Arama

Popüler aramalar

‘’Sneijder'in füzesi‘’

Galatasaray maç boyunca Karabük karşısında kendi saha ve seyircisi önünde 3 puan için istekli ve arzulu olmasına karşın futbol adına aklındakileri sahaya yansıtan bir görüntü çizemedi

Galatasaray maça Selçuk ve Melo’suna kavuşmuş olarak döndü. Gökhan Zan’ın sakatlığında Mancini yabancı kontenjanına Bruma’yı kurban etti. Hafta içinde “1-0 kazansak bile zevk veren bir takım olacağız” diyen Mancini’nin on biri ilk yarıda rakip alanda çok etkili olamadı ve pozisyon üretemedi. Orta alanda iki ekibin de birbirini dengelemesi hucüm organizasyonlarını kısırlaştırdı. Mancini’nin Ceyhun tercihi ise kafalarda soru işareti yarattı.. Mancini’nin ekibi; ilk yarıyı son dakikalarda gelen golle önde kapattı. Burak 45 dakika boyunca girdiği kritik pozisyonlarda yine ofsaytı ayarlayamadı (!) .Devrenin bitimine doğru Sneijder’e verdiği “al da at” pasında ise aklını kullandı ve takımını öne geçiren golde önemli rol oynadı.

Akpala’nın 2. Yarıda gelen golü Arena’yı sıkıntıyla soktu. Galatasaray’ın durağan ve sıkıntılı futboluna Sneijder’in mükemmel golü renk kattı. Hollandalı oyuncu Mancini’nin sözlerine destek olan füzesiyle Karabük filelerini sarsarken Mancini’ye de Türkiye’deki ilk 3 puanını kazandırdı.

19 Ekim 2013, Cumartesi 22:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kurumsal üslup‘’

Öztürk’ün açıklamalarına gelen yanıtın içeriği ve üslubu; sitenin resmiyetine ters düştü: “Galatasaray’da yöneticilik yapmış bir kişi için en hafif tabirle “Utanç verici” olarak nitelendirilebilecek bir söyleşi.”

Bu tarz çıkışlar ve son dönemde Galatasaray’da yaşananlar gerçek arma sevdalılarını çok üzüyor. 2 ay öncesine kadar 2 sezon üst üste şampiyon olmuş, 2 süper kupayı müzesine götürmüş ve 4. yıldızı göğsüne takmaya en yakın aday bir oluşumun, bugün kendi kendini çırpan bir karıştırıcıya dönüşmesi inanılır gibi değil.

Başkan Aysal seçildiği ilk yıl kulübü tanımaya çalıştı. Kendisine seçim kazandıran kaos ortamına zemin oluşturan unsurları hep yanında tuttu. Ardından kendi kadrosunu yapılandırmaya başladı. Uzun zaman dillenen ve sürekli yalanlanan seçim sürecine adım adım ve planlı bir şekilde hazırlık yapıldı. Sneijder ve Drogba transferleriyle seçim hamleleri yapıldı ve gelen ikinci şampiyonluğun sarhoşluğuyla camia tekrar seçime taşındı. Sonuç; Aysal yönetimde de kendi kadrosunu oluşturdu. Tüm bunları kurumsallık kılıfı içersinde gerçekleştirmiş ve önünde tek engel kalmıştı: Florya İmparatorluğu. Ama Aslan yuvasındaki koltukta güçlü bir isim oturuyordu. ‘Asıl olan Galatasaray’dır felsefesini kalbine kazımış, yaşamını Galatasaray’a adamış bir Fatih Terim. Aysal; kurumsal üslubuna, ya da Florya’da danışmanlarının egemenliğine ters düşen Terim’in uygulamalarına daha ilk günden karşıydı. Terim; kupaları toplarken o Terim’in yerine hoca baktırıyordu.

Terim ve takımın başarısı, başkan ve yönetimine de güç kazandırıyordu. Ve malum süreç yaşanarak en sonunda Ünal Aysal , Florya’da da hakimiyeti elde edip yağmurluğu giydi. Ancak Terim bir Galatasaray değeriydi ve O’nun gibisini bu şekilde koparıp atmak tüm arma sevdalılarının içini acıttı.

Ne demişti başkan Aysal, Terim’i göndermeden 8 saat önce “Yönetim anlayışıma uymayan her şeyi kesip kenara koyarım. Kurumsal yapının yara almasına izin vermem” Ancak başkan ve yönetim kurulu kulübün geleneklerine yakışmayacak derecede ve hiçbir dönemde olmadığı kadar haber malzemesi olmaya devam ediyor. Kurumsal hafıza zayıfladığı için kurumun nasıl yara aldığının farkında bile değiller aslında. Aysal’ın kurumsallık adı altında uyguladığı yöntemler ve Terim hamlesindeki Galatasaray ananeleriyle uyuşmayan tavrı ise camiada büyük tepki topluyor. Buna karşın ne yazık ki başkan susmuyor, her gün konuşuyor.

15 Ekim 2013, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güçsüz Cim Bom‘’

Selçuk ’suz ,Melo’suz Galatasaray;Fatih Terim’den sonra namağlup ünvanını da kaybetti.

Maçtan önce öngördüğümüz gibi Roberto Mancini, Juventus savunmasını Manisa ’da korudu. Melo v e Selçuk’suz orta sahada ise Yekta ve Ceyhun’u kullandı .Sağda Sabri solda Sneijder önde ikili Burak ve Drogba. İlerde tek Niasse ’yi bırakan Akhisar ise kalabalık orta saha kurgusuyla rakibini sahasında bekleyip kaptığı toplarla kontratağa çıkmaya çalıştı. Bu da Galatasaray ’ın pozisyon bulmasını zorlaştırdı. Nitekim sarı-kırmızılılar kaleye ilk şutlarını ancak 27. dakikada Drogba ’nın uzaktan vuruşuyla kullanabildiler. İlk yarının bu kısır görüntüsünü Niasse ’nin kafa golü bozdu. Galatasaray defansı Bilal ’in ortasında adeta uyudu. Chedjou ve Burak Yılmaz bu ortayı seyredince arkada kendini unutturan Niasse ’ye topa dokunmak kaldı. Muslera ’nın yapacak bir şeyi yoktu. Yere bile yatmadan kalesinde golü gördü.

İkinci yarıya Mancini, Bruma hamlesi ile başladı. Bu değişiklik Galatasaray ’ın vitesini yükseltti. Ancak 57. dakikada defanstan çıkarken kaptırılan top ve Hakan Balta ’nın ofsaytı bozması sonucu sarı-kırmızılı ekip kalesinde ikinci golü gördü. Bu şok gol maçın kaderini tayin etmeye yetti .Galatasaray ’ın yorgun ve konsantrasyon eksiği yaşayan beyinleri maçı çevirmeye yetecek motivasyon gücünden eksik olduklarını belgelediler. Tek çare Drogba bile çare olmaktan uzaktı.Galatasaray adına 90 boyunca kaleye 3 şut vuran Parçalı Fil ’in tek golü umut oldu ama neticeye etki edemedi. Mancini’nin Umut hamlesi de yetersiz kaldı. Anlayamadığımız bir nokta da İtalyan hocanın maçın 89. dakikasında Emre Çolak ’ı sahaya sürmesi oldu. Bu değişiklik ile Mancini Akhisar ’a zaman kazandırmanın dışında acaba neyi planladı ?

Bu arada maç boyunca disiplinli, etkili mücadeleci futbolu ile Akhisar maçın baştan sona hak etti. Hamza hoca ve talebelerini kutlamam gerek. Zaten Galatasaray taraftarları da onların hakkını tribünlere çağırıp tebrik ederek verdi.

07 Ekim 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ağır!‘’

İlk 30 dakikada dengeli ve kontrollü geçen maçta kırılma dakikalarını bireysel hatalar belirledi ne yazık ki. Ve bu hatalar tabelaya 90 dakika sonunda yazılan ağır skorun alt yapısını oluşturdu. İlk yarım saatte sahaya taraftarının da desteğiyle oyuna hükmeden görüntüdeki Galatasaray yapılan iki hata sonucu kalesinde 2 gol görünce güçlü rakibi karşısında havlu atmak zorunda kaldı.

O ana kadar bu seviyede, bu kadar güçlü bir rakibe pozisyon dahi vermeyen bir Galatasaray futbolun temel ilkelerine ihanet eden basit hatalara kurban gitti. Ancak bu hatalara karşın Galatasaray’ın orta saha kurgusunda ve hücumda da sıkıntılar göze battı.

Örneğin ortada Melo ile ikili uyumu ile iki sezondur makine gibi işleyen Selçuk’un sol kanatta sırıtması gibi. Transferinden bugüne oyun sistemi kendine göre organize edilen Sneijder’in ne bu planla ne de maliyetiyle uyuşan futbolu gibi.

Kendisine tanınan şansların değerine karşılık veremeyen Engin Baytar gibi. Final vuruşlarında sıkıntısı devam eden Burak Yılmaz’ın dün gece de bu görüntüsünü sürdürmesi gibi. Tamamı yabancılardan oluşan savunmanın birçok gole seyirci kalıp bu lig düzeyinde yapılmayacak hatalara yol açması gibi. Üstüne üstlük sizin tüm bu zaaflarınız ve yanlışlarınız futbol endüstrisinin en önemli firmasının önünde gerçekleşirse eğer, yenilgi kaçınılmaz oluyor elbette.

Tabii ki özüne baktığınızda bu bir puan maçı. Atılan 6 gole karşı giden 3 puan. Gruba başlangıçta tarihi bir uyarı aynı zamanda. Galatasaray bu ağır yenilgiden gerekli dersleri mutlaka çıkarmak zorunda. Şapkalar öne tek tek koyulmalı.

Yönetim, teknik heyet, oyuncular. Akılların nerede olması konusunda herkes armanın altında birleşmeli. Kişisel çekişmeler rafa kalkmalı. Hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor. Adınız Real Madrid olsa dahi mücadele etmeniz gerekiyor.

Real; bu kadar pahalı yetenekli ve organize iken bunu sahada yapıyorsa sizin de seyirci kalmamanız gerekiyor. Rakibiniz ne kadar güçlü ve ne kadar yıldız oyunculara sahip olursa olsun; siz de ülkeyi bir çok başarıya alıştırmış bir yapı iseniz konsantrasyonunuzu bu doğrultuda geliştirip bu maçta alınacak puan ya da puanlara yönelmenin profesyonelliğin gereği olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu konuda Fatih Terim’in maç sonundaki sözleri herkesin kulağına küpe olmalı: “Oyuncularımız haysiyet mücadelesi yapmalıdır”

18 Eylül 2013, Çarşamba 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Didier Oktay!‘’

Drogba’nın klasına yakışan vuruşun yanı sıra sonrasında kalitesini belgeleyen hareketi geceye damgasını vurdu.22 yıl önce kaybettiğimiz Tek Kral Metin Oktay’ı anmak adına golünden de fazla alkışlanacak bir hareketti bu.

Salı akşamı devler sahnesinde önemli bir Real Madrid sınavı verecek olan Galatasaray da rötar yapan Muslera,milli maçtan yorgun dönen ve riske edilmeyen Sneijder,sakat olan Selçuk İnan ve Hamit Altıntop sahada yer almadı.Orta sahada Melo’nun yanına Engin Baytar partnerlik yaptı.Kanatlarda Emre ve Amrabat çok etkisiz kaldı. Çok top kaybının yanı sıra pas hataları da yaptılar. Burak Yılmaz da son vuruşlarda bekleneni veremedi. Savunmada yenilen golde ofsaytı bozmasına karşın Chedjou iyi göründü.Eray’ın golde yapabileceği bir şey yoktu. Ancak bazı pozisyonlarda zamanlama hatası yaptı.

Galatasaray maça hızlı başladı.İki topu direkten döndü.İstekliydi.Ancak kalesinde Tita’nın füzesini gördü. Fatih Terim ikinci yarıda hamle üstüne hamle yaptı.Amrabat’ın yerine Umut’u aldı.Emre Çolak’la da merakla beklenen Bruno’yu değiştirdi. Bruno yetenekli ve istekli olduğunu aldığı süre boyunca kanıtlayacak hareketler yaptı. Maçın sonlarına doğru Galatasaray Antalya kalesini abluka altına aldı ama aradığı galibiyet golünü bulamadı.

Sonuçta Milli takım haftası sonrasında sarı-kırmızılı ekip 2 puan daha kaybetti. Gaziantep maçından bu yana galibiyete hasret kaldı.Gündemi ligin dışına taşan Galatasaray da puan kayıpları sürüyor.İki deplasmandan alınan beraberlik sonrasında Arena’da da kayıp yaşandı. Dün geceden umarız herkes kendi payına çıkaracak dersleri almıştır. Salı gecesi Real Madrid önündeki futbolun seviyesi bu ölçüde kaldığı sürece netice almak oldukça zorlaşır doğrusu.

14 Eylül 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kupa canavarı‘’

Galatasaray dün gece gelen 48. resmi kupasıyla rakiplerinin önünde farklı bir biçimde yer alıyor. Fatih Terim, "Türkiye'nin en çok kupa kazanan teknik direktörü" unvanını tek başına eline geçirdi. Sarı-kırmızılı takım dün geceki galibiyetle lig öncesi moral bulurken oyun anlayışıyla da bu yıl ligi yine domine edeceklerini kanıtladı.

120 dakikalık mücadelede Galatasaray oyunu yöneten taraftı. Bunda Fenerbahçe’nin önemli eksiklerinin yanı sıra sarı-kırmızılıların öne çıkan futbol ayakları ve beyinleri rol oynadı. Terim, sahaya her zaman ki anlayışı ile yayıldı.Ayağa pas,hızlı atak ve rakibin üzerine yüklenme.Yanal korkusunu baştan belli etti.Savunmada kapandı.Selçuk-Drogba ve Sneijder gibi etkili isimleri adam markajıyla durdurmayı denedi. 10 kişi kalana kadar bu taktik Fenerbahçe’ye kalesinde her ne kadar gol göstermediyse de, bunda Mert Günok’un müthiş performansı da rol oynadı. Galatasaray attığı gole kadar sahaya hükmetti. Rakibini sürekli yumruklayan boksör gibiydi. Knock-out eden vuruşu Drogba yaptı.11 numaralı formasıyla Türkiye’de oynadığı ilk maçı mükemmel bir kafayla süsledi. Sarı-lacivertli ekip ancak golden sonra Galatasaray kalesine gitmeyi akıl etti. Hem geç kalmışlardı, hem de bu kez sahnede Muslera vardı. İnanılmaz kurtarışlar yapıp kupanın kulpunu tuttu.

TFF’nin araştırıp, incelemeden uygulamaya soktuğu yabancı kısıtlamasında dün akşam piyango Chedjou’ya çarptı. Fatih hoca sol kanatta güvenoyunu Amrabat’tan yana kullanınca; kontenjan sınırlamasının ilk kurbanı Kamerunlu oyuncu oldu. Bu tercihte Gökhan Zan’ın kamptaki performansının da etkisini göz ardı etmememiz gerek. Nitekim Zan kusursuz oynadı. Sol bekte Hakan Balta “ben de buradayım” dedi. Goldeki asisti ise Riera’severlere falsolu mesajdı. Gecenin iyileri arasında Melo,Sneijder,Eboue,Selçuk ve büyük usta Drogba vardı.Hamit çok aksadı,maça konsantre değildi. Amrabat,Mehmet Topuz’u çok zorladı ama sonuç elde edemedi.Fenerbahçe’de Mert dışında Alves ve Kuyt göze battı.

Lige 1 hafta kala ezeli rakipler eksiklerini,hatalarını görüp yollarını çizecekleri iyi bir hazırlık akşamı yaşadılar. Bu futbolun lige ve Avrupa’da ki önemli sınavlara ne kadar yeteceğini görebilecekleri bir 120 dakikayı geride bıraktılar. Gecenin hakimi ise daha oturmuş düzeni,oyunu,yıldızları ve aldığı Süper Kupa’yla Galatasaray oldu.

12 Ağustos 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yeni sezona doğru Galatasaray‘’

Bugüne kadar 4 hazırlık maçı yapıldı. Fatih hoca elindeki malzemeyi en üst düzeyde kullanmak amacında. Transferde her ne kadar TFF’nin 6+0+4 engeline takıldılarsa da şampiyon kadro korundu. Tabi son 2 sezonunun şampiyonundan bu yıl beklentiler de daha fazla. Öncelikli hedef armanın üzerine dördüncü yıldızı takmak ve şampiyonlar liginde de çıtayı yükseltmek. Peki bu Galatasaray bu beklentilere yanıt verebilecek mi? Savunmaya Chedjou takviyesi yapıldı. Bu oyuncu uyum dönemini atlatınca kesinlikle defansın sigortası olacak. Sakatlığı gün geçtikçe düzelen Semih Kaya ve bu sene çıkış senesi yaşayacağını öngördüğümüz Gökhan Zan da stoperde lig-Avrupa ve kupa üçgeninde teknik heyetin elini kuvvetlendirecek. Bu bölgede Dany artık ayağını yere daha sağlam basmak zorunda.Orta sahada maestro Selçuk’un bana göre en iyi partneri Melo’nun; iki yıldır yaz aylarında izlediğimiz tatil dizisi bu kez kısa sürdü ve mutlu sonla bitti. Fatih hoca tercihini futbolunu ve huyunu bildiği oyuncusundan yana koyarken doğru bir seçim yaptı. Zaten kısıtlanan yabancı sayısında Wellington içinden ne çıkacağı belirsiz bir kutu olacaktı.3. bölgede de takımı bilen ve takımın bildiği (hem de yerli statüsünde) Umut Bulut da Melo gibi tapusuyla alınınca kafalar rahatladı. Galatasaray’ın transferdeki önemli sıkıntısı ise yabancı kontenjanı. Şu an mevcut yabancı sayısı 11. Melo’nun lisansının çıkabilmesi için bir ayrılık şart. Bu noktada öncelikli isim Culio.Bu oyuncu Galatasaray’da ki hak edişine yakın bir ücret peşinde ve bu nedenle taliplerinde de seçici davranıyor.Elmander ile Riera’nın da Galatasaray’dan aldıkları ücretlerin altına inmeye niyetleri yok.Onlara o paraları verecek başka kulüpte yok.Amrabat da kiralık olarak talipleri olduğunda yabancı kriterine kurban gidebilir. İşte bu yapıda şu an için Galatasaray’ın birincil derecede sıkıntılı görülen sol kanadına takviyeyi geciktiriyor. Malaga maçında hem defansta,hem de ofansta sol kanat iyi sinyaller vermedi.Fatih hoca iki dönemdir istediği Carlinhos’ta sona yaklaşılırken TFF kararı Sarı-Kırmızılı yöneticileri masadan kaldırdı. Bu bölgeye bir diğer alternatif isim de Bruma. Sporting Lizbon forması giyen genç oyuncuyla yakın temas sürüyor. Eğer bu bölgeye de Fatih Hoca istediği takviyeyi alabilirse bize göre ülke sınırları içinde şampiyonluğun ilk adayı Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde de iddialı konuma gelir. Tabii ki transfer dönemi Eylül’e kadar devam edecek bir süreç. Bu açıdan da gerek teknik heyet gerekse yönetim çok aceleci davranmayacak, ince eleyip sık dokuyacak.Ki bu yabancı kısıtlamasıyla bu tutum elzem görünüyor. Galatasaraylı taraftarlar şunu bilsinler ki çabalar sürüyor. Bir de unutmasınlar yönetim yasal yoldan da TFF’nin yabancı kararıyla ilgili çalışmalarını sürdürüyor.

SNEiJDER-DROGBA: 2 YENİ TRANSFER


Geçen sezon devre arasında gelen Drogba ile Sneijder bu yıl Fatih hocanın en önemli iki kozu olacak. Galatasaray’a dört ay maç oynamadan gelen Hollandalı 90 dakika sahada kalacak düzeye gelene kadar zaten sezon bitmişti.Her iki kampın çalışkan isimlerinde olan Sneijder’in bu performansı hazırlık maçlarına da yansıdı.Notts County ve Malaga maçlarında attığı mükemmel gollere karşın istekli ve hırslı oyunu gözlerden kaçmıyor. Profesyonelliğin mükemmel örneklerinden Drogba ise kaldığı yerden sahne aldı. Futbolu,ciddiyeti,yeteneği ve takıma sahiplenişi ile gönülleri fetheden Parçalı Fil bu yıl daha da öne çıkacak. Hazırlık kamplarından ve maçlarından aldığımız işaretler bu yönde.Bu ikili Galatasaray’ın iki yeni iki değerli transferi!

FELİPE MELO’NUN SEVİNCİ


Galatasaray taraftarının uzatmalı sevgilisi Felipo Melo’nun tapusuyla gelişi taraftarlar kadar Brezilyalı oyuncuyu da çok sevindirdi. Melo,kendisine tanınan bu ekonomik şansı ve Fatih hocanın tercihini umuyoruz boşa çıkartacak davranışlardan uzak kalacaktır.Görev yerinde daha sorumlu.oyunu ciddiye alan,oyundan kopmayan,gereksiz riskli hareketlerden kaçınan bir Melo izlemeliyiz bu yıl.Melo’dan gelen sinyaller de beklentimiz karşılayacak gibi. Belgesi de Olimpia Ljubliana ile Bled’de oynanan hazırlık maçında takımına kazandırdığı golden sonra attığı coşku dolu tweet: Tanrıya şükürler olsun.. İlk maçımda ilk golümü attım..

CHEDJOU’NUN SÖZLERİ


Fatih Terim’in gelişiyle Galatasaray uykudan uyanan bir deve döndü.Florya’nın üzerindeki kabus bulutları dağıldı,sarı-kırmızılı arma futbolda coştu. 2 yıl üst üste gelen anlamlı şampiyonluk,devler liginde kapısından dönülen yarı final. Bu başarının altında kuşkusuz çok detay var, çok isimsiz kahraman var. Ama bu zafer yürüyüşünün adımları kenetlenerek atılıyor. Fatih hocanın olduğu yerde arkadaşlık, takımdaşlık hep öne çıkıyor. Satırlarımızın belgesini de Galatasaray ailesine yeni katılan Chedjou dünkü basın toplantısında şu sözleriyle sunuyor bize : “Gerçekten takıma geldiğim ilk günden beri, sanki senelerdir burada oynuyormuş gibi hissediyorum kendimi. O yüzden herhangi bir yabancılık çekmedim”

27 Temmuz 2013, Cumartesi 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yeşil saha tamam, saha dışına bakalım!‘’

Yılsonunda Ünal Aysal olağanüstü seçimli kongreye gidecek ve ekibinde çalışmak istemediği isimlerle yollarını ayıracak söylentileri her sarı kırmızı köşede dilleniyordu. Ama sezon içinde ne kadar fırtına yaşanmış olursa olsun, daha önce de belirttik gemi limana sağ salim ulaşmıştı. Güvertesindeki tecrübeli kaptan, bu yıl ikincisi kazanılan şampiyonluk kupasını getirip camianın gurur müzesine koymuştu. Ünal Aysal’ın seçildiğinde kürsüde vaat ettiği “Başarı… Başarı… Başarı” hedefi yolunda şaşmadan yürüyordu. İki yıl üst üste gelen şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi'nde Avrupa’nın 8 takımı arasına adını yazdırmış bir Galatasaray. Dördüncü yıldızı takmak için dönülmesi gereken son köşeye doğru emin adımlarla yürüyen bir oluşum.

Evet top çizgiyi geçmişti. Yeşil sahada işler düzgün gidiyordu. Ancak yeşil saha dışında kazan kaynıyordu. Başkan Aysal’ın, başta kurumsallaşma olmak üzere yönetim anlayışıyla uyum sağlayamayan bazı yönetim kurulu üyeleri arasında fikir ayrılıkları artarak büyüdü. Futboldaki başarı kalan bir yılı daha devam ettirmeye yetebilir miydi? Burada da Aysal’ın tercihi öne çıktı. Nitekim Ali Dürüst bunu “Başkan'ın talebi böyle. Önünü açmak gerekirdi” şeklinde açıkladı. Gürültüler kopan son yönetim kurulu toplantısında da herkes eteğindeki taşları döktü ve seçim kararı alındı. Artık bazı yöneticiler için dinlenme haklarını kullanma zamanı gelmişti(!)

2. BAŞKAN ALP YALMAN FUTBOLDAN SORUMLU

Ve doğal olarak bu karar üzerine kazan da kaynamaya başladı. Galatasaraylı kulislerde birçok söylenti dolaşıyor. Öncelikli olarak yeni yönetimin kaç yıl için seçileceği, bir de başkan Aysal’ın yönetici listesinin aday isimleri merak konusu. Dernekler kanuna göre bu yönetim, süresinin üçte ikisini tamamladığı için 3 yıllığına seçilir diyenler bir yanda. Tüzüğe göre bir yıllık olması gerek diyenler diğer yanda. Bu camiada önemli bir tartışma konusu olacak belli ki. Başkan Aysal’ın listesi için de bahisler çoktan açıldı bile(!) Eski başkan Alp Yalman liste başı. Yalman’ın 2. Başkan olarak futboldan sorumlu olacağını iddia edenler çoğunlukta. Sedat Doğan olmazsa olmaz. Emir Sarıgül “Yokum” dese de Başkan Aysal’ın onu bırakmayacağı söyleniyor. Aka Gündüz ve Adnan Nas da devam. Haldun Üstünel, Saffet Ulusoy, Oğuz Altay da yine dedikodu kulislerinde dolaşan diğer isimler. Son yönetim kurulu toplantısında tek kelime görüş bildirmeyen Abdürrahim Albayrak da sürpriz bir hamle yapabilir.

ADAY ÇIKAR MI?

Galatasaray’da asıl soru da bu: Aysal’ın karşısına aday çıkar mı? Bu sorunun yanıtını bulmak için henüz erken. Genel teamül Ünal Aysal’ın tek başına seçime gireceği ve yeni bir yönetim oluşturarak ciddi atılımlarla yürüyeceği doğrultusunda. Yönetimden kopan, ya da koparılan grup Ali Dürüst’ün başkanlığında bir hamle yapabilir mi? Adnan Öztürk tarafını nasıl belirler ya da aday olur mu? Seçim katılımı nasıl olur? Bu soruların açılımı da önümüzdeki günlerde şekillenecek.

TERİM’İN TAVRI?

Bu süreçte futbolun seyir defterinin nasıl yön alacağı konusu da önemli. Yapılması gereken transferler, sözleşmesi biten oyuncular, geriye dönen kiralıklar, alınması gereken oyuncular. Futbolculara gelen teklifler. Daha seçim kararının alındığı ilk gece Kalamış’ta hararetli konuşmalar yapılırken, yan komşu Faruk Ilgaz cephesi Alper Potuk’un işini bitiriyordu. Gerçi Ali Dürüst “Görevimiz devam ettiği sürece kimse meraklanmasın” demecini verdi ama Fatih Terim de bu tabloyu yakından izliyor. Fatih hoca, Galatasaray için önemli bir isim. Sadece teknik direktör değil. Futbolun her şeyi, bir Galatasaray duayeni. Ve de divan üyesi. O da tüm gelişmelerden bire bir bilgilendirilmeli ve bu süreç doğru olarak yara almadan yönetilmeli.

GALATASARAY’IN RAKİBİ GALATASARAY?

İşte size bir taraftar sitesinden aktaracağım bir görüş. Aslında her şeyi özetleyen cümleler. Hesapsız, kitapsız, net: “Galatasaray’ın Galatasaray’dan başka rakibi yok. Her şey çok güzel giderken çok meraklıyız ayağımıza sıkmaya. Keyifli keyifli transfer beklerken şimdi seçim telaşı, kim gelecek, kim kalacak? Albayrak gidecek mi, hoca buna bozulacak mı? Bizim kadar işler bu kadar iyi giderken kendi içinde huzursuzluk yaşayan bir başka kulüp daha yoktur herhalde.”

24 Mayıs 2013, Cuma 20:00
YAZININ DEVAMI