Arama

Popüler aramalar

‘’Yıldırım için rahat maçtı‘’

12. dakikada Baros’un ceza alanı içerisinde kafasından sekip yana doğru açılan topa Belediyesporlu Rızvan, eliyle bilerek müdahale etti. Penaltı ve sarı kart doğruydu. 19’da Cana kontrolsüzce kayarak rakibine sert bir hareket yaptı. Burada da kart doğruydu. 26’da Belediyesporlu Rızvan, sağdan ceza sahasına girdi. Servet topa kayarak önce göğüsüyle ardından da eliyle dokunmak zorunda kaldı. Bu da bir avantaj oluşturdu. Pozisyon penaltıydı. 50’de Galatasaray ceza alanı içerisinde Tum, topla buluştuğu anda top karnından sekerek önüne düştü. Oyuncunun cephesi yardımcı hakeme doğru, hakem pozisyonu daha geriden görmesine rağmen yardımcıdan da bir uyarı almamış olmasına rağmen, gereksiz bir elle oynama kararı verdi.

57’de,Belediyespor’un kullanacağı bir serbest vuruş sırasında Pino topa vurunca, ortalık bir anda karıştı. Çıkan sarı kartlara meydan vermeden Bülent Yıldırım’ın olaya daha çabuk müdahale etmesi gerekirdi. Pino’ya erken gösterilecek kart o andaki atmosferin gerilmesini önleyecekti. 66’da, Tum’un golünde ofsayt yok. Gol kararı ise doğru.. Ve aynı oyuncuya 71’de kalkan ofsayt bayrak da doğruydu. Sonuçta hakem için zor geçmesi beklenen maç, onun adına kolay oldu. Ancak Bülent Yıldırım’a bir kaç tavsiyede bulunmak lazım. Maçta skor avantajı oluşmuş. Oyuncular da iyi niyetliler. Bazı pozisyonlarda kararsızlık yaşayıp oyunun içinde kalması ve ikinci yardımcı hakeminin doğru olarak devam dediği bir pozisyona düdük çalması, 9 tane sarı kartın gösterilmesi onun adına tecrübe ve deneyimine yakışmayacak durumlardı.

27 Eylül 2010, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Necati Ateş'in pozisyonu penaltı‘’

Özgür Yankaya genç ve vitrine yeni çıkarılmaya çalışılan bir hakem. Kapasite olarak bakıldığında gelecek vadeden biri. Ancak bu hakemi bugüne kadar büyüklerden sadece Beşiktaş’ın maçında üçüncü kez görevlendirmek, diğer büyüklerin maçlarına atamamak, bilerek mi yoksa bilmeyerek mi yapılmış, ama ciddi bir hata olduğunu belirtmek lazım. İyi bir hakem olabilecek birisinin, kafasının ne kadar karmakarışık olduğuna, maçın geneline baktığımızda anlamak mümkündü. İki takım oyuncularına karşı uyguladığı standartsızlık, otoriteyi sağlayamaması umut beklenilen bir hakem değil de, durumu idare eden bir hakem olduğu endişesine bizi sevketti maalesef.

Hakem Yankaya’nın, 17. dakikada Erkan’ın, Ricardo Quaresma’ya arkadan sert hareketi, 21’inci dakikada da Deniz’in aynı oyuncuyu omzundan tutup çekmesine doğru sarı kart gösterdi. Ancak 45’inci dakikada Quaresma topla ilerlerken ayağındaki topa Erkan normal şartlarda müdahale etti. Oyun devam ettirince, Quaresma’nın hakeme karşı eliyle koluyla yaptığı tepkiye seyirci kaldı. 70’inci dakikada Ernst’in yaptığı sarı kartlık çok net pozisyonu devam ettirdi. 90+2’de ise İbrahim Üzülmez’in ceza alanı içerisinde Necati’nin sol ayak bileğine bastığı pozisyona devam diyerek Antalyaspor lehine net bir penaltıyı atladı.

26 Eylül 2010, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Neresinden tutsan elinde kalıyor!‘’

Uzun zamandır geliyorum diyen tehlike ligin beşinci haftasında Gaziantep’te patladı. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Uzun bir süre askerlik hizmeti dolayısıyla hakemliğe ara vermiş olan Deniz Çoban’a sezon başlar başlamaz Antalya’da görev verildi. Çoban Antalya’da yönetmiş olduğu maçta vermiş olduğu hatalı karar ile skora etki etti. Böyle hatalı bir karar veren hakemi tekrar böylesine önemli bir müsabakaya atamak tehlikenin başlangıcı oldu.

Ömer faul yaptı
Maça gelince; Zaten tartışılacak tek pozisyon köşe vuruşu sırasında Ömer Erdoğan ile Yalçın’ın hava mücadelesiydi. Her ne kadar Ömer Erdoğan, Yalçın’dan daha önce yükselip kendisine avantaj sağlamış olsa dahi Yalçın gibi hava hakimiyeti en az onun kadar iyi olan bir oyuncunun topa yükselmesine engel olabilecek bir şekilde sol kolu ve dirseği ile omzuna bir müdahalede bulundu. Ömer Erdoğan böylece Yalçın’ın topa yükselmesine engel oldu. Dolayısıyla pozisyonun Gaziantepspor lehine bir faul olması gerekirken hakemin oyunu devam ettirip gol kararı vermesi büyük bir hataydı.

Seyirci tepkisini artırdı
Zaten köşe vuruşu esnasında sahaya atılmış olan bir kaç tane pet şişeyi Deniz Çoban’ın eline alarak dördüncü hakeme kadar getirmesinden tahrik olan seyirci faul beklediği bir pozisyonda gol yediğini görünce tepkisini daha da şiddetli yapmaya başladı. Ardından yardımcı hakem Muharrem Yılmaz kafasına gelen bir cisim darbesi neticesinde kafasının kanadığını hissedince oyun alanına doğru yürüdü. Burada Deniz Çoban’ın diğer yardımcı hakem Nihat Mızrak ile beraber çok gereksiz 3-4 dakika kadar bir bekleyiş içersinde olmaları da çok anlaşılmadı.

MHK standardı açıklasın
Bu hallerde sistemin ne olduğunu hiç kimse bilmiyor. Çünkü MHK tarafından hakemlere bu konuda verilen bir talimat olmadığını düşünüyorum. Sadece Oğuz Sarvan’ın geçen yıl sezon başında ve sezonun ikinci yarısının ortalarında bir açıklaması olduğunu hatırlıyoruz. O da soyunma odasına girdikten sonra hiçbir hakem maçı tatil edip etmeme konusunda kesinlikle bizi aramasın. Şimdi geçmiş maçlara da baktığımızda buna benzer daha ağır olan pozisyonları da hatırlıyoruz. Kamuoyunun da bizim de gerçekten merak ettiğimiz şey bunun standardı ne? Bu hallerde tatil mi olması gerekiyor, yoksa oyuna tekrar devam edilmesi mi gerekiyor? Bunun açıklamasını MHK’dan bekliyoruz.

21 Eylül 2010, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İlk gol öncesi faul vardı, penaltı ise doğruydu‘’

Hakem kadrosunun en deneyimli ismi Cüneyt Çakır’ın MHK tarafından bu maça atanması bana göre doğru bir karardı. Derbi maçlarında zaman zaman tartışılan Cüneyt’in özellikle son 1 yıl içerisinde Avrupa’da da yükselmesi spor kamuoyunun kendisine karşı bir sempati kazanmasına neden olmuştu. Uzun bir ara derbi maçlarına çıkmayan Cüneyt Çakır,bu maça atandığında her kesimin onayını almıştı. Ancak Cüneyt, belli ki bu maça kafası çok da rahat çıkmamış. Oyunun kontrolünü elinde bulundurmak için çok değişik varyasyonlar denedi. Önce, fazla düdük çalarak kontrolü sağlamaya çalıştı. Bu arada vermiş olduğu hatalı kararlar sonrasında, oyuncuların el-kol itirazlarına maruz kaldı. Özellikle ilk yarının son dakikalarında kontrolü elinden tamamen kaçırdı. İnanılmaz baskı yedi ki, bunun sebebi de oyunculara önceden vermiş olduğu tavizlerdi. Pozisyon olarak bu hataları irdeleyebiliriz ancak ilk yarının son dakikalarında İbrahim Üzülmez’e Emre faul yaptı. Çakır oyunu devam ettirince, tecrübeli oyuncunun faul yaparak sarı kart görmesine neden oldu. Bir önceki pozisyonda İbrahim Üzülmez, faul bekleyip arkadaşının aleyhine düdük çalınınca adeta çıldırdı ve sarı kart gördü. Cüneyt Çakır’ın özellikle Emre’nin birkaç pozisyonda abartılı el-kol itirazlarına seyirci kalması, bunun gibi birkaç pozisyonun ve buna benzer hareketlerin önünü açtı.. Maçta tartışılacak pozisyonlar fazlaydı ama en kritik iki pozisyon var ki, bunlar golle sonuçlandı. Öncelikle Fenerbahçe’nin golü öncesinde, Beşiktaş ceza alanına yandan ortalanan topta her ne kadar kaleci Hakan Arıkan hatalı bir çıkış yapmış olsa da, aslında Lugano, İsmail Köybaşı’nı çekerek topa yükselmesini engelleyip net bir faul yaptı. Ancak hakem oyunu devam ettirince Fenerbahçe’nin golü geldi. İkinci kritik pozisyon ise 84’te yaşandı. Bir ara pasına Bobo çok seri ve hızlı şeklide hareketlendi. Bu pozisyon başlangıcında herhangi bir ofsayt söz konusu değildi. Topla buluşan Brezilyalı yandan ceza alanına girdi. Kaleci Volkan, zamanlama hatası yaparak sol ayağı ile Bobo’ya net bir darbede bulundu. Pozisyon net penaltı ve Volkan’ın gördüğü sarı kart ise doğruydu.

Sonuçta sezonun 5. haftasındaki ilk derbi maçında hakem camiası yara aldı diyebiliriz.

20 Eylül 2010, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu sahada bu kadar!‘’

Oyuncuların birbirlerinden çok sahanın zeminiyle mücadele ettiği, ayakta durmanın bile zor olduğu saha aynen kış mevsimlerindeki zeminlerden daha kötü bir görüntüdeydi. Futbolumuzun değerinden bahsediyoruz, sanırım herkesin ortak düşüncesi de kalitenin gerçekten yükselmesi ve seyir zevkinin artması. Ancak ligimizde mücadele eden birçok takımın saha zemini de bundan farklı değil.

O zaman ‘federasyon bu konuda ciddi yaptırım uygulasa’ diye insan aklından geçirmiyor değil. Ayhan’ın adeta kendi çabasıyla yarattığı gol dışında maçta göze çarpan çok önemli bir şey olmadığını söyleyebiliriz. Hakem Halis Özkahya da bu sahada kör döğüşü şeklinde geçen oyunda fazla da zorlanmadan bir maç yönetti. Ancak bazı pozisyonlarda, birkaç yanlış kararı, vasatın altında bir yönetim göstermesine neden oldu. Pozisyonlara gelince; 27’de Erkan Taşkıran oyunu çabuk başlatmaya engel olduğu için doğru sarı kart gördü. 42’de İnsua dirseğiyle, topla bilerek oynadığı için doğru sarı kart gördü. Yalnız bir pozisyonda Leko bir hava topunda rakibine dirseğiyle sert bir hareket yaptı. Hakem bunu görmedi. Hakemlerimizin önceliği, oyuncuların sağlığını korumaya yönelik tedbir almak olmalı.

19 Eylül 2010, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yüzde yüz penaltı...‘’

Sezon başından beri Beşiktaş’ın, defansı önde kurup, sürekli ofsayt taktiğini uyguladığını görüyoruz. Ancak hızlı ve çabuk oyuncusu olan takımlar karşısında bu anlayışla oynadığı sürece Beşiktaş çok sıkıntı çekecektir. Bundan önceki maçlarda da ve bu karşılaşmada da bire bir net pozisyonlar vererek kalesinde tehlikeler yaşadı. Oyunun geneline baktığımız zaman Quaresma’nın oyuna girene kadar olan bölümünde sadece oyun üstünlüğü Beşiktaş’taydı. Ancak 60’ıncı dakikadan sonra oyuna Beşiktaş adına hareket ve canlılığın geldiğini, rakip yarı alanda ve ceza alanı içerisinde baskıyı daha fazla hissettirdiğini söyleyebiliriz. Guti’nin ustalığı, Quaresma’nın canlılığı ve yaratıcılığı Beşiktaş’ın skor üstünlüğünü son dakikaya kadar kovalayıp arzuladığını gördük. Ernst’in golü de Beşiktaş’ın iyi bir başlangıç yapmasının en önemli anıydı. Maçın Fransız hakemi Laurent Duhamel’e gelince... Duhamel tecrübe ve deneyimine yakışmayacak bir yönetim sergiledi. Maçın kritik pozisyonlarında yanlış kararları daha fazlaydı. Pozisyonlarda ise, 19’uncu dakikada Tabata’ya net bir faul yapıldı, ancak hakem kararsız bir tutum sergileyip gecikmeli düdük çalınca top kaleci Hakan Arıkan’ın ellerine kadar gitti. Aynı dakika içerisinde Nobre’ye net bir faule devam, Ekrem’in nizami hareketine de gereksiz bir faul çaldı. 40’ta Hilbert bir pozisyonda topu kaybetti. Top ve rakip önde kalıp, tehlikeli bir atak oluşacakken, Hilbert rakibini arkadan omuzundan ve formasından çekti. Hakemin sadece faul verip sarı göstermemesi Hilbert adına şans oldu. 82’nci dakikada maçın en önemli ve kritik pozisyonu yaşandı. Guti’nin ortaya doğru çevirdiği topa, CSK’lı defans oyuncusu Bidanov dirseğiyle, bilerek topla oynadı ve kendisine avantaj sağladı. Yüzde yüz penaltı olması gereken pozisyona devam kararı son derece yanlıştı.

17 Eylül 2010, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kontrol hakemdeydi‘’

Bursaspor, tarihinde çok önemli bir ilke imza attı. Şampiyonlar Ligi’nde boy göstermesi Yeşil-Beyazlı ekibin büyük başarısı. Bir defa şunu belirtmek lazım; Şehir olarak Bursa’nın, böylesine önemli bir organizasyona ev sahipliği yapması onlar açısından hak edilmiş bir durum. İnanılmaz güzel bir futbol seyircisine sahip Bursa. Hiç abartısız, ülkemizin önemli futbol şehirlerinden birisi. Ancak Valencia, Avrupa’da önemli başarılara imza atmış bir takım. Belki de Timsah için şanssızlık ilk maçta Valencia ile karşılaşmasıydı. Bundan sonraki maçlarında Bursaspor’un daha başarılı sonuçlar alabileceğini düşünüyorum. Norveçli hakemin, maçın başından sonuna kadar kontrolü elinde bulundurduğunu söyleyebiliriz. Oyunun hakimiyetini, yardımcılarıyla beraber uyum içerisinde sağladığını gözlemledik. Dolayısıyla maçta ekip olarak başarılı bir performans sergilediler.

15 Eylül 2010, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kırmızı güme gitti!‘’

20. dakikada Olcan’ın ayağının dışıyla topa falso vererek önüne almak istediğie pozisyonda, Ali Turan ustaca bir engelleme yaptı. Galatasaray ceza alanına 1 metre mesafe vardı. Net fauldü, devam kararı yanlıştı.

27. dakikada ilk yarının en kritik pozisyonu yaşandı. Mustafa Sarp topla oynama mesafesi dışında ayağını yukarıya kaldırarak topla oynadı. Ancak Antepli oyuncu biraz da uzaktan gelerek topa doğru kafasını uzattı. Tabiri yerindeyse; şüpheli ofsayt pozisyonları gibi muallakta bir durumdu! Dolayısıyla topa daha erken hakim olan Mustafa Sarp’tı. Hakem oyunu devam ettirip gole prim tanıyan düşüncede olsaydı daha doğru olurdu.

48’de Popov orta yuvarlakta Kewell’ı bir güreşçi gibi arkadan boynundan sarılıp yere indirdi. Bir dakika sonra da Elyasa aynı oyuncuya yandan sert bir hareket yaptı. İki oyuncu da doğru sarı kart gördüler.

59. dakikada ise maçın en tartışmalı pozisyonu yaşandı diyebiliriz. Emre Güngör, ceza alanı içerisinde Baros’un götürdüğü topa bir kaleci gibi iki kolunu da yana açarak müdahale yaptı. Top Güngör’ün sol koluna çartı. Penaltı kararı doğruydu. Ancak Emre Güngör’un kart görmesi gerekirdi.

69’da Popov, yardımcı hakem Aleks Taşçığolu’nun verdiği kararı beğenmeyince, beş metre mesafeden hakeme tükürdü. Bu hareketin karşılığı kırmızı olmalıydı. Maçın geneline baktığımızda Bünyamin Gezer tempolu ve hızlı bir maç oynanmasına katkı sağladı gibi gözüktü. Ancak oyunun içerisinde verdiği ve vermediği kararlarda bir hayli tepki çekti. Önceki haftalarda yönettiği Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasında da skora etki eden hatalar yapmıştı. Hazır olmadığı görüntüsünü devam ettiriyor. Bir de defalarca buradan uyarmamıza rağmen halen devam eden bir hastalığı var: Gereksiz yere ceza alanına girmesi başına büyük bir iş açacak. Ama gündeme daha farklı gelmek istiyorsa varsa buna da bir sözüm yok!

14 Eylül 2010, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI