Arama

Popüler aramalar

‘’Rakibe atın!‘’

Tekrar daha kolay kazanırsınız!’ Kimbilir kimin günahını aldık ki, Allah beterini verdi. Son anda Ragıp’ın yüzde 100 pozisyonunu önleyip tek puanı kurtardı fakat daha önce dökülen onca süt ne olacak? Saha kötü gözükse de, futbolcular zamanla alıştı. Önce Gökhan ve Kemal sonra Galatasaraylılar tehlike yaratmayı da başardılar. Gelmedi gol. Berabere biteceği baştan belli bir oyun sanki bu!İglesias’ı nereden bulmuşlar? Adam iyi futbolcu, beğenmedin inşaat sektöründe kullan, iki oda bir salon gecekondu çıkar, artanla atlıkarınca bile yaparsın. Song ve Tomas’ı çok yordu. Hele hele bir pozisyonda topa öyle ilginç vurdu ki, Mondi neredeyse çürüğe çıkacaktı. Hava şartlarına göre tam kışlık malzeme kerata.İliç harbiden futbolcu, bence duygusal problemleri de giderilmeli! Akıllı koşular yapıyor, topu kullanıyor, her işlevi rakibe baş ağrısı. Hasan Kaptan Toledo’dan çok çekti. Rivayete göre bir pozisyon sonrası sormuş ‘Bana çarpan Seat Toledo’nun plakasını alabildiniz mi?’ Karan önce Aydın’ın kellesini gözüne kestirdi, olmadı! Sonra Uğur’u kısmen, İvan’ı ucundan halletti... Gol fırsatlarını mı? Halledemedi! Bu şartlar ve zeminde ufak tefek kazalar olacak elbette. Ama hakem ve sporcular iyi niyetli olunca çok şükür üzücü bir sonuç yaşanmadı. Arda için ‘Acaba Uğur kardeşiyle mazi muhabbeti mi yapıyor?’ diyorum. Fakat Uğur’un işini mükemmel yaptığını görüyorum. İkinci yarı Arda soyunma odasına, Hasan trafiğe Toledo’yu şikayete gitti galiba! Bu arada tehlikemsi işler oldu ama Ayhan, İnamoto’ya nazire yapar gibi topu olmadık yerlere attı. Endişe etmeyin, Galatasaray Fenerbahçeyle aradaki farkı koruyor. Mesele galiba Kanarya’nın önde olması oluyor!

05 Şubat 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Keçi boynuzu!‘’

Kalanını da sabah bitirdim ve ondan sonra iyice yandım... Kavruluyorum, bağrım tutuşuyor üstelik yerimde duramıyor, son zamanların modası teke gibi bir sağa bir sola koşalıyor, milletin titrediği tribünde yaka bağır açık dolanıyorum. Adnan Ersan sordu “Abi ne bu halin?”, “Ne sen sor, ne de ben söyleyeyim” diye ancak böğürebildim.Keçi boynuzu pekmezi marifetlerinden şaban Yıldırım’ın haberi olmayabilir, ama senin haberin nasıl olmaz Yılmaz Vural? Yuttur çocuklara birer kavanoz, saha dar gelsin. Hatta maç sonrası sabaha kadar düz koşu yapsınlar. Hulki Abi sana birkaç kavanoz getiriyorum... Hüzzam fasılların, fiestaya dönüşmezse de, ben hiçbir şey bilmiyorum.Temposu sınırlı bile değil, hiç olmayan bir oyundu. Yılmaz, futbocularından kesinlikle daha fazla koştu. Adeta o da kenarda oynuyor, ama onca efora rağmen göbeğini nasıl koruyor? Yoksa gizli gizli keçi boynuzu pekmezini kendisi mi içiyor? Antalya ahalisi maça rağbet etmeyince icabette etmemiş. Tamam futbolcunu ve futbolu beğenmezsin fakat, Vural gibi bir fenomeni görmeye nasıl olur da gelmezsin?Sakaryaspor daha derli toplu başladı, iyice de oynadı. Hele hele Musa’nın kaçırdığı öyle goller var ki! Volkan ve Ali Bilgin göze batıyor, sahaya da yakışıyor. 74 numara, Dakika 77’de şansızdı. Sonra Ali Bilgin içerilerde de dolaşmaya başladı. Bir iki yokladı ve mükemmel bir kafa vuruşuyla golü de attı: 1-0.‘Abbas’ adayı iki taraftan iyi oynayan değil, gol yapmayı bilen adamı olan kazanmış, Antalya da şimdilik yırtmıştır.

04 Şubat 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyi ki değilmiş!‘’

Nasılsa neşter elimde diye işkembeyi kafatasının içine, akıl kolay aksın diye beyni makata yakın bir yere, yüreği geniş alanlar için göbeğe koyar, organları karmakarışık ederdi. iyi ki değilmiş, küllüm olurdu hastalar. Galatasaray’a kimileri methiyeler düzse de, bana göre küllüm. Bu kadro zenginliğinden böyle bir yapı üretmek için, yukarıda tarifini yaptığım ameliyatın benzeri gerek. Becermiş usta.Dün gecenin iki ilginç futbolcusu vardı. İnamoto ve Serge Die! İki yabancı kendi ekiplerine de yabancı olunca hemen her topu rakibe attılar. Yani Die sanki Galatasaray, İnamoto Erciyes tarafından joker. Topu kazanıyor ama derhal karşı tarafa veriyorlar. Bu tarz taktik antrenman gereği(!) teknik adam tarifi değilse, berbat bir ithal sporcu marifetidir. Kulüpler cari açığının da resmidir.Futbola ve doğru aksiyonlara yakın olan taraf Korkmaz’ın Mavi-Siyahlı gençleriydi. Timuçin de sahanın güzeli. Topa süs bitkisi özeni gösteren ve adeta can veren Kayserili, peyzaj mimarı standartlarında işler üretti. Djaloviç, ustayı çözmeyi becerirse, üretim ve elbette gol bereketi de yükselir. Orkun ve Kürşat yararlı olacaklar. Belli. İlk yarının kendini arayanı Cenk şimdi bulmuş. Geç değil henüz.Arda’dan çok şey bekleniyor. Ama bu çocuğun henüz çok genç bir sabi olduğu da unutuluyor. Ayhan orta alanı toparladı ama maçı çeviremedi Galatasaray. Evet pazar günü çok zorlu bir 90 dakika daha var doğru. Doğru da tempo yapmaz kontrollü oynarsınız fakat futbola yakın işleri de yaparsınız. Karman çorman bir yapı ve üretilen defolu gösteriler, Galatasaray standartları olmamalı. Belçikalı, kulübün yönetim şeklini ille de sahaya yansıtmak ve benzerini üretmek zorunda değil ki!

02 Şubat 2007, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne yedeği?‘’

Bülent Korkmaz’ı ısıracaklar ya! Bahane arıyorlar. Be birader, Kayseri Erciyesspor’un kadrosu zaten belli. Üstelik devre arası bir dolu futbolcu gönderildi. Yerine de yeterli isimler getirilemedi. Daha birkaç gün öncesine kadar teknik direktörleri dahi yoktu. Vefakâr ve cefakâr Timuçin döndü de, orta alan bir nebze nefeslendi. Ayvaz kasap hep bir hesap, Erciyes kiminle ve nasıl oynarsa oynasın sahaya süreceği sporcular belli. Kadrosunda bulunan futbolcular arasında çok büyük kalite farkı da yok. Niyet farkı olabilir! En iyi niyetli ve mücadelecilerden oluşan bir takım da, evinde herkesle başa baş oynar. Erciyesspor kadrosundaki sporcuların Süper Lig kalitesinde olmadıklarını iddia etmek mümkün mü? Sıkıntının saha içinden değil, yönetim arızalarından kaynaklandığını ve takıma yansıdığını düşünüyorum. Ne Mustafa Uğur, ne de oyuncuları futbolu unutmadığına göre sıkıntı başka yerde. Çözüm Alman’da sanıldı ve bir kez daha yönetenler yanıldı. Bülent Korkmaz doğru isim. Deneyimsiz diyenler var! Merak ediyorum unutulmaz Kaptan’ın yaşadıklarını Türkiye’de kaç Adem yaşadı acaba? Gideceği kurs, yaşamadığı olay, tatmadığı zafer mi kaldı memlekette? Deneyimse deneyim, kariyerse kariyer, akılsa akıl, hepsi var Bülent Korkmaz’da. Çok önemli bir lig maçı öncesi kendisini hırsa kaptırmaması da en doğru veri. Birkaç oyuncusunu riske etmeyecek ama çıkanlar Galatasaray’ı kesinlikle o ayazda terletecek.Kayseri’den bu denli söz etmişken Sevgili Ertuğrul’a da seslenmek isterim. Kayserispor bugün bulunduğu yeri ve kariyeri tamamen Kayseri Erciyesspor’a borçludur. Eğer analarının ak sütü gibi hak edip Süper Lig’e çıkmamış olsalar ve büyük bir vefa gösterisinde bulunmasalar, Kayserispor hâlâ yükselme kuyusunun içinde debelenip duruyor olabilirdi. Bu nedenle sağlam bir adam olduğuna inandığım Sağlam’dan kardeş kulübe ‘özür’ bekliyor ve hakkını teslim etmesini istiyorum.Gerets bu tür maçlarda ‘yedek’ diye tanımlanan sporcuların hele hele favori karşısında ne denli motive olduğunu, başarılı da olduğunu herkesten iyi biliyordur. Gecenin risk altında olanı Erciyesspor’dan çok, Galatasaray’dır. Sanırım zor bir gece yaşayacaktır. Son dönemde ev sahibinin daha fazla takım karakteri yansıttığını ve Galatasaray’ın mevcut yıldızlarının becerileriyle işi götürmeye çalıştığını gözlemliyorum.

01 Şubat 2007, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu şartlarda!‘’

Ehh zaten Konyaspor da sert rakipti. Takviye edilmeyi bırakın, üstelik 8 sporcusunu kaybeden, 30 günde ikinci hocayı gönderen Tatangalar tüm olumsuzluklara karşın başarılıydı. Şaban Yıldırım mevcutlardan olabilecek en iyi ve dirençli kadroyu çıkarmış. Çıkarmış da, ya MHK ne yapmış? Sahada Dr.Eyyam, tribünde Robotçelik! O zaman? Sakarya bitik. İlk yarıda Konyaspor ceza çizgisi üzerindeki harekete ‘devam’ diyene, çizgi dışından dönen topa gol verene ne demeli? ‘Gözüne gözlük’ yeter mi! Ulusoy, Robotçelik ve benzerlerini daha fazla bağrına bas. Kazanırsın.Sağlam sağlam işlerin adamı. Savunma oturaklı, orta alan maşrapalı (sahada terleriyle sulamadıkları yer yok) forvette de Tayfun aile boyu ibrik gibi. Ebadı sahada, boyu havada müthiş avantaj, büyük etkinlik. Deneyim ve devamlılığı felsefesine ekleyen Konyalı başarılı, deprem karmaşasını sürdüren Sakaryalı yaralı. Üstelik kısmetsiz mi, kısmetsiz. Neler kaçmadı neler? ‘Olmayacak hacıyı deve üzerinde yılan sokarmış’ derken, direkten, mirekten, ordan, burdan defalarca dönen top Cangele’nin kafasından gol oldu, Dr. Eyyam kulp takamadı: 1-1.Bu şartlarda bu kadar olurdu. İç dinamikleri zaten hasarlı Sakaryaspor beklenenden çok daha iyi mücadele ettiği yerde, dış dinamiklerin de tacizine uğrayınca ancak beraberliği kurtarabildi. MHK ‘Böyle başa böyle traş’ mı dedi ne?

29 Ocak 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yanlış işler!‘’

Tribün geliri yok, çevre esnafın bereketi yok, futbolun tadı tuzu yok. Bu denli yoklar silsilesine son verilebilir oysa. Seyircisiz değil, dolu tibünlere oynatır kazanılan parayı da hayır cemiyetlerine paylaştırırsın. Cumartesi akşamı cukkayı toplayan yönetim, hasılatı pazartesi sabahı teslim etti mi, bir daha olay molay çıkarsa ben hiçbir şey bilmiyorum. Stadyum terörü bıçak gibi keser, onun yerine yönetici terörü başlar tribün zararlılarına karşı!Antalya kamp günlerinde zannettim kendimi. Çizgili formalılar pas yapacak, Sarı- Kırmızı olanlar gözleriyle ve hafif koşu temposunda takip edecek! Ankaraspor pas yapıyor, şut çekiyor rakip savunmadan dönen her topu da karşılıyor. Bir Sabri’leri eksik. O da çizgili takımda oynasa, yandı gülüm keten helva. 55 numara Sarı-Kırmızı fukaralık içinde öyle iki pas üretti ki, akıllara zarar. Şükür nasıl atamadı? O da akıllara zarar. Attığı da akıllara zarar! İliç şahane götürdü ve kesti, Kral eski günlerinden bir figür estirdi: 1-0.Alışveriş daha bereketli konuk tarafta. Orta alanı iyi kapatıyor, hücumdan çabuk dönüyor ve ne yaptıklarını biliyorlar. Ev sahibinde yine Japon mucizesi var. Sahada duruyor ama gözükmüyor! Bu nedenle Gerets’i eleştirmem! Adam görünmeyen bir şey için ne yapsın? Galatasaray bildik hareketlilikte olmayınca, çalım ustaları da darlandı ve çok top kaptırdı. Çapraza hadi üşendin! Mapraza gidip, yön değiştirseler belki oyun güzelleşecek. Ama onlar karasapanla tarla süren çiftçi ritminde dümdüz debeleniyor, TV başındakiler mi? Karabasan izliyor.Hakan sakatlandı çıktı. Kabze ve Ayhan girdi, çift ön libero Ankaraspor’u etkilemedi. Kontrol onlarda yine. Sonra Şaş’ta çıktı. Kaptanlık bandı maçın en çok yorulanı! Gerisini anlayın. Sabri’nin attığı golde de Volkan’ı hatırlayın!: 2-0.

28 Ocak 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Köfteci Ramiz!‘’

İhsan Kalkavan’la Antalya’dan Kaş’a geçtik. Ertesi gün rotamızı Denizli, Akhisar, Bandırma ve İstanbul olarak belirledik. Eh Akhisar deyince Köfteci Ramiz’e uğranmaz mı? Uğradık. Patron futbola çok yakın bir dost ve köfte, piyaz harika bir sohbet. Laf lafı açtı ve sıra Duran’ın transferine geldi. Evet Sayın Sakaryalılar, Onursal Başkan, Köfteci Ramiz’e transfer teklif ediyor ve “Gel şu dükkanı Adapazarı’nda aç. Belediyeden de bir yer veririz diyor”. Bir iki yutkundum ve patladım “Ne başkanmış be... Köfteciden geçilmeyen şehre köfteci transfer ediyor.”Meğer o transfer de olmamış. Köfteci Ramiz bile, Adapazarı’nın köfte ustaları şehri olduğunu taaa oradan biliyor ve teşekkür ediyor. Onlar Levent ve Bağdat Caddesi taraflarını tercih etmişler. Duran, yol boyunca Susurluk’tan ayrancı, Kemalpaşa’dan tatlıcı, Bursa’dan İskenderci transferi girişimlerinde bulundu mu bilmem ama Sakaryaspor’un felakete gittiğini bilirim.Duran, şehrin bir futbol kenti olduğunu bilmez, ithal yöneticilerle kulübü idare ettirir. Hadi futboldan bi haber! Şehrin esnafından da mı haberin yok be birader? Lokanta ve köfteciden geçilmiyor, üstelik bu insanlar aynen Sakaryalı futbolcu ve futbol adamları gibi Türkiye’nin dört yanında takdir görüyor, Duran Sakarya için Sakaryalı’dan başka herkesten medet bekliyor. Vilayet mi? İşte bu nedenle yerinde sayıyor. Bir ileri bir geri! Aynen Sakaryaspor gibi, bir aşağıya, bir yukarıya! Niçin? İşe göre adam değil, adama göre iş felsefesi egemen olduğu için. Tipik Galatasaray modeli yani! Başkanların transfer modelleri bile birbirinin benzeri! Canaydın içi boş forma, Duran köfteci peşinde!Giray Bulak olayı teknik adam değerleri erozyonunun yüz karasıdır. Kahveci Arjantin’de futbolcu ararken (!) Biyediç gönderilip, Bulak getiriliyor. Ömer Bey, Bulak’ı istemeyince yuvasını yapma operasyonunu başlatıyor ve 30 günde hallediyor. Nasıl? Önce söz verilen transferler askıya alınıp hoca çileden çıkarılıp, konuşmak zorunda bırakılıyor. Son 10 gün telefonlarına dahi çıkılmıyor ve iş bitiriliyor. Millet hırsını aldı da olan Sakaryaspor’a oldu. 250 bini peşin verilmiş, 500 bin dolar kimin cebinden çıktı? Duran’ın mı, Kahveci’nin mi yoksa şehrin mi? Cevap verin. Vicdanlarınıza da! İftira edip günaha gireni kul da affetmez, Yaradan’da.Duran zihniyetinden sadece kulüp değil, şehir de kurtulmak zorunda. Başka çare yok.

25 Ocak 2007, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hayırlı olsun!‘’

Böylece içi boş transferlerinden biri daha gerçekleşti Galatasaray’ın. Öyleyse banada mı, ‘Hayırlı olsun’ demek yakışır? Yok canım! ‘Bu nasıl rezalettir?’ diye sormazsam olur mu? Hamit, “Schalke benimle sözleşme yapması gereken zamanda yapmadı, ben gideceğim ama gideceğim yer asla Türkiye olmayacak” diyor, iki başkan forma değiştiriyor! Keşke biri akıl etse ve Alman’a da içi boş bir ‘Arda Turan’ forması hediye edilseydi. Güzel olurdu!Adnan Polat işi bitirecekken olası transferi birileri önlemiş! Ver o zaman içi boş bir forma da Adnan’a devam etsin transfer yoluna... Bu kulüpte hiç kimse çıkıp da demez mi, “Arkadaş, bu ne rezalet?” diye. Naylon projeler Galatasaray’da, naylon transferler Galatasaray’da. Biz kartondan imal 12 milyon Dolarlık projelerden mide bulantısı yaşarken, şimdi de beterleri gündemde. Kulübün projelerden yediği kazık taraftarın umuru bile olmaz ama naylon transfer hikâyeleri tribünleri çıldırtır. Dalga geçilir elbette arasıra ama bu kadarı da olmaz ki.10 yıl öncesine kadar Galatasaray ciddi ve doğru yöntemlerle yönetilen, Kemal Onar ve daha nice duayenin kuruşuna halel gelmemesi için çırpındığı bir camiaydı. Ne oldu sonra? Müthiş bir başı bozukluk, savrulan paralar ve nemalanan eşler dostlar. İşe göre adam değil, adama göre iş uygulamaları ve savrulan Galatasaray paraları. Sonuç ortada; ‘batağa giden firma!’ Bir forma transferi eksikti, o da oldu. Dünya futbol tarihinin en tirajikomik alışverişlerinden birine imza atan Alman ve Türk münevverlerini kutlarım.Profesyonel Futbolcular Derneği’nin Mali Genel Kurulu’nu yaptık dün. Turgay Şeren ve Aran Kuran’ı iyi bildiğim emekleri ve gayretleri nedeniyle kutluyor, genç profesyonellere de derneklerine karşı daha duyarlı ve bilinçli olmaları gereğini işaret ediyorum. İnsanlar her zaman genç ve popüler kalamıyor, başka değerlere de ihtiyaç duyuyor. Geçmiş zaman futbolcularıyla beraber olmanın onurunu yaşarken Candemir Berkman, Şükrü Birand, Özcan Oal çok önemli sıkıntıları vurguladılar. Varujan Ağabey ve Garo yıllar sonra Berkman tarafından barıştırıldılar. Yılların Varujan’ı Garo’ya sevgi dolu bir tokat attı ve sonra kucakladı. Kulüp yöntem ve yönetimlerindeki kalite erezyonununa da ciddi bir tokat atabilecek yürek ortaya çıktığında çok şey düzelecek, biliyorum. Günümüz profesyonelleri yönetim klaslarının aynasıdır ne yazık ki.Ali Şen bu akşam Büyük Kulüp’te çok önemli bir yemek veriyor. Umarım bu tür girişimler medyada da hakettiği yeri bulur ve futbol dünyamız gerçek kalitesine kavuşur. Acil ihtiyaç var.

23 Ocak 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI