‘’Çok üzüldüm‘’
Fenerbahçeliler bu çileden, bıktı artık. Neredeyse yüz yıllık tarihinde üç Manchester zaferine mahkum edilen Fenerbahçe’nin çilesine katlanamıyor, çok da üzülüyorum. Nasıl bir kaderdir bu? Maçtan önce bırakın Zaragoza’yı yenmesi UEFA Kupası’nı alması dahi neredeyse garanti yıldızlar topluluğu şimdi umutlarını İspanya’daki maça taşıdı. Sabret Fenerbahçeli. Destek devam etmeli. Zaten başka çare de yok ki! Ne yapılabilir? Hiç haketmediği şekilde rencide edilen Selçuk’tan af dilenebilir. Bu takıma herkesin güvendiği tekrar deklare edilir. ‘Yüksek Topuklar’ programında kadın kolları, taraftarı dayanışmaya davet edebilir. Yani henüz geç değil. Çok üzülüp sinirlenseniz dahi dişinizi sıkacak ve İspanya’dan gelmesi olası iyi habere kulak uzatacaksınız. Bu arada kendi kendinizi de alıştıracaksınız... Zaragoza’ya elenmek asla Pendik faciasından kötü bir gelişme değildir ve yaşam devam etmektedir.Futbol Federasyonu basın emekçisi Zeki Çol, kendi federasyonuna ‘tık’ diyemiyor. Ama belli ki, gazetecilik ayranı fokur fokur kabarıyor. Pekiiii ne yapsın Zeki... Bir yerlere ders vermeli! En tehlikesiz yer neresi Basketbol Federasyonu. O tarafa sallamanın hiç zararı olmaz. Zülfiyare de dokunmaz.Çol’un içi yanıyor ama soramıyor... Çünkü uymuyor! O zaman Zeki kardeşime ben sorayım...Bir TV müdürüne telefon edip de, ‘Lütfen Şu federasyonumuza sallama’ demek etik mi? Belki ‘Lütfen’ kampanyasının gereği! Yoksa, basın işleri görevi mi?Şefik Bey’in istifası kayıtlı, kayıt defteri nasıl oldu da oldu bittiye geldi, hiç merak etmedin mi?Tsunami maçını boş tribünlere oynatmayı nasıl becerilebildi?İşadamlarından tsunami parası istenmesi işi?Garibanlar atılıyor, sırtı kalınlara zam yapılıyor ve medya seyrediyor. Pekiii... Çol bu işe ne diyor?Hazırlık maçı yapmayı dahi beceremeyen bir federasyona ne denir?“Başbakan arkamızda” diyen Hasan Doğan, sence futbolumuzun ak mı yoksa kara mı kaderidir.Erdoğan’ı bu şekilde ortaya çıkarıp, olası başarısızlıkta hedef etmek etik midir?Almanya şansı yüzde 49 demek, Yanal’ı sırtından vurup güvensizlik empoze etmek değil midir.Öffff. Midir, mıdır sıkıldım. Daha çok var ama sen orada ben burada oldukça daha çoook, soru cevap trafiği yaşarız. Şunu iyi bildiğini biliyor fakat yine bilmelisin diyorum. Sen Basketbol Federasyonu’nu boşver, kendi kapı önünü süpür. Yapamıyorsan sus!Galatasaray kolay zannedilen zor bir maça çıkıyor. İzleyin görün. Sakaryaspor’un kazanmasını istediğim bir gün bugün... Eyyyy Yeşil-Siyahlı Tatangalar, İspanya Ligi’nin dibindeki Zaragoza’nın yaptığını bizim Sakaryalı çocuklar da yapar! Güveniyor, bekliyorum.
‘’Aksaray vilayeti!‘’
Vali M. Cahit Kıraç döneminde tanıtım trendini yakalayan tarihi kentimiz, şimdi de Hüseyin Avni Coş Valimizle yoluna devam etmekte. Devletin görevlisi, şehrin seçilmişi, garnizon komutanı, esnafı, memuru, işadamı el ele vermiş ve müthiş bir aksiyon gerçekleştirmiş. Helal olsun.Türk sporunun enleri toplanmıştı biraraya. Halil Mutlu, Korhan Yamaç, İpek Şenoğlu, Eşref Apak, Taner Sağır, Atagün Yalçınkaya, Murat Naci Çoklu, işitme engelli Dünya Şampiyonu pehlivanımız İlhan Çıtak, Serbil Sütçü, Begül Löklüoğlu, Peng Feijing, Yıldız Meralali gibi olimpiyat yıldızlarımız Zafer Biryol gol kralımız... Zihinsel engelliler kayak milli takımımız... Oktay Çimen, Demirhan Şerefhan, Oktay Aktaş, Uğur Kurugöllü, Mustafa Nuhut, Fazlı Bayram Hadi ve Elif Ekşi ve adını buraya sığdıramadığım spor duayenleri...Böylesine etkinliği Anadolu’nun orta yerinde organize edip, şu muhteşem ekibi biraraya toplamak ve sporcuları onurlandırmak her babayiğidin harcı olmadığı gibi, çoğu babayiğidin de aklına bile gelmemektedir.Vali Hüseyin Coş, Belediye Başkanı Hüseyin Palta, Ümit Arif Uztürk ve konuklarını mükemmel ağırlayan Grand Eras Oteli Genel Müdürü Mehmet Karamanlı’nın şahsında tüm emeği geçenleri kutluyor, şükranlarımı sunuyorum.Türkiye işte böyle insanların dayanışmalarıyla hep var... Daima var olacak.Aksaray vilayeti güzel örnektir. Kutlayınız.
‘’Çadır tiyatrosu!‘’
Bir insan müsveddesi düşünün. Kullanılmış ‘kanatlı ped’ dahi bu pislik torbasından çok daha temiz, bir o kadar da yararlıdır. Çünkü insanlara faydalı, temizliğe yardımcıdır. Sıhhidir, hijyendir. Üstelik işi bitince lağıma karışır gider. Ya öteki? Resmen toplumu rezilleyen!..Geçmişte haber programlarının ırzına tasavvuf eden firma, şimdi de yeni yapılanmada... Bu kez hedef spor. Onu da becerecek! Yazık!Turgay Şeren eski kaleciliği, geçmişteki kaptanlığı ve Galatasaraylı olmanın semeresini ömrünce yedi. Hiç kimse saygıda kusur etmedi. Ama yetmedi. Kendisinden başkasına tahammülü yok. Yemeye doyamıyor. Profesyonel futbolcuların başı ama infazcı başı! Nasıl bir modeldir bu? Benim bildiğim Şeren dürüsttür, hatta bu erdem tekelindedir. Yanal’la ne konuştuysan açıkla Berlin Panteri... Sakın yan çizme emi!Özhan Canaydın’ın en sıkıntılı döneminde, araya Mesut Yılmaz’ı sokan ve 380 bin dolar USD alacağını talep eden profil, Galatasaray sözcüsü olarak TV’lerde. Arada bir muhabirlerle haber yapıyor ve “Galatasaray’ın futbol liderliğine talibim” diyor. Albayrak, programdaki tribün lideri ve taraftarların örneklediği doğruyu dahi uygulayamazken, şubenin başında ne yapacak? Soralım bakalım, onunki kulüp aşkı mı, yoksa ekran ve reklam aşkı mı?Ersun Yanal, gün geçtikçe batmakta. Kariyerinde hiçbir ulusal başarı olmayan teknik adam, Türk futbol tarihinin iki abide ismi; Hakan Şükür ve Bülent Korkmaz’ı karşı karşıya getirerek, hem Galatasaray’ı hem de futbolumuzu dinamitlemiş, 2006 da sayesinde düş kırıklığı olarak şekillenmiştir. Asıl çirkin olan Galatasaray’ı payanda yapan, şöhret için rejisörün yatak odasına girenlerin emrindeki hizmetleri... Aynı kimlikler yakında onun ipini de çekecek, işte o zaman çilesi bitecek(!)En büyük icraatı akıl almaz beceriksizlik örneklerini gündeme sokmak, memurlarına tsunami yardım parası istetmek olan Bıçakcı, “Almanya’ya yüzde 49 gideriz” demiş. Yok canım! Yüzde 100 gidersiniz! Hatta Amerika, Japonya, Küba, Meksika veya Brezilya’ya da gidersiniz. Dünya küçüldü, ulaşım rahat, uçak ve olanak çok.Peki 2006 Dünya Şampiyonası’na nasıl gidersiniz? Bir hazırlık maçı oynamayı dahi beceremeyen kafayla mı?!
‘’Gece-gündüz‘’
Öncelikle şu bilinmeli... Süper Lig’de böylesine savunma hataları, kaleci ve savunmacı abuklukları asla affedilmez. Ceza keserler. Hele hele Gaziantepspor gibi deneyim ustası Jaziri, Lazarov tipi yoktan yonga çıkaran starların bulunduğu ekipler, bayram yaptığınızı zannederken ortalığı cenaze evine çevirirler. Üstelik bu takımın 3-0 galipken Fenerbahçe’den 4 gol yediğini... Yani böyle entrasan sonuçlara şerbetli olduğunu hatırlarsa, sonucu yadırgamamalı... 2-2 lik sonuca sevinmeli Sakaryalı.İlk bölüm Yeşil - Siyahlılar’ın isteği gibi şekillendi. İki farklı skor Ali Cansun’un golleriyle de geldi. Ya sonra? Plağın tersi. El Taib, Hasan Yurt değişikliği, Gaziantepspor baskısı ve olmayan pozisyonlarda yenilen Jaziri icadı Antep golleri. Mucidin koşulsuz desteği Sakaryasporlu görevlilerden gördüğünü de söylemeliyim. İsimleri mi? Lazım değil!Yıldırım ve Sağlam’ın doğrularını da, yanlışlarını da iç dünyalarında belirlemesini bekliyor ama şunu da ilave ediyorum... Her iki teknik adam da planlarını sahaya yansıtmış, fakat futbolcularının anlık gafletlerine yetişememiştir. Mesela Serdal 80. dakikada bir Maradona klasiği örnekliyor, Arjantinli gibi bitiremiyor.Sakaryaspor, Denizli felaketinden sonra yarım yamalak da olsa bu performansı örnekliyorsa umutları yitirmek için erkendir henüz. Kurbanlık değil, eksikleri onarma yollarını arayacak düşünce ve birlik Kaf Dağının arkasından sevinç getirebilir.Genç hakemler kervanındaki en güzel örneklerdendi Oktay Demiray ve ekibi. Onlar her iki devrede de mükemmeldi. Yani yaptıkları iş futbolcularınkine benzemedi!
‘’Tutabilene aşk olsun!‘’
Soldakinin müthiş dripling gösterisini, sağ kanattaki değerlendirebilse, çorbayı içmişlerdi bile. Ele çarpan topla, topa çarpan eli birbirine karıştırmamak lazım. Hakemin kafasını da! Bu uyarı Sarı- Kırmızılılar’a. Kendi performansını ve iç huzurunu sabote etmenin anlamı var mı? Söz konusu itiraz sonrası kenarda ve içerde yaşanan bunalım, adeta uyuşturucu iğne etkisi yaptı Aslan’da. Okan tek başına Song, Tomas ve Mondragon’u rahatsız etti. Savunma mı öndekileri bulamıyor, yoksa orta alan sakinleri mi yeterince arkadaşlarına yanaşmıyor? Doğrusu galiba şu... Rizeliler konuğa kıpırdama fırsatı bile vermek istemiyor. Demek ki Hagi planına ‘Ya herro ya da merro’ demiş Arıca. O zaman ortaya çıkan, seyre değer futbol çekişmesidir. Zafer, Galatasaray sağ kanadını da sahaya çıktığına pişman etti. Bu tür adamları topla buluşur buluşmaz kilitlemezseniz, stresten çenenizin kilitlenmesini önleyemezsiniz. Direğin dibine vurup dışarı giden vuruşta, sadece Cihan’a değil, arızaların tamamına bakılmalı!İkinci yarı ev sahibi yine iyi başladı. Başladı da, Cem Baki çorbayı nefes borusuna kaçırdı! Rize sapasağlamken gitti! 0-1 Sonra Mondi gol değil sanki can kurtarırken, yine Cihan’a bakılıyor. Ama yanlış oluyor.Giresun plakalı Ribery yine bir Karadeniz kenti Rize’de Süper Lig’imize sefte, Hakan Şükür de attığı iki golle gamlı baykuşların iştahının içine etti: 0-3Mustafa Çulcu ve ekibi klas, deneyim ve mükemmel hakem nasıl olmalı örneklemiş, kritik günü tertemiz bitirmiştir.
‘’Yanlışlıklar silsilesi!‘’
Futbol federasyonumuzdan söz ediyorum. Alpay gibi bir Dünya markasının, hangi ülkede futbol oynadığından bile habersiz Bıçakcı’nın son bombası; “Onlar da Portekiz’e gidememişti.” Peki siz nereye gittiniz? Portföyünüzde ne var? Ana okulundaki sabi’nin ‘Üniversiteyi bitirebildin mi baba’ diye seslenmesi neyse, Bıçakcı’nın dediği de o! Önce gruptan çıkıp, Almanya’ya gitmeyi başar, sonra final oyna, hemen ardından da sor; ‘Siz ne yapmıştınız?’ diye. Şimdi? Çaresizliğin sesi!Ya Hasan Doğan ne demiş? “MHK, Futbol Federasyonu’na bağımlı olmalı, genel kurullara değil.” Vay, vay, vay! Peki, Futbol Federasyonu genel kurula bağımlı değil mi? Bıçakcı ve ekibini kim seçti? Vücud - u sebebiniz kulüp, yönetici ve sporcular hakkında şu güvensizliklik ifadeleri, ayıp değil mi?Bu federasyon kurulunun, başbakanın arkasına saklanmaktan, 2006 hüsranını yaşatmaktan, bir de garibanları işten atıp arkası kuvvetlilere zam yapmaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktur.Geçen hafta İnönü Stadyumu’nda tsunamizedelere yardım maçı rezaleti yaşandı! Hemen ardından da bir federasyon görevlisi anlattı; “Maça iki gün kala memurları telefon başına oturttular ve kimi iş adamından bir, kiminden üç, kiminden de beş milyar para yardımı talep ettirdiler. Zorla sponsor yaptılar insanları. İnan yüzüm kızardı. TFF sokaktaki insanın dahi başvurmaya utanacağı yöntemlerle para mı isteyecekti?” Bu işi kim becerdi? Cevap ver Bıçakcı, anlat bakalım Doğan!Kayıt defteri skandalı, yardım talebi rezaleti, şubat ortasında Olimpiyat Stadı’na maç koyma cehaleti... Ve herkes hazırlık yaparken, bizimkiler provayı bile beceremedi seyretti. Adana veya Antalya neden akıllara gelmedi?Belediye başkanlığı döneminde 18. Avrasya Maratonunu dahi dünyaya mal etmek için her türlü fedakarlığı yapan Erdoğan, benim tanıdığım kimlikse, Almanya realitesini hayale çeviren, milleti, hele hele Almanya’daki gurbetçileri kahredenlerin, yaptığını yanına bırakmaz. Bugün arkasına sığınanlar, yarın kaçacak delik arar.Bekleyin ve yanlışlıklar silsilesinin sonu ne olur görün!Galatasaray cumadan cumartesiye geçti! Evet şimdi de cumartesi oynayacak Sarı - Kırmızılılar. Şu muhteşem fikstürü oluşturan kimliğe kurban olsun Cim Bomlu!Kadrosu yetersiz, parasız, yönetimiyle teknik kadrosu kavgalı, uzun lafın kısası her tarafı arızalı Galatasaray, Fenerbahçe’nin hemen iki puan ardında... Abartılı kasideleri dinleyen, gerçeği bilmeyen, Şampiyonlar Ligi Fatihi (!) 15 puan taktı, gitti zanneder. Fener’e gaz, Aslan’a caz!Rize’de mi n’olcak, bakıcaz...
‘’Keşke bulunsaydı!‘’
Osman Solakoğlu... Türk sporu ve basketboluna yaptığı hizmetleri anlatabilmek zor. Çok zor. Potaları açık hava gösterileri ve toprak zeminlerden, kapalı spor salonlarına taşıyan değerlerlerimizden biri olduğunu anımsatsam, ömrünü spora adayan büyüğümüzdür desem, yeter mi? Yetmez.Beyefendilik, sevecenlik ama dolu dolu ciddiyet, otorite ve kalite. Sonsuz saygınlık. Sadece Türkiye’de mi? Hayır. Dünya’nın hemen her yöresinde. Ülkemizin gurur duyduğu, iyi yetişmiş örnek insanlarımızdan biriydi. Her ölüm vakitsiz ölümdür. Nur içinde yatsın. Rab’bim her kuluna Solakoğlu’nun bereketli ve dolu dolu ömrünü nasip etsin inşallah. Çağdaş Türk kadınının en saygıdeğer örneklerinden Sadiye Hanımefendi, Osman ağabeyin yıllarca süren rahatsızlığı boyunca müthiş bir eş, mükemmel anne, en büyük destek olarak cennetini yaşarken kazanmıştır. Başsağlığı, sağlık ve sabır diliyor, ellerinden öpüyorum.Lutfi Arıboğan’ı çok severim. En önemli etkenlerden biri Galatasaray Basketbol Takımının unutulmaz kaptanlarından olduğu gibi, kendisini her an Solakoğlu ailesinin yanında görmemdi. Gençlerin duayen ağabeylerimize sahip çıkması ne güzel ne imrenilesi ve maalesef özlenen bir vefa örneğidir. Lutfi, Kemal Solakoğlu ve tüm diğer sevenlerine basketbol ve Galatasaray camialarına tekrar başsağlığı dilerim.Gheorghe Hagi neden, keşke Levent Camii avlusunda olsaydı! Bir Başkan portresi vardı musalla taşının hemen yanıbaşında. Özhan Canaydın... Galatasaray Başkanı sevgili Osman ağabeyinin resmi ellerinde nöbet bekliyor, son görevini yapıyordu. Galatasaray’ı Galatasaray yapan işte bu duruştur. Herkes anlamaz.Galatasaray Teknik Direktörü’nün muhtelif cinliklerden vazgeçip, içinde bulunduğu şaheserin farkına varması zamanı geldi de neredeyse geçmek üzere.Sevgili Osman Solakoğlu... Ebedi yolculuğunda dahi öylesine güzel bir örneğe vesile oldu ki, nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun...
‘’Boy aynası!‘’
Kıskandım mı? İmrendim mi? Bilemiyorum. Ben de soyundum. Paçalı deniz şortumu giydim ve boy aynasının karşısına geçtim. Şişindim. Faça daha şortta bozuldu. Bacaklar hem kuru üstelik de kısa olunca, paça boyu diz kapaklarıma geldi ve tüm cazibe gitti. Göğüslerim sanki Allah’tan silikonlu gibi ama onlar da göbek üzerinde yerleşikti. Bel zaten traktör şamreli. Hımmm... Demek ki, insanlar yedisinde neyse yetmişinde de o. Çünkü ben spor yaparken de bedenim asla taviz vermemiş, dikdörtgen konumunu ısrarla muhafaza etmişti.Hazır ayna karşısına geçmişken İsmet abinin önerisini de realiteye geçirdim. Dişlerimi gıcırdatıp, aynı anda acı acı gülümsedim. Bunu yaparken ilginç bir şey daha oldu. İnsan istemi dışında gözlerini patlata patlata bakmak zorunda kalıyor. Biraz demoralize oldum. Aynadan vazgeçip gazetelere bakmaya karar verdim. Giyindim.Hani demiştim ya “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o!’ Gheorghe Hagi... Adam gerginlik yaratıp, mutlulukların içine etmeye bayılıyor. Üstelik bu eylemi özellikle işler iyi giderken icra ediyor. Koskoca camiayı ateşe atıp, kavurmaktan da çekinmiyor. Onca uyarı ve iyi niyet gösterisine karşın, bildiğini okuyup zarar veriyor. Galatasaray’ı bunca senede öğrenmemiş olması mümkün değil. Hımmm demek ki, huyu yani tehlikeli ikinci kişiliği zapt edilemiyor. Yazık. Galatasaray’a değil, kendine yazık! Akıllı adam damlayla biriktirip 40 yaşında yakalamak üzere olduğu şansı bir değil, iki değil onca tekmeyle yitirir mi? Topa iyi vurabilmek sahada büyük prim yapar da kurumlara vurmak camialarda ne yapar?Ciga 40’ından sonra bari şunu öğrenmeli... Galatasaray kadrosu sadece yeterli değil, fazla bile. Ulusal başarılara imza atmış, değeri kanıtlanmış onca futbolcu başka kaç kulüpte var. Üç büyüklerde teknik adam olmakla diğerlerinde bulunmak aynı şey mi?Bakar mısınız... Daha geçen hafta yere göğe sığdırılamayan Cem Deda sonuç Fenerbahçeliler’in işine gelmeyince nasıl infaz edildi. Hele hele Bülent Yavuz. Olmayan penaltıda, Rize’nin infazında susmuştu, baktım hemen konuştu! Öffff...Tekrar soyundum ve boy aynasının karşısına geçtim. Dişlerimi gıcırdatıp acı acı gülümsüyor ve şu kellenin altında Gölge Adam benzeri bir vücut düşlüyorum. Olmayacak duaya amin ama, hiç olmazssa sinirlenip delirmiyorum. Deneyin. İyi gelebilir!NOT: Spor dünyamızın duayenlerinden ağabeyimiz Osman Solakoğlu’na tanrıdan rahmet camiasına, ailesine ve sevenlerine sağlık ve sabır diliyorum.