‘’Şampiyon Sivasspor‘’
Eğer TFF sezon başında; son haftamız zirvede “Champione carnavale” dipte de, "Alev almış baruthane" diye tanımlasa ancak bu kadar “cuk” otururdu dün yaşanan 90 dakikaların tanımı.
Sivas sahasındaki “zirvenin kralı kim olacak?” gecesinde Malatyaspor beraberliğin dahi yeteceği mahmurluğu içinde Yiğidolar da mutlaka kazanma azmindeydi. Henüz 11. Dakikada gecenin asist ve olumlu pas starı Leandrinho topu Burhan’a uzattı, Eşer eşeleyip gevelemedi ve gecenin Kral’ı Emre Kılınç’a asist yaptı 1-0. 45'te Eşer’den bir pas daha ve pozisyonlara abone Emre vurdu, Hakan şahane çıkarıyor aynı dakikada Galip vuruyor yine olmuyor ve sabırla tekeden süt çıkarma azmindeki Yiğidolar Leandrinho’nun topuk asistinde Emre'nin harikulade vuruşuyla 1 dakika içindeki 3 pozisyondan 2 golünü kazanıyor. Emre Kılınç’tan şov Devre 2-0 Sivasspor önde. 48’de Leandrinho asisti ve yine Emre 3-0 plakayla müsemma dakikada Leandrinho diyagonalden muazzam süsledi ve “4you” dedi. Sivasspor’u ve Malatyaspor’u kutluyor, yeni hanelerinde mutluluklar diliyorum...
‘’Sinemalarda bu hafta!‘’
Sevgili izleyenlerim; futbol perdemizde bu hafta da, birbirinden ilginç gösteriler var! Aksiyon, heyecan, çekişme, yalandolan, komedi, dram alayı bir arada yapımlar bunlar! Ama onca yatırım, bunca palavra ve masrafa, kulüplerimizin batma noktasına varmasına rağmen, bırakınız futbol Oskar’ını, maşrapasının dahi söz konusu olamayacağı gerçeği solunan bir dram.
Osmanlı’nın diriliş heyecanından, lale bahçeleri dumuruna doğru seyreden Hamzaoğlu Hamza komutasındaki Osmanlıspor, abad olma şansını nasıl kaçırdı? 18. dakikada Muhammed’in, Sabri’yi sahne dışı bırakması, ardından da topu ip gibi Muslera kalesine salması ve Galatasaray savunmasının külliyen uyuması Mehteran tarafından gole tahvil edilebilseydi, dün gecenin film senaryosu büyük ölçüde değişebilirdi. 58’de Ndiaye müthiş hazırladığı sahneyi golle süsleyebilse ya da 72’de Muslera her zamanki gibi devleşmese, geceye heyecan gelebilirdi. Olmadı.
Galatasaray bildiğiniz gibi
Galatasaray mı? Hep bildiğiniz gibi ! 2, bilemediniz 3 star günündeyse skor mutlaka bulunuyor fakat sıradan senaryo ve filmler artık tat vermediği gibi seyirci de toplamıyor! Sınırlı maliyetteki başarılı rejisör Riekerink’in gönderilmesi, oldukça pahalıya mal oldu yani! Sabri dakika 24’te uzun bir taç kullandı ceza sahasına doğru, Osmanlı savunması torpido yemiş kalyon gibi dağıldı ve seken topu Sneijder ağlara “tık” diye taktı: 1-0. Sinan Gümüş 35’te Sadabat’ta tura çıktı ve Topkapı’da çaktı: 2-0.
Sonra bu çocuk iyi oynarken acaba ne diye oyundan alındı, çözebilen var mı? Orta saha, Made in China piller gibi göçmüş ama Tudor farkında değil! 72’de Musa Çağıran’la orta alanını güçlendiren Hamzaoğlu Muslera’nın yine firavunluk yapmasına tanık oldu ve yüzde 100 gol kaçtı Osmanlı adına. Rodrigues de Karcemarskas’a topu teslim etti 90’da ve perde... Açık konuşalım bay Tudor ‘ceketin 2 beden küçük ama Galatasaray da sana 5 beden büyük...’
‘’Okeye dönmek!‘’
Şampiyonluk heyecanı, Şampiyonlar Ligi ihtimali bitmiş, Türkiye Kupası’nı çoktan kaybetmiş Galatasaray’ın dünkü oyununun okeye dönmekten zerre farkı yok. Gaziantepspor’un nereye dönmek üzere olduğunu söylememin de, şu an itibarıyla hiç kimseye yararı yok! Zaten sahada örneklenen temposuz ve heyecansız futbol gustosuyla da tahmin edilen, hatta bilinen hal ve gidişin şekli de, aleni değil mi? Türk futbolunda en acil durum, kulüp kasalarına giren paraların nereye ne şekilde boca edildiğinin tespit edilmesi gereği.
Cebellezi vukuatlarının doğru anlamda tespiti yani! Kulüpler çatır çatır batıyor, bir kısım menajer, sözde yönetici ve fırıldak semiriyor. Futbolumuzda yaşanan 90 dakikalarının esas özeti budur! moda’dan Belma, Bostancı’dan Selma 31. Dakikadaki Josue golüne kadar yan pas arka pas, hava gaz! Oyalan, mayalan, dolana molana! Sanki çomarı dolaştıran Moda’dan Belma, Bostancı’dan Selma turda!
Şut yok, araştırma yok, aksiyon yok. Şak şak & fuzuliyat çok. Golü yiyen Gaziantepspor titretip kendine dönemese de, yerel araştırmalara başladı ve tempo ve heyecan kısmen yükseldi. Hüseyin Göçek kardeşim mi? Rodajdaki seyrine devam etti! Neden? 49’daki Sneijder vuruşunda çıkan kola, otomotiv sektöründe “motoru kucağa almak” denilir ve acil rektefe gerektirir. Bu gerçeği de, Göçek’in babası çok iyi bilir! Futbol aleminde de böylesi arızaya “penaltı” denir. Aziz hocam bu gerçeği, senin de çok çok iyi bilmen gerekir!
Tudor’a nefes aldırdı
Sonra Olkan 53’te korner attı, Tiang Muslera kalesine bilmem kaçıncı kafayı çakıp golü attı 1-1. Zero şeker kolalı içeçek gibi sıfır enerji ve heyecansız oyalanan Gaziantepspor, gol sonrası çoştu da çoştu! Pozisyon üzerine pozisyon ve seyreden Sarı-Kırmızılı orta sahadaki organizasyon! İleride de zaten Podolski izinli, Sinan’da altın vuruşu bekleyen çaresiz gibi! Selçuk evciye çıkmış dönmemiş yerine “little Özbek” mi oynuyor acaba ne? E bu durum muvacehesinde Sneijder’in duran top ustalığına sığınmayacaklar da, konteynıra mı sığınacaklar yani! Usta Hollandalı da 80’de kendine duyulan güveni ve beklentileri boşa çıkarartmadı, Tudor’u da nefes aldırdı. Bildiğiniz gibi vuruş ve gol çok gerçekten nefisti 1-2 Okeye döndüler ve çanakta kalan ıvır zıvırla yetindiler yani
‘’Lider mi dediniz?‘’
Editörümüz Yasin Cam, Galatasaray’la ilgili çok önemli olduğunu düşündüğüm bir meseleyi, gündeme taşımış. “Galatasaray yeniden” kampanyası ve çığ gibi büyüyen desteğe bir lider arayışı! Doğru tespit elbette. Gazetem Fanatik’te 20 yıldır kulübün ekonomik çöküşünü ve yağma Hasan’ın böreği anlayışını bıkmadan usanmadan dile getirdim. 1996’dan itibaren tespit edip paylaştıklarımın keşke tersi olsaydı da, mahçup olsaydım! Kulübün haline üzüldüğüm kadar üzülmezdim sanırım, yaşamak zorunda kalacağım mahcubiyet nedeniyle.
Federasyondaki başarıları yeter
Lider aranıyorsa Galatasaray’a... O zaman akıllara ne diye Haluk Ulusoy gelmesin? Liglerimizde kulüp yöneticilik ve başkanlık deneyimi var mı? Var. TFF tüm yaş grupları sorumluluğunu taşıma deneyimi var mı? Tabii var. TFF Başkanlığı döneminde Avrupa Futbol Şampiyonaları ilk 4 başarıları, Kore-Japonya Dünya Futbol Şampiyonası 3.’lük diploması hamili apoleti başka hangi başkanda var? Kariyerinin sportif başarıları yanına, bir de TFF çatısı altına topladığı mükemmel sponsor yapısını katınız. Bugün o koltuklarda oturanların refah ve bolluğunda Haluk Ulusoy eşsiz katkılarını görür ‘Allah razı olsun’ demek ihtiyacını hissedersiniz. Akıl, vicdan, şükür ve iman bereketi hamiliyseniz tabii!
Tepede oturanlara sorarsanız...
Türkiye’de futbolun tepesinde kimler var? Şenol Güneş, Fatih Terim, Mustafa Denizli gibi teknik direktör elitleri değil mi? Onlardan da fikir alabilirsiniz, arzu ederseniz. Haluk Ulusoy bu teknik adamları iyi bilir, değerli hocalarımız da, TFF başkanını bilir. Rıza Çalımbay, Oğuz Çetin, Raşit Çetiner, Ünal Karaman ve daha nice değerlerin hepsi zaten Ulusoy başkanlık kriterlerinden geçti... Futbolcular da neredeyse suya “bu” dedikleri dönemden beri, gölgesinde serpilmedi mi?
İkna etmek için uğraşmaya değer
Uzun sözün kısası, bu denli eşsiz deneyimli ve başarılı bir Galatasaraylı değeri göreve ikna etmek için uğraşmaya değer, değil mi? Haluk Ulusoy’un futbola ihtiyacı yok ama futbolumuzun böylesi bir deneyim, başarı ve liderlik gustosuna çook ihtiyacı var. Galatasaray’a yeniden çağ atlatabilir.
‘’Zirvenin Yiğidi o!‘’
Yeni Malatyaspor’u duman eden lige tutunma devası peşindeki Bandırmaspor ve Eskişehirspor’u aşıp Süper Lige “merhaba” deme amacındaki Sivasspor mücadelesinde, kazanan ev sahibi oldu. Gekas da büyük sakatlığı sonrası sahalara döndü ve adeta Aşık Veysel’in eşsiz ezgileriyle bezeli şehrinde çifte mutluluk yaşandı... 58 puanla beraber Sivas’ın plakası da yakalandı... Hayırlı olsun. kaleci hatası...
Tribünlerin tamamen havaya girdiği ve Yiğidolar’ı adeta ateşlediği günde Emre Kılınç nadir kafa gollerine sanırım ikincisini, henüz dakika 2’de 2’ncisini ekledi. Bu gol şok gibi algılanacak olsa da, Bandırmaspor atlattı. Hatta 8’inci dakikada Emre Kılınç kendi kalesine de, topu ampul gibi asacakken gol kıl payı kaçtı. Bandırmaspor’un kırılma noktası 35’te David Deniz’in 2. sarıdan oyun dışı kalmasıdır. 36’da
Galip’in güzel mi, şansa mı, denk mi geldiğini çözemediğim vuruşunu Bandırma kalecisi hatalı yedi. İlk golde de galiba geç hareketlenmişti. Tecrübe ve inanç 58’de ‘young’ Fofana kendi kalesine doğru gelen ortaya bir çaktı, inanın en kral santrafor bile öyle şık ve öldürücü vuramaz, mutlaka bocalardı: 3-0. Samet Aybaba Yiğidolar’la birlikte deneyimi, inancı ve temposuyla Süper Lig yolunda ciddi avantaj yakalarken, erdemli spor adamı Mustafa Uğur’un umutları diğer müsabakaların sonuçlarına ve önündeki maçlara bakmaya kaldı... Hayırlısı...
‘’Dursun durmasın !‘’
Kasımpaşa’ya da çok fena çarpılan Galatasaray, her platformda acınası hale geldi. Artık ne olursa olsun, konuşulacak konu “Dursun durmasın!” olsun. Türk sporunda tarih yazmış, şanlı Sarı-Kırmızı armadaya. 18. dakikada sapasağlam Bruma gibi bir adam hangi kapris neticesinde çıkarılır ve daha işin başında terse yatılır? Geldiğiniz günden beri, yaptığınız her icraatta sınıfta kaldınız be birader. Ekonomi tepe takla, tüm branşlar adeta kumbara, sizin zavallılığınızı çekmek zorunda mıdır bu camia? 90 dakikaya yine bir Tudor saçmalığıyla başladı ev sahibi. Hırvatski harbiden oynuyor ama sahada değil kadroyla kulübede oynuyor! Önce Sneijder’i budadı, sonra Balta’ya nacak muamelesi yaptı. Sabri, Podolski ne olduğunu anlamadı 3-5-2 sonra 3-4-3 vs vs derken ligle ilgili tüm umutlar külliyen battı. Rezil oldu Galatasaray, rezil.
Muslera yine yattı!
Bomboş tribünler buz, Rodrigues buz, Galatasaray tuz buz! 25’te Adem mükemmel bir pas attı, Castro çaprazdan golü yazdı 0-1. Adem’in karşısında acaba Havva mı olacaktı, Çalık’ın tabanına kim sigara kağıdı koymadı da, dev (!) stoper o topa cüce kaldı? Carole bilmem nereye baktı, kademe mademe kalmadı ve Muslera son zamanlarda alışıldığı gibi yattı ve ağlardaki topa baktı! Eyyyy eşsiz futbol uleması mektepli, herkes gitti ama sen kaldın, Galatasaray battıkça da boy attın, her tarafa uzayıp çarptın! Kaç tane 5 para etmez adamı milyonlarca Euro’ya aldın ve kulübüne çaktın?
Zavallı Galatasaray!
Kasımpaşa’nın örneklediği pas ve top kazanma güzelliklerine, Galatasaraylı futbolcular bakıyor ve arada bir Kara Murat gibi dalarken, Selçuk yandan yandan pas yaptı. 59’da Tolga, ‘beni annem çağırdı!’ dedi ve ikinci sarı karttan kendini eve attı! 63’te Turgut Doğan Şahin, ön direkte zor işi gol tadında becerdi, oldu mu şimdi 0-2 ve yenilen golde kim kabahatli? Sonra Castro, 81’de 3’ledi, bu golde de kabahat galiba bendeydi! 90’da Sneijder müthiş vurdu 90’a attı ama ne işe yaradı, sadece havagazı! Zavallı Galatasaray! Bu hale nasıl mı geldi ? Söylemem !
‘’Antalya şov‘’
Ali İpek’in sevgili oğlu Tuna’nın Pamukkale-Collesuum Oteldeki düğününde buluştuk Adanaspor Başkanı Bayram Akgül ve Antalyaspor eski başkanı Gültekin Gencer’le. TFF efsane başkanı Haluk Ulusoy’da bu güzel mutlulukta bulununca, mazide kalan eşsiz futbol rapsodilerinden başka anılacak konu olmadı elbette! Gencer son derece diri ve neşeli görülürken, Akgül fena halde rahatsızdı. Grip bünyeyi sarmış ve ayakta zor durur hale getirmişti, Adanaspor Başkanı’nı.
Hadi başkanı virüs sardı da, Adanaspor futbolcularını ne sardı sarmaladı? Bu hale nasıl gelinir arkadaş, külliyen yerlerde alayı! 22’de Kadah kafayı çaktı: 0-1. 28’de Adanalı Mahai kaçırdı, dönen topu Eto’o kaptı-kaçırmadı-attı 0-2 ve 33’te de durumu 0-3 yaptı. İlk 45 dakika sonrası anladım ki Adanaspor’a musallat olan virüsün devasını bulmakta, bu saatten sonra bulabilmek mümkün olamazdı.
Geçmiş olsun
İkinci yarı da, Çalımbay ekibi aynı tempoda başladı. İtandje uçtu muçtu ama El Kabir ‘gol senin kaderindir’ dedi ve 5’ledi gitti... Adana’nın attığı iki gol de zaten beş para bile etmedi! Bayram Başkan yerel ürünler ve doğal besinlerle inşallah şifa bulur da, Adanaspor’un bu dış kaynaklı imalatlarla deva bulması pek mümkün gözükmüyor gibi sanki. 90 dakika Antalya mutluluğuyla geçti de, Adanalılar’a da geçmiş olsun yani ...
Hayırlısı !
‘’23 Nisan derbisi!‘’
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin dün sahneye koyduğu oyun, harbiden 23 Nisan derbisi olarak kabul edilmeli. Pahalı çocuklardan oluşan sosyetik futbol elitleri ve futbolumsu becerileri! Yüzde 70 nispetinde topun hamili olan Galatasaray ve devamlı kapanan ama 90’da kazanan Fenerbahçe. Ya Galatasaray mı? 25. dakikada izlenen iki Volkan becerisinden ötesi yok. Ev sahibi tüm kontrolü elinde tutup, fener ışıklarını izole ediyor ama Kalamış koyunda olta atmış kısmetini bekleyen sandalcı gibi sallanıp duruyor. Sonra bir an uyuklayınca da, fıtratıyla müsemma yine kafadan dibi boyluyor!
Çadır tiyatrosu
Fenerbahçe’yi 90’da yine kafayla yediği gole kadar kale sahasına pek sokmamayı beceren yapıya bakıp düşündüm! Bahçeşehir karşısında kalbura dönen ‘kadro yapısı, nasıl olmalı’ anketi ve tespitini acaba Adil Gür’ mü yaptı? Öyle ya dünün pek beğenmediğim vaziyetine baktığımda, Bahçeşehir kadro denyoluğuyla bu yapı arasında dağlar taşlar fark vardı! Hele hele Podolski ve Sneijder artıları, emektar Sabri katkıları. Başakşehir karşısına itilen kadronun Product bayını ve akıl dopingli hocasıyla, üreticisini elbet elime geçirecek ve duyması gerekenleri duyuracağım. Harbi çadır tiyatrosu temsilcileridir o facianın müsebbip ve üreticileri!
Johnson kazası sonrası...
Uzun sözün kısası Galatasaray’ı Başakşehir teslimiyetine mahkûm eden akıl(!) sadece Sarı-Kırmızılı armayı değil Fenerbahçe’yi de, olası Şampiyonlar Ligi iddiasından uzak tutmayı becermiştir, eminim! Dünün oyalanması ve tek gollü gürültüsünün yek izahı budur. 2000’deki unutulmaz Johnson kazası sonrası, şimdi de Souza kafası 0-1.
Not; Eşsiz ve erdemli büyük Galatasaraylılar birer birer ebediyete yürüyor ve geride maalesef arızalılar kalıyor. Mekanın cennet, rahmetin çok olsun Erdoğan Teziç...