Arama

Popüler aramalar

‘’Yan yan olmuyor‘’

Oysa ki maç tam da Sarı Kırmızılılar'ın istediği gibi başlamıştı. İlk çeyrekte bulunan gol tribünleri tıklım tıklım dolduran taraftarı coşturmuş, televizyonu başında maçı seyredenleri ise umutlandırmıştı. Ancak biri düğmeye bastı ve Galatasaray golden sonra kendi sahasına hapsoldu. Top yapmakta zorlandı, pozisyon bulmasına rağmen skoru artıramadı. Schalke'nin baskısı ise ilk devrenin son dakikalarında beraberliği getirdi.
İlk devre 1-1 berabere sonuçlandı.

Kolay maç yok!

Herkes ikinci devrede daha iyi bir Galatasaray bekliyordu. Tribünler tıklım tıklım dolu, moraller yüksekti. Ancak sahadaki futbolda değişiklik yoktu. Yine yan paslarla sanki zaman geçirmek isteyen bir Galatasaray sahadaydı. Beraberliğe razı oyun beraberlikten başka bir şey getirmedi.

Tabii ki burası Şampiyonlar Ligi kolay maç yok. Ama kendi saha ve seyircin önünde kapasitenin üzerine çıkamazsan beraberlik de iyi sonuç. Şimdi başta futbolcular olmak üzere tüm Galatasaray camiası "Nerede hata yaptık" sorusuna cevap bulmak zorunda. Bu takımın potansiyeli var. Zor Schalke deplasmanında artık Galatasaray'a gol lazım, hatta goller. Drogba'yı ileride yalnız bırakmanın sonucu bu müthiş ayaktan istenilen verimi alamamak olur. Tüm maç boyunca Fildişi Sahilleri'nden gelen muazzam futbolcun tek bir pozisyona girebiliyorsa düşünmek, taktiğini, planını, kurgunu da değiştirmen gerek.
Galatasaray 12 Mart'ta, rövanş maçında kendi kimliğini sahaya koyabilirse kendi sahasında zaafları olan Alman ekibine kök söktürebilir. Bu saatten sonra Fatih Terim ve öğrencileri Almanya'da yapabileceklerinin maksimumunu sahaya koymak zorunda. Maalesef skor avantajı Almanlar'dan yana. Ama Galatasaray hep zorları başarmıştır. Bu kez de öyle olur umarım.

Neticedebu kadar çok yan top yaparsan dikine oynayan karşısında üstünlük kuramazsın.

Yazık bu taraftara!

Biraz da maça gelmek için çabalayan taraftarın sözcüsü olalım.
Trafik kilit, Yürüme mesafesinin çok uzağında kalıyor Yeni Ali Sami Yen. Ne yaparsan ulaşmak saatler sürüyor. Stadın etrafında taraftarın vakit geçirebileceği alanlar kısıtlı. Erken gelsen dert, geç gelsen ulaşılmaz. Biran önce bu duruma çözüm bulması gerekiyor yönetimin. Zemin daha taze, bastığında yer oynuyor. Herkese aynı zemin ama o zaman da saha avantajın kayboluyor. İşte benim umudum da burada. Daha iyi şartlarda oynayacak olan Galatasaray takımı Almanya'da yine yeni bir zafere imza atacak diye bekliyorum. Umarım beklentim boşa çıkmaz, gelen fırsat iyi değerlendirilir.

20 Şubat 2013, Çarşamba 23:20
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray tek yumruk‘’

Önceki gece tüm Galatasaraylılar’ın ciğeri yandı, hem de cayır cayır. Kulüp Başkanı Ünal Aysal yangın henüz en şiddetli halindeyken teknesiyle olay yerine gelip inceleme yaptı. Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç ise belki de hayatının en kötü akşamlarından birini yaşadı, Başkan yardımcısı Adnan Öztürk TV ekranlarından, “Aynısını yapacağız, okul olarak” diye net mesajı verdi. Aslında Galatasaray Üniversitesi kurulurken Fransa Hükümeti’yle yapılan anlaşma gereği “Yıkılan, yanan bir binanın yerine başka amaçla yapılaşma yapılamaz” diye bir madde var. Yani kolay kolay o bina otele dönüşemez, Galatasaray’ın her döneminin kurucuları her şeyi düşünerek kurdukları buradan da belli oluyor.

Önceki gün çıkan yangından sonra Galatasaray’ın tüm kurulları Üniversite Rektörlüğü’nde buluşarak ne yapacaklarına karar verdiler, çıkan karar tam Galatasaray’a yakışır şekildeydi; “O bina eskisinin aynı olarak Galatasaraylılar’ın desteğiyle üniversitemize geri kazandırılacaktır”. Dün de binlerce kişi üniversiteye giderek o binanın enkazına yalnız olmadığını hissettirdi. Rantçılar, fırsatçılar, her türlü üçkağıtçılara geçit vermeyeceklerini haykırdılar. Böyle zor günlerde Galatasaray’ın kenetlenmesini hiçbir güç kıramıyor. Darısı diğer camiaların başına.

Serdar Dinçbaylı

24 Ocak 2013, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bu nasıl Aslan!‘’

Neden?

Galatasaray'ın her zaman için rakibi kendisi olmuştur. Kurulduğu yıldan bu yana iç dinamikler başarısızlığın en büyük sebebi olmuşlardır. İnsanın içinden neler neler geliyor söylemek için.

Al sana Sneijder mesela.

Ya da; al sana Moratti.
Ya da; al sana özel uçak, eleman vs.

Örnekleri sayfalarca yazabilir ama yeterli bu kadar. Galatasaray ara transfer mevsimi başladığı ilk gün, "Biz borç ödüyoruz, 2014 yılında UEFA yaptırımlara başlayacak. Beşiktaş'ın hali ortada. Transfer mransfer yok. Adam gerekirse en iyi hoca bizde, alt yapıdan birini oynatır" deselerdi inanın bugünkü durumdan daha kötü durumda olmazdı Galatasaray.

Maç uyuttu

Maçı seyrederken uyku bastırdı. Kasımpaşa bir şeyler yapmaya çalıştı da koltuğumuza yığılmadık. İyiler eskinin kötüleri. Onlar da iyileşmemişler, eski iyiler öyle irtifa kaybetmişler ki yerinde sayan eski kötüler, yeni iyiler haline gelmişler. Elmander, Sabri biraz da Riera. Gerisi ne yaptı anlamadım. Hamit artık takıma alışsa iyi olacak. Selçuk maziyi mumla arıyor. Melo'nun zaten konuşulacak bir şeyi yok. Genç Emre gol atmak için çırpınıyor, sanıyor ki gol atınca sihirli bir değnek hakkında yapılan eleştirileri silecek. Asla, bu performansıyla sezon sonu Anadolu turuna başlar. Burak yalnız adam ileride. Gelen az sayıdaki pası itinayla ezdi. Risk adamı Dany ise kötülerin iyisi. Semih ve Muslera; eh işte. Hepsini anladık da forma peşindeki Umut, Yekta ve Aydın ilk 11'i zorlamak adına ne yaptılar diye sorarsak boş bir soru sormuş oluruz.

Sıfır konsantrasyon

Ligde lider bu takım, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finali zorluyor. Ama sahada yürümeye üşenen futbolcular topluluğu. 3 puan için en ufak bir konsantrasyon yok. Hafta içinde konsantrasyonu bozacak bir maç da yok. Nedir bu ciddiyetsizlik! Galatasaray 2 yıllık kredisini yedi bitirdi. Biraz işi sıkı tutsalardı 4 - 5 hafta sonra şampiyonluk turu atarlardı, şimdi dizlerde korkunun tatlı uyuşukluğu belirmeye başladı.

Terim patladı

Maçtan sonra yaptığı açıklamayla son haftalarda yaşananlara sakin, düzgün bir dille ancak zehir tadında cevap veren Fatih Terim'in kırgınlığı düzelecek gibi değil. "Kırk yıldır bu kulübün içindeyim, ben bu kulübün bir elemanıyım" diye konuşması Başkan Ünal Aysal ile artık arasının eskisi gibi olamayacağının sinyallerini de verdi. Önceden hazırlanmış metni okuması ise köprüleri atabileceğinin göstergesiydi. Önümüzdeki hafta çok önemli, Başkan Ünal Aysal'a diş gösteren Fatih Terim'e başkanlık makamı bakalım nasıl yaklaşacak.

19 Ocak 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aysal tolerans göster‘’

Aysal, 10 gündür her konuşmasında hocaya ufak da olsa dokundurdu: “Terim tam bir profesyoneldir, futbolcuyken de hocayken de parasını almıştır”, “Ben çalışanlarıma saygı gösteririm, onlardan da bana saygı duymalarını beklerim”, “Terim bu kulübün bir elemanıdır”. Bu ifadeleri kullanmaya Aysal’ı ne mecbur etti bilinmiyor. Ancak iki tarafın da geri vitesi yok. Terim, başlı başına bir efsane. Aysal ise “Galatasaray’ı da kendi işimi nasıl yönetiyorsam öyle yönetiyorum” diyen dünya çapında bir patron. Terim’in yaptığı sert açıklamaya Aysal’ın karşılık vermeyeceğini beklemek saflık olur. Her ne kadar sıcağı sıcağına, “Cevap gerektiren bir beyanat değil” diye yorum yapsa da bazen eylem de cevap olabilir, karşı tarafı eyleme zorlamak da...

19 Ocak 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Osmanlı Çileği Sneijder‘’

Uzun süredir hazırlanan pastanın üzerine konacak çilek de böylelikle yerini almış olacak. Hem de en doğalından, en güzel kokulusundan, en lezzetlisinden. Başkan Ünal Aysal göreve geldiği günden bu yana böyle bir futbolcu için çok uğraştı. İlk günlerde Forlan ve Reyes için Atletico Madrid'in kapısını çaldı, Drogba ve Kaka gibi isimler üzerinde durdu ancak bir türlü istediği yıldızı takıma dahil edemiyordu. Tam olarak sona ermese de Sneijder artık Galatasaray'a çok yakın. İnter ile her türlü pürüz ortadan kaldırılmış, hatta sigortası bile yapılmış (Merak edenler bugünkü FANATİK Gazetesi'nde Hakan Can'ın haberine okuyabilirler. Ara transferde İnter, Sneijder'ı başka bir kulübe satarsa Galatasaray'a 5 milyon Euro tazminat ödeyecek). Bu ne demek; en basitinden İnter ile Galatasaray arasında para alış verişi başlamış bile Sneijder'ın transferi için.

İyi mal pahalı olur
Çok maliyetli görünüyor ancak her şeyde olduğu gibi iyi mal asla ucuz olmuyor. Bana kalsa bu kadar paraya kıyamam, "Galatasaray'ın geri kalan borcunun 5'te 1'i" falan derim. Ne mutlu ki böyle kararlar bana kalmıyor. Benim çekincem daha önce gelen yıldızların takıma istenileni verememesi. Sıcak ülkelerden alınanlar hep risklidir benim için. Sıcak ülke insanı rahattır, zora gelemez. Kafası attığında beyninden önce duygularını kullanır. Çabuk darılır, çabuk küser. Para alırken gösterdiği profesyonelliği yaşam tarzında asla gösteremez. Ya alkolün ya da kadınların esiri olur, yediği içtiği yanında kalarak ülkemizi terkeder. Ancak soğuk ülkelerden gelen futbolcular her zaman için geldikleri takıma yarar sağlamışlardır. Başta Hagi ve Popescu olmak üzere neredeyse tüm Rumenler. Fenerbahçe'ye gelen Andersen, Högh ve Hooijdoonk. Galatasaray'ın neredeyse öz evladı gibi gördüğü, rakiplerin bile saygı gösterdiği Elmander. Sneijder'in de soğuk iklim insanı olması benim umutlarımı çoğaltıyor.

Takıma ne katar
Tam bir 10 numara olan Sneijder orta sahada Selçuk, solda Riera, sağda da Hamit'in yükünü yarı yarıya indirir. Bu sezon ortalarda dolaşan Melo'yu da kendine getirir. Eğer Melo Sneijder'in gelişiyle forma şansı bulmaya devam ederse bir adım gerisinde belki de geçen sezonun bile üzerinde bir performans gösterir. Çünkü Melo'nun defansif yetenekleri daha iyi. Bu durumda hem geriyi hem ileriyi düşüneyim derken çok top kaybıyla beraber tüm istediklerini yapamıyor. Burak ve Umut'u, daha doğrusu forveti Selçuk ile beraber asist yağmuruna tutar. Geriden bindiren Eboue gibi ileri çıkmayı seven beklerin önüne de mükemmel toplar indirir. Tabii ki kendisinin en büyük özelliklerinden biri de gol atması. O tarif edilirken herkes, "Golcü orta saha" diyor. Duran top ustası; Selçuk'la frikik gollerinde de yarışır.

11 Ocak 2013, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray şampiyon olur‘’

Eğer Karabük, Ordu, Trabzonspor maçlarındaki futbolu çoğu maçta tekrarlarsa ilk devredeki, “Tüm rakiplerim bana yol verdi” mucizesinin tekrarlanması gerekir şampiyonluk için.

Kadro; en iyisi, hoca en kariyerlisi, yardımcı hocaların seviyesine bir daha bir Türk futbolcusu zor erişir, yönetim desen huzuru buldu ne istenirse yapıyor, taraftar da en uslusu, en iyisi. Rakipler ise pamuk helva; biri Avrupa’dan kovuldu feda, diğerinin hocası ise ayar peşinde. Önce takımın yıldızını yedi, planı tutmayınca da gözünü burundaki fenere dikti. Anlayacağınız rakiplerin eski havaları yok. Bu saate kadar Galatasaray puan farkını açıp ilk devrenin sonunda şampiyon olacağını tüm rakiplerine kabul ettirmesi gerekiyordu.

Dengeli transfer


Herkes yıldız peşinde. Gelsin Kaka gitsin Sneijder. Galatasaray’ın riske edeceği 10’larca milyon euro’su yok. Zaten Avrupalı artık senin kadrona değil cüzdanına bakacak yukarı mahalle ile maç yapabilmen için. Sol tarafa bir adam (Riera önü ya da arkayı bir şekilde idare ediyor), bir de orta sahada top yapacak kabiliyet. Galatasaray’ın mevcut kadrosu dahili başarılar için yeterli. Biraz daha konsantrasyonla amaca ulaşılabilir. Galatasaray zaten bu kadroyu kurabilmek için çok para harcadı. Çözüm alt yapıda; alt yapıdan oyuncu çıkarmak önümüzdeki yılların planlarında yoksa Galatasaray’ın en büyük maçı Fenerbahçe ile olur. Fenerbahçe’nin de Galatasaray ile.

Avrupa başka

Galatasaray, futbolda Türkiye’nin Avrupa’daki en başarılı temsilcisi kuşkusuz. En kötü zamanda bile bir şeyler yapıyor. Şimdi de en kötü zaman olmadığına göre beklenti yüksek Sarı Kırmızılılar’dan. Schalke’yi elemek trilyon dolarlık tanıtım demek Türkiye ve Galatasaray için. UEFA Kupası’na hazırlıksız yakalanmışlardı ancak bu devirde Şampiyonlar Ligi’nde alınacak en ufak bir başarı bile direkt olarak banka hesaplarına yansıyacaktır. Avrupa’nın en sadık ve azgın taraftarına sahip olan Schalke maçları gerçekten zorlu geçecek. Ama bu Galatasaray her zaman zoru başarmak için sınırlarını zorlamıştır. Bir kez daha yapsa ne güzel olur.


Serdar Dinçbaylı

28 Aralık 2012, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Avantaj Galatasaray'da‘’

2 gündür Trabzon'dayım. Şehir tamamen Galatasaray ile ligin son haftasında oynanacak olan maça konsantre olmuş. Balıkçısından bakkalına, kahvehanesinden meyhanesinde her yerde bu dev maç konuşuluyor. Trabzon'un tüm nimetlerinden yararlandıktan sonra maça ulaştık. Trabzon atmosferinde böyle bir maçı seyretmek gerçekten zor.

Galatasaray kafilesi Trabzon'a ayak bastığından itibaren büyük bir baskı altında Avni Aker'in çimlerine çıktı. Ancak iki takım da sahaya çıktığı andan itibaren son derece medeni bir ortam vardı. Futbolcular son zamanlardaki olumsuzluklara karşı kol kola sahaya çıkarak centilmenliğin en uç noktasını Türk sporseverlere gösterdi. Ancak tribünlerden atılan yabancı maddeler, bu ortama bir nebze de olsa gölge düşürdü.

İki takım da temkinli, iki takım da birbirini tartarak maça başladı. Karşılıklı ataklar tehlike yaratmadı. İlk önemli atak 23. dakikada Galatasaray'dan geldi. Amrabat cetvelle ölçerek Burak'a harika bir pas verdi. Ancak son haftaların golcüsünün sağ ayağının içiyle yaptığı vuruş uzak kale dibinden auta gitti. Sonra Melo, Riera'yı 38'de gördü ama İspanyol oyuncunun uzanarak vurduğu top bu kez üstten auta gitti. Uzatma dakikalarında ise Adrian ceza alanına girerken bekletmeden vurdu ama Muslera bu pozisyonda klasını konuşturdu.

Trabzon'un baskısı

İkinci devreye Trabzonspor baskıyla başladı. Sağ taraftan kazanılan serbest vuruş tehlike yaratmasa da üst üste kornerler kazanan Bordo-Mavililer sonuca ulaşamadı. Galatasaray dengeyi buldu, ancak zor deplasmanda çok fazla pozisyon bulamadı. 80'li dakikaların başında Adrian inanılmazı kaçırdı. Bu dakikadan sonra Galatasaray sahada varlık gösteremedi, baskıyı kalesinde son saniyeye kadar yaşadı. Ancak Trabzonspor'un atakları sonuç vermeyince maç 0-0 berabere sona erdi. Puan mücadelelerinin amansızca yaşandığı ligimizde, bir gün önce kötü başlasa da, en azından saha içinde dostluğun 90 dakika sonunda limitsizce yaşandığı gecede kazanan futbolcular arasındaki centilmenlik oldu. İki takım oyuncuları sarmaş dolaş soyunma odasına gitmesi tüm takımların yönetimlerine, teknik heyetlerine, futbolcularına ve tabii ki taraftarlarına örnek olması gerek.

Bir gün önce

Galatasaray'ın şampiyonluk yolundaki en büyük rakiplerinden biri olan Fenerbahçe'nin bir gün önce tüm puanları Karabük'e bırakması konsantrasyon eksikliği yaşayan Sarı-Kırmızılı futbolcuları negatif etkilemiş. Galatasaray bu maçtan 3 puan alabilseydi ilk devre sonunda çok çok büyük avantajı kazanacaktı. Ancak Trabzon deplasmanından alınan 1 puan da şampiyonluk yolunda kazançtır. En azından psikolojik üstünlük korundu. Trabzonspor ise zirveye yaklaşmak adına büyük bir fırsatı kaçırdı. İlk devre bu şekilde tamamlanırken ligimizin ikinci devresi yeni heyecanlara bizi sürükleyecek.

23 Aralık 2012, Pazar 20:40
YAZININ DEVAMI

‘’Şampiyonluk habercisi‘’

Böyle maçlar bayramdır, futbol şölenidir. Böyle maçlarda istek önemlidir. Ligimizin üst seviyedeki iki takımının mücadelesine Galatasaray taraftarının da desteğini arkasına alarak maça sanal olarak 1-0 önde başladı. Ortaya koyduğu futbol da bu düşünceye uygunluk gösterdi. İlk dakikalarda golü düşünen ev sahibiydi. Henüz 4. dakikada Umut kaleyi yokladı, 6. dakikada Hamit'in şutu herkesi geçti ama direk gole izin vermedi. 11. dakikada haftalardır beklenileni veremeyen Selçuk'un ortasını rakip defansın son haftalardaki flaş ismi Bekir değerlendirdi ve Sarı Kırmızılılar'ın geliyorum diyen golünü Volkan'ın koruduğu kaleye gönderdi; 1-0. Tribünler yıkıldı, herkes Aslan'ın daha da coşacağını sandı.

İlk devre fırsatlar kaçtı

Ancak bu dakikadan sonra Galatasaray baskısını sona erdirdi. Üst üste gelen Fenerbahçe ataklarında Hasan Ali Kaldırım Galatasaray defansının uzaklaştıramadığı topu Muslera'nın sağından 23'te filelere gönderdi; 1-1. Periler yine geri döndü ve Galatasaraylı futbolculara dokundu. Baskı maç öncesine döndü. 36'ncı dakikada güzel yerde kazanılan serbest vuruşu Selçuk tam Galatasaraylı taraftarların istediği gibi Volkan'ın üzeriden kaleye gönderdi; 2-1. İlk golden sonra düştüğü hatayı tekrarlamayan Galatasaray ilk devrede farkı artırma fırsatları Burak ve Umut'un ayağından değerlendiremedi. İlk 45 dakika 2-1 Galatasaray'ın üstünlüğüyle sona erdi.

Taraftar uyandı

Maça harika bir koreografi ile başlayan Sarı Kırmızılı taraftarlan papucun hiç de ucuz olmadığını anlayarak ikinci devreye büyük bir destekle başladı. Gerçekten bu stadın ambiansı farklı, hafif bir taraftar kımıldanması takımı da ateşliyor. 50 binin üzerindeki seyirci, istediği zaman takımınını bir adım öne çıkarabiliyor. 60'lı dakikalar Galatasaray'ın hakimiyetiyle geçilirken son paslardaki beceriksizlikler ev sahibinin maçı koparmasına izin vermedi. 70'lerde Fenerbahçe biraz dengeyi kurdu gibi görünse de etkili ataklar yine Sarı Kırmızılılar'dan geldi. Biraz yavaşlayan oyunu Galatasaraylı futbolcular istedikleri gibi yönlendirdiler. Riera, Amrabat ileride. Semih ve Dany de defansta göze batan isimlerdi.

Meireles maçı bitirdi

Gördüğü kırmızı kartla maçın skorunu tayin eden Meireles, Fenerbahçe'nin orta sahadaki gücünü bitirdi. Sahayı terkederken yaptığı hareketler de Galatasaraylı taraftarları tahrik etmedi. İlk devrenin bir bölümü hariç maçın kahramanı Galatasaray taraftarıydı. En ufak bir taşkınlık, yabancı cisim, küfür olmadan da taraftar olunabileceğini seyredenlere gösterdiler. Gerçekten 2 sezondur takdiri hak ediyorlar. Sonuç olarak son dakikaları akıllıca kullanan Galatasaray 3 puanın sahibi oldu. Şampiyonluk yolunda büyük bir engeli aşarak gözünü haftaya deplasmanda oynanacakları Trabzonspor maçına dikti. Bu maçtan da gelecek 3 puan bana göre Sarı Kırmızılılar'ı sezon sonunda şampiyonluğa ulaştırır. Tabii ki rehavet takımdan uzakta olursa.

Karşılaşmanın hakemi ise çok iyi bir yönetim göstererek maçın bir diğer kahramanı oldu.

17 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI