‘’Eksik yoktur, takım vardır‘’
Sezonun en önemli ‘eşleşme’ haftasını yaşıyoruz. Şampiyonluk adayları, ezeli rakipler, puan sıralamasında takipleşenler birbirleriyle karşılaşıyor. Başakşehir’in de UEFA Avrupa Ligi’nde zor bir deplasman yapıp; akabinde Rize’ye gideceği düşünüldüğünde haftanın önemi daha da belirginleşiyor diyebiliriz. Trabzonspor da maç eksiğiyle lider olarak İstanbul’a geldi ve Beşiktaş’ın konuğu oluyor. Camiada oluşan kenetlenme, geçmiş sezonlardan kazanılmış ya da geliştirilmiş temkinlilik hali göze çarpıyor. Şampiyonluk yolunda maç maç engellerin aşılması, bir önceki ya da bir sonraki maçlara takılıp kalınmaması dikkat çekiyor. Saha içinde kalmaya dikkat ediyor. Saha dışında ise yönetim marifetiyle bir çok konu takımın yanına dahi yaklaştırılmıyor.
Sturridge şampiyon yapar
Eksik ya da bazı önemli ‘ilk 11’ oyuncularından mahrum olarak İstanbul’a gelen Trabzonspor’da o oyuncuların yerine kim oynayacak sorusunun cevabı aranıyor. Nwakaeme’nin ve Obi Mikel’in yokluğunu mecburen daha genç ve daha dinamik oyuncularla hissettirmemek isteyecektir Hüseyin Çimşir. Sturridge’nin de durumu çok önemli. Kendisi neredeyse oynamadan iyi istatistik yapmış farklı, özel bir yıldız oyuncu. Sonradan oyuna girmeyi, giriyorsa girdiği, süre aldığı dakikayı bile dert ediyor olabilir. Böyle özel oyuncuların, böyle özel taraftarlar önünde, özel maçlar oynama isteği varsa teknik ekip buna cevapsız kalmayacaktır. Sturridge oynarsa maç kazandırmakla kalmaz, şampiyon yapar...
‘’Bu takım daha alternatifli‘’
Müthiş bir sezondu 2010-2011 sezonu... Nefes kesen... Trabzonspor’un o sezon elde ettiği istatistiki değerlere; çıkış yaptığı ya da yapacağı her sezon sürekli atıfta bulunulacak olması da bu yüzden... Baştan ifade edelim bu kadro o kadrodan daha geniş ve alternatifli bir kadro. Devre aralarına girilen puanlar aynı değilse de bu hafta itibariyle birbirine yakın puan değerleri oluştu bile... Seri galibiyetlerin tıpkı o sezon gibi 6 olması da bir başka benzerlik arz eden durum. Bu hafta Beşiktaş karşısında alınacak muhtemel bir galibiyet bu benzerliği değiştireceği gibi; yeni “atıf” senesi olarak da mevcut sezon literatürde yerini alacak, kim bilebilir?
Yönetim başarısı...
Trabzonspor’da o yıl yakaladığı camia bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi uzun yıllar aldı. Şu an mevcut yönetimin kenetlenme, bir hareket etme, saha dışı faktörlere karşı daha dikkatli olması, tedbiri elden asla bırakmaması da dikkatli gözlerden kaçmayan bir durum. Başkan Ağaoğlu iyi bir hatip, dersine yıllardır iyi çalışmış bir öğrenci özgüveniyle sınavlara girer gibi. Kriz yönetimleri fevkalade...
Doğru risk alındı
Camia içi sorunlarla baş etmek bazen camia dışı problemlerle baş etmekten daha zor olmuştur. Mevcut yönetim teknik adam krizini ‘iç yapımlar’la çözüp Hüseyin Çimşir’le yola devam etme kararı alırken; mevcut düzeni bozmadan cesaretle çok doğru bir risk alıyordu.Hüseyin Çimşir’in de tıpkı o sezon takımın başında olan teknik adam Şenol Güneş gibi camia içinden yetişmiş olması gibi benzerlik de; o sene ile bu sene arasındaki aynılığı işaret ediyor.
Konsantrasyon önemli
Elbette bir çok farklılık da sayılabilir o sezonla bu sezon arasında. Bir önemli farklılık olarak şunu söyleyebiliriz; bu yıl şampiyonluk potasında olan takım takım sayısı çok fazla. Yarışan takımların ‘camia gücü, baskısı, medya desteği, lobisi’ gibi olmazsa olmazlarının da rekabette belirleyiciliği önemli. Yıllardır saha içi kadar saha dışında da büyük bir mücadelenin amansızlığını yaşadık. Haliyle şampiyonluk yarışlarında konsantrasyon çok önemli. Çok rakiplilik, herkesin birbirini gözetlemesi, otokontrol açısından mühim bir farklılık...
‘’En büyük avantajı tecrübeli oyuncuları‘’
Zor haftalar başladı. Haliyle sıralamada birbirini takip eden sağlam iki takımın bu maçı beklendiği gibi zor oldu. Trabzonspor ilk yarıda erken gol buldu. Topu Sivas’a bıraktığı anlarda kalesi önünde bir çok atak görmesine rağmen net pozisyon vermedi. Sörloth’un golü, etkili oyunu, ilk yarı sonlarında da sert orta şut karışımının Caner’le temasının gol olması Trabzonspor’u rahatlattı denilebilir... Sahada teknik, taktik bir çok doğrunuzu sağlam psikoloji ile birleştirmediğinizde aslında dün akşam yaşananları yaşayabilirsiniz. Resmen erken uyarı maçı gibiydi.
Oyunun ikinci yarısında Trabzonspor’un yediği baskıyı sadece eski alışkanlık olarak nitelemek eksik kalabilir. Liderlik stresi, şampiyonluk baskısı ve güçlü rakiplerle oyun birleşince mevcut sahneler devam edecektir. Burada Trabzonspor’un en büyük avantajı deneyimli oyuncu sayısının fazlalığı... Süreç için önemli derslerin olduğu bir karşılaşma oldu.
Gecenin sorusu
Trabzonspor baskı yediği son bölümlerde Sturridge ’i, özellikle topu “tutma” özelliği nedeniyle sahaya süremez miydi?
Maçın starı
Sörtloth, attığı, sebep olduğu gollerle maça damgasını vurdu. Hafta içi yaşadığı sıkıntılı süreci de böylece olumluya çevirmiş oldu.
Maçın olayı
Liderliğin gelmesi denilebilir. Yakalanan hava, maç eksiğine rağmen ilgin zirvesine yerleşme durumu maçın sonuçları itibariyle en önemli olayı idi.
Kısa mesaj
Lider olmaktan daha zoru ya da en az onun kadar önemlisi; lider kalabilmektir. Trabzonspor yönetimi süreci bugüne kadar doğru yönetti. Asıl mücadeleleri bundan sonra..
‘’Bütünleşmek önemlidir‘’
Bütünleşmek çok önemlidir. Bütünleşmek için kullanılan ya da tamamen kendiliğinden ortaya çıkan argümanlar daha da önemlidir. Bazen bir projeleşme sonucu olarak ortaya çıkan bütünleşme, bazen de hiç ummadığınız ‘dış’ etkenlerin birleşmesiyle kendiliğinde oluverir. Trabzonspor camiası, futbol ömrü baz alındığında kısa bir zaman dilimi geçtikten sonra; onu var eden tüm unsurlarıyla yeniden şampiyonluk havasına girdi.
Maç günleri yer kalmıyor
Geçen yıldan itibaren yapılan doğru işlerin Trabzonspor camiasında güven duygusunu yeniden tesis ettiği kimsenin gözünden kaçmıyor. Bu güven duygusunun süreklilik arz etmesiyle de tabiri caizse ‘takımının peşinden’ yol kat edenler istikrarlı bir şekilde bunu her hafta yapar hale geldiler. Maç günleri otellerde, uçaklarda yer bulmak zorlaşırken, anne-baba ocaklarında ve köylerdeki ata-dede evlerinde kuzine sobaların yeniden ateşlendiği gözleniyor maç günlerinde.
Önemli bir senkron
Hikayelerine, mevsim gereği kar, kış görüntüleri de ekliyor taraftarlar Trabzonspor kafilesiyle, birlikte eş zamanlı. Bayburt’ta o karda kışda o güzergahtan Trabzonspor otobüsü geçecek diye umutla bekleyen taraftar bir tarafta... Sahil bandında Tirebolu, Görele, Eynesil ve daha niceleri otobüsün önünü keserken, diğer tarafta Torul ve daha niceleri. Trabzonspor sahada ve dışardaki unsurlarıyla önemli bir senkron yakaladı.
Akyazı büyük avantaj
Yıllardır çok benzer süreçlerden geçildi ama bu kez başta yönetimiyle bu süreci eskisi gibi yönetmiyorlar. Maçlarda klasik haline gelen ‘ders aldık’ sözünün adeta sezonluk uygulaması hayata geçiriliyor. Trabzonspor şimdi lideri misafir edecek. Zor maç elbette her iki takım içinde. Tartışmalı bir hakem ataması da olsa güzel bir maç izleyeceğiz eminim. Tribün rekabetini de rakipleriyle eşitleyen Trabzonspor’un en büyük avantajlarından biri de stadyumu. Yükselişte bu faktör ayrıca çok önemli.
‘’Güle oynaya yarı finale‘’
Oyuncuların birbirleriyle mücadele ederken, saha zeminini de hesaplamaları içine aldığı klasik bir kış karşılaşması oldu. İlk maçın skoru nedeniyle her iki takımın da maça atfettikleri önemi tahmin etmek güç olmadı. Sakatlanmamak, sonucu da riske atmadan maçı tamamlamak birinci gaye idi, öyle de oldu. Trabzonspor’da yeni stoperlerinin neler yapabileceğine dair öncelikle Hüseyin Çimşir, akabinde tüm sporseverler, özellikle o bölgeye odaklı bir maç izlemiş olabilirler, bizler gibi. Üçlü bir savunma kurgusu içinde solda Manoel Messias, ortalarında Costa, sağ tarafta ise Hosseini’yi izledik. Serkan Asan, Abdurrahim Dursun, UEFA Avrupa Ligi’nde kendilerini zaten göstermiş alternatiflerdi. Onlarda kenarlarda bazen defansı beşlediler bazen de orta alanı.
Takımına liderlik yaptı
Uzun lig maratonunda sakatlıklar olacağı gibi, garip cezalarında olacağı artık sezon planlamalarının öncelikli dikkat edilmesi gereken durumu haline geldi. Haliyle; Doğan, Kamil Ahmet, Abdülkadir Parmak gibi oyuncularının sürekli oynayacak gibi konsantrasyonla çalışmaları gerekiyor. Birbiriyle bir on birde oynama alışkanlığı olmayan, ilk maç skoruyla turu adeta cebine koymuş olmanın psikolojisi içinde koruma, korunma, mücadele ve bireysel performansların konuşulabileceği bir karşılaşma oldu. Guilherme takımına liderlik yaparken, UEFA ligindeki gibi genç oyuncuların vitrine konulması maçın önemli notuydu. Not: Trabzonspor alt yapıları üretiyor, üst yapıları da artık bunu görüyor, Ülkeye de gösteriyor fırsat buldukça...
Gençler ve yeniler ne yaptı?
Messias: Güçlü, temaslı, hamleli ve defanstan çıkışlarda inatla ayağa oynamaya çalışan stoper görüntüsü verdi.
Da Costa: Sakin ve lider oyuncu izlenimi verdi. Zaten bildiğimiz, ligi de bilen bir oyuncu. Partneriyle formayı kapmaları sürpriz olmaz.
Bilal Başacıkoğlu: Özellikle son bölümde kenardan etkili geldi. Alternatif oyuncu olarak ileriye dönük bir yatırım olarak değerli bir transfer.
Safa Kınalı: Gol atması önemliydi. Mücadele gücü yüksek, teknik kapasitesi iyi, gelecek vadeden isimlerden...
Kerem Baykuş: Oyun görüşü çok iyi. Fiziği de geliştiğinde çok daha iyi olacaktır.
Taha Tunç: Genç oyuncu zaman içinde güçlenip Trabzonspor’un yükselttiği isimlerden olacağı izlenimi verdi.
‘’Sakin kalmak her şeyden önemli‘’
Kupada ve ligde hedeflerine adeta kilitlenmiş bir Trabzonspor takımı var. Bu kilitlenmişlik hali, Trabzonspor camiasının genelinde de kenetlenmeyi beraberinde getirdi. Doğal olarak bu kilitlenmişlik hali, yarışın en iddialılarından olma hali de; rakipleri gözünde hedef takım, en ciddi rakip olmalarının baş sebebi. Son düzlük, yarışların en stratejik bölümüdür. Doğru koşmanız, etkili oynamanız gerekir. Ve yaklaşık üçte biri kalan ligin bu bölümünü doğru oynamak için; saha içinde ve dışında da iyi bir satranç oyuncusu olmak gerekiyor.
Olumsuz sınavlar artık yok
Başkan Ahmet Ağaoğlu ve ekibi süreç içerisinde adeta deneyimlerini konuşturup; yaşanan bir çok kritik konuda çok doğru duruş sergilediler. Bakınız, Malatyaspor maçı erteleme krizi. Bakınız Fenerbahçe derbisi öncesi, sonrası yaşananlar ya da yaşanmayanlar! Geçmiş yıllarda ya da yakın geçmişte oluşmuş tüm krizlerin ya da karşısına çıkarılmış kritik eşiklerin geçilemediğini anımsamak gerekiyor durumu anlamak için. Gerilimi yönetme konusunda geçmiş yıllarda verilen olumsuz sınavlardan eser yok şimdi.
İyi analiz edilmeli
Bu durum saha içinde işine odaklanmış bir teknik adamın da önünü açan, kafasını rahatlatan en önemli unsur. Nwakaeme’nin cezalı duruma düşüş hali tuhaftı derken; Sörloth’un tuhaflığın da ötesine geçen bir uygulamayla düştüğü durumu iyi analiz etmeli Trabzonspor. Çünkü krizler, şekil olarak geçmiş yılları aratmaz ama boyut olarak farklılıklar gösterebilir pekala. Sahada sakin kalmak, sahada eksik kalmamak, sahada doğru oyun oynamak kadar önemli.
‘’Geçiş süreci...‘’
Trabzonspor, Ankara deplasmanında oyunun özellikle ikinci yarısında etkili oldu dersek hatalı cümle kurmuş olmayız. Belki de ilk yarının ikinci bölümünde oyunu dengelemesi bunun işaretiydi...
Kalesinde net pozisyon vermesine rağmen gol yemeyen Trabzonspor takımının sezonu bu şekilde git gelli bir oyunla bitirmesini bekliyorum. Kadro yapısı, takım yapılanması, kurgusu hücum ağırlıklı bir oyuna göre planlanmış durumda.
Çimşir’in imtihanı
Ön tarafta ofansif gücü yüksek oyuncularının sayısı ve varlığı hücuma geçişlerde son derece etkili olurken; aynı oyuncu grubu defansa geçişlerde aynı başarılı işlere imza atamıyor. Bu durum defans, defansif yetersizlik eleştirilerini de beraberinde getiriyor. Elbette bu güçlü oyunun eksik tarafları geliştirilebilir bir durum ve Hüseyin Çimşir’in de imtihanı olarak karşısında duruyor.
Güçlü hücum silahlarına sahip takımlarla oynayacakları maçlarda bu durum Trabzonspor’un başını ağrıtabilir. Ligin boyu kısalırken, takım boyunu da kısaltmak şart gibi!
‘’Perşembenin gelişi...‘’
Önceki gün maç öncesi görüş olarak bu köşede aynen şu ifadeyi kullandım. Sörloth’la ilgili sözlerim aslında taraflı tarafsız herkesin ortak görüşü gibiydi “Ahlaklı bir oyun anlayışı rakiplerinin sertlik dozunu daha da artıran unsur oluyor. Hakemlerin bu durumu görmemesi ise soru işareti!” Yoksa içime mi doğdu bu 'perşembenin gelişi' hali ne? Hakem müsamaha gösterince iş çığırından nasıl çıkıyor dün akşam net gözüktü.
Maçın sonlarında Baiano, önce sağ ayağına acımasızca vurdu, sonra sol tendona tekme... Deviremedi Sörloth’u... Ve sonra tekmeleri atan değil de; can acısıyla reaksiyon gösteren gördü kırmızı kartı. Elbet işi hakeme bırakmalıydı... Ancak sahada artık hakemliğinin son evresinde olduğunu düşündüğümüz ve haliyle kötü yönetim gösteren Hüseyin Göçek vardı. Ne penaltıyı VAR uyarısından önce fark edebildi, ne de maç içinde bir çok kararı doğru verebildi.
Gecenin sorusu
Sörloth’u maruz kaldığı tekmelere reaksiyonu sonrası oyundan atıp, o tekmeleri savuran Baiano’yu sahada tutmak?
Maçın starı
Ndiaye oyunun başlarında sarı kart gördü. Bu hareketi sonrası takımı eksik de kalabilirdi. Bunun etkisinden kısa sürede çıkıp orta alanda takımının yükünün büyük bir bölümünü sırtladı.
Maçın olayı
Sörloth’a yapılan fauller sonrası oyuncunun artık reaksiyon verecek düzeye gelmiş olması. Bunu bir zaaf olarak görecek rakip oyuncuları olacaktır.
Kısa mesaj
Zor bir deplasmandan kazanarak dönen Trabzonspor’da orta alanın yükü eşit dağılmıyor mevcut omuzlara. Etkisiz oyun dakikalarının baş sebebi de bu bence.