Arama

Popüler aramalar

‘’Van Persie'yi anlamak‘’

Dün sahaya çıkan Fenerbahçe’nin Nani haricinde tamamen yedek oyunculardan kurulu olduğunu idrak etmeniz için bayağı bir düşünmeniz lazım. İlk bakışta sadece Mehmet Topuz, Ertuğrul ve Uygar’ın ideal 11 oyuncuları olmadığını hemen anlıyorsunuz. Caner, Van Persie, Şener, Volkan, Ozan, Ba, Kadlec... Çok da yedek gibi değiller... Hiç değiller... Golleri, asistleri gördüğünüzdeyse imkanı yok yedek değiller.

Bunun yedek takım olduğunu bize anlatan ise Pereira’nın kurduğu mükemmel savunmanın çok uzağındaki yapı. Topal ve Kjaer olmayınca o duvarı kurmak mümkün olmuyor.

Antalya’nın 5’li savunma tercihi belki de Fenerbahçe’nin kanat ağırlıklı hücumuna bir tedbirken yanlış uygulamayla, Antalya 2 kanadını çıkardığında bu durum aleyhlerine oldu. Fenerbahçe, rahat ve hızlı paslaşarak rahat indi rakip kaleye. Aynı şekilde o duvarı kuramamış olmak Antalya’nın kalabalık orta sahasının da ilk dakikadan itibaren Fenerbahçe ceza sahsına kalabalık ve etkili gelmesine sebep oldu. Fenerbahçe’yi ligde farklı yapan Souza’nın da desteğiyle bu 3’lünün yaptığı ön alan presi. Dün bu eksik kalınca oyunun boyu uzadı.

Ertuğrul bir 3. kaleci değil

Bu da bize Ertuğrul’un nasıl bir kaleci olduğunu hatırlamamız açısından bir fırsat yarattı. O bir 3. kaleci değil. Bu kesin. Şanssız sakatlığına kadar savunma adına ne varsa tek başına yaptı diyebiliriz.

Gol rekoru kırabilirdi

Van Persie’ye gelince. Hep doğru koşu yapıyor, hep boşa kaçıyor ve her seferinde oyunu açan doğru pası veriyor. Bundan Fenerbahçe’nin dünkü görece akışkan hücumuna rağmen yüzde 100 yararlandığını söylemek imkansız. Volkan ve Nani’nin biraz daha dikkatli olması, Hollandalı’ya gol rekoru kırdırabilirdi. Sadece Caner’den destek bulup 2 golde kaldı.

24 Aralık 2015, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’3 puan Sosa'nın‘’

Beşiktaş ‘Ben Galatasaray’ı sahadan sildim. Hiç şansınız yok’ mesajıyla giremedi maça. Bu tip oyunlarda iki taraf için de psikoloji birincil önemde halbuki. İlk yarıda savunmaya iyi yerleşen Osmanlı’ya karşı zor gittiler ve işin daha kötüsü çok geri koşmak zorunda kaldılar. İki sebeple:
-Belki Ndiaye, Tisdell ve Aminu üçlüsünün süratinin verdiği çekingenlikle savunma göbeği kendisini çok geri attı.
-Musa ve Mehmet Güven’in mükemmele yakın iki yönlü oyunuyla Osmanlıspor topu çok rahat ve etkili çıkardı.
Sonuç olarak Oğuzhan, Sosa ve Olcay çok fazla geri koşmak zorunda kaldı. 60 metreyi bir ileri bir geri koştular. Bu sert zeminde, bu hızlı hücumculara karşı zor bir görev. Beşiktaş klasiğine hiç uymayan bir yapı.

Savunmanın gecikmesi!

Buna rağmen Beşiktaş’ın elinde bir avantaj da vardı. Osmanlıspor iyi yerleşse de savunmanın hamlede sürekli gecikmesi. Yapısal olarak sağlam ancak reaksiyonu zayıf bir performansı var Ankara ekibinin. Nitekim Quaresma’nın ortasında Gomez’in golü, hakem vermese de hiç yoktan yaptıkları penaltı işlerinin zorluğunu anlatıyordu. Bunu en iyi anlayan da Sosa oldu.

Şenol Güneş’in istediği...

İkinci yarıda Beşiktaş savunması kendisini biraz öne attı. Fakat Oğuzhan hem yorgun hem de sarı kart tehdidi altında vasatın altında oynayınca iş yürümedi. Ancak dedim ya. Sosa mevzuyu iyi anlamıştı. Kaleci Ahmet’i felç eden 2 vuruşla, akın yapamazken maçı almayı bildi.

Hiç düşünmeden Beşiktaş’ın en kötü maçı denebilecek bir oyunda haftanın yıldızını çıkarabilmek şampiyonluğun en önemli anahtarıdır. Bu kötü oynarken de kazanmanın daha üst ve tercih edilebilecek bir modeli.
Sporting şoku ardından mükemmel oyunla kazanılan bir derbi ve ardından çok kötü oyunla alınan bir 3 puan. Devre tam da Şenol Güneş’in istediği bir kimyayla geliyor.

22 Aralık 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Vurduğu gol oldu‘’

Akhisar puan durumundaki yeri ve pozitif pas oyunu bir yana ligin en az ikili mücadeleye giren ve kazanan takımlarından biri. Üstüne deplasmanda 2 maç kazanabilmiş. İdeal bir iç saha takımı. Bu
tabloda Galatasaray’ın 7 hücumcu oyuncuyla ön alanda baskı yapması mantıklı bir tercihti. Nasıl olsa Akhisar uzun vurup çıkan bir takım değil. Burada Galatasaray’ın iyi yaptığı Chedjou’yu öne itip baskıyı arkadan tamamlamak oldu. Bu işi Galatasaray’da şu an için yapabilen yok. Bu baskının Fenerbahçe, Galatasaray seviyesinde olmasa da bu maç özelinde işler yolunda gitti. Umut’un maçın sonunda kaçırdığı pozsiyona kadar ev sahibinin yararlanamadığı pozisyon yok. Müthiş hücum gücünü yüzde yüz kullanarak gol kaçırmadan maçı aldılar. Vurdukları gol oldu. Burada Olcan’ın müthiş iki yönlü oyununun etkisini vurgulamak lazım. Hücum savunma bağlantısını sağlayan o oldu.

Oyunları dünya klasında...

Öte yandan Akhisar’ın 2. golüne kadar Rodallega’nın 2, Bruno’nun 3 net pozisyon yarattığını da söylemek şart. Burada da hemen bütün büyük maçların parlayan yıldızı Güray’ın performansı alkışı hak ediyor. 27 yaşında zirve futbol oynuyor. Memleketin sol beklerindeki inanılmaz yükseliş çok çarpıcı zaten. Hasan Ali, Caner, İsmail, Olcan ve Güray. Çoğu pozisyon devşirmesi ama oyunları dünya klasında.

Bu iş zor yürür!

Oyuna dönersek bu maç Galatasaray’ın ne yapması ve ne yapmaması gerektiği konusunda bir piyes gibiydi.

1- Mustafa hocanın 64’te 3-1 galipken savunmada 2 pozisyonu değiştirmesi, Semih’i sağ beke atması Bruno’nun biraz şanslı olması durumunda korkunç bir hata olarak tarihe geçecekti.

2- Galatasaray her zaman bu yüzdelerle şut bulabilmeli.

3- Ve mutlak bir sağ bek ve çapa bulmalı. Aksi takdirde bu iş zor yürür.

21 Aralık 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Transfer rahatlatır‘’

Akhisar, hafta sonu 3-2 kaybettiği Kayseri maçından 10 farklı oyuncuyla sahaya çıktı. Hafta sonu, cezası nedeniyle oynamayacak Douglao hariç tamamıyla değişmiş bir kadroyla. Hafta sonu da dikkat çeken savunma dağınıklığı bu kez daha da fazla göze çarptı. İlk 30 dakika önde baskıyla başlayan Galatasaray için ideal bir durumdu bu. Yasin ve Sinan’ın dalışları, Umut’un yıpratıclığı ile Galatasaray, Akhisar’ı oynatmadı.

Hiç zorlanmadılar

Emre ve Rodriguez’den müteşekkil ev sahibi orta saha da hiç zorlanmadı. Bu yumuşak tandem hem Akhisar’ın geriden oyun kuramamasından hem Onurcan’ın topla fazla oynayışından ve tabii Lualua’nın ilk yarıdaki bencil oyunundan dolayı hiç zorlanmadı. Ancak bu dağınık savunmaya karşı dahi Emre ve Rodriguez’in oyuna damga vuramayışı ilginçti. Galatasaray sadece Custodio’nun oyuna girişiyle hakimiyeti kaybetti ve Lualua oyuna dahil oldu. Tabii bu moral durumla bu oyuncuların ayakta kalması zor. Taraftar kesin bir reddediş sergiliyor. Yönetim ve oyuncuların büyük bölümü açık bir şekilde istenmiyor.

Galatasaray’ın ihtiyacı...

Sergilenen protesto değil. İpler kopmuş. Umut attığı golün ardından yine takipçiliği ile yarattığı pozisyonda golü kaçırınca yuhalanabiliyor misal. Bu durumu transfer çözebilir. Transfer bu topyekun reddedişi biraz olsun söndürüp eldeki oyuncuların nefes almasına yarayabilir. Çünkü Galatasaray’ın ihtiyacı yeni oyunculardan daha çok eldekileri kendi standardına getirmek.

Transfer lazım

Evet, bazı bölgelerde oyuncu ihtiyacı var. Misal Selçuk’a bir eküri lazım. Ancak şu da gerçek ki, misal Kasımpaşa’da orta sahada Chedjou oynasa, Donk da bu sene Galatasaray’da orta sahaya devşirilmiş olsa... İddiam o ki Galatasaray bugün Chedjou’nun peşinde olurdu. Bu, futboldan çok iki takımın psikolojileriyle alakalı. Baskı seviyesi vs. İşte bu yüzden transfer kuşkusuz lazım. En çok da eldeki oyuncuların biraz olsun rahatlayıp nefes almaları için.

18 Aralık 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zirvenin anahtarı kutsal rastlantı‘’

16 yaşında Arsene Wenger tarafından tercih edilip Arsenal’e alınmış Hollanda U17 kaptanını, yokuş aşağı giden bir kariyerden, yeniden zirveye taşıyan Şenol Güneş oldu. ‘Oğuz Han’, onun yeniden parlattığı ilk sönmüş yıldız adayı değil. Ancak böyle giderse en çok hatırlananı, şaheseri olacak. İşin ilginç yanı bu durum bir sürpriz değil. Güneş’in imzayı attığı gün bu sayfalarda, Oğuzhan’ın nihayet star statüsüne zıplama şansına kavuştuğunu, İsmail’in ve diğer gençlerin de bu durumdan yararlanacağını yazmak beni büyük bir müneccim ya da futbol alimi yapmıyor. Bu, çok kolay bir tahmindi. Ve tutmaması da zordu.

Bu yetenek Bilic’te yoktu

Geçen yıl sezon sonuna doğru kulübede unutulan Oğuzhan bugün oyunun ruhunu veren lider rolünde. Hırvat hocanın hakkını yemeyelim, genç yıldız böyle bir zihin açıklığıyla performans gösteriyor olsa, kimse ona hayır diyemez ve kenarda oturtamazdı. Öte yandan Şenol Güneş’in bu konudaki büyük yeteneğinin de Bilic’te olmasını bekleyemeyiz.

Veli gelince roller değişecek

Bu birliktelik belki de hem Güneş, hem de ‘Oğuz Han’ için en doğru zamanlamayla geldi. Çoğu zaman işleri pek de yolunda gitmeyen bu ikili için kutsal bir rastlantı bu. Gomez’in oyunu değiştiren, savunmayı ihmal etmeyen santrfor performansı da buna yardım ediyor. Bu kadar da değil. Tolgay geldiğinde Oğuzhan belki santrfor arkasına geçip daha serbest olacak. Çünkü Sosa da ‘kanat oynayabilen bir oyun kurucu’ olarak transfer edilmişti.

Sporting depresyonu 3 gün sürdü

Fazlası var. Tek hedefin lig oluşu, Euro 2016 motivasyonu da Oğuzhan ve arkadaşları için pırıltılı ama yıpratıcı olmayan bir yolu işaret ediyor. Çünkü Beşiktaş elenmelerin en güzelini yaşadı. 5 maç iddiasıyla camiasına güven verdi. Sporting maçının depresyonu ise derbi zaferiyle sadece 3 gün sürdü ve bitti. Eğer kupayı kazanamayacaksan bu şekilde elenmek Şubat, Mart ya da Nisan’da elenmekten iyidir. Zira en az duygu dalgalanmasını bu şekilde yaşarsınız. Eksik kalan ve mutlak yapılması gereken bu olumlu ruh haliyle Tolga’nın kalbini kazanmak ya da kesin bir kaleci kararı vermek. Kartal’ın başka derdi yok.

17 Aralık 2015, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zafer ve hezimet‘’

Mükemmel bir İsmail performansı, Ersan’ın varlığının yarattığı sertlik, çok istekli bir Quaresma, sade ama pırıltılı oyunuyla ‘Oğuz Han’, orta saha ve savunma direncinin başlangıç noktası olan Gomez, Kartal’ı uçuşa geçirdi. Şenol hocanın Töre ve Frei değişiklikleri, skoru belirledi.

Derbilerde ekiplerden biri yarıştan tamamen kopmamışsa, bir ekibin diğerini böyle bir tahakküm altına aldığı az görülür. Açık söylemek gerekirse 2-1 Beşiktaş’ın ezici üstünlüğünü hiç anlatmıyor. Öyle ki, Galatasaray piyangodan öne geçişe bile reaksiyon gösteremedi.

Sıfır pozisyonla, Günay’ın perişan eden hatasıyla gelen gol bile Galatasaray için bir direnç noktası oluşturamadı. Mükemmel bir İsmail performansı, Ersan’ın varlığının yarattığı sertlik, çok istekli bir Quaresma, orta sahada hep zihin açan, şaşırtan hamleler yapan, oyunu yönlendiren sade ama pırıltılı oyunuyla ‘Oğuz Han’, orta saha ve savunma direncinin başlangıç noktası olan Gomez, Şenol hocanın oyuna ve skora direkt etki yapan altın değişiklikleri Töre ve Frei... Beşiktaş’ın her oyuncusu, rakibinden daha iyiydi.

Muslera farkı engelledi

Buna, Galatasaray’ın yavaş yavaş toparlasa da formsuz olan Semih, Hakan ve Chedjou dışında savunmayı yemiş yutmuş tek bir oyuncusunun dahi olmayışını ekleyin. Hiç kimse nerede, nasıl duracağını bilmiyordu. Oyun farkı böyle oluştu. Bunun sonucu ilk yarıda Sneijder, maç boyunca Podolski, Yasin, Umut ve Burak’ı hiç göremedik. Not vermek gerekirse takımın yarısına (?) vermek lazım. Kötü değil, hiç oynamadılar...

Belki Chedjou ve Muslera’nın biraz direnç göstermesi büyük farkı engelledi. Günay’ın kalede olduğunu 54’te yaptığı hatayla gördük. Ve an itibarıyla Beşiktaş’ın Avrupa’dan elenmesi 3 gün içinde büyük bir yıkımdan büyük bir avantaja dönüştü. Şimdi kafayı sadece tek bir hedefe kilitlemek mümkün.

Araf’ta 2 hafta!

Denizli’nin Galatasaray’ı içinse dağılmakla hayata tutunmak arasında ‘Araf’ta bir 2 hafta var. Selçuk’suz bir maçta Akhisar’ı yenemezlerse, Denizli’nin hasretle beklediği devre arası bir cehenneme dönebilir. Çünkü dip batak olursa ayağını vurup zıplamak da imkansızlaşabilir. Sneijder’in yüzündeki yılmışlığı tamir etmek iyice zorlaşabilir.

15 Aralık 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nani ‘Gönül'den istedi‘’

Fiyat/fayda(performans) dengesi açısından ligin en değerli takımlarından biri, hatta birincisi Başakşehir. 10 kişiyle Nani’nin golü sonrası orta sahadan eksiltip santrforu ikiledikten sonra dahi dirençleri düşmedi. Net bir fizik üstünlük sağladılar. Baskıları pozisyon getirdi. Ve Fenerbahçe’nin nefesini kestiler. Bunu bir kenara yazalım. Batdal’ın olağanüstü pivot performansı oyunlarının temeli oldu. Tek itiraz Badji’ye gelecektir. 3. dakilada Nani’ye taban faulü direkt kırmızı kart olabilirdi. Kart dahi görmedi. 68’de direkt de görmesinin mümkün olduğu 2. sarıdan kırmızı karta kadar 2. yarı boyunca oyuna hiç girmedi. Ve buna rağmen Başakşehir oyunu ele almaya başladı. Hem de maç başından bu yana uyguladıkları tedbirleri elden bırakmadan.

60 dakika ritm bozdular

Maçın başından itibaren stoperlere basarak, top yapmalarına izin vermeden oynuyorlardı. Fenerbahçe çıkınca da Gökhan ve Caner’e hep 3’lü alan savunmasıyla alan bırakmamaya çalıştılar. Tam başarılı olamadılar çünkü özellikle Gökhan’ın ‘Gönül’den oyununun önünü tam kesemediler. Ancak Souza, Topal ve Ozan için fazla kalabalık bir duvar kurmayı da başararak Fenerbahçe’nin evinde bir 60 dakika yakalayabildiği ritmi bozdular.

Ozan Tufan’la oynamalı

Kaptıkları toplarla hızlı çıkma işi ise Fenerbahçe’nin stoperli ön alan baskısına takıldı gole kadar. Yani tedbirler sert bir çarpışmaya girdiler diyebiliriz. İlk yarıda, - karambollerden de olsa - Fernandao ve Ozan’ın yakaladığı pozisyonlarda kötü vuruş yapması ve Badji’nin sahada kalabilmesi 68’e kadar oyunun kilitlenmesine yol açtı.

Ancak golü getiren oyun üstünlüğü değil, Nani’nin özel şutu oldu. Van Persie’ye bir ofsayt çalınmadığı için Hollandalı’nın çok şanslı olduğunu da söylemeliyim. Yapamayan olmaktan bozan olmaya geçiş yapsaydı yeri iyice sallanırdı.Pereira’ya gelince. Gençler, olamdı Sivas maçında Josef yerine Ozan’la oynamayı göze almalı.

14 Aralık 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Böyle avantaj bulunamazdı!‘’

Denizli ellerini ovuşturuyordur. Beşiktaş’ı bundan daha iyi şartlarda yakalayamazdı. Çok ciddi, Şenol Güneş’in çok uzun süredir yaşamadığı bir kaleci problemi... Ersan oynasa da aksamaya müsait, tam Burak’a göre bir savunma hattı... Kendi evinde kullanamayacağı Umut’u kullanma şansı... Ve mükemmele yakın bir oyun oynarken 3-1 kaybetmenin Beşiktaş’ta yarattığı ruh hali. Denizli’nin oyunundan memnun olmadığı takımının yaşayabileceği en iyi Beşiktaş deplasmanının sinyalleri. Psikolojik olarak hiç beklenmedik anda yakalanan onca avantaj...

Kendi ekibine gelince...

Hamza hocanın hiç de kötü gitmediğini düşündüğü Galatasaray hakkında Denizli başka mesajlar veriyor. Kazandığı maçtan sonra dahi Denizli’nin verdiği mesajlar Galatasaray’ın dip noktada olduğu yolunda. Yani Hamza hocanın vasatını Denizli en kötüsü olarak değerlendiriyor. Burada vermek istediği mesaj “vasata ulaştığımızda daha önce hayal edilemeyecek kadar iyi olacağız. İyi olduğumuzda hiç olmadığı kadar iyi”. Bunun olup olmayacağını bilemeyiz. Fakat kamuoyu ve takıma basın üzerinden verilen mesaj net: “Zamanında neşter vurulamamış ama ben vuracağım. Bu oyunu unutun.” “Hayatımın en zor 90 dakikasıydı” dediği Astana maçından sonra oyuncuların, verdiği mesajları ne kadar iyi algılayabileceği, Pazartesi’nin kaderini belirleyecek.

Hücum gücü törpülendi

Öte yandan sorunun verilen mesajlarla 3 günde düzelecek kadar basit durmadığını da söylemek lazım. İstatistikler Galatasaray’ın oyun merkezinin, hoca göreve başladığından bu yana ortalama 7-8 metre geri gittiği yolunda. Eğer bunu, savunmayı tamir için Denizli istiyorsa, hücumdaki azalan istatistikleri tekrar eski haline nasıl getireceğini de düşünmeye başlamalı. Çünkü bu hamle, Galatasaray’ın verdiği pozisyon sayısını düşürmedi. Ama misal, Bursa maçını Sneijder’in sadece 1 şut çektiği bir oyun yaptı. Hücum gücü iyice törpülendi.

En doğru seçim Chedjou

Bu zamanla giderilebilir. Chedjou’nun zamanla çapa olarak orta sahada Selçuk ve Sneijder’i rahatlatması muhtemel. En doğru seçim o. Ancak Beşiktaş’ın o alanda baskıyla top kapıp rakip kaleye hızla yollanmadaki ustalığı da Kamerunlu’yu hataya açık bir pozisyon çaylağı yapabilir. Bu konuda Selçuk’un yardımına çok ihtiyaç duyacak.

Oyuncular karar verecek

Oyun olarak Galatasaray’ın Beşiktaş’a üstünlük sağlayabileceği bölüm, Beşiktaş’ın aktif dinlenme anları. Ve Beşiktaş hücum ederken yakalanabilecek kontralar. Beşiktaş’ın oyunu rölantiye alma becerisi yok. Bu oyunda çok hata yapıyorlar. Bundan yaralanmak isteyecektir. Dolayısıyla bu, Galatasatay için salt bir baskın oyunu olacak. Yasin, Burak, Sneijder ve Podolski’nin şut isabetleri maçın kesin belirleyicisi olur. Eğer Bursa standardında kalırlarsa işleri zor. Bu maçın Beşiktaş için depresyonun büyüme maçı mı yoksa diriliş mi olduğuna bu oyuncular karar verecek.

12 Aralık 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI