Arama

Popüler aramalar

‘’Tatlı koması‘’

Hakemin basiretinin bağlanmış olması dahi sporcuların futbol iştahını kesmedi. İki taraf adına da dolu dolu, çatır çatır bir oyun. Böylesine yüksek tempoda, bu denli çabuk olup, üstelik pas isabeti sağlamak büyük iş... Tebrikler Hagi, tebrikler Doğan.Dün gece Hasan Şaş ve Baliç’in yıldız kimliklerini realiteye sokma adına çok arzulu olduklarını gördüm. Hele hele Şaş, geçmişte kaldığını zannettiğim o güzel futbol delişmenliklerini izletti.Bu arada Tatlı, Hakan Ünsal’a “Yaptığım hatanın altında kalıp ezilmem” diyerek, sarı kartını gösteriyor. Fakat az sonra kendi ceza alanı içindeki Tolga’nın kepçesini de göremiyor. Kepçe çorba kazanına değil, topa daldırılmış. Ramazan niyetine Galatasaray’ın ikinci penaltısı da, tatlı tatlı gitmiştir!Peki, böylesine zorlu bir deplasmanda daha kaç pozisyon bulmalı Galatasaray. Langırt oyunu değil ki, futbol bu! Sarı - Kırmızılılar takım olma yolunda, hızlandıkça hızlanırken, hakem arkadaşlar da kendi işleriyle ilgili tempo ve dikkat yoğunluğunu geliştirmek zorunda. Aksi halde kaos ve karmaşa kapıda! Galatasaray’ın tüm rakiplerini yenmesi mümkün. Ya hakem yanlışlarını? Rakibi duvar tenisi oynar gibi ambele etmişsin... Ama tatlı komasına girmişsin!Hagi’nin, Baliç ısrarındaki haklılığının kanıtlanması ve Boşnak’ın olağanüstü bombası: 0-1.Galatasaray, çok zorlu bir deplasmanın son 10 dakikasında adeta cehennem azabı çekmiş fakat üç puanı da almıştır. Bu arada hakem Tatlı’nın da hafta boyunca ağızlara sakız olmaktan kurtulduğunu söylemeliyim. Hagi ve ekibi galibiyetten çok daha önemli değerleri sahneye koydu dün gece.

24 Ekim 2004, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Elbette Trabzon‘’

Sarı - Lacivert camianın gönlünü ve güvenini kazanacak ‘her beklenen’e imza atan E.Y, Kadıköy kapılarının sonuna kadar açılmasıyla ilgili son dönemeçte... Hayrettir ki, bilerek veya bilmeyerek Daum himayesinde, desteğinde... Bu kez kendisine yolları açan bir Alman!Galatasaray’a ne yaptı? Milli Takım alışkanlığına çatır çatır son verdi. Üstelik güzel de bir kulp taktı, ‘sistem...’ Pekii, soralım bakalım... Gençlerbirliği günlerinde Cavcav ‘Şükür’ü aldım’ dese... ‘İstemem, sistemimde yer yok’ mu diyecek... Yoksa Cavcav’ın ellerini mi öpecekti? Bu tür gösterilerin alabildiğine sahne aldığı ayak topunda daha neler göreceğiz neler... E.Y öyle zehir atmıştır ki Sarı- Kırmızılı takımın içine, bu işlem Kadıköy’de memnuniyetle karşılanacak ve mutlaka ödül de aldıracak bir seçim olmuş... Galatasaray’ın iki kaptanı Korkmaz ve Şükür karşı karşıya getirilmiştir. Hiçbir kurnaz bunu beceremezdi. Bülent’in elbette anasının ak sütü gibi helal değerleri bir bir sayılırken, takıma alınmayan Hakan’ın sözde olmayan değerleri hemen akla getirilmedi mi? Birine vurulur da böyle vurulup, üste de yem yapılması, en önemli rakibin iç bünyesinin karıştırılması çabası az marifet mi?Milli Takım Teknik Direktörü ve o federasyonun başkanı veya diğer yetkilileri yıllarca emek vermiş, ter dökmüş, kan dökmüş onlarca gol atmış bir emektarlarına ‘VATAN HAİNİ’ denildiğinde sessiz kalıp kendi ikbalinin peşine düşebiliyorsa, ben bu sessizliğe bürünenlere her türlü yakıştırmayı layık görmekten asla üzüntü duymam...Trabzonspor- Galatasaray maçı mı dediniz? Elbette Trabzonspor... Millisi en fazla olan kim, ev sahibi... Bastırılmış duyguları birdenbire fışkıran futbolcular kimde, elbette ev sahibinde... Öyleyse ne konuşuyoruz? Favori Trabzonspor elbette...

23 Ekim 2004, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Farklı değerler!‘’

Belki bir gün Süper Kupa veya UEFA, hatta Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu’nu bile kazanma olasılıkları var. Var ama 500 yıllık Galatasaray kültür ve eğitim düzeyinin neresindeler? Sportif başarı ya da başarısızlıklarını enine boyuna kantara vurduğumuz kulüplerimizin, kültür ve uygarlık düzeylerini aynı titizlikle irdelemek çok mu zor...Galatasaray camiası doğrularını realiteye geçiremedikleri sürece, ezeli rakiplerini iyi birer izleyen-hayır olmadı-iz süren olmaktan öte şansları yok. Sarı-Kırmızılılar değerlerini mükemmel kritize edip, daha da iyisini nasıl üretebilecekleriyle ilgili tasarımlara yönlenme ilkesini seçti daima. Yanlışta aynı titiz süzgeçten geçti şüphesiz. Yüzümüzü güldüren yüz yıllık kulüp tarihinde anayasa, daima ve daima yabancıları yenme ruhu olmuştu. Kısır çekişmeler ve iç hesaplar değil. Bu doğru felsefeyi ve ilkeleri Galatasaray Lisesi öğrenci ve sporcularına, dolayısıyla Türkiyemiz’e miras bırakan Ali Sami YEN ve arkadaşlarının ruhu şad olsun. Nur içinde yatsınlar.1905’ten günümüze her tür zorlukları yenerek daima yeni hedeflere yönlenmeyi yaşam biçimi haline getiren Galatasaray Camiası, “Tam omurgadan çatladılar, şimdi yıkılacaklar” denir, avuçlar ovuşturulurken, inanılması zor fakat Ali Sami Bey ve arkadaşlarından miras, başarısızlığa karşı başkaldırıya bir kez daha adını yazdırmış ve ‘Farklı değerler’in kitabını yine yazmıştır.Daima dik durmayı başaran, saygınlık ve ilkelerinden taviz vermeyen, hedefine emin adımlarla giden Başkan Özhan Canaydın ve yönetimine, camianın duayenlerine, tüm sporculara, emekçilere şükranlarımı sunuyor, 100. yıldan itibaren de TÜRKİYE’NİN yüzünü güldüreceklerine olan inancımı bir kez daha yineliyorum.Farklı değerler, fark ettirir!

20 Ekim 2004, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emeği geçen herkese!‘’

Şunu söylemeliyim, geçen sezonun Erciyespor takımı en fazla üç takviye ile Süper Lig’e devam etse çok daha takım olur, futbola benzer işler üretirdi. Hikmet Karaman durumun vehametinden söz ettiğinde rakiplerine ‘kuçu - kuçu’ taktiği yapıyor zannetmiştim. Haklıymış. Tek tek bakıldığında piyasada adı olan sporcuların böylesine futbol garabeti sergilemesine şaştım doğrusu. ‘Bu kadar cehalet, ancak tahsille mümkün olur’ derler ya, Kayseri’nin dün geceki futbol cehaleti nasıl mümkün olabildi acaba. Mutlaka araştırılmalı. Konuk Sarı Kırmızılılar’ın perişanlığını anlatırken, Galatasaraylılar’ın hakkını da yemiş olmayalım. Rakibin iyice ‘fos’ olduğu ortaya çıkana kadar, futbol adına bir çok ciddi eylemi ortaya koydular. Hagi, rakibin nefes almasına dahi izin vermeyecek bir tempoya doğru taşıyor ekibini. Kayserispor’un Mondi civarına ilk geliş dakikası 29’du... Bu baskıda duvarcı ustası gibi her yeri kapatma arzusundaki Galatasaray üretiminin katkısı var elbette. Biraz da Baliç’ten söz etmeliyim. Arkadaşları gibi düşünmek, çalışmak ve özverili olmak zorunda. Kafasındaki tüm haşeratı atsın, işine baksın artık. Baliç klasına, tereddütlü oyuncu kimliği yakışmaz. Hagi’den başka hiç kimse de kraliçe arıdan ille de bal alacağım diye, bu tutkuyla yaşamaz. Yıldız nedir bilir o. Necati Ateş, bir başka alem. Her geçen gün değerlerine değer katıyor. Maşallah. Galatasaray her şeyiyle mükemmel başlayan geceyi dünya kadar kaçırmasına rağmen mükemmel bir skorla bitirdi. Emeği olan herkes sağolsun. Bu Kayserispor takımını oluşturanlar da!

18 Ekim 2004, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ramazan rehaveti‘’

Geçmişte yenilmiş olsa dahi, futboluyla “bravo” dedirten Sakaryalılar iyi oynamazken, Serdal’ın mükemmel serbest vuruşuyla öne geçti: 1-0. Ankaragücü’nde geleceği olan Birol, Umut, Özgür gibi gençler var. Ama daha tam olmadan tezgaha konulunca “ham meyvayı kopardılar dalından” olacaklar korkarım! Dikkat etsinler; Reha hoca gibi bir şansı kolay bulamazlar. İkinci yarıda Guel oyuna girdi. Mükemmel, çabuk ve etkili. Acaba devamlılık sorunu mu var da, kulübede bekletildi? Kapsal; Yılmaz’ı daha öne sürdü, Guel’in de katkılarıyla Ankaralılar çok fazla rakip alanda gözüktü. İşte o zaman Mesut ve Gökhan’ı içeri attı Yıldırım. Karşılıklı akınlar, son andaki müthiş Ankaragücü baskısı ve Sakaryalılar’ın korkuyla kabaran yürekleri.Sonra Sivriselvi; Bu çocuğu Hollywood kapmazsa! FIFA kapar. Heykel gibi maşallah. Helkel gibi de, bazen yanlış yere konulan heykel gibi! Bir iki pozisyonun içine biraz fazla daldı, dikkatli olmalı. Fakat Sivriselvi, Diyadin, Sencan ve Abitoğlu’ndan oluşan ekibin geleceğinin çok çok iyi olduğunu belirtmezsem, haksızlık ederim. Sahada Abdülkadir Şakşak şakır şakır top oynarken, Mahmut, Serdal, Ragıp ve Yılmaz - Evren ikilisi diğerlerinden daha etkiliydi. Ramazan rehaveti 3 puan getirdi. Sakaryalılar’a hayırlı ve bereketli olsun.

17 Ekim 2004, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aklın yolu‘’

E.Y. Hakan Şükür konusunda büyük yanlış yapmıştır. Yanlı ve medya leşkerlerinin, yıllardır hırpalamayı iş edindiği portrelerin kellesini alıp büyük çoğunluğun desteğini bulacağını sanmıştır E.Y. Bu yanılgının faturasını Türkiye ödeyecekse, sessiz ve sakin kalabileceğimiz düşünülmesin sakın. Bugün puan cetvelinde olası 4 puan eksikse ve sonunda Almanya yolu kazaya gelirse; bugün alkışlayan, sözde destek olan kirlilik torbaları, yarın bay teknik adamın ümüğünü sıkar. Hem de fena sıkar. Çok yaşandı bu örnekler! Ben testi kırılmadan yol gösterenlerdenim. Anlayana!Bugün hangi aklı başında futbol yazanı, düşüneni veya konuşanı, ‘Hakan Şükür’ün Yunanistan ve Danimarka maçlarında oynamaması iyi oldu’ diyebilir. Mükemmel oynayan Fatih Tekke’nin yorulduğu anlarda bir kral etkinliği nelere kâdir olurdu. Son 10 yıldır futbola azıcık yakın olanlar bile bunu bilir. Direktörler varolan değerleri bitirmek, takım arkadaşlarını birbirine düşman etmek için değil en fazla verimi sağlama adına işin başına getirilir. ‘Türkiye Ligi’nde iyi futbol oynanmıyor’ demek, bu yolda namusuyla hizmet eden büyük de başarı sağlayan tüm teknik direktörlerimize ihanettir. Ayıp kere ayıptır. Olası kötü sonuçların arkasına mestektaşlarınızı karalayıp sığınamazsınız. Türkiye Ligi’nde iyi işler yapılıyor ve bu realite son 15 yıldır milli düzeyde de yansıyor. Bu uğurda ömür tüketen, baş koyanların emeklerini karalamak, üzerinde taht kurmak Allah’tan reva mı? E.Y. muhtelif cinliklerden vazgeçmeli, doğruya yönelmeli. Yanlışı yanlışla düzeltmesi mümkün değil. Geçtiğimiz sezon Galatasaray iyi yolda diye camiayı kandıran, nasıl adam olunurlarla, ‘müğrid-i bedhahlar’a armağan ediyorum son Ay-Yıldızlı kadroyu.NOT: Tüm islam camiasının Ramazan’ını kutluyor, güzel vatanımıza mutluluk bereket ve barış getirmesini diliyorum.

16 Ekim 2004, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kral nerede?‘’

Türk Milli Takımı’nın koşulsuz desteğe ihtiyacı var şu günlerde. Kimi evlatlara yapılanlardan hoşlansak da hoşlanmasak da Ay Yıldız’ın başarısına kelle koymaya mecburuz. Bu takım Dünya’nın her yerindeki Türkleri onurlandırmak, başını dik tutmak için Almanya’daki kupada olmalı. Tek yol, tek hedef orası...Gelelim “Kral nerede?” meselesine. Futbolumuz doğru yönetilir, doğru başarılara giderken ortalık yangın yerine döndü. Futbolumuz bir siyaset tekmesi yemiş, hatır gönül işlerinin gadrine uğramıştır. Avrupa Kupası’na gidemeyen Ş.G. adeta kuruma çelik hatlarla bağlanıp, gitmemekte direnince TFF kökünden sallandı. Çünkü işe Ş.G.’nin yakını parti rozetliler daldı. Ş.G.’nin geçtiği yerde zaten ot bitmez. (Örnek Bolu, Sakarya, Antalya, TFF) Hele hele partililer de gelince hiç bitmez. (Örnek bütün Türkiye)Önce tayinle bir başkan, ardından tavsiye edilmiş üyeler. Kaşı gözü başka oynayan... Olmadı! İkili oynayan tipler ve ortaya çıkan koskocaman bir kaos. GS bu işlerde hiç yoktu. FB ve BJK başa oynuyordu... Ama ne oldu bilmem BJK dibe vurdu! Fırsat bu fırsattır diyen E.Y. arada ikbali için kralı yedi. Belki de yediğini zannetti!Ben E.Y.’yi hiç tanıyamamışım. Kendime ettiğim ayıbı boşverin galiba daha da fazlasını milli takıma ettim. Açık seçik itirafımdır. C.Ç.’yi iyi tanıdığımı hep söyledim. Asla yanılmadım. Yanılmadım da E.Y. ve C.Ç.’nin aynı ipte böylesine ödül alabilecek düzeyde oynayacağını kestiremedim. Birbirlerine mübarek olsunlar. İp kopunca bakalım kim kimi itecek(!)Yazacak çok şey var. Var da hem yer bitti, hem de bugün Kopenhag’dan mutlaka puanla gelinmeli. Danimarkalılar’ı vuramasak da vurulmayalım. Beraberlik bile bize yarar. Rabbim çocuklarımıza derman versin. Dualarınızı eksik etmeyiniz.

13 Ekim 2004, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne çileymiş be!‘’

Bizlerin farkına varamadığı servet, ezeli rakibe müthiş bir motivasyon sağlayıp, ders olmuş meğer. Galatasaraylılar’ın kimi uyur, kimi de horlarken, Kanaryalar çok yol aldı çoook... Bize düşen Fair Play ödüllü başkana yakışır şekilde beyaz mendil sallamak.Kazakistan kolay rakip dense de futbolu bilmeyene karşı oynamak, oyun kurmak zor iş. Maçı klas ayaklar çözmeliydi, çözdü. E.Y.’nin iddia ettiği gibi sistemin şekil şemal kazandırılabileceği taktik maçı değildi. Bu arkadaş daha önce yazdığım planları realiteye geçirecekti, geçirdi. Galatasaray’ın tüm sorumlu, amatör ve profesyonellerine hayırlı olsun. Kabahat E.Y.’de değil. Aslan’ı bu hale getirenlerde. E.Y. çanak tutan, yemleyen, uzun uyuyanlara(!) alet olmuştur sadece.TFF Başkanlığı’ndan sorumlu zat, “Seyirci dediğin böyle olur” buyurmuş. Trabzonlular’a yine gönderme var. Gürcistan maçında yeterince Türk bayrağı mevcuttu. Yeterli organizasyon ve taraftar yoktu. Şekip Mosturoğlu, bu maç için işi gücü bırakıp, sponsorların peşinde “Aman bayrak yaptırın, aman bilet dağıtın” diye koşturup durdu. Aynısı Trabzon için uygulanamaz mıydı?Galatasaray camiası UEFA Kupası’nın kazanıldığı yıl dahil, günümüze kadar yaptığı yanlışların dökümünü mutlaka çıkarmalı ve gelecek adına önlemleri almalı. Çok büyük kazanç kapılarının açıldığı, zirvelere ulaşıldığı dönemlerde, çağdaş hiçbir kulübün yapmaması gerekenleri örnekleyenler Sarı-Kırmızılılar’ı sadece ligde değil, milli takımda da öksüz ve çaresiz bırakmıştır.Aziz Yıldırım yönetimi ve yöntemleri, hoşumuza gitmese de, ortaya çıkan Fener’in ışığı hepimizin gözlerini kamaştırmakta, hatta bunaltmaktadır. Yıllarca adamların çektiği ne çileymiş be! Şimdi anladım, sıra onlarda, dileğim ulusal platformda Türkiye’nin hakkıyla geldiği zirveyi korumaları, hatta daha yukarı taşımalarıdır..

11 Ekim 2004, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI