Arama

Popüler aramalar

‘’Yanal olur, çok iyi de olur ama...‘’

Yönetim, daha doğrusu Başkan Muharrem Usta, hoca konusunu tanıdığı, bildiği, iyi iletişim kurduğu bir isimle, Ersun Yanal ile çözdü. İşin doğru iletişim boyutu belki de en önemli nokta. Çünkü Yanal, paranın, kulübün, kararların patronuyla doğru iletişim kuramadığında ortaya nasıl sonuçların çıktığını hem Trabzonspor’da hem de Fenerbahçe’de gördük.
Şimdi taraftarından futbol otoritesine, eski-yeni tüm yöneticilere kadar herkesin sorduğu, merak ettiği şey; “Yanal başarılı olur mu?”
Ersun hoca eğer ki, Nuri Albayrak ile başlayıp, Sadri Şener ile devam ettiği dönemdeki gibi iştahla, Trabzonspor’un hedeflerini, heyecanını ve duygusunu paylaşarak çalışırsa en büyük dezavantajları bile ortadan kaldırır.
Colman’lar, Selçuklar, Onurlar, Egemenler, Buraklar, Alanzinho’lar... Onun maliyeti az ama geri dönüşü muhteşem kadrosu Trabzonspor’a çok uzun zaman başarıyla hizmet etti.
Mesele şimdi bu heyecanı taşıyıp taşımayacağı, sıkıntılar karşısındaki direncinin ne kadar olacağı. Tabii ki camianın ona tanıyacağı kredi de bir başka belirleyici. Her fırsatta malum eskileri hatırlatmanın, kimya bozmanın önüne geçilip geçilmeyeceği.
Yani özetle, Yanal doğru olduğu kadar riskleri de barındıran bir tercih.

1461 düşemez!

Eğer siz gençliğe yatırım yapacaksanız...
Eğer Porto, Atletico, Dortmund gibi hem yetiştiren hem satan hem de yarışan bir model planlıyorsanız...
Bunun için en değerli, vitrindeki ürününüz, yani PTT 1. Lig’deki pilot takımınız küme düşemez.
Bu pilot takım meselesi, politikası dünden bugüne sürekli değişen, başkanına, sorumlu yöneticisine göre şekillenen bir mesele olmaktan da acilen çıkarılmalıdır. Tabi ki kongre malzemesi yapılmaktan da. Bunların hiçbiri yapılamadığı için 1461 küme düşmüştür. Emeği geçenlere tebrikler!

Sevgili Yusuf...

Daha önce de farklı kardeşlerim için bu sütunlarda benzer şeyler yazmıştım.
Şimdi sıra Yusuf’ta. Yusuf Yazıcı’da...
Bak kardeşim; önünde her türlü örnek var... Yerlisi, yabancısı.
Seçmek, uygulamak senin elinde. Ya benim şu an örnek verirken bile adını hatırlamakta zorlandığım isimler arasına katılacaksın ya da adı her fırsatta ‘örnek verilecek’ bir adam olacaksın.
Hepsinden de önemlisi sen artık sadece Yusuf Yazıcı’yı temsil etmiyorsun. Senin yapacakların ya da yapamayacaklarının tamamı arkandaki kardeşlerini, arkadaşlarını etkileyecek.
Ya, “Bak Yusuf’a şans verdik, bizi yanıltmadı. Demek ki altyapıda hayat var” dedirteceksin.
Ya da, “Yusuf vardı, oynattık, 1-2 maç parladı sonra kendini de, formayı da kaybetti” diyecekler.
Kardeşim, doğru örneklerin peşinden git. Sahada pas atacağın yer kadar arkadaşlarını da özenle seç.

Artık her şey çok daha zor

UEFA’nın yaptırımları günden güne ağırlaşıyor. Özellikle bizim gibi ülkelerin hovarda takımları için.
Son yıllarda kenti futbola döndürmek, heyecanı yükseltmek için yapılan hamleler sportif olarak karşılık bulamayınca fatura katlandıkça katlandı Trabzonspor adına.
Şimdi gelinen noktada Muharrem Usta ve ekibinin, “Biz bunu bilmiyorduk” deme lüksü yok.
Biliyorlardı.
Tüm bu tabloyu bilenler olarak çözüm formüllerini de ellerinde bulunduruyor olmaları gerekliydi.
UEFA’dan bütçe ve transfer yaptırımının geleceği adeta gümbür gümbür kendini belli ederken, 50. yıla şampiyonluk hedefi koymak bu kentin, taraftarın duygularıyla oynamak olacaktır. Bir kez daha söylüyorum, kendisini çok fazla tanımam, ancak futbol koordinatörü Yılmaz Büyükaydın’ın samimiyeti gerekli bu geçiş sürecinde.

18 Mayıs 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu maçların kasetleri UEFA'ya gitse...‘’

Dün ise rakip Çaykur Rizespor değil, öyle ya da böyle bir disiplini olan, oynadığı oyundan keyif almaya çalışan, kadro rekabetinin yaşandığı Antalyaspor olunca iş baştan değişti. Maça önde pozitif işler yaparak başlasa da noktayı koyamayan Bordo-Mavililer’de savunma hattı kendi kötü oynama sınırlarını zorlayınca ev sahibi ekip için her şey çok kolay oldu. İlk 4 atakta 3 gol buldular. Unutmadan söyleyelim Eto’o da oynamıyordu!

Heyecansız, duygusuz

Trabzonspor’un bu sezon final yaptığını çok daha önce söylemiştik. Çok anlık durumlar dışında da sağolsun Bordo-Mavili futbolcuları bizleri hiç yanıltmıyorlar. Kadronun en eksik haline bile bakıyorsunuz, birçok yıldız var, kadro dışındaki isimlere bakıyorsunuz bugün satışa koysanız birçok talibi çıkar. Fakat tüm bu isimlerin Trabzonspor’a dair heyecanı, duygusu bitmiş.

UEFA kararı bitirir

İşte tam da bu noktada eğer UEFA, Trabzonspor’a mali denetimin (Tüm sezon gelirlerinin yüzde 60’ını harcama) yanı sıra bir de transfer yasağı getirirse işte o zaman her şey çok çok daha kötü olur. Çünkü bu futbolcuları tekrar Trabzonspor’da oynamaya ikna etmek, Trabzonspor’un hedeflerine inandırmak yepyeni bir kadro kurmaktan çok daha zor. Trabzonsporlu yöneticiler bu tip maçların kasetlerini UEFA yetkililerine sunup, “İzin verin bu kadroyu değiştirelim. Yoksa bu takımı futbola döndürmek borcu döndürmekten daha zor” dese ikna etme ihtimalleri olduğunu düşünüyorum.

Kardelen zamanı!

Bu kadar zorluğun ve sıkıntının içinde kendine Kardelen misali yer açabilecek şanslı kişiler de yok değil aslında. Onlar bu kulübün geleceği olarak kabul edilebilecek genç yıldız adayları. Belki UEFA, dünya kulüplerinin ekonomisini kendi haline bıraksaydı, Başkan Muharrem Usta da o zaman borcu eritmeye, çözümler aramaya değil, eldeki paralarla yıldızlar aramaya çıkacaktı. Yani sistem pek değişmeyecekti. Tüm bu dengeleri bozan UEFA, Trabzonsporlu gençlerin en büyük umududur. Çünkü mecburen de olsa Bordo-Mavililer altyapısına gözünü çevirmek, oradan 1-2 bile olsa genç yetenekleri üst yapısına çıkarmak zorunda kalacaktır.

14 Mayıs 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon bunu konuşuyor‘’

‘Performans yetersizliği’ gerekçesiyle kadro dışı bıraktığı Erkan ve Cavanda’yı, bireysel çalışıp takımdan daha da geride oldukları bir sürecin ardından affetti.

Hal böyle olunca, ‘affın’ altı, kafalardaki soru işaretlerini giderecek şekilde doldurulamayınca dedikodu kazanının altı harlandı.

İpe-sapa gelmez olanları bir kenara bırakıyorum ama doğrusunu söylemek gerekirse birkaç olasılık var ki, paylaşmaya değer.

UEFA, ‘Transfer yok’ derse...

1- Trabzonspor Yönetimi, UEFA’dan gelecek cezayı aşağı-yukarı öğrendi... Buna göre Bordo- Mavililer’e transfer yasağı yolda. Zaten devre arasında ciddi bir eleme yapıldı, aynı dozda bir temizlik daha gelecek yasakla birleştiğinde elde oyuncu kalmayacak. Ki, gözden çıkarılan Sefa’nın 3 milyon TL’lik alacağının tek kalemde ödenmesi de bu olasılığı destekler nitelikte. Yoksa Sefa’yı bugün satsanız, ödediğiniz paradan daha fazlasını alma olasılığınız yok.

Ağır yabancılar zora girdi

2- Lucescu, Magath ve diğerleri... Yönetim yabancı hocada çıtayı çok yüksek tutuyor. Ancak bu isimler UEFA cezası, Trabzonspor’un kaotik ortamı gibi gerekçelerle karar vermekte zorlanıyor. Şartlar da hayli ağır. Dolayısıyla Başkan Muharrem Usta’nın aklının köşesinde bir Ersun Yanal planı her zaman var. Sürekli görüşüyorlar, fikir alışverişi yapıyorlar. Bu iddianın temelinde Yanal var yani. Hocanın ‘kalsın’ dedikleri kalıyor.

Talipleri olana özel ilgi

3- Erkan ve Cavanda’nın kadro dışına çıkar çıkmaz bir anda talipleri tavan yaptı. Yönetim bu nedenle oyuncularını tekrar takıma katarak değerlerini koruma altına aldı. Yani olası bir transfer pazarlığında, karşıdan gelecek, “E, siz adamları kadro dışı bırakmışsınız” kozunu boşa çıkardı.

Bu 3 olasılık da benim aklıma yatıyor. Aklıma yatanların dışında bir sebep-sonuç ilişkisi olmaz mı, elbette olabilir. Beyin jimnastiği yapan Trabzonsporlular’a biraz katkıda bulunmak için paylaştım, aklına başka bir şey gelenler de benimle paylaşabilir.

10 Mayıs 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon'un Trabzonspor ile imtihanı‘’

Gençlerin pozitif enerjisi, usta klasmanındaki isimlerin oynamaya karar vermesi ve en önemlisi Çaykur Rizespor!

Ortaya çıkan bu farklı neticenin sebeplerini böyle birkaç kalemde toplamak mümkün. Ben aralarında en çok elbette gençlerin katkısını önemsiyorum tabi ki. Çünkü bugünlerde forma bulan genç arkadaşlar yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla sadece bugün kendilerini kurtartış olmayacak, arkadan gelecek arkadaşlarına yer açacak, kredi kazandıracak, bu tip projelerin desteklenmesinde başrol oynayacak. Belki bugün zorunluluktan ve yokluktan formayı sırtlarına geçirdiler ama en azından bir daha kaptırmamak ya da sadece acil durumda bakılacak bir misyonlarının olmadığını göstermek de yine ellerinde.

Fark yarattılar

Diğer faktörlere de kısa kısa değinirsek... Ekici, Muhammet Demir, Yusuf Erdoğan gibi ayaklar oynadıklarında fark yaratan yıldızlar. Birçok etken ve bazı zamanlarda da kendi yarattıkları mazeretlerden dolayı bu sezon hayal kırıklığına sebep olan kadronun kritik parçaları dün Avni Aker’de biraz topa girince ‘fark’ yarattı. Bu, onların aslında nasıl değerlere sahip olduğunu görmek adına güzel olabilir ama birçok Trabzonsporlu’nun ‘Neredeydiniz birader!’ dediğinden de kuşku yok.

Hayal kırıklığı Rize

Ve Rizespor... Beterin beteri varsa o da Hikmet Karaman’ın takımı! Trabzonspor kötü, isteksiz, hedefsiz, heyecansız ise Çaykur Rizespor bunun daha da ötesinde. Bir ateş hattı varsa, ki var, o bölgenin son dönemlerdeki en kötü takımı tartışmasız Rize’dir. Ne Sivas, ne Eskişehir ve hatta ne de Gaziantep hiç bu kadar aciz bir duruma hiç düşmemiştir. Bir Kweuke yokluğunda bu hallere düşmek, ekonomik rahatlığın battığı bir takım... Normal şartlarda şu an Rize için çok başka şeyler konuşuyor olmak gerekirdi, bakınız, Konyaspor, Başakşehir!

En güzel günde yoklar

Ve tabi ki işin bir de taraftar boyutu var... Aslında bütün bu yatırımlar, bütün bu sahne taraftarlar izlesin diye kuruluyor. Ancak ya kuralları doğru koyamıyoruz ya koyduğumuz kuralları işletemiyoruz ya da fazla kaderci davranıp sorunlar yumağına dolanıyoruz. Bu kadar golün, eğlencenin olduğu dünkü sahne öznesinden, taraftarından yoksundu. Bütün sezon sıkıntı çeken, kötü oyun ve skorlarla kahrolan Trabzonlular, sezonun finalindeki 6-0’ı bir malum arkadaş yüzünden izleyemedi. Trabzon kentinin Trabzonspor ile imtihanı trajik durumlarla devam edecek kuşkusuz.

09 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ancak saygı duyulur‘’

Evet, Hami Hoca tabloyu ve işinin zor olacağını biliyordu... Ancak mücadeleden kaçmadı, düşünüldüğü, arandığı anda, “Aman ne gerek var şimdi zaten takım baş aşağı gidiyor, boşuna o yolculuğun pilotu olmayayım” demedi. Tıpkı Sadi Tekelioğlu gibi. Gerçek anlamda ‘ailenin bir parçası’ olmak böyle bir şey. Sonradan üye olanlar, gelindamat gibi de sevilebilir ama aileden olanlara önce saygı duymak gerekir. Küfürü, hakareti ne Sadi Hoca hak etmişti ne de şimdi Hami Hoca hak ediyor. Niyetlerinden kuşku duyulmayacak insanlar çalıştılar, çalışıyorlar, ayrıldılar ve ayrılacaklar. Yine sorun çıkarmadan, kırmadan, arkadan konuşmadan. Saygıyı hak ediyorlar.

Trabzonspor’a hoca bulmak...

Belki de ilk kez bu kadar zor. Çünkü son yıllarda o kadar çok alternatif akım ve felsefe denendi ki...

Yerlisi; Ersun Yanal. Yerlinin yerlisi; Mustafa Akçay. Efsanesi; Şenol Güneş.

Yabancı; Bross. Yabancının yerlisi; Halilhodzic.

Ersun Yanal’ın kurduğu ve uzunca süre ‘eline sağlık’ dedirten kadroyu ve 2010- 2011’deki Şenol Güneş performansını kenara koyarsak en iyi kadrolarla bile olmadı, tutmadı diğerleri. Şimdi ekonomi daha kötü...

Kağıt üzerinde iyi ‘kadro’ asla ‘takım’ olamadı, belki de ilk kez bu kadar atıl durumda. Konuşulan seviyede bir ceza gelirse yeni stadın avantajı dezavantaj olabilir. 50. yıl beklentisi ve tarihin en kötü sezonunu unutturma zorunluluğu da cabası.

Yani Muharrem Usta’nın bu tabloyu kaldırabilecek hocayı ikna için hayatının sunumunu hazırlaması gerekecek.

Büyükaydın ve gerçekler

Gündem çok hareketliydi, sıcağı sıcağına değinemedik. Trabzonspor Futbol Koordinatörü Yılmaz Büyükaydın, Fenerbahçe maçından önce bazı değerlendirmeler yaptı. 6 oyuncunun kadro dışı kalmasıyla başlayan revizyonun sinyallerini verirken de, geleceğe dair beklentiler sıralarken de ortaya koyduğu gerçeklik, aslında Trabzonspor’un en çok ihtiyaç duyduğu şey belki. Revizyonun kaçınılmazlığından bahsederken, aynı zamanda zorluğundan da bahsetti, doğru... Çünkü çok ciddi mukaveleler var. Öyle ki, oyuncuların bazıları oynamak yerine oynamadan Trabzon’dan alacağına razı bile olabilir.

Hedeflerden bahsederken, ancak gerekli takviyelerin tamamı yapılırsa 1-2 yıl içinde hedefe oynanabileceğini söylüyor, bu en doğrusu. Hatta burası o kadar doğru ki, Trabzonspor’un en çok ihtiyacı olan bakış açısı. Çünkü bu kenti, Trabzonsporlu’yu “Sadece şampiyonluk istiyor, başkasını beğenmiyor” diyerek sınıflandırmak tarihi bir hata. Tarihi çünkü, eğer öyle olsaydı yıllarca şampiyonluk yaşamamış bir camianın seveni artmaz, genç nesil o takımı tutmazdı. Taraftarın isteği sahada kendi kadar heyecan duyan, terleyen, yarışan ve sonuna kadar o yarışın içinde olan bir takım.

Tam tersine taraftar değil, futbol takımları ve onları yönetenler ‘şampiyonluk’ vaatleriyle kötü sınavlar veriyor. Yoksa, tarihin en iyi kadroları kurulmasına, iyi hocalarla çalışılmasına rağmen son açıklanabilir!

‘İlla olacak’ diye belirlenen şampiyonluk kaçınca diğer hiçbir hedef tutmuyor, yarışma bitiyor. Büyükaydın’ın söyledikleri belki ilk anda popülist mavracıları rahatsız edebilir ama bu mantığın ve kentin gerçek beklentisinin arkasında durmak kazandırır

03 Mayıs 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu Trabzonspor onu başaramaz!‘’

Bir tarafta ligde kalma mücadelesi veren ve son haftalarda kentiyle bütünleşmiş bir Eskişehirspor...
Diğer yanda sezona çoktan veda etmiş, kendi futbola kenti futbolcularına küsmüş bir Trabzonspor...

Böyle bir maçın sonucunun farklı olması gerçekten de sürpriz olurdu. Uzun zamandır giyen oyuncular pek farkına varamıyor olsa da Trabzonspor’un forması bile başlı başına bir ağırlık, baskı, kontrol unsuru. Eğer öyle olmasa Eskişehirspor çok daha rahat ve erken maçın fişini çekebilirdi. Ancak giyenlerin farkında olmadığı o Bordo-Mavi renkten ‘Ne olur, ne olmaz’ diye çekinen Eskişehirsporlular’ın ürkekliği her daim kendini gösterdi.

Trabzonspor’da tablo her geçen hafta maddi-manevi daha da ağırlaşıyor. Bu durum sıralamadaki yeri açısından değil, tamamen gelecek kaygıları adına. Ne kötü gidişten, ne radikal kararlardan bir anlam çıkaramayan Trabzonspor’un mevcut kadrosunun gelecek sezon için yönetimin koyduğu ‘50. yılda şampiyonluk’ hedefini paylaşması ise tek kelimeyle imkansız.

Gelecek sezonu da kaybetmemek adına gerçek hedeflere geçiş yapmak, camiaya tabloyu sakin sakin anlatmak gerçekten de şu an için atılabilecek en doğru adımlardan biri.

01 Mayıs 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir şehre ihanet‘’

Bambaşka bir kurgu geçiyordu aklımdan... Trabzonspor’un sorunlarının teknik adamlar, futbolcular ve yönetimlerle değişkenlik göstermediğine dair birkaç fikir beyan edecektim. Fenerbahçe’nin böyle stresli tüm Trabzonspor maçlarını kazanmasının altında bile Bordo-Mavililer’in düşünmesi gereken şeyler olduğunu anlatmaya çalışacaktım.
Fakat birileri çıktı, benim birkaç satırlık fikrimi ancak Trabzonspor adına da geleceği çaldı.
Hiç hafifletmeye, evelemeye, gevelemeye gerek yok. Bunun adı ihanettir.
Rengine, şehrine, sporcuna, yöneticine...
Arkası dönük bir hakeme saldırmak, yere düşürmek, üzerine yine vurmak.
Bu şehir ne çektiyse bunlardan çekti.
Bu figürler yüzünden Trabzon’un şairi, sporcusu, edebiyatçısı, tiyatrocusu konuşulamadı.
Bu figürler yüzünden Trabzonspor’un her platformda eli zayıfladı.
Bu figürleri örnek alanlar, onları omuzlara alacaklar, yaptıklarına mazeret arayacaklar olacaktır.
Onlar da ihanetin ortaklarıdır.
Trabzonspor’a, Trabzon’a yazık.

25 Nisan 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kadarına pes!‘’

Maçtan önce, oyuncuların kariyerlerini, sezon başı değerlerini ve maliyetlerini tartıya koyduğunuz zaman Trabzonspor’un bırakın ağır basmayı, kantarın ayarını bile bozacak
kadar farkla önde olduğunu hatırlatmaya sanırım gerek yok!

Bunu sizlere değil ama öyle görünüyor ki, Trabzonsporlu futbolculara hatırlatmak gerekiyor. Hem de bir değil çok kez.

Şimdi üst üste yaşanan teknik heyet ve dolayısıyla yapılanma değişikliklerini, sezon sonuna dair olası kafa karışıklıklarını bile hafifletici sebepler arasına yazsanız, tartının Trabzonspor kanadının bu kadar hafiflemesi eşyanın tabiatına aykırı.

Diyelim ki, Hami Hoca taktik vermiyor ve “Çıkın kafanıza göre takılın” diyor...

Diyelim ki, Başkan Muharrem Usta, takım ile konuştu ve “Hepinizi satacağım, kafanıza göre” diyor...

Heyecan nakli gerekli!

Her ne olursa olsun kafasına göre bile oynayan bu kadar ağır bir kadronun birbirini ilk kez görmüş gibi tuhaflıklar içinde olmaya hakkı yok. Hadi birilerini ayıralım, birileri için iyi şeyler yazalım diye resmen 11 beyaz formalı için çaba harcıyoruz; yok. Böyle bir atmosfer içinde, kendi kalitesinin bu kadar gerisinde bir ‘kadronun’ gelecek sezon
‘takım’ olabilmesi için yönetimin işi hiç kolay değil.

Bir yandan heyecansız şehri, bir taraftan dibe vurmuş takımı heyecanlandırıp hayatın merkezine koyacaksınız. Bu gerçekten de sanılandan zor bir iş.

Üzülmez’in müthiş eseri

İlhan Cavcav gibi büyük riskleri içinde barındıran bir başkanın 6. hocası olmayı göze almak bir yana... Enerjisi çekilmiş bir takımın sorumluluğu başka bir tarafa...

Futbolculuğunu yaşadığımız figürlerin teknik adamlık döneminde yeni jenerasyon olarak karşımıza böyle işlerle çıkması, yaşlandığımızı hatırlatsa da gerçekten büyük keyif
veriyor. Tebrikler İbrahim Üzülmez...

19 Nisan 2016, Salı 13:00
YAZININ DEVAMI