Arama

Popüler aramalar

‘’Paşa paşa aynı kafa!‘’

Galatasaray ballı haftanın kaymağı olabilecek 11 puanı tatlı tatlı kepçeleme rüyasıyla 90 dakikaya başladı. Daha ilk 55 saniye içinde kalesinde, 2 sefer dürtülmesine rağmen de uyanamadı! Trans halinde uyurgezerlik&horlama hali, duran toplardan yenilen 10 kafa golüyle zaten belgeli. Kornerden gelen topa 29’da Jong, Semih ve Podolski’nin bakışları arasında MBiala kafayı çaktı ve Kayserispor 1-0 önde. Geceden 11 puan avantajı bekleyen Galatasaray’ın yediği, 11. kafa golüdür bu! Sergen Yalçın mükemmel ders verip, demiş “Galatasaray’ın her alanda kafa zaafı çok.

E kafa yoksa, demek ki beyin de yok! Olabildiğince alan daraltın, mücadele ve kademe anlayışından taviz vermeyin, topu kazandıkça doğru pas yapıp rakip savunma arasına salın. Olmadı duran topları iyi kovalayın, çıt çıt kafadan çakın!” Bu anlayışla 36’da Erkan Kaş’ın, kaş göz arasında soldan Muslera’nın burnu dibine kadar gittiği pozisyon savunmayı sudan çıkmış balığa çevirdi. 44’te yine soldan Güray kesti Umut vurdu, Muslera önledi. 45’te duran topta MBialla destekli Levent, Galatasaray’ın yediği 12. kafa golünü attı Kayserispor’u 2-0 öne geçirdi.

Yazık oldu

Kronik beyinsizlik eylemine devam edilerek ikinci yarı da, Sergen insafına teslim edildi! Taa 66’da Josue alındı ama Kayserispor zaten işi 66’ya bağlamıştı! Güray’ın, Wellington’un girişimleri var. 88’de Güray’ın direği döven havan topu atışı var. 89’da Eren’in golü var 2-1 ama 11 puanlık mükemmelliğin bağıra çağıra gidişi de var !

Neden ? Josue girene kadar resmen beyinsiz oynayan Galatasaray, son 20 dakika pozisyon bulmaya başladı. Hatta faul iddiasıyla bir golü sayılmadı. Eren penaltı noktasından göz göre göre kaçırdı! O lüzumsuz faulü yapan da yine aynı arkadaştı, yek Galatasaray golünü atan da tabii. Paşa paşa gelen büyük fırsat, aynı kafalar ve akut aymazlıklar neticesi paşa paşa kaçırıldı. Yazık oldu yani !

13 Şubat 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kayseri Sergen'le uçuyor‘’

Sergen Yalçın, Ümit Özat, Bülent Yıldırım ve sahadaki emekçiler, ekim ve kasımda yaşandığı bilinen ‘pastırma yazı’ havasını, şubatta, üstelik Ankara ayazında sundu. Birbirinden güzel 5 gol, özelikle iki oda bir salon ebadındaki Efe Halil’in, dakika 14-44 ve 71’de önlediği mutlak 3 gol.

Yolu çocukken Hacettepe ve Gençlerbirliği’nden geçen Efe Halil, savunma aklı&diriliğiyle kaçıranları kahra, Kayserispor’u da mutluluğa itti! Sergen topun canına can katan ayaklarla, Kayserispor’u da canlandırmış. Sağda çalışan Güray solu solladı, 35’te de Welliton’a asist üretti: 0-1. Gençler savunması uyumuyor, horluyor. Palitsevich baskıdan bunaldı ve icraatin içinde yine Güray vardı. Welliton 0-2, dakika 45’te.

Velikonya çaktı!

Mehmedi uzun ama 47’de boyu yetmedi. Sonra Slovak Velikonya girdi, keşke bir tane de Aliankara da olsaydı aynı kriterlerde! Velikonya’yı, Efehalilkayseri indirdi 68’de. Serdar penaltıyı 2 taksitte attı ve 1-2 yaptı. 76’da Umut’un yapamadığını Uğur yaptı(!) 1-3. Sonra Velikonya 86’da doksana çaktı: 2-3.

05 Şubat 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İddia ediyorum!‘’

Karabük deplasmanı oyununda Galatasaray; eğer Çakır'ın gadrine uğramamış olsa, dün gecenin Akhisar'ından zerre farkı kalmazdı, geçtiğimiz haftanın galibi ev sahibinin. İddia ediyorum ! Sarı Kırmızılı ekibin 3 puan kaybettiği o meşum Karabük 90 dakikasında, futbol değil ama düdük ortama hakim olunca, Arslan badem edilmişti göz göre göre!
Henüz 5. dakikada Sneijder ortasına Semih'in kafası, ilk gol güzelliği kattığında düşündüm hemen, eğer Palabıyık limon sıkmak üzere devreye girmezse çok gol atar Galatasaray. Neden? Çünkü Karabük'te de mükemmel pas organizasyonlarıyla oyuna başlanmış fakat Çakır takır takır önlem alıp işi tersine çevirmeyi başarmıştı! Aynı performansı Palabıyık'ta örneklerse, tahminlerimde yanılacağımı düşündüm valla. Geçmişte İtalyan arkadaşımın mesaj atıp 'kaliteli ve genç bir hakeminiz var, bravo' diye tebrik ettiği genç adam, iyiydi. Dün geceyi erdemiyle süsledi, bravo...

Sneijder çok önemli futbolcu, Podolski de öyle. Bu ikili az iştahlı olduğunda Sarı Kırmızılı forvet F7 şanzıman teknolojisi hamili Mercedes gibi performans sağlıyor. Aksi halde de kara şanzıman BMC oluyor, çatırtı ve cayırtıya dayanılamıyor. Yürüyen aksam Bruma, Yasin gibi elemanların sağlıklı işleyişleri tamamen mükemmel pas otomasyonuna bağlı. 25 ve 45'te Bruma'nın arada Yasin'in atığı 2-3 ve 4. golün kurgusu, mizanseni, hikayesi, metni, süslemesi, rakibi sürklase etmesi tamamen Podolski&Sneijder retrohüner ve sistematiği eseriydi. İlk yarı Galatasaray 4-0 önde bitti.

İkinci yarı yine ev sahibi üstündü. Rodriguez'i Fatih önce nizami önledi. 78'de yine Fatih bu kez penaltı yapıp önledi, atışı şık kullanan Selçuk "5 oldu" dedi. Gümüş oyundaydı ve 87'de attığı gole, döndüğünü müjdeledi 6-0...

Akhisar adına asla unutulmayacak bu geceyi yaşatan Tolunay Kafkas'a Riekerink hakkındaki geçmiş bir beyanatını hatırlatır," eyyy hocam keşke telafisi mümkün olmayacak söylemlerden uzak kalmayı hep başarabilseydin" derim.

Bu arada Hollandalı teknik adamın en büyük eksiği lobisi ve iki yanı ! Uçan kaleci Kuzenin de, dayısı eşsiz zeka ve bilgeliğinden çook uzak olması, neredeee Ergun ağbi eşsiz tavrı?

29 Ocak 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olay netleşiyor mu ?‘’

Poster içeriği, elbette henüz müsabaka başlamadan belliydi! Belliydi de, Avcı profili manzaranın içine dahil edilinceye kadar beklenildi. E tabii filmin banyosu, ilacı, tabı ve resmin netleşmesi için 60 dakika beklemek, zaten çok uzun süre değildi ki!

Sivas 24 atmış, 15 yemiş, Bolu mu? 27 atıp, 28 yemiş! Bu vaziyet müsabakanın gollü geçip, ev sahibinin fazla atacağını konuğun atsa bile, bir yerlerde fıslıyacağını işaret ediyordu sanki. 11-12 ve 18'de Gekas Bolu savunmasına tehlike sinyalleri gönderdi. Bolu bu emarelere 44'te Yunus Emre ile cevap verdi. Ali Şaşal son anda olası golü önledi. 53'te Bolu net şans yakaladı olmadı! 55'te Poepon, Koçer'in "alda at!" pasına dokunamadı. Bu iki pozisyon sonrası Bakkal farklı bir reyonda servisi açtı ! 60'ta Kerim Avcı'yı saldı ve Burhan-Gekas pas keyfi, demlenip Yunanlı usta asisti haline geldi. 10 numara da, 10 numara gol vuruşu yaptı yani 1-0 Bolu bakarken Avcı snipper inceliğinde 69'ta yine çaktı 2-0 Kaleci Ali'nin 78'de önlediği bir problem daha yaşandı ve 80'de Alim " nedir benim kötü kaderim Rabbim?" Der gibi kornerden gelen zalim topu kendi kalesine attı 3-0... Sonra aşırı ayaz kaynaklı sakatlıklar yaşandı, 90'da Koçer tabelaya 3-1 yazdı.

Boluspor'un Tatar Rıdvan, Bigalı Mustafa, Sercan tipi üstat ihtiyacı var. Bakkal'da ne ararsan var! Gekas ve Burhan Eşer içten emeklerine saygı duyduğumu da, söylemeliyim.
Sivasspor sunumu, çok şık bir posterin işaretini şimdiden verdi sanki...

23 Ocak 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Manisa'da gülen yok‘’

Çekişmeli ve sert geçeceği düşünülen 90 dakika daha başlangıçta izlenen, Tolunay ve Sergen duygusal yakınlaşmasıyla birlik, beraberlik huzur içinde bitti! Tolunay, Sergen’in üst düzey futbol ve teknik adamlık değerlerine kurgu yaparken, Sergen de çok şık bilmukabele etti.

Dakika 18-27-39-55’te Umut golleri sıralasa Sergen büyük tede olacaktı ama golcü gol yapmayı beceremediği için hocası ‘kaka’ tede kriterlerine mi girecek şimdi? Nev kaporta Ümit beye de sesleniyorum, ‘yıkama yağlama ballamalarla futbolumuz iyice dip olur!’ Kayserispor topla daha irtibatlı taraftı. Akhisar savunması da, Umut nasılsa atamıyor diye sanırım gerekli önlemi almadı.

Sonuç değişmedi

52’de Lawal gitti Sergen gibi değil de, orak sallayan Kunta Kinte gibi, zaten bir yerlerde dağıldı gitti! Neticede sahadakilerin kahir ekseriyeti arzusu mucibinde, zor(!) oyun sıfır sıfır bitti... İnsan düşünüyor zaten, futbolumuz sıfıra doğru göz göre göre ne diye gitti?

22 Ocak 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kanatsız kuşlar!‘’

Genellikle “yuvasız kuşlar” üzerine dramatik çok türkü yakılır, şiir yazılır, film yapılır da; nedense kanatsız kuşlar için, pek ses soluk çıkmaz! Oysa yaşamın reel faslında, kanatsızlık çok daha büyük sorun olmalı. Öyle ya! Allem eder kalem eder, sığınacak bir kuytu bulursunuz da, ya kanat yoksa? İşte o zaman yandı gülüm keten helva! Dün gece Galatasaray ilk 45 dakikada sahnelediği ‘kanatsız kuş’ oratoryosu gereği taraftarına lirik, epik ve dramatik olaylar zinciri sundu. Ev sahibi Konyaspor adeta ‘kaşık havası’ tadında oynadı ama kaçan net 2 pozisyonla, Yeşil-Beyaz sevdalılarına zevk değil çile zerk etti!

Dakika 8’de Bajic tehlike yaratıyor, buradan bakınca insan Semih’in pozisyonun daha da içinde olması gerektiğini düşünüyor! Aynen 27’de Balta’nın kesemediği pozisyonda, Bajic’in yüzde 100 pozisyonunu telef ettiği gibi yani! 38’de Mehmet Skubic’e ‘al da at’ dedi ama Konyalı zor olanı becerdi! Selçuk fuzuli, kanatlar ıssız, Carole ‘pınk wine’ lezzetinde ve 45’te Sabri öyle bir çalım yedi tennuresiz semazene benzedi, dönerken de zaten devre bitti...

Serum takviyesi gerekirdi!

Rodrigues’in kanatları böylesine hareketlendireceğini, elbette emektar Sabri’ye de gizemli sufi aleminin böylesi nüfus edeceğini hiç zannetmezdim. Hatta o çalımı kim yese ve öylesi boşta dönse; yürüyen aksam dağılımı kaynaklı problem sebebiyle oksijen çadırına alınır, serum takviyesi gerekebilirdi! Fakat Sabri usta semazenlere taş çıkarttı ve Sneijder’in başlattığı pozisyonda, Rodrigues’in asistiyle 51’de golünü attı: 0-1. Sonra tribünlere seslendi ‘azimle çalışan mermeri çatlatır!’ Sabri ustanın 78’de kaleci Serkan’ın göbek saplanmasını dağıtması da, bu azmin bir başka gol olmayan resmidir. 66’da gecenin kaçıranı Skubic yine kaçırdı ama Allahtan keçileri kaçıran olmadı. Teşekkürler Riekerink... Anlamıyorsun da... Birçok çooook bilenden daha iyi puan avlıyosun... Bravo hocam devaaaam... Devam...

15 Ocak 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’“Bu, o mu?”, “Evet, o bu!”‘’

Reina katliamını yapan canavara benzetilen şahıs teşhis (!) edildiği an, ahaliden Şemsettin Heptetik sordu “bu, o mu?” Vaka meraklılarından Hicabi Küllirüya cevapladı “evet, bu o!” Yüz kişiyi yerle bir eden canavar, o an 10 asabi ademe teslim kurbanlık koyuna dönüşmüş ve polis tarafından zorlukla kurtarılmıştı! Sopa sonrası canavar olmadığı anlaşıldı, yediği dayakla kaldı!
Tespit, teşhis kolaycılığımız “bu, o mu?” ve “evet, o bu” cehaletimiz kimi masumların sadece dayak yemesiyle sonlanmıyor ki. Özellikle futbolda bir sürü arsızın da malı götürmesi, yol bulması gibi sonuçları, elbette hüzünleri beraberinde getiriyor! Mesela ‘Bruma tip’ zannedilen ama Nani’msi özellikleri olduğu Yunanlı dostlarca iddia edilen yıldız adayı (!) uçuk dövizle komşudan getiriliyor, Palikarya gülüyor! Fenerbahçeli, Beşiktaşlı gülüyor, Trabzonlu “beraber yürüyoruz biz bu yollarda” diyor! E Florya demirbaş ahalisi de, nasıl olsun da mutsuz dursun?

Amatör kulüp ciddiyeti

Galatasaray kulübü; tabii senatörden farksız menacerler, danışmanlar, tayinliler, tribünlerdeki ultraYöntayinciler, torpilli scoutlar, atananlar, sözde seçilenler, horlayan divan ve trans halinde uyurgezer genel kurul inhisarında batmaya doğru yol almakta! Ya sonra? 20 yıldır devam eden borç batağı, uçan ASY, kuşa dönen Aslantepe, kaçak et kesim hevesi neticesi kaptırılan ada, envai çeşitlilikte hüsranlarla malı mülkü zayiye doğru giden yolculuk!
Vasat bir amatör kulüp ciddiyetiyle dahi bağdaşmayacak futbolcu sayısıyla, Akdeniz akşamları kampı yaşamak zorunda kalan Galatasaray’ın hali, “uçan zeplin” emekli master mi tutacak kaleyi?

Bir utanç vesilesi

Başkanı, danışmanı, yöneticisi, tayinlisi, tayinsizi, abisi, kardeşi, amcası, kuzeniyle bir utanç vesilesi! Elinde çift kale yapacak miktarda futbolcusu bile olmayan Riekerink ve güya kadroda ama aklı Çin veya Brezilya’da gezen yıldızlar altında Sarı-Kırmızı armada! Bu, o mu, evet o zihniyetiyle transfer edilen, futbolculukla alakası olmayanlara dağıtılan milyonlarca para. Maraba diyen 3-4 milyon kapıp giderken kulüp bakıyor, Riva ve Florya arada, hemen sırada!
Pendikliler haybeye teşhis vasıtasıyla, dayak ve stres atarken... Galatasaray malı, mülkü, eşsiz hazinesiyle gaibe karışma yolunda! 500 yıllık tarihte böylesi cehalet... Fenerbahçe birlik, beraberlik, duruş ve özgün direnişinden, nasıl ders almazsınız? Hayret!

10 Ocak 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray forması giydi diye!‘’

Bir eski atasözümüz geldi aklıma, Galatasaray’ın 20 yıllık perişan vaziyetine bakınca. Paylaşalım mı? “Hacı mı olunur ulaşmakla Mekke’ye, eşek derviş midir yani taş taşıdı diye tekkeye?” Uzun lafın kısası “Galatasaray forması giydi ya da mektebini bitirip diploma hamili oldu diye, hiç kimse Galatasaraylı olamaz” nokta. Ali Sami Yen’den itibaren, Alp Yalman dönemi dahil, kulübe hizmet eden tüm Başkan profillerine haksızlık yapmış oluruz sonra! Türk futbolunun gelmiş geçmiş en mükemmel futbolcu jenerasyonunun sırtına
binip giden ve dipsiz kuyu gibi istifade edenler de, ayrı bir yazı hatta roman konusudur elbette!

Sömürge tiplerden kurtulmadıkça...

Kulüp onun kuzeni, ötekinin biraderi, muhasebe “mektepli” secret zamparanın kapatması, scout yol bulması gerekenin kapısı, menacerlik ortakların paylaşım sofrası kriterlerinden ve eş dost yeğen danışman sömürgen tiplerden kurtulamadıkça yer ile yeksan olur.

Florya ve Selahattin Beyazıt’ın eşsiz eseri Riva talan edildiği gibi, dertlerin biteceği zannedilirken “şak” diye, kasaya da 200 milyon Dolar borç konur!

Riekerink kaderine terk edilmiş

Riekerink tek başına bırakılmış, bir doğru karakterli Hollandalı. Doğal olarak Türk futbolunu tanımaz, rakipleri tanımaz ki! Yani acemilerle beraber kaderine terk edilmiş bir teknik direktör modeli. Arkadaş bu camiada Bülent Ünder, Mahmut Alpaslan, Erkan Ültanır, Hasan Şaş, Ergün Penbe, Hakan Ünsal, Orhan Ak ve Emre Aşık gibi nice Galatasaraylılığı, adamlığı sertifikalı değerler var. Başarılı çok işte imzaları var. Ama siz Abüziddinler peşinde koşmaya ve tuhaf tuhaf adamlara yol buldurmaya bayılıyorsunuz. Bu arada da, göz göre göre kulübü batırıyorsunuz!

Cavanda, Sigthorsson, ‘Bombkreutz’, Donk, İtalya’dan oradan buradan Galatasaray’a milyonlarca Euro’ya yerleştirilen ama kadroya yerleşemeyenler hiç “dank” etmedi, değil mi? Zaten hesap kitap verdiğiniz, adam gibi sorgulandığınız da yok ki!

Arda’dan öncesini bilen kalmadı

Son derviş Yasin efendi oldu... Gözünü zam doyursun, iyi futbolcuydu ama Galatasaraylı olamadı. En kralının Alp Yalman zamanı ne olduğunu da, hiç kimse anlatmadı! Zaten kulüpte, Arda’dan öncesini bilen acaba kaldı mı, bilmem!

Galatasaray deneyimsiz, bilgisiz, kulüpten bi haberlerle olmaz, asla bir yere de varamaz! Ancak sinsi planlar yoluna koyulur ve 100 yılın büyük birikimi emanetçi “Sultana”da dahi bulunamayıp zayi edilmiş olur. Haberin olsun eyyy duyarsız&sözde Galatasaraylı! Tamam mı?

03 Ocak 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI