Arama

Popüler aramalar

‘’Anten meselesi!‘’

Başakşehir’in anten sistemi, harbi mükemmel çalışıyor! ‘Anten meselesi de, nereden çıktı şimdi?’ diyebilirsiniz! Tecrübe konuşuyor tecrübe! Konuk ekibin dehşet içinde izlediğim müsabakaları olmuştu, Bursa deplasmanı gibi. Bursaspor’un çikolatalı kestane şekeri kıvamında itinayla paketlenip, tezgaha konulduğu 90 dakika vardı ya! Anten hassasiyetle işlev görünce uzak ve zor deplasmanlarda dahi, Başakçity ekranı her daim net görüntü verebiliyor. Riekerink 1-2 Avcı... Yine kazandılar deplasmanda Arena gecesinde de...

Palabıyık geleceğe dönük ışıl ışıl ışık saçarken, dün gece Başakşehir’in de ışıltısını sağladı ve düdüğün geleceği iyice parladı! MHK Başkanı Yusuf Namoğlu iyi ahbabımdır. Değerlendirmeyi eski dosta bırakıyor ve soruyorum... Emre abisinin, Ali Palabıyık biraderinin bıyıklarını yolma, posta koyma operasyonunu nasıl yorumlarsınız? Yalçın’ın 9. dakikada Eren’e yaptığı ne? Bekir’in düdük çalınmayan el operasyonu sonrası, Sneijder için öten düdük reva mı? Carole’nin sarı kart gördüğü pozisyonda, Yalçın, Mossoro ve Emre hiç aklınıza geldi mi?

İyi oynuyor ama

Şimdi gelelim işin özüne... Başakşehir iyi futbol oynuyor ama hakemden yana da huzur içinde ve özgüven kokan relaks 90 dakikalar soluyor. İşte bu motivasyon, en kralına bile negatif gerilim ve gerginlik yüklerken, Başak gümbür gümbür semiriyor! Düdük hoşgörüsünün yanında olduğunu hep hisseden Avcı ekibi zirvede koşuyor! Düdük adaleti dengesinin, limitleri olumsuzca zorladığı lig yarışında, Başakşehir’in planladığı mevkiyi yakalaması kimseyi şaşırtmasın! Emre, Yalçın ve daha niceleri görmezden gelen düdüğün egemen olduğu yerde ‘hunter’ avlanmayacak da, Riekerink mi avlanacaktı? Uzun sözün kısası bu ayak işi meselesi ülkemde futbol mutbol değil, öncelikle yetenekli anten meselesi.

Palabıyık Fenerbahçe maçı sonrası, Galatasaray derbisini de yara almadan tertemiz geçti. İki derbi 6 puan mis gibi! Batıksaray 1-2 Başaksaray...

05 Kasım 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dikkat tehlike Riekerink!‘’

Galatasaray Teknik Direktörü eğer Hollanda’da iş başında olsa... Böylesi kritik Başakşehir müsabakası türü, zorlu 90 dakikaya hazırlansa, Portakallı Medya ‘Aardacht Gevaar Riekerink’ anonsu yapardı mutlaka! ‘Dikkat tehlike Riekerink!’ derken Hollandalı müminin değil, Hunter yani Avcı’nın sıkıntı kaynağı olabileceğine işaret etmek istedim. Niçin?

Avcı’nın sniper ustaları ‘ava giden avlanır’ sözünü, futbol alemine mükemmel uygulamış. Özellikle de dış saha maçlarında! Aslında geçtiğimiz hafta Kafkas ekibi de, gol atıp rakibini avlayacağını zannetme halisünasyonu içindeyken golleri yedi! Vurulduğundan yani ruhunu teslim ettiğinden habersiz, Antilop gibi gibi boşa koştu gitti. Serildi sonra!

Dışarıda şehirleşiyor!

Şehrinde daha mazlum hatta kasabamsı olan Başak sakinleri, sanki dışarıda şehirleşiyor! Konyaspor, Osmanlıspor beraberlikleri evde solundu. Ama Bursaspor 2, Gaziantepspor 1, Alanyaspor 5, Karabükspor 2’şer golle kentlerinde devrilmekten kurtulamadı! Üstelik bu deplasman müsabakalarında Cüneyt Çakır, Bülent Yıldırım, Özgür Yankaya, Mete Kalkavan gibi deneyimli isimler görev yaptı!

Rakibin oyunu başlattığı mevkide derhal baskı uygulayan, bu formatı ciddiyetle ve sert kademeyle tahkim eden yapı; Mossoro ve Visca gibi sprinterleri karşı kaleye salarken, zaman zaman uzun Memedi de tevzi makarası hükmünde mükemmel değerlendirmekte! Diğer yürüyen aksamları da, uzun uzun anlatmaya yerim yok burada! Anlayan anladı zaten... Fakat Galatasaray orta alan ve savunmasının elektrik akımından farksız hücumcular karşısında, nasıl çuvalladığı da sertifikalı ve ayan beyan ortada... Aardacht yani gevaar modunda olmak şart cuma akşamında, Galatasaray adına!

04 Kasım 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Where is the consantrasyon?‘’

Ne yapalım arkadaş? Türkçe söyledik anlatamadık. Mecburen İngilizce & Fransızca harmanı yaptık! Galatasaray’da aşırı dozda dikkat eksikliği, yani ‘olmasa da olur, boş ver’ makamında bir rehavet natürmortu var. Bu kafada devam edilirse, sezonu ‘mort’ etme garantisi olasılığı da var! Demek ki sadece Florya-Riva değil, futbol sezonu da riskte.

Dakika 70’te 4. golünü deplasmanda fevkaladenin fevkinde bir şahane vuruşla atan... Babla’ya bu nasıl da bir muazzam vuruş, diye tezahürat yaptırtan Bruma; Adana gecesini kısmen sıkıntıdan uzaklaştırdı ama yetmez! ‘Akıl başa, kuzgun leşe’ realitesi şart, Sarı-Kırmızılı armadada. Hiç kimse Riekerink’e bakmasın, durduk yere sallamaya da yeltenmesin sakın, öncelikle futbolculara bakın! Podolski, Selçuk, Yasin olmaları gerektiği gibi olmalı. Tolga şut atmayı madem seviyor, özel çalışma mutlaka ama mutlaka yapmalı. Sabri’nin iyi niyet ve gayretine saygı duyup, yeri garantilerin örnek almasını gerektiğini düşünüyor, 100 milyon harcandı, yerini dolduracak adam bulunamadı diyorum. Üstelik Caravana’da dahil!

Semih dakika 12’de, sonra Chedjou akıllı faulüyle ve 51’de de Tevfik’in şutunu Muslera nefis uyanışıyla önledi. Adanaspor ilk yarı az geldi, tehlikeli geldi. İkinci yarı motor bloğu ısınınca hararet yaptı ve hamleleri akim kaldı. Bayram bey 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mutluluğuna set çeken tork kaybının çarelerini elbette bulacak, kayıplara ve sebeplerine güvenlik halatı atacaktır diye umuyorum. Galatasaray beklenen performansı örneklemediği ama ev sahibinin aşırı güç kaybı nedeniyle, su kaynattığı yarışta 1 golle 3 puan aldı...
Kazananın konsantrasyon kaybedenin güç zafiyeti, sağa sola sellektör yapıyor, anlayana!

30 Ekim 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olamadı mı olmuyor!‘’

Galatasaray’ın dakika 17’de yediği golde Bruma ciddi anlamda kabahatli. ‘Emtiayı efrenciye’ yani yabancı mallar statüsünde, en güvenilir konumda olan adam topla hücuma çıkarken bir kaptırdı, gerisi de toparlanamadı. Neden? Çünkü arkadaşları da, nasılsa çalımlar gider diye, en az tribündeki seyirciler kadar rehavete dalmıştı! Demek ki top işinde bırak Brumayı babana dahi güvenmeyecek, daim teyakkuz halinde kalacaksın. Ekici topu kaptı, Castillo paketledi, Bero süsledi ve N’Doye gole havale etti. Galatasaray saha içi ve tribünde külliyen baktı 0-1 şimdi. Topla en az yüzde 60-70 hatta daha fazla haşır neşir olan Galatasaray, baskılı gözüktüğü oyunda, önce Trabzonspor savunmasını, sonra Onur’u aşamadı. Çünkü Yanal’ın savunma sanatları etkinliği vardı.

Defansı açamadılar

Bu arada Sneijder, Selçuk ve Tolga, beklenen alışveriş hareketliliği ve pas isabetini de ne yazık ki sağlayamadı. Eren ve Podolski’nin bırak nefes almayı, gaz salma özgürlüğünü dahi kısıtlamış savunma anlayışı içinde harbiden etkisiz olduğu yerde, Bruma da yalnız kaldı. Devre böyle bitti. Ev sahibi daha da etkili gözükürken, Trabzonspor yine kontraya çalıştı. Gümüş, Josue, De Jong
oyunda ama! Ama hepsi o kadar. Trabzonspor’un savunma bütünlüğü, disiplin, inanç ve inadını çözecek formül tüm aramalara rağmen Galatasaraylı futbolcularca üretilememesi yenilgiyi getirdi. Uzun sözün kısası Galatasaray gol için elinden geleni denedi. Eren 90+5’te şahane vurdu, direkten döndü, olmayınca olmadı yani. Trabzonspor’da defansif mücadele gücü ve kalecisi emekleriyle kazandı yani. Önlerindeki maçlara bakacaklar artık!

23 Ekim 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kayseri'de 'Deniz' mevsimi bitmez!‘’

Gaziantep’li İsmail Kartal baklavayı hazırladı ama şerbeti ve fıstığını katmak, elbette o doyumsuz lezzetin tadına varmak Kayserili Hakan Kutlu’ya kaldı! Tam bu alışverişle müsemma bir 90 dakika izledim dün gece Gaziantep’te! Konuk, önce Gaziantep’li ustaya yufkayı ince ince hazırlattı, ardından ‘tamam bundan sonrasını bana bırak’ diyerek şerbeti ve fıstığı kendi kattı.

Konuk olduğu ev sahibi sofrasında baklavanın kralını, 3 puanla birlikte haybesine attı, 73 ve 56’da Deniz’in ustaca vuruşlarıyla. Gaziantepspor doğru pas yapısıyla ve diri başladığı oyunda, 17’de Ghilas’ın indirdiği pozisyonda Larsson topla buluşamadı. Az rötar yaptı da demek yanlış olmaz tabii. 22’de Musa dokundu, az farkla top dışarı gitti. 28’de Nakaulma, 29’da Welliton, Umut Bulut’un şahane pasıyla ‘biz bu gece bu sofradan baklavayı götürürüz!’ dedi sanki.

Alkışlar kaleci Muammer’e

41’de Musa Nizam hikayeden yattı, sonra 42’de Ghilas daha gerçekçi yattı ve penaltı... 43’te 1-0 Ghilas’la önde ev sahibi. Ya sonra? Kayseri şerbet ve fıstıklama işini üzerine aldı ve 3 puanı da kaptı.

Welliton’u indirdiler, penaltıyı Deniz Türüç attı: 1-1. Muhammed’in faulünde Mijailovic yerde ve frikiği harikulade bir vuruşla yine Deniz gol yaptı: 1-2. Gecenin bir başka başarılısı da, kaleci Muammer’dir. Kaderini değiştiren de, Gaziantepspor’un yüzde 100 pozisyonda kullanamadığı büyük gol kısmetidir.

22 Ekim 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Harward Cafe!‘’

Riekerink 'Türkiye T.D.'si olsun' dediğimde birçok gelişmeyi de, hususiyet ve özenle süzdüm herhalde! Müşterekül Menfaa Reji Şirketi sokağı köşesindeki limonlu kahve pişpirik sanatları ile Harward Cafe kültürü briç arasındaki fark kadar ayan beyandır Hollandalı'nın Sarı Kırmızılı Armada'ya kattığı futbol değerleri.

Rakibe pozisyon verme konusunda Cavcav Üstad cimriliği, gol bulma azmi ve ikinci yarıdaki onca baskıya rağmen Galatasaray koordinasyon zaafiyeti yaşamadı. Çakır'ın düdüğünden itibaren konuk ekip cetvel, iletki, pergel, gönye, intizamında futbol mimarisi modeli sahneye koydu. Hatta balta dahi falçata zerafeti örnekledi!

Üzülmez doğruları artı Selçuk, Stancu, Khalılı, Aydın ve Serdar etkinlikleri de, futbol lezzeti verdi. Ev sahibinin savunma gustosu da, bir başka şıklık göstergesiydi. Eli yüzü düzgün iki yapının, yıldız statüsünde oyuncusu daha yoğun olan yapının, mimari süslemeler imkanı Riekerink'te vardı ve kullandı.

Hollandalı işi ele aldığından beri plan, proje, pas organizasyonu, ciddiyet, paylaşım kriterleri hep artı değerlerde. Hele hele Carole. Yasin'de şık işler yaparken arada bir sanki şeytan dürtüyor ve pat düşüyor! Bruma 90'da gol yapardı, yine Çalık'a çattı! Eren'de hep inçe işlere(!) maruz kaldı ama futbolda bu itiş kakış, Tophanevari kavga sisteminde zaten olmazsa olmazdı ! Tolga son anda anlayamadım nasıl kaçırdı? Atsa çilekli Aysal pastası olacaktı. Son anda da, Podolski, kaleye değil Brumaya uzattı. 'Prost' olmadı!

Josue üretimi, Bruma&Eren ARGE'si bir mükemmel golle öne geçen 111 yılın spor-kültür-eğitim mekteb-i sultaniyesi, 3 puan da Ankara'dan getirdi. İkinci yarı ev sahibi harbiden iyiydi ama Muslera alayından daha iyiydi ... Güzel oyun, şık gece oldu yani, Galatasaraylı'lar için tabii...

16 Ekim 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Riekerink olsun!‘’

Son zamanlarda Türkiye Futbol Direktörü ve geleceği konusunda yorumlar da, tespitler de çok arttı. Hemen her platformda ‘milli takımın başına kim gelmeli?’ Sorusuyla karşı karşıya kalıyor, anketlere rastlıyorum. Haziran ayında bir yazı yazmıştım Fanatik’te “Galatasaray’ın çılgın hatta soygun olarak dahi tanımlanacak transfer savurganlığına, kasayı tamtakır eden uçmuş teknik direktör ve futbolcu maaşlarına, menacer kaptı kaçtılarına son verecek model Riekerink tevazuu ve aklı olacak. Hollandalı dışında bir isim aranmamalı, bu doğru karakterle yola devam edilmelidir.” O gün bu gün, tespitlerimde yanılmadığımı görmenin huzurunu, keyfini yaşıyorum doğrusu. ‘Fatih Terim giderse, kim gelmeli?’ sorusunun cevabı bende çok net. Riekerink gelmeli! Lucescu’yu kaçıran akıl, aynı hatayı yapmamalı ve önce ‘iyi insan’ modeli Hollandalı’yı ‘Ay Yıldızlı Armada’nın başına getirmeli. Futbol kültürü, disiplini, ahlakı, ekonomik dengeleri ve terbiyesi için bu doğru yapıyı tercih edip, değerlendirmek zor mu?

20 yıl önce yazmıştık

Hatırlarsınız, 20 yıl önce Galatasaray’ın ekonomik yönden batmaya doğru nasıl uygun adım koştuğunu, bir kısım sözde Galatasaraylı çıkarcı ve yandaşın da bu hale nasıl çanak tuttuğunu, defalarca yazmıştım Fanatik’te...

Şimdi ne oldu? Galatasaray’ın günümüz vaziyeti Temel’in acı hikayesinden farksız değil mi? Karısına, çocuğuna, komşusuna, konusuna hatta muhtara dahi Temel ‘çok hastayım’ diyor. Fakat hiç kimse dikkate almıyor! Ölmüş sonra Temel ve mezar taşına yazdırmış ‘Hastayım hastayım dedum inanmadunuz, şimdu ne oldu peki?’ İşte Galatasaray’ın günümüz hikayesi de budur!

15 Ekim 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Danke şön Podolski...‘’

Galatasaray lebaleb tribünleri önünde, oyuna isabetli pasla başladı ama hiç isabetli şut atamadı. Bruma 4’te savunmaya katlamayı, adeta baklava tadında yaptı. 78’de de, Podolski’ye yapacağı asistin adeta müjdesini verdi. Sneijder mi? Sakatlanıncaya kadar, şık işler yaptı. Fakat Hollandalı’nın da isabetli şutuna rastlanmadı. Hücumun hemen her yerinde gezinen etkili Eren, ‘Rakip stoperleri çatırdatır Fornezzi’yi avlayabilir miyim?’ diye direndi, O da isabet ettiremedi. Yani fırsatlar uzun süre, Antalya kalesi cıvarından dışarı gitti! Uzun sözün kısası konuk kalesine şutumsu tadındaki ilk top 54, gol lezzeti de ancak 67’de geldi! Galatasaray adına yaşanan handikaplar, başlı başına bir yazı konusudur.

Mesele bu kadar basit

3 puana doğru 3 golle uzanılan gollere kadar! Podolski farkının farkına varılması da, bir farklı ‘çok bilen’ defosudur. Hani Riekerink ‘Neyi, neden yapmadı?’ diye BJK deplasman beraberliği sonrası konuşanlar vardı ya! Hollandalı’nın yanı başında olması gerekenler de, ya sakat ya da tribündeydi ya! Mesele bu kadar basit ve sorun meydandaydı oysa! 17’de Diego, Sabri’de ne rot ne de balans ayarı bıraktı ve emektarı çok fena dağıttı. Savunma da o hasarı beklemeyince dağıldı ve Kadah golü attı: 0-1. Antalya önde.

Rüya gibi frikik

Bocaladı bir süre ev sahibi. 25’te Serdar ve Charles Muslera’ya gol korkusu koklattı. 31’de Sabri yine sağdan kaleye vurdu, Antalya soldan taç atışı kazandı(!) Bu arada Yasin oyun içindeki en etkili operasyonunu gerçekleştirse ve sol kanattan, sağ kanada geçti! Devre de bitti. Selçuk rüya gibi bir frikik golünü daha koleksiyonuna ekledi. Ardından Podolski ‘İhli bedih şipile ve tore tore elbettingen’ dedi ve müsabaka 3-1 bitti... Danke şön Podolski, Rahmetli Vahi Öz gibi yani ‘Afferin oğlum Podolski, sağa da bravo Selçuk, 3 puan oturdu tam cuk!’

03 Ekim 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI