‘’Evin çocuğu devri Yusuf'la kapanmalı‘’
Hiç büyümez bazıları... Ne yapsalar olmaz. Çünkü mahallenin, hatta evin çocuğu olarak hep aynı muameleye maruz kalırlar; Onu hallederiz ya!
Genelde de halledilmez. Tamam, yukarıda Allah var, yönetim Yusuf’u da Abdülkadir’i de bir hayli onore ediyor, etmeye çalışıyor. Fakat bu iş artık çok büyüdü. Sadece sevdiğini, değer verdiğini hissettirmekle olacak bir iş boyutlarını aştı. Yusuf da, Abdülkadir de hem kendini, hem de takımdaki birçok arkadaşını aştı.
Ücret seviyesinde ise tüm iyileştirmelere rağmen halen evin küçük çocuğu durumundalar. Peşlerinden Avrupa’nın devleri koşarken, taliplilerine milyon Eurolar çekilirken.
Yusuf, Bursa maçında o kritik golü atmamış olsa da fikrim değişmezdi. Nasıl ki Volkan Şen gibi tribün kredisi dip yapmış oyuncu için senelik 850 bin Euro (Yaklaşık 4 milyon TL) gözden çıkarılabiliyorsa Yusuflar da bunları anasının ak sütü gibi hak ediyor.
Ha, “Şımarır” diye verilmiyorsa en büyük şımarma unsurunun Trabzonspor gibi bir takımın formasını giymek-teslim almak olduğunu da unutmamak lazım. İnanıyorum ki, prosfesyonel bir hayatın içinden gelen Muharrem Usta ve yönetici, yaşına, kütüğüne bakmadan Yusuf için de ‘evin küçük çocuğu olma’ devrini kapatacak adımı atacaktır.
‘’Sezon açılışı!‘’
Trabzonspor için Bursaspor maçının önemi çok büyüktü. Çünkü geride kalan haftalarda yakaladığı müthiş seriyi taçlandırmanın yolu bu maçtan geçiyordu. Ayrıca, bu mücadele bir güç kontrolü demekti.
Az bile
Rıza Çalımbay’ın öğrencileri son 1.5 ayda olduğu gibi bu sınavı da müthiş bir başarıyla geçti. Ortaya çıkan tek farklı skor maçı izlemeyenleri yanıltabilir, tıpkı Kasımpaşa maçında olduğu gibi. Bordo-Mavililer, Kasımpaşa karşılaşmasında bir şey oynamadan kazanmıştı, fark atmıştı. Ancak, dünkü Bursaspor maçında ise futbol olarak fark yarattılar, tabelada da farkı kaçırdılar.
Trabzon mesajı almış
Trabzonspor kazanırken, Trabzonspor taraftarına da mutlaka ayrı bir parantez açmak lazım. Rıza Çalımbay’ın öğrencilerinin son haftalardaki mücadelesi ve ortaya koyduğu sonucu Medical Park Stadı’nı doldurarak kendileri adına göklere çıkardılar. Uzun zamandır Trabzonspor ile Trabzon şehrinin arasında ciddi bir bağlantı sıkıntısı vardı. Dün geceki maçla beraber bu tamamen ortadan kalktı.
Her şey yeniden başlıyor
Ve artık şunu söylemek gerekir ki... Trabzonspor için deplasman fobisi yoktur Trabzonspor için iç saha baskısı yoktur... Trabzonspor için rakip ayrımı yoktur... Ve Trabzonspor için Süper Lig 2017-2018 sezonu tekrar başlamıştır.
‘’Sihirli dokunuş‘’
Trabzonspor’un 7 maçta yaşadığı sürece dair, “Sihirli bir el değdi” demek yanlış olmaz. Daha önce de yazdık, Çalımbay bir sihirbaz değildi ama ne yapması gerektiğini iyi biliyordu. Bu saatte sonra kimseye kademeye girmeyi, düzgün orta kesmeyi, araya pası öğretemezdi. Sadece bildiklerini hatırlatması gerekiyordu, yaptı da. Ve işte kısa sürede yaşanan o gelişmelerin detayları.
Sorunlara rağmen sorun çözdü
Ersun Yanal döneminde savunmada büyük pürüzler vardı. Rıza Çalımbay döneminde de isimler değişmedi ama takım bütünlüğü sağlandı. 7 maçlık periyotta Trabzonspor, kalesinde sadece 6 gol (3’ü Osmanlı maçı) gördü. Oysa ki, Çalımbay gelmeden hemen önceki sadece 3 maçta bile 12 gol yemişti.
Huzur ortamı sağlandı
Çalımbay, Başkan Usta ve Asbaşkan Ahmet Çubukçu’nun verdiği güveni hiç boşa çıkarmadı. Kısa sürede güven ortamını tesis attı. Evet, oynamadığı için mutsuz olanlar var ama bu isimler kararların arkasında bir adaletsizlik aramıyor, hoca takdiri olduğu görüşünde birleşiyor.
Gol ortalaması yükseldi
Aynı oyuncularla sadece savunma sorunlarını çözmedi Çalımbay, hücum gücünü de katladı. Son 2 maçında rakip fileleri 6 kez sarsan Bordo-Mavililer, toplamda 7 maçta ise 14 gole ulaştı ve maç başına 2 gollük bir ortalama yakaladı.
İlkleri başarmayı bildi
Trabzonspor, yeni dönemde ilkleri de başardı, fobilerinden kurtuldu. İlk kez 4’te 4’e imza atan Fırtına, bu seride deplasman fobisini de aştı. Sezon başından beri dış sahada galibiyeti bulunmayan Bordo-Mavililer, önce Sivasspor’u, ardından da Kasımpaşa’yı mağlup etti.
Taraftarıyla barış sağladı
Müthiş kadro yapılanmasına rağmen beklenen skorların gelmemesi taraftarla takımın arasını da hayla açmıştı. Ancak Rıça Çalımbay ile beraber yakalanan yükseliş, bu sorunu da giderdi. Bordo-Mavili taraftarlar tekrar sezon başındaki havasını yakaladı. Büyük bir sürpriz olmazsa Trabzonspor’un bu hafta Bursaspor ile oynayacağı maçta seyirci rekorlarından biri kırılabilir.
İstanbul’u fethetti!
Fırtına, ezeli rakiplerini arasında barındıran İstanbul takımlarına da büyük sıkıntı çıkarttı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Başakşehir ile berabere kalıp Galatasaray ve Kasımpaşa’yı yenen Bordo-Mavililer, ikinci yarı içinde bu anlamda bir avantaj elde etmiş oldu.
Yönetimi de rahatlattı
Rıza Çalımbay’lı Trabzonspor’un çıkışı yönetim kurulunu da çok rahatlattı. Hatırlanacağı gibi Çalımbay’ın ilk maçı olan Yeni Malatya yenilgisinden sonra birçok yönetici istifa etmiş, taraftar yönetimi kongreye davet etmiş, seçim sandıkları hazırlanmaya başlanmıştı. Ancak saha sonuçlarıyla beraber bu hava da tamamen dağıldı, Başkan Muharrem Usta ve ekibi artık daha huzurlu bir ortamda gerçek işleriyle uğraşma fırsatı yakaladı.
‘’Büyük iş‘’
3 maçlık galibiyet serisinin daha da bir anlam kazanması, gelecek haftaki kritik Bursaspor mücadelesi öncesinde havanın katlanması için Kasımpaşa önünde alınacak sonuç çok önemliydi. Bir kez daha burada iyi futbol ile sonuç ayrımı yaptığımı belirtmek istiyorum. Evet, belki Trabzonspor şu an için akıllardaki ve ideal olarak düşünülebilecek oyunu hala oynamıyor ama ihtiyacı olan puanları topluyor. Şu aşamamada da bundan iyisi düşünülemez.
Takım Okay’ı çok aradı
Stoperdeki 2 as futbolcunun ve orta sahanın belirleyici ismi Okay’ın yokluğunda kazanmanın da çok değerli olduğu şüphesiz. Özellikle Hubocan ile oyundan çıkana kadar Mustafa’nın diğer 2 arkadaşını aratmadığı kesin. Ancak orta alanda iyi niyetli ve yüksek motivasyonlu oyuna rağmen takım bu bölgede hayli aksadı. Kucka savunmaya geçene kadar ne kendisi ne de Okay gibi oynayabildi, Onazi ise fantezi yapmaktan kendini alamayınca bir türlü organizasyon geliştiremedi.
Özel adam: Burak Yılmaz
Ancak bu tip maçların belirleyicisi olan Burak Yılmaz yine sahneye çıktı. Burak gerçekten de özel bir adam. Evet, dün geçtiğimiz haftalara göre çok daha üretken ve iştahlıydı ama çok fazla pozisyon bulamamasına rağmen zor bir fırsatı öyle iyi değerlendirdi ki, şapka çıkartmamak gerçekten de elde değil. Ne kadar isabetli bir transfer olduğunu her hafta yeniden kanıtlıyor adeta.
Son haftaların en kıymetlisi
Tüm oyun öncesi ve oyun içi handikaplara rağmen Trabzonspor’un oyunun sonunda gelen farkla aldığı 3 puan belki de son haftaların en değerlisi oldu. Sakatları düzelecek, özgüveni yüksek ve en önemlisi neler yapabileceğini artık hem gören hem de gösteren Fırtına’nın ligi ilerleyen dönemlerde çok daha fazla etkisi altına alacağından şüphem yok.
‘’Lazım olanı alıyor‘’
Trabzonspor, Antalyaspor önünde çok çok iyi mi oynadı, müthiş organizasyonlar yapıp sezonun en üretken oyununu mu çıkardı? Hayır. Akıllı oynadı ve alması gerekeni aldı. Çünkü Trabzonspor için şu an müthiş oyunların, organizasyonların zamanı değil. Zaman, kayıpların telafi zamanı, rakiplerin takıldığı haftalardaki fırsatları değerlendirme anları.
Geleceğin temeli
Ligin ikinci yarısında hiç kuşku yok ki çok daha organize, çok daha ne yaptığını bilen, daha fazla risk alıp göze hoş gelen oyunu oynayan bir Rıza Çalımbay takımı izleyeceğiz. Ancak bu zamana kadarki süreçte alınacak her puan, o günlerin temeli niteliğinde.
Kaptanların varlığı
Bir parantez de kaptanlar için açmak lazım. Onur ve Burak için. Öyle anlarda sahneye çıktılar ki, skorun 3-0’a gelmesinde büyük rol oynadılar. Sıkıntılı anlarda direnci artırma adına çok değerli işler yaptıklarının altını çizmeliyiz.
Castillo&Onazi ikilemi
Castillo ve Onazi, öyle zannediyorum ki Rıza Çalımbay’ı en çok düşündüren isimlerin başında geliyor. Hiç ortaları yok. Ya oyunun belirleyicileri arasında yer alıyorlar ya da 22 kişinin içinde en kötülerde zirveye çıkıyorlar. Dün özellikle Castillo inanılmaz kötüydü. Eğer bu ikili bir ortalama yakalayamazsa en büyük rekabetin yaşandığı orta sahada her an formasını kaybedebilir.
Taraftar ışığı görünce
Maçın dikkat çeken bir başka noktası da taraftarın ilgisiydi. Son haftalardaki iyiye gidişle beraber ışığı görmüş olacaklar ki, bir hafta içi maçı olmasına rağmen stattaki yerlerini görkemli bir şekilde aldılar. Bu sonuçlar sürdükçe boş koltuklar tamamen dolacaktır.
‘’İsteyince oldu‘’
Trabzonspor, İstanbul’daki rakiplerine gösterdiği reaksiyonu anlık durumlar hariç bir türlü diğer rakiplerine gösteremiyordu. Bu da doğal olarak Bordo-Mavililer’i zirvenin çok uzağına sürüklemiş, kredisini bitirmişti. 3 maçta 7 puan ve özgüven kazanan Rıza Çalımbay’ın takımının Sivas deplasmanında ilkleri yapması gerekiyordu. Tabi ki bu gereklilik sadece kağıt üzerindeki kadro ya da puan cetvelindeki gerçeklikle olmazdı. İstemek, en az büyük maçlar kadar arzulamak, savaşmak, konsantre olmak lazımdı.
Farkı N’Doye yarattı
Rıza Hoca sahaya sürprizler ve rakibe kafa karışıklığı yaratabilecek bir kadroyla çıktı. Burak, N’Doye, Yusuf ve hatta Castillo... Değişerek pozisyon aldılar sürekli aktif kaldılar. Özellikle de N’Doye. Belki dün gol atmadı ama sahanın en fazla iş üreten, yük alan, alan açan oyuncusuydu, ‘Neden var?’ sorusunu hiç sordurtmadı bu kez.
Sivas risk alamadı
Sivas ise bu ‘farklılıklar’ karşısında hep ürkek kaldı, hücuma ekstra katkı verecek hamleler yapamadı. Bu da doğal olarak Trabzonspor’u fazlasıyla rahatlattı. İlk yarıda ev sahibi, gol de dahil, Trabzon’un hatalarından oluşanlar dışında bir organizasyon üretemedi. Orta alanda Onazi-Kucka değişikliği Trabzonspor’un direncini ve ofansif yönünü güçlendirirken, Çalımbaş’ın takımının baskısı kademeli olarak arttı.
Okay beni yanıltmadı
Maç öncesinde Sosa’nın yokluğunun aranmayacağını, Okay’ın dönüşünün ise çok fark yaratabileceğini yazmıştık. Öyle de oldu. Hem savunma-orta alan-hücum hattındaki görevini kusursuz yaptı hem de şık golüyle karşılaşmaya damga vurmayı başardı. Trabzonspor için her maç bir final demişti Rıza Hoca, sadece ilk ders geçildi ama çok değerliydi.
‘’Derbi kadar değerli-5‘’
Başlıktaki 5, Trabzonspor’un yakın geçmişte yaşadığı şokların bir kısmını temsil ediyor. Çünkü ben kaçıncı kez böyle bir yazı kaleme aldığımı bile unuttum. Adı büyük olan maçlarda hiç kötü sınavlar vermeyen ve yüksek konsantrasyonla oynayan Bordo-Mavililer, ne hikmetle ‘diğer’ karşılaşmaların önemli kısmında çok ciddi hayal kırıklıkları yaşattı. 3 maçta 7 puan toplanan serinin ilk yarının sonuna kadar sürmesi, Rıza Çalımbaylı Trabzonspor için artık olmazsa olmaz bir gerçekliktir.
Zira, faturaÇalımbay’a kalmayacak olsa da Karadeniz temsilcisi kredisini tüketti. İstanbul’daki rakiplerinin fikstürü düşünülürse Trabzonspor’un eğer ikinci yarıya umutlu girmesinin tek formülü bu.
Sosa şimdilik sorun değil
Kağıt üzerinde şu an için ciddi görsel eksiklik Sosa... Görsel diyorum çünkü işlevsel bir katkısı Sosa adının ve CV’sinin çok gerisinde kaldı. Üstelik Trabzonspor’un en güçlü ve alternatifin en bol olduğu mevki de bu bölge. En önemli avantaj ise orta alandaki bağları bir arada tutan Okay Yokuşlu. En az Onur ve Burak kadar belirleyici bir isim olan Okay’ın dönüşü Fırtına’nın kozu olacaktır.
Fobiyi aşma zamanı
Sivasspor’un son Fenerbahçe yenilgisi asla takım kalitesine ölçü olamaz. Son derece dirençli ve tutkulu bir takım durumundaki Yiğidolar’ın son 6 maçta sadece 1 kez o da Kadıköy’de kaybettiğini, evinde de Bursa ile berabere kalıp, diğer 4 maçını ise kazandığını unutmamak lazım. Trabzonspor adınaysa deplasman karnesi hiç parlak değil, galibiyeti yok. O nedenle hem 5 maçlık ilk yarı son viraj serisine iyi giriş hem de dış saha fobisini bitiriş için Sivas mücadelesi büyük sınav.
‘’Rıza Çalımbay'ın zor kararları...‘’
Çok acilen puanlar gerekiyor, doğal olarak skorlar ikinci plana atılıyor ama taraftar iyi futbol da istiyor. İkisini aynı anda yapmak zor. Neyi tercih ederek devam edecek merakla bekliyoruz.
Okay dönüyor, Kucka iyileşti, Bero’yu bir şekilde fazlasıyla tutuyor, Onazi’nin futbolu aklını çeliyor, Sosa demoklesin kılıçı gibi esame listesinde duruyor... 2, bilemeden 3 formaya çok aday var. Ne yapacak bakalım.
Ersun Yanal izlerini medya ile ilişkiden yönetimle sıcak temasa, futboluya dokunuştan taraftarla diyaloğa kadar silmeye çalışıyor. Ancak her madde bıçak sırtı! Bakalım nereye kadar gidebilecek.
Transfer dönemi yaklaşırken...
Yılların sorunu; stopere takviye mevzusu halen ilk sırada.
Castillo-Onazi gibi talipleri olan yıldızların durumu ikinci sırada.
İkinci sıradaki duruma göre yeni ihtiyaçlar doğabilir.
Rodallega halen mutsuz. Yanal ikna edememişti, Çalımbay da başaramazsa gitmek istiyor.
Rodallega giderse bir de forvet arayışı kaçınılmaz.
Yusuf ve Abdülkadir için kapı mutlaka çalınacak, ancak gitme ihtimalini sıfır görüyorum.
Sosa, hocasını haklı çıkardı
Oyunda kaldığı süre boyunca 1 pozisyon dışında sadece top ayağındayken varlık göstererek, “Neden oynatmıyorsun?” sorularına hedef olan hocasını haklı çıkardı. En büyük rekabetin olduğu alanda, en çok parayı kazanan olsa da böyle giderse ilk 11’i zor görür.
Abdülkadir neden yok?
Sosa için ne söylüyorsak tam tersi Abdülkadir için geçerli. Çünkü Abdülkadir oynadığı her maçta üzerine koyarak ilerlerken önce hamle oyuncusu oldu, şimdi hiç yok. Elbette Rıza Hoca, ‘Abdülkadir’i kaybeden’ olarak tarihe geçmek istemez ama ona sanki bir an önce yer açmalı.
Onur Kıvrak’ı sözleri...
Kaptanın maç sonundaki taraftarla ilgili sözleri kıymetli. Diyor ki kaptan; “Önce taraftar karşı çıktı, biz de inandık ve galibiyet geldi.” Trabzon taraftarının bu gelişen ve değişen, kırıp dökmek yerine destekleyen profili çok değerli.
Hubocan meselesi
Büyük acılara ilaç olsun diye alınmıştı, üstelik son dakikada. Ancak Uzun Sokak’ta yürüse kimse tanımaz, o kadar az oynadı. Yönetimin en büyük ‘hayal kırıklığı’ transferlerinde ilk 3’te.
Castillo böyle devam ederse...
Müthiş top sürüşlerini golle tamamlaması durumunda kalırsa fark yaratır, giderse büyük para kazandırır.
Taraftarın gözünde Yattara etkisi yaratır.
Burak Yılmaz’ın performansını artırır.
Usta, şeytanın bacağını kırdı
Yakından takip edenler bilir; Muharrem Usta’nın tribünde izlediği maçlarda sevindiğinden fazla üzüldüğünü... Başkan elbette batıl inançların peşinden gidecek değil ama dün gelen son dakika golü onu da rahatlatmıştır mutlaka. Ne de olsa kırdı şeytanın bacağını.
Muhalefette son durum...
Seçim ihtimalini iyi de gitse kötü de seyretse saha sonuçlarından ayırmak zor. Ancak bu tabloda sonuç bazında yönetimin tam rahatlama sağlamadığı kesin. Yine de muhalefet planlarını sekteye uğratmamak adına saha sonuçlarına takılmadan yapıyor.