‘’Önemli mesaj!‘’
Aydın, şu anda yaşananları hiç hoş bulmadığı gibi, ‘Sayın Bakan’ın, Haluk Ulusoy döneminden sıkıntısı varsa, yetkisini kullanıp herkesi kararsızlıktan kurtarması’ gerekliliğinden söz ediyor. ‘Ancak bu yetkiyi başkalarına kullandırma düşüncesini bir kenara bırakması ya da futbolun yoğun olduğu bu dönem yerine haziran ayındaki olağan genel kurulda bir değerlendirme yapması gerekir’ diye de ekliyor.Bu söylemin şifresi açılacak olursa; belediye tayinleri dışında kalan, hükümetten ihale, tesis, arsa beklentisi olmayan yani özgür kalmayı başaran kulüp başkanları gelişmelerden rahatsız. Hele hele yetkiyi başkalarına kullandırma düşüncesinden oldukça rahatsız. ‘Düşüncesi’ kelimesi Cemal Aydın’ın şikayetini zerafet çerçevesinde dile getirme şekli aslında. Başkan deneyimli bir hukukçu olduğunu kanıtlamış. Aksi halde ‘girişimi’ de diyebilirdi!Türk Futbolu, tarihinde rastlanamayacak düzeyde bir iştahla siyasetin emrine sokulmak isteniyor. Ama bu arzu zaten hemen her platformda gözleniyor. Apartman yöneticiliğinden, aklınıza gelecek her şeye. Diğer operasyonların sessiz sedasız hallolması, futbol kadar medyatik olmamasındandır. Yoksa neler oluyor, neler! Evet her türlü siyasi baskının uygulandığı ve sadece Sakaryaspor Başkanı Selahattin Aydın’ın katlanmadığı seçim yenilgisini hazmedemedi iktidar. Delegeler değişiyor, kulüplerin hükümetle olan işleri çözümlenemiyor ve oy sayısı yavaş yavaş hazırlanıyor. Yani, ‘kadayıfın altını kızartma’ yöntemi çalışıyor!Sayın Bakan aynı iştahı neden diğer federasyonlar için göstermez acaba? Mesela, Fenerbahçeli meczup Basketbol Federasyonu bünyesinde neden el üstünde ve hangi statüdeydi? Hele hele Ankara Dedeman Otel’deki seçim öncesi... Turgay Demirel, Aziz Yıldırım ve Cihan Oskay karşı karşıya mıydı yoksa kol kola mı? Spordan Sorumlu Sayın Şahin, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu devreye soksa ve ‘basketbol’dan yola çıksa acaba futbola varır mı? Denemeye değer!Sular ısınıyor ve futbolun aktörleri işaret edilip ne yapacakları beklenirken, Yüce Meclis’in bir vekili ve başkanı karşılıklı ‘aktörsün-oyuncusun’ paylaşımı dalaşına giriyor! Sen ne büyüksün Ya Rabbim... Şahin, aktörleri futbolda ararken, meclis çatısında buldu galiba!
‘’Genetik dejenerasyon!‘’
Dün gece de geçmiş örneklerin sahnelendiği, ender oyunlardan biriydi. Futbolcular ‘Bu kadro yetersiz’ sığlığına sığınanlara derin mesajlar verdi: “Bizde daha çok iş var, yeterki doğru dürüst yönetilelim ve abuk seçimlere kurban edilmeyelim.”Canaydın’ın gazıyla yönetimi iğdiş, abad etmesi gereken, takımı da berbat eden Belçikalı, Adnan Polat’la ilgili söylemleri sonucu ya Florya’da kalırdı, ya da Polat istifayı basmalıydı. Oysa ikiside iş başındaydı! İşte bu örnek Galatasaray’ın genetik dejenerasyonunun açık göstergesi, ‘Birlik olalım’ diye diye camiayı darmadağın eden kişinin de eseridir. Kim mi? Söylemem!Liverpool ne denli eksik olsa da Liverpool işte. Karan yalnızlık mahkumu olmayıp, Necati de yanında olunca etkili oldu Cim Bom. Hele hele Sabri! Zincire vurulmazsa, çiğneyip geçiyor. Önce ‘Alınmalı’ sonra ‘Oynatılmalı’ diye yırtındığım Okan, onca maç eksiğine karşın mükemmeldi. Emre ve Ergün de. Belli oldu ki, Carrusca’ya da şans verilirse olacak. Ama doğru işler yapmaya niyetli bir teknik adam da mutlaka bulunacak!Yine iyi oynarken kanıksanmış saçma sapan gollerden birini daha yediler: 0-1. Hücum pres örneğinde Necati klasını konuşturuyor: 1-1. Hemen ardından da Okan’ın şahane golü geliyor: 2-1. Necati sakatlığından, Emre bilmem neden değişti? İkinci yarıda da iyi oynayan ve pozisyon bulan taraf yine Galatasaray’dır. İliç’le 3. gol sonra yine hata yine Fowler ve 3-2. Cim Bom bu seride daha önce attığı şutun tamamına yakınını, neredeyse dün gece atan taraftır ama tren çoktaaaan kaçmıştır.Kıskanan kalmadı ki, çatlasın ama utanması gerekenler utansın!
‘’Afedersin Gerets‘’
Fenerbahçe’nin sızlanma işlerinden sorumlu yöneticisinden zaten ummuyor ama “Acaba” demekten de kendimi alamıyordum.Umduğum gibi oldu. Tribünlerdeki olağanüstü mükemmelliklerden (!) söz etti, teşekkür ve takdirlerini sundu geçti gitti. Dün gazeteleri dikkatle okuduğumda bu konuda bir tek cesur yürek Tamer Bağlan yazıyor ve açıkçası beni şaşırtıyordu. Gözünü sadece galibiyet ve şampiyonluklar bürümüş buz bahçesindeki nadir kardelen çiçeklerinden biriydi Tamer. Teşekkürler.Afedersin Gerets. Pazar gecesi sana ve Mondi’ye yapılanlar ayıp ötesiydi. Bu gerçeği dile getirmeye Nihat Bey’in yüreği yetmedi. Bir tek Fenerbahçe yöneticisinin bile yapılan çirkinlik nedeniyle özür dileme çağdaşlığını örnekleyememesi de, ayıp ötesinin daha da ötesiydi. Zico ve Aydın Örs gönlümdeki güzel spor insanları ve Fenerbahçeli portresidir. Futbol ve basketboldeki yengileri nedeniyle kutluyor, centilmenlik değerlerinin diğerlerine de bulaşmasına dua ediyorum. Aslında sadece kafanın yarılması, Mondi’nin kafasında pet şişelerin patlaması da bir aşama! Öncesinde koridorda dayak, tribünde at pisliği ve daha nice versiyonlar vardı. Azaldı (!)Fenerbahçe’nin muhteşem stadını ve aldığı yolları (!) anlatanlar var, ballandıra ballandıra. istanbul’un en güzel yerlerinde gecekondu statüsünde muazzam malikaneler, köşkler yapanlar da var. O binalar da magazinlerin baş köşesinde partileri, davetleriyle anlatılıyor. Yere göğe konulamıyor. Apartma tekniklerinden yararlanılmış ve kazanılmış (!) bu eserler (!) yine aynı yöntemler ürünü, kültür değerlerle süsleniyor ve içindekiler bayram yapıyor. Zavallı Türkiye, nereye?Galatasaraylı bir kısım taraftar, önceki hafta küfürler etmiş, tekrarını katmerli olarak almıştır Kadıköy’de. Peki kazanan kim? Yöneticilerinin, yönetim bilincinden habersiz olduğu ve bu çirkinliklere prim verip üzerine de teşekkür ettiği yerde, futbol konuşmaya çalışıyor, bilmem kimi kandırıyoruz?Denizlispor maçı sonrası pestili çıkarılan hakem, penaltıyı verdiği anda bitirileceğini bildiği için, başka tarafa yönleniyor. Ben Dereli’ye değil, onu Kadıköy’de infaz sehpasına çıkaran MHK’ye bakar “Niyetiniz ne?” diye de sorarım. Bu sezon izlediğim bazı 90 dakikalar ve hakem atamaları, maç yönetimleri pis pis kurnazlık kokmakta.Oyuna Cenevre’den bakan Özhan Canaydın ve tribünden seyreden yönetimi miadını doldurmuş, hiçbir sözünü yerine getirememiş, Galatasaray’ı Kadıköy ve Avrupa’da iyice bitirmiştir. ‘Birlik olalım’ parolası, yılmaz savaşçısının işbaşı yaptığından beri, verilen sözlerin tutulduğunu, Cim Bom’un yüzünün güldüğünü gören var mı? Yok...
‘’Makus talih‘’
Bravo! Oysa tedirgindi Fenerbahçe. Arda çok iyi başlamış, pozisyon dahi bulmuştu Cim Bom. Ümit Karan oraya ayağını değil de kafasını soksa, ne olurdu? Bu tür maçlarda kaç pozisyon bulursun böyle?Kaçan balık büyük oldu. Hemen sonra Cihan rakibini kaçırıyor, Ergün ters kademeye girmiyor, Mondi de testi gibi çizgide kalınca, Alex ve 1-0... Ayhan hücuma çıkarken topu kaptırdığında facia demiştim dün ya! Aynısı oldu. Ergün, Kezman’a sırtını döndü ve top köşeye gitti: 2-0... O andan itibaren devreye kadar ‘Son Şampiyon’ bunalım takılmakta! Belçikalı’nın oyun esnasında eksikleri görme ve onarma gibi bir huyu olmadığından arızalar da sahada!Karan yalnızlığa terk edilince, Edu ve Lugano bayram yaptı. Apiah, Marco ve Deniz de seyran! Neden? İliç yok, diğerleri gelmiyor. Öyle olunca Fenerbahçe’nin Önder, Uğur gibi iki kenarı çok rahat çıkıp zaten sentesi bozuk olan Galatasaray kenarlarını çatırdattı, göbekten gelenler de yıktı. Oysa Kanarya’nın yumuşak karnına baskı yapılsa, Karan’a biri yardımcı olsa, huzurları bozulsa, emekler boşa gitmeyecek, belki de sonuç değişecek.İkinci yarı Necati ve Sabri değişikliği doğru seçimdi. Rakip alanda daha kalabalık ve birbirine yardımcıydı Galatasaraylılar. Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki orta alan ve savunma rahatlığı bitti, Karan’la da ümit geldi: 2-1... Gerets doğru analizlerle doğru başlamıyor bir türlü. Bıktım artık yazmaktan. Deniz, Marco ve Apiah’ı kendi savunmasına gömmeye yetecek değerde futbolcuları varmış demek ki. Bu iş olunca, başka gollerin gelmemesinin adı; başlangıçtaki aymazlık, sonra da şansızlık olmalı. Kolay yediler, kolay pozisyonları gole çeviremediler ve yenildiler.
‘’Çolak ve Ünder‘’
Fenerbahçeliler Cihan Oskay’ın söylediklerine inanmayıp üstelik ‘Meczup’ diyor ama laf arasına sokuşturduğu ‘Tanju Çolak ve Bülent Ünder de oradaymış’ sözüne Allah’ın ipi gibi sarılıyor.Aziz Yıldırım’ın ‘Fenerbahçe’yi, Denizli mi şampiyon yaptı?’ cümlesi de Ünder’in bu işin içinde ne denli olduğunun bir başka kanıtı zaten. O sezon teknik direktörü ve futbolcularından başka herkesin becerisiyle(!) gelen şampiyonluğun ortaklarındandır Ünder. Ünder’in Samsunspor’u ne yapmıştı o sezon? Galatasaray’ın 5 puanını almıştı. Yani? Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolunu açmıştı. Çocukluğundan beri içinde yaşadığı ocağın, şampiyonluğunu engelleyen Ünder, kendi camiasınca eleştirilmiyor, aksine saygınlığı konuşuluyor. Ama Fenerbahçe medyası ‘Meczup’ dediği adamın lafına sarılıyor.Oskay’ın içinde bulunduğunu, yaşadığını iddia ettiği olaylara inanamayanlar, olmadığı Samsun’da ‘Çolak ve Ünder oradaymış’ duyumuna inanıyor. Oskay’a ‘Çolak ve Ünder burada’ diye kim, niçin haber verdi ve bu bilginin kaynağı neden merak edilmedi? Tanju Çolak İrlandalı mı da, Samsun’da olması birilerini rahatsız etmekte? Bildiğim kadarıyla oralı. Üstelik eski kaptanı ve gol kralı. Bülent Ünder de daha bir kaç maç öncesine kadar teknik adamı. Herkesi aklamaya çalışıp olayın orta yerine bu ikiliyi atmaya çalışanların da bir başka hesabı olmalı.Ne o sezon, ne daha önce, ne de sonra Türkiye’de ahlaka mugayir hiçbir şey olmamış, ekonomi, siyaset, spor, sanayi, inşaat, sanat, ihale ve benzeri dallarda tüm icraatlar kitabına uygun(!) olarak icra edilmiştir. Bu konuda aksini iddia edecek meczubun alnını karışlarlar zaten.‘Kaçak et kesimi’ girişini bulamamışlar! Bulamazlar tabii, görevlisi deli mi? O yol aile babalarınca kullanılmakta, tövbe edip boy aptesini alan pırrr diye kaçmaktadır. Mutluluğa uçuş yolu olarak kullanılan garaj parkurunu, futbol teşvik iddiası için alet ve reklam etmek en azından zamparalara ihanet değil de ne? Yazıklar olsun!Cihan Oskay yanlış iş yaptı! İddiaları Fenerbahçe aleyhine değil, Galatasaray için yapsaydı meczup yerine peygamber ilan edilir, baş tacı yapılırdı. İnce ayrıntı budur, memleketin ihtiyacı da huzurdur! Ünder, Çolak ve Fenerbahçe düşmanı Fenerbahçeli’yi asın, gerisini koy verin şampiyonluğa gitsin!
‘’Fetret Devri‘’
Oysa Galatasaray’ın en önemli değerlerinden biri, camianın kendisini sorgulaması, acımasızca yargılamasıydı. Bu doğru yöntem son 10 yılda, önce terk edildi, sonra bitirildi.İcraat ve doğruların sarayı karton projeler, buharlaşan milyon dolarlar, yanlış ötesi transferler, umut bağlanan tapular evidir artık. Mirasyedi felsefesi hakimdir artık. Hedefleri daima Türkiye ötesi sınırlar olan, yabancıları alt etmek için kurulan yapı, İstanbul’la aynı kaderi paylaşmakta, gecekondu kültürüne teslim olmaktadır artık.Avrupa’da yerle bir olmanın muhasebesini yapmayanlar, yerel hesaplara daldı. Fenerbahçe’yi de geçerlerse ortalık güllük gülistanlık! Galatasaray kültürünü imha eden Galatasaraylılar için, bu anlayışın esiri taraftar topluluklarından alkış bekleyenler için yeter mi bu kısır döngü? Yeter.Yeni kimliğin sorumluları kim? Cevabı verecek kim? Hesabı soracak kim? Yok! Olmayınca faturalar üst üste ve sonuç zayii olan itibar. Galatasaray’ın uluslararası saygınlığını yerle bir eden son manzara sonrası, teknik direktör Gerets ve Arda resimleri iyi irdelenmeli. Doğru değerlendirilmeli. Belçikalı kulüp içi çekişmeleri kendi lehine kullanmaktadır. Bu konuda en büyük destekçileri de, yönetim zaafiyetini, kendi yararına değerlendirmek isteyen sözde Galatasaraylı kimlikler.Arda Fransa’da sadece kulüp değil, sporcu etiğine yakışmayacak bir davranışa adını yazdırdı. Bu sütunlarda ona kefil olan biri olarak mahcubiyetimi ifadem mümkün değil. Fakat gazetecilere verdiği demeç, en az attığı kafa kadar çirkindi. Çarşamba gecesi Lig Radyo’da genç çocuğun derhal psikolog gözlemine alınması gereğini söylemiştim. Boş vermişler. Sivas maçı sonrası söylemleriyle bu ihtiyacı belgeledi. Oysa Galatasaray Yönetimi iş başında olsa, Arda PAF takımında oynar, ruh hali istenilen düzeye gelinceye kadar orada kalırdı. 11 Altın Adam yarışmasının statüsünde ‘Sezon boyunca etik dışı davranış yapmama’ şartı var. Niçin? Adamlık her türlü görsel başarının üzerinde bir değerdir de onun için. Galatasaray kültürü de aynı ilkelerle bezenirdi. şimdi ilke topa hükmetme olmuş, iradeye değil. Yazık. Galatasaray etiğini en fazla dile getiren, Canaydın döneminde yaşanan bu ayıbın vicdan muhasebesini, yine Canaydın’a bırakıyorum.Galatasaray’ın şu halinin Osmanlı’nın Fetret Devri’nden farkı yok. Birileri çöküş nedeniyle el ovuşturup bekliyor, ahali günlük mutluluklar peşinde olası felaketi görmüyor. Sen şampiyon oldun de ne oldu? Fenerbahçe’yi yensen ne olacak?Sadece gün kurtulacak. Ya Galatasaray?
‘’Galatasaray: 7 Fenerbahçe: 5‘’
Yaptığım hesaplar kalan üç haftada Galatasaray 7, Fenerbahçe 3 puan kazanır şeklinde. İlk etap tam umduğum gibi geçti. ‘Daha çarşamba akşamı 3 yiyenler için nasıl olur da böylesine iyimser olabilirsin?’ diye düşünebilirsiniz. Ama futbolu çekici yapan da böylesi hesapların bazen cuk oturması. Beklentim bu. Başka düşünceler üretenlere de saygım var elbette.Fenerbahçe tarafının Palermo karşısındaki şahane futbolu ve skora karşın Bülent Demirlek’le ilgili söylemleri, ne denli panik yaşadıklarının göstergesidir. Bu vaziyet futbolculara da yansıyacak mutlaka. Benim hesaplar tutabilir yani. Tutmazsa da mühim değil. Adam eve gelmiş karısı cilve yapıp duruyor. Bakmış kurtuluş yok seslenmiş ‘Hanım sobanın üzerine bir çaydanlık su koy. Ettük ettük, edemedük çay içerüz!’Fransa bozgunu sonrası Sivas’ın sıkı bir kese atacağı da yaygın kanaatti. Olmadı... Arda’nın performansıyla ilgili beklentilerde tutmadı. Daha ilk pozisyonda 66’ya yapılan penaltıdır. Şimşek çalmadı. Hemen sonra kafacı doğru şeye kafa attı! 1-0... Konuk 10. dakikada birde Şasa Paşa hışmına uğradı 2-0 ve dengesi bozuldu. Zaten dağınık başlamışlardı. Mücadele, oyun kurma işlevleri arızalandı, geziniyorlar. En afilli futbolcuları Balili, onun da sadece saçları! Ümit Karan Şaş’ın pasında kült gollerinden birini daha attı 3-0 ve devre.İkinci yarı ev sahibi konuk gitti mi, zannetti ne? Hakkı’nın vuruşu, misafirin farkında olmama potu değil de neydi? 3-1... Galatasaray ilk yarının servis isabeti ve ciddiyetine dönmek zorunda. Aksi halde hasar büyük olur. Çay bile içemez haşlanırlar! Sonra hiç yoktan çıkan marazamsı işler, sarı kartlar ve ‘Bitsede gitsek’ temposu. Sabri ve Okan oyunda, Arda sakatta! İliç ve Ergün’ün yeniden kazanıldığı gece sonrası, Gerets alınası 4 puanın hesabını yapmalı artık.Not: Bir kısım tribün sakini 6 Kasım’ı hatırla, titre ve kendine gel. Zafer küfürle değil, doğru davranış, doğru futbolla kazanılır. Unutma!
‘’Geretsmoto UEFATOTO‘’
Hücuma çıkarken kaptırılan toplar vay vay vay! Avusturya malı Steyr kamyonlar gibi apışık giden Darcheville bomboş yolda Mondi duvarına çarpmasa, al sana ilk kaza! Galatasaray rotu bozuk kara şanzuman BMC gibi. Bir iki cartladı, iki üç seste kompresörden zııııt zııııt ileri doğru bir iki hamle ve güm diye şarampole! İnamoto’nun asisti, Alonso’nun vuruşu 1-0.Geretsmoto, İnamoto uğruna takımı orta alan felcine uğrattı, UEFATOTO umudu da yattı. Ne inattır be birader. Adnan Polat keşke deseydi; ‘Okan’ı ben aldım ama hava parası istemiyor ve sana devrediyorum’ Belçikalı belki o zaman takıma koyar, Galatasaray göbek saplaması kırık kamyon gibi yamuk gitmezdi. ‘Gerçek Japan harikası bu olmalı’ demiştim. Var olduğu halde gözükmüyordu Cim Bom’un kamikazesi. Dün gece gözüktü! Asisti eksikti, onu da becerdi. Don düştükten sonra bir de gol attı! Kalır mı, yandık mı? Kofana baştan kokmuş, onu 70 hayır 35!!! Şey galiba 15 milyon Galatasaraylı’ya yedirip zehirlemeye çalışanlara yazıklar olsun. İşlerin yolunda gittiğini iddia edenler, daha ne kadar dolma yutturacaklar? Yeter yahu! Şu kadroda birbirini seven ve başarıyı isteyen öz Galatasaraylı çocuklar vardı. Onları da hallettiniz. Her şey paramparça ve birbirine güvenmeyenlerin doluştuğu bir yapıdır artık, derin mekteplilerin eseri!İkinci yarı Karan var, onların Laslandes’inden de 2’nci gol var! Hemen ardından Faubert ve 3-0. Sonra ‘made in Japon’ 3-1. Sarı- Kırmızılı olanlar bol bol rakiplerini kaçırırken, bizler de keçileri kaçırıyoruz. Keçilerin kaçmasının maliyeti bize de, Fransızlar’ın kaçmasının bedeli kime? Antalya’da oynanan futbola rahmet okutmayı beceren yapıyı kutluyor, ‘Tanrı beterinden korusun’ diyordum ki... Aklıma geldi! Arda neden keçileri kaçıranlar kervanına katıldı, atıldı. Yakıştı mı? Hayır.