Arama

Popüler aramalar

‘’Karışık pizza!‘’

Galatasaray sofrası aslında Fransız kültürü ürünü ama son 10 yıl imalatları, adeta İtalyan karışık pizzasının berbat kopyası. Evet, idari ve teknik yönetimin karman-çorman işleri mide bulantısı, baş ağrısı yapıyor. Sonuçta günahsız milyonlarca Galatasaraylı’yı da maalesef zehirliyor.Rusya ve Putin’i bilirsiniz. İşte bu ülkenin Gazprom’u başkandan izinsiz gaz çıkarabilir ama Canaydın’ın Gürcan ve Ergün ikilisi, başkanlarının bilgisi harici gaz bile çıkaramaz. Aksini iddia edebilecek var mı? Evet bu ikili, ‘Kulüp kimindir?’ mealinden bir açıklama yapıyor ve Galatasaray’ın zaten dertsiz (!) başına yeni bir tartışma ortamı açıyor.“Birlik olalım” diye diye Galatasaray’ı paramparça ettin Özhan ağabey. Şu kritik dönemde oyuncağını paylaşamayan çocuklara dönüşmenin ne alemi vardı? Lise’nin etkinliğini, gücünü ve kulübün bugünlere gelişindeki emeğini inkâr için, Galatasaray’ı hiç tanımamak lazım. Elbette ‘mektepli’ adı altına sığınan yamukları da görmek lazım! Bu arada gerekli gereksiz bu gücü dışa vurum rahatsızlığı niye? Erk zaten elinizde. Liseli olmayan Galatasaray gönüllüleri, zaten kulübün emrine amade... Ama keyfinizin değil; kulübün! Rahatsızlık yaratan mesele o mu yoksa?Bu yapıyı kuran, geleceğinizi hazırlayanlar, sizin yaptıklarınızın aynısını mı yapmıştı? Geçmiş zaman kahramanları, dünyanın en çağdaş kurumlarından birini yaratıp, paha biçilemez arazilerin sahibi yapıyor. Oysa şimdi en “Galatasaraylı’yım” diyenler bu serveti bitiriyor. “Yıllardır yönetimlerdeyim, 5 senedir başkanım. Her şeyimi Galatasaray sayesinde kazandım. Bu kulübe borcum çok” diyorsun. Bunca yılda ne kazandırdın? Söylemiyorsun! Gördüğüm kadarıyla değerlerin büyük bölümü, senin söz sahibi olduğun dönemde bir bir gidiyor. En önemlisi kulübün öncü kimliği, güvenilirliği, ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ felsefesi bitiyor.Sevgi, saygı ve dayanışma kültürünün hakim olduğu yerde, şimdi medya yoluyla kendi fertlerine sataşma var. Yanlış söylem ve yöntemlerinizle ‘Liseli’ gerçeğini ne denli yorup, erozyona uğrattığınızın nasıl olur da farkına varamazsınız? Lise’yi tribün hedefi haline getirmenin alemi var mı? 100 yıldır böyle şey yaşandı mı?Türkiye’nin en büyük ihtiyacı bütünlük anlayışının pekişmesiyken, Canaydın ve ekibi tribünler ve liseliler karmaşasını da gündeme getirdi. Bir bu eksikti! Şimdi ultrAslan’a büyük görev düşmekte bence. Galatasaray’ın bütünlüğünü sağlama adına gerekeni yapmalı ve Lise’nin de, tribünlerin de, dünyanın her köşesindeki Cim Bom gönüllülerinin de aynı ülkü, tek dava peşinde birleştiğini kanıtlamalı. Devir, büyüklerin (!) başaramadığını, gençlerin başarabilmesi ve doğru örnek olması devri.‘Birlik olalım’ sözcüğünü mutlaka uygulamalı Galatasay camiası. Ama Canaydın’ın “Birlik olalım”ı gibi değil, doğru haliyle. Aksi halde barışık Galatasaraylı kalmayacak, olan 500 yıllık ocağa olacak!

13 Mart 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tadım kaçtı‘’

Güzel oyundu aslında ama tadım kaçtı. Gencecik çocuğun ‘çat’ diye ayağının kırılması, herkesi buruklaştırdı. Arda ve Musa Büyük’ün topu kazanma mücadelesinde Trabzonlu ayağını öyle bir savurdu ki, tekmelik bile para etmedi. Yazık oldu Musa’ya. İnşallah bir an önce sahalara döner. Geçmiş olsun, tez şifa bulsun dileklerim Musa içindir.Trabzonspor daha derli toplu ve topa sahip taraftı. Galatasaray orta alanda ipleri eline alamadı, kolayı seçip forvete lop toplar attı. Hakan Şükür, Trabzon’un uzunlarına rağmen bunları indiriyor fakat arkadaşları bindiremiyor! ‘Şunlara kim sahiplenecek ?’ derken, nihayet oldu ve dönen topa Arda şıp diye vurdu: 1-0Gol sonrası Cim Bom’un yüreklendiğini ve daha içten mücadele etmeye başladığını gördüm. Tomas hemen her bölgede var. ‘Koşmaya doyamıyor adeta’ desem abartmış olmam. Bu arada normal temposuna dahi çıkmayan bir iki Beyaz formalı da var. Ehhh bu kadar beklendi, biraz daha beklenir. Tatile çıkınca tam dinlenirler! Sabri yürekli çocuk. Attığı şutlarla tekeden süt çıkarmaya uğraşsa dahi!Emre her geçen 90 dakika kendine geliyor ve performansı yükseliyor. Ergün en unutulmaz maçlarını, sol önde oynadığında çıkardı. Arda’nın da, emektarın da daha verimli olacağı pozisyonları Gerets bakalım ne zaman keşfedecek? Bekleyelim görelim. Israrla söylüyorum, tekniği mükemmel Ergün, forvete yakın orta saha veya ön libero gibi oynasa, her maç en az iki gol asistinin kahramanı olur. Erdinç Sakaryaspor savunmasını içten pazarlıklı haliyle dağıtmıştı! Aykut’u da dirseğiyle. Hadi Demirlek kaçırdı. Peki Ulusoy nasıl uyudu? Şimdi de Galatasaray’lılar ‘Ulusoy istifa’ diye bağırsa haksız mı? Hakem istifa mı eder, yoksa düdüğünü TFF’ye mi asar? Evet Erdinç önce dirseği, sonra kafayı vuruyor ve 1-1...İtiraz faslı bitti, Galatasaray’ın sakin sakin gol arayışları bitmedi. İliç 2-1’i getirdi. Galatasaray için tombala bitmişti, birinci çinkoya devam!

12 Mart 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Allem-kallem!‘’

Galatasaray zorlu Trabzonspor maçını allem eder geçerse Canaydın, “Ben başarılıyım demiştim gördünüz. Birlik olalım. Hiç olmazsa bundan sonraki yönetim toplantılarında, hepimiz bulunalım. İyi yoldayız, iyi oynadık, şampiyon olacağız, iyi akşamlar” der ve evine gider. Elbette maça gelirse ya da tansiyonu müsaade ederse! Aslında bu ve benzeri söylemler hikaye. Galibiyet ancak roll-on etkisi, tribünlerde ise sanal bayram yapar. İki üç oyun sonra da, kötü kokular yine ortaya çıkar. Çünkü Canaydın ve Gerets dayanışması, mektepliler kaçışması, mektepsizler infazı takıma yansımış, ipin ucu kaçmıştır. Galip gelebilirlerse, Galatasaray’ın en yakın hedefi Şampiyonlar Ligi, yani ikincilik olabilir ancak. Kimin neden oynayıp, neden oynamadığı bilinemeyen (!) yerde, 17. tarihi şans göz göre göre heba edilmiştir çünkü.Diyelim ki, ‘Trabzonspor kallem etti ve ASY’den geçti!’ İşte o zaman başarılı başkan ve yöneticileri, elbette teknik ekibi, danışmanları, danışmadıkları puan cetvelinin alt tarafına bakacak. Biri, “Şu ve bu puanları kaybetmeseydik, şampiyonduk ama ümidimiz sürüyor, çünkü biz Avrupa Fatihi’yiz” diyecek. Taraftar da, “Halamın bıyıkları olsaydı amcam olurdu ama yok!” cevabını verecek. Cim Bom yenilirse UEFA’ya katılabilmek dahi mesele olur. Galatasaray’ın olmadık puanları kaybeden, maddi manevi gidiş olmayan gidişinden idari ve teknik kadronun ‘yolcu’ bileti çıkarsa, başarı ümidi bir sene sonraya taşınacak. Kalırlarsa da taşınacak ama bu ekiple artık iyice belli ki başarı asla olmayacak.

11 Mart 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teneşirci başı!‘’

Sakarya zaten fişinin çekilmesini bekleyen mevta sanki! Dün gece fişi çekilmek istendi, hatta Sağlam selasını bile verdi, üstelik teneşirci başı da suyunu dahi ısıttı. Olmadı. Hakan Özkan hakem sıfatıyla geldi zannetmiştim, o başka icraatla uğraştı. Maça icabet etmeyen Duran, belki de Orhan Cami’ye gidip saf durmuştu erkenden. Haber vermişlerdir, ‘Daha vade dolmadı, sen şimdilik nafileye dur!’Sahasında hep yenik başlayan ev sahibi, bu kez tersini yaptı, galip başladı. Aslında ilk kez böylesine derli toplu ve soluk almaya niyetli. Cangele ayağının burnuyla murnuyla vurdu ama gol oldu: 1-0. Eskisi gibi eveleyip gevelese olmazdı. Daha sonra Sağlam, Özkan’a yıkama nasıl olur(!) öğretiyor ve hakem kolları sıvıyor. Bırakınız öpücüğü, buse bile sayılmayacak pozisyona ‘faul’ diyor. Topuz, Martinez’in adeta gözüne çakıyor ve 1-1. Az sonra bir topu da rakibin ayağına bırakınca, Kayseri pastırması gibi yalamadan yutturuyorlar tabii.‹kinci yarı Sakaryaspor’un daha da kıpırdadığını görüyor, Cangele’nin biri penaltıdan, diğeri kale sahası köşesinden 2 golüyle şoka giriyor Kayseri: 3-2. Bu mevta nasıl canlandı? Sağlam sessiz ve sakin bu devre. Arada Recekantoron mu içti ne? Uyuşuksilin zerk edildiğini zannettiğim Martinez, bir pozisyonda mükemmel kurtarınca ‘Tamam tesiri geçti’ dedim ama yanılmışım. Yedi golü yine oldu 3-3.Sakaryaspor’a 75 bin dolar kümede kalma primi itici güç olurken, Kayserispor’u da yükseklik korkusu sarıp sarmalamış. Aynen Konyaspor gibi. Bildiğim, tanıdığım takım yoktu ortada. Alıştığımız doğru örneklerden hiçbiri yoktu. Usta Ragıp, Topuz Mehmet, Erdal Güneş ve Uğur Uçar aklımda kalan etkili adamlar oldu.Sakaryaspor ligi kaybediyor ama Hüseyin Tok ve Mehmet Uslu’yu kazanıyor. Teselli değil, büyük ikramiye olur bu çocuklar. Ya santraforlar? Graf ve Baba rakip kale sahasında öyle toplara vurdu ki, bırakın Kayseri kalesini, kendi kalelerine dönüp gitmedi diye şükrettim.Beraberlik yaramadı iki tarafa da...

10 Mart 2007, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dalga mı geçiyor?‘’

Gerets Galatasaray ile acaba dalga mı geçiyor? İlk aklıma gelen bu. Türkiye’nin en yetenekli ve derinlikli kadrosundan bunca zamanda doğru dürüst takım oluşturamayan teknik adama ne denir? ‘Başarılı’ sıfatından başka akla ne gelirse! Belki ‘işbilen’ de denilebilir. Uyar mı? Uyar. Gelin şöyle geçmişi biraz analiz edelim ve akıl yürütelim.‘Birlik olalım’ sloganının yılmaz bekçisi Canaydın, Galatasaray’ı parça parça etti. Yönetim içinde başkancılar, Adnan’cılar, müstakiller, mektepçilerin Özhan’cı olanı, olmayanı ve tek olaya taraf olduğu pencereden çok sesli bakanı! Başka? Danışmanları, sınıf arkadaşları, hısımları, kaldıysa da dostları!Belçikalı akıllı adam. Sadece gerekeni yapıyor! Nasıl mesela? Sormuştur mutlaka, ‘UEFA şampiyonu kadroya ne oldu?’ ‘Paramparça oldu.’ ‘Nasıl?’ ‘Önce hocasını yediler, sonra iyileri derdest ettiler ve bitirdiler.’ ‘Başka?’ ‘Lucescu diye bir Rumen geldi. Eskilerle, kiralık toplamaları harman etti. Sonra Süper Kupa’yı kazandı, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale uzandı. İkinci sene takımı şampiyon etti ve o da yendi!’ ‘Yendi mi? Oh my god!’Bu bilgilerle donanımlı bir teknik adam, hiç doğru iş yapar mı? Yanacağını (!) bilince, elbette Avrupa’da nal toplayacak, ligde, Kupa’da sürünecek ve başarı kazanması olanaksız 11’leri sahaya sürecek. Tüm bunlar yeter zannederken, Fenerbahçe’nin son gün duvara toslaması mı? Hocanın kendi kontrolündeki bir gelişme değil, sadece kaderidir!İstikrar(!) devam ediyor ve komik işler sürüyor. ‘Galatasaray iyi direnmiş, güzel mücadele etmiş!’ Evet, Beşiktaş yenilgisinin teselli ikramiyesi budur. Hadi Canaydın arazi işlerine konsantre, aklına gelmedi, Polat senin de mi gelmedi? Galatasaray, Beşiktaş veya diğer rakipleri karşısına direnmek için mi, yoksa yenmek için mi çıkar? Avrupa markasını getirdiğiniz nokta bu mu? Taşra takımlarının, ‘İyi direndik, mücadele ettik ama yenildik’ savunması standartlarına Galatasaray’ı da kavuşturdunuz sonunda. Bravo!***Kulüp iyi bile değil, hiç yönetilemiyor. Takım paramparça, yönetim öyle, antrenör şöyle, yardımcısı böyle! Bu yapıdan başarı çıkmaz, utanılası üretimler çıkar. Geçmişte diğer rakip futbolcularının sunmak zorunda kaldığı talimatlı televizyon senaryolarını, şimdi kanlı canlı dinliyor ve ‘Galatasaray neydi? Ne oldu?’ diyorum. Bu yapı bu hale gelmeye layık mıydı? Problemlerinizi gidermeyi beceremiyorsanız, hiç olmazsa saklamayı becerin. Ya da kulaklıklarınızdaki pilleri değiştirin!Kadın sinemada, “Kocacığım az önce sessizce gaz çıkardım” demiş. Kocası da, “Ne sessizi? Sen şu kulaklığındaki pili değiştirsen iyi olacak galiba!” cevabını vermiş.Ben dalga geçmiyor... Üzülüyorum. Milyonlarca Galatasaraylı gibi.

06 Mart 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Peygamber devesi!‘’

Yabancı teknik adamların futbolumuza yararı yok. Kulüplerin dolar saçıp, batma noktasına koşmasına el veren kimliklerin, sahneye koyduğu neydi? Futbol mu? Hangi plan, ne çeşit proje ve uygulama? İkiside sezon başından beri futbolculara ‘Çirkin balo kızı’ muamelesi yapıp itelemiş. Sonra ‘Hadi gel! ‘Galatasaray ve Beşiktaş kadrolarını yıllar boyu gözü kapalı sayardınız. Ya şimdi? Her hafta takımın yarısı değişmezse, adamlar mutsuz.Olan bitene bakıyor ve mister mi, mösyö mü, herr mi? Her neyse, sıfatlarını tek tipe çevirip ‘Peygamberdevesi’ demek doğru olur diyorum. Dişi peygamberdevesi! Kulüp büyüyüp, gelişip yaptığı işten zevk alacağını zannederken kafası kopuyor, farkına varamıyor. Galatasaray’ın ligin en geniş ve kaliteli kadrosuna sahip. Ama bu yapı bir kez dahi doğru dürüst sahaya çıkamaz mı arkadaş? Sen sporcuları kaprislerine kurban et, sezon boyu çürüttüklerini kritik maçta infaza hazırla. Diyecek ki ‘İşte oynat dedikleriniz!’ İktidarını dolmalarla sürdüren kafaya, dolmalarla iş yürüten(!) kafa.Orta alanda karşılıklı çok top kayboldu. ‘Kenardakiler de yetmez, kamyonetle takviye getirseler bari!’ dedim. Ne o? iki büyük karşı karşıya! Ayhan ve Okan iyi oynuyor ama sezonda sadece iki kez buluşanların üretimi de, bu kadar oluyor. Mehmet’e Erciyes maçında güvenme, Beşiktaş karşısında güven. Hadi canım sende, çocuğun yüreği sanki teneke. Cim Bom mücadele eder gibi gözükürken, Necati heveslendirdi sonra Bobo ‘Realite budur’ dedi 1-0 Savunmanın adam paylaşımı defosunu boş verip, derbiyi hafife alan Gerets’e ‘Bu ayıp senin’ denmeli.Belçika’lının geçen sezon ‘Alınmasın’ diye direttiği, formayı esirgediği Emre ve 1-1 Galatasaray’ın yabancıları(!) birbirine alıştıkça daha iyi gibi. Puanı ‘Mondinin elleri kurtardı’ zannedilirken, Mehmet’in eli götürdü. Penaltı ve 2-1Ne lig, ne kupa ama Canaydın ve Gerets var ya! Daha ne olsun?

04 Mart 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Alışveriş kesat!‘’

Belki de Seyrantepe gibi, hükümet kararıyla bloklar arası yeşil alan fazla bırakılınca, pas üretimi azaldı! Daha önceki oyunlarda da, defolar sırıtmıyor muydu zaten? Bu vaziyette, Bülent Korkmaz tarzının etkin olduğu da bir başka gerçek elbette. Kayseri Erciyespor Korkmaz’la, Gaziantep Belediye Kaya ile ivme kazanıyor. Cim Bom mu? Bırakınız yerinde saymayı, geri gidiyor. Gerets’e bir hastalık geldi! Maç başlıyor ve 30. dakikada mutlaka oyuncu değiştiriyor. Bu kez Mehmet Güven’dir kurban. Maçı önceden analiz edip, ona göre sahayı çıkmayı beceremeyen Belçikalı, bir yıl daha kaldı. Mübarek olsun. Al sana Orhan Ak! Sakatlandı. Bu maç kupa yarışması, uzatması muzatması yok mu be birader? Hasan Kabze forvete etkinlik getirdi de Karan’ı kendine kim getirecek? Onca kolayı kaçırdı, penaltıyı da! Polat’ın ‘Gargarin’ şurubu yetmiyor, ‘Adnanprin’ denense mi? Arda konuşuluyor ‘Kötü’ diye. Oysa bu çocuk aynı çocuk. O’nu işler hale getirecek sistemi, üretmekle görevli birileri olmalı. Arda’nın kanalları tıkandı, teknik yönetim çare bulamadı. Orkun ve Eren de alt yapıdan yetişme. Genç kaleci penaltı kurtardı, Cim Bom’u çaresiz bıraktı. Yani? Şahaneydi. Timuçin’in ebadı Çin, futbolu Brezilya standartlarında. Peki bu Çin tipine, bir Japon orjinlinin ara sıra da olsa ‘Nereye’ diye sorması gerekmez mi? Gol ümidi Ümit öyle yerlere vurdu ki, Lazarov’a taş, Gerets’i de çileden çıkarttı.Cihan da girdi. Reis mi? Mondi sakatlanmasın diye Eyüp Sultan’a duaya gitti. Bu arada 90 dakika bitti, çile bitmedi. Arda bir teke tek uygulamasıyla 1-0 yapınca, Tomas sanırım ‘Hak yemeyelim’ diye düşündü ve derhal İlhan’ı indirdi. Penaltı. Lazarov ve 1-1.Erciyesspor’a helal olsun. Çatır çatır oynadılar ve turu aldılar. Gerets karmaşası imalatından, ancak cacık olur. Mesele budur.

28 Şubat 2007, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray kurtulmuş!‘’

Özhan Canaydın reis olmak için yıllarca hazırlandı, kazandı. İletişim seminerleri, vagonla verilen sözler ve sonuç fıss. Neden fısss? Çünkü reis çadırına kapanmış ve üç okul arkadaşı, beş hısımla kulübü yönetmeye çalışmıştır. Koskoca Galatasaray yürür mü böyle? Yürümez! Kapalı kapılar ardında kulüp Irak’tan iyi, Afganistan’dan hallice gelir. Hepsi o. Vaziyeti anlamak için, ille de NATO mu inecek meydana?Galatasaray’ı idrak adına, reisin makosenlerini giymeye gerek yok ki. On yıldır anlatmaya çalışıyoruz. Önce sıkıyordu, sonra temel çivileri oluştu. Ardından da fore kazık gibi yanlış imalatlar bırakın ayağı, boyu aştı. Doğan Hasol mesleği gereği kazıkların ne denli tehlikeli olduğunu görüyor ve heyelanı işaret ediyor. Eşref Hamamcıoğlu da gıda sektöründe uzman. Dolmaların (!) zehirleyeceğini bilir elbette. Kulübün doğru yönetildiğini ve geleceğinin aydınlık olduğunu iddia etmek, aymazlığın daniskasıdır. Banka kucağına oturtulan kasa, sadece satış projelerinin yatırıldığı masa, batağa giden sonun belgesi değil de ne?Galatasaray kurtulmuş (!) nasıl? Riva satılıyor, ASY gidiyor, Seyrantepe geliyor! Florya portföye ilave ediliyor. Peki tüm araziler elden çıkınca ne olacağını söyleyebilen, ileriyi gören var mı? Takıma 91 milyon YTL değer biçmek, futbolcuların satılıp şubenin kapatılacağı işareti mi yoksa? Demiş ya biri, “Okullar olmasa marifi ne güzel idare ederdik.” Bu gidişle gün gelecek, “Malı mülkü sattık, araya tüm sportif şubeleri de kattık, bir yönetim kaldık. Galatasaray’ da dertler bitmiş, kemale erilmiştir” denilecek.Canaydın makosenlerini önerme değil, bilenden akıl alma yolunu seçmek zorunda. Aksi halde bu gidiş kendisini de kulübü de mahvedecek. Doğru önerilere sırt çeviren, alınıp küsen yapı gün gelir çöker. Kendini de camiayı da yakar. Galatasaraylı sadece sportif değil, tüm platformlardaki liderliğiyle kıvanç duyardı. Şimdi o değerlerden eser var mı? Bu kulübü dalga geçilen mekan durumuna taşıyan, içinin boşalmasında dahli olanlar, nasıl hesap verecek? Kongre üyelerine değil Allah’a!Tutum, tevazu ve ilkeli yaşam felsefesi ne hale geldi? ‘Canım ne isterse onu yaparım’ tutkusunun teknik adamı bile sarmaladığı yerde başarı olur mu? Gaziantep’te bir Arda oynamıyor, takım harman ediliyor. Sonuç? Yenilgi. Sonra bir Song oynamıyor, takım yine hallaç pamuğu gibi atılıyor. Sonuç beraberlik. Üç orada, iki burada, gitti mi beş puan! Yani? Bu beceriler (!) olmasa Polat’a göre Galatasaray artı iki bile oluyordu! Olmadı. Hiç kimse de, “Arkadaş parmak sokulur da, bu kadar sokulur mu?” diye sormadı. Kupa gecesi bile ürkütürken mesaj veriliyor... Galatasaray kurtulmuş!!! Bir şey diyeceğim de diyemiyorum!

27 Şubat 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI