Tempo, heyecan ve kalite açısından son derece vasatın altında oynanan bir müsabakaydı. Hakem ve yardımcıları arasındaki anlaşmazlık ve uyumsuzluklar da kötü futbola eklenince ortaya sıkıcı, seyir zevki olmayan bir 90 dakika çıktı. Beşiktaş son haftalardaki kötü oyununa Antalya’da da devam etti. İlk yarıda Antalya’nın nizamı golü verilmiş olsaydı bu oyunuyla Beşiktaş’ın maçı lehine çevirmesi gerçekten çok zor olacaktı.

Sonuca direkt etki etti

Maçta konuşulacak iki pozisyon vardı. En önemlisi 36. dakikada yaşandı. Ali Tandoğan’ın pasında Necati, topu Beşiktaş kalesine gönderdi. Gol çizgisinden tamamen geçen topu kaleci Cenk eliyle içeriden çeldi. Kendinden çok emin bir tavırla ‘devam’ kararı veren yardımcı Asım Yusuf Öz, çok net bir gole engel olup, skora da maçın gidişatına da direk etki yaptı. Öz’ün pozisyon sonrasındaki birkaç saniyede sergilediği jest ve mimikler ise pozisyondan çok net emin olmadığının göstergesiydi.

‘İsmail’i anlamak güç’

90+4’te ise İsmail Köybaşı’nın akıl almaz hareketini izledik. Genç oyuncu, skor 2-0 Beşiktaş lehine ve maçın bitimi an meselesiyken kaleye gitmekte olan topu gol olmasın diye bilerek eliyle çıkarıp, bariz gol şansını engellemekten direkt kırmızı kart gördü ve de penaltıya sebebiyet verdi. İsmail’in bu hareketini futbol aklıyla anlayabilmek gerçekten çok güç. Böyle bir hareketi yapmaya neden gerek duyduğunu anlayamadığımız gibi, şaşkınlıkla izlemek durumunda da kaldık. Bu pozisyonda hakemin vermiş olduğu penaltı ve İsmail’e gösterdiği kırmızı kart ise tereddütsüz doğruydu. Sonuçta Halis Özkahya’nın genel olarak kolay geçen bu müsabakada kararları çok tartışılacak cinsten görülmese bile, oyunun sonucuna direkt etki yapmış olması ve net gol pozisyonundaki ‘devam’ kararı notunu düşürdü.

Gerek gol pozisyonları, gerek temposu, gerekse de kritik pozisyonları içerisinde barından bir maç oynandı Manisa 19 Mayıs Stadı’nda. Özellikle, birkaç pozisyonda penaltı beklentisi vardı. 70. dakikada Stoch’un, Yiğit İncedemir’in belini omuzunda hissettiği anda kendini yere bıraktığı ve yakın mesafeden Kulukowski’nin vücuduna yapışık olan koluna topun çarptığı pozisyonlarda hakemin devam kararları yerindeydi. Ancak 53. dakikada Stoch’un nefis pasında topu göğsüyle önüne alan Gökhan Gönül’e yapılan hareket net penaltıydı. 52. dakikada ise Baroni ayak tabanıyla rakibinin bileğinin üzerine çok sert bir hareket yaptı. Pozisyona yakın olan Kuddusi Müftüoğlu, bu harekete sarı yerine kırmızı vermeliydi. Oyuncunun darbe sırasında ayağının esnemesi, olası bir sakatlığın önüne geçti. Kaldı ki, 90+5’te Fenerbahçe’nin ikinci golünde, Baroni’nin katkısını da gözardı etmememiz gerekiyor. İlk yarıda Bievnenu’nün, ikinci yarıda ise Isaac’in iptal edilen golleri ofsayttı. Maçın son dakikalarında, kaleci Volkan ceza alanı içerisinde kontrolüne aldığı topla, dengesini kaybedip ceza alanın dışına çıkınca, yardımcının uyarısıyla hakem tarafından doğru serbest vuruş kararı verildi.

Özgür Yankaya’ya bu maçın verilmesi, ona duyulan güvenin de bir göstergesiydi. Maç içerisinde oyuncuların centilmen olmaları, onun işini de kolaylaştırdı. Ancak maçın her iki yarısında, iki pozisyonda yorum hatası, karşılaşmanın skoruna da direkt etki yaptı. Ayrıca bir de kırmızı kart çıkabilirdi.

45. dakikada Rüştü ayağı kayıp, kale içerisine düştü. Bu esnada çizgi üzerinde topu tek eliyle kontrol etti. Top gol çizgisini tamamen geçmediği için oyunun devamı doğruydu. Ancak devamında Rüştü iki eliyle topu göğsüne doğru içeriye çektiği an, top o sırada bir anda gol çizgisini geçmiş oldu. Dolayısıyla belki yardımcının bu pozisyonu çok net süzemediğini gördük ama sonuç olarak gol çizgisini geçmiş olan bir top ve gol kararı verilmeliydi. 56. dakikada İsmail Köybaşı’nın çift ayak tabanını göstererek rakibinin bileğine doğru yaptığı sert hareketine de kırmızı kart gösterilebilirdi.

62’de bu kez Bursaspor’un kullanmış olduğu bir serbest vuruş esnasında Beşiktaş ceza alanı içerisinde Almeida, Stepanov’u önce eliyle sonra vücuduyla net bir şekilde engelleyip, bu oyuncunun topla buluşmasına mani oldu. Bu hareketin karşılığında da Almeida’ya sarı kart, Bursaspor lehine de penaltı kararı verilmeliydi. Sonuçta Özgür Yankaya’nın Bursaspor lehine gelişen iki pozisyonda vermiş olduğu hatalı kararlar, maçın kırılma anıydı.

Kaldı ki Kamil, hakemlik becerisi olarak da kabiliyetli. Ancak zaman zaman yaşadığı sıkıntıların nedeni, maç esnasında, oyunculara ve teknik alandaki kişilere karşı göstermiş olduğu tutum ve yaklaşım. Belki bu yaklaşımı iyi niyetle yapıyor olabilir. Ancak hakem karakteri ve görüntüsü bakımından hoş olmadığı bir gerçek. Son birkaç maçında bu tip görüntüden uzak olması onun adına olumlu. Karşılaşmaya dönecek olursak, genel anlamda kolay maç oldu. 8’inci dakikada Mabiala’nın Baros’a yaptığı hareket sarıydı. Aynı oyuncu 45+1’de Kazım’a kayarak kontrolsüz ve sert bir hareket daha yapınca doğru kararla kırmızı kart görüp oyundışı kaldı. 48’inci dakikada Karabük ceza alanı içerisinde Elmander topa doğru hamle yapmak isteyen rakibinin ayağına vurarak yerde kaldı. Bu düşmeye aldanan hakem gereksiz bir penaltı kararı verdi. Bu penaltıdan etkilenen Kamil Abitoğlu 85’inci dakikada Sercan’a yapılan net penaltıyı atlayarak, genelde iyi götürdüğü maçta notunu düşürecek iki karar vermiş oldu.

Özellikle kritik pozisyonlarda, yoğun baskı yaratılmak istenen anlarda özgüvenli olmaya çalışarak etkilenmeden yönetim sergilemeye çalışması da gözlerden kaçmadı. 7’nci dakikada çizgi halindeki Gaziantep defansının arkasına sarkan, Semih’e kalkan ofsayt bayrağı yanlıştı. Önemli sayılabilecek bir atak, böylece kesilmiş oldu. 30’uncu dakikada yapmış olduğu hareket sonrasında doğru sarı kart gören Kerim Zengin, 45+1’de çok gereksiz bir bölgede 60-70 metre mesafede ve sırtı kaleye dönük rakibe, belki şiddeti az gibi görülse de Stoch’un tendonuna doğru sert bir darbede bulununca yerinde bir kararla Kamil Abitoğlu’nun gösterdiği kırmızı kartla oyundan ihraç edildi. 44’üncü dakikada Gaziantepspor’un umut vaat eden bir atağını engellemeye çalışan Alex’in hareketini oynatmış olduğu avantaj sonrasında, sarı kartla cezalandırması doğruydu. Yine ilk yarıda Alex’in kullanacağı köşe vuruşu öncesinde Şenol, Serdar Kesimal’ı engelleyip, tutup yere indiriyor. Ancak hareket, top oyuna girmeden yapılıyor. Zaten Serdar da bunu görünce yerden kalkıp oyuna devam ediyor. Bu pozisyon için penaltı beklemek gereksizdi. Bu iki oyuncunun duran toplardaki itiş-kakışları devam edince 55’inci dakikada bu kez Serdar ile Şenol doğru sarı kart gördüler. Sonuç olarak baktığımızda isabetli hakem kararlarının öne çıktığı bir maç olduğunu söyleyebiliriz.

Özgür Yankaya, mücadele bakımından zaman zaman temponun arttığı karşılaşmada genel olarak iyi maç yönetti. Faul pozisyonlarında karar isabet oranı fazlaydı. Genç hakem, iyi bir kumaş olduğunu daha önceki maçlarında gösterdiği performansıyla ortaya koymuştu. İyi fizik ve kondisyonu ile pozisyonlara yakın olması ona büyük avantaj kazandırıyor. Teknik olarak az da olsa eksiklikleri çok fazla sırıtmıyor. Ancak oyun içerisindeki otoritesini gerektiği zamanlarda hissettirmek konusunda sıkıntılar yaşıyor. Maçın 60. dakikasından Baros’un attığı 3. gole kadar geçen sürede bu konuda gözle görülür sıkıntılar çektiğini gördük. 2-0 geriden gelip, ikinci yarıda maçı koparan oyun disiplininden ve inancından ödün vermeden maçın farklı bir skorla lehine bitirmesini başaran Galatasaray için de sezonun tartışmasız en formda olan takımı olduğunu da söylememiz gerekiyor. Sonuçta zaman zaman temponun arttığı ve bol golle sonuçlanan böylesine bir müsabakada hakem kararlarının öne çıkmadığı ve hakem açısından başarılı bir maç yönetildiğini söyleyebiliriz.

Oyun karşılıklı ataklarla başlayıp, karşılıklı gollerle de, hem tempo, hem de heyecan kazanmışken bir önceki pozisyonda verdiği kararın etkisinde kalan Halis Özkahya, Webo’ya göstermiş olduğu kırmızı kartla, maçı tek taraflı bir oyuna dönüştüren isim oldu. İkinci yarıda rakibinin eksik oyuncuyla oynama avantajını ve özellikle sezon başından beri Arena’da yakaladığı iyi futbolu sahaya yansıtan Galatasaray oyun üstünlüğünü ele aldı. Hakem kararlarının öne çıktığı maçta Galatasaray ikinci yarıya üç puanla başlayarak önemli bir avantaj yakaladı. Halis Özkahya bir türlü standart yakalamayı başaramayan bir hakem. Zor maçlarda oyunu etkileyen kararlar veriyor. 30’uncu dakikada yerde olan Doka topla hiç ilgisi olmadan Engin’in dizine direkt tekmeyi vurdu. Bu, rakibe bilerek, isteyerek yapılmış bir eylem. Bu kez 10 dakika sonra ikili bir mücadelede, iki oyuncu topla oynama isteğindeyken Semih daha erken davranıp topa vurmayı başardı. Webo da ayak tabanı ile zamanlama hatası yaparak Semih’in ayağına bastı. Bu basma istem dışı, şiddeti az ve kaldı ki Webo ayağını da kaldırıyordu pozisyonda... Şimdi sormak lazım; Bu iki hareketin hangisi kırmızı kart olmalıydı? Doka’ya kırmızıyı gösteremeyen Halis Özkahya, Webo’yu yanlış ve gereksiz oyundan ihraç edince, oyunun da kontrolünü elinden kaçırdı. 72’nci dakikada Baros çok açık şekilde ofsayttan gelip topla buluşarak golü yaptı. Sonuç mu: Hakem hataları bıraktığımız yerden skora ve gidişata tesir etmeye devam ediyor.

Faul olmayan pozisyonda, serbest vuruş kararı gelince Selçuk’un harika golü geldi. 68’inci dakikada Eboue sarı kartı olan Yiğit ile girdiği mücadele sonrasında yerde kaldı. Sadece faul olması gereken pozisyonda alakasız bir şekilde ikinci sarı kartı gösteren hakem bu oyuncuyu gereksiz yere oyundan ihraç etti. Sonuçta, gerek faullerdeki gerekse de kart uygulamalarındaki yapmış olduğu hatalarla ve oyunun kontrolünü bir türlü sağlayamayan hakem Özgür Yankaya maçın sonucuna direkt tesir eden bir yönetim ortaya koydu.