Aylardan kasım... Günlerden perşembe... Tam da Abdullah Avcı’nın işaret ettiği ayın içindeyiz. Ferencvaros maçı kasımın ilk karşılaşması. Değişimin, dönüşümün ilk izleri ne olacak merakı içinde herkes. Hoca kasketini takmış. Kadrosunda özellikle ön tarafta radikal kararlar vermiş. Yusuf en önde. Trabzonspor muhteşem bir ilk yarı oynuyor. Pas trafiği mükemmel. Geçişler sıradışı geometrik şekillerle yapılıyor. Rakip alana yerleşim, set, her şey mükemmel görünüyordu. Gol geldi. Trabzonspor daha maçın başında değişime dair işaret fişeğini her yerden görünür seviyede patlatmış gibiydi. Erken gol gelince farkın da artacağını bekledi herkes ama o gol gelmedi. Trabzonspor ikinci gol için futbol estetiği üzerine mükemmel ders verir gibiydi. Temposu iyi, hızı iyi, takım savunması iyi bir Trabzonspor’un böylesi bir karşılaşmada ürettiği oyun sezona dair büyük bir 'Başlangıç' gibiydi.

Tam gaz devam edecekler Abdullah Avcı’nın tam da eleştiri aldığı konulara ciddiyetle eğilip çözüm üretme çabasını da görmüş oluyorduk böylece. İkinci yarı skor koruma dahil, ekonomi modu da devreye girdi. Dünya Kupası için verilecek araya kadar kalan iki ciddi karşılaşmayı da kafalarında oynar gibiydiler. Şimdi sezon yeni başlıyor Trabzonspor için. Bakasetas tarihe geçerken, Trabzonspor da Konferans Ligi'nde mücadelesine devam edecek. Para, puan, oyuncu kıymetlendirme tam hızıyla devam edecek

Kanatlarda yaşanan karmaşa Trabzonspor’un oyununu direkt etkiliyor. Yine benzer tercihler, yine benzer sorunları da beraberinde getirdi. Bekleri zorlayan, etkisiz kılan bu oyun hücumda da verimi tamamen etkiledi. Oyunun hakimi, mutlak kazanabilecek durumda olanı görüntüsünde bir Trabzonspor, kalesinde gördüğü golle geriye düştü önce. Sonra reaksiyoner takım olduğunu bir kez daha gösterdi ve Bakasetas durumu mükemmel bir vuruşla beraberliğe taşıdı. Yine düşük tempolu görünseler de oyunun kontrolünün elinde olduğunu düşündürdükleri dakikalarda kalesinde ikinci golü gördü Trabzonspor. İki golün de bireysel hata sınıfında değerlendirilebilecek birer pas hatası ile gelmesi savunmayı da çaresiz bıraktı. Rakibin kaptığı toplarla yaptığı hızlı geçişlerine bu anlamda çare üretemeyen Trabzonspor izledik.

Moral bozmak yok

Maçta ikinci golün reaksiyonunu da hemen verebilirler düşüncesiyle değişiklikler umut olsa da pozisyon üretmekte zorlanan bir Trabzonspor’un tempo, pas trafiği, ve pas yönleri noktasında tüm tercihleri sonucu değiştirmedi. Trabzonspor kesinlikle kazanabileceği bir karşılaşmayı kaybetmiş oldu. Umarız öyle olmaz ama; kazanamıyorsanız kaybetmemeniz gereken maçlarda bu tip net ve basit kayıpların telafisi zor olabiliyor... Yine de moral bozmamak ve hesap yapmak en doğrusu... Neticede gruptan çıkış meselesi son haftaya kaldı.

Monaco maçı sonrası oluşan görkemli skor gruptaki tüm rakiplerimize ben buradayım mesajıydı. Türkiye'nin son şampiyonu olarak bu gruptan çıkmak çok önemli. Futbola para harcayan her kulüp gibi futbola harcadıklarını futboldan geri kazanma, oyuncu kıymetlendirme ve ülke futboluna da bir büyük borç ödeme platformları bu mecralar... Trabzonspor bu akşam kazanarak döner. İlk maç zaten rakibini yeterince tartmıştı. Trabzonspor’un kadro yapısı, yerli yabancı denklemiyle ilgili bir dayatmaya gerek duymaksızın daha kullanışlı olacak. Bu çok önemli bir avantaj bizim ligimize göre. Trabzonspor, Abdullah Avcı ile yeniden yükselişe geçen futboluyla, bunun meyvelerini bu platformda da toplamaya devam edecek motivasyona sahip.

Tribünler ateşli olacak

Gruptan çıkabilmek için de matematik neye işaret ediyorsa o kadar puanla dönmek önemli. Kazanmak birinci öncelik. Sırasıyla kaybetmemek de hesap işlerini devreye sokar. Tribün ateşi ortamın hararetini yükseltebilir. Bu nedenle sertliklere ve kart uygulamalarına dikkat edilmesi gerekiyor. Bakasetas şutör özelliğini konuşturur. Ama sakin kalması şart. Gbamin yükselişte, Hamsik aldığı dakikalar da yükseldikçe saha içi liderliğini adeta perçinliyor.

Duran toplar kritik...

İlk maç top bizdeydi, kontrol hep bizde oldu. Onlar geçiş oyunu ile etkili olmaya çalıştılar. Aynısı olmayabilir. Kızılyıldız için evinde olmalarına bağlı olarak baskı kurmaları harici sonuç alabilecekleri çok argüman yok. Ceza sahamız içinde yüksek konsantrasyonla oynamamız gerekiyor. Sakin kalmak, sonuç odaklı olmak gerekiyor. Trabzonspor uzak şutlarla, duran toplarla istediği sonucu alır ve döner.

Açıkçası bir garip oyun oldu dersek yanlış söz etmiş olmayız. Avrupa arenasındaki iki temsilcimizin yine Avrupa maçları öncesinde böylesi zorluk derecesi yüksek bir karşılaşmada stratejik oynayacakları zaten beklenen bir durumdu. Öyle de oldu... Trabzonspor evinde şampiyonluk sezonundaki tribün desteğini arkasına tam olarak almış değil. Ancak yine de saha ve seyircisi önünde karşılaşmaya ideal ya da ideale yakın 11’iyle başladı. Karşılaşmaya başlarken de tahmin ettiğimiz gibi kontrollü, ayağa oynayan ve topun hakimi taraf Trabzonspor’du. İstedikleri gibi oyunun temposunu ayarladılar. Gole kadar adeta Avrupa maçının da bir provası yapıldı. Harikulade bir Hamsik golü izledik. Adeta o kısa oyunun ödülüydü o gol. Sonra ne olduysa gol sonrası o Trabzonspor tamamen kayboldu.

Sağ kenar problemi

Yine top çeviren ama daha maçın başı olmasına rağmen skor koruyan bir görüntüye büründüler. Sivasspor sazı eline aldığı dakikalarda rakip kalede çok fazla gözükmeye başladı. Direkten dönen, kaleci Uğurcan’ın devreye girdiği birkaç pozisyon golle karşılık bulmadı. Uzunca bir süre topa sahip ancak oyuna hakim olamayan Trabzonspor izledik. Özellikle sağ ön taraf yerli bir oyuncuyla tedaviye bir türlü yanıt vermeyecek gibi duruyor. Acil başka çözüm istiyor orası. Bu oyun bu şablon Trabzonspor’u birçok mevkide eksik bırakıyor. Takım dengesi bozuluyor. Netice olarak; şampiyonluk sezonundaki karşılaşmaların çok benzeri ve sonuç odaklı, kazanma odaklı bir oyun haricinde konuşulacak pek bir şey yoktu dün akşam. Böylesi stratejik bir haftada önemli olan kazanmaktı, oyun ise bir gün gelişir elbet...

Trabzonspor bugün son haftalara yükselişle giren Sivasspor’u ağırlıyor. Kendisi gibi Avrupa trafiğinde olan rakibi karşısında parolası mutlak galibiyet olacak. Karşılaşma fiziki anlamda çok yıpratıcı geçebilir. İkili mücadele ve sertlikler karşılaşmaya damga vurabilir. Bu ihtimallerin hepsi Avrupa ligi öncesinde sıkıntılı konular. Haliyle Abdullah Avcı bu ihtimalleri düşünerek; kontrollü, sabırlı ve özellikle de top inisiyatifini elinde tutan Trabzonspor izlettirmeyi önceleyebilir. Bu oyuna tribün katkısı şart. Sivasspor Rıza Çalımbay’la birlikte yükseliş eğiliminde. Eksikleri ve yeni gelenleri ile onlarda maç trafiğinde nispeten dinlendikleri bir dönemdeler. Tıpkı rakipleri gibiler ve güçlerini ekonomik kullanma adına akıllarında Avrupa maçları olabilir. Bu durum çoğunlukla bekleyen ve kapılan toplarla da hızlı çıkan Sivasspor ortaya çıkarabilir. Uzun oynayan, orta atarak sonuç alan bir Sivasspor izleyebiliriz yine. Trabzonspor evinde yoğun bir desteği arkasına alacak. Maç başında bu destekle ön alan baskısı birleşirse ilk 45 dakika Trabzonspor adına istenilen sonucu alma anlamı taşır. Maxi Gomez’e taşınacak toplar önemli.

Rekor olabilir

Oyuncu klasına uygun toplar aldığında kendini fevkalade ifade eden bir profil. O nedenle kenarlarda kimlerin olacağı önemli. Trezeguet aklı kalede bir oyuncu. Bu ona istatistik yaptırıyor. Uygun olup olmamaya bakmaksızın sürekli gol atmayı düşündüğü için çoğu kez “gol pası” seçeneklerini heba edebiliyor. Oysa bu konuda doğru eğitimle asist sayısı sezon sonunda rekor olabilir. Trabzonspor orta alanı oturdu. Hamsik’in oyunda kalma süresi uzamaya başladı. Gbamin bu tip maçlarda daha etkili olur. Defansta ise özellikle bekleri yalnızlığa terk edilmezse Trabzonspor, kalesinde sorun yaşamaz. Maxi Gomez ve Umut pozisyon bulur, gol atar gibi duruyor. Ancak Bakasetas ön plana çıkarsa kimse şaşırmasın.

Monaco maçında harika işler yapan Trabzonspor için bu karşılaşmada güç ekonomik kullanılmak zorundaydı. Son derece kontrollü başladılar oyuna... Daha çok bekleyen gibi gözüken ama fırsat kollayan bir Trabzonspor vardı ilk bölümde... Ev sahibi Beşiktaş ise beklendiği gibi önde baskıyla oyunun kontrolünü daha en baştan elinde tutma niyetindeydi... Trabzonspor merkezi son derece başarılı kapatırken, rakibi Beşiktaş’ı kanatlara mecbur bıraktı... Bu seçenekte de Weghorst’un her iki kanada yaklaşıp duvar oluşu dikkatlerden kaçmadı. Beşiktaş’ın defanstan oyun başlatma seçeneklerinin hepsinde bu kez ön alan baskısıyla Trabzonsporlu oyuncular rakiplerinin tüm oyun kurma seçeneklerini etkisiz hale getirdiler... Trabzonspor gücünü 90 dakikaya yayabilmek adına ilk 45 dakikada özellikle “Tempoyu ben ayarlarım” diyen taraftı... Dakikalar 11 olduğunda Trabzonspor bir korner atışından Maxi Gomez’le golü bulan taraf oldu. Yine bir kornerden ikiyi de bulabilirlerdi. Son dönemin formsuz ismi Larsen’in kendi kalesine golü durumu eşitledi.

Büyük ve stratejik

Baskı modeliyle Trabzonspor ikinci golü de bulup soyunma odasına avantajlı gitti. İkinci yarı başladığında bu kez tempoyu ben ayarlarım diyen taraf Beşiktaş takımı oldu ve bu tempo Trabzonspor’un daha da yorulmasına sebep oldu. Yorgunluk emareleri, kenardan katkı düzeyleri Beşiktaş lehine olunca Trabzonspor açıkçası durumu mecburiyetler nedeniyle idare eden taraf oldu. İki kez öne geçip berabere kalmak kötü gözükse de, deplasmanda bir büyük ve stratejik önemde karşılaşmadan bir puanla çıkmak önemliydi. Üstelik enerjisinin büyük bölümünü Monaco maçında tüketmişken...

Trabzonspor, İstanbul deplasmanlarını seviyor. Ligin artık olgunlaşmaya başladığı dönemdeyiz ve mazeretlerin kabul görmediği bu haftalarda rakip Beşiktaş... Trabzonspor ilginç bir hafta yaşıyor aslında. Örneğin Kasımpaşa maçını oynayarak İstanbul’a gelseydi yani bir lig maçını oynayarak gelmiş olsaydı değerlendirmemiz, rakip değerlendirmeleri ne kadar da farklı olacaktı bir düşünün... Şimdi arada oynanmış müthiş bir Monaco maçı sonrası deplasmana gelinmesi tüm planların revize edilmesi anlamı taşıyabilir. Bu Trabzonspor o Trabzonspor değil dedirttiler diye düşünüyorum. Monaco maçı bir Avrupa ligi mücadelesiydi. Kasımpaşa maçı ise bizim lig. Apayrı dinamikleri olan iki ligde Trabzonspor’un kulvar değişiminde performans artışı lige de olumlu yansır...

Analizler, son maça odaklı

Valerien Ismael’in analizleri Abdullah Avcı’nın son maçına odaklı olacaktır... Orta alanlar yine oyunun şekillendiricisi olur... Kenarları iyi kapamalı Trabzonspor... Kartlara dikkat edilmeli... Beşiktaş ev sahibi hüviyetiyle önde, hızlı, tempolu başlamak isteyecektir. Monaco maçının da ilk bölümünde yani gole kadar olan ki bölümdeki Trabzonspor Uğurcan’ın da mükemmel sezon başlangıcı gibiydi, benzer durum pekala Beşiktaş maçında da yaşanabilir... Bu kez Uğurcan’ın performansına bırakmadan, ilk bölümlerinde Hamsik, Gbamin ve Bakasetas üçlüsü rakibin temposunu düşürebilir. Gbamin yükselen performansıyla Beşiktaş maçının da belirleyici oyuncularından olur.

Umut da tercih edilebilir

Trabzonspor, bu akşam Monaco maçının 11’i ile maça çıkılırsa da kimse şaşırmaz... Ancak Abdullah Avcı Maksi Gomez gibi güçlü bir figürü Umut Bozok’la birlikte de tercih edebilir. Yüksek olasılıklardan biri de Abdülkadir Ömür sahne alır ve aynı Ömür yükselişe geçen takımı gibi sıranın kendisine geldiğini Beşiktaş maçında herkese hissettirebilir.

Akşam üzeriydi. Abdullah Avcı sosyal medya hesabından bir mektup yayınladı. Sıra dışı bu gelişme herkes gibi bizleri de heyecanlandırdı. Mektubun satırlarını okurken ‘yine yakmış yar mektubun ucunu’ şarkısı aklıma geldi. Hoca, Kasım ayını işaret ediyordu. Daha önce de işaret ettiği gibi, ben sözümdeyim, siz de bize inanın diyordu. Haftanın başlangıcında duygusal gitgeller yaşanması; Monaco maçını ‘anlamlının da anlamlısı’ haline getirmeye yetmişti. Dün gece ‘Türkiye Ligi’nin şampiyonu olarak buradayım’ mesajı verilirken, gruptan çıkma adına müthiş bir skor elde edilmiş oldu. Gövde gösterisiydi adeta...

Dev bir gece yaşattı

Oyuncu tercihlerine, tercih sürelerine, değişikliklerin niteliklerine kadar konuşulacak dev bir gece yaşattı Abdullah Avcı ve ekibi. Uğurcan Çakır ‘geri döndüm’ dedi, oyunu tuttu, sonrası çorap söküğü gibi geldi... Müthiş gece teknik adamın mektubunun son paragrafında maçtan 3 saat önce özetlenmiş gibiydi: “Unutmayın. Biz ılık bir bahar rüzgarı olmak için gelmedik. Fırtına olup esmek için geldik. Bu takıma, bu toprağın çocuklarına, ailemizin her yeni evladına, anlık sonuçlara yenilmeden, bir bütün olarak güvenin, eskisinden daha çok inanın ve bunu onlara hissettirin...”