Arama

Popüler aramalar

‘’Pembe mektup!‘’

Bordeaux pembe mektup yazmıştı! Zarfın içi zehir zemberek çıktı. İddialı değillermiş UEFA’da! İddialı olsalar... Fransa karmasını mı çıkaracaklardı? Neyse ‘pembe umutlarla dönüldü’ hiç olmazsa.
Galatasaray’ın zafiyeti kenarlarda. Maarif paşası okulları değil, ama Alman paşa kenarları kaldırmış. Okul kalksa maarif, kenar kalkınca Skibbe rahat! Takıma bek almayanlara da bak! Her yer dolu, orası boş.
Kenar yok! Göbekten geliyorlar. Gourcuff direk dibi, Chamakh direk üstü. Gelecek sefer, demek göbek de kalkacak!
10 dakika bocaladık, sonra toparlandık. Ayhan, Arda, Barış’tan maxi performans. Rakip hücuma çıkarken, 3 mükemmel kesim de savunmacılardan. Önce Servet’le kazanılıyor, Ayhan’la renkleniyor ve Kewell’ın ucu ucuna dokunuşu maalesef Rame’ye çarpıyor. Yazık ki ne yazık! Daha sonra Emre Aşık ve Barış’la rakip hücuma çıkarken kesimi yapılan ve Galatasaray’ın boynunu adeta giyotinden kurtaran iki Bordeaux hücumu. Bu performansa bravo. Lincoln ve Baros’tan da aynısı bekleniyor. Kewell da hoş görülüyor. Arıza servisinden yeni çıktı çünkü!
Baros çıktı, Nonda var şimdi. Skibbe baskı kuracaksa mesele yok da, Blanc kurunca sorun çok. Kontraya Nonda hangi makamda gidecek? Rast, nihavend, hüzzam? Bu tip oyunda iş yapacak dışarıda, bakacak içeride. Sabri hırsından yararlanma niyeti var şimdi. Circhetta’nın anasının ak sütü gibi hak eden Wendel’e 2. sarıyı esirgemesi, geleneksel İsviçre nekesliği!
Antalya yenilgisi sonrası, iyi mücadele ettiler, yenilmediler. Öyleyse canları isteyince sıkıyor, istemeyince koyveriyorlar! Bu daha da tehlikeli.
Çare bulmak lazım belli.

19 Şubat 2009, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Van minut!‘’

Galatasaray’da da ‘van minut!’ zamanı. Kime peki? Futbolculara. Eğer bu yapılmazsa... Hele hele Bordo’da, hüsran olursa!
Ki... Gidiş öyle.
Skibbe ayağa kalkar...
‘Galatasaray’a gelmem daha’ der.
Sevinen çok olur.
Bence, ‘yazık olur.’
Gerçek problem, örtbas edilmiş olur.
Çünkü tehlike gün yüzüne çıkıyor...
Galatasaray, sistem kulübü kimliğinden...
Futbolcuya dayalı sisteme gidiyor.
Bunlar iyi niyetli değil. Belli.
Formayı değil...
Yatmayı veya sakatlığı seçmişler.
Bu modeli önlemek, kimin işi?
Bir bakın manzaraya...
Skibbe kötü, yönetim kötü!
Hakemler berbat, saha rezil, rakip sert!
Ya futbolcular?
Gerekeni yapıp, savaşıyor mu?
Bence hayır.
Şikayet ve ağlama çok, icraat yok.
Sizin ‘ben yıldızım’ deme hakkı da yok.
Hele hele, yattığı yerden!
El değince uzanan, ‘futbolcuyum’ demesin.
Haklı penaltılara, set çektiğini de bilsin.
Galatasaray’ın derdi, Skibbe’ye uyum değil.
Futbolculardaki uyumsuzluk, uykusuzluk!
Birbirlerine dışarıda uyup! İçeride uyuyor!
Sahadaki işlerini yapmıyorlar.
Bu vaziyetin faturası da, kulübe...
Kulübeye de!
Geçen sezon, ekip olma başarıldı.
Şampiyonluk kapıldı.
Bu sene başarılmadı... Gemi yan yattı!
Tam batmadan uyarmalı.
‘Van minut!’ Uyanın...
Yoksa uyandıracaklar.
Hem de fena uyandıracaklar!

17 Şubat 2009, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Geçti artık!‘’

Kabullenmek gerek. Geçti artık güzel günler, büyükleri sardı hüzünler! Rakip ceza alanına çökerek, göçertme devri bitti! Ne kadar gittin? O kadar geliyorlar. Öyle yaptı Antalya da. Trilyonluk adamların, beş para etmez pas yanlışları, hepsi yalan rüzgarı. Sarı-Kırmızı ayaklar paslanmış, arıza ışığı yanmış, haberi olan yok.

Bir pozisyon var. Ahmet değil, Servet’in sektirmesi ofsayt(!). Gözümün de ‘piyero’su yok ki, ama yazık oldu Şifo’ya belli. İşte bu ‘sarı’ harbi. Trilyonluk ayak Baros’un yaptığı da, bir başka ucuz ayak! Bu arada ‘yıldızım’ diyen 3-5 metrede oynaşmamalı. Oyunu terse çevirecek, arkadaşlarını ‘sözde pas’ tuzağına düşürmeyecek yetenekte olmalı.
Savunma gerisine koşu yapan, üstelik te ‘sürpriz’ olmayan rakiplere de çare bulunmalı. Tahtaperde gibi durdun mu, Ahmet zaten atar, Recep İvedik bile atar! Fatih ve Ahmet’i kimse kesemedi... Yan hakem de yetişemedi(!): 1-0.
Sanctis burada duruyorsa, Ömer neden İtalya’da durmuyor? Merak ettim valla. Antalya’daki kalecinin tillahı be! Yalçın’da Portekiz’e gitsin. Şeytan Mehmet didindi, Şifo Mehmet bitirdi! Korhan geldi de, 9 sene geç geldi.
Galatasaray’ın saygıdeğer rakipleri; bunlar ceza alanı çizgisini bırak, kale çizgisinden 100 ceza vuruşu atsa korkma! Atamazlar, atamıyorlar yine atamadılar. Ben olsam Hagi veya Prekazi’yi kulübede tutar, bu tür atışlarda içeri atarım. En az 15-20 puan toplarlar. O da şampiyonluğa yeter. Bu vaziyette de, tüm umutlar gider.
Fatih Ceylan’ın karısı maçı seyretmemişse, derdini anlatamaz mahkemelik olurlar! Resmen yolunmuş çocuk.
Özkahya ‘kahya’ değil, patrondu. Antalyaspor ve Özdilek’i kutlar, Erdal Akpınar abime mahsus selam ederim...

15 Şubat 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray... Galatasaray'dır‘’

‘Galatasaray Türkiye’dir’ yanlış. ‘Galatasaray, Galatasaray’dır!’
Özgün kültürü, eğitim kriterleri...
Çağdaşlığı ve Türkiye’nin sesi...
Dünyadaki...
Hem kültürel hem de sportif sesi...
Vaziyet rakiplerini elbette gerecek...
Normaldir... Genel yapıda var haset.
Arabesk kültürün, yansıyan değerleri...
Koro halinde konser verecek...
Galatasaray mı?
Resitallerini sürdürecek.
Kopenhag, Monaco’da olduğu gibi.
Herkesin farklı yandaşı olduğu gibi.
Galatasaray’da da farklıdır yani...
Koro halindeki konserlere (!) anlayış...
Bel altı vuruşlara, sabır lazım...
Avrupa’da iki kupa kaldırdınız...
Başarıyı yaşadınız ama bilemezsiniz...
Kolay mı yaşayamayanların ıstırabı?
UEFA ve Süper Kupa, kimlerin kaosu?
Hangi renklerin, yıllar süren kabusu?
Bilir misiniz, kolay mı zannedersiniz?
O nedenle gaza gelmeyecek...
Özgün duruşu devam ettireceksiniz....
Galatasaray Türkiye değildir...
Güzel ülkemin, güzel rengidir...
Bu gerçeği saptırmamak...
Koronun da, derdini deşmemek lazım.
Not; Sevgili Süleyman Hurma...
Şöyle bir dön...
Bak Kayserispor tarihine...
Sonra ‘Sakaryaspor nasıl gitti?’ sor.
İstersen bana telefon et sor...
Akçaabat meselesini!
Özhaseki-Gökçek ‘tokasını’
Gül gibi geçinenleri! Anlatayım.
Selçuk Dereli olmasa, ne olurdu?
Onu da Tolunay’a sor...
Dürüsttür Kafkas... Doğruyu söyler...
Sonra konuş... Veya konuşma!

13 Şubat 2009, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Futbol topu!‘’

Fildişi timsah dişi gibi... Tehlikeli... Kafa kulüplerin ‘çikolata renklileri’.
Fizik, kimya, teknik, marka, hepsi var.
AB’ye uyum da var... Onlar ortama dalmış.
Bizimkilerin çoğu...
Kuru fasulye pilavda kalmış!
Tek fark o.
Bu nedenle, onlar oralarda...
Bizimkiler mi? Mutfakta!
Bu kaliteyle baş etmek...
Her babayiğidin harcı olamaz.
İlk yarı başettiler... Sevindik.
Gökhan Ünal’ı ‘kim görür?’ derken...
Görüldü...
Boubacar baktı, göremedi...
Çatala çakmıştı Ünal, 1-0
Pozisyonlar yakaladık...
Pozisyonlar verdik... Neden?
İkinci yarı, çok adam denedik.
Zan etrafına güvenirse, bir başka...
Servet zaten bir başka...
Erkin ve Gönül ters kademe, düz önleme...
Aurelio her yerde... Tuncay da öyle...
Takım olgusu bizde, daha yoğun...
Demek ki marifet, bizim bir bilende.
Kaynaştırmış, alıştırmış.
İkinci devre yaşanan sıkıntı...
Merkezdekileri kulübeye çekmemiz...
Üstelik...
Fil yumurtasının kapıya sıkışması!
Bu nedenle de, tepişmesi meselesidir.
Eeee Volkan da çalışacak...
Şansa da bakılacaktı tabi.
Güvenilmeyecekmiş demek ki...
Şans topu değil bu... Futbol topu!
Drogba ve 1-1 uzatmada...

12 Şubat 2009, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Başka çare?‘’

Mahmut Özgener... Oğuz Sarvan, ekibi... Selçuk Dereli ve diğerleri. Açığa imza atar...
Dürüstlüklerine kefil... Olurum.
Öyleyse nedir böylesi isyanımız?
Cumartesiden beri düşünüyorum...
Hakem hocalarını izledim, okudum.
Ve anladım ki... Yanlış adresteyiz.
Üstelik hakemlere...
Bildiğini de unutturuyoruz.
Nasıl unutturuyoruz?
Müsabaka esnasında, maçı değil...
Kendilerini kurtarmaya çalışır hale...
Geldikleri için... Getirdiğimiz için.
Getirildikleri için.
Böylesi hata silsilesi...
Bu kadar da üst üste, oluşmaz ki!
Dersini bildiği halde, dili tutulan...
Öğrenci sanki her biri.
Çakar... Dereli’yi önce doğru buldu...
Sonra da ‘abuk subuk kararlar’ dedi!
Bağladı... Aklımızı da bağladı!
Selçuk mu? O da telefona bağlanmadı!
Pekiii... Ahmet’in hangi söylemi doğru?
Önceki... Sonraki?
Siz, biz, hepimiz... Neye inanalım?
En iyisi gözlerimize inanalım.
Dereli ‘Abuk subuk’ başladı...
Öyle de tamamladı.
Hakemler de, kendilerine inansın.
Kulaklarını tıkayıp, gözlerini açsın.
Baskı çok, ama başka çare de yok.
Yanlış yapan hakeme ‘ödül’ çözüm olmaz...
Örnek Sivas’taki kupa müsabakası yanı...
Hata yapıp ödüllendirilen... Devam eder.
Bunca sarının altında yatan gerçek budur.
Hatadan kartlarla sıyrılmaya çalışıyor...
Batıyor, batırıyorlar!
O zaman doğru yöntemi ya bulacak...
Ya da bulacak TFF ve MHK.
Başka çare yok.

11 Şubat 2009, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’8'mi olsun!‘’

Denizli ‘14 futbolcu olsun’ demiş. Dereli de ‘8’mi olsun!’ istedi acaba?
Galatasaraylı sayısını 8’e indirme...
Taraftarını da 8 etme adına, çok uğraştı!
Lincoln’a penaltı çalsa, Kayserililer...
Çalmasa, Galatasaraylılar bağırırdı.
Hepsi o...
Ama sarı kart ta neyin nesi, be birader?
Hakemin İngiliz gibisini isterken...
İngiliz geldi de, hakem değil...
John Deere biçerdöver!
Belözoğlu okşanıp, Lincoln dövüldüyse!
Bitmiş bu iş...
Polat 2009-2010’a baksın.
Bu sezonun şampiyonu belli.
Tahmininiz gibi!...
Arda ve Lincoln ‘topu süsleyelim’ derken...
Biçerdöverle, Cim Bom dümdüz erkenden.
Aghahowa’ya da aynı harmanda, ‘sarı’ dedi...
Bence Kayserili de, ‘kim vurduya’ gitti.
Nonda’nın çok şık golünü anlatmalıydım...
Fakat John Deere marifetlerinde kaldım!
Eksik Galatasaray’ın azmine, şapka çıkarın.
Eren’in beraberlik golü ve seken topu...
Ligi migi, bu sezonu boşverin...
Etrafa bakın... Manzaraya!

08 Şubat 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aferin Arda...‘’

Tekne güvertesi çekimlerinde... Yazmıştım...
Dikkat et! ‘Karpuz kestim yiyen yok’ derken...
‘Karpuzu kaptırma’ diye... Unutmuşum...
‘Bir de karılara!’ desem ayıp olacak!
‘Hatunlara dikkat et’ demem gerekmiş.
Hiç anlamazsın... Ayaküstü satarlar.
Gerçi sen otururken...
Gitmişsin de!
Önüne, arkana, dostuna dikkat edeceksin.
Bak Phelps’in başına gelene! Neyse...
Aferin Arda...
Bizim millet erkeğin... Zamparasını sever.
Helal olsun sana... Ama hatunun ayağında...
Çorap... Seninki çıplak... Hmmm...
Demek ki zemin soğuk... Sen de giyecektin.
Aksi halde Dr. ‘darbeye bağlı ödem’ olmadı;
‘Üşütmeye bağlı kolit vakası’ teşhisi koyar.
Herkes... Yine Skibbe’ye bakar...
Her sorundan daimi sorumlu ya!
Oysa ‘cır-cır’ nedeni başka!
Lincoln forması uymuş... ‘Arda’ uymamış!
Öteki de Baros veya Nonda olabilirdi.
Sahada onlara kızdın mesela...
Gerim gerim gerildin... Koşuyorsun hareme...
Şey eve... ‘Gel Nonda’ ‘çaat, çuut’... Hooop...
Sinirin bitti. Yetmedi! ‘Gel Baros’ ‘Paat, küt’
O da yetmedi ‘Baksana Lincoln!’ Bir de ‘samba’
Misss...
Sinirin hepten biti. Takım bütünlüğü incinmedi.
Kaytaranlar da zarar görmedi!
Sen mi? Helva gibi helva... Devam Arda...
Delikanlılık çerçevesinde, hakkın senin...
Gittikçe daha iyiye gidiyor, seçimlerin.

06 Şubat 2009, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI