Arama

Popüler aramalar

‘’Net pozisyonu görmedi‘’

Fenerbahçe, karşısında böylesine agresif, istekli bir Sivasspor beklemiyordu ki, gördüğü baskı karşısında maç boyunca konsantrasyonunu bir türlü sağlayamadı. Aslında Sivasspor, geçen hafta oynadığı oyunla, bu galibiyetin sinyalini vermişti. Fenerbahçe ise bu sezonun en kötü ve mahkum futbolunu oynadı. Öyle ki, bırakın rakip kalede pozisyona girmeyi, uzatmalardaki bir-iki pozisyon hariç, kendi alanından çıkmakta bile zorlandı. Önemli pozisyonlara bakacak olursak, Grosicki’nin tek başına yarattığı müthiş atakta Gökhan Gönül topa ayak ucuyla dokundu. Bunun üzerine topu ıskalayıp geçen Grosicki’nin penaltı beklentisi boşunaydı. Bu pozisyonda Volkan’ın topu eline almasına ‘devam’ kararı da doğruydu, topu uzaklaştırmak isteyen Gökhan’ın hareketinde ‘kaleciye pas’ düşüncesi yoktu. Yine Pedriel’in kafayla kaleye gönderdiği topu, kale çizgisi üzerinden Bekir çıkardı. Yardımcı Bahattin Duran’dan doğru yardımı alan Cüneyt Çakır da oyunu devam ettirdi. Ancak aynı yardımcı Bahattin Duran bu kez Eneramo’nun atmış olduğu goldeki ofsaytı tespit edemeyince Fenerbahçe de golü kalesinde gördü. Bir başka pozisyonda Sezer’in doğal konumdan uzak, açık olan koluna top değince, sadece serbest vuruş kararı yeterli geldi, sarı karta gerek yoktu. Sonuçta Cüneyt Çakır pozisyonlara yakın olunca genelde de doğru kararlar verdi. Oyunun başında otoritesini de oyunculara hissettirince, son haftalardaki başarılı performansını bu maçta da sürdürmeyi başardı. Ancak ilk goldeki verilmeyen ofsaytın, yardımcısının hatasından kaynaklandığını da bir kez daha belirtmemiz gerekiyor.

05 Kasım 2011, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bu golü bu hakem verirdi‘’

Özellikle ikili mücadelelerdeki, fizik anlamında güçlü olana prim tanıması da gözlerden kaçmadı. Bunun en belirgin örneğini, Egemen’in 67’nci dakikada attığı golle ortaya koydu. Sahanın yıldızı olan Egemen’in, gerçekten çok yükseğe sıçrayarak atmış olduğu golde, belki rakibine fiziki anlamda bir teması olmasına rağmen, hakemin ‘gole yönelik prim tanıma’ düşüncesiyle vermiş olduğu gol kararı bana göre de doğruydu. Yalnız hakemin disiplin uygulamalarındaki tek hatası, ilk yarının sonlarına doğru, Quaresma’nın umut vaat eden bir atağında, daha önceden sarı kartı olan rakip oyuncunun, net sarı kartlık hareketine ikinci sarıyı kullanmayıp sadece faul kararı vermesiydi. Egemen’in golünden sonra rakibin baskısı karşısında maçı izleyen Beşiktaş taraftarı için ‘öldü öldü dirildi’ desek yeridir... Ve Egemen’le beraber son dakikalardaki Cenk’in kurtarışları da Beşiktaş’ın gruptan çıkma adına büyük avantaj oluşturdu.

04 Kasım 2011, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aytekin Durmaz'ın duruşu önemli‘’

Alex’in kırmızı kart gördüğü pozisyon için hakemin vermiş olduğu rapor çok önemli. Eğer Aytekin Durmaz, “Ben saha içinde verdiğim kararı televizyondan izledim ve bu hareketin kırmızı kartlık olmadığını anladım” derse, Disiplin Kurulu bunu dikkate alır. Ancak her şey hakemin raporuna bağlı. Buna göre gelebilecek bir cezanın indirimi ya da tamamen iptali gerçekleşebilir. Hakemlik dönemimdeki Samsunspor-Fenerbahçe maçında, Nobre, kaleci Kerem’le karşı karşı kalmış ve yere düşmüştü. Ben de penaltı noktasını göstermiş ve Kerem’i kırmızı kartla oyundan atmıştım. Ama sonrasında televizyondan Nobre’ye bir müdahale olmadığını görünce bir basın açıklaması yapmış ve kararın hatalı olduğunu ifade etmiştim. Sonrasında da Disiplin Kurulu bunu dikkate alıp, Kerem’e ceza vermemişti. Yani bu olayda da son sözü, Durmaz’ın açıklaması belirler.

02 Kasım 2011, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bu nasıl kırmızı!‘’

Oyun başlar başlamaz, daha 26’ncı saniyede Karabük ceza alanında Muhammed ile Bienvenu’nün mücadelesi bu maçta birçok kritik pozisyon yaşanacağının işareti gibiydi. Öyle de oldu. 6’ncı dakikada önündeki topu oynamak isteyen Alex’e, rakibi arkadan faul yaptı. Pozisyona yakın olan hakem Aytekin Durmaz serbest vuruş kararı verdi. Kolu bükük şekilde geri geri giden Alex’in dirseği rakibinin yüzüne geldi. Alex bu hareketi bilerek, isteyerek yapmadığı gibi zaten rakibini de görmüyordu. ‘Şiddetli hareket’ yorumlaması yapan hakem çok gereksiz ve anlamsız bir kırmızı kart gösterdi. Bu gereksiz kartın ardından ‘Sen misin benim kaptanıma kırmızı kart gösteren’ diyen Emre sahne alıp Aytekin Durmaz’ın da, yardımcısı Serkan Gençerler’in de otoritelerini alaşağı etti. Önce 26’ncı dakikada Emre top ayağındayken kayınca, topa sahip olan rakibinin bacağına sarı kartlık bir hareket yaptı, sadece faul kararı çıktı. 1 dakika sonra aynı yerde kendisine yapılan faul sonrasında Emre, önce yardımcı Serkan Gençerler’i bir güzel haşladı. Bu sırada azar işiten yardımcı hakem Emre’yi eliyle okşayarak sakin olmaya davet ediyordu. Sonra hızını alamayan Emre hakeme de söylenerek arkasına bakmadan yürüyüp gitti. Aytekin Durmaz da Emre’nin sırtı dönükken, sözümona çok sert bir uyarı yaptı. Emre’nin hareketleri bu kadarla da bitmedi. İlk devrenin bitiş düdüğü sonrasında topa öyle bir vurdu ki, resmen hakeme karşı bir tepkinin göstergesiydi bu.

Emre’nin 3 kart görmesi gerekirdi

İlk yarıda en az 3 kez kart görmesi gereken Emre ikinci yarıda öyle bir kart gördü ki, tam evlere şenlikti. Serbest vuruş kullanmak üzereyken, topun havasında bir problem olduğunu düşünen Emre kenardaki top toplayıcıdan topu değiştirdi. Bu esnada Emre’ye kart gösteren hakemin, bunu neden yaptığını bir türlü anlayamadım. Çünkü bir müsabakanın en az 8-10 topla oynandığını düşünürsek, bu verilen sarı kartın son derece anlamsız olduğu ortaya çıkıyor. 50’nci dakikada Nikolic, Caner’e faul yaptığında top Bienvenu’nün önüne geldi ve gollük bir avantaj oluştu. Aytekin Durmaz’dan bir ilginç karar daha geldi ve oyunu durdurup faul çaldı. Bu karar belki de atılacak bir gole engel oldu. Sonuçta Aytekin Durmaz verdiği vermediği kararlar, gösterdiği kartlar ve gösteremedikleriyle
kontrolü elinden kaçırmış, otorite zaafiyeti yaşayan bir hakem görüntüsü çizdi ki, onun adına çok kötü bir gece oldu.

01 Kasım 2011, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’MHK eleştirileri dikkate almış‘’

İlk yarıda hemen hemen önemli sayılabilecek tek pozisyon, Elmander’in attığı goldü. Golden bahsetmişken... Riera’nın kullandığı serbest vuruş esnasında, Elmander ofsayt değildi. Her ne kadar ofsayt gibi görünüyor da olsa gol kararı doğruydu. İkinci yarıda ise Kayserispor’un gol arayışları, Amrabat’ın becerisi ve agresifliği maça tempo kazandırdı. Tam bu sırada Eren’in zeminin azizliğine de uğrayarak, topu kısa düşürmesi sonrasında Galatasaray Selçuk ile ikinci golü buldu, Kayserispor’un hırsını yok etti. Geçen maçta yaşananlardan sonra MHK, Cüneyt Çakır’ı bu maça atayarak yapılan eleştirileri dikkate aldığını gösterdi. Oyuncuların güven duyamaları Cüneyt Çakır için büyük bir şans. Bu Çakır’ın işini kolaylaştırıp doğru kararlar vermesine neden oluyor. Göstermiş olduğu kartlar yerindeydi. Örneğin Hasan Ali’nin, Eboue’ye diziyle yaptığı hareketin ardından kucaklayıp geçmesini engelleyince gördüğü kart ve Santana’nın kayarak arkadan Selçuk’a yaptığı sert hareket sonrası gördüğü kartlar doğruydu. 89’da Elmander’ e yapılan pozisyonda Pekarik’e verdiği sarı da yerindeydi. Çünkü bariz gol şansı yoktu. Yalnız Çakır’ın rahat bir görüntü sergilemesi oyuncuları küçümsüyormuş gibi algılanmamalı. Hakan Balta omzu üzerine ters düştüğünde, kenara işaret yaptı. Belli ki canı acımıştı. Çakır oyunu hemen durdurmalıydı. Gecikmeli düdük çaldığında, Kayserispor tehlikeli bir atak geliştirmek üzereydi.

31 Ekim 2011, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Katletti!‘’

Bir hakem düşünün uzun boylu, yakışıklı, kendinden emin, cesaretli bir görüntüyle maça başlıyor. Oyun içerisindeki ufak tefek hatalarını görmezden gelip, boyuna ve yakışıklılığına verelim diyoruz ama olmuyor. Mesela 6. dakikada Engin, rakibinin ayağındaki topa nizami dokunuyor. Ama faul kararı gelince Engin de itirazdan sarı görüyor. 22’de Olcan, Engin ile girdiği pozisyon sonrasında kayıp yerde kalıyor. Sonra bir ayağıyla topu kaldırıp arkadaşına pas veriyor. Buna da endirekt serbest vuruş kararı çıkıyor ama alakası yok. Çünkü maçın hakemi oyuncuların bu şekilde oynama haklarının bile olduğunu bilmiyor. 41’de Selçuk’un kullandığı serbest vuruşta, top ayaktan çıktığı anda Melo ofsayt. Her ne kadar topa dokunmamış olsa bile, pozisyonun içerisinde oyuna ve kaleciye hamlesi var. Ofsayt ve gol iptalini maçın en başarılı yardımcı hakemi, Cem Satman’ın uyarısı ile veriyor ki, karar da doğru. Ancak kafası bu pozisyona takılan hakem kardeşimiz, akabinde Melo’nun, Olcan’ın arkadan çoraplarını yırtarcasına tendonuna yaptığı net sarı kartlık harekete düdüğünü çalmıyor.

Hepimizi çıldırttı

Fakat 45+2’de verdiği karar bize de ‘Artık yeter’ dedirtiyor. Yardımcısının önünde Servet, Muhammet’i arkadan tutup çekti. Pozisyon kaleye uzak, bariz gol şansı sayılaıbilecek bir pozisyonla uzaktan yakından alakası yok. Servet’e sadece sarı verilmesi gerekirken, kendi bulunduğu konumdan daha iyi görünmesine rağmen, yardımcısına da mahkum olup direkt kırmızı kart gösteriyor. Bu kararla oyuncuları, teknik heyeti ve seyircileri de gererek tansiyonun yükselmesine neden olan Abdullah Yılmaz, sonrasında oyunun kontrolünü tamamen elinden kaçıran bir görüntü sergiledi. 75’te Sabri, o kadar temiz bir şekilde topa hamlede bulundu ki, gelen faul sonrasında haklı olarak çılgına dönüp topu yumruklayınca ikinci sarıdan oyundan atıldı. Sonuç mu? Bir hakemin yardımcısıyla beraber skandal kararlar vererek, maçın yerine, bir takımın sinir katsayısının nasıl yükseldiğini izledik. Uzun lafın kısası, Abdullah Yılmaz yardımcısı Serdar Diyadin ile maçı katletti.

27 Ekim 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Cüneyt Çakır'a tam puan‘’

Arka arkaya puan kayıplarından sonra Beşiktaş oyuna tempolu başlayıp üst üste pozisyonlar üreterek Mustafa Pektemek ile de golü buldu. Sonrasında Mersin oyunda denge sağlayınca bir anda karşılıklı ataklar başladı. Özelikle Cenk’in Beşiktaş adına önemli kurtarışlarını izledik.

Oyunun kontrolünü elinde bulundurarak isabetli kararlar veren Cüneyt Çakır’ın genel anlamda iyi maç yönettiğini söyleyebiliriz. 41. dakikada Beşiktaş ceza alanından kolu vücuduna yapışık olan Mustafa Pektemek’in eline çarpan topta penaltı yok, devam kararı doğruydu. Yine 84. dakikada Egemen, Nobre’yi tutup engellemeye çalışırken Nobre bundan kurtulup Cenk’ten dönen topa hamle yaptı. Dolayısıyla bu pozisyondaki devam kararı da doğruydu. İlk yarıda bitiş düdüğünü çaldığı sırada skorborddaki sürenin dolmadığı gözüktü ki, burada yapılan itirazlar yersizdi. Sonuçta hakemin elindeki kronometrenin geçerli olduğu bilinmeli.

25 Ekim 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bence yapılan penaltıydı‘’

Maç içerisinde öne çıkan ve kritik sayılabilecek iki pozisyon yaşandı. Bunlardan ilki, 15. dakikada Samsun cezaalanı içerisinde meydana geldi. Bekir kafa mesafesindeki topa vurmak üzereyken, Murat Yıldırım ayağını gerektiğinden çok fazla yukarı kaldırarak, Bekir’in topa ürkek vurmasına neden oldu. Bu pozisyonda endirekt serbest vuruş kararı çıkmalıydı.

Diğer posisyon ise, Fenerbahçe cezaalanı içerisinde 31. dakikada yaşandı. Bance topu kontrolüne alıp kaleye doğru sıyrılmak isterken, Yobo resmen bu oyuncuyu kucaklayarak sol eliyle de bu futbolcunun topa sahip olmasını engelledi ve yere indirdi. Yüzde yüz penaltı olması gereken bu harekete hakemden
yine devam kararı geldi. Genelde orta alanda gelişen pozisyonlar, hakemin işini kolaylaştırdı. Ancak ilk yarıda
iki farklı ceza alanında değerlendiremediği pozisyonlar ciddi ve önemliydi.

24 Ekim 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI