‘’İsteyince oluyor‘’
Son maçında Ukrayna’ya 2-0 yenilerek gruptan çıkma şansını zora sokan milli takımımız, Hırvatistan’ı konuk etti. Tam anlamıyla final niteliği taşıyan maçta, Lucescu bir önceki karşılaşmanın kadrosundan yedi değişikliğe gitti. Cenk ve Burak’ı beraber oynatan tecrübeli teknik adam, son derece ofansif bir taktik benimsedi.
Tempolu ilk yarı
Maç yüksek tempo ile başlarken, ilk ciddi atağı Hırvat oyuncular geliştirdi. 5. dakikada kaleci ile karşı karşıya kalan Kovacic’in şutunu Volkan zor da olsa kornere çeldi. 11. dakikada ise bu sefer biz gole çok yaklaştık. Arda soldan içeri girdi ve kale ağzındaki Cenk’e çıkarttı. Cenk müsait pozisyonda topu auta gönderdi. 20’den sonra ise oyunun kontrolünü elimize geçirdik. Arda, Hakan ve Nuri ile ataklara yön veren millilerimiz, rakip kalede daha çok görülse de ceza sahasına girmekte zorlandı. Savunmada takım halinde kapanarak hata yapmayan Hırvatistan, bu anlamda başarılı oldu. İlk yarı boyunca gol arayan Ay-Yıldızlılar bunu başaramayınca, soyunma odasına 0-0’lık beraberlikle gidildi.
Cenk’ten altın gol
Mücadelenin ikinci yarısı da tempolu başladı. Millilerimiz bu devrede daha çok kanat organizasyonu yapmayı denedi. 55’te Kaan ortaladı, Burak kafayı vurdu top az farkla yandan auta gitti. Bir dakika sonra ise Hırvatlar tehlikeli geldi. Modric ceza sahasındaki Perisic’e oynadı. Perisic, sol çaprazdan vurdu top yandan auta gitti. 65’ten sonra ise takımımızda tempo düştü. Lucescu 70. dakikada yorulan Arda’nın yerine Emre Mor’u oyuna aldı. 75. dakikada Oğuzhan sert vurdu, kaleciden seken top Cenk Tosun’un önünde kaldı. Cenk düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0. Golden sonra sakin kalan millilerimiz orta alanı daha güçlü tuttu. Özellikle ikinci yarıda daha çok gol arayan, daha çok isteyen Ay-Yıldızlılar, kalan bölümde hata yapmadı ve altın değerindeki üç puanı kazandı. Bu maç gösterdi ki, doğru kadro seçimi ile sahaya çıkıp yürekli bir mücadele ortaya koyulursa, sonuca gitmek hiç de zor olmuyor.
‘’Umutlu olmak zor‘’
Ukrayna ile son derece kritik bir maça çıkan Milli Takımımız’da, Lucescu sürpriz bir kadro ile sahaya çıktı. Arda’yı yedek bırakan tecrübeli hoca, Tolga’ya ilk onbirde şans verdi. Maçın ilk anından itibaren baskılı oynayan Ukrayna, topa hakim olan taraftı. Ev sahibi ekip kanatları iyi kullanırken attıkları yüksek ortalarda gol aradılar.
Bekler çok aksadı
Millilerimiz ise orta alanda organize olamayınca, hücuma çıkamadık. İsmail’in ve Şener’in aksadığı savunmamız, rakibe bu bölgelerden atak yapma şansı tanıdı. 18. dakikada Yarmolenko ceza sahası içerisinde topla buluştu. Yıldız oyuncu düzgün bir vuruşla topu ağlarımıza gönderdi: 1-0. Yarmolenko 42. dakikada bir kez daha sahneye çıktı, ceza sahasında son derece rahat hareketlerle farkı ikiye çıkarttı: 2-0. İlk yarı bu sonuçla tamamlandı.
Orta alan olmayınca
Lucescu ikinci yarıda Oğuzhan ve Arda’yı oyuna dahil ederek daha atak oynamak istese de, başarılı olamadı. Orta alanda yine çok hata yapınca gol bulmamız da imkansız oldu. Nitekim bulamadık da! Ukrayna’ya 2-0 yenilirken asıl kötü olan, Hırvatistan maçı için de umutlu olunacak bir futbol sahaya koyamadık. Bu maçta her ne kadar hakem hataları sonuca etkili olmuş olsa da sahada takım olmaktan çok uzak bir görüntü sergiledik. Hırvatistan maçını yenmemiz şart ancak salı günü işimiz gerçekten çok zor. Grupta artık ipler bizim elimizde değil.
‘’Top artık Tudor'da‘’
Flaş transferlerle bu sezon yıllardır taraftarın özlemini duyduğu takım haline gelen Galatasaray, ilk 3 haftada en büyük şampiyonluk adayı olduğunu gösterdi. Bundan sonraki kısımda artık sorumluluk tamamen Tudor’da
Yeni sezona flaş transferlerle giren Galatasaray, lige de çok iyi başlangıç yaptı. Yepyeni bir kadro kuran Dursun Özbek, bu çabası ile çok uzun zamandır aldığı eleştirilerin de şimdilik önüne geçmiş oldu. İmkanları sonunda kadar zorlayıp iyi bir kadro kuran, topu Tudor’a atan Özbek’in işi bundan sonra da hiç kolay değil. Önemli maliyetlerle iyi bir takım kuran Dursun Özbek’in finansal disiplini sağlayıp sağlayamaması takımın sahadaki performansını olumlu ya da olumsuz etkileyecektir. Çünkü bir gerçek var ki kadronuza dahil ettiğiniz kariyerli yabancı oyuncular maaşlarını gününde alma konusunda son derece hassaslar.
Özbek çözümü bulmuş olmalı
Ve bu sezonki kadronun yabancı ve kariyerli isimlerden kurulu olması bu durumu son derece önemli hale getiriyor. İşin özü bu kadar başarılı bir transfer sezonu geçiren Galatasaray’da Dursun Özbek’in işi kolaylaşmış değil. Yeteri kadar tecrübeye sahip olan Özbek’in şimdiden bu durumun çözümünü bulduğunu düşünüyorum.
En büyük şampiyonluk adayı
Bu sezon, yıllardır taraftarın özlemini duyduğu takım haline gelen Galatasaray, ligin ilk üç haftalık bölümünde en büyük şampiyonluk adayı olduğunu gösterdi. Bir takımın kaliteli kadrosu, savaşan oyuncuları, takım ruhunu yakalamış futbolcuları varsa orada başarının gelmesi zor değildir. Şu ana kadarki tablo bu öğelerin Galatasaray’da olduğunu gösterdi. Bundan sonraki kısımda artık sorumluluk tamamen Tudor’da.
Huzur ortamı baki kalırsa
Hırvat çalıştırıcı, iyi giden takımı sezon sonuna kadar hem mental hem de fiziki açıdan yukarılarda tutmayı başarısa mutlu sona ulaşacaktır. İlk defa Galatasaray gibi büyük bir takımı çalıştıran Tudor’un geçriğimiz sezondan yeterince ders çıkartmış olduğunu düşünüyorum. Eğer Florya’da şu anki huzur ortamı baki kalırsa, genç hoca uzun lig maratonunda karşısına çıkacak sorunları çok daha kolay aşabilecektir.
SORULAR ÇOĞALDI
Milli takımımızın, Ukrayna ve Hırvatistan’la oynayacağı iki kritik maç öncesi Lucescu’nun basın toplantısı merakla bekliyordum. Tecrübeli hocanın kadro seçimindeki kriterleri açıkçası benim kafamda soru işaretlerine neden oldu. Bir çok detayda benzer sorular sorulabilir ama kadronun ilk açıklandığı gün ortak soru ‘Oğuzhan bu kadro’da neden yok?’ oldu. Tam bu konu alevlenmeye başlamışmışken ani bir kararla Lucescu, Oğuzhan’ı kadroya aldı.
Hocadan keskin başlangıç
Şimdi merak ettiğim sorular şunlar: Oğuzhan neden kadroda düşünülmedi? Ne oldu da bir anda kadroya dahil edildi? Ya da Oğuzhan unutulmuş muydu? Basın toplantısının ilk sorusu da normal olarak bu oldu. Hoca ise keskin bir başlangıçla ‘Sadece aptallar fikir değiştirmez’ dedi. Bu belirli ölçüde kabul görebilir. Hocanın ‘hata yaptım ve düzelttim’ dediğini algıladım ilk önce. Fakat devamındaki ‘İlk üç haftalık süreçte Oğuzhan’ın performansını yeterli bulmadım ’ açıklaması yerine oturmadı.
Arda mı belirleyici oldu
Lucescu tecrübesindeki bir çalıştırıcı bunu derse devamında yeni sorular gelir aklıma. Selçuk’un ilk üç haftalık performansını nerede gördünüz? Ozan Tufan neyi fazla yaptı da gözünüze girdi? Cenk Gönen’i ne ara izleme fırsatı buldunuz da kadroya dahil oldu? En önemlisi de Arda’yı son dönemde kaç maçta üst üste izleme fırsat buldunuz? Yoksa Arda ile yaptığınız bire bir görüşmenizdeki konuşmanız performanstan daha mı belirleyici oldu? Bu durum Lucescu’nun basın toplantısında söylediği gibi ‘Oğuzhan’la benim’ aramda olabilecek bir mevzu değil. Net ve akla yatkın açıklamalar gelmedikçe bu sorular hiç bitmeyecektir.
‘’Aslan böyle kükredi‘’
Ligdeki ilk 3 maçından 9 puanla ayrılan Galatasaray, milli araya son derece moralli başladı. Kamp dönemlerinde iyi sinyaller vermeyen ve bu süreçte Östersunds’a elenerek Avrupa defeterini kapatan Sarı-Kırmızılı takımda hem başkan ve yönetim, hem de Tudor en ağır şekilde eleştiriler aldı. Henüz sezon başlamadan esen olumsuz rüzgarlar, taraftarların umutsuzluğa kapılmasına neden olmuştu. Fakat ligin ilk 3 maçında futbol ve alınan sonuçlar, havayı bir anda tersine çevirdi. Peki bu değişim nasıl oldu?
Feghouli de eklenince
Bu başarıdaki en büyük etken doğru transferlerin yapılması... Belhanda, Gomis, Maicon, Mariano, Ndiaye ve Fernando... Hepsi takıma üst düzey katkı verdi, biri bile beklentinin altında çıkmadı. Bu isimlere Feghouli de eklenecek. Transferlerle birlikte Galatasaray bambaşka bir takım haline geldi. Sahada koşmayan, doymuş, birbirleri arasında sorunlar yaşan oyuncu topluluğu, yerini savaşan, mücadele eden, teknik kapasitesi yüksek bir takıma bıraktı. Durum böyle olunca taraftarın istediği futbol da sahaya yansıdı.
Tolga ve Linnes...
Hiçbir oyuncunun yerinin artık garanti olmaması, beraberinde rekabeti getirince mücadele üst seviyeye çıktı. Bunun yanı sıra dengeli ve savaşçı bir ekibin kurulması, daha önce de takımda var olan fakat bir türlü performansını yükseltemeyen Tolga Ciğerci ve Linnes gibi isimleri de ayağa kaldırdı. Alınan iyi sonuçlar taraftarın da tekrar takıma sahip çıkmasını sağlarken, takım ve taraftar arasındaki bağın kuvvetlenmesi sağlandı. Tribünler protestoları yavaş yavaş azaltınca, takım da sahada daha iyi bir futbol oynamaya başladı.
Takım kadar açlar
Sivasspor maçında takımını yalnız bırakmayan yaklaşık 45 bin Galatasaray taraftarı, başarıyı ve iyi futbolu ne kadar özlediğini herkese gösterdi. Takımlarına 90 dakika boyunca destek veren taraftarlar, en az sahadaki oyuncular kadar başarıya açlardı. Öte yandan Sarı-Kırmızılı futbolseverlerin sahadaki futboldan memnun oldukları ve büyük keyif aldıkları da ortada. Bu durum sezon boyu devam ederese Galatasaray’ın hedefe ulaşması hiç de zor olmayacak.
‘’Muhteşem Aslan‘’
Ligin ilk iki haftasını galibiyetle tamamlayan Galatasaray, Sivasspor’u konuk etti. Kazanan takımı bozmayan Tudor, kadroda değişikliğe gitmedi. Oyuna iyi başlayan Sarı-Kırmızılılar, rakip yarı sahada baskılı oynadı. Sivasspor ise kalabalık savunması ile rakibini ceza alanından uzak tutmaya çalıştı. 10. dakikada Galatasaray kendi yarı alanından hızlı çıktı. Topla buluşan Rodrigues’in şutu kaleciden döndü ve Tolga’nın önüne düştü. Koşu halindeki Tolga, müsait pozisyonda topu auta gönderdi. Orta sahadaki üstünlüğü ile baskısını artıran Galatasaray 35’te gole bir kez daha yaklaştı. Rodrigues ceza sahası içerisinde sert vurdu, kaleci son anda golü önledi. Bu anlarda ise Sivasspor savunması geriye yaslanınca, Galatasaray kanatlarda daha geniş alanlar yakalamaya başladı. Samet Aybaba’nın takımı her ne kadar oyun disiplininden kopmasa da, yorulma emareleri göstermeye başladı. 41. dakikada Belhanda kornerden ortaladı. Serdar’ın içeri gönderdiği topu Gomis, Tolga’ya indirdi. Tolga müsait pozisyonda golü yaptı: 1-0. İlk yarıda oyuna yön veren, coşkulu bir futbol ortaya koyan Tudor’un takımı soyunma odasına 1- 0 önde gitti.
Tolga rahatlattı
İkinci yarıda Sivasspor daha önde oynamaya çalıştı. Galatasaray, yine ilk 45’te olduğu gibi, orta alanı domine ederek topu ileride tutmak istedi. 60. dakikada Belhanda kendi kaptığı topla kaleye yöneldi. Kaleci ile karşı karşıya kalan yıldız oyuncu kötü vurunca, top üstten auta gitti. Sarı-Kırmızılı takımda 65’ten sonra fiziksel düşüş olsa da, sezona flaş bir giriş yapan Tolga Ciğerci bir kez daha sahneye çıktı. Ceza sahası dışında topu alan Tolga uzak köşeye yaptığı plaseyle farkı ikiye çıkarttı: 2-0. Bu golle rahatlayan Galatasaray, daha rahat oynamaya başladı. Takım olarak mücadele eden, taktiksel disiplinden kopmayan, basit hatalarını gidermiş Sarı- Kırmızılı takım çıkışını sürdürdü. Sivasspor gerekli tedbirleri alsa da güçlü rakibine direnemedi. Galatasaray 83. dakikada Gomis’in ayağından kazandığı penaltı golüyle skoru 3-0’a getirdi. Bu gol aynı zamanda maçın da skoru oldu.
‘’Coşku tavan yapar‘’
Yeni transferlerle birlikte şampiyonluk için büyük yatırım yapan Galatasaray, sezona çok iyi başladı.
Östersunds faciasının ardından toparlanan Sarı-Kırmızılı takım, nokta transferlerle bambaşka bir yapıya büründü. Topu son noktaya taşımakta zorlanan, mücadele etmeyen takım görüntüsünden kurtulan Aslan, savaşan, agresif, takım halinede mücadele eden bir ekip haline geldi. Sivasspor maçını kazanıp milli araya 9 puanla gitmek isteyen Galatasaray’ın gol atmakta zorlanmayacağını düşünüyorum. Taraftarının desteği ile coşkulu bir futbol oyanayacakları kesin. Fakat sadece gol atmak galibiyete yetmeyebilir.
Kronikleşen duran toptan gol yeme hastalığından kurtulamazlarsa kötü bir sürpriz ortaya çıkabilir. Fakat ben bu ihtimali düşük görüyorum. Kaliteli ve moralli kadrosu ile Galatasaray bugün 3 puanı alacaktır.
‘’İstek, kalite ve sonuç‘’
Ligin ilk maçında Kayserispor’u 4-1 mağlup eden Galatasaray, Osmanlıspor’a konuk oldu. İlk maçta iyi bir futbol ortaya koyan takımı bozmayan Tudor, Selçuk İnan’ı yine yedek bıraktı.
Boğucu baskı
Maçın ilk dakikaları ile birlikte Galatasaray oyuna ağırlığını koydu. Orta alanda rakibine büyük bir üstünlük kuran Sarı-Kırmızılı takım sahanın tek hakimiydi. 14. dakikada Belhanda kornerden ortaladı, savunmadan seken topa Maicon ceza sahası içerisinde kafayı vurdu top ağlara gitti: 0-1. Golden sonra da iştahlı oynayan Tudor’un takımı, rakibini kendi yarı alanına hapsetti. Ndiaye’nin hırsı, Mariano’nun bindirmeleri, Rodrigues’in sürati ve Belhanda’nın tekniği ile pozisyonlar üreten Cim Bom, ikinci golü 31. dakikada buldu. Rodrigues sağ kanattan ceza sahasına girdi. Gomis önünde bulduğu topa bekletmeden vurdu ve topu ağlara gönderdi: 0-2. Osmanlıspor baskı karşısında oyun kurmak bir yana, çok uzun süre topu dahi ayağına alamadı. Galatasaray her anlamda üstün oynadığı karşılaşmanın ilk devresini 2-0 önde bitirdi.
Skor rahatlık verdi
Osmanlıspor ikinci yarıda daha fazla önde oynamaya çalıştı. Galatasaray ise az da olsa temposunu düşürdü. Kanatları yine etkili kullanan Sarı-Kırmızılı takımda 56. dakikada Mariano ceza sahasındaki Tolga’ya oynadı. Tolga bekletmeden vurdu ve farkı üçe çıkarttı: 0-3. Bundan iki dakika sonra ise Galatasaray yıllardır yediği gollerin bir benzerini daha kalesinde gördü. Duran topta gelen ortayı savunma bir türlü karşılayamayınca, Serdar Gürler farkı ikiye indiren golü attı: 1-3. İkinci yarıda özellikle Ndiaye ve Fernando fizik olarak düşüş yaşayınca, Osmanlıspor daha fazla pozisyon bulmaya başladı. Bu anlarda ise Tolga savunmasına yardım eden kişiydi.
Maçın büyük bölümünde hatasız oynayan Galatasaray iyi futboluyla rahat bir galibiyet aldı.
Rakibini 3-1 mağlup eden Sarı-Kırmızılı takım bu sezon şampiyonluğun en önemli adayı olduğunu gösterdi.
‘’Kükremeye devam‘’
Yeni sezonda şampiyonluktan başka bir şey düşünmeyen Galatasaray, Süper Lig’de sezona mühtiş bir giriş yapmıştı.
Yeni yıldızlarıyla birlikte geçen sezonun kötü izlerini üzerinden atmak isteyen Sarı-Kırmızılılar, evinde Kayserispor’u ağırlamış ve harika bir futbolla sahasındaki mücadeleden 4-1’lik galibiyetle ayrılmıştı. Son derece hırslı ve hücumu bol futboluyla taraftarını mest edip, rakiplerine ise gözdağı veren İgor Tudor’un öğrencileri, bu akşam da ligin ikinci haftasında deplasmanda Osmanlıspor ile karşılaşacak. İki takım Süper Lig tarihinde 16 kez karşı karşıya geldi. Bu maçlarda Sarı-Kırmızılılar 9 kez galip gelirken, 2009-2010 sezonundaki iki müsabakada hükmen galip geldi. Osmanlı ise rakibini 2 kez yenme başarısı gösterdi ve 5 maç da berabere sonuçlandı.
Kazanırsa 6’da 6 yapacak
Mor-Sarılar, sezonun açılış maçında deplasmanda ligin yeni takımı Yeni Malatyaspor’a 3-1 yenildi. Geçen sezonun ilk devresinde Ankara’da rakibiyle 2-2 berabere kalan Aslan, ikinci yarıdaki karşılaşmayı 2-0 kazanmıştı. Ayrıca Tudor’un öğrencileri, geçen sezonu da katarsak ligde son Kayseri zaferiyle birlikte üst üste 5 maç kazandı. Eğer Cim Bom bu akşam da kazanırsa seriyi 6’ya çıkaracak ve şampiyonlukla tamamlanan 2014-15 sezonundaki aynı seriyi egale etmiş olacak.