‘’Saray'da yeni devir!‘’
Yeni dedim ama; Başkan Mustafa Cengiz eskinin tüm değerlerini yok sayarsa Galatasaray başka bir kulüp olur.
İsterseniz biraz açalım...
Mustafa Cengiz kendi tabiriyle, “20 Ocak’ta tepki oylarını aldık, şimdiki oylar yetki oyları” dedi. Her kelimesi doğru. 3 aylık değil, artık yakın geleceği şekillendirmek üzere 3 yıllığına başkan seçildi. Sadece geçmişin hatalarını öne çıkararak bu 3 yılı tamamlayamaz. Doğru bir politikayla ve seçimdeki en güçlü rakibinin hatalarıyla o çivili koltuğa oturdu. Artık “Bana oy vermeyenlerin de başkanıyım” ifadesini lafta bırakmayacak şekilde tüm Sarı Kırmızılı renklere gönül verenlerin gerçek başkanı olması lazım.
Farklı kompozisyon
Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin başkanı 3 yıl boyunca, her kararı kendisi verecek. Galatasaray’ı yönetmek kolay değil ve artık mazereti yok, zamanı da bol. Yarından itibaren eskide olan ne varsa unutması şart. Aklın gerektirdiği, Galatasaray’ı bir adım ileri götürecek her türlü yardıma ve yapılması gereken her şeye zihnini açık tutmak zorunda, yakaladığı şansı iyi kullanmak zorunda. Galatasaray’ın Türk Sporu’nun lokomotifi olduğunu hiç unutmaması gerek.
Basit bir örnek vermek gerekirse; Galatasaray’ın en büyük lokal rakibi Fenerbahçe’de de seçim var. Aziz Yıldırım ve Ali Koç her konuşmasında, röportajında Galatasaray’dan bahsediyorlar. Galatasaray’da 4 adayın olduğu ve son derece çekişmeli geçeceğe benzeyen seçim sürecinde 4 aday da hiçbir cümlesinde “Fenerbahçe” ismini ağızlarına almadılar. İşte gerçek büyüklük budur. Sadece bu tespitten yola çıkarsak; Galatasaray iç-dış politikasını sadece kendi işlerine bakarak belirliyor. Rakipler ise başkan seçerlerken bile Galatasaray üzerinden binbir numara çevirmeden yapamıyorlar.
Terim faktörü
En büyük gerçek Fatih Terim. 21 şampiyonluğun 7’sinde onun imzası var. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek Fatih Hoca’ya destek vermek şart.
Eleştirmek en kolayı; artık satarak değil, satın alarak ona yardımcı olmak gerek. Gerisinin destanlar yazılarak geleceğinden artık hiçbir Galatasaraylı’nın kuşkusu yok, Şampiyonlar Ligi için takıma takviye yapılması gerektiğinden de! Başkanlık yapan seleflerinin yapamadığını dile getirmek artık boş laf. Kendisini koltuğa oturtan söylemlerini baz alırsak; Mustafa Cengiz bir yandan borçları azaltırken bir yandan da Sarı Kırmızılılar’ın en büyük beklentisi olan “Avrupa’da başarının” şifresini çözmekle yükümlü.
‘’Kim başkan olacak?‘’
Galatasaray’da 2 gün sonra seçim, 4 de başkan adayı var. Ben de meslek hayatım boyunca 17’nci seçimimi yaşayacağım, 11’inci başkanımı göreceğim.
İlk defa 4 adaylı bir seçim yaşayacağım. Kimin kazanacağını kestirmek zor. Hangi adayın ekibiyle konuşsam “2 binden fazla oy garanti” diyor. Birincisi matematiksel olarak seçimde o kadar üye oy kullanamayacak. İkincisi seçime 4 bine yakın bir katılım olursa öp de başına koy. Demek ki büyük bir aldatmaca var; ya üyeler adaylara “Oyum sana” diye ya da adaylar bize, “En önde biziz” diye yalan söylüyorlar.
Seviye yerlerde sürünüyor
Teknoloji medeni ülkeleri ileriye taşırken bizde çemkirme, karalama aracı olarak kullanılıyor. Çok büyük ihtimalle mevcut başkanın twitter’da trolleri var. Ne demek trol açalım; en güçlü rakibini yerin dibine batırmak için devamlı mesaj atan kimse! Rakipler hakkında da iyi şeyler yazanlara küfür kıyamet dalarlar. Gerçek trol nasıl ki deniz tabanında hayatı yok ediyorsa sanal troller de insanlığın katilleriler. Aynı 20-30 kişi bilgisayar ya da akıllı telefon başında akbaba gibi bekleyip; rakibe, gazeteciye, fikrini söyleyen taraftara sahte isimlerle leş kargaları gibi hücum ediyorlar. Bu yaygaracılara bir de sanal alem ergenleri eklenince vay efendim iki satır doğruları yazmak isteyenin haline! Organize bir şekilde küfür ve hakaretlerle yazanın canını çıkartana kadar saldırıyorlar. Mutlaka yasal bir düzenleme ile bu küfürlerin önüne geçilmeli. Galatasaray gibi batıya dönük bir camiada ağzından “Kıyam, abdest, inan edin” gibi kelimeler eksik olmayan bir kişiye trolcülere göz yummak yakışmıyor.
Seçimi kim kazanır?
Geçen seçimde oluşan tepki oylarını bu seçimde tek aday toplayamayacak. Mevcut başkanın oy potansiyeli zaten belliydi. Kendisi de biliyor ki seçimi o kazanmadı, Dursun Özbek’in hataları ona seçimi kazandırdı. Görünüyor ki Özbek hatalarından ders çıkartmış, her yerde de zaten kendisi bunu dile getiriyor. Eğer Özbek ve ekibi bir önceki seçimdeki oy sayısını koruyabilirse başkan seçilir, yarım kalan projelerini tamamlar. Yaptığı fedakarlıklarla da bunu hakediyor zaten. Yeni ekibiyle beraber nakit 30 milyon euro’yu toplamış seçileceği günü bekliyor.
Mevcut başkanın nasıl seçildiğini anlattık. Bir önceki seçimde aldığı oy sayısını koruyabilecek hiçbir icraatı olmadı. İdari olarak kulübün işleyişini bozarak profesyonellerin tamamını hayata küstürdü, yöneticileri kapı dinledi, bir bölüm personele “Dursuncu gel buraya” dendi, “Ben başkanım, fotoğrafım resmi sitede Fatih Terim’den çok çıkacak ve en üstte olacak” şiarı oldu, kavun karpuz gönderenlere teşekkür mektubu yazarak harcadığı zamanı kulüp içinde öncekilerden hınç almak için dolaşan adamlarının art niyetini anlamaya harcasaydı belki herkesin başkanı olabilirdi.
Mali konularda ise Allah’ın sevdiği kul olmalı ki ilk ay Ndiaye’nin satışından, ikinci ay ise sermaye artışından gelen paralarla dükkanı çevirebildi. Üçüncü ayı da kalanlarla halletse dördüncü ay ne yapacağını kendisinin bile bilmediğinden kuşkum yok. Kaldı ki Ndiaye de sermaye artışı da bel altından vura vura devirdiği Dursun Özbek’in projeleri.
Bu seçimin en güzel yanı ise camiada gençlerin harekete geçmesi oldu. Ozan Korkut büyük cesaret göstererek ortaya çıktı. Ne oy alırsa alsın bana göre bu seçimin galibi Ozan Korkut’tur. Bir yol açmıştır ve bu yolda onu takip edecek gençlerin önderi olmuştur.
Ali Fatinoğlu’nun naif heyecanına saygı duyuyorum. Ekip arkadaşlarını yüceltmesine hayranım. Ancak divan kurulundaki konuşmasında imal ettiği küvet ve klozetleri anlatmasıyla kendini bitirdi. Önümüzdeki seçimlerde daha tecrübeli bir Ali Fatinoğlu görmek camiaya da değer katacaktır.
Neticede bana göre favori Dursun Özbek, plase ise Ozan Korkut. Sürprizsiz geçer bu yarış.
‘’Seçime doğru gerçekler‘’
Galatasaray’da seçim yaklaşırken her kafadan bir ses çıkıyor. Üyesi taraftarı, iyi niyetlisi, kötü niyetlisi, facebookçusu, twittercısı, mahallenin bakkalı kasabı, basını, trolcüsü, sansasyoncusu, bileni bilmeyeni işkembeden atıyor. Kimi yanaştığı başkan adayına yaranmak için, kimi yanaşamadığı başkan adayından intikam almak için, kimi iki takipçi daha kazanmak için, kimi saflığından, kimi cinliğinden ortalığı bulandırmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Kim, neye inanacağını şaşırdı. İsterseniz ortada dolaşan dedikodulara son noktayı koyalım. 5 gün kala seçimde oy kullanacakların klavuzu olsun bu yazı.
Yok artık!
İddia: Ali Fatinoğlu ve Ozan Korkut tepki oylarını bölmek için Dursun Özbek tarafından seçime sokuldular.
Gerçek: Ozan’ı yıllardır tanırım, liseden kardeşim olur. Turgay Kıran Ağabeyimin sağ koluydu. Mevcut yöneticilerin hepsinden daha tecrübelidir, genç yaşına rağmen adaylığı hakediyor. En iyi kadrolardan biri onda. En önemlisi kolunu koparsan böyle alçakça bir kumpasın içine girmeyecek karakterdedir. Yoksa Adnan Öztürk, Mete İkiz ve Burak Elmas gibi isimler girerler miydi böyle bir topa.
Ali Fatinoğlu’nu hiç tanımıyordum. Bir akşam Kalamış’ta karşılaştık. Uzun uzun konuştuk; kendini anlattı, ekibini anlattı, projelerini anlattı. Görülüyor ki yöneticilikte tecrübesiz, bazı düşünceleri en fazla güzel bir hayal olur. Fakat öyle kararlı ki; seçimi kazandığını iddia ediyor. En fazla o çalışıyor, ekibi uykuya hasret. Bir de bu işlere para lazım, kredibilite lazım. Kasa kolaylığı yapmak hep eleştirilen ancak kaçınılmaz bir son. Fatinoğlu, arkasındaki şirketle mevcut yönetimden 25 kat daha fazla ekonomik güce sahip. Bence en saf duygularla seçime giren ekip. Bölmek için seçime giriyor diyen en azından Fatinoğlu’nun heyecanından utanmalıdır.
Kulübe fatura kesti
Özellikle gazete okumayan, bilgisiz fikir sahibi sosyal medya ergenlerinin ağzında bu laf:
İddia: Dursun Özbek otelinde konaklattığı futbolculara, basketbolculara, voleybolculara, esporculara fatura kesiyor, kulübe gönderiyor.
Gerçek: Son harfine kadar doğru. Konaklattığı her sporcu için kulübe fatura kesiyor, hem de en yüksek fiyattan. Hatta espor organizasyonun başı olan yeğeninin faturasını da kulübe gönderdi. Hesap şişiriyor yani anlayacağımız dilde, sonra da kulübe fatura ediyor.
Buraya kadar korku filmi gibi değil mi!
Özgerçek: Kesilen faturalar kanun gereği. Otelinde faturasız adam konaklatır da yakalanırsan gözünü kodeste açarsın. Kaldı ki Özbek en aşağı 20 kere bu durumu şöyle izah etti: “Evet fatura kesiyorum Galatasaray’a ama kestiğim fatura bedeli kadar da bağış yapıyorum kulübe. Faturayı ne kadar yüksek kesersem bağışım da o kadar yüksek oluyor”.
Ne demek bu?
“Galatasaray ile ilgili kim gelirse, hangi Galatasaray takımı otellerimden birine gelirse bedava kalır. Yerler içerler, 5 kuruş ödemeden giderler”.
Yetmedi!
Ailesine de vasiyet etti, “Ben öldükten sonra da Galatasaray’ın konaklama sponsoru olmaya devam edin” diye.
Konu o kadar cazip ki; içinde otel var, oda var, yatak var, fatura var, kulüp var. Manipülasyona çok açık. Hele gerçeği bilmesine rağmen bu konuyu gündeme ilk getiren mevcut başkan olunca cemaati de arkasından koştura koştura geldi. Ben artık bu konuyu cahil sosyal medya ergenleri haricinde Özbek’i belden aşağı vurma operasyonu olarak görüyorum.
Başka türlü söylersek; Özbek yılda birkaç milyon dolardan fazlasını kulübe hibe etmesine rağmen bu hibe üzerinden eleştiriliyor!
Kadının adı yok
İddia: Galatasaray yönetimleri kışla gibiydi. Artık kadınlara daha fazla görev vereceğiz, ekibimizde şu kadar kadın var.
Gerçek: Bunun dillenmesi bile yine kışla dilinde oluyor maalesef, “Ekibimde şu kadar kadın var”! Tek meziyetleri kadın olmak mı bu insanların. Göstermelik olduğu aşikar! 4 adayın 15 yöneticisi var; kadın sayısı 1, bilemedin 2! Yani yine adamlar alacak kararı, kadınlar uygulayacak. Kadın başkan adayı çıkmadığı sürece bana kimse, “Galatasaray’da kadının adı var” demesin!
‘’Önce 22 sonra 5. yıldız‘’
Galatasaraylılar, kurulan müthiş ekiple, Fatih Terim hamlesiyle, taraftarın başarıya cevap vermesiyle ve yakaladığı ivmeyle 21’inci şampiyonluğa sevinmeyi bugün bırakıp daha büyük hedeflere yönelmeliler.
İlk hedef 22’nci şampiyonluk olmalı. Şampiyonlar Ligi’ne adım atmanın en kolay yolu şampiyon olmak. Ön elemelerde takımlarımızın son yıllardaki performanslarına bakarsak ne demek istediğim daha net anlaşılır.
Ayakbastı 40 milyon euro!
Güçlü olmak için elinizi cebinize attığınız zaman boş olmaması gerek. Şampiyonlar Ligi’ne adım attığınız an 40 milyon euro o cebe giriyor demek. Eğer ligimizin ikincisi de ön elemelerde elenirse paylaşılmayacak yayın gelirinden artı 25 milyon euro daha geliyor, etti mi 65 milyon euro. Bugün UEFA’nın Galatasaray’a uyguladığı sınırlı harcama yaptırımı da 65 milyon euro. Kazanılan prestij ve ek gelir artışını bir kenara bıraksak bile herhangi bir Türk takımı için muazzam gelir. Günümüz şartlarında Şampiyonlar Ligi’nde alınacak küçük başarılar bile artı 15-20 milyon euro getiriyor. Üstüste 4 yıl daha şampiyon olmak demek borçları sıfırlamak demek, 5’inci yıldızı takmak demek, rakiplerinden iki gömlek yukarı tırmanmak demek, taraftar sayısını katlamak demek, dünyaya ismini kabul ettirmek demek.
2 başkan, 2 hoca
Biliyorum söylediğimi yapmak kolay değil. Şampiyonluk zor elde ediliyor. Fakat Galatasaray istikrarını kaybettiği, 2 başkan, 2 hoca değiştirdiği bir sezonu bile en önde tamamlayabildiyse daha huzurlu olacağını ön gördüğümüz gelecek sezonlarda işinin biraz daha kolay olacağını düşünmemek elde değil.
Haftaya seçim var. Genel kurul üyeleri iyice düşünüp, dargınlıkları, kırgınlıkları bir kenara bırakıp, önümüzdeki çok önemli 3 sezonda kulübü kimin daha geniş imkanlarla ileri taşıyabileceğine karar vermeli.
Herkes teşekkürü haketti
Şampiyon kolay olunmuyor dedik. Emeği geçen herkese tüm Galatasaraylılar teşekkür etmeli.
Artık ismi Galatasaray ile özdeşleşen, sakinlik kazanıp neredeyse ermiş, 7 şampiyonlukta imzası olan Fatih Terim’e, Hasan Şaş’a, Ümit Davala’ya, Necati Ateş’e, Elmander’e, tüm takımı neredeyse her hafta oynamaya hazır durumda tutan kulüp sağlık ekibi başkanı Doç.Dr. Yener İnce ve ekibine, görünmeyen kahramanlar Florya personeline, Başkan Mustafa Cengiz’e, Abdürrahim Albayrak’a ve onlara yardım eden herkese, en önemlisi İstanbul’un en zor gidilip dönülen stadını her maç dolduran büyük taraftara kendi adıma teşekkür ediyorum.
Bunca isim arasında; Terim’den Hasan Şaş’a, Gomis’ten Mariano’ya, Rodrigeus’ten Feghuli’ye, Fernando’dan Serdar Aziz’e, Donk’tan Belhanda’ya kadar bu takımı kuran bir önceki Başkan Dursun Özbek’e de teşekkür etmeyi unutursak çok ayıp etmiş oluruz.
Galatasaray camiasına her mayısta Yeni Ali Sami Yen’de böyle görkemli kutlamalar yapmak çok yakışacak.
‘’Konsantrasyon!‘’
Galatasaray’ın başına çok şeyler geldi ama son hafta şampiyonluğu kaybetmek hiç gelmedi. 2012’deki ekstra ligde bile! Hatta bu vesileyle en büyük rakibinin sahasında şampiyon olma onuru getirdi gerçek kumpasçılara rağmen.
Ben hayata hep temkinli yaklaşırım, en kötüsünü düşünüp, bir iyisini yakalayınca sevinirim. Herşey düşündüğüm kadar kötü de gerçekleşirse şoke olmam.
En kötü ne olabilir?
Galatasaray son hafta Göztepe’ye yenilir, Belediyenin Takımı son maçını, Fenerbahçe de son 2 maçını kazanır ve Galatasaray 3’üncü olur.
Felaket gibi bir senaryo değil mi Sarı Kırmızılılar’a gönül vermişler için!
Yitirilmeyecek konsantrasyonla buna imkan yok. Galatasaray, İzmir’de turunu atar. Uzatmaya gerek yok; 7 haftadır bir milim sapılmayan konsantrasyondan Göztepe maçında mağlubiyet çıkmaz!
Diyelim ki!
Sevgili Galatasaray taraftarları, diyelim ki bir felaket geldi başa! Galatasaray değerini kaybeder mi?
Galatasaray 20 kere şampiyon olmuş, 17 kere de Türkiye Kupasını kazanmış; ezeli rakipleri Fenerbahçe 19, Beşiktaş ise 15 kere şampiyon olabilmiş.
Türkiye Kupası rakipleri açısından büyük hezimet; Fenerbahçe 6, Beşiktaş 9 kez bu onura sahip olmuşlar.
Trabzonspor’u da katarsak oran şu; lig 6, kupa 8.
Büyük rakiplerinden Galatasaray’ı devasa bir farkla ayıran UEFA ve Avrupa Süper Kupası ise işin karnavalı.
Aman ha!
Tüm bunlara rağmen Yeni Malatyaspor’u, Yeni Ali Sami Yen’de 2-0 mağlup etmek, Belediyenin Takımı’nın bir gün önce Antalya’da aldığı galibiyetle, bir hafta önce şampiyonluğu getirmedi Galatasaray’a! Pazartesi de Fenerbahçe 3 puan alırsa Karabük deplasmanından (ki lig düşmesi kesinleşen Kardemir Karabükspor artık prestij mücadelesi veriyor) son hafta belli olacak şampiyonluk. Galatasaray ikili hatta üçlü averajla bile gerisinde mutlu sonun!
Yönetim, teknik heyet, sağlık heyeti, taraftar, camia, başkan adayları, adayların ekipleri; şampiyonluğu garanti olarak görmemeli, en büyük hata bu olur. Son 90 dakikayı da şampiyonluğu getirecek 1 puan olarak görmek sıkıntı yaratacaktır. Zorlu Göztepe deplasmanında Galatasaray’ın hedefi galibiyet olmalı. Ancak böyle cevap verebilir şampiyonluğunu hazmedemeyenlere kendi göbek bağını kesmeyi alışkanlık haline getiren Sarı Kırmızılılar.
‘’Kürsü gevezeleri‘’
Galatasaray son yıllarda kimseden çekmedi kürsü meraklılarından çektiği kadar.
Fikri olmakla mevcut fikirlere kulp bulmak çok farklı şeyler ve bu adamlar sürekli az bilgiyle yönetimler ne yaparsa yapsın eleştiriyorlar. En basit örnek Telles; Galatasaray, Gremio’dan 6 milyon euro’ya aldı, 2 sene sonra 6.5’a Porto’ya sattı. Şimdi 45 milyon euro’ya Chelsea’ye gidiyor. 4 milyon euro’ya yakın pay alacak bu transferden Galatasaray. Telles’i zamanında kürsüden eleştirenler şimdi bir özür borçlu değiller mi! Ne yazık ki dilemezler.
Pekiyi neden bu adamlar devamlı kürsüye çıkarak mevcut yönetimi, teknik heyeti, futbolcuları yerden yere vuruyorlar?
Misafirlere seyrettiriyorlar
1) Televizyona çıkarak meşhur olduklarını sanıyorlar. Konuşmalarını kaydedip eve gelen misafirlere seyrettiriyorlar.
2) Camiada öne çıkmayı hedefliyorlar. Ki bu konuda kürsüye çıkıp başkana atarlanmak en kestirme yol. Bakın 4 adayın listelerine hepsinde bu kürsü gevezelerinden var.
3) Mevcut başkan ona iş vermemiştir, makam vermemiştir, bilet vermemiştir, değer vermemiştir. Fikri hür, vicdanı hür Galatasaray’ın kürsüsü en pratik intikam alma platformu olmuştur bu tipler için.
4) Gelecek seçimde adaydır, muhtemel rakibi mevcut başkanın gözünü oya oya gider seçime.
5) Kulüp üzerinden para kazanmayı hedefler. Bir branşa çöreklenir, mevcut yöneticisine devirmek için saldırır. Başarırsa koltuğuna talip olur.
Örnekleri artırmak mümkün. Bu yolla başkanlık koltuğuna oturan bile var. Oturunca hiçbir donanımı, projesi, altyapısı hatta fikri bile olmadığı suratına vurulan var. Yöneticisinin amacı ise podyum! Hocayla, takımın yıldızıyla selfi yapsın, facebook sayfasına koysun yeter o vizyonsuza.
Ucuzun da ucuzu
Bu sebeple sık sık söylüyorum; Galatasaray’da en değerli makam da dahil olmak üzere koltuk bu kadar ucuzlamamıştı, çiğlik bu kadar göz önünde yaşanmamıştı. “Niye daha önce Kalamış’ta ben seni hiç görmedim” diye sorduğum başkan adayı, “Ev uzak, ben Yeşilyurt’a takılıyorum, orada da 300 oy var” cevabını verebiliyor sıkılmadan. O kürsü olmasaydı başkanlığın karşı sahiline bile yaklaşamayacaklar olacaktı. Arena’ya bir kez bile gitmemiş adamlar yönetici olamayacaklardı. Kurulları zaten hiç saymıyorum. 4 listedeki 104 adaya sorun bakalım Galatasaray’ın ideal ilk 11’ini sayabilecekler mi? Ya da basketbol veya voleybol bayan takımlarının hocasını tanırlar mı? Kaç branş var Galatasaray’da bilirler mi? Hasnun Galip Sokağı navigasyonsuz bulabilirler mi? Ali Sami Yen’den sonraki başkan kim şak diye söyleyebilirler mi google’a bakmadan. O 104 kişinin büyük bölümü de okuyacak belki bu yazıyı. Aynada gözlerinin içine bakabilecekler mi utanmadan!
Gerçek isimler kaçıyor
Bu tür yanaşmaların vereceği cevap da belli, “Ben Galatasaray tarihçisi değilim, iktisatçıyım. Galatasaray’ı borçlarından kurtaracağım”. Cevabım en terbiyeli şekilde “Hade len” olacaktır. Galatasaray bir şirket değil ruhtur, o ruhu özümsememişsen layık değilsindir o koltuklara. Sorularımı başkan adayları da dahil olmak üzere tüm adaylar, mevcut yönetim, kürsü gevezeleri okuyup cevaplamaya çalışabilir.
Ana konumuza dönersek...
Kardeşim bir fikriniz yoksa, söyledikleriniz önceki 5, 10, 20 konuşmacının tekrarıysa boşa vaktimizi almayın, artık amacınızın ne olduğunu biliyoruz. Orijinal bir fikrinizi paylaşıyorsanız sabaha kadar dinleriz. Sizin cazgırlığınız yüzünüzden Galatasaray’a gerçekten faydası olabilecek insanlar yanaşamıyor kulübe. Siz kim kürsüye çıkmak kim. Çok meraklıysanız konuşmaya Hayri Ağabey’i örnek alın; önce bilgi sahibi olun sonra fikriniz olur zaten.
‘’Seçimin şifresi‘’
Galatasaray’da yaşanan son seçimle birçok şey değişti. Camia beterin de beterini gördü. Sarı Kırmızılılar’da yönetim hiç bu kadar değersizleştirilmemişti. Ndiaye satılmasa, aylar öncesinden son imzasına kadar tamamlanmış olan sermaye artışından yüklü bir para gelmese sıkıntılar katlanacaktı.
- Resmi sitede bir yazının içinde “Başkanımız” yazmayan kovuldu.
- Kapısı dinlenen kovuldu.
- Bir önceki başkan çağırdığı için seçim gecesi kulübe giden personel kovuldu.
- Başkan her gün resmi siteye “Resimli” çıktı, kullanılacak fotoğraflarını oğlu seçti.
- 1. Ordu Komutanı ziyaret edildi. “Tank-tüfek işine mi girecek Galatasaray” diye dalga geçti rakip taraftar.
- Kulüple binbir tür işi olan belediyeler değil de hiçbir bağlantısı bulunmayan belediye başkanı nedeni anlaşılmayacak şekilde ziyaret edildi (Buradaki pis kokuların izini sürüyorum, haberiniz olsun).
- Mali Genel Kurul’da yedeğinden asına kadar tüm denetleme kurulu gazinolardaki uvertür şarkıcılar gibi sıra sıra çıkıp konuştular, tarihe çirkin bir anı bıraktılar.
- Bu yönetime “Merhaba” demeyen genel kurul üyelerini disipline veriyorlar. Kimse rahat konuşamıyor; sanki Abdülhamit’in jurnalcileri mezarlarından fırladılar.
- İfade özgürlüğünü kullanan gazetecilere tesislere girmeme cezası yağıyor.
- Eski başkana “Dolandırıcı, tecavüzcü” diyen gazeteci üyeye af geliyor, mevcut başkana, “Mevkilerini hazmedemediler” diyen gazeteci üyeyi disipline veriyorlar.
Örnekler uzayıp gider, tatmin olmayan olursa başka yazıda rezaletler listesine devam ederiz.
Önümüze bakalım
Seçime 1 ay, “Adayım” diye ortaya çıkmaya 1 hafta var. Camia birçok ismi yokladı ama olmadı. Çamaşırın çok zor olduğunu gören kaçıyor. “Mustafa Cengiz bile başkan seçildi” diyen Ali Fatinoğlu atladı sahneye. Başkanlık koltuğu bu kadar ucuz olmamalı, aklına esen aday olamamalı. Daha önce bir dakika yöneticilik yapmamış bir üyenin başkanlığı hayal etmesi camia için büyük dengesizliktir. Mustafa Cengiz vakası bir istisnadır. Türk Sporunun amiral gemisi 3 ayda aynı buzdağına tekrar çarpmaz.
Akıllı olmak lazım
Belli ki bu bir haftada camia planı-projesi olan ve mevcut projeleri sürdürecek yüreğe sahip gerçek bir başkan adayı çıkartacak. Mayıs sonunda oy vermeye liseye geleceklerin kafalarında bugün düşülen durum olmalı. Kime kızmış olursa olsun hiçbir Galatasaraylı’nın Galatasaray’ı bu kadar ucuzlatmaya hakkı yok. Yine o kafalarda “Oyumu şuna vermeyeyim de buna vereyim. Şu açık farkla kazanmasın” düşüncesi olursa 6 ay sonra logoyu Katarlılar’ın anahtarlarının ucunda sallanırken görürüz.
‘’Galatasaraylı akıllıdır‘’
Galatasaray Genel Kurulu, küçük bir grubun dışında eski Başkan Dursun Özbek’i ibra edeli neredeyse 5 gün oldu. Bu gelişmenin ardından neredeyse yüz kişiyle konuştum...
- Birkaçı dışında Özbek’in hırsızlık yaptığına inanan yok.
- Otelinden kulübe kestiği fatura bedellerinden fazlasını bağış olarak geri verdiğinden birkaçı dışında kuşku duyan yok.
- Hatalar yaptığına dair o birkaç kişi dışında kimsenin itirazı yok.
- Hataları kasıtlı yaptığına ise o birkaç kişi haricinde inanan yok.
- Riva ve Florya projelerinin kulübü borç batağından çıkaracağına o birkaç kişinin haricinde ititraz eden yok.
- Bu projeleri en iyi Özbek’in tamamlayacağına o birkaç kişi dışında karşı çıkan yok.
- Şu andaki yönetimi Galatasaray’ın geleceğinde o birkaç kişi dışında gören yok.
- Kulübün içinde liseli-lisesiz kavgasını mevcut yönetimin körüklediğinden kimsenin kuşkusu yok.
- Kulüp personelini ikiye bölüp; yarısına “Dursuncu” yarısına “Bizden” adını takanın da bugünkü yöneticiler olduğundan kuşku yok.
- Mevcut yönetimin kelebek kadar ömrü kaldığından ve buldukları mevkiyi hazmedemediklerinden de kimsenin kuşkusu yok.
Ramo’nun kedisi
Bu kadar araştırmayı birkaç cümlede toplarsak.
- En eğitimli üye profiline sahip Galatasaray’da üyelerin akıllılığı da o birkaçı dışında tescillenmiştir.
- Mayıstaki seçimde, mevcut yönetimin karşısına Galatasaray Lisesi’nin efsanevi görevlisi rahmetli Ramo’nun kedisinin torunlarından biri bile çıksa kazanacağından kimsenin kuşkusu yok.
Hatır şikesi gibi!
İçteki düzen oturmadı ki dışarıdaki rakiplerle de uğraşalım.
- Hakemler Galatasaray’ı kıtır kıtır doğruyor; yönetimde kim olursa olsun kara gömleklilerle ciddi ciddi uğraşmalı.
- Federasyonun kurullarının yanlı kararlarıyla da mücadele edilmeli.
- Siyasi gücün Süper Lig’deki yansıması belediyenin takımı bağıra bağıra kollanıyor. Emre Belözoğlu her maç hakemlere hakemlik öğretiyor. Arda kardeşiyle beraber hakemleri siyasi gücün altında eziyorlar.
- Belediyenin takımının aynı statüdeki rakipleri bile karşılaşmadan önce yenileceklerini, “Benim şampiyonluk adayım belediyenin takımıdır” diyerek hatır şikesine yakın bir şekilde deklare ediyorlar. En son örnek bu hafta belediyenin takımıyla maçı olan Yeni Malatyaspor’un hocası Erol Bulut’un bu minvaldeki açıklamalarıdır. Federasyon bu maçı 4 gözle mercek altına almalıdır.
Bakalım Galatasaray’ın şampiyonluğunu engellemek için futbolu yönetenler son 7 haftada ne gibi cinlikler icat edecekler!