‘’Selçuk girince...‘’
Salı akşamı Fenerbahçe, Bursapor maçını stoper oynamış 6 oyuncuyla bitirmişti. Maçı bitiren 11’de daha önce savunmada görev yapmamış tek oyuncu Sow’du. Dünse Emenike dışında eldeki tüm hücumcular sahadaydı. Rakiplerin arasındaki güç dengesiyle bunu açıklayabiliriz kuşkusuz. Ancak ilk yarıda yenen 3 gol, Balıkesir’in kale önünde kaçırdığı net 3 gol pozisyonunun anlattığı başka. İsmail Kartal bulduğu doğruyu belki sakat ve hazır olmayan oyuncuların da varlığıyla terk edince bu oluyor. Alper bu takım için vazgeçilmez. Ancak orta saha 3’lüsünde değil, hücuma eklenince... Dün Alper, Topal, Diego üçlüsüyle orta sahada topa sahip olma ve yerleşme konusunda çok ciddi sorun yaşandı.
Orta sahasız oyundu
Öyle ki, Balıkesir’in bu sezon rakip kaleye bu kadar kolay gittiği bir maç hatırlamıyorum. Neredeyse orta sahasız bir oyundu. Buna Volkan’ın korkunç performansı da eklenince 3 gol buldular. Buna karşı koyan iki hücum performansı ise Caner ve Diego’dan geldi. Caner 1 gol 1 asist, Diego 2 asist 1 golle ilk yarıyı bitirdi. Takımı ayakta tuttular. İsmail Kartal’ın devre arasında oyuna aldığı Selçuk bu gidişatı değiştirdi. Olumlu yönde. Fenerbahçe orta sahaya daha iyi yerleşti topa sahip oldu.
Emenike enerji emiyor
Ancak Alper’in ve Kuyt’ın çıkışı ve Emenike’nin oyuna girişi de hücum opsiyonlarını rakip kale etrafındaki pas akışkanlığını çok azalttı. Diego ilk yarıda çok rahat top dağıtırken, ikinci yarıda pas opsiyonu bulamaz oldu. Emenike sadece formsuz değil, enerji emiyor. Çok soğuk oyuna giremiyor. Veriyor kaçmıyor. Onunla oynamak çok zor. Buna rağmen ilk yarıda Balıkesir’in bulduğu onca pozisyondan sonra Fenerbahçe tüm riskleri sıfırlamayı başardı. En iyi bildiği şeyi yaparak. Topa sahip olup orta sahada iyi yerleşerek.
‘’Finalde‘’
Bu sezon başında, Galatasaray Sabri-Olcan, Yasin-Bruma kanatlarıyla şampiyonluğun güçlü bir adayı olacak, kupada da fifinale yükselecek diyene ‘deli’ derlerdi herhalde. Hamzaoğlu’nun bunu başarmış olması dahi başlı başına bir teknik direktörlük ödülü. Tekrar ediyorum, eğer şampiyonluk gelirse Hamza Hoca’ya bu sebeple bir kupa daha vermek lazım. Yıl içinde yönetim ve teknik heyet değiştiren,
tecrübesiz bir başkan ve bu seviyede tecrübesiz teknik adamla burada olmak ise daha başka seviyede bir başarı. Kabul edelim bu her kulüpte olmaz.
Güçlü tarafa yöneldi
Dün Galatasaray kanatlarının özellikle savunma yönündeki eksikliği Sivas’ı öne geçirdi. 48’de bir pozisyonda 2 kez boş kaleye atamadıkları pozisyonda da aynı zaaftan yararlanmışlardı ama oyuna ortak olam şansını kaçırmışlardı. Hamzaoğlu bu sorunları çözemedi belki. Ama zaaf çözmek yerine güçlü olduğu yöne eğildi, geldiği günden buyana. Daha az yemek için hücumdan eksiltmedi. Hücumu çoğalttı. Sergen Yalçın, Batuhan yerine daha dinamik bir forvetle oyuna başlasa rakibe yarattığı sıkıntıyı daha da büyütebilirdi belki. Ancak Galatasaray’ın skor gücünü azaltmak kolay olmazdı. Bu kadar yüksek yüzdeyle ve etkili bir şekilde çerçeveyi bulan böyle oyuncularınız varsa oynamanız gereken yer 3. bölgedir. Hamzaoğlu da bunu yapıyor. Basit ve etkili bir tercih.
‘’Konsantrasyon‘’
Eskişehir maçı, Fenerbahçe’ye bir hayli yaramış. Değişen kadroya karşın güzel zemini iyi kullanan, takım savunmasıyla Bursa’yı oynatmamayı kafasına koyan Fenerbahçe istediğini aldı. Son 10 dakikadaki 6 stoperli oyun ise Kartal’ın zekasının ürünü...
Eskişehir karşısında skor olmasa da oyun açısından yaşanan bozgundan sonra Bursaspor’la oynamak belli ki konsantrasyon zirvesi yapmış.
Oyuncuların henüz yakın hafızasında bulunan Kadıköy’deki son maçta yaşanan ızdıraplı oyun da buna yaramış. Bu sebeple Fenerbahçe değişen kadrosuyla daha etkin olabildi.
Kuşkusuz halı gibi zemin de bunda etkili oldu. Diego’nun kaptırdığı topla gelen gol dışında, aldığı/tuttuğu onca top, çalımları, gole yol açanda da olduğu gibi çokca faulünde bunu görmek mümkün. Top kontrolüne giriş dersinde uzun süredir çakan Emenike’nin attığı gol de zeminle ilişkili. Bursa’da çoktandır çok iyi bir takım ve zemin var, bu kesin.
Bursa’nın etkili presiyle başlayan oyunda Fenerbahçe’nin ayakta kalışı: Kadlec’in hemen hiç çıkmadan Egemen’e yakın durup Fernandao’yu zayıflatması ve Volkan’ın kanalını kapatışıyla, Egemen’in tüm takım savunmasını %100 etkileyen varlığıyla alakalı. Gökhan’ın kendi standardında yarım pozisyon çıkıp defans adamı olmasıyla da... Tabii Selçuk’un ön stoperliğinde Topal’ın iki yönlü oynayabilmesiyle... Ligin en etkili orta sahalarından birine sahip Bursa’yı durudurabildiler. Diego’nun varlığıyla uğraşan Ozan Tufan’ın hücuma fazla katkı yapmayışı da onlara yardım etti.
İsmail Kartal’ın Diego’ya şans verişinde Alper ve Kuyt gibi iki mücadeleci oyuncunun varlığı da rahatlatıcı öğeydi. Bu deplasman için geç gelen ama güçlü bir plan. Tabii böyle zeminler bulduğunuz sürece.
İkinci yarıda 5 stoper özellikli oyuncuyla savunmaya yerleştiler bu kez. Emenike’nin dengesiz oyunu (faul, yere yatış, vuruş tercihi vs) yerine Sow’la sahada olsalar muhtemelen kontraları daha da etkili olabilirdi.
Zaman zaman baskı yediler. Şenol Güneş, Bakambu ve Emre’yle Alves ile Gökhan’ın arasına çalışmak istedi. 2 pozisyon bulabildi. Fakat bu da yetmedi İsmail Kartal’a... Bekir’i Alper’in yerine aldı 84’te. 4 net, 2 alternatif 6 stoperle girdi 84’e. Orta sahada pas yapacak 1 oyuncu bırakmadı. 1 sol, 1 sağ bek ve 1 de kaleci. Geriye Sow ve Kuyt kaldı. Bunu Çatladıkapıspor-Bayern maçında yapsa ‘olur’ denmez. İsmail Kartal oldurdu. Tam 10 dakika böyle oynadı.
‘’Roman gibi maç‘’
Beşiktaş açısından oyun olarak zorlayıcı, skor olarak rahat bir ilk yarı oldu. 4-4-2 tercihi ve Veli’nin yokluğu orta sahada oyunu Karabük’e verdi.
1-0’dan sonra basbayağı bir baskı yapabildiler. Her ne kadar maç içinde Sosa içeri kaçıp Motta’nın önünü açsa da, Yılmaz Vural, muhtemelen Beşiktaş’ın 4-4-2’yle ve Tolgay/Atiba ikilisiyle sahaya çıkacağını görünce bu oyunu kurduğu için sevinmiştir. Ceza sahası çevresinde akın sürekliliği sağlayan bir kalabalık oluşturmayı başardılar. Burada bir parantez açıp Pektemek’in orta sahaya destek için çok çalıştığını söyleyelim. Topla ilişkisi iyi olmadığından çoğu zaman çabasının karşılığını alamasa da.
Ekstra adamlar...
Bu tabloda ne gariptir golü ve en tehlikeli akınları Beşiktaş ekstra adamlarıyla buldu. Atiba, Serdar’ın harika ortasına kafayı vurdu. 33’te de ekstra adam olarak Tolgay pozisyona girdi. Yani defansif olarak eksik bırakan ve oyunu Karabük’e veren tercihler, hücumda gol şansları buldu. Bu açıdan tezatı bol ve ilginç bir oyun oldu. Sonuna kadar... Bariz gol şansı olmayan bir pozisyonda Waterman’a çıkan kırmızı kart oyunu değiştirdi. Vural 4-3-2’ye dönünce oyun merkezi geri gitti ama Ahmet İlhan’a depar alanları doğdu. Necip’e de böyle kırmızı göstertti.
Koşanlara kaldı
Demba Ba-Pedro değişikliğiyle de Beşiktaş’ın ön tarafı tamamen koşanlara kaldı. Orada top tutmayan büyük takım sorun yaşar. Ki sorunun adı da Musa oldu. Bilic’in kırmızı kart sonrası yaptığı hamleler zorunluluk kapsamında değerlendirilebilir kuşkusuz. Ancak 2. yarının başında eksik kalan rakibine karşı orta sahayı almayı düşünse belki de o kontraları yemeyecekti. Misal bir Mustafa-Olcay değişikliği oyunu tutmasına yardımcı olabilirdi. Oyun olarak Waterman’ın atılması öncesi ve sonrası ayrı biçimlerde işlemeyen planı devam ettirişi skora takılışından. Oyunun anlattığına bakmadı hiç. Ve fakat yine bir tezatla son yaptığı değişiklik olan Cenk’le de maçı aldı. Karabük’ün 4’e 1 yakaladığı bir kontrayı değerlendirememesinin ardındanneresinden baksan roman gibi maç oldu. Korku, gerilim ve dramıyla...
‘’Yasin'le gelen akıl‘’
Aslan’ın evindeki oyun tarzı, hafiften kaosu çağrıştırıyor. Sonuç almak için ise akıl gerekiyordu. Sneijder’in yokluğu takımı iştahlandırdı, maçı ise Yasin kurtardı.
Galatasaray’ın iç sahadaki her maçı yüksek motivasyon ve ön alan presiyle başlıyor. Ancak bu oyunun belli bir şablonu olduğunu söylemek zor. Çünkü takımda top yapmaya yatkın bir hücum ekibi yok. Dolayısıyla hafiften kaosu çağrıştıran ama rakip için zor bir oyun bu. Taraftarı, hakemi ve rakibi derinden etkiliyor. Sonuç almak içinse bu kaotik oyuna bir akıl katmak da gerekiyor. Bunu 15 yıl önce Hagi yapıyordu, bu yıl da Sneijder yapıyor.
Herkesi etkiledi
Dün Sneijder’in olmayışı Galatasaray’ın iştahını azaltmadı, hatta biraz artırdı. Hollandalı’nın kattığı akıl olmayınca etrafındaki herkes etkilendi. Takımın diğer yeteneklilerini de, belki en çok onları... Burada çözüm üretebilen oyuncular, Emre ve Selçuk’la gelen akınlar oluştu ama onlar da soğukkanlı değildi. Özellikle de Burak... (İkinci yarıda boş kaleden hallice 4 pozisyonda çerçeveyi bulamayışını ben açıklayamam, en yakın üfürükçüye sorun.) İlginçtir sükunet mevzuunda en büyük katkıyı yapan hatta maçı kurtaran oyuncu Yasin oldu. Belki de seyircinin ısrarla onu istemesi bundan...
Hakan’ın durumu başka
Antep’in dış sahada başarılı bir takım olması, sahaya nasıl yerleşeceğini bilmesi ev sahibini başta rakibinden iyi yaptı belki... İkinci yarıda Galatasaray’ın bu sezonki genel durumun aksine daha çok pozisyona girişiyse Antep’in çıkarken pas tercihlerini hemen her seferinde yanlış yapışından. Galatasaray savunması için bir tehdit oluşturamadılar. Bu maçtan Chedjou dışında Galatasaray’ın savunmasında bir iyileşme olduğu sonucunu çıkarmak bu açıdan doğru olmaz. Tabii maçı kurtaran adam Hakan’ın durumu başka.
Bu gol kontrat getirecek değerde.
‘’Kartal şanslıydı‘’
İsmail Kartal, Bursaspor maçının ikinci yarı planıyla sahadaydı. Kuyt’ın yokluğu; pozisyonunun değil Fenerbahçe’de hatta ülkede alternatifsiz olan Caner’i yerinden oynatıyor. Önde Kuyt’ın yerine geçiyor. Kim ne kadar eleştirirse eleştirsin son 3 teknik direktör için Kuyt böyle önemli işte.
Caner’in sağ öndeki varlığı Gökhan’ın kullanımı açısından da çok önemli. Emenike ona o kanalı açamıyor. Caner ise içeri girip bekini oraya çekerek ve pas duvarı olarak bu işi mükemmel yapıyor. Zaten ilk yarıdaki az sayıdaki akın da buradan geldi. Yerleşik oyunda Fenerbahçe’nin en iyi oyun planı bu. Çünkü dün özellikle 2. yarıda da görüldüğü gibi Emre ve Topal’ın üzerinde
2 savunmacı olunca Fenerbahçe defanstan top çıkarmakta dahi çok zorluk çekiyor. Sıklıkla uzun vurmak zorunda kalınıyor. Durum buyken ortadan akın geliştirmek neredeyse imkansız. Bunu ancak Gökhan açabiliyor.
Değişiklikler etki etmedi
Ancak Eskişehir çıkarken kaptırınca gol Gökhan’ın kanadından değil, soldan geldi. Lawal top kaybetti. Topal, Hasan Ali’ye, onun ortasında ise asist Sezgin, gol Yumlu. Hem asisti, hem golü Eskişehir’in iki stoperi yaptı yani.
Eskişehir’in ikinci yarıda iyice artan baskısı Fenerbahçe orta sahasına hiç top yaptırmamaya başlayınca İsmail Kartal önce Kuyt’ı sonra Selçuk Şahin’i oyuna aldı, Caner ve Emre’yi çıkararak. Caner’i yerine çekmedi. Hasan Ali’yi tuttu, Emre yerinde de Selçuk’u. Bunun Fenerbahçe’nin orta sahada pas yapmasına, oyunu ele almasına, orta kalitesine bir katkısı olmadı tabii. Zaten İsmail Kartal’ın amacı da defansif dirençti. Bu yetmezdi.
Bu denklemden sadece Emre Güral’ın olağanüstü golüyle kurtulmuş olması Fenerbahçe’nin şansı. Zira Eskişehir çok net şanslar buldu ve harcadı.
‘’Sneijder yoksa sıkıntı büyük‘’
Burak, Semih ve Melo da önemli isimler ancak Selçuk ve Sneijder olmazsa olmaz. Sneijder’in özellikle iç saha maçlarında kapalı savunmalar üzerinde çözücü bir etkisi var. Galatasaray bu kanat oyuncularıyla şampiyon olursa, Hamza hocaya ekstra bir kupa daha vermek lazım.
Ritmi nasıl ayarlayacaklar
Sneijder cezalı, Burak 90 dakikayı çıkaracak durumda değil, Semih ve Melo sakatlıktan yeni çıktı. Mevcut kadro yapısıyla, Gaziantep sınavı Galatasaray’ı zorlar mı?
Özellikle iç saha maçlarında Sniejder’in kapalı savunmalar üzerinde net bir çözücü etkisi var. Hem ceza sahası içinde hem dışında; hem duran toplarda, hem akan oyunda rakip için çözüm üretmenin en zor olduğu isim o. Takımın ritmini yükseletebilen bir futbolcu. Eksikliği zor anlarda daha çok hissedilecek. Yasin başta olmak üzere birçok oyuncunun performans yükseltmesinde direkt etkili oldu. Ancak asıl etkisi Galatasaray’ın top tutma ihtiyacı olduğunda... Burak, Semih ve Melo da önemli isimler ancak Selçuk ve Sneijder olmazsa olmaz. Antep maçında da son dakikalar çok kritik geçebilir. Umut, Yasin, Emre ve Bruma’nın oyunu nasıl soğutacağı, ritmi nasıl ayarlayabileceklerini merak ediyorum.
Şampiyonluk ortalaması var
Galatasaray kariyeri müthiş bir galibiyet serisiyle başlayan Hamza hoca, son 5 maçta 8 puan kaybedince hedef tahtasına oturtuldu. Hamzaoğlu baskıyı kaldırabilir mi?
Hamza hocanın elinde iyi oyuncular var ama kadro mühendisliği sorunlu. İkinci yarının başından bu yana söylüyorum bu kanat oyuncularıyla Galasaray şampiyon olabilirse Hamza hocaya ekstra bir kupa daha vermek gerekir.
2.14 maç başına puanla oynuyorlar ve her halükarda şampiyonluk ortalamasıdır. Hamzaoğlu’nun mevcut kadro şartları içinde baskıyı kaldırdığını, hatta fazlasını yaptığını düşünüyorum.
Hep aynı viteste oynanıyor
Ligin kalan 7 haftasına bakıldığında, Galatasaray’ın Beşiktaş dışında üst sıralardaki takımlarla maçı olmadığı görülüyor. Bu fikstür bir avantaj sağlayabilir mi?
Fikstür avantajı diye bir şeye inanmıyorum. Galatasaray kolay gol yiyor ve oyun ritmini hep aynı viteste oynuyor. Burada işin sırrı hiçbir maçta 2’den az atmamak, hatta 3’e çıkabilirse işi görür. Galatasaray gol yeme sorununa eğilmek yerine attığını artırmalı. Zaten Hamza hocanın yolu da bu oldu.
Seçim değil, Şampiyonlar Ligi
23 Mayıs’ta Galatasaray’ı çok kritik bir kongre bekliyor. Her gün yeni bir aday çıkması, yıldız vaatleri, hocaların bile belirlenmesi, Florya’yı nasıl etkiler?
Galatasaray için tek bir kritik tarih var. Ligin son haftası olan 31 Mayıs. Direkt Şampiyonlar Ligi katılımı olmadan ayakta kalmak zor. Oradan gelecek paraya net bir şekilde ihtiyaç var. Eğer buradan düşerlerse hangi yönetim gelirse gelsin işi çok zor olacak. Zaten şu anda çok güçlü ve çığır açacak bir aday da yok.
‘’Savunma şampiyon olur‘’
Sarı-Lacivertliler ideal savunma 5’lisiyle, yani Gökhan-Alves-Egemen-Caner-Topal’la kalan 7 maça çıkabilirse sorun yaşamaz. Tabii ki İsmail Kartal, Webo’dan vazgeçmediği sürece.
İsmail Kartal’ın Bursa maçının devre arasında yaptığı Hasan Ali hamlesinin oyunu çok olumlu etkileyişi birçok açıdan önemli.
Zira eğer bu hamle hücumu hareketlendirmese birçok tartışma çıkabilirdi. Fenerbahçe kulübesinde hücuma en yakın oyuncu Selçuk Şahin’di çünkü. Diego ise kadro dışında kalmıştı. Diego’dan daha büyük sorunlar yaratan Emenike ise ilk 11’deydi. Bu açıdan İsmail Kartal teknik direktörlük yaşamında pazartesi akşamı bir eşiği geçti. Bir tek hamleyle hem saha içinde çok şey değiştirdi, hem de belki de kendi hatalarıyla oluşan zor bir
durumdan sıyrıldı.
0.50’ye inerse...
Fenerbahçe açısından 2 temel veri önemli. Lider, ligin en az gol yiyen 2. takımı. Ve forvetleri şut kalitesi açısından kulüp gelenek ve standartlarının çok gerisinde. İsmail Kartal bu durumu değiştirmek yerine güçlü olduğu yöne eğilmeli.
Şu anda maç başına 0.75’lik bir gol yeme oranıyla oynuyorlar. Eğer bundan sonraki 7 haftada bu oranı tutturur belki 0.50’ye de indirebilirlerse şampiyon olurlar. Misal Galatasaray için durum çok farklı. Onların ipi göğüslemesi maç başına 2.5 gol atmalarına bağlı. Çünkü 7 hafta kala savunmayı hücumdan taviz vermeden yeniden inşaa etme imkansız.
Fikstür avantajı yok
Bunun dışında kalan tüm hesapları saçma buluyorum. Fikstür avantajı diye bir kavramı da kabul etmememiz gerektiğini bizzat yakın geçmişte Fenrbahçe’nin son haftada kaybettiği 3 şampiyonlukta gördük. Sarı-Lacivertliler ideal savunma 5’lisiyle, yani Gökhan-Alves-Egemen-Caner-Topal’la kalan 7 maça çıkabilirse sorun yaşamaz. Yoksa hücum hattına güvenerek ipi göğüslemek bu oyun stratejisiyle zor.
Tabii ki bunu İsmail Kartal’ın artık Webo’yu pivot santrfor olarak kullanmaktan vazgeçmeyeceğini hesaplayarak iddia ediyorum.









































