Arama

Popüler aramalar

‘’Giray oyundan ihraç edilmeliydi‘’

Son birkaç dakikası hariç temposu düşük bir maç izledik dün akşam. Durum bu olunca hakem için de pek zor geçmeyen bir karşılaşma oldu. Hakemin genel görüntüsü fena değildi. Sakin ve rahat tavırları, fiziki görüntüsü onun adına olumlu sayılabilir. Ancak Giray’ın göreceği ilk kartı atlamamış olsa, Trabzonspor 60 dakikalık bir süreyi 10 kişi oynayacaktı. Yine hizada ve hatta olmamasına rağmen, Galatasaray’ın ciddi olabilecek bir atağını, yardımcısının bayrağını kaldırmamasına rağmen ofsayt diye durdurdu. Tempolu ve kritik pozisyonların yaşandığı bir maç olsaydı Halis Özkahya’nın performansı nasıl olurdu diye merak etmiyor değilim doğrusu.

Pozisyonlara gelince... 30. dakikada Burak’ın çektiği şut, kolları üstüne yapışık olan Lucas Neill’in eline çarptı. Devam kararı doğruydu. 33’te Pino’nun hızlı, kontratak çıkışını omuz darbesiyle bilerek engelleyen Giray, doğru sarı kart gördü. Fakat 23. dakikada Giray, Elano’yu arkadan tutup çekerken sarı kartı görmüş olsaydı, bu pozisyonda kırmızı görerek oyun dışı kalacaktı. 64’te ise yardımcı hakemin bayrak kaldırmamasına karşın top Pino’ya geldiğinde ‘resen’ ofsayt kararı verdi. Fakat ne kendisinin tuttuğu yer doğruydu, ne de Pino ofsayttaydı. Galatasaray adına ciddi ve tehlikeli olabilecek bir atağı manasız bir şekilde önlemiş oldu.

08 Kasım 2010, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Otorite boşluğu!‘’

Maçın hakemi Bünyamin Gezer, otoritesini öne çıkartan bir görüntü yansıtmaya çalışır. Ancak dün akşam bunu göremedik. Emre’nin, vermiş olduğu bir karar sonrasında Bünyamin Gezer’e gösterdiği tepki çok ağırdı. Ancak Gezer, yaptırım uygulamadan sadece izlemekle yetindi. Arkasından net tekmelerin atıldığı Cristian-Erkan Zengin mücadelesine de kartsız geçiş vermesi, gerçekten hakemin otorite zaafını gösterdi. Maç içerisinde Lugano ile Sezer’e gösterdiği sarı sonrasında bu oyuncuların soyunma odası koridorlarında saha içerisindeki sürtüşmelerini devam ettirmeleri sonrasında gördükleri kırmızı kart ise oyun kurallarının öngördüğü bir uygulamadır.

Önemli ve kritik sayılabilecek pozisyonlara gelince... 2. dakikada ceza alanında Semih’in önünde seken topa, Pele bilerek eliyle oynadı. Penaltıyı doğru veren hakem, göstermesi gereken sarı kartı atladı. 20’de ise Stoch’u arkadan çeken Koray’a gösterdiği sarı kart doğruydu. 25’te çok ilginç bir pozisyona şahit olduk. Erkan yerdeki Cristian’ın omzuna şiddeti az gibi görünse de sonuçta tekme ile vurdu. Bunun üzerine Cristian, röveşata yapar gibi Erkan’ın hassas bölgesine öyle bir vole çaktı ki, tabiri yerindeyse tam ayağına oturdu. İki oyuncuya da kırmızı göstermesi gereken hakem, hiçbir şey yokmuş gibi oyuna serbest vuruşla başladı.

07 Kasım 2010, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Panik ve telaşlı yönetim!‘’

Dün akşam son dakikalar dışında Beşiktaş’ın sürekli pas yapma isteği, Sivasspor’un da kontratak anlayışı temposu düşük bir oyun ortaya koydu. Tolga Özkalfa böylesine giden bir maçı yanlış faul tespitleriyle kendi adına zora soktu. Tedirgin ve telaşlı hareketleri, oyun içerisinde fazla kalışı pek de olumlu görünmedi. Oyunun kontrolünü bazı bölümlerde elinden kaçırdı. Ayrıca Rüştü’nün giymiş olduğu kaleci forması, Sivasspor’un takım forması gibi kırmızı ağırlıklıydı. Beşiktaş ceza alanındaki pozisyonlarda Rüştü’yü diğer oyunculardan ayırt etmek zaman zaman zorlaştı.

Bazı pozisyonlara bakacak olursak... 15’te Beşiktaş Ernst ile atağa kalkmak üzereyken, Siyah-Beyazlılar lehine faul çalmayıp avantaja bırakması gerekirdi. Beşiktaş’ın Necip ile kazarndığı ikinci golde ise ofsayt yoktu. Topun ceza alanına ortalandığı sırada, Bobo pasif ofsayttı. Ancak hiçbir rakip oyuncunun görüş alanını kısıtlamıyordu. Özkalfa, 36’da Sedat’ın Guti’ye yaptığı faul sonrasındaki serbest vuruş sırasında doğru yer tutamadı. Beşiktaşlı oyuncunun sol taraftaki arkadaşını görmesine engel oluşturdu. 55’te Keita, çok net bir şekilde Guti’nin ayağına bastı. Tolga Özkalfa pozisyona çok yakın olmasına rağmen, oyunu devam ettirdi. Guti ise topsuz alanda Keita’yı eliyle hafif bir şekilde itti. Sonrasında Keita, sportmenlik dışı bir hareketle kendisini yere bıraktı. Bu pozisyonda Guti’ye sarı gösterilmesi ağır bir karardı. Aslında Keita’nın sarı görmesi gerekirdi. 88’de Abdurrahman Dereli’nin Nihat’ı tutup çekmesine verdiği sarı ise yerindeydi.

01 Kasım 2010, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yerinde kararlar‘’

Bünyamin Gezer’i uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar iyi gördüm. Oyuna çok kontrollü başladı. Oyuncuların iyi niyetleri de göz ardı edilemeyecek bir faktördü. Ancak Gezer’in pozisyonlara yakınlığı ve genelde doğru tespitleri özellikle ilk yarıda sahada sadece futbolun oynanmasına sebebiyet vererek ortaya seyir zevki yüksek bir maç çıkardı. Serkan Kurtuluş’a göstereceği sarı kartı, bu oyuncunun sakatlık yaşayarak oyunu terk etmek zorunda kalması sonucunda, takım kaptanı Sabri’ye bilgi amaçlı söylemesi de başka bir olumlu tarafıydı. Yalnız kart uygulamalarında zaman zaman yaptığı hataların yanında, maçın son bölümlerinde oyunu oynatma arzusu içerisindeki gereksiz devam kararları neredeyse başına iş açacaktı.

Karşılaşmanın 6. dakikasında Veysel’in, dikkatsiz bir şekilde taban ile Barış’a yaptığı sert harekete, sarı da verilmeliydi. 20’de Yenal, bilerek elle oynayıp topun rakibe gitmesini engellediği için yerinde bir sarı kart gördü. 23’te Uğur İnceman, Galatasaray ceza alanında topu kurtardıktan sonra temas yokken kendini yere bıraktı. Hakemin aldatmaya yönelik hareketten dolayı gösterdiği sarı kart doğruydu. 26’da Radeljic hızlı atak geliştirmek isteyen Pino’ya taktik faul yapınca yerinde sarı gördü. 55’te Antalyaspor’un Musa Nizam’la kazandığı golde ofsayt yoktu.

Ancak Bünyamin Gezer, 74’te serbest vuruşu geciktirdi diye Misimoviç’e çok gereksiz bir sarı kart gösterdi. İlerleyen dakikalarda Misimoviç öyle bir pozisyon yaşadı ki, topu rakibinden kurtardıktan sonra yerde kaldı. Faul verilmeyen pozisyonda aldatma gibi bir görüntü ortaya çıktı, işte ilk gösterdiği gereksiz sarı kart burada başına iş açabilirdi.

31 Ekim 2010, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cüneyt tempoya ayak uydurdu‘’

Maça Fenerbahçe daha üstün başladı. Golü bulana kadar da böyle devam etti. İkinci yarıya ise Bursaspor golle başlayınca, maça müthiş bir tempo geldi. Cüneyt Çakır oyuna kontrollü başladı. Bazı pozisyonlardaki sarı kart uygulamaları dışında otoriteyi elinde tuttu. Böylesine kritik bir maçta neticeye etki etmeyen bir yönetim sergiledi. Yardımcılarının da başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bazı pozisyonlara gelince... 24’te Turgay’la Gökhan Gönül’ün hava topu mücadelesinde Turgay’ın, Gökhan’ın yüzüne bir teması oldu. Faul doğruydu, ancak sarı gereksizdi. 28’de Fenerbahçe ceza alanında topla buluşan Sercan’ın, 63’te topun ağlarla buluştuğu pozisyonda Turgay’ın ve 81’de yine Sercan’ın Volkan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlardaki yardımcı kararları doğruydu. 30’da Ali Tandoğan’ın Stoch’a, 40’ta ise Batalla’nın Emre’ye yaptığı fauller sonrasında bu iki oyuncuya sarı gösterilmeliydi. 44’te Fenerbahçe ceza alanında Bilica-Ömer mücadelesinde, devam kararı yerindeydi, penaltı söz konusu değildi. 58’de Bilica yerde iken Sercan topu Brezilyalı’nın yüzüne doğru vurdu. Yerden kalkan Bilica da, Sercan’ın göğsüne bir kafa hamlesi yaptı. Sarı kart gören iki oyuncunun da kırmızı görmesi gerekirdi. Ancak, hakemin böylesine tansiyonu yüksek bir müsabakada oyunu germek istemeyişini anlayabiliyoruz. Fakat bu oyuna her zaman olumlu yansımayabilir. Bunu da bir uyarı olarak Cüneyt’e söylememiz gerekir.

30 Ekim 2010, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gol nizamiydi‘’

Maçın geneline baktığımızda pek de seyir zevki yoktu. Liderden 10 puan uzak olan Beşiktaş’ın maça daha istekli ve daha hırslı bir oyun yansıtacağını sanmıştık. Fakat Beşiktaş defansında birkaç yıldır süregelen kademe hatalarının devam ettiğini dün akşam da gördük. Aynı 90+2’de yenilen gol öğreneğinde olduğu gibi.

Maçın Hakemi Kamil Abitoğlu’na gelince. Fena maç yönetmedi. Ancak bazı futbolculara gösterdiği hoşgörü hastalığından kurtulmalı. Tıpkı 90’da İbrahim Toraman örneğinde olduğu gibi.

Önemli pozisyonlara bakacak olursak... 40’ta Santana, Hilbert’in ayağındaki topa arkadan kayarak müdahale etmek istedi, ancak Alman oyuncuya bir temasta bulunmadı. Fakat Hilbert’in darbe almış gibi sakatlık yaşarcasına hareketinden dolayı Santana sarı kartı gördü. 54’te yardımcı Volkan Narinç’in 1 metre önünde Hilbert’e net faul yapıldı. Ancak Beşiktaş aleyhine taç atışı verildi. 63’te Hilbert, Moritz’i kolundan çekince bu oyuncunun pozisyonu bozuldu. Hakemin gösterdiği sarı kart doğruydu. 74’te Kayserispor’un kullandığı kornerde Rüştü, kale alanı içerisinde Ernst’e çarpıp yerde kaldı. Hakemin bu devam kararı da doğruydu. 83’te Ali Bilgin kayarak Ernst’in ayağına bastı. Faul olması gereken pozisyonu devam ettirmesi yanlıştı. 90+2’de ise maçın en tartışmalı pozisyonu yaşandı. Furkan, Beşiktaş defansının arkasında topla buluştuğunda Hilbert ofsaytı bozuyordu. Yerinde bir kararla oyunu devam ettiren yardımcı, Furkan’ın Kayserispor adına 3 puan getiren golü bulmasına imkan sağladı.

26 Ekim 2010, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zor maçı mükemmel yönetti‘’

Durumları ne olursa olsun Fenerbahçe-Galatasaray maçları hep gündem yaratmıştır. Kaldı ki, maç öncesinde de Galatasaray cephesinde yaşananlar bu maçı daha önemli bir hale getirmiş, hakem açısından müsabakanın zor olacağının sinyallerini vermişti. Öyle de oldu. Tempolu ve mücadeleci bir oyun sahaya yansıdı. İlk yarıda Galatasaray, ikinci yarıda ise Fenerbahçe gol bulmak için daha istekli göründüler. Ancak karşılaşmanın berabere sonuçlanması da hak edilen bir skor gibi neticeye yansıdı. Bülent Yıldırım, oyunun her dakikasında kontrollüydü. Otoritesini fazla abartıya kaçmadan ve oyuncuları germeden kullandı. Skora ve neticeye tesir etmeyecek bazı hataları da yok değildi. Ancak böylesine önemli bir dünya derbisinde bu hataları da kabul edilebilir. Bülent Yıldırım’ın başarılı bir müsabaka yönettiğini söyleyebiliriz.

Kartlar yerindeydi

Bazı pozisyonları değerlendirecek olursak... Karşılaşmanın 17. dakikasında Neill’in kontrolsüz bir şekilde Galatarsaray ceza alanına yakın bir noktada Stoch’a yaptığı hareket, net bir fauldü. Hatta sarı da gösterilebilecek bir pozisyondu. Lucas, hakemin çaldığı faul sonrasında abartılı bir şekilde faul yapmamış gibi bir harekette bulundu. Bu durum ona sadece uyarıyı getirdi. Vuruşun kullanılması sonrasında Loric Cana’nın ceza alanı içerisindeki sakatlık sürecinde, Yıldırım oyunu durdurarak doğru bir karar verdi. Bülent Yıldırım, Lucas Neill’e agresif oyunu ve arka arkaya yaptığı taktik fulller’in ardından, 24’te Niang’a yaptığı sadece faul olan bir pozisyonda bu kez sarı kartı gösterdi. 34’te Galatasaray ceza alanında Niang ve Dia’nın arasında kalan Sabri’nin ayağı, Dia’nın omuzlarına kadar çıktı. Bu bir pozisyon gereğiydi ve devam kararı da doğruydu. Atışın kullanılmasından sonra, dönen topta bu kez Emre, çabuk ve hızlı atak geliştirmek isteyen Pino’ya bilerek faul yaptı. Bu sarı kart da doğru bir karardı. Yine 42’de Ayhan’ın Emre’ye yaptığı sert harekete ve 82. dakikada Emre’nin serbest vuruş kullanmasını ayağını uzatarak engelleyen Pino’ya gösterilen sarı kartlar da yerinde kararlardı.

25 Ekim 2010, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hakem 4 penaltı vermedi‘’

Abdullah Yılmaz’ın bu maçtaki genel yönetimine bakıldığında ikili mücadelelerde pek de standardı yakaladığını göremedik. Oyunun birinci devresinde ilk dakikalarda özellikle Konya ceza alanında Dia’nın yarattığı kritik pozisyonlarda Basem Abbas ile girmiş olduğu mücadelelere şahit olduk. Hakem 3 kez penaltı olması gereken pozisyonları devam ettirdi. Skor avantajı oluşmamış olsaydı, çok sıkıntı çekerdi. Ancak arka arkaya gelen Fenerbahçe golleri, oyunu gerilmekten kurtardı diyebiliriz. Buna 90+2’de Semih’e yapılan penaltı da eklenince, Abdullah Yılmaz’ın net 4 tane penaltıyı atladığını görmüş olduk. Şunu söylemek lazım, skor avantajı oluşmayan bu tip maçlarda zorlanacağı bir gerçek. Pozisyonlara gelince: 5’inci dakikada Konya ceza alanı içerisinde Dia’nın ayağının üstüne rakip oyuncu bastı. Net bir faul ve penaltı olması gereken bir pozisyon. Yine 18’inci dakikada Konya ceza alanına topla giren Dia’ya Basem Abbas, hem ayağını tehlikeli bir şekilde kaldırdı, hem de yüzüne ayağıyla sert bir darbesi oldu. Bu pozisyon da net penaltıydı. Ancak hakem endirekt vuruş verdi. 36’ncı dakikada Gökhan Gönül, Konyaspor ceza alanında taç atışını Dia’ya doğru kullandı. Geriden gelen Basem Abbas yine dikkatsizce ve topla ilgisi olmadan doğrudan Dia’ya yaptığı hareket net faul ve penaltıydı. En son 90+2’de topla gitmek isteyen Semih’e Konyasporlu oyuncunun Semih’i tutması da penaltıydı. Hakemin verdiği en doğru karar 7’nci dakikada Yobo’nun doğal konumdaki ellerine çarpan topta vermiş olduğu devam kararıydı.

19 Ekim 2010, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI