Arama

Popüler aramalar

‘’Rezalet‘’

Türk’ün bayrağının yerine Ulusoy’un posterinin açılışına ve bunun da eski bir federasyon üyesi tarafından ayarlanmasına... İnanmak bile istemiyor insan, göğsünde ay-yıldız ile koşan gence edilen ana avrat küfürlerin kendi ülkesinin insanından geldiğine. Ulusoy’un hemşehricilik kıyağı yapıp Trabzon’a aldığı maçın faturası ağır oldu, umarım telafi edebiliriz.Canaydın ile konuşmayı sevmiyorumÖzhan Canaydın ile konuşmayı sevmiyorum, söylediklerinin çoğunu “off the record” söylediği için. Gerçi kendisi bu kelimeyi sevmediği için kullanmıyor ama “Bunlar sohbet” dedi mi bizim için akan sular duruyor. Geçen hafta Milliyet Gazetesi’nin manşetten verdiği eski dönemlere ait usulsüz harcamaların araştırıldığı haberinin ardından birarada olduk. Camianın birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu dönemde yayınlanan bu haberin camiaya zarar verebileceğini söylerken, yazılmamak kaydıyla çok da şey anlattı. Hele geçen sene yapılan bir Kulüpler Birliği toplantısında yaşadığı anı var ki, keşke Galatasaray’ın gerçekten neler yaşadığını belgeleyebilecek nitelikteki bu konuyu sütunlarımıza taşıyabilseydik. Evet, başkan gülmeyi bilmiyor, evet başkan röportaj yapmak için uygun adam değil. Evet başkan, ropörtajlarda söyledikleriyle taraftarı coşturacak bir lider değil. Ancak başkan doğru insan, iyi insan...Başkanın hassasiyetini anlıyorum. Ancak, bu sorumluluk Galatasaray açısından da Türk Sporu açısından da tarihi bir sorumluluktur. Başkan, gerekirse, otobüse binip küçücük bütçesinden artırdığı paralarla bilet alıp maça giden, kulübün lisanslı ürünlerini alıp katkı sağlamaya çalışan, yaşam tarzını kulübüne göre ayarlayan insanların hayallerinin nasıl harcandığını araştırmak zorundadır.Galatasaray misyonların kulübüdür. Galatasaray markasının temizliği en büyük kupadan daha önemli!Delikanlı hakem aranıyorFederasyon Asbaşkanı Hasan Doğan ile uzun uzun sohbet ettik. Kurum olarak hedeflerini, projelerini anlattı. Sınıf atlatacak yenilikler peşindeler. Türk futbolunun yeniden yapılanması ve kalkınması için hamle yapmaya hazırlanıyorlar. Ama bir tek konu var ki, asıl başarılı olmaları gereken o.Kirlenen futbolumuzun çamaşırlarını yıkamak en büyük hedefleri. Şike, teşvik söylentilerinin her yıl ayyuka çıktığı ligimizin artık bir “temiz eller” operasyonu geçirmesi gerektiğini düşünüyor.Bunun için konuşan insanlara ihtiyacı var. Konuşurken de belgeli konuşacaklara. “Bir hakem gelsin, bize yaşananları anlatsın, bu pisliği temizlemekte yardım etsin onun heykelini federasyon binasının kapısına dikerim” diyor. Evet Türk futbolu şimdi delikanlı bir hakem arıyor. Bütün pislikleri ortaya dökebilecek ve beyaz sayfa açtırabilecek. Tek bir delikanlı, tribünden bağırılanlara inat.Faruk Ilgaz’da bir geceGeçen akşam Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yemekteydik, Bilgin Gökberk, Yalçın Uygun ve ben. İlk kez gittim ve gerçekten çok beğendim. Büyük iş yapmış Başkan Yıldırım, tebrik etmek lazım. Bilgin Pazar akşamı da oradaydı, yani yan taraftaki Galatasaray Tesisleri’nde. Kıyasladı... Epey bir fark varmış, kendine has üslubu olduğu için, “Salaş ama hoş. Ben çok keyif aldım” dedi Galatasaray ziyaretinden bahsederken. Faruk Ilgaz’a da bakıp, şöyle iki dudağını sıkarak içinden bir “vay be” hareketi yaptı başını sallayarak. Yemekler ve servis çok başarılıydı, bir tek kalamar hariç, onun için, “Bunu başkan göndermiştir abi” dedi Yalçın, güzel espriydi. Tekrar tebrik ederim, süper tesis.Hangi cesaret?MHK’nın bağımsız başkanı Sabri Çelik hakem camiasıyla ilgili yapılan onca spekülasyon ve kendisine yapılan onca davete rağmen suskunluğunu sürdürüyor. FIFA kokartlı Bülent Uzun kendisine maç verilmediği için hakemliği bıraktı. Mutlu Çelik, “Bana niye maç verilmediğini bağımsız MHK başkanına sorun” dedi. Çetin Sarıgül ve Metin Tokat’tan ise haber yok...Herkes konuşuyor...Cemal Aydın tartışmanın göbeğine daldı... Aydın’ın, Sabri Çelik’e isim vererek niye maç verilmediğini sorduğu yazıldı. Aydın, ‘Ben isim sormadım. İşine müdahale edilip edilmediğini sordum’ diyerek olayı yalanladı.Herkes konuşuyor...Sabri Çelik susuyor...Göreve başlarken sloganını, “Adalet ve Cesaret” diye açıklayan Çelik... Adaletinden şimdilik şüphemiz yok, cesarette ise şimdilik sınıfta kaldın başkan...Konuş, hem de yutkunmadan... Doğruları dürüstçe söyle. Hem medya, hem de kamu vicdanı doğruların yanındadır, unutma!

07 Eylül 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hoşgeldin Rüştü!‘’

MTK maçıydı... Avrupa maceralarında pek de başarılı olamayan Fenerbahçe’nin tur atlamasını beklemesine bekliyorduk da, yüzde yüz emin miydik pek hatırlamıyorum Tamer Bağlan ile yan yana maçı seyrederken. “Yapma Rüştü, bu da yenir mi?” dedi Tamer, daha Kenesei frikik için topu faulün yapıldığı noktaya koymadan. İçine mi doğmuştu, Rüştü’yü mü tanıyordu bilmem ama yediği en abuk gollerden biri Fenerbahçe’nin kalesine girerken, Rıdvan Dilmen’i de yakıyordu, teknik direktörlük hayatının en önemli dönemecinde milli kaleci. Kalecilerin talihsizliğidir, en iyi oynadığı maçlarda bile yedikleri bir hatalı gol, 90 dakikayı siler süpürür pek çoklarının gözünde. Çok hatalı goller yedi, çok da maç kurtardı. İyi maçlar, kötü maçlar hepsi zaman içinde unutuldu, ama şu Pendik sonrası yaşananlar, yıllar geçtikten sonra bile bir şekilde hatırlandı. Başkan’ın suçlandığı bu olay, ikilinin arasını da açtı. Hatta sayın Yıldırım, açık açık “Rüştü’ye kırgınım, çıkıp bu olayın Başkan ile bir alakası yok demediği için” diye açıklama bile yaptı geçenlerde. Barcelona’da işleri iyi gitmeyen ve yeniden yuvaya dönen Rüştü de, olaydan 4 yıl 8 ay 6 gün sonra, “Bunun başkanla alakası yok” dedi. Bravo Rüştü! Camiayı rahatlattın, şimdi elindeki ses kayıtlarını da bir daha ortaya çıkmayacak şekilde yok et, bu konu kapansın! Sen de takımına en iyi şekilde hizmet etmeye çalış...Mehmet ÇiftçiMehmet Çiftçi’yi bu gazetenin takipcileri tanırlar yaptığı haberlerden. Ortega kaçtıktan sonra, Alex gelmeden önce, sayın Canaydın Real Madrid kulübünün kapısında, Arif, San Sebastian’da hastane odasında... Çiftçi, İspanya’da yaşar, bütün İspanyol ve Güney Amerika ülkelerinin medya kuruluşları ile iyi ilişkiler içindedir. Gazeteci tabiriyle iyi paslaşır haber konusunda. Geçtiğimiz Perşembe, Şampiyonlar Ligi kuraları çekilirken, Monaco’daydı DHA adına. Sayın Aziz Yıldırım ile kısa süren tatsız bir sohbet yaşanmış ikili arasında, öyle abartılı bir şey değil. Ama benim komiğime giden, başkanın, “Sen İspanyolca bile bilmiyormuşsun” demesi oldu Çiftçi’ye. Her yurtdışında yaşayan lisan bilmeyebilir ama, bizim Mehmet, 12 yıldır İspanya’da. Madrid Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yaptı. 8 yıldır İspanyol’la evli ve henüz İspanyolca dışında başka lisan konuşamayan iki tane oğlu var. Şimdi bu adama, “Sen İspanyolca bilmiyormuşsun” denir mi? El insaf sayın Başkan. Biz sana statikten, pandül ayaktan anlamaz, yayılı yük hesaplayamaz desek ayıp olmaz mı?KaptanRüştü, sorunlu geliyor. Taraftarın da Rüştü konusunda çok hevesli olduğunu düşünmüyorum. Kendisinin de dediği gibi ateşten gömlek giyiyor. Rüştü’nün takıma çabuk kazanılması, Volkan’ın küstürülmemesi bunlar hep aşılması gereken sorunlar. Milli kaleci, kırgın gitti. Gitmeden çok önce, kaptanlığı da bırakmıştı. Acaba dönerken, Ümit bir kaptanlık yapıp, bantı ona verir mi? Çabuk kazanmak adına...Futbol StarTelevizyonlardaki ......star, programlarını çoğunuz izlemişsinizdir. Hani şu, gençlerden tiyatrocu, şarkıcı yaratma programları. Sonra bunun futbol versiyonu yapıldı Futbolstar diye. Onun jeneriklerini izlerken Kral Tanju Çolak’ın süper bir golüne de rastlamıştım. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi tek vuruşçularından biri olan Tanju, yine nefis buluşturuyordu topu ağlarla. Pek anlamlı bulmuyorum şu 10 numara kelimesini ama, Galatasaray bir Hagi arıyor ya kendisine oyun kursun ve takımı idare etsin diye. Ve Hagi kulübede diye Petre’yi gönderip Hagi’ye Hagi’yi aldıracaklar ya işte bu yüzden aklıma geldi Tanju. Hakan’ın yanında çok iş yapar diye!Fenerbahçe CumhuriyetiFenerbahçeliler, camialarından bahsederlerken sık sık ‘cumhuriyet’ derler, dost sohbetleri, kahvehane muhabbetlerinde rakiplere nazire yaparlarken. Zararsız bir tanımlamadır aslında kendini fazla da kaptırmazsan. Önümüzdeki hafta Türk Milli Takımı’nın iki önemli Dünya Kupası Grup Eleme maçı var. Önce Gürcistan sonra Yunanistan ile... Milli takımın şefi Ersun Yanal, iki kez randevu istedi Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum’dan milli oyuncular hakkında bilgi alıp sohbet etmek için ama ikisinde de cevap alamadı. Acaba Herr Daum, Fenerbahçe Cumhuriyeti’ni Türkiye Cumhuriyeti’nin üstünde mi gördü, yoksa Yanal’ı potansiyel tehlike mi?

31 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yavru Kartal, Fener'in elinde‘’

Gençlerbirliği maçından sonra hakemle falan idare edildi ama Denizli deplasmanı keyifleri iyice kaçırdı. Buna rağmen genç başkan Yıldırım Demirören, moralini bozmamaya çalışarak kulübü için çalışmaya devam ediyor. Beşiktaş TV yayın hayatına geçmek üzere, stat harıl harıl hazırlanıyor. Bu arada beni en çok mutlu eden ayrıntı gibi gelecek gelişme ise Beşiktaş’ın minik taraftarlarına sunduğu Yavru Kartal dergisi. Minik Beşiktaşlılar’a kulüplerini sevdirmek, potansiyel genç taraftarlara Beşiktaş’ı anlatmak için yapılan süper bir çalışma. Beşiktaşlı analar, babalar çocuklarına artık bu sevgiyi daha kolay aşılayabilecekler. Bu fikri ortaya atan, sahip çıkan ve emeği geçen herkesi tebrik ederim. Ancak, bir konuda da Siyah-Beyazlı yönetimi eleştirmemek mümkün değil. Yavru Kartal’ın tüm isim hakları öğrendiğime göre Mehmet Karasu’ya ait. Mehmet Karasu kim; Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi. İyi bir işadamı olan Karasu, pek çok “domain name” gibi Yavru Kartal’ı da şirketi adına tescil ettirmiş bundan iki yıl kadar önce. Yani şu anda Beşiktaş yönetimi başkası adına tescilli bir isme dergi çıkartıyor. Yalnız dergi değil, bu isimde ne internet sitesi açabilirler, ne başka ürün piyasaya sürebilirler. Başkasının elinde olsa bu hakkı Beşiktaş’ın alması çok pahalıya patlayabilir, bunu da genel kurullarına anlatmaları bayağı zor olabilirdi. Ancak, Karasu, Beşiktaş yönetimine istedikleri anda bu isimlerin hakkını karşılıksız devretmeye hazır. Onların yapması gereken başvurup, bir de teşekkür etmeleri, bir daha da tescil araştırmasını yapmadan böyle bir işe kalkmamaları.2 büyük haksızlıkMedyada yorum yapan iki gazeteci, 2 büyük haksızlığa imza attılar geçen haftasonu ve bu haftanın başında. İlkini Erman hoca yaptı, TMSF Daire Başkanı Mehmet Akif Yaşın’a, İstanbulspor maçından sonra gazetesinde yorum yaparken. Diyor ki, Erman hoca özetle, “Yaşın, medyada kendisini göstertmek için İstanbulspor’u satmıyor, bunlar memur kafalı adamlar niye bıraksınlar ki. Egolarını tatmin ediyorlar”. Herkesin bir fikri olabilir ama bildiğim kadarı ile şu anda TMSF’nin elinde 17 televizyon, 15 radyo kanalı, 1 gazete ve 6 dergi bulunuyor. Yaşın ise 5 televizyon, 5 radyo ve 1 derginin yönetim kurulu başkanı. İstediği anda istediği kanala çıkıp kendini gösterecek gücü var yani... Bir de bilgi; şu anda Türkiye’de emsal bir satış olmadığı için İngiltere’den bu işin uzmanı bir ekip çağırıldı üniversiteden. İstanbulspor’un değerini en ince ayrıntısına kadar belirleyip en kısa zamanda satmak için.İkinci haksızlığı Fatih Altaylı yaptı geçen gün gazetesinde: O da diyor ki, özetle, “Aziz Yıldırım’a sataşanların başına hep birşey geliyor. Eleştirenlerden Feridun Niğdelioğlu, Engin Verel, Abdullah Çevrim hep dayak yediler”. Yani diyor ki, Başkan, kendisini eleştirenleri ya vurduruyor ya dövdürüyor. Her üç arkadaşımızın olaylarının başkan ile alakası olmadığını nerdeyse herkes biliyor ama bence bazıları bilmek istemiyor. Aziz Yıldırım’ı eleştirecek, gazetecinin elinden fotoğraf makinasını aldırıp, basına yasak getirmesine kadar onlarca madde varken, yalanlarla eleştirmek ya da iftira atmak Fatih Altaylı’ya bile yakışmıyor.Başkan’dan bir alıntıFenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım, uzun süren sezsizliğini geçen hafta bozarak aralarında Fanatik Gazetesi’nin de bulunduğu bazı yayın organlarına röportaj verdi. Bazı bölümleri çok sıradan olsa da, çarpıcı açıklamaların da yer aldığı bu söyleşiyi başkanın diyalog kurması açısından çok olumlu buluyorum. Bu röportajda sayın başkanın bazı söylediklerine her ne kadar katılmasam da, özellikle bir bölüm çok dikkatimi çekti. Bir süre önce yeniden gündeme gelen Rüştü’nün dövülmesi olayında, milli kaleciye vuranlardan birinin kongre üyesi yapıldığını yazmıştım. Daha sonra bu haberin takibi medyadaki genç arkadaşlar tarafından yapılarak bir gündem oluşturuldu. Bu konu ile ilgili olarak sayın başkan, söyleşide, “Ben nasıl bilirim kim kim. Önüme balotaj kurulundan üye olabilir onayı alan yüzlerce isimlik bir liste geliyor. Ben de bakmadan imzalıyorum. Ben ne bileyim Mehmet bilmemne kim. Sadece listede tanıdıklar var mı diye bakıyorum”. Başkan bence yüzde yüz haklı. Nasıl bilebilir, ya da tanıyabilir Fenerbahçe’ye her üye olanı. Ama şeref tribününe beraber girdiği insanları da bana göre tanımalı. Medyadaki genç arkadaşlara bir tüyo daha. Hadi göreyim sizi.Unutulan ApakTürkiye’ye olimpiyatlarda gurur yaşatan sporculardan biri de Eşref Apak. Çekiç atmada büyük bir başarı göstererek 4’üncü sırada yer aldı. “Hani madalya?” demeyin gerçekten büyük başarı ve eminim ki, henüz 22 yaşındaki Apak daha büyük başarılara da imza atacak. Sporcumuz Fenerbahçe’de lisanslı ve kulübüne de pek çok başarı kazandırdı. Ama gelin görün ki, Atina’da, başkanından bir tebrik telefonu bile alamamak onu çok üzmüş. Haklı.Ya sizce..Türk sporuOlimpiyatlarda şu ana kadar üç altın bir bronz madalya aldık. Hepsi de halterde. Türk sporunun bu hantal yapısıyla sporcularımız halterden başka ne kaldırabilir ki! Ama diğer alanlarda kaybolduk şu ana kadar. Atletizmde tek madalya umudumuz Etiopya’dan ithal Elvan’dı, o da şanssızlık veya değil başaramadı. Yüzmede yokuz, yelkende yokuz, atıcılıkta yokuz, okçulukta yokuz, judoda yokuz.. Orada var ama yokuz. Takım sporlarında yok kere yokuz. Şimdi gözler boks, teakvondo ve atasporumuz güreşte. Hayırlısı ama şu olimpiyatlardan sonra Türk sporu ne halde ciddi ciddi bir gözden geçirmek gerekiyor.8 EylülÇok az kaldı çok... 4’ündeki Gürcü maçı da önemli ama onu peşinen kazanırız diye kendimizi inandırmaya çalışıyoruz. Peki ya ondan dört gün sonraki Yunanistan maçı, işte o gerçekten şüpheli. Milli takıma güvenmediğimi zannetmeyin, ben bu federasyona güvenmiyorum. Ersun’un kafasını yeni rahatlattılar, Can’ın maaşını ortaya yem diye atıp suni gündem yarattırdılar, sonra da bu ekipten 2006 için süper başlangıç bekliyorlar. Mı acaba?

26 Ağustos 2004, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI