‘’Biraz daha sabır!‘’
Düşünün, 10 yıla yakın bir süre Süper Lig’in dışında kaldı. Hatta bir ara kulübü yönetmeye talip çıkmadı ve amatör kümeye bile düştü, ama hâlâ dillerdeki şarkıdan farkı yok yine de Göz Göz’ün buralarda. İşte İzmir’de bu kadar çok sevilen Göztepe’yi Sayın İmam Altınbaş satın alıp, A.Ş. haline getirdi. Zaten o günden sonra da İzmir’in Sarı-Kırmızılı takımı basamakları hızla tırmanarak PTT 1. Lig’e kadar çıktı. Bu sezona da hayli transfer ve büyük iddiayla başladılar. Ancak şampiyonluk parolasıyla açılan sezon tam bir düş kırıklığına dönüştü 7. hafta geride kaldığında.
Dün akşam da pek iç acıcı bir görüntü vermediler doğrusunu söylemek gerekirse. Hatta; Adanaspor daha üstün taraftı, Tuna Üzümcü 2. sarıdan kırmızı kartı görene kadar. Bu da doğaldır. Hüseyin Kalpar futbolcularıyla iletişimde başarısız olmuş ve görevi bırakmış. En önemlisi 7 hafta boyunca sadece 2 gol atabilmiş ve yalnızca 1 kere galip gelebilmiş. Yani üretkenlik, uyum, özgüven de dahil çok yönlü olarak aşması gerekensorunları var Göztepe’nin. Kabul edelim ki, bütün bu sorunların aşılması da iradenin yanında zaman da ister. Dolayısıyla biraz daha sabretmesi gerekiyor o muhteşem Göztepe taraftarının.
‘’Hüzün yakamızı bırakmıyor‘’
İşte gazetem Fanatik'te O maçla ilgili yazımın başlığı "Bu adam sanatçı" olmuştu. Yani, milyonlarca Fenerbahçeli'nin yüreğini kederin girdabına atan Alex ile Aykut Kocaman'ın arasında yaşananlarda kesinlikle taraf değilim. Ancak, taraf olmamak demek suret-i Hak'tan vazgeçmek de değildir.
Dolayısıyla, Türkiye'de kaldığı sürece en çok övgüyü bu satırların yazarından almış olsa da Kaptan, Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman'la yaşadığı polemikte masum da değil sanıldığı kadar. Hoş, Aykut Kocaman'ın daha ligler başlamadan "Bu sezon Alex'ten daha az yararlanmayı düşünüyorum" mealindeki açıklamalarının asla su götürür tarafı yok. Çünkü içerde, oyuncusuyla birebir başbaşa konuşacağı, çözebileceği sorunu basına malzeme yapmanın liderlikle bağdaşır yanının olmadığı aşikardır. Dolayısıyla sorunun bu boyuta gelmesinde ve Alex'in Türkiye'den bu şekilde ayrılmasında Sayın Kocaman'ın da vebali az değildir. Ama öyle bile olsa, "Futbolun Şairi" Alex'in işi gücü Fenerbaçe'nin sırtından rant elde etmek olan yönetici eskisi kişilerin dolduruşuna gelmemesini beklerdim. Onun klasındaki yıldız bir futbolcunun hocasıyla veya kulübüyle yaşadığı sorunu sosyal medyaya taşıması her şeyden önce kendisine yakışmamıştır. Tamam, eşsiz hazlar yaşatmıştır Fenerbahçeliler'e, bir daha örneğine zor rastlanır aile reisi, profesyonel modeliyle tanıştırmıştır taraflı tarafsız her kesin saygısını hakedeninden. Ama(maddi ve manevi olarak)bütün bunların karşılığı olanı da almıştır bu ülkede. İyi de her şeye rağmen böyle bir şekilde mi sonlanmalıydı Alex ile Fenerbahçe'nin ilişkisi, yaşanan onca güzellikten sonra, bu denli incitici mi bitmeliydi o aşkların en güzeli yani? İşte, ne yazık ki, bu soruların karşısında hala düğümlenip duruyor sözcükler boğazımda.
Dolasıyla kantara vursak da tarafların günahını, yakasını bırakmıyor hüzün insanın.