‘’Yılmaz'ın kararları sonucu etkilemişti‘’
Uzun süre dinlenen bir hakem görüntüsü sergiliyor ve maç içerisinde sağlıksız kararlar veriyor. UEFA Avrupa Ligi için oynanan maçların önemini buradan anlatmanın bir anlamı yok. Çünkü birinci olacak takımın Avrupa Ligi’ne katılma şansı fazla. Böylesine inişli-çıkışlı görüntüler veren hakemin bu maçlara atanması tartışılır. Maça gelirsek; İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Sivasspor maçında verdiği-vermediği kararlar, yine tartışılır cinstendi. Sivasspor’un da itiraz ettiği ve en fazla üzerinde durduğu pozisyon Navratil’in atılmasıydı. Faul olup olmadığı tartışılacak pozisyonda sarı kart göstermesi oyunun gidişatını da, şeklini de, oyun içerisindeki atmosferi de geren bir karardı.
‘’Sıfır otorite!‘’
Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşması, arka arkaya fauller ve agresif oyunla başladı. 11. dakikada Edu’nun oyun gereği önündeki topa dokunmak için uzattığı ayağı, Volkan’ın dizine sert bir darbe şeklinde isabet etti. Bu pozisyonun hemen ardından, Bekir’in Edu’yu itmesi ile saha karıştı. Bu pozisyonda esas kart görmesi gereken Bekir yerine, gereksiz bir biçimde Edu sarardı. Bekir’in daha sonrasında yaptığı sarı kartlık hareketleri de es geçen Halis Özkahya, Fernandes’in topsuz alanda Mehmet Topuz’a arkadan vurmasını da kırmızı kart yerine sarı kartla geçiştirdi.
Kontrolü elinden kaçırdı
Özkahya, zaten bu dakikadan sonra oyunun kontrolünü sağlamakta çok daha fazla zorlandı. Yüzüne yansıyan görüntüsünden de yaşadığı kaygı net bir biçimde görüldü. Özellikle oyunun son dakikalarında gelişen pozisyonlar yardımcı Serkan Gençerler’in önünde oldu. Yaka paça birbirlerine giren Veli ile Semih sonrasında, Egemen’in yine yardımcının ve kendisinin görüş alanı içerisinde yine Semih’e yaptığı faul sonrasında Beşiktaşlı oyuncuların itirazı karşısında büyük sıkıntı yaşayan Özkahya geceye damgasını vurdu.
Semih’in pozisyonu penaltıydı
Maçın Fenerbahçe lehine bitmesi belki de onun adına şans oldu. Çünkü 25. dakikada Beşiktaş ceza alanı içerisinde önündeki topa vurmak isteyen Semih’in ayağına Ernst’in ustaca darbesi vardı ki, Semih’in pozisyonunu bozup yerde kalmasına neden oldu. Yüzde 100 penaltı olması gereken pozisyonu devam ettirmesi. maçın hakeminin yaptığı ciddi hataların arasındaydı. Sonuçta verdiği ve vermediği kartlarla özellikle otorite anlamında ciddi tacize maruz kalan Özkahya, bu tip zor maçların hakemi olmadığını da herkese gösterdi.
Serdar Tatlı
‘’Bülent Yıldırım tempoya ayak uydurdu‘’
Bunda Galatasaray’ın oyun hakimiyetiyle birlikte, erken elde ettiği skor üstünlüğünün de büyük etkisi vardı. Buna rağmen oyunun belirli bölümlerinde, tempo oldukça yükseldi, Yıldırım da bu tempoya ayak uydurmayı başardı. Genelde verdiği kararların tamamına yakını doğru tespitlerdi. Belki de karşılaşmada tartışılacak, kritik sayılabilecek tek pozisyon
82. dakikada yaşandı. Olcan, Muslera ile karşı karşıya kalıp topu kurtardığı anda, Uruguaylı file bekçisinin elleri yerdeydi. Ancak Muslera, yerdeki bir eliyle Olcan’ın ayağına bir darbede bulundu. Topun yönü de kalenin dışına doğru açıldığı için bu pozisyonda verilen penaltı ve Muslera’ya gösterilen sarı kart kararı yerindeydi.
‘’Fırat Aydınus'u Kadıköy'e saklayın‘’
Son hafta oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisine kadar Fırat Aydınus’a hiç maç vermeden bu mücadeleye saklayıp, macera aramadan o maça atamasını yapın. Karşılaşmaya gelince... Aydınus, oyunu kontrolü altına aldığını 6. dakikada hissettirdi. Melo, Topuz’la girdiği mücadele sonrasında beklentisi içerisinde olduğu faul kararı gelmeyince Fırat Aydınus’u alkışlarla protesto etti.
Fırat’ın bu oyuncuya anında sarı kartını göstermesi diğer oyunculara da önemli derecede caydırıcı bir hareket oldu.
Baroni, bir pozisyonda topa eliyle müdahale etti. Bu hareket sonrasında Galatasaraylı oyuncular ısrarla Baroni’ye kart çıkmasını istediler. Ancak sadece faul kararı doğruydu. Çünkü artık her elle oynamanın karşılığının sarı kart olmadığının en başta futbolcuların bilmesi gerekiyor.
31. dakikada Baroni’nin Selçuk’a kayarak yapmış olduğu hareketi ve 83. dakikada Baros ile Bekir’in mücadelesi, Galatasaraylılar’da penaltı beklentisi yarattı.
Ancak bu iki pozisyona da hakemin devam kararı gayet yerindeydi. Maçın geneline bakıldığında Galatasaray’ın çok üstün bir oyun ortaya koyduğunu, Volkan’ın kalesinde devleştiği ve kendine olan aşırı güveniyle oyunu kontrolü altına almayı başardığını, Fırat Aydınus’un yardımcılarıyla birlikte gerçekten çok önem arz eden bir müsabakayı son derece başarıyla yönettiği bir karşılaşma olduğunu söyleyebiliriz.
‘’2. Yardımcı vakası‘’
Öncelikle, iki takım oyuncuları da Süper Final ilk maçlarında sergiledikleri agresif tavırların uzağındaydı. Oyun içerisinde; genelde sakinlerdi ve birbirlerine yaklaşımları centilmenceydi. Durum böyle olunca, hakem Mustafa Kamil Abitoğlu adına da kolay bir 90 dakika yaşandı. Özellikle ceza alanlarında kritik pozisyonların yaşanmaması da gidişatı etkilememe anlamında hakeme ayrı bir avantaj kazandırdı. Ernst’in 17. dakikada Trabzonspor ceza alanında yerde kaldığı pozisyonda Adrian’ın ve 21. dakikada ise Olcan’ın Beşiktaş ceza alanında yerde kaldığı pozisyonda Egemen’in kayarak yapmış olduğu pozisyonlar sonrası verilen devam kararları doğruydu. Kamil Abitoğlu, ikinci yarıda oyuna giren Veli Kavlak’ın sürekli faullü oynamasına ve maçı germeye yönelik hareketlerine ise fazla müsamaha gösterdi. 90. dakikada, Quaresma’nın Celustka tarafından ceza alanına girerken faule maruz kalmasına verdiği devam kararı da yanlıştı.
Sonuca tesir etti
Öte yandan yardımcı hakemlerin iş olsun diye, bazı faullere yaptıkları müdahaleler pek de yerinde değildi. Orta hakemin görüş alanı içerisinde meydana gelen pozisyonlarda kaldırmış oldukları faul bayrakaları, bazen çok gereksiz oluyor. Maçın tartışılacak tek pozisyonu ise 69. dakikada yaşandı. Beşiktaş defansı arkasında topla buluşan Halil, ofsayt pozisyonundaydı. Devamında Trabzonspor’un golü geldi. Direkt neticeye tesir eden bir hata oldu. Böylelikle Süper Final’de, Beşiktaş art arda ikinci kez yardımcı kurbanı oldu.
‘’Tahrik etti!‘’
Hüseyin Göçek’in yönetmiş olduğu derbi maçlarına bakıyorum; vukuatsız maçı yok gibi. Kendisi, nedense bu tür maçların ağırlığını pek kaldıramıyor. Bir de dün akşamki maça bakıyoruz; kritik sayılabilecek, hatta orta hakemi zorlayacak pozisyonlar yok gibi. Ancak Hüseyin Göçek, verdiği ve vermediği kararlarıyla maçın önüne geçen isim oldu. 26. dakikada, Elmander topa kafayla vurduğu an, Melo bütün Beşiktaşlı oyuncuların önünde ofsayt pozisyonundaydı. Top Rüştü’den sekip Melo’nun önüne düştü. Bu oyuncunun vuruşu sonrası gelen golün iptal edilmesi gerekirdi. Her ne kadar Sivok’un eli Melo ile aynı hizada görülse bile, eller ve kolların ofsayt pozisyonunda dikkate alınmadığını söyleyelim...
Seri yanlışlar...
Galatasaray ceza alanına yakın bir yerde, Mustafa Pektemek, çok seri ve çabuk topa yükseldi. Yanındaki Aydın, topa yükselmeyip yerde kalınca, çok anlamsız ve gereksiz bir faul çalındı. Başka bir pozisyonda ise yine Galatasaray ceza alanına ortalanan bir top esnasında, görüş alanı içerisinde olmasına rağmen Hüseyin Göçek, oyunu devam ettirip, yaklaşık 20 metre mesafeden yardımcısının bayrağına gecikmeli döndü ve faul kararı verdi. Taç çizgisi hizasında, yardımcının vermiş olduğu karara, 4. hakemin müdahale etmesi ise Beşiktaşlı oyuncular ve taraftarların aşırı derecede tahrik olmasına yol açtı.
Cesareti kırıldı
Bu esnada, Hilbert’in görmüş olduğu kırmızı kart; hakem, yardımcı ve 4. hakemin kararsızlıkları sonucu ortaya çıktı. Maçın tamamında oyunu kontrol etmekte zorlanan Hüseyin Göçek, 72. dakikada Quaresma’nın ayak tabanı ile rakibine karşı yaralayıcı ve şiddet içeren hamlesine, kırmızı yerine sarı gösterdiği pozisyonda cesaretinin kırıldığı ve etki altında kaldığı izlenimi uyandırdı.
Uyumsuzluk büyüktü
Çünkü; orta hakem, yardımcı hakemler ve 4. hakemin birbirleriyle olan uyumsuzlukları, aynı pozisyonlardaki görüş farklılıkları, saha içine inanılmaz derecede açık ve net bir şekilde yansıdı. Karşılaşmanın sonlarında, oyunun kontrolünü, tamamıyla elinden kaçıran Hüseyin Göçek, taraftarların sahaya girmesi ve oyunun 5 dakika durmasına da sebep veren ve yönetim zaafını açıkça ortaya koyan bir görüntü sergiledi. Sonuçta, ‘Süper Final’e, hakemler süper başladı’ dersek, sanırım yerinde bir tespit yapmış olacağız!
‘’Bülent Yıldırım tamam da...‘’
Karşılaşmanın 2. dakikasında Zokora ile sert bir şekilde çarpışan Bülent Yıldırım, bir süre tedavi gördükten sonra oyuna devam edebildi. Yapılan tanıtıcı reklamlar ve hazırlanan koreografilerle, bu maça ne kadar önem verildiği apaçık bir şekilde ortada. Ancak Merkez Hakem Kurulu (MHK) bu ciddiyetin pek de farkında değil olsa gerek. Onlara bir soralım: Bülent Yıldırım devam edemeyecek olsaydı, maçı
4. hakem Aytekin Durmaz yönetecekti. Peki bu hakemin bu tür maçlarda deneyimi var mı? Yok... O zaman insanın aklına MHK’nın ya bu işi fazla bilmediği ya da önemsemediği geliyor.
4. hakemler olarak neden FIFA kokartlılar kullanılmaz. Bakın Avrupa ve Dünya şampiyonalarına 4. hakemlerin kimler olduğunu görüp, ona göre siz de değerlendirme yapın... Maça gelince oyunun geneline baktığımızda Fenerbahçe’nin çok iyi oynadığı bir karşılaşma oldu. Kritik pozisyonların olmaması bir bakıma Bülent Yıldırım adına şanstı. Sow’a aldatmadan dolayı gösterdiği sarı kart gereksizdi. Emre-Zokora tartışmasında yanına çağırdığı Emre’nin, otoritesini sarsacak şekilde yanına gitmeyip yapmış olduğu hareketlere bakmakla yetindi. Bunların dışında gösterdiği kartlar yerindeydi. Faullerdeki tutarsız kararları ve oyuncuların arasında kalması ve koşu yolunu tıkaması deneyimine yakışmadı. Sonuçta sahada çok formda gözükmeyen, ancak oyunun gidişatına da etki etmeyen bir hakem profili izledik.
‘’Karar doğru, ama...‘’
Buna değişik unsurları da ekleyebiliriz. Bu unsurların içerisinde saha zeminini de göstermemiz mümkün. Hüseyin Göçek doğru karar vermiştir. Çünkü gün içerisinde yağan aşırı yağmur sonucunda futbol oynamaya elverişsiz hale gelen İnönü Stadı’nın zemininde olası sakatlıkların yaşanmasına fırsat vermemek adına ve haksız bir şekilde takımlardan birine avantaj oluşmasını engellemek istemiştir. Maçın başlama saatinden yaklaşık 10 dakika daha fazla hakem, zeminin farklı bölgelerinde yaptığı inceleme ve topun zemin üzerinde sekmediği gibi topun çim üzerinde de mesafe kat etmediğini görmesi sonrasında böyle bir kararı almıştır. Futbol müsabaka talimatında elverişsiz hava koşulları nedeniyle gününde oynanmayan veya yarıda kalan müsabakalar, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ayrı bir karar alınmamışsa ertesi gün aynı yer ve saatte oynanır. Şimdi futbol federasyonu muhtemelen kendi müsabaka talimatını delerek bu maçı bugün aynı saatte oynatmayacaktır. Çünkü Süper Final müsabakalarına
muhtemelen özel bir talimat uygulayacaklardır.
Not: Serdar Tatlı yazısını, TFF’nin verdiği karardan önce kaleme almıştır.