı 5 maçta sadece 1 gol yedi, takımın savunma direnci gelişti. Fakat Beşiktaş’a karşı sahaya maksimum fizik koymak ilk şart olacak.
Birbirine zıt oyunlar
Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın takım ve oyun yapıları birbirine taban tabana zıt. Beşiktaş, ligin topa en yatkın takımı. Bu sezon Fenerbahçe ile oynadıkları 3 maçta ortalama yüzde 61 topa sahip oldular. Kadıköy’de de Beşiktaş’ın topu alması yüksek ihtimal. Fakat Aykut Kocaman, tıpkı Başakşehir maçında olduğu gibi topu değil oyunu alarak bunu bir avantaja çevirebilir. Ön alan baskısıyla Beşiktaş’ı uzun oynamaya yönlendirebilirlerse Souza ve Topal’ın kazanacağı her top geçiş oyununun fitilini ateşler.
Kısa Mesaj:
Süper Lig’in duran toptan en fazla gol yapan takımı Fenerbahçe’ye karşı Beşiktaş’ın yüksek konsantrasyonla oynama mecburiyeti var.
Ön plana kim çıkar?
Son haftaların en formda oyuncularından Medel skor yapmasından ziyade Fenerbahçe orta sahasının fizik gücüne karşılık verebilmek adına Beşiktaş’ın en kilit oyuncusu olabilir.
‘’Aslan topsuz avlanmaz‘’
Abdullah Avcı’ya oynamadan 1 puan versen, ‘stada kadar yorulmayayım’ diyebilir, buna Aykut Kocaman da itiraz etmezdi. Beşiktaş’ın Galatasaray ile doğrudan maçı olduğundan Başakşehir’in puan kaybı tercih sebebiydi. Maça Terim kazanmak, Avcı kaybetmemek için çıktı. Galatasaray’ı Seyrantepe’de topsuz yenmek imkansız. Bunu bu sezon başaran bir takım ya da hoca çıkmadı. Avcı ilk olacağını düşünerek değil, merkezde Arda’yla başlayarak kaybetti. İkinci yarıyla birlikte Galatasaray ısrarla sağdan oynadı ve oradaki duvarı Mariano ile deldi. Terim’in Donk tercihi hücumda beklenen etkiyi yaratmadı elbette ama savunmada işe yaradığı. Fernando 8 numarada saklandı, inisiyatifi Donk kullanınca ataklar olgun başlayamadı. Elbette Maicon’u tutup Denayer ile başlamanın sonuçlarını atlamamak gerek. Galatasaray stoperler üzerinden top çıkaramadı. Ama Başakşehir’in ilk yarıda isabetli şutu ve korneri yoktu.
Gecenin sorusu
Gecenin sorusu Emre Belözoğlu’ndan geldi. Sert itirazdan sarı kartı gördükten sonra elini kalem yapıp ağzıyla ‘Yaz bunları’ diyen Emre acaba kime, ne demek istedi?
Maçın starı
Mariano ilk yarıda Elia ve Clichy’nin koridorunda sıkışsa da maçın rengini belirleyen oyuncu olmayı başardı. İkinci yarıda sağ kenarda bağımsızlığını ilan etti, harika da bir gol attı.
Maçın olayı
Başakşehir bu sezon 5. kez yüzde 50’nin altında topla oynadı ve ilk kez kaybetti. Fenerbahçe, Beşiktaş, Göztepe ve Galatasaray’ı (İlk maç) yenebilen Avcı, ilk kez ‘top sende’ oyununu kazanamadı.
Kısa mesaj
Terim'in bundan sonrası için iç saha dış saha dengesini kurması şart. 31. haftadaki Beşiktaş derbisi şampiyonun rengini belirginleştirir.
‘’Beşiktaş'ta parola kazan ve bekle‘’
Göztepe’yi farklı devirip gücünü gösteren Siyah-Beyazlılar, bugün Akhisar deplasmanına çıkıyor. Üstelik Quaresma başta olmak üzere tüm eksikler dönüyor. Kartal, Galatasaray ile Başakşehir’in oynayacağı haftada kazanıp, zirveye bir adım daha yaklaşmak istiyor
Beşiktaş, Göztepe’yi 6 önemli eksiğine rağmen farklı yenerek kadrosunun ne denli geniş ve güçlü olduğunun altını çizdi. Akhisar, Beşiktaş için genelde belirleyici ve zor bir deplasman olmuştur. Geçen hafta Alanya’ya karşı Olcan, Sissoko’lu bir orta sahayla başlayıp 2-0 geri düşünce Eray ve Bilal’i oyuna alan Okan Buruk’un hele Muğdat cezalıyken Beşiktaş’a karşı bu kadar riske girmesi beklenemez. Zaten maçın senaryosunu belirleyecek Buruk’tan ziyade Şenol hocanın tercihleri olur. Tolgay, Atiba, Oğuzhan, Quaresma dönüyor. Beşiktaş bunlar yokken Medel’in harika orta saha performansıyla oyun standardını korumuştu. Ben bu 5’liden Gönül ve Quaresma’nın sağ kenara, Atiba’nın merkeze döneceğini ama Oğuzhan ile Tolgay’ın kulübede başlayacağını düşünüyorum.
Atiba ve Medel ikilisi...
Pas yüzdesi yüzde 92’nin üzerinde seyreden Atiba ile Medel’in birlikte oynamaları daha garanti bir tercih anlamına geliyor. Şayet Babel ya da Talisca 60’a kadar maçı çözecek işleri beceremezlerse Tolgay ve Oğuzhan’ın iyi birer hamle olması adına da bu ikilinin kulübede bulunması mantıklı. Quaresma 5 hafta sonra sahaya dönüyor. Bu Beşiktaş ve özellikle forvetler için iyi haber. Yeni stat ve düzgün zemini de hesaba katarsak Quaresma’nın orta sayısı ve kalitesi diğer 3 forvetin skor şansını yükseltir.
Kısa mesaj
Beşiktaş, Akhisar’dan sonra 3 hafta boyunca İstanbul’dan çıkmayacak. Güneş ve öğrencileri ipleri elinde tutmak istiyorsa 31. haftadaki Galatasaray derbisine puan kaybetmeden gelmek zorunda.
Bu istatistiğe dikkat!
Kartal, Akhisar ile çıktığı 5 deplasman maçından sadece 1’ini kazandı. O da geçen seneki 2-0’lık karşılaşmaydı. Dış sahada 3 kez rakibiyle berabere kalan Beşiktaş, 1 de yenilgi aldı. Taraflar arasında ligin ilk yarısında Vodafone Park’ta oynanan maç ise 0-0 sonuçlanmıştı.
Ön plana kim çıkar?
Akhisar kanat oyununu iyi derecede oynayabiliyor. Lens verilen şansı kullanamadı, Güneş Quaresma’nın en kötü haline bile razıdır. Arkasını Gönül’le desteklemek şartıyla 5 haftalık açlığını da katarsak Q7’nin kilit isim olma ihtimali yüksek.
‘’Valbuena sorun değil yıldızdır!‘’
Fenerbahçe ligin en az yenilen iki takımından biri ama dördüncü. Dünyanın her yerinde genelde en az yenilen değil en çok kazanan takım şampiyon oluyor. Ligin boyu bu kadar kısalmışken Fenerbahçe’nin özellikle iç sahada bir maçın ilk yarısını isabetli şut atmadan bitirmemesi gerekiyor. Aykut hocanın ilk yarıdaki aşırı tedbirli oyunu Fenerbahçe’nin Kadıköy’de güçlü oynamasının önündeki en büyük engeldi.
Bu kadar tedbirle olmaz
İyi futbol iyi futbolcuyla oynanır. Isla, Valbuena, Ekici kenarda otururken yerlerine vasat muadilleri tercih edildiği için güçlü bir iç saha oyunu çıkmıyor ortaya... Bu kadar tedbirle ligin en çok berabere kalan takımı ödülünü alırsın en fazla, o da işe yaramaz. Ama şampiyonluk için sahanda kimseye nefes aldırmazsın, Osmanlı maçının ikinci yarısında olduğu gibi... Deplasmanda zaten kralsın.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe, Valbuena veya Fernandao sahada yokken duran topları neden doğrudan orta yaparak kullanmayı tercih etti? Osmanlı, Yalçın ve Ceyhun ile yüksek top oyununda devrim yapmışken ilk 30 dakikada 10/0’lık bir orta isabet oranı ortaya çıktı.
Maçın starı
Valbuena ikinci yarıda oyuna girer girmez maçın havasını değiştirdi. Hücuma getirdiği hareket bir yana duran top kullanma becerisiyle ilk kornerde Skrtel’e asistini de yaptı.
Maçın olayı
Skrtel’in kafa vuruşunda Karcemarskas çizginin gerisinde topu kontrol edip sahaya doğru atlıyor. Görüntülere göre pozisyon gol. Fakat herkes acaba ‘piero’ ne gösterecek diye maç sonunu bekliyor. E, o zaman VAR’a hayır demenin mantığı ne?
Kısa mesaj
Fenerbahçe'nin Valbuena diye bir sorunu olmamalı, Valbuena diye bir yıldızı olmalı. Bunu için kalan haftalarda özellikle iç saha oyunlarında Fransız yıldızı sıklıkla sahada görmeliyiz.
‘’Kadıköy'de uçuş vakti‘’
Ligin boyu iyice kısaldı, kalan 7 hafta Fenerbahçe’ye şampiyonluk getirecek mi bilinmez ama bilinen ve ölçülen bir durum var ki o da Aykut Kocaman ve öğrencilerinin sezonun en az mağlubiyet gören takımı oldukları... İlginç bir sezon yaşıyoruz doğrusu. Ligin en az mağlup olan takımları Fenerbahçe ve Beşiktaş 3 ve 4. sırada yer alırken Başakşehir 5, Galatasaray ise 6 kez yenilmelerine rağmen yarışta ön sıraları paylaşıyorlar. Çünkü daha çok kazandılar. Fenerbahçe deplasmanların kralı, sorunu iç saha oyununda yaşıyorlar. Osmanlı karşısında Kocaman’ın kazanan takımı bozacağını düşünmüyorum. Lakin cezalı Aatif’ın yerine Mehmet Ekici’ye oynatma ihtimalini de yüksek görüyorum. Doğrusu da bu. Ekici, Valbuena’ya kıyasla taktik sadakati daha yüksek, Aatif’a göre de daha yetenekli bir oyuncu.
Topla ilişkileri sınırlı
Osmanlı sezonun ilk yarısında berbat bir savunma performansıyla 34 gol yemişti, Yalçın ve Ceyhun hamleleriyle önce yememeyi öğrendiler. 2018’de yedikleri gol sayısında (11) gözle görülür bir düşüş söz konusu. Fakat hala topla ilişkileri sınırlı. Kadıköy’de top Fenerbahçe’de olacak. Kocaman, Fernandao değil Soldado ile oynamak isteyecektir. Yüksek top oyununu 3 aydır doğru oynayan Osmanlı’ya karşı Aykut hocanın ilk planı topu yere indirmek olmalı. Gerisi Ekici-Giuliano’nun yeteneklerine ve Soldado’ya atacakları ara paslara kalıyor. Fenerbahçe için maçın anahtarı ise ilk yarım saatte atılacak gol olur.
Kısa mesaj
Kocaman’ın deyimiyle rakiplerinin 7 haftalık sert fikstürden canlı çıkmaları zor görünüyor. Fenerbahçe’ye şampiyonluk için 7/7 yapmak yetebilir ama bunun için Kocaman’ın öngörüsünün gerçekleşmesi şart.
Ön plana kim çıkar?
Osmanlı maçında kilit isim Giuliano olur. Brezilyalı, alışılagelmiş 10 numara özelliklerinin dışında bir oyuncu. Sertliğe cevap vermesi, direnci ve oyun zekasıyla Fenerbahçe adına sezonun oyuncusu. Osmanlıspor’da ise Karchemarskas’in performansına her zamankinden daha çok ihtiyaç olacak.
Bu istatistiğe dikkat
Fenerbahçe, Süper Lig’de Osmanlıspor’a beş maçtır yenilmiyor (2G 3B). Osmanlıspor’un Fenerbahçe karşısındaki son galibiyeti Nisan 2009’da gelirken, o maçta Ankara ekibinin başında Aykut Kocaman vardı.