Arama

Popüler aramalar

‘’Etranger II (Yabancı)‘’

Bundan 9 sene önce Ünal Aysal başkanlığa aday olduğunu açıklamıştı. Adaylığı hakkında neler düşündüğünü eski başkanlardan Faruk Süren’e sorduğumda, “Tek kelime ile cevap vereceğim, sizin fransızca bildiğinizi biliyorum; étranger” dedi. Biz de Sayın Faruk Süren’in bu lafını FANATİK’te manşete taşımıştık. İlk sene Süren’i haklı çıkarmış ve Aysal yönetimi türlü acemilikler yapmıştı. Ancak yönetici kadrosunun gücü takımı şampiyon yapmaya yetmişti. Sonraki yıllarda Aysal “yabancılığını” üzerinden attı ancak camia onu istemedi. Duygun Yarsuvat ile yapılan yumuşak geçişten sonra Dursun Özbek’in de başına Ünal Aysal’ın başına gelenler geldi. Acemi olarak başladığı başkanlık görevinde ustalık seviyesine geldiği zaman camia onu da istemedi.

Cengiz’in ekibi hırçın!

Tepki oylarıyla bir anda kendini başkanlık koltuğunda bulan Mustafa Cengiz ise seleflerinden farklı değil. En aşağı Aysal ve Özbek kadar yabancı camiaya. Başkanlığının birinci yılı dolmasına rağmen nefret duygularıyla ayağa kalkan ekip arkadaşlarını yerine mıhlaması gerektiğinin bilincine varamamış henüz!

Neden mi? Biraz açayım...

Son 3 genel kurulu yöneten Metin Aslan’a ve kürsüdeki hatibe geçen mali genel kurulda bir üye saldırdı. Aslan da kendisini haklı olarak disipline verdi. Kulüp aradan aylar geçmesine rağmen bu üye hakkında işlem yapmadı. Bu üye de birkaç gün önce misilleme yaparak Aslan’ı disipline verdi. Aylardır kılını kıpırdatmayan yönetim saatler içinde iki dosyayı da gündeme aldı. Buraya kadar çok garip bir durum gözükmüyor diğer garipliklerin yanında. Ancak divan başkanına saldıran kulübün disiplin kurulu başkan yardımcısı olunca iş biraz ilginç bir hal alıyor. Galatasaray’da böylesi bugüne kadar yaşanmamıştı. Disiplin kurulu üyelerinin kimseye saldırdığı görülmemişti.

Neyse, gelelim sadede...

İbra edilmemekten çekinen Başkan Mustafa Cengiz dümen suyunda olmayan Metin Aslan’ın 23 Mart Genel Kurulu’nu yönetmesini istemiyor. Aslan’ın apar topar disipline sevki konunun bu şekilde algılanmasını sağlıyor. Bu tuhaflığa son vermek için eski başkanlardan Duygun Yarsuvat, Aslan’ın bir şekilde genel kurulu yönetemeyecek durumda olması halinde devreye gireceğini açıkladı.

Benden uyarması; eğer disiplin kuruluna sevki yüzünden Metin Aslan genel kurulu yönetemez de Duygun Yarsuvat divan başkanlığı koltuğuna oturmak zorunda kalırsa...

1) İbra hayal olur

2) Cengiz’in sonu olur

3) Bir sürü olay olur

Sayın Mustafa Cengiz biraz Galatasaray Başkanlığı öğrenip üzerindeki yabancılığı attıysa bu konuyu yumuşacık halletmesi lazım. Kimsenin gözünün yaşına bakmayan, doğruyu her zaman yerine getiren genel kurul üyelerinin öncelikle gözünde aklanmanın yolu aklıselimdir!

Dernek seçimi

16 Mart’ta Galatasaraylılar Derneği’nde seçim var. 23 Mart Kulüp Mali Genel Kurulu’nun son provası Galatasaray Lisesi’nde yapılacak.

İki aday var; Aylar öncesinden yola çıkan Fidel Berber ve geçen ay adaylığını açıklayan Mehmet Altıoklar.

Berber tüm camianın onayını almış bağımsız bir aday olarak görünüyor. Altıoklar da bağımsız olduğunu, kimsenin adayı olmadığını söylüyor. Defalarca bu konuda yazdıklarımı sözle tekzip etti. Sanırım Dernek seçiminde kulüp yönetiminin adayı olduğundan kendisinin bile haberi yok. Öyle olmasa neden bizzat Mustafa Cengiz tarafından seçilen liseli yöneticiler, şirket yöneticileri, onların yakınları liseli arkadaşlarını arayarak Altıoklar lehine oy istiyorlar. Yüzümüze bakmayın isterseniz ama aklımızla da oynamayın, gülünç oluyorsunuz!

01 Mart 2019, Cuma 20:27
YAZININ DEVAMI

‘’Hedef Avrupa‘’

Galatasaray geçen sene şampiyon olan kadrosunun çekirdeğiyle bu sene de ipi göğüsler, hatta birkaç sene daha o çekirdek, lokal başarı için yeterli olur. Fakat kuruluş felsefesi, “Türk olmayan takımları yenmek” olan Sarı Kırmızılılar için artık Avrupa’da kalıcı başarılar elde etmenin zamanı geldi. Şampiyonlar Ligi’nde her sene gruptan çıkmak, çeyrek veya yarı final oynamak olmalı artık Galatasaray’ın rutini.

Hedefler büyüdükçe Galatasaray’da yönetimlerin gücü küçüldü. Galatasaray vakit kaybetmeden Dursun Özbek bonkörlüğünde, Duygun Yarsuvat saygınlığında, Ünal Aysal vizyonunda, Adnan Polat kadar futbolun içinde, Özhan Canaydın centilmenliğinde, Faruk Süren kadar koltuğa yakışan bir başkan adayı çıkarmalı. Bunu da mevcut yönetimin süresinin dolmasını beklemeden yapmalı. Her geçen gün batıya açılan pencereyi küçülten Mustafa Cengiz ve arkadaşları Arabistan Yarımadası’na bakan cepheye yere kadar cam bir pencere inşa etmeye uğraşıyorlar. Galatasaray’ın temel ilkelerini yıkmaya kalkanlar birbirlerine çarklarla bağlı geleneklerinin gücüne dayanamayıp dağılıvermişlerdir. Bu sene üye olanların isim listesini bile yayınlayamadı yönetim. Yayınlayamazsan, “Galatasaray Lisesi’nden yeni mezun olan çocukları üye yapmadılar, bütün akrabalarını üye yapmışlar” lafını da duyduğunda şaşırmayacaksın. Kişisel verilerin korunması kanunundaki düzenlemenin önlemini almamışsa sicil kurulun, Marttaki mali genel kurulda yeni üyelerini nasıl sunacaksın genel kurulun onayına. Ne zormuş değil mi Galatasaray’ı yönetmek!

El bombası

Gomis’i satıp 2 katı paraya Diagne’yi aldı Mustafa Cengiz yönetimi. 2 lig maçında 3 kırmızı karttan sıyırdı Senegalli. Elle gol atmaya çalıştı, rakibe yumruk attı, tekme attı. Oysa ki gol atması için almıştı Diagne’yi Galatasaray. Takım kazanırken ve hakemler yaptıklarını görmezlerken kimse sorun etmez bu densizlikleri. İş terse dönerse iğneli fıçıda buluverir kendini.

Galatasaray’a efendi futbolcu lazım. Yozlaşan ülkemizde kabadayılık herkeste var. Önemli olan az bulunan efendiliği yakalayabilmek. Melo’yu oynamak zor, Melo gibi olabilmek daha zordur. Diagne ile birinin çok geç olmadan mutlaka konuşması gerek. Bir de çabukluğunu artırıcı ne kadar hareket varsa yapmasını öneriyorum. Ne kadar gol pası geldiyse hepsine rakip defans oyuncuları daha önce temas etti.

Bir de ne öğrendi Mustafa Cengiz ve arkadaşları; eğer futbolcunu satmak istiyorsan itibarsızlaştırmadan halletmeye çalışacaksın. Yoksa kamyonla laf söylediğin Belhanda ve Feghouli performanslarıyla utandırıverir sizi!

18 Şubat 2019, Pazartesi 16:18
YAZININ DEVAMI

‘’Keser döner!‘’

Galatasaray-Trabzonspor maçının bitiminde çeşitli yorumcuları dinledikten sonra, “Bunun adına ne diyelim” diye düşünürken önce aklıma “İlahi adalet” geldi. Sonra biraz daha düşündüm. Galatasaray aleyhine sezon başından bu yana yapılan hatalarla Trabzonspor maçında hakem Ümit Öztürk’ün yaptığı hataları karşılaştırmak saçma olacak. Öyle acımasızca doğramışlardı ki Galatasaray’ı Belediye’nin takımını öne geçirmek için, ne yapsa maçın hakemi Galatasaraylılar’ın içini serinletemezdi. Zaten ne yaptı ki! Onyekuru’ya yapılan penaltıda kalecinin acemiliği var. Ayağını sokmasa Onyekuru topla beraber tribüne kadar gidecekti. Trabzonspor lehine verilmeyen penaltıya ise dünyadaki hakemlerin yarısı penaltı der yarısı da devam. Elde kaldı Nagatomo’nun “Off”u. Onu da hafta arasında halleder federasyon ve disiplin kurulu, merak etmesin Ali Beyler!

Bir de tüm Ali Beyler’e tavsiyem şu olacak; 29 Kasım’da gelen emir ya da hasetinizden imzaldığınız kulüpler birliği açıklamasını bir daha okursanız bugünkü durumunuza daha az gözyaşı dökersiniz. Eğer o gün Galatasaray düşmanlığı yapıp o imzayı atmasaydınız bugün kimsenin gelip gözünüzün tam içine bakarak, “Keser döner sap döner gün gelir hesap döner” demeye hakkı olmazdı.

Başkan adayı mı!

Galatasaraylılar Derneği’nde gelecek ay seçim var. Son dakika süprizi olmazsa 2 başkan adayı; Mehmet Altıoklar ve Fidel Berber.

Sayın Berber 1 yıla yakın bir süredir bu seçime hazırlanıyor. Bildiğimiz kadarıyla da Galatasaray’ın hiçbir gücüyle bağlantısı yok. Sayın Altıoklar ise birkaç ay önce adaylığını açıkladı. Galatasaray Kulübü Yönetimi’nin desteğini aldığı birçok platfomda konuşuluyor. Dernek tarafından liseli kulüp sicil kurulu üyelerine verilen disiplin cezasının affedilmesi ve tekrarlanmaması için böyle bir yola çıkıldığı Dernek üyelerinin zihninde soru işareti. Bunca yıl ortada görünmeyip aniden başkanlığa adaylığını koyması da kafaları karıştıran diğer bir konu. Sonuçta ikisinin de Galatasaraylılar Derneği’nin menfaatleri için çalışacaklarıdan kimsenin şüphesi yok.

Buraya kadar stratejiler ayrı olsa da eleştirilecek çok tuhaf bir durum da yok. Ancak bu işler gönül işleridir; makamdan, güçten çok sevgiden güç alır. Kazananı kaybedeni yoktur. Kaybeden ertesi gün kazanana tüm enerjisiyle sahip çıkar, desteğini verir.

Bütün bu teamüllerin ışığında benim kafama bir görüntü takıldı. Galatasaray Lisesi mezunları okuluyla gurur duyar ve her ortamda bu mezuniyetle övünür. Sayın Altıoklar’ın sanal alemin cilveleriyle sehven olsa bile facebook hesabında mezuniyetini, “Galatasaray Lisesi’ni terk etti” cümlesiyle belirtmesi tüm Dernek üyelerinin tüylerini diken diken ediyor. Bu paylaşımı düzeltmesini de dört gözle bekliyorlar.

Bu oyun holiganizmi bitirir

Adı: Futbol bir oyundur

Yazan: Enis Fosforoğlu

Yöneten: Seren Fosforoğlu

Müzik: Ali Otyam

Oyuncular: Seren Fosforoğlu, Can Ergen, Yeliz Yalçın, Mehmet Küçük, Erol Acar, Başak Arslan, Saliha Yalçın ve Arda Kaya

HDI Sigorta’nın sponsorluğunda sahneleniyor.

Temiz futbol, kavga ve küfür etmeyen taraftar ana konu. Futbolun şiddetle anılmamasını görsellerle çarpıcı bir şekilde çocuklara anlatıyor. Futbol dünyamızın, çocuklarımızın geleceği için bu ve bu tür oyunları daha geniş kitlelere duyurmaları gerek. Oyun çeşitli illerde sahnelenecek. Çocuklarınıza futbolun aslında sadece bir oyun olduğunu öğreten bu tiyatro gösterisini mutlaka izletin.

11 Şubat 2019, Pazartesi 17:45
YAZININ DEVAMI

‘’Noblesse oblige (Asalet mecbur kılar)‘’

Galatasaray’ı en güzel ifade eden fransızca deyimdir; asillerin soylu davranması gerektiğini kısa yoldan anlatır.

Bu sözü Galatasaray’da son yaşananlara uyarlayıp beyin jimnastiği yaparsak...

Seçilmeden önce bol keseden sallamana rağmen başka bir gelir kaynağı bulmaktan aciz olduğun için, dükkanı döndürebilmek adına genç yeteneğini hocan istememesine rağmen satıyorsun. Hocan da sana kibarca, “Satma dedim ama dinlemediler. Normalde istifa etmem gerekirdi ama taraftara onları bırakmayacağıma dair söz verdim” diyor.

Bu hikayede Fatih Terim ne kadar asil davranıyorsa yönetim de tam tersi davranıyor!

Asalet odanın kapısının önüne kırmızı halı sermek, kamera tertibatı kurmak, nöbetçi dikmekle olmuyor maalesef. Tarihin en beceriksiz yönetimine ‘Asil bir istifa’ tavsiye ediyorum. Marttaki mali genel kurulda ibrasızlıkla gitmekten daha şereflidir istifa seçeneği. En beterinden de beter çıktığınız için üyelerin kafasında, “Yerine kim gelir” endişesi de yok. Nasıl olsa halefiniz sizden daha beceriksiz olamaz!

Nereyi tutsan dökülüyor

Yeni üyelere teker teker soralım nasıl üye olabildiklerini, kimleri tanıdıklarını, hayırlı bir iş için kimleri araya soktuklarını. Üyeler hiç bu dönemki kadar arkadaş, akraba, siyasi yakınlık, hatta yalakalıkla seçilmemişti. Bıraktım üyeleri bu kulübün yelken takımında şimdiye kadar para ile sporcu yer almamıştı. Velisi 6 bin 500 lira bağış yaptı diye takımı haketmeyen bir çocuk şu anda yelken takımının sporcusu. Bunun hatır gönül ilşkisiyle olanı da var. İşin organizatörü de veteranların aidatlarına zam yaptı diye görevinden kovuldu. Galatasaray hiç bu kadar avamlaşmamıştı. Değişimin iyisi makbuldür Sayın Başkanım, ne yazık ki siz Galatasaray’ı değiştireceğim derken ucuzlatıverdiniz!

Son bir tavsiye... Transferin son günlerinde panikle ıskarta bir transfer yapmayın. Hiç olmazsa miras yiyerek elde ettiğiniz 2 milyon 900 bin liralık dönem kârını kediye yüklememiş olursunuz.

Türkiyedir Galatasaray!

Galatasaray’da işler iyi gitmiyor, memlekette de. Nohutun kilosunu köylü 2 liraya satamıyor, biz marketten 24 liraya alıyoruz. Aynı kulübünde yıllığı 300 bin lira olan vasat stoperin 3 büyüklere gelirken kapıyı milyon eurodan açması gibi.

Antalya’da fırtınada seralar zarar görüyor, 6 saat sonra pazarda fiyatlar artıyor. Arkasından da dedikodusu geliyor, “Ürünler mahvoldu, fiyatlar katlanacak”. Sayın Cumhurbaşkanım futbol kulüplerini kurtarmayı boşverip şu kabzımallar derneğine bir çay içmeye gitseniz de millet bir nefes alsa!

27 Ocak 2019, Pazar 12:12
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray'daki gizli tehlike‘’

Transfer yapamama... Eldeki para eden futbolcuları satma... Belli etmese de yönetime son derece kırgın olan Teknik Direktör Fatih Terim... Birbirini tekzip eden ve bizzat Başkan Mustafa Cengiz tarafından yapılan açıklamalardan bahsetmeyeceğim. Onları herkes yazıyor çiziyor.

Galatasaray’ın temelini çatırdatan bir konuya Galatasaraylılar’ın dikkatini çekmek istiyorum. Son birkaç Divan Kurulu toplantısında daha önce Galatasaray’da yaşanmamışlar yaşandı. Şuursuz değişimin sonucunda Divan Kurulu’nun yapıldığı Galatasaray Lisesi’nin içindeki kutsal Tevfik Fikret Salonu’nun koltuklarında kimsenin tanımadığı ve yaş olarak da divan üyesi olamayacak kadar gençlerin oturması herkesin dikkatini çekiyor. Hem de Galatasaray’ın geleneklerine göre en yaşlı üyelerin oturması gereken en ön sıraları işgal ediyor bu şahıslar! İşlerine gelmeyen konuşmacıları ise yine Galatasaray’ın geleneklerine aykırı şekilde kabaca rahatsız etmeleri de işin cabası. Bilgilerime göre bu durum Divan Kurulu Başkanı Eşref Hamamcıoğlu’nu da rahatsız etmiş. En kısa zamanda bu tatsız durumu çözmek için önlem alacağını da yakın çevresiyle paylaşmış. İzleyip göreceğiz.

Galatasaray’da oldu bitti olmaz

Ziraat Bankası’nın bataktan kurtarmak için kulüplerin borçlarını yapılandıracağı konuşuluyor. Diğer kulüpler hemen kabul etmiş görünüyorlar. Oysa Galatasaray’da işler böyle oldu bittiyle, sadece mevcut yönetimlerin onayıyla yürümez. Bu karar kulübün onlarca senelik geleceğini bağlayacak. Defalarca istenmesine rağmen yönetim bir bilgilendirme toplantısı yapmaya yanaşmadı. Günü kurtarmak sanırım daha cazip geldi. Ancak eski başkanlardan Duygun Yarsuvat ve eski başkan adayı Ahmet Özdoğan’ın girişimleriyle 35 imzalı bir dilekçe kulübe iletildi. En kısa zamanda sadece bu projenin tartışılacağı, artı ve eksilerinin inceleneceği olağanüstü divan kurulu toplantısı yapılmasının da böylece yolu açıldı. Yol yordam bilmeyenlere, gelenekleri hiçe sayanlara, genel kurul üyeleriyle paylaşılmadan hiçbir karar alınamayacağı bir kez daha hatırlatıldı.

Galatasaraylılar Derneği!

Üyelerinin neredeyse tamamının kulüp üyesi olduğu Galatasaraylılar Derneği son günlerde sıkça gündeme geldi. Özellikle Galatasaray Lisesi’nden yeni mezun olan gençlerin kulübe üyelikleri sırasında haklarını koruyamadıkları gerekçesiyle 5 kulüp sicil kurulu üyesinin ve referans imzalarının toplanması sırasında vurdumduymaz davranan bir üyenin Dernek tarafından cezalandırılması gözleri yeniden Galatasaraylılar Derneği’ne çevirdi.

Mart ayında yapılacak Dernek seçimi için aylar öncesinden adaylığını açıklayan Fidel Berber’in karşısına apar topar Mehmet Altıoklar çıktı. Bu gelişme de kulüp yönetiminin Altıoklar’ı desteklediği ve sicil kurulu üyelerinin aldığı cezanın karşılığı rövanşist bir düşünce olarak algılandı.

Berber yüzlerce üyeyle yüz yüze görüşerek hazırlıklarını tamamladı.

Marttaki Dernek seçiminde kulüp destekli olduğu iddia edilen Mehmet Altıoklar ile Fidel Berber’in mücadelesi camianın heyecanını ayakta tutacak.

17 Ocak 2019, Perşembe 10:24
YAZININ DEVAMI

‘’Hedef küçültmek!‘’

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, “Bugün maça gelen 9 bin taraftarımız 20 yıllık basketbol tarihimizdeki çok önemli anlardan birine tanıklık etti. Bugün uzun yıllar sonra ilk kez bu kadar yüksek bir seyirci sayısına ulaştık. Bu tarihi tanıklık inancın, armaya olan sevginin ve mücadele ruhunun maddi güce karşı aldığı bir zaferdir” diyerek Galatasaray’la alakası olmadığını ispatladı. Keşke peşinden her zaman yaptığı kurnazlıkla, “Demek isterdim ama tarihimizi pek iyi bilmediğim için galiba saçmalamış olurum” da deseydi.

Tüm Galatasaraylılar artık galibiyet, mağlubiyet hatta beraberliklerden sonra skora üzülüp sevinmek yerine, “Acaba başkan yardımcıları ya da başkan çıkıp ne gaflar yapcaklar diye endişelenmekten Galatasaray’a konsantre olamıyorlar!

Kısaca hatırlamak gerekirse Galatasaray Basketbol Şubesi 1911 yılında tıpkı futbolda olduğu gibi Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından kurulmuş ve Türk Basketbolu’nun lokomotifi olmuştur. Hiçbir Galatasaraylı da tek galibiyete tarih boyunca bu kadar sevinmemiştir. Bu sevinç ve şube sorumlularını yücelten sosyal medya efelenmeleri ise Galatasaray’ın büyüklüğünden yer.

Galatasaraylılar ancak şampiyon olduktan ya da kupa aldıktan sonra böyle sevinç gösterileri yaparlar.

Bu yönetim Galtasaraylılar’ı tek galibiyetlere sevinmeye alıştırmak istese de gerçek Galatasaraylılar neye sevineceklerini çok iyi bilirler.

“Para yok” mazeret değil!

Maalesef Galatasaray’ı küçülttüler. “Paramız yok ki” ise bir mazeret değil. Çünkü seçim konuşmalarında vaatler bu yönde değildi. “İstersek 100, olmadı 200 milyon dolar gelir getirecek projeler, krediler bulmak işten bile değil” diye kandırıldı Galatasaraylılar. Ayrıca o koltuk kapı kapı dolaşmak ya da olur olmadık kişilere plaket vermekle maalesef dolmuyor.

Şimdi Galatasaraylılar’ın sizden tek ricaları var; susmanız!

Elinde oy kullanma hakkı olan Galatasaraylılar ise Galatasaray’ın adını bu kadar küçülttüğünüz için marttaki mali genel kurulda size layık olduğunuz yeri göstermeyi planlıyorlar, haberiniz olsun.

26 Aralık 2018, Çarşamba 11:32
YAZININ DEVAMI

‘’Neden olmasın!‘’

Şu sözlere hiç kimsenin itirazı olmayacaktır!

Galatasaray son yıllarda kötü yönetildi, hâlâ da çok kötü yönetiliyor.

Sadece Gomis gönderilmemiş olsaydı (Gönderilmemiş diyorsam lafın gelişi demiyorum. Yıl içinde kendisine ödenmeyecek ve bonservisinden gelecek paraya muhtaç olmasaydı yönetim, Araplara mancınıkla fırlatılmazdı) şu anda sanırım ligimizde 3-5 puan önde liderdi. Şampiyonlar Ligi’nde de büyük ihtimalle üst turlara ilerliyordu. Kulüpler Birliği ise gıkını çıkaramadan sessizce toplanıp dağılıyordu. Gomis’in gönderilmesi küçük düşünen yönetimin büyük hatasından başka bir şey değil. Sadece ekstradan alınacak galibiyetler bile satışından gelen parayı misliyle katlardı.

Neyse konumuz bugünkü ya da önceki yönetimlerin ne kadar kötü olduğu değil, bundan sonra yapılabilecekleri sesli düşünmek.

Terim başkan adayı olsun

Bundan 20 yıl önce böyle bir şeyi dile getirmek bile kabul edilemezdi. Değişen Türkiye’nin içinde Galatasaray’ın değişmeyeceğini ummak hayalcilik olur. Galatasaray’ın rakiplerinden çok önde ve çok daha medeni olduğu aşikâr. Gitgide şeffaflaşan dünyada Lordlar Kamarası olmadığı ortaya çıktı. 20 yıl önceki zihinler gençliğinde ayakkabısının arkasına basan birini asla başkanlık koltuğunda görmek istemezdi. Bugün, kendini geliştirmiş kişilerin ipek dona doğanlardan daha muteber olduğunda çoğunluk hemfikir.

Herkesin gönlüne göre

Liselisi lisesizi, numaralısından açığına tüm taraftarlar, Mustafacısı Dursuncusu, zengini fakiri, dinozorundan yeni üyesine, eşiktekinden beşiktekine; herkesin sevgilisi Fatih Terim. Yurtta ve dünyada en tanınan ismi Galatasaray’ın. Arena’daki antrenmanda kendi başkanı bile, beraber aynı karede olabilmek için koala gibi yapıştı kendisine. En son hoca dedi de, “Antrenmanımız var” diye, bozulup tribüne çıktı sayın başkan!

Sonuç olarak Galatasaray Camiası artık Fatih Terim’in başkanlığını kaldırır. Hoca da artık olgunluğunun doruğunda; o koltuğun hakkını verir. Yani iki tarafın da birbirine en yaklaştığı andayız. Hatır gönül işlerine girmeden, liyakata göre bir yönetim oluşturulursa Fatih Terim oybirliğiyle başkan seçilir. Gerekirse kasa kolaylığının da en alâsını yapar, Everton’ın, Manchester’ın başkanını da hepimizden iyi tanır. Başkanlık makamını Florya’ya taşır, kafasına uygun bir hocayı da yardımcısı yaparsa günbegün uzaklaşılan sportif başarı bir anda geri döner. Her şeyden önemlisi herkesin birbiriyle küs olduğu camiaya barış gelir, sevgi gelir, huzur gelir.

11 Aralık 2018, Salı 11:13
YAZININ DEVAMI

‘’Gol, gol, gol!‘’

İğneyi önce kendi kaba etimize saplayalım sonra çuvaldızı sokacak yer buluruz!

Schalke karşısında varlık gösteremeyen Galatasaray birkaç pozisyoncuk bulmasına rağmen maçı net bir skorla kaybetti. Takımı geçen sene sürükleyen iki isimden Gomis satıldı, Rodrigues ise şımarıklıktan dökülüyor. Sahada takımı kriz anında kurtaracak yıldızı değil, yıldızcığı bile kalmadı. Maicon başarısız bir satış operasyonuyla etkisizleştirildi. Çıban başları Belhanda ve Feghuli gönderilemediği gibi itibarsızlaştırılmak suretiyle futboldan soğutuldular. Eren’in geçen sene katkısı hiç olmadı ancak şu an takımın prima golcüsü! Sinan’ın ise şımarıklıkta Rodrigues’ten aşağı kalır yanı yok. Olmadan oldum havasına girmek sadece futbolda değil hayatın her alanında yanlış; insanın kendisini kıçüstü yere yapışmış bulması asla sürpriz olmaz.

Golcün yoksa kolay kolay gol atamazsın ve kazanamazsın. Galatasaray’ın da başına gelen bu; ne yıldızı ne de golcüsü var. Yine de Florya bu güne kadar mucizeler yarattı. Emre ve Nagatomo’nun sakatlıkları o mucizelerin yarattığı pembe bulutu bir anda dağıtıverdi.

Bunlarla bilikte takımda Serdar, Linnes ve Mariano gibi idare edenler var. Fakat taraftarın günah keçisi Muslera! Kafamın almadığı nokta burası; en az hata yapanın kafasına patlıyor kabak. Son 7 sezonda harikalar yaratan Uruguaylı’ya en sert tepki şaşılacak şekilde Galatasaray taraftarından geliyor!

Oysa ki...

Transfer sezonunda yalan rüzgarları estiren Başkan Mustafa Cengiz ve 2. Başkan Abdurrahim Albayrak bu tablonun baş mimarlarıdır. Hatta Albayrak taraftarla dalga geçmiş ve “Bir değil 2 santrfor alacağız” demiş, beceremeyince de “Hocam halleder” pişkinliğini sergilemiştir. Hocan halleder de herşeyi hocaya bırakırsan o da kendi usulünce kavgaya girişir ve 7 maç cezayı alır, tribüne çıkar.

Başkan ise transferin tüm suçunu bir profesyonelini (CFO Sedef Hacısalihoğlu) işten çıkararak üzerinden atabileceğini düşünecek kadar başka dünyanın insanı.

Bunların dışında yönetimin ibra edilmemeyi hak edecek tüzük ve etik dışı icraatleri olmuştur; 139 Galatasaray Lisesi mezunu yerine daha önce söz verilen 139 kişi E grubundan kulübe üye yapılmıştır. Tüzük, sicil kurulunun da yardımıyla el çabukluğuyla delinmiştir. Başkan kürsüde konuşurken liseli üyelere alenen “Köfteler” demiştir. Daha sonra bin kere çevirmeye kalksa da laf ağızdan çıkmıştır. 537 yıllık eğitim, 113 yıllık sportif Galatasaray kültürünün içinde böyle bayağılıklar yoktur.

Dış düşmanlar boş durmuyor!

Baktı ki sendeliyor, Galatasaray’a rakipten ziyade düşman olanlar devreye girmez mi!

Kavgalı bir derbi yaşandı. Kavgayı çıkaran belli, tepki gösterenler de. Vurana bas cezayı ama vurup da korkakça kaçanı kovalayanı aynı kefeye alma. O zaman hukuk kurallarına bağlı disiplin kurulu olmaz adın, sahibinin sözünden çıkamayan kukla kurulu olursun ancak. Hafızamızı azıcık zorlarsak... Federasyon eski yöneticisi Yaşar Aşçıoğlu’nun sözlerini hatırlamakta fayda var.

Boydak Holding

Durur mu eloğlu! Galatasaray’ın tüm can damarları kesilmiş olmasına rağmen sıradaki rakiplerini de diriltmek gerek. Galatasaray maçı öncesinde Kayserispor Kulübü’ne Boydak Holding 500 bin lira yardımda bulunuyor. Bunu bizzat holdingin CEO’su Alpaslan Baki Ertekin açıklıyor. Kayyum atandığına göre, Ertekin ekonomik darboğazda olan, Bellona ve İstikbal Mobilya başta olmak üzere birçok önemli markayı barındıran Boydak Holding’in paralarını savuruyor Kayserispor’a. Bu arada Sayın Ertekin Fenerbahçe Spor Kulübü üyesidir! Ancak yaptığı jest küme düşme hattından uzaklaşmaya çalışan Fenerbahçe’ye değil Spor A.Ş. Genel Müdürü olduğu Başakşehir’e yarayacak! Bunun bile farkında değil kimse! Yoksa bizden daha fazla farkındalar mı! 2011 yılında stat açılışındaki protestoların cezası şimdi mi çıkıyor Galatasaray Camiası’ndan!

Yarın o 5 dakikalık saygı duruşunda bizi ne kadar yöneten varsa şikayet edeceğim, “Dürüstçe yaşamak istiyorum kurduğun bu ülkede” diye Atam’a hepinizi.

09 Kasım 2018, Cuma 11:43
YAZININ DEVAMI