‘’Baroni'nin hareketi penaltıydı‘’
5’inci haftada aynı puanla zirveyi paylaşan 2 takımın mücadelesinde Belediye’nin oyunu merak ediliyordu. İlk yarıda Belediye, yüzde yüz gollük pozisyondan yararlanamayınca, ikinci yarıya yerinde değişikliklerle başlayan Fenerbahçe 47’de Stoch’la bulduğu golle üstünlüğü eline aldı. Hakem kadrosunun en önemli ismi Cüneyt Çakır mevcut yeteneklerine deneyimini de eklemiş. Ancak bu müsabakada teknik ve disiplin uygulamalarında hatalı kararlar verdi. 1’inci dakikada Webo, Fenerbahçe ceza alanında Bekir’in elini vücudunda hissettiği an kendini yere bıraktı, ‘devam’ kararı doğruydu. 8’de Orhan Şam, Doka’ya sert hareket yapıp sarı kart gördü. Aynı iki oyuncunun 41’inci dakikadaki mücadelesinde ise sadece faul kararı çıktı ki, Doka önde ve topu kurtarmıştı.
Bu pozisyonda sarı kart da olmalıydı. 75’te Fenerbahçe ceza alanında Baroni, Tevfik’in ayağına arkadan bir darbede bulundu. Bu pozisyonda penaltı kararı çıkması gerekirdi. 61’inci dakikada sarı kartı gören Gökhan Gönül 89’da topu bilerek eliyle oynadı. Bu pozisyonda da Gönül’e ikinci sarı ve kırmızı kart gösterilmeliydi.
‘’Selçuk'un hareketi penaltıydı‘’
Hakem Tolga Özkalfa, zaman zaman gerginleşen, bazen yüksek tempo kazanan bu maçta genel olarak oyunu fena götürmedi diyebiliriz. Ancak ona eleştirimiz, 17’nci dakikada Sabri, rakibine faul yaptı, sonrasında da eliyle koluyla sportmenlik dışı davranışlarda bulundu. Sabri’nin gördüğü sarı kart ne kadar yerinde bir kararsa, 34’üncü dakikada aynı sportmenlik dışı davranışları yardımcı hakem Ali Saygın Öger’e yapan Ujfalusi’ye sadece uyarı yapması ise son derece yetersizdi. Bu iki benzer pozisyonda hakemin farklı kararlar vermesi standartsızlığı öne çıkardı. Yine 41’inci dakikada bir ikili mücadeleye giren Engin Baytar’ın neden sarı kart gördüğünü anlayamadım. Ancak faul olabilecek bir pozisyondaki sarı kart, belki de Ujfalusi’ye gösterilmeyen kartın etkisiydi. 52’nci dakikada Melo’nun attığı golde herhangi bir ofsayt şüphesi yoktu. Maçın en ilginç pozisyonlarından biri 63’üncü dakikada yaşandı. Ceza alanı dışında birbirleriyle sözlü tartışma yaşayan Selçuk ile Veysel’in hareketi ceza alanında devam etti. Veysel ellerini kullanarak Selçuk’tan kurtulmak istedi. Ancak Selçuk, Veysel’e karşı şiddetini devam ettirerek eliyle sarılıp boğazını sıktı. Pozisyon gerçekleştiğinde top oyundaydı. Sırtı dönük olduğundan pozisyonu göremeyen ve yardımcısı Volkan Narinç’le konuşan hakem Tolga Özkalfa, iki oyuncuya da sarı kart gösterdi. Ancak doğru olan ise top oyunda olduğundan ve Selçuk rakibine kendi ceza alanı içerisinde şiddetli hareket yaptığından Selçuk’un kırmızı kart görmesi, Galatasaray aleyhine de penaltı olması gerekirdi.
‘’Kontrolden çıkmış kamyon‘’
Beşiktaş-Antalyaspor karşılaşmasının hakemi Fırat Aydınus açısından aslında zor görünmeyen bir maç oldu. Oyunda onu zorlayacak pozisyonlar da pek olmadı. Fırat Aydınus, oyunun genelini iyi yönetti. Ancak yapmış olduğu basit bir-iki hata gereksiz yere tartışılmasına neden oldu. Bunlardan en önemlisi; 34. dakikada topsuz alanda pozisyon almak isteyen Kerem’i arkadan tutup çeken İsmail Köybaşı, sarı kart görmeliydi.
Bu kez sarı gösterdi
Ancak aynı İsmail Köybaşı bu kez 79. dakikada aynı benzer pozisyonda yine Emrah’ı tutup çekince bu kez sarı kart gördü. Bir önceki pozisyonda da İsmail sarı kart görmüş olsaydı, kendisi oyundan atılmış olacaktı. Maçın bitiş düdüğüyle beraber Deniz Barış’ın Fırat Aydınus’a karşı aşırı bir itirazı oldu. Sarı kart gören aynı oyuncu, itirazlarını abartarak devam ettirdiği için oyundan doğru olarak atıldı.
Öyle bir çarptı ki...
Bir diğer tartışılacak kritik pozisyon 9. dakikada yaşandı. Antalyaspor’un savunma oyuncusu Ali Turan, vücudunu iyi kullanarak topu önüne alan Beşiktaşlı Veli Kavlak’a dikkatsiz ve kontrolsüzce, hatta tabir-i yerinde ise ‘kontroldan çıkmış kamyon’ gibi yandan öyle bir çarptı ki, tam yüzde yüz penaltılık bir çarpmaydı...
‘’Ofsayt gecesi‘’
Yardımcının arka arkaya kaldırdığı ofsayt bayrakları, hem Trabzonlu oyuncuları hem de taraftarları germeye başlamışken Erdem’in hatasını değerlendiren Alanzinho, Burak’a golü attırdı. Bunun ardından Celustka nazire yaparcasına, rahat kontrolüne alabileceği bir topu telaşla eliyle oynayınca Karabük’ün beraberliği geldi. Devre arasında dersini çalışmış Trabzon aynı taktikle ikinci yarıya başlayan Karabük karşısında, 51’inci dakikada top en son ayaktan çıktığı anda şeklen ofsaytta olan Burak, ancak daha geriden çıkan Volkan’ın pasıyla golü attı. Bu golün başlangıcında yardımcının kararı doğruydu. Oyunun kontrolünü maç boyu elinde tutan Kamil Abitoğlu açısından rahat bir karşılaşma oldu. Abitoğlu’nun kartlarına da gereksiz başvurmadığını gördük. Ancak Karabük’ün uyguladığı ofsayt taktiği yardımcı Kemal Yılmaz’ı bayağı zorladı. Sonuçta hakemler açısından neticeye tesir edilmeyen bir yönetim olduğunu söyleyebiliriz.
‘’Tanrı'nın eli...‘’
56’ncı dakikada Yobo, Amrabat’ın önündeki topa yatarak müdahale etti, penaltı yok, ‘devam’ kararı doğruydu. 90+2’de Santos’un, Uğur Vural’a yapmış olduğu dirseğin karşılığı sarı değil, kırmızı olmalıydı. 54’üncü dakikada Fenerbahçe ceza alanında yaşanan iki kritik pozisyonun ilkinde top Orhan Şam’ın kolundan sekti. Orhan’ın sırtı dönük ve topu görmüyor. Ancak devamında köşe vuruşundaki topa eliyle vuran Bilica’nın pozisyonu ise net penaltıydı. Ancak ilginç olan, hakemin, topa dokunanın Kayserili oyuncu olduğu gerekçesiyle Zurab’a sarı kart göstermesiydi. 1986 Dünya Kupası’nda Maradona topu eliyle kaleye göndermiş, hakem de golü saymıştı. Maradona, maç sonrası sonra elle atılan golü soranlara “O Tanrı’nın eli” demişti.
‘’Yunus Yıldırım'a tebrikler‘’
Beşiktaş fert olarak iyi ve kaliteli oyunculardan kurulu... Kendi yarı alanına kapanan takımlara karşı bu yıldızlarının becerileriyle maç kazanma şansı yüksek. Ancak agresif ve takım oyunu oynayan takımlara karşı zorlandığını görüyoruz. Özellikle ilk 45 dakikada Bursaspor’un istekli, agresif ve yüksek fizik gücünü sahaya yansıtması, Beşiktaş’ı oyundan düşürdü. Yaklaşık 55 dakika bir kişi eksik oynayan Bursaspor’un kalesine ciddi sayılacak hiçbir tehlikeli atağı olmadı. Ancak Quaresma’nın atılmasından sonra üst üste gelen pozisyonlar Beşiktaş’a galibiyeti getirmesi ise bence ayrı incelenmeli. Son yıllarda bu iki takımın oynadığı maçların tamamı sorunlu ve olaylı oluyor. Böylesine bir maçı yönetmek, hakem açısından kolay değil. Tecrübesi ve deneyimi ile Yunus Yıldırım, oyunu kesmeyip ikili mücadelelere prim vermesi kendisine duymuş olduğu özgüvenin açık bir göstergesi oldu. Birkaç pozisyondaki faul ve kart hatalarını bu atmosferde hoşgörüyle kabul ettiğim Yıldırım’ın, maçtaki yönetimini çok beğendiğimi söylemek istiyorum. İki kırmızı karta gelince; 25’inci dakikada bir faulden sonra Bangura ile Egemen arasında itişme esnasında pozisyonun hemen yanındaki yardımcı hakem araya girerek iki oyuncuyu birbirinden ayırdı. Olay mahalline gelen Yunus Yıldırım, yardımcı hakem Adil Sinem’in uyarısıyla Bangura’ya direkt kırmızı kartını gösterdi. Fiziki hiçbir ihlal yok. Ancak yardımcı hakemin söyleminden, hareketlerinden ve mimiklerinden anladığımız kadarıyla “Bana küfür etti” demesi, Bangura’ya direkt kırmızı çıkarılmasına neden oldu. İlginç olan ise olayda yardımcının herhangi bir müdahalesi olmadan ona yapılan küfür. 79’uncu dakikada ise önceden sarı kartı olan Quaresma, yapmak istediği bir hareketi yapamayınca topu kapan rakibine çelme takarak doğru bir şekilde ikinci sarıdan kırmızı görerek oyundan atıldı.
‘’Atılması hataydı!‘’
Türkiye Ligi’nde üçüncü hafta maçları oynanırken, hakem kararlarının maçlara direkt etki ettiğini görmeye başladık. Sezon öncesi yapılan hazırlık seminerlerinin pek de faydalı olmadığı ortada. Bünyamin Gezer’in 1 hafta süreyle yönettiği iki maçta yaptığı yorum farklılıklarının başka bir izahı yoktur. “Hata yapan hakem mutlaka dinlenecek, bu prensibimizden ödün vermeyeceğimizi göreceksiniz” diyen MHK, ilk maçında en az iki kere atacağı oyuncuyu sahada tutmuş Bünyamin Gezer’e haftanın zor maçlarından birine ödül gibi görevlendirme yaptı. Kusura bakmasınlar ama ‘MHK’nın prensiplerine ne olduğu’ ciddi merak konusu gerçekten. Aynı Bünyamin Gezer, maçın 14’üncü dakikasında Muslera’ya, Shelton’ın bariz gol şansını engelledi diye öyle bir kırmızı kart gösterdi ki evlere şenlik. Olay ceza alanı dışında, topun yönü taca doğru, iki Galatasaraylı oyuncu yakında, hareketin şiddeti yok, sadece faul. Kontrolsüz hareketten de ancak sarı kart olacak pozisyonda direkt kırmızı gösterince belli ki aklı geçen yönettiği maçında kalmış. O zaman kim haklı! Aklı geçen maçta kalmış hakem mi, yoksa yönettiği önceki maçı başarılı bulmuş MHK mı? 80’inci dakikaya kadar, rakip ceza alanına gitmekte zorlanan Galatasaray, Milan Baros’un oyuna girmesinden sonra hareketliliği ve çabukluğu ile penaltı yaptırmayı başardı. Karabük ceza alanında topu önüne aldığı anda iki rakip oyuncunun arasına giren Baros’un topuğuna Rıdvan’ın dikkatsizce yaptığı darbeye verilen penaltı kararı doğruydu. Sonuçta kolay geçen bir maçta, iki kritik yorumdan, biri doğru diğeri yanlış karar veren bir yönetim izledik.
‘’Yardımcı rezaleti!‘’
Atalarımız demiş ki, “Para sesi, su sesi, kadın sesi”... Vallahi bu üç ses de ayrı ayrı özellikler taşıyor. Her sesin ayrı bir güzelliği olduğu bir gerçek. Kadın sesinin çekileceği ve çekilmeyeceği zamanlar var. Yani her zaman çekilmez. Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupası’ndaki vuvuzela sesi vardı ya, 40 bini bayan ve çocuktan çıkan ses bu şampiyonaya çağrışım yaptı. Ama keyifli anları da yok değildi. Farklı formalarla yan yana maçı izleyen taraftarları, çok uzun yıllar önce görmüştük. Bu ortama uyum sağlayan Manisaspor oldu. Önde pres yapması, Fenerbahçe’nin oyundaki hakimiyetini engelledi. Pozisyon bulmadan Dia’nın golüyle ilk yarıyı önde kapatan Fenerbahçe, istediği oyunu sahaya bir türlü yansıtamayınca, 1 puana razı oldu. Bu maçı bayan taraftarların önünde oynamak, Fenerbahçe’ye ne kadar avantaj sağladı tartışılır. Özgür Yankaya açısından da alışık olmadığı bir maç oldu. Nizamettin’e gösterdiği iki kart da doğruydu. Manisaspor ceza alanında Hüseyin, Semih’i kucaklayıp yere indirdi. MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun anlattıkları çerçevesinde, bu ozisyon yüzde 100 penaltı. Yine Bekir’in, Kahe’nin formasından çekmesi, Brezilyalı’nın ne topa yükselmesine, ne de pozisyon almasına bir engel olmadı, penaltı yok. İlk yarıda Alex’in ayağından sekip, Semih’in dışarı attığı pozisyonunda ofsyat yoktu, oyunun devam etmesi gerekirdi. Manisa’nın attığı gol ise temizdi. Karşılaşmanın
90+4. dakikasında, yine Semih’in girdiği pozisyon golle sonuçlandı. Ancak yardımcı hakem Serkan Akarca, yanlış bir şekilde ofsayt bayrağını kaldırarak Fenerbahçe’nin
3 puanına mal oldu.