Arama

Popüler aramalar

‘’Diego Beşiktaş'ta olsa...‘’

Ne Aykut Kocaman’ın ne de Ersun Yanal’ın futbolunda Diego’nun pozisyonu yok. Alex’e dahi yer bulunmayan bir oyundan bahsediyoruz. İsmail Kartal bunu değiştirecek bir model ortaya koymuyor.

Diego önde kendisine pas ya da duvar olacak, arkaya atacağı toplara sızacak bir forvet ister. Emenike bu iki tarzın da oyuncusu değil. Eldeki bu tarz tek golcü Pierre Webo

Benim iddiam, Beşiktaşlı Jose Sosa’yla Diego Ribas’ın yerlerini değiştirmemiz halinde iki oyuncunun performanslarının da aynı şekilde yer değiştireceği...

1- Diego’nun bir form sorunu var.

2- ispanya’dan Türkiye’ye transfer olan oyuncuların büyük çoğunluğunda görülen uyumsuzluk da söz konusu...

3- Ayrıca Diego geçen senenin şampiyonu Fenerbahçe’nin eksiklerinden biri de değildi. İhtiyaç delici ve dinamik orta sahalardı.

4- Hatta ne Aykut Kocaman ne de Ersun Yanal’ın futbolunda Diego’nun pozisyonu yok. Alex’e dahi yer bulunmayan bir oyundan bahsediyoruz.

5- İsmail Kartal bu durumu değiştirecek yeni bir model ortaya koymuyor. Yani 4-4-1-1 ya da 4-3-1-2’yi denemiyor. Denese dahi bu durgun orta sahalarla sistemin işlemesi kolay değil.

6- ’Genç’ oyuncularla, ikinci takım oyuncusu kategorisine düşmek de Diego’nun moral motivasyonuna katkı sağlamıyor.

7- Ancak en önemlisi temelde aklı sürekli hücumda bir pas oyuncusu olan Diego’nun topu ayağına aldığında yeterli pas opsiyonu bulamayışı.

Tek seçenekli hücum

Fenerbahçe’nin alana yayılma ve hareketlilik sorunuyla, top dolaştırma hızındaki düşüklük Diego’nun akıcı bir oyunun parçası olmasını engelliyor. Düpedüz sendeliyorr, şaşırıyor, bocalıyor. Bunu Sneijder de Galatasaray’da belli orranda yaşadı. Benim iddiam, Sosa’yla Diego’nun yerlerini değiştirmemiz halinde iki oyuncunun performanslarının da yer değiştireceği. İsmail Kartal bir pas oyunu vaat ediyor
ancak topu ayağına alan oyuncunun değil üç, bir pas seçeneğiyle oynamasını dahi sağlamakmümkün olmuyor. Fenerbahçe, Emre’nin Caner ve Gökhan’ı pozisyona sokacak paslarından başka bir seçenek yaratamıyor.

Gençleri değerlendiremeyiz

Bu kısır oyun gençlerin performansını değerlendirme konusunda da bize fırsat vermiyor. Diego’nun dahi performansını tam olarak değerlendiremediğimiz bir düzende profesyonel lige yeni adım atan çaylak
oyunculara puan vermek mümkün değil. Bu haksızlık olur. Düşünün Emre dışında zirve noktasında olan bir tek oyuncu dahi yok Sarı- Lacivertliler’de.

Brezilyalı yıldız basitçe:

1- Önde kendisine pas ya da duvar olacak bir santrfor ister. Emenike bu oyuncu değil.

2- Ve arkaya atacağı toplara sızacak bir ya da iki forvet arzular. Emenike bu da değil. Emenike bir destek santrfor. Bu işleri yapan bir temel oyuncunun yanında olmalı. Eldekiler arasında bir tek Webo bu sınıfta. Fenerbahçe için yeterliliği konumuz değil... Konumuz oyun özelliği. Fenerbahçe’nin Alper dışında delici bir orta sahasının olmayışı da onu kullanışsız kılıyor. Sarı-Lacivertliler’in orta sahası harika bir 5’e 2 kadrosu. Ancak -Rize ve Sivas maçlarındaki rakiplere bağlı performansları takdir etsek de- kaleye Ersun Yanal planı dışında nasıl gideceklerine dair bir yöntem henüz ortaya konulmadı. Caner ve Gökhan kaçabilirse oluyor. Yoksa kısır bir oyun. Kartal bunu çözebilecek mi? Sorunun ne olduğunu tespit ediyor mu? Bunları zaman gösterecek.

25 Aralık 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ya Emenike ya plan değişmeli‘’

Ben İsmail Kartal’ın yerinde olsam karşılaşmak istemeyeceğim takımların başında Mersin İdmanyurdu ve Başakşehir gelirdi. Mersin İdmanyurdu deplasmanlarda sadece 1 galibiyet alıp bu sıralamada diplerde olsa da hafta sonu özellikle Galatasaray savunma ve orta sahasına yaptığı baskıyla gerçekleştirdiği oyun, Fenerbahçe’nin istemeyeceği cinsten. Avcı’nın Başakşehir’i ise deplasman puan durumunda 3. sırada. Fenerbahçe’nin temel sorunu iki savunma kanadını hücuma sokamadığında organize hücum üretemeyişi. Sadece 2 gol atarak son 10 yılda 14. haftalar itibariyle direkt 11 oynayan
forvetler arasında sonuncu sırada yer alan Emenike temel problem. Ne savunma arkasına atılan toplarda başarılı, ne duvar olup orta sahaları hücuma sokuyor, ne de adam geçebiliyor. Dibe vurdu.

İş beklere kalıyor

Son derece formda olsalar da Emre ve Meireles’in de savunmayı delme özellikleri, hele de Emenike’nin duvar olamayışı hesaba katıldığında yok. İş yine Caner ve Gökhan’a kalıyor. Onları savunmayı çiftleyerek durduran herkes yaşıyor. İstisnası Rize ve Sivas. Başakşehir ve Mersin’in standardı ise çok daha yüksek. Kartal, Emenike israfından kurtulmalı ya da Webo-Emenike çift santrforuyla 4’lü orta sahaya dönmeli. Bu zor sınavları başka türlü vermek zor.

23 Aralık 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yusuf'a katılmaları lazım‘’

Trabzonspor'un bu oyununda olmazsa olmazı, ikinci topların toplanması. Eğer ikinci topları belli bir yüzdeyle alamıyorsanız arkada açık vermeniz kaçınılmaz. Dolayısıyla sık sık geri koşmanız gerekiyor. Topu yeniden kazandığınızda topyekun yeniden rakip alana yerleşmek için yeniden enerji harcıyorsunuz. Hem yorgunluk hem rakip için boş alanlar. İşte sorun burada başlıyor. Özer, Ekici ve Fatih dönen toplarda bu işi yaparsa misal ilk golde olduğu gibi iş görüyorlar. Ancak bunların aralığı çok fazla, yüzdesi az. Dün Bursaspor 75'e kadar, Trabzonpor'un kalabalık geldiği pozisyonların %90'ında elini kolunu sallayarak çıkabildi. Ozan Tufan, Bekir ve Belluschi üçlüsü tek paslarla çok rahat geçip dosdoğru kaleye gittiler. Buradaki rol paylaşımı da mükemmele yakındı. Belluschi'nin olağanüstü oyun zekasına, Ozan'ın ekstra adam olarak Fernandao'nun yanına kadar ulaşan box-to-box oyunu eklendi. Bekir daha çok defansif bir iş gördü. Trabzonspor orta sahasını şeffaflaştırdılar. Çok rahat gittiler rakip kaleye. Her ne kadar gollerin ikisine imza atılarsa da hücum üçlüsünün onlar kadar bitirici ve basit oynadıklarını söyleyemeyiz. Fernandao'nun Ozan Tufan'a atmadığı net gollük iki pozisyon var misal. Gol ihtirası maçı bitirmelerini engelledi. Bu arada penaltının çok kolay çalındığının, buna karşılık Fernandinho'nun 1 metre içeride olduğu pozisyonda garip bir ofsayt kararı verildiğinin de altını çizmek lazım. Maalesef ligimizde yardımcı performansları korkunç. Trabzonspor'un geri dönüşü 75'te başlıyor, Cardozo tehdidinin oyuna girişiyle. Bursa'nın yorulması ve Oscar tehdidiyle savunmada çoğalma Bursa'nın çıkış becerisini düşürünce özellikle Yusuf'un ekstra çabasıyla yıktıkları oyunla beraberliği yakalayabildiler. Yusuf'a yine bir parantez açmak gerekiyor. Arkadaşları bu oyunu onun yarısı kadar anlasa Trabzon'un kaderi değişir. Bursa'nın ise yapması gereken orta saha gibi hücum hattının da oyunu basitleştirmesi.

22 Aralık 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çekilen ezer!‘’

Mersin İdman Yurdu, Galatasaray’ın işi orta sahada bitirdiğinin farkında bir oyunla sahadaydı. Rıza hocayı bu anlamda kutlamak lazım. Özellikle Emre ve Sneijder’e sürekli hamleli ve yakın oynayarak Melo ile Selçuk’un Mancini/Prandelli dönemindeki yalnızlığına benzer bir hal yarattı. Khalili-Sadiku-Murat üçlüsünün iki yönlü ve tek paslı oyunu bu ikiliye ağır geldi. Buna Nakoulma ve Güven gibi tüm çizgiyi kullanan ama hücumu sürekli düşünen bitirici bir ikili eklenince vaziyet Konya’dakinden çok farklı hal aldı. Hem hamleli hem tek pasla kaleye gitmeyi beceren bir Mersin İdman Yurdu ortaya çıktı. Geçen hafta da Konya oyuna böyle başlamıştı ama ağırlardı. Mersin İdman Yurdu ise hem hamleli hem de hızlı. 9’da golü bulana kadar 2 net pozisyon buldular. Sonrasında son pas ayarını biraz kaçırınca pozisyon sıklığı azaldı ama şablon bozulmadı ve oyun yavaşlamadı.

İtalyanlar’dan farklı olması için...

Yeni Galatasaray’ın İtalyanlar döneminden farklı olabilmesi için 4’lü orta sahanın hem savunma bekleriyle, hem de hücum ikilisiyle yeknesak olması lazım. Mersin İdman Yurdu ilk yarıda bunu tamamen dağıttı. İlk yarı boyunca hiç organize akın yapamadılar ve çerçeveyi bulan bir şut da bulamadılar bu sebeple. İkinci yarıda orta saha merkezli oyun Mersin açısından kontra erkezine kayınca kalite devreye girdi. Oyunu kendi 1. bölgesinde oynamayı kabul eden Türkiye’deki her takımı yenebilir Galatasaray. Çünkü oyuncu özelliği buna uygun. Hamit’in sağ beke, Emre’den daha sert bir oyuncu olan Sabri’nin orta sahaya geçmesi de seviyeyi yükseltti. Sürekli 3. bölgede oynamanın sonucu, biri penaltıdan diğeri hücuma çıkarken kapılandan gelen 2 gol oldu Galatasaray için. Bu oyun planı eğer Rıza Hoca tarafından çizildiyse ilk yarı için yaptığımız övgüler şiddetince yermemiz gerekir. Çünkü 2-2’den sonra yine ilk plana dönüp oyunu dengelemeyi başardılar. Fırat Aydınus formu düşüşte olan bir hakem. Ancak dün Chedjou’nun Servet’in açık eline çarpan kafa şutu dışında büyük bir hata yaptığını düşünmüyorum. Verilen iki penaltıda yapılması gereken, buna yol açan oyuncuların acemiliklerini eleştirmek olmalı.

21 Aralık 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emenike out Alper in‘’

Rakip yarı alana çok yavaş gidebildi Fenerbahçe. Ve orada kalamadı. Dönen topları toplayamadı.

Bu sürpriz değil ama genelde Fenerbahçe bu dengedeki oyunlarda topa sahip olur en azından. Rakip iyi savunma yapıyorsa yana çalışır ve bekler. Bu kez farklı olarak topa sahip olmak da mümkün olmadı. 70. dakikaya girildiğinde Erciyes %53 topa sahip olan taraftı.

Erciyes, Caner ve Gökhan'ın önünü çiftleyip hep zamanında geri koştu. Sivasspor'un geçen hafta ihmal ederek hep oyunun içine, hücuma soktuğu Gökhan hiç rahat olmadı. Çıkmak zordu. Çıktığında rakip tehdit ediyordu. BU çiftlemeyle özellikle Caner'in arkasına az ama öz sızıp pozisyon potansiyelini elde ettiler. Onlar da özellikle Cenk Ahmet'in yanlış şut -pas tercihleriyle pozisyonlardan uzak kaldılar.

Sarı - Lacivertliler eğer rakip savunma işi sıkı tutuyorsa Caner ve Gökhan'la hücumu genişleterek iş çözen bir ekip. Rakip buna çare bulunca orta sahasının rakibi zorlaması gerekiyor. Ama o özellikleri yok. Delemiyorlar. O zaman sırtı kaleye dönük olup orta sahayı oyuna sokan bir santrfor gerekiyor. Emenike ne o adam, ne de kendi en iyi durumunda... Sonuç, idealinden çok uzakta olan bir Erciyes savunması karşısında dahi duran toplar dışında üretemeyen bir Fenerbahçe.

Alper'in ilk icraatı topla oynama


Bu durum Emenike - Alper değişikliği sonrası belli oranda değişti. Orta sahada bir kişi artan Fenerbahçe, Alper'in yüklenmeleriyle başka bir şey denemeye başladı. Bir kişi fazla olmak Raul ve Topal'a da zaman zaman hücuma eşlik etme olanağı tanıdı. Bu topla oynama oranlarına da anında etki etti. 90. dakikada Fenerbahçe topa %51 sahipti bu yeni planla.

Rakip alanda topa sahip oldular. Pozisyon çıkmadı belki ama bir penaltı ve 3 puan çıktı.

20 Aralık 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Yeni Caner' Yusuf‘’

Trabzonspor hele de Ersun Yanal’ın Trabzonspor’u böyle bir orta sahasızlıkla ayakta kalamaz. Ve belli ki Constant’ın merkezde beyin olmadığı bir orta sahayla hem defansif hem de ofansif açıdan yaşam mümkün değil. Dün yokluktan sol beke Constant’ı koymuştu Yanal. Sorun Constant’ın orada ne yaptığı değil. Constant’sız orta sahanın ne halde olduğu. Fatih Atik özellikle ikinci yarılarda girdiği oyunlarda katkı sağlıyor ama dün ilk yarıda sahanın en çok mesafe kat eden oyuncusu olmasına rağmen toplu oyunda hiç yoktu. Serkan’ın çıkardığı şahane şutu bir yana Mehmet Ekici ve Özer ise hemen her pasta hata yaptılar. Bu oyuncular basit oynadıklarında nasıl parladıklarını biliyor olmalılar. Ama hep ‘ince’yi arayıp yüksek top kaybıyla oynadılar. Onlardan beklenen sadece duran toplar değil. fazlası lazım ve bunu yapabileceklerini gösterileri. İkinci ve üçüncü golün kahramanları Yusuf ve Sefa’nın maçın başındaki aceleciliklerini üzerlerinden atmalarıysa maçta direkt belirleyici oldu. Maçın başında Rizespor kaptığı toplarla her seferinde hızla rakip kaleye gidiyordu. Ve Trabzon orta sahası şeffaftı. Hızla direkt kaleye gitmek isterken dönenleri toparlayamadılar. Bu hem Yanal’ın takımları için hem de Cardozo’ya sahip ekip için kabul edilemez. Bu manzarada doğal olarak Trabzonspor’un golünden önce ve sonra, ilk yarıda Kweuke 3, Holosko 1 çok net pozisyon buldu. Fatih ve Rize hücumcularının acemilikleri skoru belirledi diyebiliriz. Kabul etmek lazım ki ilk yarıda Trabzonspor, Beşiktaş maçının da ötesinde bir skorla karşılaşabilirdi. İkinci yarıda Yatabare hamlesi topu ileride biraz daha etkin tutma konusunda evsahibine yardımcı olsa da orta sahadaki dağılma Rize’yi yine pozisyonlara soktu. Ama Yusuf ve Sefa maç içinde müthiş bir dönüşümle zayıf halka olmaktan en büyük silaha dönerek maçı aldılar. Sanırım Yusuf bundan sonra ikinci yarıda olduğu gibi sol bekte oynayacak. Belki de o artık ‘Yeni Caner’

16 Aralık 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Muslera'yı heyecanlandırdılar!‘’

Ritimsiz pas oyunu intihardır. Ancak ezbere ve yüksek süratle top çeviriyorsanız kendinizden daha kaliteli bir rakibi pasla zora düşürürsünüz. Hamzaoğlu, Emre, Sneijder, Selçuk, Melo orta sahasını tercih edince Kocaman’ın pas takımı için iş çok zorlaştı. Kocaman Galatasaray 11’ini esame listesinde gördüğünde planını değiştirmeliydi normalde. Ama başka bir planı da yok. Hatırlarsınız... Terim bu plana yine bir Aykut Kocaman takımı önünde dönmüştü.

İlk yılında 4’lü orta sahaya Arena’daki Fenerbahçe maçında karar vermiş ve 3 gollü bir galibiyet kazanmıştı. Her ne kadar Hamzaoğlu’nun o ayarda bütün kulvarı kullanabilen iki beki olmasa da bu orta saha Konyaspor’a hem hücum hem de savunma yönünde çok ağır geldi. Açık söylemek gerekirse yarısı emekli olmuş, yarısı gelişmesini tamamlamamış bir ekip gibi göründüler. Topu pasla çıkaramadılar. Çıktıklarında doğru pas tercihlerini doğru zamanlamayla yapamadılar. Sonuç, ilk yarıda ceza sahası içinden vuruş yapamamış, kaleyi sadece 1 kez, o da çok cılız bir şekilde bulabilmiş bir ev sahibi. Diğer yandan Emre (sonra Hamit), Selçuk, Melo, Sneijder’in tamamının içinde olduğu akınlar. Bu yapıyı Burak ve Umut’un sürekli orta sahaya verdiği destekle sağladıklarını söylemek lazım.

İştahlarını kaybetmediler


Hafta içinde Arsenal’in çaresiz bırakan pas sürati ve baskısı sonrası Konya fazla yumuşak geldi...

Galatasaray’ın iştahı da planı kadar iyi ve skordan etkilenmeyecek şekilde sürekli olunca harika bir lige dönüş oyunu oldu. Galatasaray açısından en çok sevinilecek olan şey de bu. 70’e kadar 5-0’da bile geri basmadan oyunu devam ettirmeleri. Tabii bir de kalecisi. 75’ten sonra Konya pozisyonlar bulabildi. Ama Galatasaray, Muslera’yı heyecanlandırmış belli ki. Uruguaylı eski günlerine döndü ve kolaylıkla gol olabilecek 2-3 pozisyonu basitmiş gibi kurtardı.

14 Aralık 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kriz bitti mi?‘’

Haftalardır değil gol atmak pozisyona girmekte zorlanan Emenike ilk yarıyı rahatlıkla 4 golle bitirebilirdi. Boş kaleye vuramadığı var...

Birebirde Ertuğrul’un onun ayağından çaldığı var...

Vuracağı yerde bacak arasından kaçırdığı var... Var oğlu var. Sivasspor’un savunması Emenike’nin pozisyonlara girebilmesi için yeterli yumuşaklıktaydı. Fenerbahçe savunmasında özellikle Bekir’in doğru pozisyon alarak orta sahaya yardım edişi orta sahanın da hücum hattına yakın durarak baskı kuruşu da çok önemli. Orta sahayla savunma arasında boşluk bırakmadan yekpare durdular. Ancak Emenikeve arkadaşları boş geçti.

Kendine geliş mi? Festival mi?

Emre’nin kumandasında Gökhan ve Kuyt’ın bindirdiği Berk’in kanadına atılan toplar etkili oldu. Bir de duran toplarda kendisini çok fazla geri atan Sivas savunmasının içine atılanlar. Fenerbahçe’nin pas
ustası ama delicilikten uzak orta sahası iyi yaptığı işlerde parlarken yapılamayan o verkaçlar ve driplingler de yapılamadı yine. Ancak bu kadarı yetti de arttı. İki takımın ilk gollerini hakem ve Caner hatasıyla bulduklarını söylemeden geçmeyelim. Fenerbahçe’nin bu maçta en çok sevinmesi gereken noktaysa hücum hattının uzun süre sonra ilk kez üst üste binmek yerine doğru bir alan paylaşımı yapmaları. Özellikle Kuyt ve Sow’un bu kadar uyanık olduğu bir maç çoktandır seyretmemiştik. Bursa ve Es-Es maçlarındaki kriz sonrası bu nihai bir kriz mi yoksa rakiplerin pas oyununun yaşattığı bir sıkıntı mı? Zaman gösterecek demiştim. Şimdi de Sivas maçındaki bu uyanış bir kendine geliş mi yoksa rakibin halinden kaynaklı bir festival mi? Zaman gösterecek diyelim.

13 Aralık 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI