Arama

Popüler aramalar

‘’Dut yemiş!‘’

Derhal komplo teorileri üretiliyor ve onlara helal olan, diğerleri için haram ilan ediliyor. Galatasaray’ın bu sezon kazandığı şampiyonluk hakkında konuşmak için insan vicdanının izine çıkmış olması gerek. Fenerbahçe şampiyonluğu elleriyle teslim etti yahu. Bu işte Galatasaray’ın ne günahı olabilir? Sen ayaklarına pranga vur, en fazla kazanman gereken maçta yürü... Sonra komplo teorileri üret. Böyle şey olur mu?Çocukluğumda sorardı rahmetli babam ‘Fizikten kaç aldın?’ ‘Öğretmen 3 verdi’, ‘Ya kimyadan?’ ‘5 aldım!’ Kadıköylü dostlarda da mantık aynı. İyi giderse ‘ben yaptım’, kötü gittiğinde ‘onlar verdi!’ tam ortaöğretimdeki çocuk felsefesi. Büyüyün artık. Kazanılmış şampiyonluklar nasıl hakkınızsa, kaybedilmişler de aynı şekilde layığınızdır. Neredeyse 20 senedir Ergun Gürsoy’un Şahin otomobillerin egzozuna yapışmış gidenler, biraz da son yılların işlerine, özellikle milenyum sonrası olan bitenlere baksa ya! Şahin meselesinin şahinleri, iş Aziz Yıldırım ve ekibine gelince dut yemişş kanarya. Nasıl bir kriterdir bu? Oysa çok daha net teşvik fonu işleri var ortada. Yıllardır yazdım gönderilen dolarları. Üstelik Hamdi bey (Bestekar değil!)’ diye isim de verdim. Fenerbahçe Burnu’ndan yola çıkan emaneti Bestekar Hamdi bey taşımadığına göre bir başka Hamdi(!) vardı. Dut yemiş kanarya mensupları anladı da, anlamadı(!)Başka neler yazmıştım? Kutlu çocuklar, İsmet paşalar (İnönü değil), hocalar (cami değil) ve evde yapılan kritik paylaşım toplantısı... Kar paylaşımında TMSF özeni ve çaycı, gazozcu, malzemeci gibi emekçilerinde nasiplenmesi. ‘TMSF’ dedim de aklıma geldi. Hani o İzmit’te oynanan bir İstanbulspor- Beşiktaş maçı vardı. Oradaki teşvik fonu dumanları da bırakın bacayı, Türkiye’yi dahi sardı. Sonrası? Fısss. Oysa sözde futbolcu transferiyle ilgili 600 bin doların belgeleri devletin elinde değil mi? Neden ortaya çıkarmazlar? Şöyle bir açıklansın da, millet rahatlasın.Sonra Hamdi Bey’in itirafları var. İkrar etmedi ve açık net söyledi; ‘Başkanım talimat verdi, ben de teslimatı yaptım’ Ehhh, ondan önce de ‘Ersun Yanal bir taksi driver getirdi, aldım ve taksimatı yaptım’ dedi. Daha ne diyecekti? Dut yemiş kanarya medyası hiç merak etmiyor bu işleri. Varsa yoksa şampiyonluğumuz elimizden alındı. Oysa şampiyonluğu kazanmak için her şeyi yapmıştı Fenerbahçe yönetimi! Dahi Daum, Dünya yıldızları, olmadan yaldızlananları. Fakat bu arada Denizlispor maçının kazanılması gereği unutuldu, emeklere(!) yazık oldu.Sevgili okur Türkiye’de maalesef şike de, teşvik de var. Var da bu etkinlikler sadece futbolda değil, hemen her platformda. Siyasetten, belediyelerdeki rant paylaşımına, oradan gümrüklere, verilen türlü ihalelere kadar her yerde. Toplumun iliğine kemiğine işlemiş, haramı sadece bigünah futbolun bünyesinde mi var zannedersiniz siz.Son örneklere şikenin medyanın ruhuna dahi işlemiş olduğunu görmemek mümkün mü? Her yazıda sadece Galatasaray’ı kaleme almak bile şikenin babası değil, ağa babasıdır. Hadi yanlış deyin, yöneticilere de doğru(!)

02 Ağustos 2006, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kutsal ittifak!‘’

Galatasaray ve Beşiktaş sevdalılarının gurbet eldeki tavrını ülke bütünlüğünde de görebilmek, duamdır. Futbol Federasyonu, final öncesi Commerzbank Arena’da muhteşem bir gösteri hazırlamış. Bu görkemi yaşatan ve emeği geçenlere helal olsun. Gecenin en önemli vurgusu Aziz Atatürk’ün ‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’ çağrısının pankartlarda ve milyonların yüreğinde dile gelmesidir.Futbol öyle bir oyun haline geldi ki, tek oyuncunun dalgınlığı bile takımın tamamına zarar verebiliyor. Necati’nin son dönemlerdeki aksak hali artık tehlikeli hale geldi. Özellikle kendisi için! ‘Golcü’ dikkat etmeli. Neden? Gerets’in elindeki kadro çok zengin. Forma bir giderse ara ki bulasın! Bırakınız kulübedekileri, bu gece kadroda olmayanlar bile zımba gibi. Hele hele Ali Yavaş’ın yavru aslanları... Mesela Mehmet Güven. Ona da güven, diğerlerine de...Beşiktaş daha iyi başladı. Tehlikeler Kara Kartallar’dan, mükemmel kurtarışlar Mondi’den. ‘Taze baba’ sezona çok zinde başladı. Ama Nobre’nin golüne yine bir şey yapamadı! Sezonun modası; Bayanların da, Galatasaray’ın da göbeği hep açık! Tigana sabah kurduğu takımla ne işler yapıyor... Gerets mi? Ön libero bakıyor!Necati ve İliç gitti, Ayhan’la Özgürcan geldi fakat Cim Bom’a henüz Delgado gibi bir oyun kurucu gelmedi! 10 numara gerek Gerets 10. Aksi halde dörtte kalacaksın! Galatasaray kalibresinde bir kulüp yıllardır eksiğini doğru tespit edemiyorsa, çıkacak faturaya da katlanmak zorunda. Adam bolluğunda fuzuli işgaliye diye bu transfer politikasına derler herhalde.Bülent Demirlek ve ekibi, kendilerini ön plana çıkarmadan iyi niyetli, şık bir yönetim politikası uyguladı. Hani ‘at sahibine göre kişner’ derler ya!.. Mustafa Çulcu ve arkadaşları, güven veren çalışmalarıyla bu sezon pek hakem feryadı dinletmeyecek gibi.Süper Kupa 2006, Süper Lig’e süper başlama adına iyi kazanımdır. Tebrikler Beşiktaş.

31 Temmuz 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gereksiz inat!‘’

Bu asla kehanet değil, olasılığı önceden işaret etmek sadece. Bursaspor karşılaşması tüm verileriyle, Belçikalı’nın özellikle savunma yanlışlarında ısrarlı olduğunun belgesiydi. Savunma emniyetini önlerindeki tek kişiye emanet edemezsiniz. Bilmem kaçıncı kez aynı şeyi yazıyorum! Sonra aynı oyun karakterinde iki stopere de, göbek emniyetini teslim edemezsiniz. Göbeğini kaçırttırır, pozisyon manyağı yapar rakipler aksi halde. Raşit Çetiner’in ekibi bu işi yaptı. Galatasaray ders aldı mı? Sanmam. Öyle olsa aynı arıza bir yılı aşkın zamandan beri sürer gider miydi?İddia ediyorum, Sarı-Kırmızılı kulübün müthiş bir kadro yapısı ve derinliği var. Dünyada çok az teknik adama nasip olacak bu zenginliği değerlendirme özürlü olmamalı teknik yapı. Öncelikle geleneksel hale gelmiş takım ruhunun farkına varmalı ve o gücün yaptıklarını kavramalı. Böyle bir etkinliği yakalama adına en ezeli rakipler neler yapıyor, neler harcıyor! Olmuyor. Galatasaray’da olanı bozmaya da kimsenin gücü yetmiyor! Dikkat ediniz, efsane kadro iç ve dış mihraklarca nasıl bitirilmek istendi, becerilemedi. Bu gücün farkına varabilecek ve doğru değerlendirecek teknik kadro büyük başarılara imza atar. Aksi halde takımı da, kendini de yakar.Fatih Terim’in MÖ ve MS dönemlerine iyi bakın. Milenyum öncesi futbolcularına baba şefkatiyle yaklaşan Terim zirve yapmış, milenyum sonrası ‘Bu başarıyı ben yarattım’ saplantısına kapılınca 2000 yılında takılıp kalmıştır. Nerede, neyi denediyse başarısı var mı? Yok. Galatasaray ruhu ve o jenerasyonun çıkış trendi başka türlü bir şey. Anlatılmaz, yaşanır. Kulüp içinde bulunduğu halde bu gerçeği kavrama özürlü arkadaşlar, Cim Bom’a en büyük zararı vermiştir. Aziz Süren (Yanlış oldu) Aziz Üstel, Okan’ı yerden yere vuruyor. Bu ne bitmez kin, ne biçim intikam arzusudur be birader. Şimdi de Şükür’ü bıraktın, Buruk’a mı başladın?Gerets’in kişisel futbol gerçeklerinin yeterli olduğunu biliyor, fakat etki altında kalıp yanlış işlere imzasını koyduğunu da görüyorum. Yıllarca Avrupa podyumlarında bulunmuş bir hoca, tutup da Marek’i beğenip istiyorsa, ben bu arkadaşı bir daha transfer işini sormam. Mevcut kadroya bakar ve ‘Senin 5 liraya aldığının 5 para etmediği yerde, bende bedava yetişmiş gençler var. Hazırla’ derim. Zafer Şakar’ın solbek oynatılması zorlaması, Ergün Penbe’nin ısrarla görmezden gelinmesi, Şükür’ün her fırsatta derdest edilmesi gayreti, Sabri’ye hakettiği şansın verilmemesi, Arda, Cafercan ve daha nice ince işler, takımın içinde dış eller ve emeller var diye düşündürmekte bana. Birilerinin kafasındaki börtü böcek veya kirlilik yüzünden Galatasaray zarar görürken, futbolcular ziyan, taraftar da perişan olmakta. Bu gerçeğin öncelikle farkına varması gereken yönetim ve elbette teknik sorumlulardır. Kulaklarının iyi söylemlerle çınlaması için... Aksi halde!

26 Temmuz 2006, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Lig tadında‘’

Deniz Barış’ın acısı yüreklerde paylaşılırken, gözler her iki takımın sezon içi parıltılarını veya olası olumsuzlukları yakalamaya çalışmakta. Barış ailesine, Fenerbahçe camiasına sabır ve başsağlığı, eşine rahmet diliyorum. Her ölüm acı, acı da genç ölümü çok daha acı. Rabbim derman versin.Raşit Çetiner sağlıklı düşünen ve radikal kararlar almayı bilen bir teknik adam. Son derece sağlam oluşturmuş kadrosunu. Bu takım tamamen anlaşan adamlar haline geldiğinde, seyrine doyum olmaz. Mücadeleyse mücadele, tempoysa tempo, yenilgiyi asla kabul etmeyen düşünce yapısı ve deneyimse deneyim.Hazırlık maçlarında tabela değil sahadaki aksiyonlar önemli. Galatasaray’ın savunma defoları aynen devam. Balık avı yasağı olmasına karşın, Timsahlar bol bol balık (!) yakaladılar. Cim Bom kalibresinde bir ekip ne olursa olsun bu denli pozisyon vermemeli. Tek tek isimlere bakınız... Hepsi üst düzey kalite. O zaman mesele ne? Anlayış ve sistem arızaları elbette. Gerets ikici sezonunu da rakibi pozisyon zengini yapacak uygulamalarla geçirecek gibi. Anlaşılan ‘Yeşil reçete’ hamili taraftar portresini çokça göreceğiz bu sezon da tribünlerde.Mondragon hazır değil. Anlaşıldı ki topu değil, oğlunu kucaklamaya konsantre. Düzelir. Bu arada sağlık, mutluluk ve hayırlar dilerim minik Mondi’ye sevdikleriyle. Ömer de hafif arızalıydı. Sezon başı mahmurluğu mu ne! Sabri ve Volkan’ın attıkları goller de şahaneydi doğrusu. Cihan iyi oynadı da, ilk asisti rakibe yani yanlış yere, ikiciyi de doğru tarafa yaptı. Şükür de kaçırmadı.Levent Kızıl Beşiktaş’a ‘Efsane Uludağ Gazozu’ verip Fransız şarabı almış! üzerine de para almış. Bravo. İsmail mi? Resmen sirke! Müthiş tribün desteğinin de gazına gelirse, taşı deldiğinde bile kimse şaşırmasın!Galatasaray’ın sorunu savunmada değil, uygulanan düşüncede. Yani Gerets’in kafasında. Anlayana! Sen de doğru yolunda devam Raşit Hoca. Görüşürüz belki bir gün Florya’da.

24 Temmuz 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Organize işler!‘’

Orta halli memur villa alırken, belediye görevlisi otel açmakta, muhasebe şefi de holding kurabilmekte. Böylesi beceri düzeyi, nasıl bir muhteşem yapılanma, kalkınma örneğidir? İfade edebilecek kelime bulmak zor. 25 değil, 175 sene maaşa talim etse alamayacağı mülkü edinenleri de anlamak zor(!) Büyük rakamların kol gezdiği futbol da nemalanacak tabii furyadan. Yanlış oldu! Obje futbol değil, bu işe gönül(!) vermiş bir kısım gönüllü! Ballı ihale müptelaları, şerefli şampiyonluk dehaları, teşvik ve şike uzmanları, temiz futbol istatistiklerinin vazgeçilmez kimlikleri yani. Ne yaparlarsa renkleri için yaparlar(!) Flu paranın flu renkleri için tabii.İbrahim Seten Vatan’da ilginç bir dizi başlattı. Hemen herkesçe bilinen organize işler(!) Sadece rakamlar karışık biraz. Mesela Ersun Yanal’a taxi driver eliyle gönderilen torba. Benim duyduğum o torbada 3 değil, 6 birim emanet vardı. Sonra nakliye işini Hamdi bey (Bestekar değil) üstlenmiş, iki futbolcu tahsilatı yaparken, bazı yöneticiler ‘emanet kulübündür’ deyince soluğu hocanın (Cami hocası değil) evinde almışlar. Olayı kağıda döküp çaycı, gazozcu, boyacı gibi detayların dahil edilme işlemi mutfaktaki evrakta zaten varmış. Neyse biten bitmiş. Bitmiş de, emanetin yüzde 50’si nereye gitmiş? Merak ettim.Lucescu’nun şüphelerine, Bülent Korkmaz’a teklif edilen teşviğe, Yanal’ın karıştığı organizasyona baktım. Başına iş gelenler her seferinde Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon. Fenerbahçe ne mübarek bir kulüpmüş ki, onlarla uğraşan yok! Cim Bom, Kara Kartal, Kaplan çarpılıp duruyor ve her seferinde aradan Kanarya sıyrılıyor. Vakanüvis yazarlar da bağırıyor ‘Bunlar Fenerbahçe düşmanı.’ Yanlış değerlendirme. Asıl düşman temiz futbola çomak değil, kazık sokan oysa. Ahhhh bir bulunabilse!Neyse politikadan, spora organize işler cenneti(!) ülkemizde, biz ligimize bakalım. Madem işler böylesine bağlama ve saz üstatları eşliğinde kolayca hallediliyor, öyleyse neden milyonlarca dolar yabancılara serpiştiriliyor? Oralarda da aklama, paklama işleri mi var yoksa? Neyse kafanızı daha fazla karıştırmadan dönelim sahaya... Galatasaray mutlaka yıldız, üstelik parası okkalı meşhuuur bir ön libero almalı. Kaça mal olursa olsun! Zaten batmışlar, azıcık daha batsalar ne olur?İki şaşı çarpışıyor. biri “Gittiğin yere baksana”, diğeri de “Baktığın yere gitsene” diyor. Halimiz budur aslında.

22 Temmuz 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Anlamak zor!‘’

Galatasaray’ın elinde tam 8 ön libero adayı varken, Gerets arayış içinde. Peki neden mevcutlardan en iyileri hazırlamaz da Gravesen, Maniche, Muntari gibi isimlerin peşinde dolanır aklı? Bu isimler milyonlarca dolar alacak da ne yapacak? Kendi kulüplerini tek başına şampiyonluğa mı taşıdılar? Hayır! İyi işleyen çarkın, iyi futbolcuları. Hepsi o. Sadece ‘iyi’ denilebilecek sporcular için, milyonlarca dolar harcatıp, dişlinin diğer dişlerini dökmeyi göze almanın, adını koyamıyorum.Concecaio gelmişti Real’den. Ne yaptı? Hatırlayan var mı? Gitti. Sonra Canaydın’ın akşam Gürsoy’a kovdurtup, sabah Tulun vasıtasıyla Hollanda’ya getirttiği Saidou ile idare etmedi mi? Diyeceksiniz ki, Tromsö, Fenerbahçe hezimetleri. Bu sonuçlarda Gerets’in hiçbir taktik üretememe ve mevcut kadrodan doğru adamları seçememe gibi hatırı sayılır defoları vardırr işin aslında.Yazmıştım tekrarlıyorum, Tolga ön liberoya monte edilmeli. Yanına da Ayhan, Okan, Cihan, Sabri, Ergün, Volkan, Mehmet gibi isimler getirilmeli. Tek adamla ön libero bölgesini tutma hayalinden de vaz geçilmeli. Aksi halde her iyi rakip kalbura çevirir Galatasaray’ı.Eğer geri dörtlünün önündeki bölgeyi tek adamla korumaya kalkarsanız Gravesen, Maniche, Muntari’yi alsanız bile, eline birde tabanca vermeniz gerekir. Vurmak kaydıyla ancak halledebilir çünkü. Zorlu maçların tamamında Sarı- Kırmızı’lı takım savunmasının kademesiz yakalanması, dolayısıyla da bol bol çuvallaması nedeni, öndeki yalnızlık ve Belçikalı’nın tek adam tutkusudur. Geçen sezon, Allah geçmiş sezon günahlarının kefaretini ödetti de Galatasaray şampiyon oldu. Her sene bu işle uğraşmaz ki... ‘Kulum sana akıl verdim’ demiş Yüce Rabbimiz. Demek ki bu sezon iş başa düşecek. Galatasaray yönetimi baskı altında kalmamalı ve eldeki mevcut kadrodan maksimum verim alınacak, şekli teknik adamına anlatmalı. Aynı sıkıntının bir başka versiyonunu da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yaşatılmaktadır milletimize. Böyle şey olmaz. Hani gereken yapılacaktı? Sonuç fıssss. Üstelik ABD Büyükelçisine bakın. Wilson ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ diyor ve ekliyor, ‘Türkiye’nin böyle bir hakkı yok.’ Neden yok kardeşim? İsrail askeri asker de, Türk askeri ne? Hangi hakla benim asker ve polisime ‘Tohumuna para mı verdim’ politikası uygularsın? Bu memlekette doğru dürüst hükümet olsaydı, şimdiye kadar çoktaaan sen evine gönderilmiş, Kandil Dağı da bitirilmiş olurdu. Ne ABD ne de AB Türkiye’nin dostu değildir. Aksine düşmanıdır. 20 yaşında çocukların, Türkü, Kürdü ile teröre kurban edilmesine sadece göz yummayıp, üstelik teşvik eden zihniyete ‘Yuh’ olsun.

20 Temmuz 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sakarya- Karasu hattı‘’

Sakarya’nın turist merkezi Karasu’dayım. Şamil Bilgin aramıştı ‘Oğuz ağabey muhteşem bir turnuva hazırladık. Bekliyoruz’ Gitmez miyim!Plaj futbolu kısa süre içinde Türkiye’nin trend yapan etkinliklerinden biri olacak. Hiç kuşkum yok. Üç gün boyunca doyumsuz maçlar izledim. Kum sahada bu işi becerebilmek için, büyük fizik güç gerek. Teknik kapasite artı tempo ve dayanıklılık. Herr Daum izlesin isterdim. O beğenmediği Türk çocuklarının ne denli başarılı olduğunu görür ama ülkemizde ‘Bunlar muhteşem’ Almanya’ya dönünce de ‘I ıh!’ derdi. Şu Almanlar’a bir de doğrucu ve dürüst derler. Hayatını kurtaran Fenerbahçe ve Türkiye için salladıklarına bakın, anlayın. İşi bitti ya şereflinin.Şamil Bilgin hemen hemen Dünya’nın her ülkesinde Türkiye adına, plaj turnuvalarında forma giymiş bir sporcu. Sakarya vilayetinde kalıcı kılmaya soyunmuştu, plaj futbolunu. Yıllarca uğraştı, emek verdi. Gördüm ki başardı, helal olsun. Bu arada turnuvayı TFF adına takvime alan ve büyük destek olan Gündüz Tekin Onay, Karasu belediye başkanı Ahmet Genç (Hakikaten genç), TFF Sakarya Bölge Müdürü İlhan Peksan, yine TFF Sakarya Bölge Müdürü Ferruh Sezgin, Karasu Belediyesi görevlisi, turnuvanın gizli kahramanı Ergün kardeşim, tabii ki turnuvayı sunan gazeteci kardeşim Oktay, Sakarya yerel medyası Nazım’ı, Hasan’ı, Ali Fikri’si, istatistik tutan küçük Şen’i ve diğer dostlarımla ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Bu başarı adına şükranlarımı sunuyorum kendilerine.Karasu, Alaçatı, İskenderun, Foça etapları sonrası finaller Alanya’da. Bayanlarda Bolu İzzet Baysal Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ekibini geçti ve Alanya’ya gitmeyi haketti. Erkeklerde Aygaz ve yine Bolu İzzet Baysal Üniversitesi gençleri Türkiye Finalleri hakkını kazandı. Bolu çok iyi hazırlanmış ve iki iyi takım ortaya çıkarmış. Kocaeli kızları da direndi, fakat Alanya’ya sadece bir takım gidebilecekti. Erkeklerde ise Aygaz ve Bolu, final yoluna çıktı. Başarılar.Kim ne derse desin Türkiye gerçekten iyi bir jenerasyon dönemi yaşamakta. Tüm sporcuların centilmenlikleri, iyi niyetle mücadeleleri, diplinleri elbette çağdaşlık ve kaliteleri imrenilecek düzeydeydi. Bu arada turnuvanın genç hakemlerini çok beğendiğimi söylemeli ve Mustafa Çulcu’dan Sakaryalı hakemlere daha dikkatli ve özenle bakmasını istemeliyim.Karasu halkı ve konuklarının büyük ilgi gösterdiği turnuva bitti. Peki eksik, gedik ve aksilikler yok muydu? Olmaz mı. Bu konuyu aile içi mesele olarak değerlendirecek ve gelecek sezon inşallah daha az eksiklerle devam edeceğiz. İş, emek üretilen her yerde bir takım hatalar olur. Üretmezseniz hiç problem çıkmaz. Çıkmaz da yerinizde sayarsınız. Biz yola devam edeceğiz.Bu arada Vizyon Escort Hotel ve Karasu Oteli tüm yetkili ve çalışanlarına da sağ olsunlar diyorum. Futbola verdikleri destek adına. Teşekkürler Sakarya, teşekkürler Karasu.

17 Temmuz 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Seni kim aldı?‘’

Peki Gerets ilk sezonunda futbolcu seçim hakkını kullanmadı mı? Kullandı. Kullandı da yanıldı! Sezonları başarısı değil, yan gelip yatar vaziyette geçirmesiyle meşhur Marek nasıl bir teknik adam kriteri sonucu milyonlarca dolara mal olmuştur acaba? Almanların aman kurtulsam diye debelendiği ve 1 milyon 800 bin, hatta daha aşağısına tapi olacağı yerde, Galatasaray 2 milyon 300 bin doları gözünü kırpmadan alel acele vermiştir. Canaydın hiç merak etmez mi Marek oldu bittisini!Okan bu sene ne denli başarılı olur? Adım gibi eminimki Marek’ten iyi olur. Yetmez mi? Geçtiğimiz sezon Galatasaray kampını izlemiş ve dehşet içinde, hocanın Ragıp’ı sağ bek, Zafer Şakar’ı da sol bek oynadığını görmüştüm. Cihan’dan da stoper üretmeye çalışıyordu! Bir önceki sezonu irdelese veya anlatılsa, Uğur Uçar’ın mükemmel stoper olabileceğini görür, genç çocuğu sağ kenarda ziyan etmezdi. Ragıp başına geleceği anladı vınladı. Zafer Şakar’ı da Manisa kurtardı.Okan Buruk milyonlarca dolar verilen uyuyan yabancılardan çok daha kaliteli ve deneyimlidir. Sağ kenar oynar, ön libero oynar, ağabeylik yapar, ahlaklı ve özverilidir. Bakmayın siz Beşiktaş medyasının onu görmezden gelmekteki özenine ve anlaşılmaz inatla süren, Süren feryadına. Kendi yaptığı yanlışı bi günah çocuklara yüklemek için bu denli yırtınan bir başka portre görmedim ben bunca yılda. Galatasaray reisi etiketi var diye hiç hata yapmamış mı oluyor? Öyle kabul edilmek istenince de nereye gömüldüğü belirsiz milyonlarca doların akıbeti gün ışığına çıkamıyor. Tamam Galatasaray başkanları çok kıymetli. Kıymetli de kulüp hepsinden kıymetli değil mi?Tolga’yı da stopere çakmamalı Belçika’lı. Ön libero oynar. Yanında Ayhan olur, Cihan, Volkan, Mehmet, Okan, Sabri olur, hatta Ergün olur. Bakınız futbolcu yok denilen yere bir çırpıda 8 aday. Bu bolluk ve kalite başka hangi ekipte var. Galatasaray’ın en önemli eksiği 10 numara boşluğudur. Hagi kalitesine alışan taraftarları tatmin edecek biri mutlaka bulunmalı ve alınmalı.ATATÜRK ne güzel söylemiş ve futbola daha o zaman yön vermiş ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ İlk hazırlık maçında Sarı- Kırmızılı takımı bu anlayışın çok uzağında gördüm. Toparlanmaları ve Aziz Ata’mızın söyleminden kendilerine ders çıkarmaları gerek. Sahanın bütününde savunma yapmaya üşenirlerse çuvallamaları işten bile olmaz.Silahlı Kuvvetlerimiz 5 şehit daha verdi hain pusuya. Türkiyem’e baş sağlığı, şehitlerimize rahmet dilerken, merak da ediyorum. İsrail’inki asker de, bizimki ne?

15 Temmuz 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI