‘’Futbol 4.0'a geçmedikçe‘’
Cocu geldiğinden beri beklenti çok yüksek. Fakat her Hollandalı’yı total futbol sevdalısı sanmak büyük hata. Cocu; Michels, Cruyff, Rijkaard ekolünden gelmiyor. O daha çok Van Gaal ve Van Marwijk gibi ‘doğru oyun’cu kısımda kalıyor. Fenerbahçe’de sorun yapısal olunca formasyon da sekteye uğruyor. Cocu’nun Josef, Topal, Ekici’yi konumlandırmakta zorlandığı aşikar. Bu durum zaten sorunlu olan Skrtel-Roman ile Slimani arasındaki devasa bir mesafe oluşturdu. Cocu’nun son 13 dakikada aldığı risklerin üzerine gitmesinde fayda var. Ha yapısal reform için Hasan Ali, Şener, Volkan ve Neustadter’in alternatiflerine bakmalı. Başka türlü endüstri 4.0’ın kovalandığı dünyada bu futbolla çağı yakalamak zor. Maalesef Fenerbahçe, Caner ile Gönül kaybettiğinden beri oyun standartlarını sistemli bir şekilde yitiriyor.
Gecenin sorusu
Cocu, oyuncuları yakından tanıma fırsatı bulamadı mı? 3’lü orta sahada Topal, Josef ve Ekici’yi doğru konumlandırdığını düşünüyor mu?
Maçın starı
Guilherme yaptığı harika asist bir yana Malatya’yı öne doğru oynamaya teşvik ettiği için gecenin yıldızıydı.
Maçın olayı
Fenerbahçe’nin hala bireysel hatalardan gol yiyor oluşu endişe verici. Aleksiç’in attığı golde Volkan Demirel’in hatası maçı kırdı.
Kısa mesaj
Fenerbahçe son 3 yıldaki kadro yapılanmasının bedelini ödemeye devam ediyor. Bu takıma format atmak, bir çok pozisyonda üst sürüme geçmek şart.
‘’Yapısal reform şart!‘’
Benfica ilk maçın 30. dakikasında aldığı oyunu dün gecenin son düdüğüne kadar elinde tuttu. İki takım arasında ciddi bir tempo farkı oluştu. Fenerbahçe kalesine yakın yerlerde yediği baskıdan çıkmakta zorlandı. Zaten Benfica’yı elemek için Fenerbahçe’nin iyi bir santrfora ve Skrtel’in yanında dengeli bir stopere ihtiyacı vardı. Aksi halde seride iki gol hediye ettiğin Benfica’yı eleyemezsin. Basit golü ilk kez yiyorsanız bunun adı dalgınlık olabilir, -ki sezon başlarında bu normal karşılanabilir. Ama aynı rakipten bir hafta içinde ikinci kez yiyorsan pozisyon egzersizini yetersiz yapmışsın demektir. Cocu da Aykut Kocaman gibi ‘doğru oyun’cu bir hocadır. Kocaman’ın takımında çok fazla bireysel hata olurdu, Cocu’nun takımında ise total pozisyon hatası var. Giuliano dün gecenin hayal kırıklığıydı doğrusu. Kendini fazlaca forvet hissediyor. Bu uzun vadede ciddi sorunyaratır, zira skor üretemediğinde Fenerbahçe’yi sahada 10 kişi bırakıyor.
Gecenin sorusu
Giuliano’nun görev tanımı ne? Forvet mi orta saha mı 10 numara mı? Anlaşılmaz bir formsuzluk girdabında takımını aşağıya çekiyor.
Maçın starı
Bunu söylemek üzücü ama maçın yıldızı Benfica’nın 19 yaşındaki orta sahası Fernandes’ti.
Maçın olayı
Fenerbahçe’nin tıpkı ilk maçta olduğu gibi basit! bir golle geri düşmesi.
Kısa mesaj
Fenerbahçe, Avrupa Ligi’ne gruplardan devam edecek. Orada Slimani gibi gerçek bir santrforla bambaşka bir sayfa açabilir.
‘’Tribünde barış sahada Barış!‘’
Fenerbahçe, Bursa’yı pozisyona boğmadı, futboluyla silip süpürmedi ama yıllardır hasret kaldığı bambaşka bir sezon başlangıcı yaptı. Slogan çok net; camiada barış, herkesle barış ve elbette sahada Barış! Ali Koç’un ortaya koyduğu vizyon, centilmen tavır ve naif üslup sadece Kadıköy’ün değil futbol dünyasının iklimini değiştirdi. Saha dışındaki barış çok değerli ama en az onun kadar değerli olan Fenerbahçe’nin saha içinde de harika bir Barış’a kavuşması. Altınordu’da harika bir alt yapı eğitimi, açık bir ufuk ve pırıl pırıl bir saha duruşu. Ayew ile kanatları değişerek oynadı, hücuma büyük hareket kattı. Sanırım Cocu’nun Fenerbahçe’deki Lozano’su olacak. Hocalar değişse de Josef ile Topal’ın yan yana oynama durumu değişmiyor. İki golde de var olmalarına rağmen iç sahada Bursa ile oynarken aşırı ‘önlem’ içeriyorlar. Üretimde bir Eljif Elmas ya da Ekici etkisi yarattıklarını söylemek zor.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe neredeyse orta yapmadan maçı bitirdi. (1/4) Slimani gibi gerçek bir santrforla oynarken de öncelik forvetlerin topla içeri kat etmesi mi olacak?
Maçın sorusu
Barış Alıcı harika oynadı. İkinci gole doğrudan katkı yaptı, hem sağda hem solda Fenerbahçe’yi rakip kaleye taşıyan oyuncuydu.
Maçın olayı
Kadıköy’ün yıllar sonra sezonun açılış maçında böylesine coşkuyla dolması.
Kısa mesaj
Dünya Kupası’nda VAR ile pozisyonlar daha çabuk analiz ediliyordu. Umut Meler’in kulaklıktan VAR hakemleriyle diyalogları oyunu fazla soğuttu.
‘’İnce ayar işe yarar!‘’
Ankaragücü deplasmanında Galatasaray sahaya çıktığında Konya’daki Süper Kupa’nın faturasının kime kesildiği de belli oldu. Gomis, Feghouli ve Belhanda’yı kesmek Galatasaray’ın oyun kalitesini bir tık aşağıya düşürse de galibiyet, Terim’in karizmasını bir kaç basamak yukarıya çıkardı. Eren Derdiyok’un, Gomis’in yerini doldurduğunu söylemek zor. Hatta kötü oynadı. Forvet şansı yardım etti, son dakika golünü attı. Yine de Gomis varken Eren bu haliyle formayı bir daha zor görür. Galatasaray vasatın altındaydı ama çok zor bir deplasmanı kazandı. Bu zeminlerin hali ne olacak sahi? Geçen hafta Konya felaketti, Beşiktaş’ın zemini fena, Ankara dökülüyor. Geçen sezon yüzde 90 oranında düzelen zeminler 3 ayda nasıl bu hale gelebiliyor? Kulüpler mali krizde anlıyorum ama tasarrufa saçma transferlerden değil çimlerden başlamak hiç mantıklı durmuyor.
Gecenin sorusu
Zemin kötü, kabul. Ama 90 dakikada takımların yüzde 68 pas isabetiyle oynaması normal mi? Tek suçlu zemin mi?
Maçın starı
Mariano, Galatasaray’ın sağ kenarını tek başına sırtladı. Terim’in gönlünün Linnes’e kaymasına hiç gerek yok, Mariano varken tempo sorunu yaşamazlar.
Maçın olayı
Yeterli zaman olmasına rağmen maç trafikten dolayı 12 dakika geç başladı. Onu anladık ama devre arasının 22 dakika olmasını anlamadık.
Kısa mesaj
Başkent’in diğer camialarına büyük saygı duymakla birlikte dün tribünler bir kez daha gösterdi ki; Ankaragücü Ankara’dır. Hoş gelmişler iyi ki gelmişler Süper Lig ’e.
‘’30 metre sorunu!‘’
Benfica deplasmanında Cocu’nun tüm planları ilk 30 metre üzerine inşa edilmiş gibiydi. Maçın başında Fenerbahçe’nin oyun dengesi maçı berabere bitirmek için yeterli gibi görünse de ilk yarım saatin ardından aşırı pas hatalarıyla ayarlar bozuldu. Cocu’nun Neustadter’e formül bulması şart. Onun üzerinden neredeyse tüm hücum çıkışları 3. pasta tıkandı, rakibe gitti. Bu çıkamayışlar büyük bir krizi tetikledi. Giuliano’nun oyun metrajı anormal boyutlara ulaştı, Volkan dahil herkesin gözü onu aradı ama stoperi aşıp 2. bölgeye atılan her top Fenerbahçe’nin dengesini bozdu. Neyse ki Skrtel insan üstü müdahaleler yaptı da en azından ilk yarı Benfica’nın ateşi tüm sahayı sarmadı. Fenerbahçe’nin yediği gol, Rıza Çalımbay’ın literatürümüze soktuğu gibi çok basit bir gol. Isla rakibine yakın durabilmeliydi, Volkan da dokunduğu topu çıkarabilmeliydi.
Gecenin sorusu
Cocu, Alper-Giuliano ile oynarken orta sahayı biraz fazla riske etmedi mi?
Maçın starı
Skrtel olağanüstü müdahalelerle maçın adamıydı. Şayet Fenerbahçe turu geçerse bunu Skrtel’in dün geceki performansına borçlu olacak.
Maçın olayı
Fenerbahçe, Skrtel ile Benfica’ya duvar örmeyi başarmışken Dirar-Isla’nın bölgesinden öylesine basit bir gol yedi ki Portekizliler bile bu kadar kolayını beklemiyordu.
Kısa mesaj
1-0 Kadıköy’de çevrilemeyecek bir skor değil. Ama bunun için iyi bir santrfora ve Skrtel’in yanında dengeli bir stopere ihtiyaç var.
‘’Topsuz devrim‘’
Fransızlar için bu turnuva, ‘Etkin futbol oynamadan kupa nasıl kazanılır?’ sorusunun cevabını vermekle geçti şüphesiz. Finalde Hırvatlar’a karşı aynı senaryoyu uygulayarak Dünya Kupası’nın şampiyonu oldular. Maçın başından itibaren Hırvatistan topun sahibi olsa da garip bir duran top golüyle Fransa öne geçti. Tıpkı Belçika karşısında olduğu gibi. Deschamps’ın 4 stoper, 3 defansif orta sahalı 11’i Modric ile Rakitic’in bağlantısını kesmeyi başardı. Lloris’i de sayarsak 8 savunmacı 3 forvetle Fransa’nın 4 gol birden atması şaşırtıcıydı doğrusu. Bu şaşkınlığın sebebi Modric ve arkadaşlarının performansı değil kaleci Subasic’in, Pogba ve Mbappe’nin gollerindeki yetersizliğiydi.
Gecenin sorusu
Fransızlar güçlü kadrolarına rağmen bu kadar edilgen futbol oynamayı nasıl başarıyor? Hırvatistan kalecisi 3. ve 4. gollerde o hataları yapmasa Peri Masalı sürmez miydi?
Maçın starı
Antonio Griezmann sadece final mücadelesinde değil bu turnuvada Fransa’nın nefesi oldu.
Maçın olayı
İlk iki gole kusur bulmak zor ama kurtardığı penaltılarla Hırvatistan’ın finale gelmesinde büyük bir pay sahibi olan Subasiç’in yediği 3 ve 4. goller tamiri mümkün olmayan kırılma noktasıydı.
Kısa mesaj
Deschamps'ın 7 savunmacı 3 forvetli kadrosu oynadığı futbolla yine göz doldurmamış olabilir ama kupa 2. kez Fransa’nın...
‘’Dünya lideri kim olacak!‘’
Teknik direktör Didier Deschamps, dünyanın en güçlü motoruna sahip spor arabasını ekonomik aile arabasına çevirirken, Dalic’in limitli kadrosundan olağanüstü performans aldığını söylemek mümkün. Deschamps, finale gelene kadar el frenini hiç indirmedi; önce savunma dedi, bu güzelim kadroyu göze hoş gelen futboldan uzak tuttu. Kim bilir? Bir umut belki finalde indirir el frenini. Hırvatlar ise baş döndürücü bir performansla peri masalının kahramanı oldu. Savunmayı çok derinlere kadar yapan, ardından Luka Modric önderliğinde topa sahip olarak harika bir hücum takımına dönüşen Hırvatistan için Fransa yıkılmaz bir kale değil.
İzlemeye hazır olun...
Turnuvada 3-0 kazandıkları Arjantin maçı hariç tüm maçlarda topu rakipten alan Dalic ve öğrencileri Fransa’ya karşı da önce topu almak için oynayacaktır. Zira iki takımı kıyasladığımızda Modric-Rakitic merkezinin Pogba-Kante ikilisine oranla bir basamak üstte durması Fransızlar’ı edilgen role itebilir. Mbappe ile Griezman’ın hızlı çıkışları üzerine kurulu hücum setlerini izlemeye hazır olalım. Fransa turnuvanın en güçlü ve derin kadrosuna sahip takımı olsa da Hırvatlar taktik sadakat ve Modric faktörüyle finali dengeliyor.
Bu istatistiğe dikkat!
Modric-Rakitic ikilisi Pogba-Kante’ye oranla bir basamak üstte duruyor. Topu Hırvatlar’ın alma ihtimali yüksek. Mbappe ve Griezmann’ın hızlı çıkışları üzerine kurulu hücum setleri finalin kaderini belirler.
İki takım daha önce 5 kez birbirlerine rakip oldu. Fransa bu maçların hiçbirinde rakibine mağlup olmadı. Horozlar 3 kez sahadan galibiyetle ayrılırken, 2 maç beraberlikle sonuçlandı.
Kısa mesaj
Fransa daha güçlü bir kadroya sahip olsa da Hırvatlar’ın taktik sadakati ve Modric faktörü ağır basıyor.
‘’90 dakika yetmez‘’
Fransa’nın kadrosu turnuvanın en geniş ve en güçlüsü. Ayrıca, Hırvatlar’a göre birçok pozisyonda üstün olan taraflar. Finali ise orta saha kalitesi belirleyecek.
Fransa, turnuvanın en geniş ve güçlü kadrosuna sahip takımı. Hırvatistan ise yüreğiyle fiziğini birleştiren mukemmel bir uyum içerisinde hareket eden oyuncu grubuna sahip.
Fransa’nın bireysel olarak bir çok pozisyonda Hırvatistan’dan üstün olduğu söylenebilir ama finali kesinlikle orta saha kalitesi belirleyecektir. Luka Modric ile Rakitic, Pogba ve Kante’ye oranla bir basamak yukarıda duruyor. Zaten Hırvatlar kupayı kazanırsa Modric için Ballon d’Or hayal olmaktan çıkar.
Hırvatistan finale gelene kadar her maçı 120 dakika oynadı. Fransa’nın, Arjantin zaferinden bu yana yükselen bir ritmi var. Favori Fransa ama Hırvatlar’ın harika taktik sadakatleri finali 120 dakikaya taşıyacaklarını söylüyor.