‘’Böyle giderse hakem bulamayız‘’
Futbolun yalnız adamları hakemler ve seveni de çok az. Muhtemelen bir insanın hayatı boyunca duyacağı hakaretleri tek bir maçta işitiyorlar. Hakem yorumcuları bile, meslektaşlarını en acımasız şekilde eleştiriyor. Halil Umut Meler’in yaşadığı saldırı sonrasında aklıma, Ağustos ayında Monaco’daki UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti’nin medya sunumu geldi. Rosetti bizlere, ‘Be a referee!’ (Hakem ol) kampanyasını anlatırken, gelecekte hakem bulmak konusunda büyük sıkıntı yaşanacağını anlattı.
40 bin 424 açık var
Paylaştığı bilgilerde Rosetti; her yıl Avrupa’daki hakemlerin yüzde 15’inin çeşitli sebeplerden hakemliği bıraktığını, tüm ülkeler bazında toplam aktif hakem sayısının 236 bin 350 olduğunu söyledi. Rosetti, UEFA organizasyonları dahil tüm maçları yönetmek için 276 bin 954 hakeme ihtiyaç olduğunu ve bu açıdan 40 bin 424 açık olduğunu vurguladı. Bir sonraki günkü Şampiyonlar Ligi kurası sonrası ise TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye, bu sunumdan bahsetmiştim ve bana, “Bizde de durum aynı. Hakem bulamıyoruz” cevabını vermişti.
İlk biz etkileniriz
Bir de aradan geçen 4 aydan sonra Türkiye’nin şu anki en iyi hakemi Meler’e yapılan saldırı; özellikle ülkemizde hakem olma hayali kuranlara ve bu mesleğe çok büyük zarar verdi. Çukura kimse düşmeden çukurun kapatılmadığı ülkemizde bu olaydan da gerekli dersler çıkarılmaz ve her anlamda hakemlerle ilgili kalite/güvenlik vb. sorunlar çözülemezse, muhtemelen -üst seviyede maaşı yüksek olsa bile- Avrupa’daki hakem sıkıntısından ilk etkilenecek ülke Türkiye olacak gibi gözüküyor.
‘’Sürpriz yaşamaz‘’
Yazıma, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız’ı kutlayarak başlamak istiyorum. Cumhuriyetimiz’in 100. yılında Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşları ve bu güzel vatan için mücadele eden her kahramanımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Maça gelirsek... Fenerbahçe, bu akşam Pendikspor’un konuğu olacak. Elbette kadro kalitesi ve değeri açısından Sarı-Lacivertliler, bu sezon şu ana kadar olduğu gibi yine bir maça favori çıkıyor. İsmail Kartal, Pendik deplasmanında ideal 11’ine hemen hemen geri dönüyor. Edin Dzeko, Tadic ve Szymanski olmak üzere yıldızlar topluluğu Fenerbahçe karşısında Pendik’in işi hiç de kolay değil.
Bol gollü geçecektir
Ligde Pendik, 10 gol attı ve 18 gol yedi. Buna karşılık Fenerbahçe, 24 kez rakip fileleri havalandırırken, kalesinde sadece 5 gol gördü. Maçın net favorisi konuk ekip ama bu sezon Adana Demirspor karşılaşması hariç her lig maçında en az 1 gol atan Pendik’in, büyük bir takıma karşı farklı bir motivasyonla fark yaratabileceğini de unutmamak gerek. Bol gollü ve zevkli bir karşılaşmanın bizleri beklediğini, Kanarya’nın yine kazanarak namağlup serisine devam edeceğini düşünüyorum.
‘’Kadıköy'de düello‘’
Süper Lig’de ve Avrupa’da bu sezon çıktığı tüm resmi maçları kazanan Fenerbahçe, bu akşam Kadıköy’de sezonun flaş ekiplerinden Hatayspor’u ağırlayacak. Volkan Demirel, efsane olduğu Sarı-Lacivertliler’in karşısına bir kez daha teknik direktör olarak çıkacak. Herkesin bildiği gibi Fenerbahçe, Galatasaray ile birlikte bu sezon ligin genel kalite seviyesinin çok üstünde bir kadro kurdu. Sarı-Lacivertliler’in kadro değeri 200 milyon Euro, yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem felaketinden en çok etkilenen şehirlerimizden biri olan Hatay’ın temsilcisi Hatayspor’un yaklaşık 20 milyon Euro civarında...
Baskılı başlayacaktır...
Hatay da Fener gibi ligde yenilgi yüzü görmedi. Dünkü Fenerbahçe sayfamızda da yer aldığı gibi İsmail Kartal’ın öğrencileri, bu sezon ligde ilk 15 dakikada 5 gol atarken, Volkan Demirel’in takımı 14 golün 11’ini ikinci yarılarda kaydetti. Taraftarın da desteğini arkasına alarak baskılı başlayacak olan yıldızlar topluluğu Fenerbahçe’nin erken gol değil, bu kez erken goller bulması oyunu çözmesi açısından daha önemli gözüküyor.
Hem yemedi hem atamadı
Bu kadar zorlu bir sürecin ardından mükemmel bir performans gösteren Hatayspor’un, maçı bırakmayacağı ve son ana kadar mücadele edeceği kesin. Bu sezon ligde deplasmanda gol yemeyen Kanarya, iç sahada son iki sınavında kalesini rakiplerine kapattı ama Kadıköy’de bu süreçte toplamda 3 gol gördü. Hatay ise dış sahada Pendik’i 5-1 yendiği mücadelede gol yerken, son 3 deplasman sınavında hem gol yemedi hem de atamadı. Bu akşam favori ev sahibi ve bol gollü bir maçın ortaya çıkma ihtimali çok yüksek. Tahminim beraberlik ihtimali zayıf ve iki rakipten birinin namağlup unvanı da Kadıköy’de son bulacaktır.
‘’United kötü durumda‘’
Manchester United sahada ve sonuçlarda hiç de iyi görünmüyor. United’ın şu ana kadar (4 galibiyet, 5 mağlubiyet) kazandığı maçlar da dahil, “Süper oynadı” diyebileceğiniz bir maçı yok. Nasıl bir ruh hali içinde olduklarını anlamak için Old Trafford’da 1-0 kaybettikleri C. Palace maçına bakmanız yeterli. Yedikleri golde ceza sahası içerisinde kaleci dahil 10 kişi (Palace’tan 5) vardı. Ceza sahası dışındaki 3 rakip oyuncuyu kimse tutmuyordu.
15 gol yediler, 10 attılar
Çok dağınık bir görüntü verdiler, organize olamadılar. Beraberlik golünü bulmak için Palace sahasına yüklenirken, orta yapmak için sağda Casemiro bekliyordu! Erik ten Hag’ın, oyuncularının zihinsel kırılganlığı ve baskıyla başa çıkamamalarından büyük endişe duyduğu konuşuluyor. Takım 15 gol yedi, 10 gol attı. Bunların da üstüne takımında sakatların sayısı artmaya devam ediyor.
Antony hemen 11’e dönüyor
Son olarak stoper Martinez 3 ay yok. Diallo, Mainoo, Bissaka, Shaw, Malacia’nın da oynaması beklenmiyor. Reguilon şüpheli, Sancho kadro dışı. Shaw’ın yokluğunda sol bekte yine, orta saha Amrabat’ı görebiliriz. Affedilen Antony’nin ‘acil butonu’na basılarak, kurtarıcı rolüyle 11’de olması bekleniyor. Açıkçası Galatasaray çok güzel bir zamanda rakibini yakaladı. Old Trafford’da en son 2009 Kasım’da Beşiktaş, bir Türk takımı olarak son galibiyetini almıştı. Umarım bu akşam da Aslan, 14 yıl sonra Manchester’da tarih yazabilir.
‘’Baskılı oyun erken sonuç‘’
Başakşehir’in hocası Çağdaş Atan, “Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kalitesi ligin üzerinde” demişti. Haklı da... İki devin de kadro değerleri 200 milyon Euro’nun üzerinde. Beşiktaş ve Trabzonspor, maddi olarak ezeli rakiplerinin hemen hemen yarısı kadarlar. Kanarya’nın bugün karşılaşacağı rakibi Rizespor’un takım değeri, 27 milyon Euro civarı. Sarı-Lacivertliler’de moraller tavan yapmış durumda. Başakşehir karşısında ilk 20 dakikada ortaya konan oyun, mükemmeldi.
Baş mimarı Kartal’dır
Jorge Jesus’la boşa heba edilen sezonun ardından İsmail Kartal, takımda harika bir denge kurmuş durumda. Fenerbahçe, bu sezon çıktığı 13 resmi (6’sı lig) maçının hepsini kazandı ve bu başarının baş mimarı kesinlikle Kartal’dır. Kadro çok dengeli ve yıldızlarla dolu... Maçı çözecek, skora katkı verecek isimler çok fazla. Örneğin; Dzeko ya da Tadic mi gününde değil, bu kez Szymanski, Fred ya da İrfan Can gibi diğer yıldızlar ortaya çıkabiliyor. Rizespor, İlhan Palut önderliğinde ilk haftada Adana Demir’e kaybettikten sonra hiç mağlup olmadı.
Deplasmanda 5 gol yediler
Bugün, Başakşehir’in oynadığı tarz gibi Kadıköy’de Rize oynamayacaktır. Fenerbahçe, karşısında daha kontrollü ve fiziksel anlamda daha güçlü bir rakip bulacaktır. Ancak unutmadan; Rize’nin bu sezon 3 deplasmanda 5 gol yemesi (Evinde 1 gol yedi), böyle bir maç öncesi hiç de iyi bir istatistik değil. Fener ise iç sahada ligde 9 gol attı. Sonuç olarak Kadıköy’de taraftar desteğini sonuna kadar hissedecek Kanarya, ilk dakikadan itibaren baskıyla başlar ve çabuk sonuç almaya çalışır. Kağıt üzerinde net favori olan Kartal’ın ekibi erken skoru bulursa da rahat bir şekilde 90 dakikayı tamamlar.
‘’'Kaptan Tsubasa' üzerinden Japonya‘’
2002 Dünya Kupası Son 16 Turu'nda Japonya'yı 1-0 yenerek, tarih yazarak üçüncü olduğumuz turnuvada o maçtan sonra çeyrek finale çıkmıştık. Aradan 21 yıl geçti, Japonlar'la oynadığımız son hazırlık karşılaşmasını 4-2 kaybettik. Güzel de futbol oynadılar, 'Vay be' dedirttiler. Yine klasik bir içten, "Keşke onlar gibi olabilseydik" dedik mi? Dedik. Samuray Mavisi, 1998'den beri Dünya Kupası'na katılıyor ve 4 kez de Son 16'ya kaldılar. Bizim Dünya Kupası hasretimiz, an itibarıyla 24 yıl (Umarım 2026'ya gideriz.).
Süperstarlara ilham kaynağı...
Japonya'da ilk lig amatör olarak 1965'te kuruldu ve 1993'te profesyonel hale geldi. O dönem Japon futbolu değil ama çocukluğumuzun efsane çizgi filmi 'Kaptan Tsubasa' bizi ekran başına kilitlerdi. Onların futbolu ile ilgili kimsenin bir fikri yoktu. Ama Tsubasa ve kaleci Wakabayash'yi adımız gibi bilirdik. Muhtemelen Lionel Messi, Del Piero, Fernando Torres gibi süperstarlar dahil bir çoğumuza ve futbolcu olma hayali yolunda tüm Japon gençlerine ilham kaynağı olmuştu bu tarihi futbol eseri.
O zaman FIFA'da 66. sıradalardı
Tsubasa mühtişti ama o dönem FIFA'da 66. sıradalardı, şimdi 20.'ciler. Biz de şu an 41.'ciyiz. Kendilerine başarı için bir vizyon belirlediler ve uyguluyorlar. Bunun için para musluklarını sonuna kadar açan Uzak Doğu'daki komşuları Çin'i ya da şu anki Suudi Arabistan modelini örnek almadılar. Çin'in yatırımları uzun vadede zaten sonuç vermedi. Suudiler'in ne yapacağı ise merak konusu.
Terry Westley ve Moriyasu...
Japonlar, Zico (Milli Takım'ı da çalıştırdı.), Gary Lineker, David Villa, Iniesta ve Lukas Podolski gibi yıldızları ülkelerinde oynatırken, alt yapı odaklı bir yolu seçtiler. Japonya'nın Profesyonel Ligleri'nin başında direktör olarak, West Ham United'ın eski akademi direktörü Terry Westley var. Milli Takım'ın başında 2018'den beri, Japonya'nın diğer alt milli takımlarında da çalışan Hajime Moriyasu bulunuyor. Sözleşmesi 2026'da bitecek Moriyasu, ülke tarihinde bir Dünya Kupası'nda (2022) takımın başında bulunan ilk Japon hoca (Bundan önceki turnuvalarda hep yabancılar vardı). Almanlar'ı 4-1 yenip, Hansi Flick'in kovulmasına sebep oldular. Ne kadar yetenekli, taktik disipline bağlı ve mücadeleci bir takım olduklarını anlamak için tek bir maçlarını izlemek bile yeterli.
Sizin sözünüzü dinlerler
Westley, Avrupa'dan birçok kulübün yetenek avcılarının kendisini transfer konusunda aradığını söylüyor. İngiliz futbol adamı, Japon futbolcuların 1 numaralı özelliğinin, 'Mantalite' olduğunu ifade ediyor ve devam ediyor: "Buradan gelişmek isteyen bir oyuncu alabilirsiniz. Eğer genç bir Japon oyuncuya topla çalışması konusunda bir tavsiyede bulunursanız, bundan asla sıkılmaz ve gerçekten bunu uygular." Aklıma Stefan Kuntz'un, Ay-Yıldızlılar'da fiziksel yeterlilik konusunda oyuncularına 'Uygulayın' dediği ama yarısının uyguladığı tavsiyeler geldi!
Artık daha da fazlalar
Eskiden Nakata, Inamoto, Kagawa ya da Okazaki gibi futbolcuların isimlerini Avrupa futbolunda duyardık. Artık kulüplerin, fiyatı da uygun olan -özellikle genç- Japon oyunculara ilgisi çok daha fazla. Stoper Hiroki Ito Stuttgart'ta, Tomiyasu Arsenal'de, Wataru Endo Liverpool'da, Kamada Lazio'da, Kubo Real Sociedad'da ve Kaoru Mitoma da Brighton'da çok iyi performanslar gösteriyor.
Mitoma şimdi 32 milyon Euro
Mitoma, 2021'de Kawasaki Frontale'den İngiliz ekibi Brighton'a 3 milyon Euro'ya transfer olmuştu. Şu an piyasa değeri 32 milyon Euro. 2019'da Kubo'yu Real Madrid, FC Tokyo'dan 2 milyon Euro'ya aldı ve 2022'de 6.5 milyon Euro'ya Sociedad'da sattı. 18 yaşındaki hücum oyuncusu artık 25 milyon Euro değere ulaştı. Tomiyasu'yu Belçika'dan VV St. Truiden, Avispa Fukuoka'dan 2018'de 800 bin Euro'ya almış ve 2019'de 7 milyon Euro'ya Bologna'ya satmıştı. Arsenal de onu 2021'de 19 milyon Euro'ya kadrosuna kattı. Artık Japonya'da genç oyuncular, ülkelerindeki üst ligde çok daha fazla süre alıyorlar ve Avrupa'nın yolunu tutuyorlar. Japonya zaten dünyanın sayılı ekonomilerinden ve kulüpleri de bu açıdan oldukça sağlam.
İstikrar, disiplin ve adalet
Milli Takım'ın yaş ortalaması 26 civarı ve ülkede futbola ilgi bir hayli fazla. Sonuç olarak Japonya'nın uzun süreli programını sadece bu yazının satırlarına sığdırmak mümkün değil. Ancak buradan benim çıkardığım sonuç; iyi bir milli takım istiyorsanız, 'gerçekten' alt yapıya yatırım yapıp, daha fazla genç oyuncuya süre vermelisiniz. Tabii ki bunu; istikrarlı, disiplinli, adaletli bir program dahilinde uygulamanız lazım. Çünkü benim yaptığım gibi yazmak ya da konuşmak en kolayı, önemli olan icraat...
‘’Şimdi faturayı kime kesiyoruz?‘’
Stefan Kuntz, Almanya Ümit Milli Takımı’ndan, A Milli Takımımız’ın hocası oldu. Bunun tam tersi, tarihte asla olmayacak. Kuntz, kariyerinde şu an gelebileceği en iyi yerde. Kuntz seçimi belki de en başta hataydı ama sonrasındaki yoğun baskı karşısında yalnız bırakılması, daha büyük hataydı. Hoca ne yapsa, bizleri ikna edemiyor, sempatikliği gitti ve ayarları bozuldu. Monaco’daki UEFA kura çekiminde TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye, “Kuntz’un geleceğiyle ilgili kesin ifadeler kullanmamanız, onu tedirgin etmiyor mu?” diye sormuştum. Başkan, “Daha iyi... Tedirgin olsun, daha iyi çalışsın ve bizi finallere götürsün” demişti.
Tarihe baktığımızda...
Kuntz’un muhtemelen burada başarılı olacağına inanan tek kişi, onu getiren TFF Milli Takımlar Sorumlusu Hamit Altıntop’tu. Artık onun da hocaya medya önünde desteği yok. Kuntz seçimi Büyükekşi yönetimine ait değil. Muhtemelen Başkan’ın da isteği, yerliden yana. En güçlü aday, Abdullah Avcı. O da doğru tercih mi? Yorum sizin.... Jose Mourinho, geçmişteki bir röportajında, “Milli Takım’da başarı için İngiltere’nin hocası İngiliz, Portekiz’in hocası Portekizli olmalı” demişti. Futbol tarihine baktığımızda da Dünya Kupası’nı kazanan 22 ülkenin hepsinin hocası yerli, Avrupa Şampiyonu 16 ekipten sadece birinin antrenörü (EURO 2004 Yunanistan’ın hocası Otto Rehhagel) yabancı.
Onlar da altında kaldılar
Biz yakın geçmişte, Guus Hiddink ve Mircea Lucescu gibi kariyerli yabancıları da denedik ama olmadı. Tarihimizde Milli seviyedeki tüm başarılar, Türk isimlerle geldi. Ama tüm faturayı da şu an Kuntz’a kesemem. Onu seçenlerin yanı sıra oyuncular da performanslarının çok altındalar. Ayrıca anı yaşayan bir ülkede bugün, ‘Yerli diyenler’, yerli sonrası yarın da ‘Yabancı olsun’ diyecek. Ancak böyle bir grupta ve ilk ikinin EURO 2024 finalleri bileti kaptığı bir ortamda Almanya’ya gidememek, kesinlikle utanç verici olur. Sonuç olarak grupta 3 maçımız kaldı ve karar vericilerin Türkiye’yi finallere götürecek en doğru kararı bir an önce vermesi şart.
‘’Zor ama heyecan verici‘’
İki yıl üst üste İstanbul, harika iki kura çekimi ve geçen sezon da müthiş bir Şampiyonlar Ligi organizasyonu düzenledi.. Ve 2019’dan sonra kura çekimleri tekrar Monaco’ya döndü. Devler Ligi kura çekimi, futbolun Oscar’ı. Bunu her anıyla ve dinlemekten bıkmayacağınız müziğiyle sonuna kadar hissediyorsunuz. Grimaldi Forum’daki törenin başında geçen sezonu anlatan sinema filmi modundaki, ‘İşte Şampiyonlar Ligi bu’ dedirten videoyu salondaki herkes hayranlıkla izledi. Galatasaray kolay bir gruba düşmedi ama zaten Devler Ligi’nde kolay diye bir şey yok. Galatasaray markasına, Monaco’da yine büyük bir saygı duyulduğunu söyleyebilirim. Yıldızlar topluluğu Harry Kane’li Bayern Münih ve Manchester United elbette grupta favori. Kopenhag, inatçı bir takım ve fizik gücü yüksek.
Korku dolu anlar yaşatabilir
Ancak Galatasaray’ın da hocası Okan Buruk ve golcüsü Icardi önderliğinde devlere rahat kafa tutacağı kesin. Nefes kesecek maçlar bizi bekliyor. Özellikle Cim Bom, evinde taraftarının da desteğiyle rakiplerine korku dolu anlar yaşatacaktır. Genel bir değerlendirme yaparsak tüm gruplar zorlu ama F Grubu, anında ‘Ölüm Grubu’ unvanını hemen aldı. Özellikle son torbadaki Newcastle United’ın, PSG, Dortmund ve Milan’la aynı gruba düştüğü anlarda salonda kahkaha ile karışık gülüşmeler bir hayli duyuldu. Bireysel ödüllerin de hak edenlere gittiğine inanıyorum. Benim tercihim Pep Guardiola ve Erling Haaland’dı. Onlar da kazandı. Şimdiden Galatasaray’a başarılar ve bugünkü kura çekiminde de temsilcilerimize bol şanslar diliyorum.









































