‘’Escude'nin golü ofsayt‘’
Şunu belirtmek gerekir ki; Almeida rakipleriyle girdiği her pozisyon sonrasında kendine hep faul isteyen yaklaşım sergiliyor. Bazı hakemler de, doğrusu buna aldanan kararlar veriyor. Almeida atmış olduğu golde, Erciyesli oyuncu ile aynı hizadaymış gibi görüldü. Bunda yardımcı hakemin kararına saygı göstermek gerekiyor. Ancak aynı yardımcı İsmail Şencan’ın 65’inci dakikada Escude’nin atmış olduğu goldeki kararına ise saygı göstermediğimi söylemem gerekiyor. Çünkü Fernandes, serbest vuruşu kullandığı an ofsaytta olan 3 Beşiktaşlı oyuncudan biri olan Escude’nin takımı adına attığı 3’üncü gol, maçın da kırılma noktasını oluşturdu. Daha önceden sarı kartı olan Azofeifa’nın, maçın son dakikasında gördüğü sarı kart daha doğru bir düdüktü. Dikkatsizce, yaralayıcı ve kontrolsüz bir şekilde ayak tabanı ile Veli’ye yaptığı sert hareket sonrasında, ikinci sarıdan gördüğü kırmızı kart isabetli bir karar olarak ortaya çıktı.
‘’Burak'ın golü santimlerle ofsayt‘’
Belki, hakem için birkaç sarı kartı ‘es’ geçti eleştirisi yapılabilir. Oyun temposu, pozisyonlar gereği Abitoğlu’nun kartına başvurmamasına doğrusu ben de katılıyorum. Pinto’nun attığı golü doğru bir kararla ofsayt diyerek kesen yardımcı hakemin, yine Batalla’ya ve Drogba’ya kaldırdığı ofsayt bayrakları yanlış bir eğilimdi. Maçın kırılma noktası, Burak’ın attığı gol. Top Hamit’in ayağından çıktığı an, Burak bana göre santimlerle ölçülebilecek bir mesafede rakibinden önde duruyordu. Ancak pozisyon o kadar kritik ve şüpheli ki yardımcıya bundan dolayı çok yüklenmek haksızlık olur. Yine aynı yardımcı, Batalla’nın Enes’e attırdığı golde ise pozisyonu doğru değerlendirip, gol kararında doğru bir seçim yaptı.
‘’Maçın en iyisi İlker Meral ve kaleci Mert'ti‘’
Meireles, Diego’nun önünde kendisini çok kolay yere bıraktı. Webo’nun topa vurduğu pozisyonda rakibi tarafından itilmiş görüntüsü oluştu havada. Penaltı kararı vermek yanlış olur. Çünkü Webo, topa uçarak kafa vurmaya çalışırken, Eskişehirli oyuncunun eli de önde, ancak savruk ve boşta durmaktaydı, temas halinde değildi. Hakemin ‘devam’ kararı doğru bir yaklaşım. Gelelim penaltıya. Her ne kadar Alper’in sırtı dönük; topu ve rakibi görmemesine rağmen kolu ‘doğal’ konumdan uzak ve açık olduğu için penaltı kararı doğru bir seçim. Acele etmeden, 1-2 avantaj oluşan pozisyonlarda da oyunu devam ettirmesi, hakemin olumlu taraflarından biriydi. Ancak İlker Meral oyun içinde kalmamaya çalışmalı ve arka arkaya yaptığı oyunu bozmaya yönelik hareketlerinden sonra da Erkan Zengin’e kart göstermeliydi.
‘’Maçın hakemi ne yaptı?‘’
Aynı Rossi, belki de Avrupa arenasında en kolay ve rahat maçını yönettiğini söyleyebiliriz. Çünkü ev sahibi Fenerbahçe, maçın 90 dakikasında hiçbir varlık koyamayınca, oyunun üstünlüğünü Arsenal elinde bulundurarak hem oyun ve skor üstünlüğünü elde edip ve hakemede rahat bir ortam hazırlayan taraf oldu. Maç içerisinde dediğimiz gibi hakemi çok zorlayacak pozisyon olmamasına rağmen ilk yarıda Webo’nun istem dışı kesinlikle rakibine yönelik olmayan ve top kontrolünü etmek isterken zamanlama hatasından rakibinin yüzüne gelen bir ayak darbesi oldu. Rakibinin sakatlanıp oyundan çıkması tamamiyle şansızlıktı. Bana göre de hakemin Webo’ya sadece sarı kart göstermesi doğruydu. Çünkü rakibini görmedi. Webo’nun yüz ifadesi de ne kadar üzgün olduğunu gösterdi. Maçın genelinde rakiplerini arkasına kaçırıp, pozisyon veren Kadlec’in yaptığı penaltı ise hakemin kararı, doğru bir karardı. Sonuçta söylediğimiz gibi Rossi, oyunu başından sonuna kadar oyunculara yaklaşımıyla pozisyonlara hakimiyetiyle, oyun içerisinde doğal otoritesini sağlayan ve gösteren bir görüntüdeydi. Yardımcıları ve özellikle de penaltı pozisyonunda ilave yardımcı hakemle yardımlaşması ve itirazlara meydan vermeyen kararında da son derece başarılıydı.
‘’Sen çalacaksın Barış!‘’
Maçın 50. dakikasında, Sneijder’in pasında Burak ofsayt olmadığı gibi, topu kalecinden de kurtardıktan sonra Karcemarskas’ın kontrolsüz ve dikkatsizce teması ile yerde kaldı. Hareket çok net penaltıydı. Barış Şimşek bu kadar açık ve net olan bir penaltıda bile ‘ilave’ yardımcı hakemden yardım bekledi. Ya kardeşim bu kadar açık penaltıyı niye çalmıyorsun. O kadar gecikmeli karar vermek niye. Yoksa hakemlere; ‘ilave’ yardımcıların ceza alanı içerisindeki pozisyonlarda karar verirken, ‘ilave’ yardımcı hocaları bekleyin mi denildi? Maçın 37. dakikasında Hamit sarı kart gördü. Antep’in ani geliştirdiği kontrataktaki pozisyonda, bariz gol şansı yoktu. Hakan Balta, kademede olan futbolcuydu.
Sarı kart yeterliydi
Dolayısıyla sarı kart yeterli oldu. Yine maçın ikinci devresinde Galatasaray ceza alanı içerisinde topu kontrol etmek isterken Semih’in eline top çarptı, pozisyonda Antep’in penaltı beklemesi gereksizdi. Sonuçta maçın gidişatına etki edecek hakem kararlarının olmadığı bir maç ortaya çıktı. Buna rağmen Barış Şimşek’e oyun içerisinde biraz daha canlı, istekli, arzulu olması konusunda uyarımızı da yapmış olalım.
‘’Colman'a direkt kırmızı olmalıydı‘’
Ancak maçın hakemi FIFA kokartlı Halis Özkahya yaklaşık 3-4 metre mesafe önünde Colman’nın Mustafa Pektemek’e acımasızca bileğine direkt ayak tabanıyla bastığı pozisyona sadece faul çalması, hakemlik adına da yakışmayan bir karar oldu. Bu pozisyonda doğru karar kırmızı kart olmalıydı. Zaten maçın genel akışına baktığımızda hakemi zorlayacak pek çok pozisyon olmadı. Söylediğimiz gibi bu kadar rahat geçen bir maçı hakem gereksiz yere zora sokmak üzereydi ki Beşiktaş’ın galibiyeti hakemi de kurtarmış oldu.
‘’Alves kırmızıyı hak etti‘’
Yalnız Yıldırım saha içerisinde otoritesini oyunculara ve izleyenlere ciddi şekilde hissettirebilmeli. Çünkü oyun içerisinde vermiş olduğu serbest vuruşların tamamında barajı bir türlü istenilen seviyeye çekemediğini gördük. Bu hakem için ciddi bir handikap. Avrupa arenasında maç yöneten Bülent Yıldırım, bu hatayı o karşılaşmalarda yaparsa ciddi yara alabilir. Bizden söylemesi... Pozisyonlar ciddi sayılabilecek kritik seviyede oluşmadı. Özellikle ceza alanlarında bu tip pozisyonların olmayışı oyunun akışında Yıldırım’ın çok tartışılmasına meydan vermedi. Buna rağmen ilk yarıda Alves’in omuzundan seken, ikinci yarıda Sneijder’in rakibe çarpıp kornere çıkan toplar için aut kararları; 6 hakemli bir uygulamada bile gözden kaçan ve hatalı kararların da ortaya çıkmasını gösteren bir durumdu. Gösterdiği sarı kartların birkaç tanesi gereksizdi. Ancak Alves’e gösterdiği ilk ve ikinci sarı kart doğruydu. Yine Yıldırım’a önerimiz şu olacak: Maçın 52. dakikasında Selçuk, Melo ve Kuyt’ın içinde olduğu bir pozisyon yaşandı.
Selçuk’un ayağı Melo’nun yüzüne geldi. Oyunu devam ettiren Yıldırım, daha sonra düdük çalıp Melo’nun tedavisini yaptırdı. Bu pozisyon sonrası Galatasaray lehine serbest vuruşla oyun devam etti. Pozisyonda Kuyt’ın Melo’ya teması yok. Temas olmadığı için Galatasaray lehine faul neden verildi? Melo’nun sakatlandığını hissettiği an oyunu durdurması doğru ancak oyuna hakem atışıyla başlamalıydı.
‘’Zokora'ya kırmızı!‘’
Mustafa Yumlu ile Baroni arkasından da Zokora-Emre tartışmasından 1 dakika sonra Zokora’nın Emre’nin kaburgalarına doğru tekmesi net kırmızı kart olmalıydı. Ancak Aydınus sarı kartla yetindi. Bu dakikalardan sonra bu oyuncuların sert, hırslı, agresif görüntülerinden uzaklaşması oyunu da normale çevirdi. Zaman zaman buna benzer hareketler oyunun bazı bölümlerinde yaşanmasına ragmen Fırat Aydınus sözlü uyarılarla oyuncuların kontrolünü sağlamaya çalıştı, göstermesi gereken sarı kartlar olmasına rağmen. Doğrusunu söylemek gerekirse çok kritik pozisyonlar yaşanmadı. Bu da Aydınus ve yardımcıları için bir şans oldu diyebiliriz. Buna rağmen Trabzonspor’un Fenerbahçe ceza alanı içerisinde beklemiş olduğu iki penaltı pozisyonu vardı. 30’da Adrian’dan seken top Gökhan Gönül’ün göğsüne geldi. 90+3’te Henrique’nin kaleye gönderdigi top Mehmet Topuz’un karnından döndü. Bu iki pozisyonda da Aydınus’un oyunu devam ettirmesi doğruydu. Sonuç olarak, ligin 12. haftasında Eskişehir’de yönettiği maçta Caner’e kırmızı kart gösterdikten sonra Fenerbahçe tarafından eleştirilen Aydınus’un o maçtan sonra Fenerbahçe’nin hiçbir lig maçına verilmemiş olması ve bu önemli maça atanması çok riskli bir karardı. Ancak tecrübesi ve şansı yanında olunca Fırat, kendisi adına çok keskin bir virajı hasarsız atlattı.