‘’3 penaltı vermedi‘’
Geçen sezon yönettiği Fenerbahçe-Beşiktaş maçından sonra, 1 yıldır üç büyüklerin maçına, nedeni açıklanmayan bir sebeple verilmeyen Hüseyin Göçek, birden pazartesi Beşiktaş’ın, Cumartesi de Fenerbahçe’nin maçına atandı. Böylesine bir dönemde Hüseyin Göçek’e bu maçın verilmesi ödül müdür, ceza mıdır? Göçek’in adına çok üzüldüm. Bir FIFA hakeminin yok edilişine ancak bu şekilde şahit olabilirdik. Maalesef onu da gördük. Fenerbahçe’yi tutmadığını ispatlamak istercesine bir düşüncede sahaya çıkan Göçek, inanılmaz hatalar yaparak maça damgasını vurdu. Oyunun kontrolünü bir türlü sağlayamadı. Özellikle, köşe vuruşları sırasında, Emre Güngör-Lugano ikilisine bir türlü önlem alamadı. Oyuncuların itirazlarında da otorite kuramadı. En önemlisi; Fenerbahçe adına vermediği penaltılarla, tansiyonu yükselen taraftarı sakinleştirme görevini, kendisi yerine getiremediği için, bir kulüp başkanının sahaya kadar inmesine neden oldu.
İpin ucunu daha ilk dakikada kaçırdı
Pozisyonlara gelince... Emre Güngör’ün, Alex’e yaptığı net penaltıya devam, dedi. Bu karar oyunun fitilini ilk dakikadan ateşledi. 20’de bu kez Niang, ceza alanına girdiği anda, Ivan eliyle Senegalli’yi sırtından itti. Bu itme belki şiddetli değildi ancak, koşu halindeki Niang’ın dengesini bozunca, ayakları takılıp yerde kaldı. Penaltı olması gereken pozisyonda, Niang’a aldatmaya yönelik hareketten sarı gösterdi. 45’te, Emre Güngör, köşe vuruşu sırasında önündeki Lugano’yu sarılarak yere indirdi. Bu da net bir penaltıydı.
Tek doğru kararı goldü
Bir devrede yüzde 100, üç net penaltı pozisyonuna devam diyen hakemin bu kararları gerçekten, büyük şaşkınlık yarattı. İkinci yarıda da durum pek farklı değidi. Hakem oyunun kontrolünü tamamen kaçırdı. Sarı kartlar havada uçuştu, (13 sarı, 1 kırmızı) ancak Lugano’nun Wagner’in ayağına, Popov’un Emre’nin tendonuna bastığı pozisyonlarda, kırmızı yerine sarı göstermesi de hakemin oyundan tamamen koptuğunun göstergesiydi. Hüseyin Göçek, 50’de Semih’in, Karcemarskas’ın tutmuş olduğu topa vücuduyla hamle yapıp gol yaptığı pozisyonda dahi iptal kararını vermekte tereddüt yaşadı. Ancak iptal kararı doğruydu. Hüseyin Göçek adına ‘Bu maçta en doğru karar neydi?’ derseniz. 90+4’te Santos’un atmış olduğu golde, yardımcısının kararına uyarak vermiş olduğu doğru gol kararıydı.
‘’Kırmızı kart kararı ağırdı‘’
Bu dakikaya kadar oyun da dengeliydi. Sahada eşit denilebilecek bir mücadele vardı. Ancak Kazım’a göstermiş olduğu ağır kırmızı kart oyundaki dengeyi bozup, skora da direkt etki yaptı. Sonuçta hakemin maça da, zirve yarışına da tesir eden bir hata yaptığını söyleyebiliriz. Pozisyonlara gelirsek... 16. dakikada, Galatasaray ceza alanı içerisinde çok yakın mesafeden, yerdeki Ayhan’ın eline çarpan top dışarı çıktı. Pozisyon penaltı değil ancak köşe vuruşu kararı gelmeliydi. 23. dakikada Jaja, kendisine yapılan bir faul sonrasında kart isteğinde bulununca sarı gördü. Burada şunu belirtmemiz lazım, bu tip pozisyonlarda hareketlerin ölçüsüne bakılmaksızın hakemlere talimat veriliyor.
74. dakika maçın kırılma anıydı
28. dakikada Galatasaray lehine verilen bir serbest vuruşu, Neill çabuk kullanarak Kazım’a iletti. Ancak hakemin top hareket halinde diye pozisyonu kesmesi gereksiz oldu. Oyunu devam ettirse daha doğru olacaktı. 48. dakikada Burak’ın ayağından seken topa, gözleri topta olan Zapata iyice uzanarak eliyle dokundu. Aynı anda da ayaklarıyla Burak’a bir teması oldu. Devam kararı doğruydu. Niyet tamamen topa yönelikti. 74, maçın kırılma dakikasıydı. Topu ayağından biraz fazla açan Serkan, kayarak kendi topuna temas ettiği anda Kazım da açılan topa ayak tabanıyla müdahale etmek istedi ve kramponu Serkan’ın bileğinin üzerine geldi. Kırmızı kart ağır bir karardı. Çünkü Kazım bilerek ve isteyerek basmadığı gibi, bu hareketin şiddeti de çok sert değildi.
‘’Es Es'te Erkan atılmalıydı!‘’
Brezilyalı Diego’nun, Caner ve Niang’ın gollerindeki hatası belli ki arkasında çok tartışma yaratacağa benziyor. Cüneyt Çakır’ın kendisi değil, ismi maç yönetmeye başladı. Oyuncuların Cüneyt’in verdiği kararlara saygı göstermeleri, onun da sahadaki işini kolaylaştırıyor. Yardımcılarıyla da çok iyi anlaşınca, MHK da sürekli Cüneyt Çakır’a bu isimleri veriyor. Haklarını yemeyelim, bu yardımcılar görevlerini çok iyi yapıyor. Ancak arada bir diğer yardımcıları da unutmamak lazım.
Oyun kuralları içinde
Maçtaki pozisyonlara gelince,
10. dakikada Caner’in golünde Diego itildiğini söylese de, bu mücadele oyun kuralları içerisinde kabul edilebilir bir hareket. Buna benzer bir pozisyon,
28. dakikada Gökhan Gönül-Erkan mücadelesinde yaşandı. Eskişehir ceza alanındaki bu harekete de doğru karar çıktı. 31. dakikada Gökhan’ın topu kurtarıp Erkan’ın önüne geçtiği anda, bu oyuncunun kontrolsüz hareketi oldu. Sarı kart doğruydu. Ancak bu pozisyonun bir benzeri 45’te yine Gökhan-Erkan arasında yaşandı. Bu sefer sadece faul kararı geldi. Doğrusu Erkan’ın ikinci sarı ve kırmızı kart görmesiydi.
Genel performansı başarılı...
38’de Senegalli golcü Niang topu elle düzelterek önüne alıp kendisine avantaj sağlaması sonrasında ise doğru bir sarı kart gördü. Sonuç olarak Avrupa Kupaları’nda da görev alan Cüneyt Çakır’ın bu maçtaki genel performansını, başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz.
‘’Tayfur daha cesur olmalı!‘’
Yıllarca Beşiktaş’ta takım kaptanlığı yapmış birinin, kenarda böylesine pasif ve şaşkın bakışlı görüntüsünü çok yadırgıyorum. Sevgili Tayfur’u daha cesur, kendine güvenli, aynı zamanda yerine göre agresif görmeyi doğrusu tercih ettiğimi söylemek istiyorum. Sonuçta onun başarısı yerli bir hocanın Türk futboluna kazandırılması demektir. Mesela Tolunay Kafkas örneğinde olduğu gibi... Maça baktığımızda Simao’nun 65’inci dakikadaki golüne kadar, Antep’in belirgin üstünlüğü ve Rüştü’nün kurtardığı çok net pozisyonlar olmasa, rövanş için Gaziantep çoktan avantaj kazanmış olacaktı. Ancak futbolun adaletsizliği ve şans faktörü bu olsa gerek. Simao’nun harika golünden sonra oyunda denge sağlanıp, Beşiktaş’ın pozisyonlar bulup skora gitmesine neden oldu. Bülent Yıldırım oyunu kontrol altında tutmayı başardı. Genelde vermiş olduğu kararlardaki isabet oranı yüksekti. İki tane çok iyi avantaj oynattı, sonrasında sarı kartlarını yerinde gösterdi. Yalnız 90+2’de İvan de Souza’ya gösterdiği ikinci sarı ve kırmızı kart, bu maçtaki yönetimine yakışmadı. Bülent Yıldırım tarafından bu hareket daha olgun karşılanmalıydı.
‘’İki net penaltı verilmedi‘’
Fenerbahçe-Bursaspor mücadelesi haftanın en zorlu randevusuydu. Tempolu, mücadele dolu, kıran kırana oynandı. Bu tip maçların, hakem üzerinde baskısı fazla olur. Kuddusi Müftüoğlu, baskıdan etkilenmemeye çalışan bir görüntü sergileme çabasındaydı. Ancak sezonun yükünü çeken hakemlerin başında gelen Müftüoğlu’nun geçen hafta yönettiği karşılaşmada formsuz olduğu görülmüştü. Akabinde böyle önemli bir maça atanması, büyük hataydı. Bu müsabaka da, onu zorlayan kritik pozisyonların yaşandığı bir maç oldu.
Semih’e sarı çıkmalıydı
Semih, 9. dakikada topu koluyla düzelterek önüne alıp, İvankov’la karşı karşıya kaldı. Serbest vuruş kararı doğruydu ancak Semih’in sarı kart görmesi gerekirdi. Bursa’nın savunmacısı Serdar Aziz, ilk yarıya damga vurdu! 34. dakikada ters ayağıyla kayarak, ceza alanının içerisinde Santos’un sol ayağına darbede bulundu ve Brezilyalı’yı yere indirdi. Penaltı olması gereken pozisyonda ‘devam’ kararı yanlıştı. Aynı oyuncu, bu kez 45’te Gökhan’ın taç atışında Semih ile mücadeleye girişti. Önce Semih, Serdar’ı arkasından çekip bıraktı. Devamında Serdar, Semih’e boyunduruk atarcasına kolunu rakibinin boğazına dolayarak, yere indirdi. Bu harekete penaltı çalınmaması ilginç oldu! Pozisyonun devamında ise kaleciye pas yoktu. İtirazlar gereksizdi.
Endirekt serbest vuruş yanlış
Serdar Aziz’in ofsayt diye iptal edilen golündeki bayrak yerindeydi. Lugano, Miller’ın tendonuna yaptığı sert hareket sonrasında sarı görmeliydi. Hakem, 88. dakikada Bursa ceza alanı içerisinde endirekt serbest vuruş kararı vererek, maçın geneline yansıtmış olduğu etkilenmeme çabasının tersine bir davranışta bulundu. Sonuçta, neticeye tesir eden bir hakem yönetimi göstermiş olduğundan, Kuddusi Müftüoğlu bu maçtan zayıf bir notla ayrıldı.
‘’Tartışmalı pozisyonlar yaşanmadı‘’
Şehir olarak inancımızda, bir güvensizlik oluşuyorsa, bu işin sonu iyi bitmez. Ya da düşe kalka ilerler, bir yerde de stop edersiniz. Trabzonspor’un durumu bugün bu. Bırakın, ‘Türkiye bizim şampiyon olmamızı istiyor’ demeyi de, ilk önce şehir olarak inanıp isteyin. Takımınıza desteği gösterip sadece kendi işinizle uğraşın. Tarbzon’un ligin sonuna kadar oynayacağı maçlar hem fikstür hem de psikolojik bakımdan zor. Konyaspor maçı da pek kolay geçmedi. Bu maçtaki en önemli ve üzerinde konuşulacak olay, haftalardır 100. gol sendromu yaşayan Umut’a Burak Yılmaz’ın ‘al da at’ dercesine verdiği pas ve bu golde gösterilen dayanışmaydı. Maçın hakemi Cüneyt Çakır ise Avrupa’da yönetmiş olduğu maçlardan sonra tüm oyuncular tarafından kabul gören bir isim oldu. Bu onun için de rahatlatıcı bir durum haline geldi. Maçtaki pozisyonlarına bakacak olursak... Trabzonspor’un ilk golü öncesi Burak ofsayt değildi, devam kararı yerindeydi. 75’te Gökhan Emreciksin, Trabzon ceza alnında topa vurdu. TOp, sırtını dönen Giray’ın koluna çarptı, devam kararı yerindeydi. Oyunun son dakikalarında Egemen, Burak ve Zayette’nin gördüğü sarı kartlar da yerindeydi. Maçta tartışılacak bir pozisyon da olmadı.
‘’Penaltı kararı doğruydu‘’
Türk Milli Takımı’nın ilk devre üstünlüğü ve baskısı, ikinci devre orta alan mücadelesi şeklinde geçen maçta Kralovec sakin ve emin tavırlarıyla maçın kontrolünü elinde tuttu. Maç başlarken yağmurun yağmasıyla kayganlaşan zemine rağmen çok kritik pozisyonların yaşanmaması da onun adına şans olsa bile grupta denge bakımından önemli olan bu karşılaşmada hakem ve yardımcılarını başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz. Maçın en önemli sayılabilecek pozisyonu 84’üncü dakikada yaşandı. Hakan Balta’nın, rakip oyuncu topu kurtardıktan sonraki hareketi 10 kusurlu hareketten biriydi. Biraz gecikmeli olsa da vermiş olduğu penaltı kararı doğruydu.
‘’Giray'ın golü santimlerle ofsayt‘’
Ancak son dönemeç sayacağımız bu tip maçlarda, artık neticeyi getirmesini, takımını sonuca götürebilecek gol vuruşları yapmasını özellikle Trabzonlular’ın sabırsızlıkla beklediği aşikar. Fenerbahçe’deki oyuncular, önemli maçlarda sahne alırken, Trabzon’da da eğer şampiyonluk sonuna kadar kovalanmak isteniyorsa taraftarın beklenti içerisinde olduğu bazı oyuncuların artık sahne almasının zamanı geldi de geçiyor. Aslında, Trabzon’un ligin ikinci devresinde ortaya koyduğu futbola baktığımızda, gidişatın iyi olmadığı apaçık belli oluyor. Bunda, kadronun darlığını ve oyuncuların psikolojik olarak şampiyonluk baskısı hissetmelerini de önemli bir etken olarak söyleyebiliriz. Sonuçta, son nefeste alınmış olan galibiyet Trabzonspor açısından olumluydu. Bülent Yıldırım’a gelince... Onun açısından da psikolojik olarak çok rahat bir maç değildi. Bu maç tebligatını aldığında eminim ‘Keşke başka maç gelseydi’ demiştir. Ankaralı bir hakemin, şampiyonluğa giden bir ekibin maçını, Ankara takımlarından biriyle oynadığı maçı yönetmek doğrusu çok kolay olmasa gerek. Saha zemini çok ağır olmasına rağmen, oyunun genelinde ceza alanı içerisinde çok kritik pozisyonların yaşanmaması, onun adına olumlu oldu. Buna rağmen, oyunun kontrolünü sürekli elinde bulundurup, çok koşup, pozisyonlara yakın olmayı başardı. Trabzon’un ilk golünde, santimlerle ölçülebilecek ofsayt tespitinde yardımcı hata yapmamış olsa, hakem ve ekibi açısından başarıyla yönetilmiş bir maç tanımlaması yapabilecektik. Önemli pozisyonlara bakarsak... 56. dakikada, Selçuk’un kullandığı serbest vuruşta Giray top ayaktan çıktığı anda bütün oyunculardan önde, ofsayt.
FIFA pozisyon için ne diyor?
Ancak, santimlerle ölçülebilecek bir pozisyon olduğundan, futbol oyun kurallarındaki bu tip şüpheli pozisyonlarda oynatılmasına yönelik önerileri düşündüğümüzde, yardımcıyı çok fazla suçlamamız doğru olmaz. 75’te Burak’ın iptal edilen golünde ise, yardımcı hakemin kale çizgisine inerek, topun yine santimlerle oyun alanının dışına çıkmasını tespit etmesi doğruydu. 90. dakikada, Gençlerbirliği ceza alanı içerisinde Brozek’ten seken top, ellerini yere koyarak destek alıp, topa kafa vurmak isteyen Gençlerbirliği oyuncusunun koluna çarptı.
Devam kararı doğruydu.









































