Hüzün yakamızı bırakmıyor
Haberin Devamı ›
İşte gazetem Fanatik'te O maçla ilgili yazımın başlığı "Bu adam sanatçı" olmuştu. Yani, milyonlarca Fenerbahçeli'nin yüreğini kederin girdabına atan Alex ile Aykut Kocaman'ın arasında yaşananlarda kesinlikle taraf değilim. Ancak, taraf olmamak demek suret-i Hak'tan vazgeçmek de değildir.
Dolayısıyla, Türkiye'de kaldığı sürece en çok övgüyü bu satırların yazarından almış olsa da Kaptan, Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman'la yaşadığı polemikte masum da değil sanıldığı kadar. Hoş, Aykut Kocaman'ın daha ligler başlamadan "Bu sezon Alex'ten daha az yararlanmayı düşünüyorum" mealindeki açıklamalarının asla su götürür tarafı yok. Çünkü içerde, oyuncusuyla birebir başbaşa konuşacağı, çözebileceği sorunu basına malzeme yapmanın liderlikle bağdaşır yanının olmadığı aşikardır. Dolayısıyla sorunun bu boyuta gelmesinde ve Alex'in Türkiye'den bu şekilde ayrılmasında Sayın Kocaman'ın da vebali az değildir. Ama öyle bile olsa, "Futbolun Şairi" Alex'in işi gücü Fenerbaçe'nin sırtından rant elde etmek olan yönetici eskisi kişilerin dolduruşuna gelmemesini beklerdim. Onun klasındaki yıldız bir futbolcunun hocasıyla veya kulübüyle yaşadığı sorunu sosyal medyaya taşıması her şeyden önce kendisine yakışmamıştır. Tamam, eşsiz hazlar yaşatmıştır Fenerbahçeliler'e, bir daha örneğine zor rastlanır aile reisi, profesyonel modeliyle tanıştırmıştır taraflı tarafsız her kesin saygısını hakedeninden. Ama(maddi ve manevi olarak)bütün bunların karşılığı olanı da almıştır bu ülkede. İyi de her şeye rağmen böyle bir şekilde mi sonlanmalıydı Alex ile Fenerbahçe'nin ilişkisi, yaşanan onca güzellikten sonra, bu denli incitici mi bitmeliydi o aşkların en güzeli yani? İşte, ne yazık ki, bu soruların karşısında hala düğümlenip duruyor sözcükler boğazımda.
Dolasıyla kantara vursak da tarafların günahını, yakasını bırakmıyor hüzün insanın.