‘’Bu sesi duyun!‘’
Evet, Yeşil-Siyah sevdalıları gelecek sezon Süper Lig’de galiba bulunamayacak ama mesajları yankılanacak. Futbol kubbesinde baki kalması gerekli, Tatanga sedaları mutlaka doğru algılanmalı, elbette uygulanmalı. Bursa’dan, Trabzon, Sivas, Edirne, Antalya, Diyarbakır ve diğer tüm kentlerde yankılanan ‘Futbol sadece futbol değildir ama etik değerlere ve tribün huzuruna da, mutlaka öncelik verilmelidir’ çağrısını duysun herkes.Sakaryaspor’un ‘Abbas’ olduğu ocak ayında belliydi. Belliydi de umut fakirin ekmeği. Şu maçtan sonra bile ‘Acaba’ diyenler var ama bence bu iş halledildi. Nasıl? Yönetim marifetiyle elbette. Bakınız Levent Kızıl, kızıl ötesi işlere dalmamış. Burnunun dibindeki kalitesi belgeli, adamları almış. Ya Sakarya? Kıtalar ötesi işler peşinde! Arjantinlilerle ligi götürecekler. Ligi götüremediler, takımı diğer lige götürüyorlar! Futboldan geçtik hiç olmazsa tango öğretseler ya! Belediye müsamerelerinde işe yarar belki!Engin İpekoğlu’na bravo. Kızıl ve Çetiner’in takım gibi takım oluşturduğu yerde, eseri daha yukarılara taşımanın peşinde. Kestane kebabı yapar gibi, tatlı tatlı topu dolaştırıyorlar. Yüreği kömür gibi yanansa Sakaryalıdır. Ev sahibinde vaziyete isyan eden tek kişi var Evren. Fakat yetmez ki. Şık bir gol atıp 1-1’i sağlıyor, arkadaşları kıpırdamıyor. Kebabın ustası Bursalılar ama kralını yapan da Yeşil-Siyah giyen futbolcular! Hakan Sivriselvi sahaya da hakemliğe de yakışıyor. O ve ekibi kritik maçı şahane yönetti. İkinci yarı Bursa oyunu, alanında kabullenip adeta ‘gel gel’ yaparken İpekoğlu, Kaloğlu’nu oyuna attı ve havluyu da attırdı. Oysa ekibi 10 kişi kalmıştı. Sakaryaspor transfer politikasının son şekli ‘Baba’ Bırakın futbolu, iskele babası bile olmaz sandal dahi bağlanmaz. Bu kafayla bırakın ligi, hiçbir yerde de tutunulmaz.
‘’Önünü kesmek!‘’
Peki ya Gerets? Bırakın kesmeyi, önünü açıyor, ülkenin en seçkin futbolcularına yine gurbetin millilerini katıyorlar. Üstelik tribünler harika. Tesisler öyle. Para gani! Biraz gecikse de diğerlerine göre gani. Denizlispor’un bütçesiyle Galatasaray’ınki bir mi? Dünya çapını vazgeçtik sadece Türkiye, azıcık da Avrupa’da hak ettiği yere gelse diyoruz ama nerede?Galatasaray sakatlanma yaşanmadığı sürece daha 30’lu dakikalarda futbolcu değiştirmemeli. Cihan aksadığı için değil, forvetin arkasında üretim olmadığı için değiştirildi. Peki bunun böyle olacağı maç başlamadan önce görülemez mi? Koşuları, attığı toplarıyla Saşa oraların paşası. Ha! Biraz gönülsüz mü? Yapın gönlünü arkadaş. Tren kaçtı, kaçıyor. Gaziantep deplasmanını arızalı bitiren Cim Bom evinde de arızalı başladı.‘Sütlaç yerken dişini kırdı’ derler ya! İnamoto’nun vaziyeti de aynı olacaktı, olağanüstü kurtardı Mondi. Lig dibindekilerden Denizlispor’un oyun düşüncesinde ne fark var? Çekişiyor, yıldız oyuncu standartları nedeniyle bazen arıza çıkarıyorlar. Demek ki Kurtar’la, Gerets’in farkları oyuncu kadroları. O zaman önü kesik olan Kurtar demek ki. Fakat O işi bırakmıyor, uğraşıyor.Yusuf geçmiş zaman mimozası. Hayır orkidesi! Sever orkideyi hergele! İnce işi böylesine usturuplu yapan, topu nakış inceliğinde işleyen kaç futbolcu var? Olmadık çalımlar, hem geziniyor, hem oynuyor üstelik de zevk yapıyor. Uyanamadılar, uyandıklarında da geç kaldılar. Önce saldı, sonra boşa çıktı ve bıraktı: 0-1.Bırakmayan kim? ultrAslan’lar. Coşkuya ittiler, sahadakiler kıpırdadı ve Şaş’ın şahane vuruşu geldi: 1-1. Hepsi o kadar. Horozlar direndi, zaman zaman hücuma da çıkıp efelendi ve bitti. Bundan sonra gençlerin önünü kesmeseler bari! Çünkü şampiyonluğa ‘baş baş’ gibi.
‘’İroni ayoool!‘’
Önce Aydın Zeybek’e döndüm, “Hiç mi kalmamış?” “Yok ağabey fırça gibi değil ama idare eder.” Sonra Adnan Ersan’a sordum, “Çok ışıkta yok gibi gözüküyor ama var sanki” dedi. Saç kıymetli malzeme. Hele hele yaş ilerledikçe, her sabah sayım yapacak kadar kıymetli. “Size hiç kalmamış gibi geliyor ama bana öyle gelmiyor, hatta ustura vurulmuşların yanında Amazon ormanı gibi duruyor” dedim. Kadın bozulduğumu anladı. Güneş değil ama uyarısı fena halde çarpmıştı çünkü. “Üzülmeyin canım, İroni yaptım ayoool” demez mi? “Allah Allah ‘İroni!’ Ne demek lan bu?” diye düşündüm. Soran gözlerle Aydın ve Adnan’a baktım, onlardan tık yok, gülüşüyorlar. İyice huylandım, huzurum kaçtı. Bozuntuya vermemek için de, “O ironi denen şeyi ben de severim” dedim, kendime gelmek için denize doğru gittim.‘İroni’ kafama takıldı ya! İstanbul’a dönünce doğru gazeteye ve bizim bu işlerdeki bilgi bankamız Hüseyin Sakarya’ya, “Yahu baba, ne demek şu ironi denen şey?” “Bu, mizahla, ince ince dalga geçme arası bir şey. Yani ince ince yasemence!” dedi. Bu yaştan sonra ‘yasemen’ olacak halimiz yok ya! Rahatladım, ferahladım. Sonra doğru WC’ye, ayna karşısına. Gözlerimi kısıp baktım ve “Oğlum Oğuz bu saçlar seni 5-10 sene daha götürür, sonrası Allah kerim” dedim. O gün itibariyle sardı mı beni bir ironi merakı! Her an yapacak fırsat arıyorum.Neyse en sonunda nasip oldu. Önceki hafta futbolcular ‘Hospitıla gönderildiler’ diye yazmıştım ya! Bazı arkadaşlar alınmış. Elektronik postalarında ve sms mesajlarında kızgınlıklarını belirtip, “Neden hastane yazmadınız?” diyorlar. Belkide yukarıdaki paragrafta “Neden hela değil de WC var” diye tekrar kızdılar ve okumayı yarım bıraktılar. Neyse! O paragrafta, ‘Hastaneye gönderildiler desem, kim anlar?’ bölümü her köşeye hospitıl yazılmasıyla ilgili ince ince dalga geçmeydi. Yani ironi yapmıştım ama ben hanımefendiyi nasıl anlama güçlüğü çektiysem, bazı okurlarım da aynı sıkıntıyı çekmişti. Aşacağız arkadaşlar aşacağız! Daha milenyumun başındayız.“Milenyum” dedim de aklıma geldi! Şu Galatasaray 2000 yılında neredeydi, şimdi nerede? Kulübü Ömer Çavuşoğlu’na teslim etseler bu hale getiremezdi. Bunlar becerdi. Bizim Cüneyt de (Karakaya) dün ironi yapmış sanki. “Gerets gitsin, herkes kalsın” diyor. Şimdi bir sürü eleştiri de ona gelecek. Hatta, “Galatasaray düşmanı” bile diyebilirler. Bu nedenle açıklama yapmayı uygun gördüm. Cüneyt diyor ki, “Suç Gerets’in değil, icranın başındakilerin. Belçikalı da gitsin, yönetimdekiler de!” Son cümleyi ben uydurdum ama uydu galiba!Bir Arda oynamıyor diye kadroyu allak bullak eden teknik direktörden, onca gelire rağmen kulübü batıran zihniyetten, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez. Alta düştüm diye yerinme, üstteyim diye gerinme!!! Şey Kırkpınar meydanına gittim galiba. Ulan yine mi ironi, yine mi ironi!
‘’Kasaba zengini!‘’
Hayret bir şey, adı saraylı ama ya davranışları? Diawara, Nigris şef, Krita ve Zurita çalışkan garson! Mondi tarafına bol bol taşıyor, servis yapıyorlar. Sofrada elin ayağın bu denli dolaşıp yemeyince aç kalır, sahada yemedikçe de paçayı kurtarırsın! Yiyince mi? 3 puanı bırakırsın. Öyle oldu zaten.Mutlaka kazanması gereken, şampiyonluğu isteyen taraf Gaziantep sanki. Ev sahibi realist, baskılı, çabuk. Arıca oyun disiplinine, futbolcu özgürlüğünü de katmış, böylece ortaya keyif veren bir ekip çıkmış. Orta alanda kalabalıklaşıyor, ama hücum ve savunmadan dönen topları mutlaka kazanmaya çalışıyorlar. Faruk ve Ekrem teknik kapasitelerine fizik güç yükleyince, sahanın çok bölümünde mücadelenin içinde.Galatasaray’da bir tuhaflık var. Kimileri taştan ekmeğini çıkarıp zengin olmuş ırgat, kimileri de bunların hovarda çocukları! Mondi, Sabri, Song, Tomas, Orhan Ak topu kazanana kadar anaları ağlıyor. İlerdekiler de ‘Görmemişin oğlu olmuş, tutmuş koparmış’ misali topları ziyan ediyor. Başlangıçta olmasa da, olgunlaşınca işe yarar belki korusana oğlum! Bırak pozisyon gelişsin. Arkadakiler iyi adam ha! Bu harcamaya babaları olsa döver.Hiç çalışmadan bonkörlük yapanlar gitti, Hasan Kabze ve Aydın geldi. Olması gereken, geri dörtlünün önündeki bölgede önlem almak. Yapmıyor ve arkadakileri nihayet delirtiyorlar. Görmüyor musun Gerets? Sonraları Kabze ve Aydın’ın oralardan top çıkarma çabasını izliyor, onlar mı akıl etti, birisi mi söyledi? Bilmiyorum. Okan gecenin fair adayıydı, Faruk onu da çıldıttı. Bu asabiyette rakibin su vermemesi (!) gerçeğini görmezden mi gelmeli?Tedbil-i mekan ferahlık yaptı, ama Gaziantep adına! Veysel köşeye bıraktı: 1-0.Haftanın menüsü ‘Aradaki puan farkı kaç?’ tartışması konusu! Gerçek mi? Rakibin alıp başını gideceği hususu...
‘’Bana inan!‘’
İki sevgili örtünmeye çalışırken, zampara koca karısına aynen şöyle der: “Karıcığım gözlerine inanma, bana inan!”Vestel Manisa galibiyeti sonrası Gerets, “18 aydır buradayım. Her şey yazılıp çizildi. Neye inanıp inanmayacağımı bilmiyorum” demiş. Hoca neye inanıp, neye inanmayacağı türü bunalıma girmemeli, bana inanmalı. Çünkü onun gördükleriyle, benim söylediklerim aynen örtüşüyor, yani baskın yiyen koca değil, şahit olduklarını aynen yansıtan biri konuşuyor.Gerets’in geldiği günden itibaren en büyük sıkıntısı vazgeçemediği inadı. Kafasına taktı mı, önce taktığı, sonra takımı, en sonra da kendisi kavruluyor. Oysa Belçikalı konumu gereği öncelikle Galatasaray çıkarlarını düşünmeli ve bu yönde hareketlenmeli. Profesyonellik kitabında, “İlle de benim dediğim olacak” diye yazmaz. “Kurumun başarısı gereği neyse o yapılacak” diye yazar.Öncelikle şuna inan Gerets, Galatasaray kadrosu Süper Lig’in en deneyimli, en inançlı, en yetenekli ve gerçek Cim Bomlu sporcularıyla donanımlıdır. Üstelik hiç bir teknik direktöre nasip olmayacak şekilde, altyapıdan gelen süper yıldız adayları kaynaklıdır. Ergün, Okan, Emre Aşık, Hasan Şaş, Hakan Şükür, Ümit Karan, Mondragon, başarıları belgeli üst düzey sporcular. Üstelik hepsi adam gibi adamlar.Ya diğerleri? Tomas, Song, Orhan Ak, Necati, Ayhan, İliç, Tolga, Sabri, Hasan Kabze, Cihan... Bunların içinde milli forma giymeyen, klası tartışılacak, ustalığı kiloya vurulacak adam var mı? Bakalım gençlere, Aykut, Fevzi, Mehmet Topal, Carrusca, Mehmet Güven, Ferhat, Aydın, Arda... Şu isimler arasında, şimdiden yıldız olanlar ve şans bulursa hemen ışıldayacaklar var mı? Var. Hadi yetmedi! Peki Kayseri ve Gaziantep’teki ‘Uğur’lara, Özgürcan’a, Oğuz’a, Erkan’a, Volkan’a ve diğer Aslanlar’a ne demeli?İnamoto kardeşimi sana bırakıyor ama söylemeden de geçemiyorum... Ergün’ün oraya pabuçlarını koysan daha iyi oynar. Pas yapar, çalım atar, oyunu yönlendirir, pembe pembe renklendirir. Mehmet Topal, Mehmet Güven geleceği bu günden zirveye doğru şekillendirir. Cihan’a sağbekte zorlanırken baktıkça, hele hele solda harcandığında yüreğim kavruluyor, Uğur Uçar’ı başka formayla, Ferhat’ı kenarda gördükçe de! İki kere kavruluyor. Aydın şu anda bile ülkenin en iyisidir. Özgürcan’ı görmüşsündür! Bir şey demiyorum. Ama merak da ediyorum Kayserispor başka ligde ve başka ekiplerle mi oynuyor, yoksa Galatasaray’ın rakipleriyle mi oynuyor?Bak Gerets! Gördüğün doğrulara inanmıyorsun, uyandırıyorum, uyanmıyorsun, o zaman niye şikayet ediyorsun?
‘’Çatırtılı gece!‘’
Çatırtılı geceydi yani! Henüz dakika 5 yere serilen sayısı 5, hospitıla sevk edilen sayısı da 2... Yetmez mi? Necati omuz kısmından gitti, az sonra Kalabane yere serildi. Pistte onarım için bekletildi. Olmadı galiba o da hospitıla gitti. ‘Hastane mi?’ Öyle desem kim anlayacak!Galatasaray kazanma arzusunu yansıtırken, Manisa Vestel de ‘Amman kaybetmeyeyim’ korkusunu belli ediyor ve bu hal onları olumsuz etkiliyor. Kötü oynuyorlar. Hep söylüyorum, millet dalga geçiyorum zannediyor, ‘Arkadaşlar Cim Bom serbest vuruş kullanırken, kale arkası tribününde bulunanlar için ciddi hayati tehlike var. Felaket başa geldikten sonra mı uyanacaksınız? O mahalde bulunan cemaate kask dağıtın diyorum... Kask.’Okan’a nihayet uyandı biri! Top kazanıyor, doğru yere atıyor, çalım atıyor, oyunun yönünü değiştirebiliyor. Daha ne yapsın çocuk? Arda ve Sabri mükemmel, Ümit usta kere usta golcüydü dün gece. Vestel ceza alanında Selçuk Karan’ı kovalıyor, topa mopa bakmıyor. Sonra Karan’ı kaybetti, topu zaten kaybetmişti! Onca uzun arasından golcü kafayı şahane vurdu 1-0... İliç azıcık kıpırdayınca, ne hünerli futbolcu olduğu çıkıyor ortaya. Dün gece da kıpırdadı ve kıpırdattı. İkinci yarı Arda, Şasa Paşa’ya mükemmel pas attı, İliç’te topu kızarmış soslu piliç nefasetinde Karan’a uzattı ve 99 numaranın 10 numaralık vuruşu 2-0... Dakika 70 sanki iş bitmiş! Evet golcünün bu geceki ikinci golü tek kelimeyle enfesti. Sonra ‘Azdı bu çocuk’ dedirtircesine attı mı 4üncü golünü? 4-0...Kaledeki Mondi’den, Tomas ve Song’a. Orhan Ak’tan Kabze’ye ve de İnamoto’ya, İlle de Carusca’ya herkes işini çok güzel yaptı. Zor geceden üç puanı çıkardı. Önce kemiklerin çatırdadığı gecede, Vestel Manisa’nın çatırdısı hospitıl değil, teknik servis vakasıydı!
‘’Yanlış otobüs!‘’
Kadını yolculuğa eşi gönderdiyse, milyonlarca koca ‘Nasıl becerdin Allah aşkına? Reçeteyi bize de yazsana’ diye başvurur. Hatta, formülü pazarlama yöntemiyle, Bay Beuraheng dolar milyoneri dahi olur. Otobüse bindirip kadını 25 sene zayi etmek büyük ustalık be! Bizdekiler tabuta koyuyor ve kendini de, kadını da ebediyyen yakıyor. Oysa ne mapus riski, ne cinayet sonrası vicdan azabı, ne de cinnet gazabı. Temiz iş.Bay Beuraheng’e ilk başvuruyu Türkiye’den Serdar Turgut’un yapacağını düşünüyorum. İkinci de ben olurum sanırım. Bir otobüs yetmez ama! En az beş adet organize edecek, sonra postalayacaksın. Evet bu ülkeden 250 kişi 25 yıllık seyahate gönderilse, spordan siyasete, bürokrasiden medyaya büyük rahatlık olur. Memleket sadece rahatlamaz, kurtulur. Vallahi de kurtulur, billahi de kurtulur. Ne AB, ne ABD, ne bilmem ne vakıfları, ne de sosyal dernek platformları çıtını bile çıkaramaz. Soracaklar ‘Kayıp mı?’ Cevap verilecek ‘Kayboldu’, ‘Nasıl kayboldular, kim biliyor?’, ‘Bay Beuraheng biliyor!’Sakaryaspor-Konyaspor maçı için Adapazarı’na gittim. Tribün basamaklarını çıkarken iki ‘Yanlış otobüslük’ gördüm. Eyvah ‘Yandı Sakaryaspor’ diye düşünmediysem ne olayım? Sahada Dr. Eyyam beceremedi, onlar becerdi! Be birader Türkiye’de, Tatangalar kadar çirkinlikten uzak kaç taraftar grubu var? Örnek göstereceklerine, zorla kulp takmaya çalışıyorlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu çocuklara infaz yaparsan, ülkede kaç açık stadyum kalır?Robotçelik yüklenen program gereği Sakaryaspor’u infaza soyunmuş, ben de antenini çekip hatırını sormuştum! Şimdi aynı kimlik sık sık Adapazarı’na gönderiliyor ve negatif elektrik saçıyor. Eğer Muhtar Kabasakal’a güveniyorsa yanılıyor. Manavlar yavaştır, yavaştır da yavaş atın çiftesi de pek olur. Askerlik arkadaşını sever ama hakkaniyeti ve şehrini her şeyden çok sever. Programına parmak sokmayı beceremese de, bir tepükte ayarını bozar.Haluk Ulusoy’a kızıyorlar! Neden? Anlamak mümkün değil. Başkan etrafındaki tüm dostlarını temizledi. Kendisini alaşağı etmek isteyenleri baş tacı etti. Trabzon’un vaziyeti belli. Fenerbahçe aldı başını gitti. Daha ne yapsın? Daha ne yapsın Ulusoy Başkan? Bakan Şahin ikide bir Başbakanlık Teftiş Kurulu’na başka meselelerden gideceğine, bu konularla ilgili gitsin yeter. Soru başlığını da vereyim ‘Güvendiğin dağlara karlar mı yağdı, hayalin ne yaptı?’Bülent Uygun şehrinde bu hafta, Mecnun Odyakmaz Türkiye’ye ‘Adam nasıl kazanılır?’ dersi veriyor, başta Sakarzon’lular seyrediyor. Erciyes tepelerindeki Bülent Korkmaz’ı da, SMS ustaları! Beş otobüs yetmez! On tane lazım... En az on tane on...
‘’Ağzı olan!‘’
26 Kasım 2006 Pazar günü ne yazmışım ben? “Yaptığım hesaplar kalan üç haftada Galatasaray 7, Fenerbahçe 3 puan kazanır şeklinde. İlk etap tam umduğum gibi geçti. ‘Daha çarşamba akşamı 3 yiyenler için nasıl olur da böylesine iyimser olabilirsin?’ diye düşünebilirsiniz. Ama futbolu çekici yapan da böylesi hesapların bazen cuk oturması. Beklentim bu. Başka düşünceler üretenlere de saygım var elbette.”Evet Yalçın ‘görüş’ diye başladığın, ‘medyum’ sıfatı yakıştırdığın ve ‘iddiasının altında kaldı’ diye tanımladığın vaziyet bu satırların neresinde? Anlat da bilelim.Sonra neler var? Bazı düşüncelerimi okurla paylaşıyor ve devam ediyorum ‘Demirlek’le ilgili söylemleri, ne denli panik yaşadıklarının göstergesidir. Bu vaziyet futbolculara da yansıyacak mutlaka. Benim hesaplar tutabilir yani. Tutmazsa da mühim değil. Adam eve gelmiş karısı cilve yapıp duruyor. Bakmış kurtuluş yok seslenmiş, “Hanım sobanın üzerine bir çaydanlık su koy. Ettük ettük, edemedük çay içerüz!”Şunu da iyi bilmeni isterim Adnan Polat ile yegane ortak paydam ‘Atatürk sevgisi ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ülküsüdür’ Ayrıca ‘Fenerbahçe’nin başarısız olması; gönülden istekleri’ deme. Bu ülkeye hizmet eden kurumların başarısız olmasını isteyecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şerefsizdir, haysiyetsizdir, haindir. Ama birbirleriyle yarışmaları esnasında taraf olmak, kendi kurumunun başarısını arzu etmek de son derece doğal, başarı ve daha üst standartlar için de gereklidir. Etik ve dürüst olmak şartıyla elbette.Yazımın son bölümünde de, Galatasaray tribünündeki kötü tezahürat nedeniyle, şöyle bir bölüm var Yalçın, ‘Bir kısım tribün sakini 6 Kasım’ı hatırla, titre ve kendine gel. Zafer küfürle değil, doğru davranış, doğru futbolla kazanılır. Unutma!’ Bu bölümdeki mesajı algılamalı ve yansıtmalıydın.Ben yazılarımı yazarken hem eğleniyor, hem de düşündüklerimi okurumla paylaşıyorum. Tarzım bu. Ayrıca medyum mudur nedir? Öyle bir tanıdığım da yok. Yani değiştirmem gereken bir şey yok. Ama sen kafanı değiştirsen iyi olacak. Çünkü bu değerlendirme standartlarınla, çevre kirliliğine katkın artacak.Not; Sevgili Hayri Kozak Ağabey’ime geçmiş olsun diyor, sağlık dileklerimi gönderiyorum.