Arama

Popüler aramalar

‘’Çakır iyi maç yönetti‘’

Temposu ve heyecanı, 90 dakika boyunca üst düzeyde yaşanan bir maç oldu. Baştan sona müthiş bir karşılaşma izledik. Böylesine bir maç, Cüneyt Çakır içinde zordu. Ancak Cüneyt Çakır kendisinden beklenen performansı sergilemeyi başardı. Oyunu yakından takip edip, kontrolü hep elinde bulundurdu. Gerektiği gibi oyunun gerilmesine izin vermeyerek, yardımcılarıyla başarılı bir maç yönetti. Şunu da belirtelim ki çok tempolu ve heyecanlı olan bir karşılaşmada, aman aman kritik pozisyonların olmaması hakemin başarısına gölge düşürmez. Galatasaray için kabusa dönüşen bu sezon, sanırım hafızalardan silinmeyecek. Önemli olan ve dikkatimizi çeken bazı pozisyonlara bakacak olursak, 32. dakikada Stancu serbest vuruş kullanılacakken topa ayağını uzatınca, topun oyuna girmesini geciktirmesinden dolayı doğru bir sarı kart gördü. Bu dakika içerisinde, Cenk Tosun da hakeme gereksiz bir itiraz yapınca, doğru olarak sarı kartı görmüş oldu. Maçın en tartışılacak pozisyonu 55. dakikada yaşandı. Gaziantep ceza alanı içerisinde topla buluşan Baros rakibinden kurtulmak isterken, Dany önce topa dokunup daha sonra da yandan Baros’a bir hamlede bulundu. Ancak bu pozisyon gereği olduğu için hakemin devam ettirmesi yerinde bir karardı. 67’de, Culio’ya sert bir faul yapıldı. Daha sonra, Culio hakeme doğru kart istediğini belli eden bir hareket yaptı. Her ne kadar hakemlere verilen talimat, Culio’ya kart gösterilmesini gerektiriyorsa da bence Cüneyt’in kart göstermemesi yerindeydi. 73’de Serkan Kurtuluş, Popov’u arkadan kolundan tutup çekince doğru bir sarı kart gördü. 90+2’de ise, Antep ceza alanına giren Yekta’nın ortaya çevirmek istediği top, Dany’nin dizinden sekip köşe vuruşuna dönüştü. Galatasaraylılar’ın penaltı bekleyişi gereksizdi. Bu pozisyonda da Çakır doğru karar verdi.

03 Mart 2011, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hüseyin Göçek neden derbilerde yok?‘’

Bu arada kafama takılıp da cevabını bulamadığım bir konuyu paylaşmak istiyorum. Konu şu; FİFA kokartlı hakem Hüseyin Göçek’in en son yönetmiş olduğu üç büyüklerin maçına baktım. 18 Nisan 2010’da Fenerbahçe- Beşiktaş maçında düdük çalmış. Bu karşılaşmadan sonra 13’ü Süper Lig’de, 6’sı Bank Asya’da olmak üzere toplam 19 maç yönetmiş ve ikinci devreyle beraber boş geçirdiği bir hafta yok. Şimdi, ‘ne var bunda’ diyebilirsiniz.

Sorum şu: FİFA hakemi olan Göçek’in o maçtan sonra neden bir daha derbi mücadelesinde düdük çalmaması...

MHK özellikle derbi ve büyüklerin maçına hakem bulmakta zorlanırken Hüseyin Göçek’i neden düşünmüyor? En son yönettiği maçta ciddi hatalar yapmıştı. Ancak böyle kötü maç idare edip de, hata yaptığı takımın maçına tekrar çıkan çok hakem hatırlıyoruz. Mesela; ilk yarıda Cüneyt Çakır kötü yönetim göstermesine rağmen ikinci maça tekrar verilmişti. Buna benzer birçok örnek verebilirim. Şimdi Hüseyin Göçek sadece kötü performans serilediği için mi büyüklerin maçına çıkmıyor? Yoksa farklı bir sebebi mi var? Gerçekten çok ilginç... Sayın Oğuz Sarvan çok iyi biliyordur. Bu uygulamanın anlamı cezadır ama bu ceza nasıl bir cezadır, doğrusu ben bir cevap bulamadım. Bu konuda beni cahil kabul edebilirsiniz. En iyisi konunun bire bir muhatabı olan Sarvan’a buradan sorayım. Bu uygulamanın anlamı nedir ? Kadrodaki her hakemin birbirlerini nasıl takip ettiklerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Her hakem durumdan vazife çıkarır, onu da biliyorsunuz. Bundan önce yazdım, doğru atamalar yapın ki, kadrodaki hakemlerin de kafası karışmasın. Her maçta skora ve neticeye tesir etmeye başladı hakemler. Geçen hafta oynanan 9 maçta da hakem hatası oldu. Halen farkında değil misiniz, bu lig bu şekilde devam ederse nasıl bitecek ey MHK?

02 Mart 2011, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yıldırım'dan üç büyük hata‘’

Genç oyuncu da topa vurup sportmenlik dışı hareketten ikinci sarıyı gördü ve kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Eğer Necip tek sarı görerek oyunu tamamlasaydı bir sonraki Trabzon maçında oynayamayacaktı. Ama şimdi hafta içerisindeki kupa maçında bu cezasını çekerek hafta sonundaki maçta forma giyebilecek. Bunu futbolumuzun marka değerinin nerelerde olduğunu hatırlatmak adına belirtme gereği duydum.

Pozisyonlara baktığımızda ise 18’inci dakikada serbest vuruş esnasında Antalya ceza alanına ortalanan topta, ceza alanı içerisinde Radeljiç, Sivok’u formasından tutup çekti ve Sivok kurtulmaya çalışırken, Radeliç, Çek oyuncuyu dirseğini de yapıştırarak yaraladı. Penaltı ve Radeljiç’e kırmızı verilmesi gerekirdi.

Penaltı değil de korner mi!

43’te bu defa Beşiktaş ceza alanında yardımcı hakemin önünde İsmail-Kenan mücadelesinde, İsmail topa müdahale etmek isterken, Kenan’ın ayaklarına net bir darbede bulundu ve oyuncunun koşu yolunu tıkadı. Net penaltı olmasına rağmen korner kararı çıktı. Hadi penaltı değil ama köşe vuruşu da değil ki...

55’inci dakikada ise Beşiktaş’ın Ekrem Dağ ile kazandığı gol öncesinde, top Portekizli yıldız Quaresma’nın ayağından çıktığında Ekrem 1 metre kadar ofsayttaydı. Sonuç olarak bu maçta da ciddi hatalar yapan Bülent Yıldırım formsuz maçlar yönetmeye devam etti.

01 Mart 2011, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Birer penaltıyı yedi‘’

Yüzde 100 faul olan pozisyonlarda, düdüğünü çalmamasına anlam vermek gerçekten zor. Ancak bu yorum hataları; seyircileri, teknik heyeti ve oyuncuları gereksiz bir gerginliğe sürüklüyor. Bu maçla ilgili bazı pozisyonları irdeleyecek olursak, 40. dakikada Burak, kendi yarattığı pozisyonda bir anda kale alanı içinde Souleymanou ile karşı karşıya kaldı. Souleymanou’nun kayarak iki eliyle Burak’ın ayaklarına darbesine ‘devam’ dedi. Penaltı olması gereken pozisyonda köşe vuruşu kararı çıktı. 54’te Burak ile Önder’in pozisyonu her ne kadar ikili mücadele gibi gözükse de, Burak, Önder’in kolunu kendi vücuduna yapıştırmış gibi görünse de faul yoktu, Burak’ın golü nizamiydi. 72’de Glowacki, ceza sahasında Mehmet Eren’e sert bir müdahalede bulundu. Bu pozisyonundaki devam kararı da inanılmazdı. Yine 85’te Burak, tam Kayserispor’un ceza alanına girerken Hamza’nın vücuduyla yaptığı yüzde 100’lük bir faule maruz kaldı. Yunus Yıldırım bu pozisyonu da inanılmaz bir şekilde devam ettirdi. Sonuçta, hakem oyun içerisinde ciddi ve sonuca etki edecek hatalar yaptı.

28 Şubat 2011, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yardımcılara alkış‘’

Oyunun tamamına baktığımızda Kasımpaşa’nın yarı alanında oynanan bir maç izledik. Bu tip maçlarda hakemlerin işi de çok zor olmaz. Doğru yer tutabilen hakem genelde isabetli kararlar verir. Halis Özkahya ise böylesine kolay olan bir maçta, tartışılacak yorumlar yaptı. Özellikle faullerde standarttan uzaktı. Örneğin Alex’in attığı nefis frikik golü öncesinde verdiği faul kararında olduğu gibi. Oyunu disipline etmekte de pek başarılı değildi. Bunlara örnek, bir pozisyonda Emre’nin arkasından koşarak, “Lütfen lütfen” diyerek taviz vermesi ve Sancak’ın oyundan atılmak için elinden geleni yapmasına rağmen kırmızıyı görmemesiydi. Halis Özkahya’nın en iyi tarafı kondisyonuydu.

Başka bir konu da bu maçta yardımcıların oyuna fazla müdahil olmalarıydı ki, bu maç için bakıldığında isabetli olduğunu söyleyebiliriz. Sonuçta hakem skora etki yapmadı. Fenerbahçe ise çok iyi oynamamış olmasına rağmen oyunu sürekli kontrol altında tutarak galip gelmeyi başardı. Önemli pozisyonları irdeleyecek olursak. 16’ncı dakikada Dia’nın, rakibinin sert faul pozisyonuna maruz kalmasını hakem anlamsız şekilde devam ettirince, Emre Belözoğlu’nun da kendisine azarlarcasına sözler söylemesine sadece bakmakla yetindi. 21’inci dakikada Sancak bu kez Emre’nin aşil tendonuna kontrolsüz olarak ayağının ucuyla bastı. Sancak faulün yanında sarı kart da görmeliydi. 43’üncü dakikada ise devreye yardımcı hakem Ekrem Kan girdi. Yobo ceza alanı içerisinde topla eliyle oynadı diye telsizden uyarısını gecikmeli penaltı olarak değerlendirdi ki, bu karar doğruydu. Burada yardımcının cesaretini de alkışladığımızı belirtelim. 55’inci dakikada Fenerbahçe’nin ikinci golünü atan Dia kritik pozisyonda olmasina rağmen ofsaytta değildi, verilen gol kararı da yerinde oldu.

27 Şubat 2011, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aydınus iyi maç yönetti‘’

Kazım, Sabri, Çağlar ve Culio gibi topa isabetli ve sert vurabilen oyuncuların aklına da bir türlü kaleye şut çekmek gelmedi. Böyle bir havada, iyi bir oyunu sahaya yansıtabilmek çok kolay değil. Fakat, ilk yarıda toplam 3 defa yerine en az 13 kez kaleye şut çekmenin avantaj oluşturabileceğini idrak edememek, futbolda aklı kullanmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. İkinci devre, Galatasaray’ın yapamadığını Büyükşehir Belediyespor yaptı. Hızlı ve çabuk kontrataklar geliştirerek üç puanı almayı başardılar.

Golde ofsayt yok
Son haftaların en formda hakemi olan Fırat Aydınus, bu karşılaşmanın tamamına baktığımızda da iyiydi. Kendine güveni tam olarak sahaya yansıdı. Kararları genelde doğru ve isabetliydi. Gerçi kendisini çok zorlayan bir maç da olduğu da söylenemez. Kötü havaya rağmen başarılı bir maç yönettiğini söyleyebiliriz. Bazı önemli pozisyonları irdeleyecek olursak, 30. dakikada Marcin Kus’un Stancu’ya arkadan çelmesinde gördüğü sarı kart doğruydu. 32. dakikada, Sabri’nin pasında topla buluşan Baros’un pozisyonu kritikti. Devam ve verilen golde karar yerindeydi, Baros ofsayt değildi.

Penaltı doğruydu

67. dakikada Gökhan Ünal, Galatasaray ceza alanında iken Servet’in elini karın bölgesinde hafif hissettiği anda durarak penaltı bekledi. Ancak hakemin vermiş olduğu devam kararı isabetliydi. 75. dakikada ise Ekrem, çok hızlı bir şekilde Galatasaray ceza alanına girip, Kazım’ın önünde bir anda yerde kaldı. Bu pozisyon sonrası penaltı kararı geldi ki doğru bir karardı. Çünkü öndeki bir oyuncuya arkadan dokunulduğu an, bu oyuncunun dengesi bozulur. Kazım’ın arkadan dikkatsizce Ekrem’e dokunması, bu pozisyona iyi bir örnekti. Burada Ekrem’in de ustaca bir penaltı yarattığını söylemek gerekiyor.

27 Şubat 2011, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Derbi hataları‘’

Maç öyle hızlı ve oldukça tempolu başladı ki, çabukluğuyla bildiğimiz Ekrem Dağ bile, Dia ve Niang’ın bindirmelerinde zor anlar yaşadı. Öyle ki, iki kez Niang’a bir kez de Dia’ya sert fauller yapmak zorunda kaldı. Cüneyt Çakır bu üç sert hareketin ilkine uyarı, ikincisine de sarı gösterdi. 14. dakikada Niang’a yapılan faul diğerlerinden daha sertti. Ekrem, ayak tabanı ile rakibinin dizine ve bacağına doğru biraz da yaralayıcı bir darbede bulundu.

Oyundan atılmayınca golünü attı

Cüneyt Çakır’ın bu harakete sadece faul vermesi Ekrem adına büyük şans oldu. O da oyundan ihraç edilmeyince 44’te öyle bir gol attı ki, parmak ısırtacak cinstendi. 51’de Beşiktaş ceza alanına ortalanan bir topta maçın başından itibaren birbirleriyle itişip kakışan Ferrari-Lugano ikilisinin gösterisini izledik. Ferrari bir güreşçi gibi Lugano’yu boynundan çekip yere indirdi. Net penaltı olması gerekirdi ancak köşe vuruşu kararı çıktı. Bu kez Ferrari 62’de yine kendi ceza alanı içerisinde köşe vuruşundan gelen topa önce kafayı vurdu. Sonrasında ise arkasındaki Lugano’nun yüzüne tokatı yapıştırdı. Bu kez Cüneyt Çakır hem penaltıyı, hem de kırmızı kartı doğru olarak gösterdi. Diğer kritik bir pozisyonda 75’te yaşandı. Alex ile İbrahim Toraman, aynı hizadayken şık bir ara pasında topla buluşan Brezilyalı oyuncu pozisyonu golle sonuçlandırdı. Gol kararı doğruydu. Pozisyonda ofsayt yoktu.

Daha ligin sonuna çok var

Sonuçta Cüneyt Çakır, çok koşarak pozisyonlara yakın oldu. Oyunu kontrol altına almak için yoğun çaba harcayıp başarılı da oldu. Vermiş olduğu faullerde isabet oranı yüksekti. Ancak iki tane ciddi ve kritik sayılabilecek yorum hatasında bulundu. Karşılaşmanın Fenerbahçe’nin skor üstünlüğüyle bitmiş olması bir anlamda Çakır’ın da şansı oldu. Yalnız ligin bitmesine daha 12 hafta var. Kadronun en önemli hakemini, hem fizik olarak, hem de kafa olarak fazla yıpratmamak gerekiyor.

Özellikle konunun ilgililerine de bu önemli öneride de bulunmuş olalım.

21 Şubat 2011, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Culio penaltıyı unutturdu‘’

İki takım da bol pozisyon buldu. Buna rağmen çok kaliteli bir maç oldu mu, hayır. Ama iki takım oyuncularının da göstermiş oldukları mücadele yüksekti. Bucaspor iyi direndi. Hakemlerin çok konuşulduğu ve zor dönemeçten geçtiği bu zamanda, üzerinde olan sorumluluğunun bilincinde olması Kuddusi Müftüoğlu’nun olumlu tarafı. Bu maça baktığımızda da oyunu baştan sona kontrol altında tuttu. Oyunculara yaklaşımı da son derece olumluydu. Yalnız, Kuddusi’nin bu maçtaki genel görüntüsü biraz formsuz olduğu izlenimini bıraktı. Önemli ve ciddi birkaç yorumlama hatasını, son haftalardaki yoğunluğuna bağlayalım. Önemli pozisyonlara gelince, 35. dakikada yapılan ortada, oynama mesafesindeki bir topa Kazım ayağını uzattı, Bucalı oyuncu kendisine faul yapılmış gibi yerde kalınca hakem de doğru kararla pozisyonu oynattı. Daha sonra, oyuncunun sakatlık nedeniyle tedavisini istemesi sonrasında, maçı durdurup hakem atışıyla oyuna başlaması doğruydu. 39. dakikada Erkan, Culio’ya yandan sert bir hareket yapınca sarı kartı doğru gördü. Bu serbest atış esnasında, ceza alanına ortalanan topa Servet’le beraber yükselen Mendy’nin eli açıktı ve topla oynadı. Penaltı ve sarı kart olması gereken pozisyonda devam kararı yanlıştı. 81. dakikada, Buca’nın kullanmış olduğu bir serbest vuruş esnasında barajın içindeki Kazım, topa arkasını döndüğü esnada top dirseğine çarptı. Kazım’a gösterilen sarı kart ve verilen serbest vuruş son derece yanlıştı.

20 Şubat 2011, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI