Arama

Popüler aramalar

‘’Hayırlı traşlar!‘’

Gerçekleri yansıtmaktansa, suratına çarık vicdanına perde çekenler haklı aslında. Kral tam 15 senedir yakıyor canlarını, sallayıp alıyorlar hırslarını.İki tarafın da ezeli rekabete yakışır tempoda başladığını söylemeliyim. Solda Ayhan, sağda Arda ve sonra Şaş, Gerets’in takdir edilmesi gereken seçimi. Beşiktaş kanatlarını kullanma adına Ali Tandoğan ve İbrahim Üzülmez’e umut bağlamış. Belçikalı’nın karşı hamlesi bu hevesi iğdiş etti. Gökhan Zan’ın sakatlığı Galatasaray’ın şansı. Mercimek sakarlığı ve Şükür’e yaptığı penaltı. Karan 100. golünü attı: 1-0.Beşiktaş iyi oynuyor. Fakat ev sahibi de kolay pozisyon buluyor. İkinci gelmediyse, nedeni Runje. Penaltı hariç hep doğru yerde durdu. Top süsleme sanatı Galatasaray’a göre daha yoğun Beşiktaş orta alanı, Nobre ve Bobo’nun gayretlerini fark edemedi. ‘Teyzinat işlerine dalmışlardı’ dedim ya! İnamoto gerçek bir Japon mucizesi. Sahada ama görünmemeyi başarıyor! Bu arada Mercimek, Arda’yı kafatası direnç testine tabi tutuyor ve genç çocuk ‘sağlam’ raporu alıyor. Baki patlamaya hazır düdüklü tencere gibi, hangi tarafı telef edeceği belli değil.Cüneyt Çakır takır takır maç yönetti. Yardımcıları da iyiydi. Hatası yok muydu? Vardı da o kadar kusur olur. Tigana alternatif zenginliklerini bir bir sahaya atmaya başladı 60. dakikadan itibaren. Gerets’inkiler mi? Daha çıkaramadı. Galatasaray’ın yeraltı zenginlikleri statüsünde bekliyor onlar!Beşiktaş’ın risk aldığı anlar, Cim Bom’un pozisyon bulup da değerlendiremediği dakikalar. Sabri, Song, Tomas ve Ferhat’ın iyice üzerine binen yük, onların mükemmel direnişine saygı duyuyor, Mondi fedakarlığına helal olsun diyorum.Gerets madenleri gördükçe (!) Galatasaray daha iyi olacak. Sabrediniz.

18 Eylül 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cangele şov!‘’

Ankaraspor sağlıklı bir kadro oluşturmuş. Oluşturmuş ta, sağlıklı futbol ürünleri henüz yok ortada. Bekleyecekler. Moda oldu zaten. Kulüpler hazırlık dönemlerini başka, lig serüvenini bambaşka kadrolarla yaşamakta.Sakaryaspor daha baskılı ve pozisyona yakın gözükürken, Ankaraspor’un Wederson marifetine bel bağladığı ve oyunu tek yönlü oynadığını görüyorum. Tek kürekli sandalın olduğu yerde dönmesi gibi. Sakaryaspor futbolcularının da zorlukla kazandıkları topu, nasıl böylesine kolay kaybettiğini de anlayamıyorum. Pas trafiği Olimpiyat stadı yoluna benzemiş. Tıkalıydı dün gece.Kaleci Hakan gecenin en başarılısı. Mutlak golleri kurtardı. Ankaraspor’da Türk futbolu da kazanıyor.Süleyman Abay ve yardımcılarının süzgeçleri mi tıkalıydı acaba! Pozisyonları süzemediler. Son anda M’Bayo’nun ezilmesi penaltı değil de neydi?Okan Yılmaz oyuna geç girdi. Uzatmanın son anında ev sahibi lehine verilmeyen penaltıyla,oyun başladığı gibi bitti.

17 Eylül 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Vakit varken!‘’

Transfer döneminin son günlerine girilmiş olması avantaj olmalı. Üst düzey bir çok futbolcu, temmuz döneminde uçan transfer rakamlarını, daha mazbut rakama çekmek zorunda kaldı. Üstelik Şampiyonlar Ligi platformunda sahne alabilme şansı da, onlar için bulunmaz nimet. Yani hem para kazanacak, hem de Avrupa piyasasında bulunacaklar. Galatasaray bu kriteri doğru değerlendirir ve iyi seçimler yaparsa, hem gruptan çıkar, hem de daha fazlasını yapar.Peki nereye adam alınmalı? Orta alana. Çoook yazdım ama zararı yok. Tekrarlıyorum, Sarı- Kırmızılılar’ın eksiği ön libero değil, 10 numara olarak adlandırılan virtüoz özellikli bir futbolcudur. Serbest vuruşları havaya dikiyor, ya da tribünleri dövüyorsanız, şu kolay gözüken gruptan dahi çıkamazsınız. Galatasaray yıllardır bu işi becerecek adamı bulamadı. Şimdi bulmalı. Çünkü uluslararası mücadelelerin olmazsa olmazı, duran top ustalarıdır. Penaltı atışlarında dahi yüreği ağzında bir yapı, bu eksiğini mutlaka tamamlamalı.Ayrıca Gerets, eleme turunda mükemmel verim aldığı Ayhan-Okan ikilisini sağlıklı oldukları sürece kurcalamamalı. O bölgede Sabri’nin de üst düzey performans göstereceğine inanıyor, hatta temposu ve top hakimiyetiyle, Avrupalılar’a dahi parmak ısırtabileceğini iddia ediyorum. Deneyimi yoğunlaşmış, güven kazanmış bir Mehmet de mükemmel alternatiftir. Güçlü bir Ergün’ün de oralarda seyrine doyum olmaz. Top kullanmadaki becerisi ve tecrübesi iki ayaklı maçların vazgeçilemez ismi yapar onu.Savunmada Mondi ara sıra dalgınlık yapsa da, eleme maçlarında müthiş oynuyor. Geçmiş başarıları, geleceğin garantisidir. Üstelik Aykut ve Fevzi de hazır bekliyor. Song daima hazır. Fakat Tomas zor bir dönem geçirmekte. Bu kötü günlerinde Tolga, Emre Aşık kullanılmalı. Kazanılmalı. Cihan’a ısınamadı bir türlü bizim medya. Onun mücadelesini ve direnişini görmezden gelmek ayıp. Neyi varsa ortaya koyan, üstelik iyi futbolcu olan Cihan mevkisi dışında bir yerde, sabırla mücadele etmekte. Bu çocuğa ‘Helal olsun’ demek sanırım en doğrusu. Orhan Ak güvenin simgesi. Oyunun her yerinde var. Fedakâr. Ferhat orada. ‘Uğur’umuz da var. Forveti herkes biliyor zaten. Alternatifli ve zengin. Yani? Ne yapıp edin bir maestro getirin. Yeter...

26 Ağustos 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Marek kazığı!‘’

Bu arada Tomas sırıtıyor! Kim bilir belki de tur atlama sevinci nedeniyle sırıtıyor(!) Galatasaray takımında serbest vuruşları tehlikeli hale getirecek adam çok(!) Tribündekileri sakatlayacak ve kulübe yüklü tazminat ödeme sebebi olacaklar. Oysa topun gönderilmesi gereken yer, üç direğin arasındaki, arkası ağlarla emniyete alınmış yer. Hatta topu tutsun diye, bir tane de eleman bulunduruyorlar. Sıfatı kaleci olan adamı Cim Bom’un serbest vuruşları esnasında boşuna orada tutuyorlar. O esnada kafayı çekmeye gitse bile olur. Arkadaki seyirciler de kask ve kalkanla techiz edilse doğru olur!Sarı kartlar, Seinsky gayretleri ve Cim Bom’un ‘Ben bu maçı nasıl paketlerim?’ düşüncesiyle geçen ilk yarı. Çek’ler adına kaçan gol fırsatlarının bulunduğu, Mondi’nin başarılı olduğu ikinci yarı. Her geçen dakika Çek takımının tükenen ümitleri, genç teknik direktörün sinirlenip, dikkat çeken agresif hareketleri. Hakem martin Hansson’un bile ‘Yahu benim burada işim ne?’ diye düşündüğünden emin olduğum maçta turu geçen Galatasaray Florya ormanında düz koşu temposunda Metsky stadında gezindi. Arda’nın girişiyle renklendi Cim Bom. Genç yıldızın ilk pasında Şaş’la Akman’ın birbirine girmesi, ikinci Arda pozisyonunda Şaş’ın füzesi 1-0 Bir de Palat’ın son dakikalardaki palas pandıras golü ve 1-1Çinko tamam, tombalaya devam!

24 Ağustos 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olay bitmiştir!‘’

Star TV’de Serhat Ulueren mükemmel işler yapıyor. Son Aziz Yıldırım söyleşisi de öyle... Başkanı ilgiyle izlerken, satır aralarındaki gözdağını andıran cümleler dikkatimi çekti. Son derece sevecen ve hoş sohbet olduğunu bildiğim Aziz Bey’in, gerginliğe çanak tutar halini yadırgıyorum açıkçası.Oysa çok sevdiği Alişan’ın şu melodisini dinlemiş olsaydı, belki daha farklı olurdu Fenerbahçe Başkanı. Dinlemesi gereğinde ısrarlıyım. Hele hele şu bölümler çok etkili ve adeta ders gibi: ‘Konulara girmeyelim, olay bitmiştir, büyütmeyelim. Eski günlerin hatırına, birbirimizi yemeyelim!’Son kelime benden oldu galiba. Neyse! İyi oldu. Evet Aziz Yıldırım’ın beyaz sayfa açacağı günleri, hasretle bekliyorum. Ankara Dedeman Otel’de konuşmuştuk; “Galatasaray da, Fenerbahçe de, Beşiktaş da hep aynı adamları zengin ediyor. Üstelik sonuç, dönüp-dolaşıp yine aynı yere geliyor. Teşvik primi bir tek kulübün sunduğu nema değil ki... Ahmet’ten alan Mehmet’ten almaz mı? Açın bir beyaz sayfa, ortalık tertemiz olsun” demiştim. İnşallah olur, duamız bu.Manisa’da Galatasaray’ın başına gelen hakem felaketi benzeri Fenerbahçe’nin başına gelseydi, bir kısım Fenerbahçe medyasının neler neler döşeneceğini düşünmek bile istemem. Hele hele ertesi gün de bir sonraki hafta oynayacağı takımdan iki önemli sporcunun kırmızı görmesi! Breh breh... Papila’nın encamı belli de, Cem Deda’nın her haline kefilim. Dürüstür, iyi hakemdir. Üstelik geleceğin yıldız hakemlerinden biridir. Anlatmak istediğim şu... Eğer kulp takmak isterseniz futbolun sonu yok. Neyse bu hafta Sakaryaspor’un Tatangaları’nı izlesin Türkiye... Taraftar nasıl olurmuş görsün.Özhan Canaydın son zamanlardaki duruşu ve söylemleriyle ‘Helal olsun’ denilecek nitelikte. 17 kulübümüzle Fenerbahçe arasındaki bölünmüşlüğü izole edeceğini ve Aziz Yıldırım’la el ele bütünlüğü sağlayabileceğini umuyorum. Ülkemin en büyük gereksinimi birlik, beraberlik ve dostluk havasıdır. Başka çare yok.Galatasaray kolay gözüken zor bir tur oyununa çıkacak bugün. Dileğim Gerets’in işin ciddiyetine vakıf olması ve savunma defolarına son verecek önlemleri alması. Normal oyununu oynayan Cim Bom hem gol atar, hem de turu geçer. Dileğim Fenerbahçe, Kayserispor, Trabzonspor’un da başarılı sonuçlarla turu geçmesi ve hepimizi sevindirmesi. Sadece onlar değil, Türkiye de kazanacak inşallah.Not: Sevgili Kemal Zorlu ve Faruk Özak’ın evlatları hafta sonu dünya evine girecek kısmetse. Genç çocuklarımıza sağlık, mutluluk diliyorum. Bir yastıkta kocasınlar.

23 Ağustos 2006, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yanlış pencere!‘’

PKK meselesini yıllarca önemsemeyip ters değerlendiren ve ‘Kürtlere demokrasi hakkı’ diye yutturmaya çalışanlar; ülkeme en büyük zararı verenlerdir. Teröriste selam durup, Kürt koruculara neredeyse ‘Hain’ damgası vuranlar da bu vatanın insanıydı. Ya devlet, millet malının fakir fukaraya ev edebiyatıyla gecekondu çetelerince talanı! Bu hırsızlığa bile ‘Doğrudur’ yaftası takanları ne etmeli?Mehmet Aurelio’ya yapılan eleştirileri anlamsız bulup, Aziz Atatürk’ün ‘NE MUTLU TÜRKÜM’ deyişini çözemediklerini düşünüyor, Elvan, Natalia, Ermal ve diğer çocuklarımıza haksızlık yaptığımızı biliyorum. Hele hele nüfus kağıdında ‘Türk’ yazdığı halde nice hainliğe çanak tutanlar varken. Yaşananları doğru değerlendirmemiz ve kamuya yansıtmamız şart. Bu konuda sorumlu, üstelik de ciddi anlamda görevliyiz.Meduna vakası maçın önüne geçti. Görüyorum ki, açılan taraf yine yanlış pencere. Türkiye’de ne zaman bu aylarda lig maçı oynanmadı? Bildim bileli böyle. Geçen sezon Gaziantep’te daha serin bir ortamda mı oynamıştı futbolcular? Veya İzmir, Diyarbakır’da oynanan maçlar? Ülkemizin şartları bu. Tamam, daha doğru bir organizasyon yapılabilirdi. Ama suçu sadece TFF üzerine yıkmak hangi doğrunun ışımasına yarar? Hesaplarınızı kulağınızı ters gösterip yapmaya çalışmayın. Ayıp oluyor.Sporcuların doğru sağlık denetiminden geçmesi gereğinin bir numaralı sorumlusu, kulüpler ve tabiplerdir. Eğer bunca sorun, bunca üzüntü yaşanıyorsa, kontrollerin daha özenli yapılması gereği neden görmezden gelinir. Maksat spor emekçilerinin korunması mı? Yoksa hedefe vurgun yapmak mı? Koyalım adını.Kayserispor maçı sonrası ‘Her rakip şalteri böyle çeker mi?’ demiş ve basın toplantısında Gerets’e sormuştum; ‘İlk yarının savunma zaafları ve rakibe verilen pozisyonlar için ne diyeceksiniz?’ Bu sorunun cevabı geçiştirildi ve yanlışlar Vestel Manisa maçında, daha büyük özenle(!) tekrar edildi.Bu konumda en önemli sorumlu Erdal Keser’i uyarıyorum. Gerets’i yanlış yönlendirme. Sorular ve yorumlarımızı doğru yansıt. Galatasaray kalibresinde bir kulübün teknik direktörü, bu denli yanlış yapamaz. Yapmamalı. Ayrıca ön libero eksiğini ispat edeceğim diye takımı sabote etmemeli. Okan var, Ayhan, Ergün, Cihan, Volkan ve orada çok iyi oynayacak Tolga var. Stoper için Emre Aşık var. Bu haldeki Tomas’ta ısrar, cinayetten farksız bir inat.Yanlış pencere bizlerin neredeyse milli hasleti gibi oldu da, ‘Avrupa kültürü aldım’ diyenleri anlamak zor. İnsan unsuru her yerde aynı demek ki!Not: Basketbol Milli Takımımızı kutluyor, ama formalarında neden ‘TÜRKİYE’ yazmaz diye de merak ediyorum.

21 Ağustos 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hakan Zambak‘’

‘Balta’ sıfatını da Galatasaray’dan en fazla kim hak ediyorsa ona vermeli. Böyle gereksiz faul olur mu be Gerets? Daha bu hafta yazmıştım ‘Tomas sıkıntılı. Emre var, Tolga var değerlendirsene’ Bu haliyle Tomas kötü. O’nu oynatmak da kötülük. Bırak toparlansın çocuk. Galatasaray’ın çok daha zor günleri olacak. Gereksinim de olacak. İyi olsa Zambak’a orada vurdurur, 2.nin de ortağı olur muydu?Hadi lüzumsuz bir faul oldu. Peki böyle defolu baraj kurulur mu? Selçuk’un ampul gibi astığı topu inkar etmiyor, üstelik milli takım bu çocuğu nasıl göremiyor diye de merak ediyorum. Eskiden Çeşmeli Mustafa vardı. İranlı oldu. Yerine Zelenka geldi. Evet Çeşmeli Zelenka kumsalda yürümekten daha kolay işler yaptı orta alanda. O mu çok başarılıydı, yoksa arayanı soranı mı yoktu? Galiba iki unsurda bir aradaydı.Gol sonrası Galatasaray çok pozisyon buldu. Atamadı. Necati’nin katılması hücum gücünü yoğunlaştırdı ama bu arada çok da gol kaçtı. Papila, Cim Bom için paprika etkisidir. Hiç kuşkum yok. Bu arkadaş dün gece üçlü koalisyonun saha içi aksiyonuydu. Hukuklu, mukuklu, guguklu! Hakan’a yapılanın futbol literatüründeki adı nedir? Verdiği faullerin kaçı doğrudur ve Galatasaray’ın zaten olmayan gardı nasıl düşürülmüştür? Sabri’nin topu gerçekten dışarıda mıydı? Bu Gemici’nin batırdığı kaçıncı gemi? Bir metre arkadaki İliç’e ofsayt bayrağı kaldıran hakem ve çalan düdüğün dinlendirilmesi namus gereğidir. Ya Necati’nin düşürülmesi? Penaltıyı bir yerleri patlayınca mı verecekti yani!Vestel Manisa zaten iyi takım. Ama Galatasaray’ın içini yakan paprika da ortada. Necati’nin golcülüğü de 2-1 oldu. Şaş farkı, çocuk asistçi kralı. Johanna baktı meydan boş! Şükür’ü yoğurt gibi çırpıyor ve oyun(!) Üç korner bir penaltı zorlamasıyla! 2-2 bitiyor.

20 Ağustos 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gereksiz gerginlik‘’

Hemen herkesin büyük keyifle katıldığı Dolmabahçe Sarayı gecesinde, bir büyük eksik vardı. Fenerbahçe! Evet Türkiye’nin olmazsa olmazı kulübümüzü büyük bir özenle kendi dünyasına kapatma gayretindedir başkanı. 17 kulübün olduğu yerde Fenerbahçe yok. Yani Kulüpler Birliği’nde. Sonra? Birlikte olunması gereken hiç bir platformda yine yok. Aziz Yıldırım başa gelmesi mukadder başarısızlıkların sorumlusu olarak hep başkalarına bakmayacak. Kendine bakar ve doğru analiz ederse, aynı yolda yarıştığı rakiplerinin en az suçlu olduğunu anlar. Pembe medyası dışında kalanların nasıl bir uyarı gayreti içinde olduğunu da görür. Bu davranış biçimi ısrarı ve yanlış yönlendirenlerin özeniyle Fenerbahçe ‘yalnızlık denizinde’ seyretmeye ısrar ederse, ne anlamı kalır zaferlerin? İnsan kendi kendinin dostu olmalı önce. Doğru. Doğru da bu güzelliğin değerlenmesi için mutlaka başka insanlara da gereksinim vardır ve dostluklar ancak o zaman anlam kazanır.Fenerbahçe ruhsatsız ve yasal olmayan bir stat yapıyor. Sonra hükümet ‘Madem bu işi kıvırdın, tesisi yaptın, bari toprak da senin olsun’ diyor. Peki Antalya ve civarında bir sürü işadamı toprağın üzerine yasal tesisler yaptı. Bu akılla oralar da maliklerine bırakılacak mı? Ben spor adına yapılan her tesis için ‘Allah razı olsun’ derim. ‘Zaten’ dedim. Ama Fenerbahçe camiası tüm gayretini Seyrantepe işine çomak sokmaya ayırır, başkalarının önünü kesmeye çalışırsa sorarım? Fenerbahçe’nin stadı yasal mı? Ruhsatlı mı? Binayı yaptılar diye, toprağını da bağışlama arzusu doğru mu? Kim verecek cevabı?Özhan Canaydın’ın eğrisine eğri, doğrusuna doğru! Aylardır çok eleştirdiğim Galatasaray Başkanı, balo gecesi tüm kulüp temsilcileriyle beraber, şahane bir tablo örnekledi. Futbolumuzun gerçek ihtiyacı ‘işte bu, önce dostluk, sonra yine dostluk’ dedirtti. Faruk Özak, Aziz Duran, İlhan Cavcav, Ömer Yazıcı, Levent Kızıl, Ali İpek, Hilmi Gökçınar, Sedat Peker, tüm diğer başkanlar, yöneticisi, sporcusu ve medya mensuplarıyla geleceğe dönük barışçı umutlar saçtılar. Canaydın herkesle mükemmel diyalog kurdu. Aynı güzelliklere Lüksemburg milli maçı nedeniyle de şahit oldum. Çok da memnun oldum. Çünkü orada Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Fenerbahçeli, Trabzonlu ve tüm diğer sporseverler Özhan Başkan’la kucaklaştı. Türkiye’nin gerçek ihtiyacı oralardaki birlik, beraberlik ve dostluk resmidir. Kendisini iyi tanıdığımı düşündüğüm Aziz Yıldırım da, yanlış yönlendirmelerden sıyrılıp o fotoğrafa mutlaka girmelidir. Yakışır.

19 Ağustos 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI